Lübnan... Fecr Kuvvetleri, Cemaati İslami’nin mi yoksa Hamas’ın mı askeri kolu?

Hizbullah, Cemaati İslami’nin kendisi için Sünni bir cephe olmasını mı istiyor?

Beyrut'un merkezinde, 29 Ekim tarihinde Gazze'yi desteklemek için gösteri düzenlendi. (AP)
Beyrut'un merkezinde, 29 Ekim tarihinde Gazze'yi desteklemek için gösteri düzenlendi. (AP)
TT

Lübnan... Fecr Kuvvetleri, Cemaati İslami’nin mi yoksa Hamas’ın mı askeri kolu?

Beyrut'un merkezinde, 29 Ekim tarihinde Gazze'yi desteklemek için gösteri düzenlendi. (AP)
Beyrut'un merkezinde, 29 Ekim tarihinde Gazze'yi desteklemek için gösteri düzenlendi. (AP)

Samir Zureyk

Geçtiğimiz 18 Ekim Çarşamba günü, Cemaatu’l İslamiyye fi Lübnan’ın (Cemaati İslam) askeri kanadı olan ‘Fecr Kuvvetleri’, işgal altındaki topraklarda İsrail düşmanının hedeflerini hedef alan roket saldırıları düzenlediğini ve bunlarda doğrudan isabet elde ettiğini duyurdu. Ayrıca, ‘Güney'deki halkımızı hedef alan herhangi bir saldırıya karşı daha fazla karşılık vermeye’ söz verdi.

Bu gelişme hem Lübnanlıları hem de dışarıdaki takipçileri şaşırttı. Sadece Müslüman Kardeşler örgütünün Lübnan'daki şubesi Cemaati İslam’ın, Lübnan-İsrail sınırında devam eden çatışmalara dahil olması değil, aynı zamanda silahlı bir kolunun olması da şaşkınlığa neden oldu. Bu aynı zamanda örgütün kendi yapısını için de bir sürpriz oldu. Çünkü liderlerinin çoğu olanlardan haberdar değildi ve onlar da bildiriyi diğerleri gibi okudu. Bunun, örgüt içinde yankıları oldu.

Cemaati İslam’ın askeri kanadı ‘Fecr Kuvvetleri’ kimdir? Kim tarafından komuta ediliyor? Çatışma hattına nasıl girdi Gerçekten güney sınırında operasyonlar mı yürüttü, yoksa operasyonları birileri mi yürüttü ve sorumluluğunu Cemaati İslam mı üstlendi?

‘Fecr Kuvvetleri’nin ilk ortaya çıkışı, İsrail ordusunun Beyrut'a kadar Lübnan'ı işgal ettiği 1982 yılına kadar uzanıyor. O dönemde, Fecr Kuvvetleri de dahil olmak üzere farklı ideolojik eğilimlere sahip örgütler, İsrail işgali karşısında askeri operasyonlar gerçekleştirmişti. Bu, Hizbullah’ın ortaya çıkmasından önceydi ve Hizbullah, yavaş yavaş ‘direnişi’ kendi kontrolü altına almaya başlamıştı. 1989 yılında, iç savaşı sona erdiren ‘Ulusal Mutabakat Belgesi’, milislerin silahlarını Lübnan devletine teslim etmesini öngörmüştü. Bu nedenle, Hizbullah dışındaki tüm partilerin ve silahlı kollarının gölgeye çekilmesi gerekmişti.

O zamandan bu yana Fecr Kuvvetleri adı yalnızca ara sıra kullanıldı. Ancak grubun organizasyon yapısı içinde kaldı ve kendi bütçesi vardı.

“Fecr Kuvvetleri, grubun liderlik çerçevesinin iki siyasi çizgi arasında bölünmesi nedeniyle iki veya üç kanada bölündü.”

2016 yılında Cemaati İslam’ın Genel Sekreteri seçilen Azzam Eyyubi, Müslüman Kardeşler’in ideolojik mirasından nispeten uzaklaşmaya ve yerel siyasi güçlerle ve Arap devletleriyle yakınlaşmaya çalışan reformcu akımı temsil ediyordu. Eyyubi, Fecr Kuvvetleri’nin Komutanı Halid Bedi'yi ve diğer askeri liderleri görevden alma kararını aldı. Eyyubi'nin kararı, örgütün faaliyetlerinde mali ve organizasyonel usulsüzlükler keşfetmesinin ardından geldi. Eyyubi, örgütün üyelerinin sayısının yaklaşık bin kişi olduğu tahmin edilen resmi bir belgeyi teslim etmeyi reddetmeleri ve bütçeden pay almak için herhangi bir açıklayıcı veri sunmamaları nedeniyle de rahatsızdı. Eyyubi, Beyrut'un güneyindeki Harrub bölgesi sakini olan Tallal Haccar'ı örgütün yeni komutanı olarak atadı.

Ancak görevden alınan tüm liderler grubun bölünmesine yol açsa bile kararı uygulamayı reddettiler ve pozisyonlarında kalma konusunda ısrar ettiler. Bu, yeni genel sekreterin kararını geri çekmesine neden oldu. O zamandan beri, Cemaati İslam’ın askeri kanadı ikiye bölündü. Özellikle, bölgeselcilik, Lübnan'daki partilerin ve örgütlerin iç yapısında önemli bir rol oynuyor.

 Biri Halid Bedi tarafından yönetilen, Bedi'nin memleketi olan Sayda, Trablus ve Akkar'daki Fecr Kuvvetleri üyelerini içeren, diğeri Tallal Haccar tarafından yönetilen ve bölge ve Lübnan dağları kıyılarında ayrıca Bekaa'da bulunan Sünni yoğunluk bölgelerinden üyeler içeren iki grup var.

Fotoğraf Altı: Fecr Kuvvetleri tarafından dağıtılan bir fotoğrafta iki militanın füze taşıdığı görülüyor.
Fecr Kuvvetleri tarafından dağıtılan bir fotoğrafta iki militanın füze taşıdığı görülüyor.

Bu bölünme, Cemaati İslam’ın lider kadroları arasında Biri Türkiye ve Katar tarafından desteklenen, diğeri ise Hizbullah ve Mumanea (Engel) Ekseni ile ittifak etmek isteyen iki siyasi çizgi arasında gerçekleşen başka bir bölünmeyle aynı zamana denk geldi. Birinci çizgiyi Eyyubi ve diğer liderler, örneğin grubun tek ve şu anki milletvekili olan İmad el-Hut, yönetiyordu. İkinci çizgide ise Hamas hareketinin izleri açıkça görülüyordu ve çoğunluğu güvenlik veya askeri liderlerden oluşuyordu.

Şarku’l Avsat’ın Majalla’Dan aktardığına göre sözü edilen Cemaati İslam’ın, Fecr Kuvvetleri dışında bir de güvenlik teşkilatı var. Bu teşkilatın görevi, Lübnan'ın askeri ve güvenlik birimleriyle koordinasyon sağlamak. Bu, Lübnan'ın siyasi geleneklerinden birini temsil ediyor. Bu geleneğe göre herhangi bir parti veya örgütün güvenlik birimleriyle koordinasyon halinde olması gerekiyor. Özellikle İslami durumda siyasi ve güvenlik çalışmalarının iç içe geçmesi nedeniyle önemli. Bilindiği gibi Lübnan, bazı aşırı İslami hareketlerin önemli bir faaliyet gösterdiği bir ülke. Bu hareketler, Suriye ve Irak'ta savaşmak için gençleri devşirmeye çalışıyor.

“Saleh el-Aruri, Hamas etrafında dönen ve onun tercihlerini destekleyen Cemaati İslam için bir Şura Konseyi ve siyasi ofis kurmayı başardı.”

Hamas hareketinde, hareketin yurtdışında bulunan eski başkanı Halid Meşal'in karardan dışlanmasının ardından Gazze'deki hareketin başkanı Yahya Sinvar ve siyasi ofisin başkan yardımcısı Salih el-Aruri gibi yeni liderlerin yükselişiyle paralel olarak, Lübnan'daki Cemaati İslam içinde de benzer bir mücadele sürüyordu.

Hamas, Cemaati İslam’ın örgütsel yapısında büyük bir etkiye sahip. Zira, Hamas, son derece güçlü bir finansal yapıya ve yüzlerce kişiyi bünyesinde barındıran geniş bir hayırsever ve insani yardım kuruluşları ağına sahip bulunuyor. Bu nedenle, Cemaati İslam’ın onlarca örgüt üyesi, Hamas’tan maddi yardım alıyor.

Diğer yandan, Hizbullah, Cemaati İslam’ın Hamas ile ittifakını güçlendirmek için bu mücadeleyi destekledi ve besledi. Özellikle, 2021 yılının ağustos ayındaki iç seçimler, ‘Engel Ekseni’ ile ittifaka bağlı olan ekibin güçlenmesine yol açtı. Bu ekipte, Lübnan'da yaşayan ve Hizbullah ile koordineli olarak Cemaati İslam’ın iç seçimlerini planlayan Salih el-Aruri de yer alıyor.

Hamas elini uzattı

Nitekim Aruri, Hamas ekseninde dönen ve onun seçeneklerini destekleyen bir şura ve siyasi ofis kuruluna ulaşmayı başardı. Nitekim, 2022 yılının ağustos ayında, tarafsız ve siyasi olmayan bir kişilik olduğu düşünülen Şeyh Muhammed Takuş, Cemaati İslam’ın genel sekreteri seçildi. Ancak, Cemaati İslam içindeki kaynaklar, sonuncusunun Hamas seçeneklerini desteklediğini ve hatta ondan maddi yardımlar aldığını söylüyor.

Sadece bu da değil, Cemaati İslam üst düzey liderlik kaynakları, Hamas’ın Fecr Kuvvetleri içindeki çatışmaya müdahale ettiğini ve Beyrut'tan Ömer el-Keaki liderliğindeki üçüncü bir grubu desteklediğini ortaya çıkardı., şehirden ve sınır bölgesi köylerinden ve kasabalarından Sünni nüfusun yoğun olduğu bölgelerden gelen unsurlar bu gruba bağlı bulunuyor. Zira, Cemaati İslam, hizmet, eğitim ve sağlık alanlarında önemli bir varlığa sahip.

Bu grup, Hamas’tan doğrudan finansman alıyor ve Aruri'nin emirlerine göre hareket ediyor. Grup, Cemaati İslam’ın kontrolü dışında. Güvenlik kaynakları, grubun içinden ve Hizbullah’a yakın kaynaklardan alınan bilgilere göre, bu grup Hizbullah tarafından yoğun askeri eğitimler aldı ve almaya devam ediyor.

"Hizbullah, Sünni toplumla ahlaki uzlaşmanın sağlanmasına yardımcı olacağı umuduyla Cemaati İslam’a boyun eğdirmeye çalıştı.”

Cemaati İslam’ın son iç seçimleri, siyasi yaklaşımında büyük bir dönüm noktası oldu. O zamandan beri, yavaş yavaş Hizbullah’a yaklaşıyor. Gizli ve açık olarak aralarındaki koordinasyon toplantıları yoğunlaştı.

Cemaati İslam, Lübnan Parlamentosunda sadece bir milletvekiline sahip olmasına rağmen, Sünni nüfusun yoğun olduğu tüm bölgelerde varlık gösteren en eski Sünni siyasi örgütlerden biri. Eski Genel Sekreteri Azzam el-Eyyubi, Lübnan'ın en büyük Sünni kenti olan Trablus'ta ikinci bir parlamento koltuğu elde etmekten kıl payı kurtuldu. Ayrıca, başka bölgelerde de adaylara destek veriyor.

Hizbullah, son yıllarda Sünnilerle, hem elitler hem de halkla, Suriye savaşına askeri müdahalesinin ardından aralarındaki düşmanlığın artmasının ardından, manevi bir uzlaşma kurma arayışında. Bu nedenle, Cemaati İslam’ı kendi amacına ulaşmada yardımcı olabileceği umuduyla kendine çekmeye çalıştı. Bu, Sünnilerin son zamanlardaki siyasi kırılganlık durumunu ve halkı cezbedebilecek liderlerin ortaya çıkmamasını istismar ederek oldu. Ayrıca, ‘saha birliği’ sloganını uygulayarak, gerektiğinde Cemaati İslam’ı Sünni bir cephe olarak kullandı.

Bu zorunluluk, ‘Aksa Tufanı’ operasyonundan sonra kendiliğinden ortaya çıktı. Hizbullah, İsrail sınırındaki bölgenin tamamına hakim olan bir güç olarak, Hamas ve Filistin İslami Cihad Hareketi’nin sınırın diğer tarafına sızma ve İsrail'e füze atma operasyonları yürütmesine izin verdi.

Ancak, Hamas’ın askeri kanadı olan İzzeddin el-Kassam Tugayları ve Filistin İslami Cihad Hareketi’nin askeri kanadı olan Kudüs Tugayları’nın Lübnan topraklarında açıkça ortaya çıkması, siyasi arenada, özellikle de Hristiyan kesimlerde olumsuz bir etki yarattı. Bu kesimler, hafızalarında yer eden 1969 yılında Filistin Kurtuluş Örgütü ile Lübnan Devleti arasında imzalanan Kahire Anlaşması’nı hatırlattı. Bu anlaşma, Lübnan'ın güneyi ve diğer bölgelerde silahlı Filistinlilerin yayılmasına yol açmıştı ve bu durum, iç savaşın patlak vermesinin nedenlerinden biri olmuştu.

Fotoğraf Altı: Al-Arouri, Hasan Nasrallah ve Ziad Al-Nakhalah 25 Ekim'de görüştü. (AP)
 Al-Arouri, Hasan Nasrallah ve Ziad Al-Nakhalah 25 Ekim'de görüştü. (AP)

Bu nedenle, Salih Aruri, Kudüs Tugayları içindeki kendi grubunu kullanarak, İsrail sınırında operasyonlar yürütmeye başladı. Bu, Hizbullah’ın onayıyla oldu. , Cemaati İslam’ın içinden kaynaklara göre Hizbullah, Lübnan'da ‘direniş’ için bir Sünni cephe oluşturmak istiyordu. Bu nedenle, Kudüs Tugayları’nı koruması altına aldı ve Lübnan ordusunun onları tutuklamasını önlemeye çalıştı.2023 yılının ağustos ayında, Lübnan ordusunun istihbaratı, Kudüs Tugayları’na mensup üç kişiyi, İsrail yerleşim yerlerine füze fırlatmak için platformlar hazırlarken yakaladı. Cemaati İslam, o sırada bu olayı örtbas etmeye çalıştı, ancak medyaya sızdı ve bu da Cemaati İslam büyük bir zorluk yaşattı. Cemaati İslam, medyadaki tartışmayı eleştiren resmi bir açıklama yaptı, ancak olayı yalanlamadı.

Aynı açıklamaya göre Fecr Kuvvetleri tarafından açıklanan üç operasyonun aslında İzzeddin el-Kassam Tugayları tarafından, örgüt içinde Aruri Grubu ile ortaklaşa gerçekleştirildiği bildiriliyor. Kaynaklar, bu iddialarını, Hamas veya Hizbullah gibi örgütlerin yaptığı gibi, söz konusu operasyonların görüntülerinin veya videolarının yayınlanmamasına dayandırıyorlar.

Örgütün bazı liderleri, Genel Sekreter Muhammed Takuş'tan kamuoyuna sunmak üzere fotoğraf veya video talep ettiklerinde, Takuş, zamanın uygun olmadığını yanıtını verdi. Takuş, Fecr Kuvvetleri’nin ne yapacağını veya kendisine ne atfedileceğini neredeyse tek bilen lider.

“Perde arkasında, Sünni milletvekilleri ile bakanlar arasında, Sünnileri silahlanma ve şiddet ocağına iterek milislerin yolunu reddetmek için iletişim kuruluyor.”

Fecr Kuvvetleri’nin füze saldırıları hakkındaki açıklamaların artmasıyla birlikte, örgütün içindeki örgütsel koridorlarda sert tartışmalar yaşandı. Özellikle bu tür bir kararın, Genel Büro'nun onayına ve Şura Meclisi'nden bağlayıcı bir oylamaya ihtiyacı var, ki bu da olmadı.

Bu nedenle, yaşananlar, mevcut liderliğin ‘Engel Ekseni’ ile ilişkisine bağlı hesaplamalara bir iç ihlal olarak kabul edildi. Kaynaklar, örgütün içindeki muhalif görüşün, füzelerin fırlatılmasının siyasi ve askeri dengede hiçbir şeyi değiştirmediğini ve Lübnan topraklarına karadan bir işgal olması durumunda hazır bulunulması gerektiğini düşündüğünü açıkladı. Ancak, Cemaati İslam’ın, Hizbullah’ın Sünni bir vitrini gibi görünmesi, genel olarak Sünni pozisyonu üzerinde olumsuz yansımalara sahip olacak ve örgütü iç ve dış eleştirilere maruz bırakacak.

Bölgesel rahatsızlık mı?

Kaynaklara göre, bölgesel güçler Fecr Kuvvetleri’nin sahada ortaya çıkmasından rahatsızlık duydu. Bu nedenle, operasyonlarının durması ve sadece üçe sınırlı kalması dikkat çekiyor. Ayrıca, İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın yerel örtü sağlayışı işe yaramadı, hatta Sünni çevrelerde olumsuz bir tepkiye yol açtı. Bunun nedeni, Hizbullah’ın, muhaliflerine siyasi gerçekler dayatmak için daha sonra kullanacağı bir Sünni milis kuvvetinin ortaya çıkmasına izin verdiği düşüncesi.

Fotoğraf Altı: Cemaati İslami’nin 29 Ekim'de Beyrut şehir merkezinde Gazze'yi desteklemek için gösteri düzenledi. (Reuters)
Cemaati İslami’nin 29 Ekim'de Beyrut şehir merkezinde Gazze'yi desteklemek için gösteri düzenledi. (Reuters)

Takuş ve örgütün siyasi bürosu başkanı Ali Ebu Yasin'in, genel seferberlik ilan edilmesiyle cihat ilanına benzeyen bir açıklama yapması ve Fecr Kuvvetleri’ne gönüllülük için kapı açması işleri daha da zorlaştırıyor.

Elde edilen bilgilere göre, kulislerde mevcut ve eski Sünni milletvekilleri ve bakanlar arasında, Sünnileri silahlanma ve şiddet olaylarına sürükleyerek hazırlanmakta olan milisçi yolu reddetme amacıyla ortak bir tutum geliştirmek için görüşmeler yapılıyor.

Cemaati İslam Milletvekili İmad Hut, yaşananlara en sert muhalefet edenlerden biri olarak kabul ediliyor. Aynı şekilde Azzam Eyyubi ve diğer önemli liderler de öyle. Ancak hepsi, anlaşmazlıkları örgütün iç koridorlarında tutmaya özen gösteriyorlar. Hut'un son medyatik çıkışlarında gerginlik yüzünde açıkça görülüyordu.

Son olaylar, Hamas’ın Lübnan'daki Cemaati İslam içindeki nüfuzunun boyutunu gösterdi. Peki savaştan sonra Cemaati İslam’ın rolü ne olacak ve sınırları nelerdir? Bu, şimdi Lübnan'daki Sünni çevrelerde sorulan bir soru.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al-Majalla dergisinden çevrildi.



Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
TT

Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)

Hamas, bugün (pazar) yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi üzerinde her türlü vesayet ve manda uygulamasını reddettiğini duyurdu. Hareket, yayımladığı bildiride, “Gazze’ye yönelik her türlü vesayet ve mandayı reddediyoruz. İşgal altındaki topraklarımızın herhangi bir karışı üzerinde de vesayeti kabul etmiyoruz; zorla yerinden etme girişimleri ve Gazze’nin yeniden mühendisliğine yönelik çabalarla uyumlu adımlara karşı uyarıyoruz” ifadelerini kullandı.

Açıklamada, “Ulusal birliğin sağlanması ve ulusal uzlaşı inşa edilmesi için seferber olunması, işgalin ve onu destekleyenlerin planlarıyla yüzleşmenin tek yoludur” denildi.

Hamas, arabuluculara ve ABD yönetimine de çağrıda bulunarak, İsrail’e baskı yapılmasını, anlaşmanın maddelerini uygulamaya zorlanmasını ve anlaşmaya yönelik süregelen ve sistematik ihlallerinin kınanmasını talep etti.

gth
Trump'ın planına göre Gazze'den çekilmenin aşamalarını gösteren harita (Beyaz Saray)

Öte yandan dün İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi hedefleyen planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalıştığını ve çok uluslu uluslararası bir gücün gelecek aydan itibaren Gazze’de göreve başlamasının planlandığını açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kamu Yayın Kurumu’ndan (Kan 11) aktardığı habere göre Amerikalı yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

ABD planına göre, barış komitesinin başkanlığını Birleşmiş Milletler’in eski Orta Doğu Özel Temsilcisi Nikolay Mladenov’un üstlenmesi, Gazze’de konuşlandırılması öngörülen uluslararası gücün komutasının ise bir ABD’li general tarafından yürütülmesi öngörülüyor.

Amerikalı yetkililere göre söz konusu gücün; güvenlik istikrarının korunması, geçiş sürecinin güvence altına alınması ve askeri operasyonların durmasının ardından Gazze’de yeni siyasi ve idari düzenlemelere zemin hazırlanması gibi görevler üstlenmesi planlanıyor.


İsrail tarafından tutulan 23 Lübnanlı mahkumun belgeleri

İsrail tarafından rehin tutulan Lübnanlı mahkumların aileleri Beyrut şehir merkezinde oturma eylemi düzenledi (EPA)
İsrail tarafından rehin tutulan Lübnanlı mahkumların aileleri Beyrut şehir merkezinde oturma eylemi düzenledi (EPA)
TT

İsrail tarafından tutulan 23 Lübnanlı mahkumun belgeleri

İsrail tarafından rehin tutulan Lübnanlı mahkumların aileleri Beyrut şehir merkezinde oturma eylemi düzenledi (EPA)
İsrail tarafından rehin tutulan Lübnanlı mahkumların aileleri Beyrut şehir merkezinde oturma eylemi düzenledi (EPA)

Lübnanlı Esirler ve Serbest Bırakılan Tutukluların Temsilciler Komitesi, İsrail tarafından tutulan Lübnanlı esirler dosyasını aktif hale getirilmesi, siyasi ve diplomatik önceliklerin en başına yerleştirmesi çağrısında bulundu. Bu çağrı, aralarında on yıllardır tutuklu bulunan 3 kişi de olmak üzere 23 Lübnanlı esirin yanı sıra son savaş sırasında ve sonrasında tutuklanan yeni esirler ve akıbeti hala bilinmeyen 42 kayıp kişi dikkate alınarak yapıldı.

Bu, ilgili makam tarafından Lübnan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Joseph Avn'a gönderilen resmi bir muhtıra ile dile getirildi. Bu konuda diplomatik, hukuki ve insani yardım da dahil olmak üzere kapsamlı bir ulusal yaklaşımın benimsenmesi ve yetkili uluslararası kurumlar aracılığıyla uluslararasılaştırılması çağrısında bulunuldu.

On yıllardır tutsaklar

Muhtıraya göre, üç Lübnanlı tutsak savaş öncesinden beri İsrail tarafından tutuluyor; biri 1978'den beri, ikincisi 1981'den beri ve üçüncüsü 2005'ten beri. Buna karşılık, son aşamada belgelenen tutsak sayısı 20 yeni tutsağa yükseldi; bunların 11'i Ekim 2024'teki askeri çatışma sırasında, 9'u ise Kasım 2024'teki büyük savaşın sona ermesinden sonra yakalanan sivillerdi.

Komisyon, yeni tutsakların, askeri operasyonlar bağlamı dışında ve bazı durumlarda doğrudan yaralanmaların ardından, balıkçılar, çobanlar, işçiler ve bir belediye polis memurunun dahil olduğu ayrı olaylarda kaçırıldığını belirtti.

d
Beyrut şehir merkezindeki ESCWA binasının önünde İsrail tarafından gözaltına alınan Lübnanlı tutukluların fotoğrafları sergileniyor (EPA)

Muhtırada ayrıca, aralarında öldürülenlerin de bulunduğu 42 kişinin kayıp olduğu ve İsrail'in Uluslararası Kızılhaç Komitesi ile herhangi bir iş birliği yapmaması nedeniyle cesetlerinin İsrail tarafından tutulup tutulmadığının bugüne kadar bilinmediği ifade edildi.

İhlal iddiaları ve harekete geçme talepleri

Komisyon, İsrail'i Uluslararası Kızılhaç ile iş birliği yapmayı reddetmeye devam etmekle, mahkumları ziyaret etmeyi engellemekle veya durumları hakkında bilgi vermeyi önlemekle suçladı. Son zamanlarda serbest bırakılan Filistinli mahkumların ifadelerine dayanarak, Lübnanlı mahkumların fiziksel ve psikolojik işkenceye, yiyecek ve sudan mahrum bırakılmaya, kasıtlı tıbbi ihmale ve özellikle yaralı olanlar için aşağılayıcı ve onur kırıcı muameleye maruz kaldıklarını vurguladı.

sdgt
İsrail tarafından esir tutulan Lübnanlı mahkumların akrabaları ve aileleri, Beyrut şehir merkezinde oturma eylemi düzenleyerek fotoğraflarını sergilediler (EPA)

Komisyon, Cumhurbaşkanlığı ve hükümete, yemin konuşmasında ve bakanlar açıklamasında belirtilen, tutuklular meselesinin ulusal bir öncelik olarak ele alınması yönündeki hususun, Dışişleri Bakanlığı tarafından Arap ve uluslararası düzeylerde, Birleşmiş Milletler ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi ile koordinasyon içinde, ilgili Birleşmiş Milletler mekanizmalarından yararlanılarak ve dosyayı takip edecek bağımsız bir ulusal komite kurularak derhal hayata geçirilmesi çağrısında bulundu.


Hizbullah, uluslararası yaptırımlardan kaçınmak için mali yapısını yeniden düzenliyor

Beyrut'un güney banliyölerinde bulunan Karz-ı Hasen Vakfı'na ait binalardan biri (AP)
Beyrut'un güney banliyölerinde bulunan Karz-ı Hasen Vakfı'na ait binalardan biri (AP)
TT

Hizbullah, uluslararası yaptırımlardan kaçınmak için mali yapısını yeniden düzenliyor

Beyrut'un güney banliyölerinde bulunan Karz-ı Hasen Vakfı'na ait binalardan biri (AP)
Beyrut'un güney banliyölerinde bulunan Karz-ı Hasen Vakfı'na ait binalardan biri (AP)

Hizbullah, uluslararası ve yerel yaptırımlardan ve kapatılması yönündeki baskılardan kaçmak için, Karz-ı Hasen Vakfı adlı mali kolunu parçalara ayırmaya başladı. Bu amaçla, Karz-ı Hasen’in eskiden güvendiği altın teminatına alternatif olarak, taksitler halinde altın satışı yapan bir kurum kurdu; bu girişim "yasal konumlandırma politikası" olarak görülüyor.

Şarku’l Avsat'a konuşan finans kaynakları, bu önlemin ABD Hazine Bakanlığı'nı tatmin etmesinin pek olası olmadığını, Bakanlığın Lübnan'dan kurumu kapatmasını ve para sektöründeki kontrolsüz faaliyetlere son vermesini talep ettiğini belirtti. Kaynaklar, "Temel sorun devam ettiği sürece, şekli değiştirmek Amerikalıları tatmin etmeyecektir" değerlendirmesinde bulundu.

Bu sırada, Lübnan'ın güneyindeki Litani Nehri'nin güneyinde, Lübnan ve İsrail orduları arasında dolaylı bir çatışma yaşandı. İsrail, Lübnan ordusunun sabah saatlerinde arama yaptığı bir bina için tahliye uyarısı verdi. İletişim sayesinde bombardıman "geçici olarak" durduruldu, ancak ordu binayı tekrar aradı ve içinde herhangi bir silah bulamadı.