Gazze savaşı ikinci ayına girerken İsrail gerilimi artırmayı sürdürüyor. ABD'nin Irak senaryosunun Gazze'de tekrarlanmasına karşı uyarıları da artıyor.
11 Eylül Saldırıları’ndan sonra ABD'nin yaptığı hataları kabul eden ABD Başkanı Joe Biden'ın Tel Aviv ziyareti sırasındaki dolaylı açıklamalar, İsrail'i intikam arzusuna kapılmaması konusunda uyarması, giderek artan sayıda askeri ve siyasi yetkilinin aynı uyarıyı, farklı derecelerde tekrar etmesine yol açtı. Irak ve Afganistan'da ABD birliklerine komuta eden General David Petraeus şunları söyledi:
“11 Eylül sonrası ABD deneyimlerinin birçokları için bir ders olması gerektiğini’ belirterek "Şimdi bazı attığımız adımları farklı bir şekilde görüyoruz... İsrail'in bugün attığı adımları da aynı şekilde göreceği bir zaman gelecek" dedi.
Demokrat Senatör Tim Kaine’nin açıklamaları daha netti. ABD'nin İsrail Büyükelçisi Jack Lew'i onaylamak için yapılan Kongre duruşmasında Irak deneyiminden açıkça bahsetti. Kaine, İsrail'i, Irak Savaşı'nda olduğu gibi, Gazze Savaşı'nda da ‘uluslararası itibar ve desteği kaybetme’ konusunda uyardı. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Kaine şunları söyledi:
Müttefikimiz İsrail'i, suçluları hedef almak yerine suçlu olmayanlara karşı savaşmaktan caydırmak için elimizden gelen her şeyi yapmalıyız. Burada, ABD'de, 11 Eylül'den sonra çatışmanın kapsamını daha geniş bir savaşı, Irak'a karşı savaşı da kapsayacak şekilde genişlettiğimizde acı dersler aldık. Güvenilirliği ve uluslararası desteği kaybettik ve bunu yapmasaydık önlenebilecek sonuçlar yarattık.
Farklı stratejiler, benzer koşullar
ABD eski Merkez Kuvvetler Komutanı General Joseph Votel, İsrail ve ABD'nin Gazze ve Irak'taki stratejilerinin farklı olduğunu ancak koşulların benzer olduğunu düşünüyor. Votel, Şarku'l Avsat’a verdiği röportajda, ABD'nin DEAŞ'la mücadele stratejisinin ‘sivillerin askeri operasyonlara yakın olduğu yerleşim bölgelerinde benzer deneyimlere sahip ABD'nin sahadaki ortaklarını desteklemeye dayandığını’ söyledi. Ancak Votel dikkate değer bir farktan bahsederek “ABD, harekatın siviller üzerindeki etkisini sınırlandırmak için mümkün olan her şeyi yaptığımızdan emin olmak amacıyla harekatın uygulanmasını erteledi. Deneyimlerimizi İsrail ordusu ve hükümetiyle paylaşmamız önemli” dedi.
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın eski askeri danışmanlarından Abbas Dahuk, yerleşim bölgelerinde yürütülen operasyonların karmaşıklığında benzerlikler olduğunu ve bu tür operasyonların en zor savaş türleri arasında bulunduğunu vurguladı. Dahuk, Şarku'l Avsat’a verdiği demeçte "Felluce, ABD için en zor sınavdı ve burada kanlı bir şekilde acı dersler aldık" dedi. Dahuk, bazı ABD Kongre üyelerinin Irak Savaşı'na girmenin bir hata olduğunu söylediğini belirterek, "Bazı senatörler Irak'a müdahalemizin bir hata olduğuna inanıyor, ancak İsrail Gazze'ye müdahalenin varoluşsal bir mesele olduğunu düşünüyor" ifadesini kullandı.
Beyaz Saray'ın Ortadoğu ve İran Ofisi'nin Eski Müdürü Mike Singh, bu bağlamda ABD ile İsrail'i karşılaştırma fikrine karşı çıktı ve bunun uygun olmadığını söyledi. Ancak sözlerine şöyle devam etti:
İsrail'in ABD'nin deneyimlerinden bazı dersler alabileceği doğrudur. Ancak daha uygunları, Gazze, Batı Şeria ve Güney Lübnan'daki deneyimlerinden aldıkları derslerdir.
Strateji ve insani yardımın değerlendirilmesi
Votel, İsrail'in askeri stratejisinin ‘Hamas liderliğini izole etmeye, hava saldırıları ve saha operasyonları yoluyla hareketin İsrail'e yönelik ek saldırılar başlatma kabiliyetini zayıflatmaya odaklandığını’ belirtirken, Dahuk stratejiyi intikam saldırısı olarak eleştirerek şunları söyledi:
Askeri stratejiler, operasyonları yönlendirmek için istihbarat ve bilgi kaynaklarına dayanır, ancak İsrail'in operasyonlarını yönetmek için intikama başvurduğu görülüyor.
Dahuk ayrıca İsrail ordusunun hava operasyonunun Kuzey Gazze'yi kadınlar, çocuklar ve yaşlılar için bir mezarlığa dönüştürdüğüne dikkat çekti.
Votel, Gazze'ye insani yardımların ulaşımını engelleyen koşullarda bu yardımların teslim edilmesinin önemini vurguladı ve bunun ‘stratejik bir gereklilik’ olduğunu belirtti. Votel sözlerinin devamında "İsrail ordusu ile insani yardım çabalarını destekleyen uluslararası toplum arasında yakın işbirliği ve planlama yapılması çok önemlidir. Bunu Musul'daki (DEAŞ'ı püskürtme) harekatta iyi bir şekilde yaptık" dedi. Dahuk ise insani yardımların ‘sadece stratejik bir gereklilik değil, aynı zamanda ahlaki bir görev ve her savaşın gerekli parçası’ olduğunu vurgulayarak. "İsrail'in bu yardımların ulaşımı için uygun koşulları sağlama konusunda ne yaptığını veya yapmadığını dünya izliyor" diye uyardı.
Singh ise insani yardımın bir değer ve prensip meselesi olmadığını, Batı'nın İsrail'e verdiği desteğin devam etmesi ve Hamas'ı Filistin halkından ayırmak için önemli olduğunu vurguladı.
‘Hamas'ı yok etmek zor bir iş’
İsrail'in Gazze savaşının amacının ‘Hamas'ı yok etmek’ olduğunu açıklamasının ardından Votel, İsrail'in ‘yok etmek’ kelimesini nasıl anladığını anlamanın önemli olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Eğer bu, Hamas'ın saldırılar düzenleme ve savaş başlatma yeteneğini ortadan kaldırmayı kastediyorsa, bence bu başarılabilir. Ancak çok zaman ve kaynak gerektirecektir. Ancak amaç, Hamas'ın her liderini ve savaşçısını öldürmek veya tutuklamak ise bunun zor olacağını düşünüyorum. Ek olarak, terör örgütleriyle mücadelede en zor görev ideolojiye hitap etmektir. Bu askeri olarak başarılamaz ve büyük ekonomik, siyasi, diplomatik ve istihbarat kaynakları gerektirir."
Abbas Dahuk’un açıklaması da şöyle oldu:
Hamas hareketi İsrail işgaline direnme fikri etrafında şekillendi. Bu aynı zamanda Filistin siyasetinin de bir parçasıdır. İnsanları öldürmek kolaydır, ancak fikirleri öldürmek kolay değildir. Uzun vadede İsrail-Filistin çatışmasına sürdürülebilir bir çözüm, Hamas'ı siyasi olarak izole edebilir ve davalarına son verebilir. Kısa vadede rehine kartı Hamas'ın elinde. Bu, Netanyahu hükümetini onunla müzakereye zorlayabilir.
ABD ‘savaşın bir parçası’
Gazze çatışması sırasında, bölgedeki ABD güçlerine yönelik saldırılar arttı. Bu durum, ABD'nin çatışmaya çekileceği yönündeki uyarıların artmasına neden oldu. General Votel ABD yönetimini, "ABD'nin bölgesel ordularına, kurumlarına, diplomatik ve ticari tesislerine yönelik hiçbir saldırıya müsamaha göstermeyeceğini açıkça belirtmesi" çağrısında bulundu. Votel şu ifadeleri kullandı:
"Bunu yapmanın en iyi yolu, bu saldırıları gerçekleştiren milisleri doğrudan vurmaktır. Bu saldırıların cezasız kalmasına izin vermek, İran destekli bu milislerin misillemeden kurtulabileceği izlenimini yaratır. Bu tereddüdü ortadan kaldırmalı ve bu saldırılara hızlı ve doğrudan bir şekilde yanıt vermeliyiz."
Ancak Dahuk, ABD'nin çatışmanın bir parçası haline geldiğini vurguladı:
ABD, İsrail'e, devletlerin ve grupların çatışmaya girmesini durdurmak için gerekli askeri ve siyasi caydırıcılığı sağlıyor. Ortadoğu'da askeri teçhizat ve güç projeksiyonu yoluyla askeri caydırıcılık sağlıyoruz ve Birleşmiş Milletler'e veto yetkisi ve Dışişleri Bakanı'nın diplomatik katılımı yoluyla siyasi destek veriyoruz.
Diğer yandan Singh, ABD'nin İran destekli grupların saldırılarına, ‘itme yoluyla caydırıcılık’ (güçlü hava ve füze savunması ve insansız hava araçlarına karşı önlemler) ve ‘ceza yoluyla caydırıcılık’ (ABD kuvvetlerine yönelik saldırılara karşı sert yanıt verme) yöntemlerini birleştirerek karşılık vermesi gerektiğini vurguladı. “Eğer ABD caydırıcılık politikasından kaçınırsa bu daha fazla saldırıya davetiye çıkarmak anlamına gelir” dedi.