Suriye Demokratik Konseyi Başkanı İlham Ahmed, Şarku'l Avsat'a konuştu: Gazze savaşı tüm bölgeyi etkileyecek

SDK Başkanı: Türkiye Suriye'deki Amerikan varlığı pahasına kartları karıştırıyor.

SDK Başkanı İlham Ahmed (Şarku'l Avsat)
SDK Başkanı İlham Ahmed (Şarku'l Avsat)
TT

Suriye Demokratik Konseyi Başkanı İlham Ahmed, Şarku'l Avsat'a konuştu: Gazze savaşı tüm bölgeyi etkileyecek

SDK Başkanı İlham Ahmed (Şarku'l Avsat)
SDK Başkanı İlham Ahmed (Şarku'l Avsat)

Suriye Demokratik Konseyi (SDK) Başkanı Kürt lider İlham Ahmed, İsrail ile Gazze Şeridi'ndeki Filistinli gruplar arasındaki savaşın genişlemesinin Suriye dahil tüm bölgeye, Suriye haritasına ve Ortadoğu ve ülkelerine etki edeceğini söyledi.

Savaşın başladığı 7 Ekim'den bu yana hayatını kaybeden tüm kurbanlarla dayanışma içinde olduğunu ifade eden İlham Ahmed, Şarku'l Avsat'a verdiği röportajda, “Her iki taraftaki sivil kayıplarından üzüntü duyuyoruz. Askeri güvenlik çözümüne başvurmadan ve sonu olmayan bir savaşa girmeden siyasi çözümleri öne çıkarmak mümkündü.” değerlendirmesinde bulundu.

Ahmed, savaşın kızışarak yerel ve uluslararası boyut kazanması ihtimaline ilişkin ise şunları söyledi: “İsrail ile çatışma halinde olan Lübnan Hizbullahı ve Filistin Haması gibi aşırı hareketlerin ve onları destekleyen ülkelerin varlığı göz önüne alındığında hiçbir şey ihtimal dışı değil. Bu durum Suriye dahil tüm bölgeye etki edecek.”

İlham Ahmed, Kuzeydoğu Suriye'deki durum ve Türkiye'nin "Suriye Demokratik Güçleri"ne (SDG) yönelik saldırılarına ilişkin ise; "Türkiye her zaman bir kara operasyonu gerçekleştirmeye hazırlanıyor ve bu talebe desteği NATO'daki ortakları Amerika'dan yeşil ışık alması için şart koşuyor. Rusya ise ülkenin Türk nüfuzu altındaki (kuzeybatı) diğer Suriye bölgelerinin vurulması karşılığında Kuzeydoğu'nun vurulması için izin Astana hattında müzakere yürütüyor.”

Türkiye, 5-11 Ekim tarihleri arasında Özerk Yönetim bölgelerine insansız hava araçları ve savaş uçaklarıyla hava saldırıları düzenledi. Olay, 29'u İç Güvenlik Güçleri (Asayiş) mensubu olmak üzere 44 kişinin ölümüyle sonuçlandı. Saldırılar özellikle Suriye-Türkiye sınırı yakınındaki geniş sahalardaki büyük petrol ve benzin istasyonlarına ve elektrik üretimi ve su pompalama istasyonlarına odaklandı. Bu durum yıllardır devam eden savaş nedeniyle altyapısı zaten hassas olan bir bölgede ciddi maddi hasara neden oldu.

Rusya, Türkiye ve İran arasındaki üçlü Astana zirvesinde Suriye dosyasının yer aldığını ve ABD ile koalisyon güçlerinin Suriye topraklarından çıkarılması yönünde bu ülkelerin çıkarlarının kesiştiğini vurgulayan Suriye Demokratik Konseyi (SDK) Başkanı İlham Ahmed şöyle konuştu: “Astana zirvesi tüm periyodik toplantılarında ve açıklamalarında, Kürt projesi inşa edilmesini, Amerika'nın desteği ve himayesi ile ayrı bir oluşum kurulmasını kınıyor. Bu açıkça Türkiye'yi kışkırtmaktır. Kaldı ki ülkemizde yerleşim genişletme projesinin sahibi olduğu için kimsenin Türkiye’yi kışkırtmasına da ihtiyaç yoktur.”

Ahmed, Türkiye'nin Arap kamuoyunu ‘özyönetime karşı harekete geçmeye ve yönetimi Suriye gruplarına yakınlaştıracak siyasi girişim ve çözümleri baltalamaya’ ikna için çalıştığını vurguladı. Suriye'deki Rus kuvvetlerinin komutanlarıyla doğrudan temas halinde olduklarını bildiren SDC Başkanı, “Bize gerilimin tırmanmasına karşı oldukları, Türkiye'nin bölgelerimize kara harekâtı başlatmasını kabul etmedikleri, bölgenin güvenlik ve istikrarının bozulmasını reddettikleri söylendi. Ancak bize Ankara’nın istediğini yaptığı da söylendi.” Kürt liderliği, ateşkes anlaşmalarının önemli bir tarafı olan Moskova'yı istikrarın korunmasından sorumlu tutuyor.



Polis şiddeti iddiası Tunus sokaklarını karıştırdı

Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
TT

Polis şiddeti iddiası Tunus sokaklarını karıştırdı

Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)

Tunus’ta bir adamın polis kovalamacasının ardından ailesinin ifadesine göre kendisine uygulanan şiddet sonucu hayatını kaybetmişti. Reuters'a konuşan görgü tanıkları, Tunus polisi ile bir kişinin uğradığı şiddet sonucu hayatını kaybetmesini protesto eden öfkeli gençler arasında dün gece üst üste ikinci kez çatışmaların çıktığını söylediler.

Tunus’taki bu tür şiddetin karıştığı protesto gösterileri, ülkede 2011 yılındaki Arap Baharı ayaklanmalarını tetikleyen devrimin yıl dönümü yaklaşırken yetkililer arasında protestoların diğer bölgelere de sıçrayabileceği endişesini artırıyor.

Tunus, çeşitli alanlarda artan protestolar ve grevlerin yanı sıra Tunus Genel İşçi Sendikası'nın gelecek ay ülke çapında grev çağrısı yapmasıyla birlikte, siyasi ve sosyal gerilimin tırmandığı bir dönemden geçiyor.

Son haftalarda, binlerce protestocu, ülkenin güneydeki Gabes kentinde hava kirliliğinin başlıca kaynağı olduğunu söyledikleri bir kimya fabrikasının kapatılması talebiyle protesto gösterisi düzenledi.

Öte yandan polis şiddeti sonucu öldüğü iddia edilen adamın yakınları, şahsın ehliyetsiz motosiklet sürerken polis tarafından takibe alındığı, dövüldüğü ve hastaneye kaldırıldığını, ancak daha sonra hastaneden kaçtığını, ancak dün kafasındaki bir kanama nedeniyle hayatını kaybettiğini söyledi.

Olayla ilgili henüz resmi bir açıklama yapılmadı.

Yerel kaynaklar ve basın, Kayravan Valisi’nin durumu yatıştırmak amacıyla, dün hayatını kaybeden kişinin ailesini ziyaret ettiğini ve hangi şartlarda öldüğünü belirlemek ve sorumluları tespit etmek için soruşturma açma sözü verdiğini bildirdi.

İnsan hakları örgütleri, Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'i muhaliflerini bastırmak için yargı ve polisi kullandığını iddia ediyor. Ancak Cumhurbaşkanı Said, hakkındaki bu suçlamaları kategorik olarak reddediyor.


(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
TT

(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.

Avustralya'nın Sidney kentinde bir plajda Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında meydana gelen silahlı saldırıda en az 10 kişi öldü, çok sayıda  kişi yaralandı. İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth'a göre olay sırasında yaklaşık 2 bin kişi panik içinde tahliye edildi ve birçoğu sığınaklara sığındı.

Öte yandan Avustralya polisi tarafından bugün yapılan açıklamada, olay nedeniyle Bondi Plajı'ndan uzak durulması çağrısı yapıldı. Polis daha sonra, silahlı saldırının ardından iki kişinin gözaltına alındığını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı AFP’den aktardığı  habere göre bir görgü tanığı, ‘siyah giysili iki kişinin’ plajda ateş açtığını söyledi.

dfgthy
Avustralya medyasında yayınlanan, saldırganlardan birine ait bir fotoğraf.

Avustralya medyası tarafından yayınlanan saldırganlardan birinin fotoğrafı

Öte yandan İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, saldırıyı ‘Yahudilere yönelik acımasız bir saldırı’ olarak nitelendirerek kınadı.

uı89o
Kurtarma ekipleri, Sidney sahilinde meydana gelen silahlı saldırının ardından yaralı bir kişiyi taşıyor (AP)

Herzog, açıklamasında şunları söyledi:

“Sidney'deki kardeşlerimiz, Bondi Plajı'nda Hanuka'nın ilk mumunu yakmaya giden Yahudilere yönelik acımasız bir saldırıda kötü niyetli teröristler tarafından saldırıya uğradı.”

Görgü tanıkları, kutlamaya katılanların saldırı mahallinden panik halinde kaçtıklarını söylerken yerel medya, silahlı saldırganların olay yerinden kaçtığını ve yetkililerin yoğun bir arama çalışması yürüttüğünü bildirdi.


Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
TT

Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)

Hamas, bugün (pazar) yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi üzerinde her türlü vesayet ve manda uygulamasını reddettiğini duyurdu. Hareket, yayımladığı bildiride, “Gazze’ye yönelik her türlü vesayet ve mandayı reddediyoruz. İşgal altındaki topraklarımızın herhangi bir karışı üzerinde de vesayeti kabul etmiyoruz; zorla yerinden etme girişimleri ve Gazze’nin yeniden mühendisliğine yönelik çabalarla uyumlu adımlara karşı uyarıyoruz” ifadelerini kullandı.

Açıklamada, “Ulusal birliğin sağlanması ve ulusal uzlaşı inşa edilmesi için seferber olunması, işgalin ve onu destekleyenlerin planlarıyla yüzleşmenin tek yoludur” denildi.

Hamas, arabuluculara ve ABD yönetimine de çağrıda bulunarak, İsrail’e baskı yapılmasını, anlaşmanın maddelerini uygulamaya zorlanmasını ve anlaşmaya yönelik süregelen ve sistematik ihlallerinin kınanmasını talep etti.

gth
Trump'ın planına göre Gazze'den çekilmenin aşamalarını gösteren harita (Beyaz Saray)

Öte yandan dün İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi hedefleyen planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalıştığını ve çok uluslu uluslararası bir gücün gelecek aydan itibaren Gazze’de göreve başlamasının planlandığını açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kamu Yayın Kurumu’ndan (Kan 11) aktardığı habere göre Amerikalı yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

ABD planına göre, barış komitesinin başkanlığını Birleşmiş Milletler’in eski Orta Doğu Özel Temsilcisi Nikolay Mladenov’un üstlenmesi, Gazze’de konuşlandırılması öngörülen uluslararası gücün komutasının ise bir ABD’li general tarafından yürütülmesi öngörülüyor.

Amerikalı yetkililere göre söz konusu gücün; güvenlik istikrarının korunması, geçiş sürecinin güvence altına alınması ve askeri operasyonların durmasının ardından Gazze’de yeni siyasi ve idari düzenlemelere zemin hazırlanması gibi görevler üstlenmesi planlanıyor.