Batı Şeria'da gerilim artarken, çatışmaların diğer Filistin şehirlerine yayılmasından endişe ediliyor

Smotrich, Batı Şeria'daki yerleşimlerin etrafında tampon bölgeler kurulması çağrısında bulundu

İsrail sınır polisi, bir kadın polisin bıçaklı saldırıda yaralanmasının ardından Şam Kapısı'ndan Doğu Kudüs'e giren insanları kontrol ediyor (AFP)
İsrail sınır polisi, bir kadın polisin bıçaklı saldırıda yaralanmasının ardından Şam Kapısı'ndan Doğu Kudüs'e giren insanları kontrol ediyor (AFP)
TT

Batı Şeria'da gerilim artarken, çatışmaların diğer Filistin şehirlerine yayılmasından endişe ediliyor

İsrail sınır polisi, bir kadın polisin bıçaklı saldırıda yaralanmasının ardından Şam Kapısı'ndan Doğu Kudüs'e giren insanları kontrol ediyor (AFP)
İsrail sınır polisi, bir kadın polisin bıçaklı saldırıda yaralanmasının ardından Şam Kapısı'ndan Doğu Kudüs'e giren insanları kontrol ediyor (AFP)

ABD yönetiminin Filistinliler ve İsraillilerle yürüttüğü yoğun çabalara rağmen Batı Şeria’da tansiyon giderek yükseliyor.

İsrail ordusu Batı Şeria'nın kuzeyindeki Tulkarm'da 3 silahlı kişiyi öldürdü. Filistinli bir gencin Kudüs'te İsrailli bir polis memurunu bıçaklamasından saatler sonra, özel kuvvetler bazı Filistinlilerin araçların kurşun yağdırırken, yapılan açıklamada, Filistinli gencin işgal güçleri tarafından öldürüldüğü ifade edildi. Olaylar, ordunun Batı Şeria'nın güneyindeki Halhul'da bir Filistinliyi öldürmesine, çatışmalara ve büyük bir tutuklama operasyonuna sahne olan bir günde gerçekleşti.

İsrail özel kuvvetleri, Kasım Receb ile birlikte Fetih hareketinin Tulkarm'daki El Aksa Hızlı Cevap Tugayları Komutanı Cihad Şehade ve Tulkarm'daki El Kassam Tugayları komutanı İzzeddin Avad'ı hedef aldı. Kasım Receb ve İzzeddin Avad, bir arabadayken saldırıya uğradı.

Filistin Sağlık Bakanlığı, İsrail'in Tulkarm'da 3 Filistinliye suikast düzenlediğini, bir Filistinliyi de ağır yaraladığını duyurdu.

rgthy
Tulkarm'daki “El Kassam Tugayları” komutanı İzzeddin Avad ve “El Aksa Tugayları” komutanı Cihad Mihrac Şehade (Sosyal paylaşım siteleri)

Operasyon, Filistinli bir gencin Kudüs'te bıçaklı bir saldırı gerçekleştirerek İsrailli bir kadın polisi öldürmesinden saatler sonra gerçekleşti. İşgal güçleri genci vurup öldürmeden önce söz konusu genç, Sâhira Kapısı’ndaki işgal polis karakolunun yakınında bir kişiyi de yaraladı.

İsrail polisi sözcüsü tarafından yapılan açıklamada, Sâhira Kapısı karakolu yakınında düzenlenen bıçaklı saldırıda ilk olarak bir kadın askerin ağır, bir erkek askerin ise hafif yaralandığı, failin de vurularak öldürüldüğü belirtildi.

İsrail polisi açıklamasında, Kudüs'teki bıçaklı saldırının failinin, Kudüs'ün kuzeydoğusundaki el İseviyye’den 16 yaşında bir erkek olduğu belirtildi. Daha sonra İsrail'de kadın askerin öldüğü açıklandı.

xcsdfr
Filistinli Mahmud El Atraş'ın ailesi, Atraş İsrail saldırısında öldürüldükten sonra El Halil yakınlarındaki Halhul'da cenaze töreninde (Reuters)

Filistinlilerin öfkeli yürüyüşlerine ve intikam çağrılarına yol açan Tulkarm'daki suikastın yanı sıra, İsrail ordusu, el Halil’in kuzeyindeki Halhul'da kasabayı basıp 6 kişinin yaralanmasına yol açan çatışmaların şiddetlenmesinin ardından çıkan olaylarda Mahmud El Atraş'ı (21) öldürdü.

İsrail, yaklaşık bir aydır sürdürdüğü operasyonlarla El Halil ve Batı Şeria'nın diğer bölgelerinden yaklaşık 70 Filistinliyi tutukladı.

İsrail, Hamas'ın 7 Ekim'de Gazze Şeridi'nde gerçekleştirdiği Aksa Tufanı operasyonundan bu yana Batı Şeria'daki eylemlerini artırdı. Şehirleri ve köyleri kapatarak gettolara dönüştürdü ve Batı Şeria'da gerilimin artmasından korktuğu bahanesiyle her gün öldürmeye, tutuklamaya ve yerleşimcileri silahlandırmaya başladı.

xsdef
Birkaç gün önce İsrail askerleri Batı Şeria'nın Tulkarm kenti yakınlarında devriye gezerken (AFP)

Ordu, Aksa Tufanı’ndan bu yana Batı Şeria'da 156 Filistinliyi öldürdü, 2 binden fazlasını tutukladı.

İsrail'in Batı Şeria'daki saldırıları Washington’un tüm uyarılarına rağmen devam ediyor. ABD Başkanı Joe Biden, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'dan buradaki gerilimi hafifletmesini istedi. Bu kapsamda İsrail iç istihbarat servisi Şin Bet Başkanı Ronen Bar’ın İsrail savaş kabinesine, Batı Şeria'daki gerilimin Gazze Şeridi'ndeki savaşa zarar vereceği konulu bir tavsiyede bulunduğu ifade edildi.

Bar özellikle yerleşimci geriliminin tırmanmasına karşı uyarıda bulundu ve hem bu kimselerin hem de aşırılık yanlısı bazı yetkililerin dizginlenmesi çağrısında bulundu.

Batı Şeria'daki yerleşimciler, kendilerine silah dağıtan Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben Gvir ve pazartesi günü yerleşim yerleri ve yolların çevresinde tampon ve güvenli bölgeler (Filistinlilerden arındırılmış) kurulması çağrısında bulunan Maliye Bakanı Bezalel Smotrich de dahil olmak üzere bazı bakanların körüklediği gergin atmosferde 6 Filistinliyi öldürdü. ‘Temizlenmiş güvenli bölgeler’ kurulurken yerleşim yerlerinin yakınındaki zeytinliklere erişimlerinin engellenmesi de dahil olmak üzere Arapların bu bölgeye girmesinin engellenmesi amaçlanıyor.

sdfrg
Batı Şeria'daki yerleşim yerlerinin yakınındaki tarlalarda zeytin toplayan Filistinli çiftçilerin ve dayanışma aktivistlerinin arşivi (Wafa)

Smotrich, ‘Yahudiye ve Samarya’ bölgesindeki yerleşimcilerin güvensizliğinin devam etmesi nedeniyle Başbakan Binyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Galant'a bu konuyla ilgili mesaj gönderdiğini söyledi. Smotrich, ‘yerleşim yerleri ve yolların etrafında temiz güvenlik alanları (tampon) oluşturulması ve hasat (zeytin) amacıyla da dahil olmak üzere Arapların buralara girişinin engellenmesi gerektiğini’ yazdığı mektubun bir kopyasını yayınladı.

Smotrich, 7 Ekim olaylarının tekrarını önlemek için bu adımların gerekli olduğunu iddia etti.

Filistin Dışişleri Bakanlığı, Smotrich'in sahte argüman ve bahanelerle başlattığı sömürge çağrısını kınadı. Smotrich’in amacının, Filistin vatandaşlarının daha fazla topraklarını çalmak ve onları mevcut kolonilere ve rastgele ileri karakollara ilhak ederek sömürgeciliği derinleştirmek ve genişletmek olduğunu duyurdu.

Bakanlık pazartesi günü yaptığı açıklamada, İsrail hükümetinin bu ırkçı ve kışkırtıcı çağrı ve açıklamalarla Filistin halkını yerinden ederek niyetini ve sahada uyguladığı politikanın gerçekliğini ortaya koyduğunu doğruladı.

İslami Cihad Hareketi ise Smotrich'in Batı Şeria'daki yerleşimlerin çevresinde güvenlik bölgeleri kurulması yönündeki açıklamalarının, Filistin'i kendi halkından uzaklaştırmaya yönelik bir planın varlığını ortaya çıkardığını düşünüyor.



Rusya, yeniden yapılanmanın başlamasıyla birlikte Suriye arenasına geri dönüyor

Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)
Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)
TT

Rusya, yeniden yapılanmanın başlamasıyla birlikte Suriye arenasına geri dönüyor

Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)
Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)

Mustafa Rüstem

Sonunda ilk kez, birbiri ile savaşan eller tokalaştı. Rusya'nın siyasi karar alma süreçlerinin mutfağı olan Moskova Dışişleri Bakanlığı'nın lüks salonundaki beyaz masanın etrafında, on yıldır birbirine hasım olan gözler buluştu. Bu, Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani’nin, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mahir eş-Şara'nın da aralarında bulunduğu üst düzey bir heyetin eşlik ettiği ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile bir araya geldiği bu türden ilk ziyaretiydi.

Bu ziyaret, on yıllardır ittifak dilinin baskın olduğu iki ülke arasındaki diplomatik kartların yeniden karılması açısından son derece önemli görünüyor. İttifak, Beşşar Esed rejiminin devrilmesinin akabinde Moskova'ya kaçmasının ardından değişti. Ancak Kremlin’in kapıları, Esed iktidarını devirme hareketinin başlamasıyla birlikte katıldığı Suriyeli muhalif güçlerin saflarındaki siyasi ve askeri mücadelesinin başlangıcından bu yana, “Ebu Ayşe” lakaplı Bakan Şeybani'ye açıldı.

Yeni bir beyaz sayfa

Siyaset dünyasının en meşhur sözü olan “bugünün düşmanı yarının dostu olabilir” doğrudur. Mutlak anlamda ne düşmanlık ne de dostluk vardır. Ancak görüşmelerdeki beden dili söyleyeceğini söyledi ve Rus diplomasisinin, Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara'yı 15 Ekim'de Moskova'da yapılması planlanan Rus-Arap zirvesine davet ederek de olsa, Suriye topraklarına ve Akdeniz'e erişimini koruma konusundaki “aceleci” tavrını özetledi.

 Rusya, Esed'in devrilmesinden bu yana Moskova'ya yaptığı ilk ziyarette Şeybani'yi ağırladı (AFP)Rusya, Esed'in devrilmesinden bu yana Moskova'ya yaptığı ilk ziyarette Şeybani'yi ağırladı (AFP)

Suriyeliler, Lavrov ve Şeybani arasındaki görüşmede genel bir diplomatik denklik tablosuna ulaşmadan önce, Esed Suriyesi döneminde alışılan itaatkarlıktan uzak olduklarını açıklayan bir beden dili benimsemeye çalıştılar. Suriye Dışişleri Bakanı, ülkesinin Moskova'nın Esed rejimiyle ekonomik, güvenlik ve askeri alanlarda imzaladığı tüm önceki anlaşmaları kapsamlı bir şekilde yeniden değerlendirmeye çalıştığını gizlemedi. Bu yeniden değerlendirme, iki ülke arasındaki ilişkilerin geleceğini şekillendirmeyi amaçlıyor.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise ülkesinin, Suriye halkının tercihlerine saygı duyduğunu ve Moskova'nın Şam'daki yeni yönetimle iş birliği yapma isteğini dile getirdi. Hatta yaptırımların kaldırılması çağrısında bulundu.

Şantaj mı yoksa oyunun kuralları mı?

GSM Merkezi Direktörü Dr. Asıf Melhem, The Independent Arabia'ya verdiği röportajda, “sözlü destek” sınırları içinde kalan Suriye'ye yönelik yaptırımların kaldırılması ve benzeri konularla ilgili özel görüşmelere rağmen, mevcut Suriye hükümetinin ABD ve Batılı ülkelere her zaman kesin olarak güvenmenin imkânsız olduğunu anladığını söyledi.

Melhem, iki yönetim arasındaki gergin tutumlarda gözle görülür bir değişim olduğunu ve Şam'ın Esed rejimine verdiği destek sebebiyle Moskova'ya şantaj yapmaya çalışırken, Rusların bir miktar esneklik gösterdiğini belirtiyor. Melhem, “Yeni hükümet, ‘sizin yardımınız olmasaydı Esed çoktan devrilmişti’ demek istedi ve bu nedenle Rus yönetiminden tazminat ödemesini ve Esed'i teslim etmesini talep etmeye başladı” diye devam etti.

Ciddi Suriyeli yetkililer, Suriye'deki askeri üslerin Rusya için acil bir ihtiyaç ve Moskova tarihinde bir dönüm noktası olduğuna inanıyor. Ama durum böyle değil. Rusya'nın ihtiyacı olduğu doğru, ancak beklendiği kadar acil ve kaçınılmaz değil.

Rus GSM Merkezi’nin Direktörü, siyasette her pozisyonun bir bedeli olduğuna inanıyor. Rusya, Suriye'deki üslerini elinde tutmakla ilgileniyor ve bunları korumanın yanı sıra, Esed iktidarından önce bile Suriye ile iyi olan ilişkilerini sürdürmek istiyor.

Haberler, Rus bombardımanı nedeniyle sivillerin zarar gördüğü olaylarda artış olduğunu ortaya koyuyor (AFP)Haberler, Rus bombardımanı nedeniyle sivillerin zarar gördüğü olaylarda artış olduğunu ortaya koyuyor (AFP)

Direktör şu açıklamada da bulundu: “Her halükarda, üsler Moskova için bir ölüm kalım meselesi değil. Örneğin Suriye kıyılarını ele alırsak, Ruslar açısından Akdeniz'e erişimin tek yolu Karadeniz, Cebelitarık Boğazı veya Süveyş Kanalı’dır. Bu koridorlar ise belirli anlaşmalara tabi. Bu nedenle, özellikle Rusya, herhangi bir bölgede yaşanabilecek beklenmedik gelişme korkusuyla askeri varlığını çeşitlendirmeye başladı. Sudan, Libya ve Eritre'de askeri üsler kurma girişiminde bulundu. Zira üslerinin bulunduğu ülkelerde bazı siyasi değişiklikler yaşanabileceğinin ve bu durumda üslerini korumanın zorlaşabileceğinin farkında.”

Ekim 2011'de Moskova, Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi olarak, eski Suriye devlet başkanı Beşşar Esed'in istifasını isteyen Batı destekli kararlara karşı veto yetkisini kullanmaya başladı. Bu veto, 8 Aralık 2024'e kadar süren Suriye savaşı boyunca tekraren devam etti. Eylül 2015’te de askeri müdahalede bulundu. O dönemde Rus güçleri, DEAŞ ve terör örgütü olarak tanımladığı el-Kaide'nin Suriye kolu Nusra Cephesi de dahil olmak üzere muhalif grupları hedef aldıklarını kabul ettiler.

Bununla birlikte haberler, özellikle Kuzey Suriye'de Rus bombardımanları sebebiyle sivillerin zarar gördüğü olaylarda artış olduğunu ortaya koydu. Bu durum, milyonlarca insanın Türkiye yakınlarındaki veya sınırındaki kamplara göç etmesine yol açtı. Bu arada, Ekim 2016'da Moskova, BM İnsan Hakları Konseyi'ndeki koltuğunu kaybetti.

Rusya-Suriye ilişkileri, Suriye'nin bağımsızlığını tanıyan ilk rejim olan eski Sovyetler Birliği dönemine kadar uzanıyor. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre iki ülke arasında kurulan diplomatik ilişkiler ve stratejik ittifak, Hafız Esed'in Suriye'de iktidara gelmesiyle (1970'ten 2000'e) zirveye ulaştı.

Ekonomik ilişkiler

Tüm bunların bir uzantısı olarak Moskova, Şam ile ilişkilerini korumaya çalışıyor. Son görüşme de yeni bir koordinasyon aşamasının başlangıcı sayıldı. Rusya yalnızca siyasi ve askeri düzeylerde değil, ayrıca Suriye'nin yeniden inşası ve istikrarının sağlanması konusunda da kapsamlı yardım sunma isteğini dile getirdi.

Gözlemciler, bu görüşmenin kanlı bir dönemin ardından açık oynamaya ve yeni bir sayfa açmaya yönelik daha geniş bir çabanın parçası olduğuna inanıyor. Bu adımlar, sivillerin ölümüne ve geniş bir bölgede köy ve kasabalarda hâlâ görülebilen yıkıma yol açan bombardımanlar sebebiyle Rusya'nın kendileriyle karanlık bir geçmişe sahip olduğunu düşünen Suriyelilerin kızgınlığına rağmen atılıyor. Rusya'nın yeniden inşaya katılması yakıp yıktıklarını telafi etmenin, diğer yandan da yatırım ve çok sayıda anlaşmanın değerlendirilmesi yoluyla sıcak sulara dönüşün bir yolu olabilir.

 Dr. Asıf Melhem ise, Suriye ile Rusya arasında fosfat, petrol, doğalgaz ve Tartus Limanı alanındaki yatırımlar için imzalanan sözleşmelerin rejimin devrilmesinden çok önce iptal edildiğini vurguluyor. Bu sözleşmeler kapsamında Suriyeli şirketler ile ortak olan Rus şirketlerinin, hisselerini ortaklarına devrettiklerinin, dolayısıyla ziyaretin, bu anlaşma ve sözleşmelerin yeniden değerlendirilmesi bağlamında yapıldığının altını çiziyor.

Buna ilave olarak Rusya, Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi ve uluslararası alanda önemli bir varlığa sahip. Dünyanın en büyük ikinci gücü. Melhem bunun önemli olduğuna inanıyor, zira bu sebeple Rusya’nın görüşleri dikkate alınıyor. Dolayısıyla Rusya ile ilişkiler sürdürülmeli, bu durum şüphesiz Suriye'ye fayda sağlayacaktır.

Öte yandan Şam, Rusya'nın Suriye'ye ihtiyacı olduğunu iddia ederek durumu abartmaya çalışıyor. Melhem’e göre bu doğru değil, çünkü Suriye'nin toplam yüzölçümü Moskova ve kırsalının yüzölçümünü aşmıyor ve Rusya, eğer zorunda kalırsa ve bölgede kalmasının bedelinin elde edeceği faydadan daha büyük olduğunu görürse, sonunda bu üslerden vazgeçebilir.

*Bu analiz Şarku'l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.