Macron, Ürdün’ün başkenti Amman’a gitti

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron dün Ürdün’ün başkenti Amman’a vardı (AP)
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron dün Ürdün’ün başkenti Amman’a vardı (AP)
TT

Macron, Ürdün’ün başkenti Amman’a gitti

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron dün Ürdün’ün başkenti Amman’a vardı (AP)
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron dün Ürdün’ün başkenti Amman’a vardı (AP)

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Hamas’ın 7 Ekim’de düzenlediği saldırıların ardından ülkesinin İsrail ile dayanışmasını göstermek amacıyla başladığı bölge turunun ikinci durağı olan Ürdün’e gitti.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığı habere göre, Macron, İsrail ziyaretinin ardından dün akşam Ürdün’ün başkenti Amman’a gitti.

Fransız lider Kudüs’te, Başbakan Binyamin Netanyahu ve Hamas’ın saldırısında hayatını kaybeden Fransız asıllı İsrail vatandaşlarının aileleriyle görüştü.

Macron, Netanyahu ile görüşmesinin ardından işgal altındaki Batı Şeria’da Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile de bir araya geldi.

Fransız lider, Amman’da Kral 2. Abdullah ile ‘iki devletli çözüme’ ulaşma amacıyla siyasi sürecin yeniden etkinleştirilmesini görüşecek.

Elysee Sarayı, Macron’un Mısır Devlet Başkanı Abdulfettah Es-Sisi de dahil olmak üzere bölgedeki diğer liderlerle yapacağı toplantılara işaret etti. Ancak bu bilgi henüz doğrulanmadı.

Macron görüştüğü liderlere, yeni bir koalisyon kurma veya 2014’ten beri Suriye ve Irak’ta DEAŞ ile mücadele eden Uluslararası Koalisyonu, Fransa ve Arap ülkelerinin katılımıyla Hamas ile mücadeleyi de içerecek şekilde genişletme önerisini sunuyor.

Fransa Cumhurbaşkanı, Kudüs’te İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüştükten sonra, ‘İsrail tarihindeki en korkunç terör eylemi’ nedeniyle başsağlığı diledi.

Macron’un ziyareti, Hamas’ın İsrail’in güneyine başlattığı benzeri görülmemiş saldırının ardından taraflar arasında devam eden savaşın 18. gününde gerçekleşti.

Yüzlerce Hamas unsuru, 7 Ekim’de Gazze’den İsrail’e sızarak, 30’u Fransız veya Fransız asıllı İsrail vatandaşı olmak üzere çoğu sivil bin 400’den fazla insanı öldürdü.

Macron, Ramallah’ta Filistin Devlet Başkanı Abbas ile yaptığı görüşmede, “Hiçbir şey Gazze Şeridi’nde sivillerin acı çekmesini haklı gösteremez” dedi.

İsrail, Hamas’ın saldırısına Gazze’ye yoğun hava ve topçu bombardımanıyla karşılık veriyor.

Gazze Şeridi’ndeki Sağlık Bakanlığı’na göre, İsrail’in saldırıları sonucunda çoğu sivil 5 bin 791 Filistinli hayatını kaybetti.



Suriye İsrail ile barışa hazır mı?

BM barış gücü, Eylül 2014'te Suriye ile İsrail arasındaki tek sınır geçişi olan Kuneytra şehrini ve Kuneytra sınır kapısını izliyor (EPA)
BM barış gücü, Eylül 2014'te Suriye ile İsrail arasındaki tek sınır geçişi olan Kuneytra şehrini ve Kuneytra sınır kapısını izliyor (EPA)
TT

Suriye İsrail ile barışa hazır mı?

BM barış gücü, Eylül 2014'te Suriye ile İsrail arasındaki tek sınır geçişi olan Kuneytra şehrini ve Kuneytra sınır kapısını izliyor (EPA)
BM barış gücü, Eylül 2014'te Suriye ile İsrail arasındaki tek sınır geçişi olan Kuneytra şehrini ve Kuneytra sınır kapısını izliyor (EPA)

Suad Gross

İbrani medyasında yer alan ve “Suriye'ye yakın” bir kaynağa atfedilen açıklamalara göre, Suriye ve İsrail 2025 yılı sonuna kadar barış anlaşması imzalayacak. Bu açıklamalar, Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara, Şam'ın diplomatik kanallar ve uluslararası arabulucularla dolaylı müzakereler yoluyla ülkenin güneyindeki İsrail saldırılarını ve ihlallerini durdurmak için çalıştığını ve “Suriye'nin egemenliğinin her şeyden önce geldiğini” vurguladıktan birkaç gün sonra geldi. Peki, Suriye barış anlaşması imzalamaya hazır mı?

İsrail'in Arapça yayın yapan “I24 NEWS” sitesi, “Suriye'den bilgili bir kaynak”tan, söz konusu barış anlaşmasının, İsrail'in 8 Aralık 2024 tarihinden sonra, tampon bölge içinde ilerlediği tüm Suriye topraklarından, Hermon Dağı'nın zirvesi de dahil olmak üzere, kademeli olarak çekilmesini öngördüğünü belirtti.

Şam hükümetine yakın kaynaklar, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, İsrail ile bölgesel ve uluslararası himaye altında dolaylı müzakerelerin sürdüğünü, Suriye Devlet Başkanı'nın bunu duyurduğunu ifade etti.

Kaynaklar, Suriye'nin, İsrail'in Suriye topraklarındaki saldırı ve ihlallerini durdurmasını ve 1974 anlaşmasına geri dönmesini talep ettiğini, İsrail'in ise bir tampon bölge oluşturmak istediğini ve muhtemelen gelecekte kapsamlı bir barış anlaşmasına zemin hazırlayacak yeni bir güvenlik anlaşması imzalanacağını açıkladı.

Kaynaklar, kalıcı bir anlaşmaya varılmasının mümkün olmadığını belirtirken, kalıcı bir barış anlaşmasına veya İbrahim Anlaşması'na zemin hazırlayacak bir anlaşmaya varılma olasılığını dışlamadı. Kaynaklar, durumun hızla geliştiğini belirterek, Şam'ın Suriye'nin egemenliğini koruyacak bir anlaşmaya varılması için Arap dünyasının rolüne güvendiğini, barış dosyasını Arap dünyasının gündemine taşıdığını ve ABD ile Batı ülkelerinin Suriye'deki istikrarı destekleme arzusu çerçevesinde, İsrail'e saldırıları durdurması için baskı yapmasını umduğunu kaydetti.

Ancak Suriye, İsrail ile kalıcı bir barış anlaşmasına hazır mı?

Kaynaklar, Suriye'nin “yeni doğmuş” bir ülke olarak mevcut durumda kalıcı barışa hazır olmadığını ve umduğu çözümün, değiştirilmiş bir güvenlik anlaşması veya 1974 anlaşmasına geri dönmek olduğunu belirtti. Halkın reddi devam ediyor, ancak bu red, karmaşık ve çetrefilli iç sorunlar ve Suriye topraklarında iktidar dışında, düşmanla barış ilkesini reddeden aşırı akımlar ve silahlı grupların varlığı nedeniyle daha az belirgin.

Golan Tepeleri ile Suriye arasındaki sınıra yakın bir İsrail aracı (Arşiv-Reuters)Golan Tepeleri ile Suriye arasındaki sınıra yakın bir İsrail aracı (Arşiv-Reuters)

Suriye'li siyasi araştırmacı ve “Ortadoğu Muhafazakarlar Birliği” sekreteri Wael Aleji, İsrail ile kapsamlı barışın “şu anda zamansız bir konu olduğunu ve Suriye'nin yeni hükümetinin daha acil öncelikleri olduğunu” belirtti.

Aleji, “Şam'ın şu anda herhangi bir dış güçle askeri çatışmaya hazır olmadığını, Suriye halkının savaşlardan ve önceki rejimlerin Filistin meselesini ve Arap-İsrail çatışmasını istismar etmesinden bıkmış olduğunu” söyledi.

Araştırmacının görüşüne göre, Suriye devletinin önceliği “şu anda tüm çabalarını Suriye halkının yaşam koşullarını iyileştirmeye, iç barışı ve ulusal birliği güçlendirmeye, mezhepçilik ve terörizmle mücadeleye odaklamak”tır. İsrail'e gelince, “Suriye halkının haklarını ve bir tarafın diğerinin topraklarını işgal ettiğini açıkça ortaya koyan uluslararası hukuk ve çok sayıda BM kararı” olduğunu belirten araştırmacı, “uluslararası hukuka ve uluslararası mekanizmalara başvurmanın her açıdan en iyi, en güvenli ve en ucuz seçenek” olduğunu vurguladı.

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara, birkaç gün önce Kuneytra ve işgal altındaki Golan'dan önde gelenlerle yaptığı toplantıda, Suriye'nin bu saldırıları ve ihlalleri durdurmak için diplomatik kanallar ve uluslararası arabulucular aracılığıyla dolaylı müzakereler yürüttüğünü belirterek, Suriye'nin egemenliğinin her şeyden önce geldiğini vurguladı.

Toplantıda, İsrail işgalinin tekrarlanan saldırıları altında halkın karşı karşıya olduğu hizmet, yaşam ve güvenlik sorunları ele alındı. Şara, önümüzdeki dönemde sınır bölgelerine daha fazla destek sağlanacağını vurguladı.