Tunuslu Yahudiler, İsrail'e yönelik öfkenin kötüleşmesinden endişeli

İçlerinden biri "bu dönemde sokağa çıkmaya" cesaret edemeyeceğini söyledi

Tunus'un 1956'daki bağımsızlığından önce buradaki Yahudi sayısının 100 bin olduğu tahmin ediliyordu (Reuters)
Tunus'un 1956'daki bağımsızlığından önce buradaki Yahudi sayısının 100 bin olduğu tahmin ediliyordu (Reuters)
TT

Tunuslu Yahudiler, İsrail'e yönelik öfkenin kötüleşmesinden endişeli

Tunus'un 1956'daki bağımsızlığından önce buradaki Yahudi sayısının 100 bin olduğu tahmin ediliyordu (Reuters)
Tunus'un 1956'daki bağımsızlığından önce buradaki Yahudi sayısının 100 bin olduğu tahmin ediliyordu (Reuters)

Sağir el-Hidri 

Dünyanın, İsrail'in Gazze Şeridi'ne başlatabileceği bir kara harekatı beklentisiyle nefesini tuttuğu bir dönemde, Tunuslu çevrelerin, İsrail'in bombalamasına karşı halkta oluşan öfkeden yararlanılarak bazı planların hayata geçirilebileceği yönündeki uyarılarının ardından Tunus da ilgi odağı haline geldi.

Son birkaç saatte Tunus'ta sayıları 5 bin olan Yahudilerin durumuna ışık tutan Batılı raporlar yer aldı.

Bu raporlar, ülkenin güneyindeki Gabes Valiliği'ndeki bir Yahudi sinagogunun yakılmasına ve İsrail'i desteklediklerini söyleyen Yahudilerin sahip olduğu işletmelere karşı aktivistlerin yürüttüğü kampanyalara değiniyordu.

Amerika merkezli el-Monitor internet sitesi, Filistin yanlısı protestolar nedeniyle Yahudilerin Tunus'ta yoğun baskı altında olduğunu belirten bir rapor yayımladı.

Ancak daha da ileri giderek Libya'yı kasıp kavuran Danyal Kasırgası hakkında Başkan Kays Said’in tutumuna değindi.

Kays Said, kasırganın isminin bir İbrani peygamberinin ismi olduğunu söylemişti.

Bu ifadenin Yahudilere karşı halkın öfkesini körükleyebileceğinden endişe ediliyor.

Yahudilere yönelik halkın öfkesini körükleyeceğini bilerek, kasırganın isminin bir İbrani peygamberinin ismi olduğunu söylemişti.

"Filistin'deki olaylarla hiçbir ilgimiz yok"

Gabes Valiliği'ndeki bazı protestocular bir Yahudi sinagogunu ve 17'nci yüzyılda yaşamış bir haham olan Yusuf el-Marabi’nin türbesini yaktı.

Olay, yüzlerce kişinin ölümüne yol açan Gazze Şeridi'ndeki El Baptist Hastanesi'nin bombalanmasının ardından gerçekleşti, ancak yetkililer bu olayla ilgili hemen yorum yapmadı.

Türbe, her yıl Yahudi cemaatinden Haham el-Marabi'yi anmak için gelen yüzlerce kişinin akınına tanık oluyordu.

Protestocular türbeyi yaktıktan sonra Filistin'le dayanışmalarını ifade etmek için Filistin bayrağını kaldırdı.

Bu gelişme, ülkenin bağımsızlığından sonra varlıkları önemli ölçüde azalan Tunuslu Yahudilerin durumuna ilişkin soruları gündeme getirdi.

Tunus Yahudi Gariba Derneği Başkanı Perez Trabelsi, "Gerçekten de Gabes'teki sinagog yakıldı ve biz bunu reddediyoruz. Olan ve olmakta olanlardan kaçınılabilirdi çünkü biz Tunusluyuz ve ülkemizi seviyoruz. Filistin'de yaşananların Tunuslu Yahudiler olarak bizimle hiçbir ilgisi yok. Filistinlilerin ve İsraillilerin kendi aralarında anlaşmaya varmalarını destekliyoruz. Dolayısıyla bizim bununla hiçbir ilgimiz yok ve ülkemizde huzur içinde yaşamak istiyoruz" dedi.

Gabes Sinagogu'na yapılanların yanı sıra bazı mağazaları boykot etme çağrılarına rağmen şu anda herhangi bir korkuları olmadığını belirten Trabelsi, "Sevdiğimiz ülkemizde kalacağız" dedi.

Son günlerde Tunuslu aktivistler, büyük dükkan ve mağazalara sahip bir iş adamına atfedilen açıklamalar yayınladılar.

İş adamı, parasını İsraillilere vereceğini söylüyor ancak bu açıklamaların doğruluğu henüz teyit edilemedi.

Ayrıca yerel basında çıkan haberlerde yetkililerin bu mağazalardan bazılarını gerekçe göstermeden kapattığı doğrulandı.

Batılı raporlar, Tunus'taki Yahudilerin durumu hakkında hızlı bir şekilde uyarıda bulundu.

El-Monitor'un aktardığına göre bir Yahudi, "bu dönemde sokağa çıkmaya cesaret edemeyeceğini" ifade etti.

Başkentteki Lafayat veya Cerbe adası gibi Yahudilerin varlığıyla bilinen belirli bölgeler varken aylar önce el- Ghriba Sinagogu'na düzenlenen saldırıya tanık olan ülkede Yahudi cemaati azınlıkta.

O zamanlar yıllık ziyarette bulunan Yahudilere ev sahipliği yapan bu sinagogda yaşanan ve Başkan Said'in suç olarak tanımladığı bir olay beş kişinin ölümüyle sonuçlandı.

Tunus'un 1956'daki bağımsızlığından önce Yahudilerin sayısının 100 bin olduğu tahmin ediliyordu.

Ancak 1967 ve 1973'te Araplarla İsrail arasında yaşanan olaylardan sonra buradaki Yahudilerin sayısı 5 bin civarına düştü.

Eski Turizm Bakanı Roni Trabelsi ve başka birkaç kişi bu durumda siyasi roller üstlenirken, faaliyetleri yatırımlar ve diğer konularda yoğunlaştı.

Tunus'a ABD baskısı

Gözlemciler, Batılı raporların, Hamas, diğer Filistinli gruplar ve İsrail arasında Gazze'de yaşanan son gerilime ilişkin konumu nedeniyle, özellikle de Tunus'un daha önce ifade ettiği tutumdan çok uzak bir tutum olduğu için, Tunus üzerindeki gizli baskıyı yansıttığını düşünüyor.

Tunuslu siyasi analist Raşid Haşana, şunları söyledi:

Bugün Tunus üzerinde Amerikan baskısı varmış gibi görünüyor. Geçmişte Batı, özellikle de ABD, Tunus'un tutumunun doğası gereği kendileriyle tam bir uyum içinde olduğunu düşünüyordu. Ancak Tunuslu yetkililerin Gazze'deki durumla ilgili tutumunun da ifade ettiği gibi gerçek değişti.

Haşana, Independent Arabia'ya yaptığı açıklamaya şöyle devam etti:

Tunus'un tutumu, Tunus'un her zaman Batı'nın tercihlerini desteklediğini düşünen ABD'nin eleştiri ve öfke kaynağı. Washington, bağımsızlığından bu yana Tunus'un her zaman onun yanında olduğuna inanıyordu, ancak bu kez öyle olmadı. Tunus'un bu kez vicdanının ve İslam dünyasına bağlılığının dikte ettiği bir tutum benimsemeye çalışması ABD'yi kızdırdı.

"Yalnız kurtlar" hakkında uyarı

Cumhurbaşkanı Kays Said, İçişleri Bakanlığı ziyareti sırasında şunları söyledi:

Daha dikkatli olmak ve tüm Tunus topraklarında Filistin'deki kardeşlerimize yönelik Siyonist saldırıyı kınayan gösterilerin uygun şekilde güvenliğini sağlamaya devam etmek gerekiyor. Öyle ki Tunus'ta güvenliği baltalamaya yönelik başka amaçları olanlar buraya sızmasınlar.

Tunuslu gözlemcilere göre bu, ülkenin imajına zarar verecek planlardan veya Tunusluların birkaç gün önce Filistin davasına desteklerini ifade etmek için düzenledikleri kitlesel protestolardan duyulan korkuyu yansıtıyor.

Raşid Haşana, "Hamiyet/ tutuculuk yüzünden bazı şeyleri kendi başlarına yapmakta zorlanan bazı insanlar var ve bu insanlar yalnız kurtlar olarak tanımlanabilir. Geniş Tunus kamuoyunun tutumuna gelince, bu tarihsel olarak onurlu bir tutum olmuştur. Tunuslular dinleri nedeniyle Yahudilerle savaşmaz, onları taciz etmez. Tunuslular Siyonizm'e karşıdır" dedi.

Son olarak Haşana, şunları vurguladı:

Ülke 1956'da bağımsızlığını kazandığında Tunus'taki Yahudilerin sayısı 100 bindi. Katliamların ya da başka şeylerin olması mümkündü ve bu bizim reddettiğimiz bir şey. Özellikle 1948'deki Nakba'dan sonra Yahudilerin yerlerinden edildiği birçok Arap ülkesinin aksine Tunus’ta bu gerçekleşmedi.

Independent Arabia - Independent Türkçe



Yedek askerlerin isyanını önlemek için milyar dolarlık İsrail planı

Askeri operasyonlar sırasında Batı Şeria sokaklarındaki İsrail askerleri (İsrail ordusu)
Askeri operasyonlar sırasında Batı Şeria sokaklarındaki İsrail askerleri (İsrail ordusu)
TT

Yedek askerlerin isyanını önlemek için milyar dolarlık İsrail planı

Askeri operasyonlar sırasında Batı Şeria sokaklarındaki İsrail askerleri (İsrail ordusu)
Askeri operasyonlar sırasında Batı Şeria sokaklarındaki İsrail askerleri (İsrail ordusu)

İsrail hükümeti, yedek subay ve askerler için 3 milyar şekel (yaklaşık 1 milyar dolar) değerinde büyük bir mali destek planını onayladı.

İsrail medyası bu planın doğru, hayati ve adil olduğunu, ancak iyi niyetle onaylanmadığını, daha ziyade Netanyahu'nun hizmete uymama olgusunu engelleme girişimi olduğunu kaydetti.

Ordu, uyum oranının yüzde 75 olduğunu bildirdi. Ancak gözlemciler bu rakamın hileli olduğunu, ordunun uyum sağlamayacağını bildiği kişileri kasıtlı olarak davet etmediğini ve gerçek uyum oranının yüzde 50'yi geçmediğini iddia etti.

Gözlemciler, Netanyahu'nun bu olgudan korktuğunu ve başlangıçta Genelkurmay Başkanı'na, askerlik hizmetini yerine getirmeyenleri cezalandırması yönünde baskı yaptığını ileri sürdü. Ancak Netanyahu, böyle bir eylemin, sokaklarda kendi politikasına karşı gösteri yapan on binlerce asker ve subayla karşı karşıya gelme tehlikesini doğuracağının farkındaydı.

asdfergt
İsrail askerleri geçtiğimiz ocak ayında Gazze Şeridi'nde öldürülen bir meslektaşlarının defni sırasında Kudüs'teki askeri mezarlıkta (EPA)

Böylece Netanyahu, birçoklarının ‘siyasi rüşvet’ olarak gördüğü ‘havuç’ yöntemine başvurdu.

Plan ilk olarak Başbakan Binyamin Netanyahu, Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Adalet Bakanı Yariv Levin ve Savunma Bakanı Yisrael Katz'ın başkanlık ettiği toplantıda onaylandı. Planın üç ay içinde Mevzuat Bakanlık Komitesi tarafından onaylanması bekleniyor.

Yıllık ödenek

Plan, 60 günden fazla (üniversite öğrencileri için 40 gün) görev yapan her kolordu komutanı için yılda bir kez 22 bin şekel (bir dolar yaklaşık 3,5 şekel), bölük komutanları için 10 bin şekel, tümen komutanları için 6 bin şekel, tatil günlerinde görev yapanlar için 5 bin şekel ve birden fazla çağrılanlar için bin şekel daha ödenek verilmesini içeriyor.

Yedek kuvvetlerde 10 günden fazla görev yapanlara yarım puan, 30 günden fazla görev yapanlara 0,75 puan, yılda 40 günden fazla görev yapanlara tam puan ve ilave her beş gün için çeyrek puan olmak üzere en fazla dört puana kadar gelir vergisi muafiyeti tanınıyor.

Yedek askerlere konut yardımı yapılıyor. Ayrıca, çalışanlarını askere gitmeleri için serbest bırakan ve döndükten sonra işe geri alan işverenlere vergi indirimi sağlanıyor.

xsadfrgt
Gazze Şeridi sınırındaki İsrail askerleri (Reuters)

Katz, bu miktarın şu anda yedek ordudaki asker ve subaylara verilen ödenekler için harcanan 20 milyar şekellik bütçeye eklendiğini söyledi.

Diğer yandan bir grup subay ‘rüşveti’ reddederek, savaşın sona erdirilmesi ve esirlerin serbest bırakılması talebiyle bir medya kampanyası başlattı. Şarku’l Avsat’ın Yedioth Ahronoth'tan aktardığına göre kampanya, ‘Kaçırılanların hayatları para karşılığında satılamaz’ sloganı altında yürütülecek.