İsrail polislerine "Niye saldırıyorsunuz?" diyen gazeteci, "Arapça konuştuğun için" yanıtını aldı

Ahmed Daravşe'nin Aşdod'dan yaptığı canlı yayını bir güvenlik görevlisi kesti (El Arabi TV)
Ahmed Daravşe'nin Aşdod'dan yaptığı canlı yayını bir güvenlik görevlisi kesti (El Arabi TV)
TT

İsrail polislerine "Niye saldırıyorsunuz?" diyen gazeteci, "Arapça konuştuğun için" yanıtını aldı

Ahmed Daravşe'nin Aşdod'dan yaptığı canlı yayını bir güvenlik görevlisi kesti (El Arabi TV)
Ahmed Daravşe'nin Aşdod'dan yaptığı canlı yayını bir güvenlik görevlisi kesti (El Arabi TV)

İsrail'in Haaretz gazetesi dün yayımladığı haberde güvenlik güçlerinin gazetecilere yönelik tutumunu ele aldı. 

İsrail polislerine "Niye saldırıyorsunuz?" diyen bir gazeteciye "Arapça konuştuğun için" yanıtının verilmesi, haberin başlığını oluşturdu. Haberin devamında İsrail yurttaşı olsalar dahi Arap gazetecilerin güvenlik güçlerinin tacizine uğradığı vurgulandı. 

Hamas'ın 7 Ekim'de başlattığı Aksa Tufanı operasyonunun üzerinden bir hafta geçmemişken bölgede çalışan BBC muhabirlerinin, Tel Aviv'deki otellerine giderken sırf Arapça konuştukları için otomobilden çıkartılıp tabancayla tehdit edildiği hatırlatıldı. 

Bölgede olduğunu bildiren kaynaklar, kamera ve tripodların da aralarında yer aldığı ekipmanların yere atılıp kırıldığını bildirdi. Olayı çekmeye çalışan kişinin boynuna saldırıldığı da haberde yer aldı. 

Nadin Abou Laban'ın imzasını taşıyan haberde Arapça konuştuğu için saldırıya uğrayan gazetecilerin BBC ekibinden ibaret olmadığının altı çizildi. 

Bir İsrail şirketi için Doğu Kudüs'te çalışan gazeteci, ismini vermeden polisin kendisine saldırdığını anlattı:

Çekilmemi söylemeden vahşice beni bir kenara ittiler. Ne suç işlediğim hakkında hiçbir fikrim yoktu. Ne olduğunu anlamak için bölgedeki bir polis sözcüsüyle konuşmak istedim. Bu esnada iki polis memuru daha gelip bana bağırdı ve orada olanları haberleştirmememi istedi. Bana bağırdıkları sırada başka bir memur gelip beni götürdü. Bana niye vurduklarını sordum, 'Arapça yüzünden' dediler. Sadece füzelerden değil, polisten ve Arapça yayın yaptığımız için bize saldıran diğerlerinden de korkuyoruz.

Benzer olaylardan biri canlı yayında meydana geldi. Katar merkezli El Arabi TV için çalışan Ahmed Daravşe'nin Aşdod'dan yaptığı canlı yayını bir güvenlik görevlisi kesti. "Ne bildiriyorsun?" diye bağıran kişiyi Daravşe uzaklaştırmak istese de "Canlı yayındaysan ne yapalım yani?" yanıtını aldı. Sonrasındaysa tehditkar bir tavırla şu ifadeleri kullandı:

Umarım güzel şeyler söylüyorsundur, anladın mı? Eğer sizler gerçeği bildirmezseniz başınız derde girer.

Daravşe, adamın polis olmasa da başka bir güvenlik biriminden olduğunu bildiğini ve bu yüzden korktuğunu vurguluyor: 

Bu video sosyal medyaya koyulunca iyi tanınan bir sima haline geldim. Sıradan yurttaşlar artık canlı yayında beni tehdit ediyor.

Independent Türkçe



Dürzi'lerden Suriye'ye “uluslararası koruma güçleri” çağrısı

Güvenlik güçleri dün Şam yakınlarındaki Eşrefiye Sahnaya'daki kontrol noktasında (AFP)
Güvenlik güçleri dün Şam yakınlarındaki Eşrefiye Sahnaya'daki kontrol noktasında (AFP)
TT

Dürzi'lerden Suriye'ye “uluslararası koruma güçleri” çağrısı

Güvenlik güçleri dün Şam yakınlarındaki Eşrefiye Sahnaya'daki kontrol noktasında (AFP)
Güvenlik güçleri dün Şam yakınlarındaki Eşrefiye Sahnaya'daki kontrol noktasında (AFP)

Suriye Dürzi toplumunun en önde gelen ruhani lideri Şeyh Hikmet el-Hicri, dün yaptığı açıklamada, Dürzilerin yoğun olarak yaşadığı iki bölgede yaşanan çatışmalar sırasında toplumuna yönelik "haksız bir soykırım saldırısı" olduğunu belirterek, uluslararası koruma güçlerinin Suriye'ye müdahale etmesi çağrısında bulundu.

El-Hicri, yaptığı açıklamada, "Sistematik toplu katliamlar, barışı korumak ve bu suçların devam etmesini önlemek için uluslararası güçlerin derhal müdahalesini gerektiriyor." dedi.

El-Hicri'nin açıklaması, Şam kırsalındaki Ceramana bölgesinde çıkan ve ardından Dürzilerin çoğunlukta olduğu Eşrefiye Sahnaya mahallesine yayılan çatışmaların ardından güney Şam'daki askeri operasyonların durdurulmasından saatler sonra geldi. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre çatışmalar, Dürzi bir şeyhe atfedilen ve İslam'a hakaret içeren bir ses kaydının dolaşıma girmesinin ardından yaşandı.

Yeni yönetim, Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani aracılığıyla mezhepçilik, fitne ve ayrılıkçılık çağrılarının tehlikesine karşı uyarıda bulundu. Eş-Şeybani, dış müdahale çağrılarının sonuçlarının “on yıllarca süren parçalanma, zayıflık ve bölünme” ile sonuçlandığını ve “dış müdahaleyi savunanların Suriyeliler nezdinde tarihi, ahlaki ve siyasi sorumluluk taşıdığını” belirtti. Şeybani, istikrara giden yolun “dayatmalardan uzak, diyalog yoluyla” gerçekleşeceğini vurguladı.