Gazze savaşından sonra bölgenin stratejik geleceği nasıl şekillenecek?

Bölgede barışın sağlanması için önceden sarf edilmiş çabaları güçlendiren ‘barışa karşılık toprak’ ilkesi artık yeterli değil

 Reuters
Reuters
TT

Gazze savaşından sonra bölgenin stratejik geleceği nasıl şekillenecek?

 Reuters
Reuters

Remzi İzzeddin Remzi

İsrail’in Gazze’ye yönelik acımasız ve barbarca saldırısı sebebiyle Arap zirvesi, 11 Kasım’da Riyad’da acil olarak düzenlendi.

Bu koşullar altında akla gelen soru şu: Zirve Gazze’de meydana gelen insani felaketi hızlı bir şekilde sona erdirmek ve aynı zamanda Filistin-İsrail çatışmasını kalıcı çözüm bulma yönünde kararlı bir yola sokmak, daha geniş manada da Ortadoğu’da kapsamlı barışın sağlanmasına katkıda bulunmak için neler yapabilir?

Bu kesinlikle kolay bir şey değil. Burada kısa vadede ne elde edilebileceği ile daha sonra neyin elde edilebileceği arasında ayrım yapmak anlamıyla faydacılık (pragmatizm), temel bir gereklilik haline geliyor. Yani:

Birinci olarak; acil görev, kalıcı ve sürdürülebilir bir ateşkese varmak için uluslararası baskıyı hareket geçirmek üzere çalışmaya devam etmektir.

ABD’nin tutumunu göz önünde bulundurunca bu hedefin gerçekleştirilmesi, zorluklarla dolu bir görev. Bilindiği üzere ABD, başlangıçta İsrail’in saldırılarının herhangi bir şekilde durdurulmasına tereddütle yaklaştıktan sonra, şimdi sadece ‘insani ateşkes’ çağrısında bulunuyor. Avrupa ülkeleri de bu meselede bölünmüş durumda. Geçtiğimiz çarşamba günü yayınlanan G7 bildirisi, sadece insani bir ateşkes çağrısı yapıyor. Bu yüzden üzülerek söylüyoruz ki ateşkes, ABD tutumunu değiştirene kadar uzak bir hedef olarak kalacak.

Bununla birlikte resmî Arap tutumu, ilkesel bakımdan ateşkes çağrısında kararlı kalmalı. Zira tek bir Filistinlinin hayatının kurtulması, bu konuda biraz taktiksel esnekliğe değer. İnsani ateşkes, tek pratik seçenek olursa Arapların, ateşkes için çabalamaktan ödün vermeksizin bu ihtimali de uzak görmemesi gerekir. Bu, Arapların ateşkesin gerekliliği konusunda Washington’ı ikna etme becerisine bağlı. Washington’ı ikna edecek yol ve yöntem ise Arap ülkelerinin tek tek ve toplu olarak izlemeye karar verecekleri bir mesele.

Bu bağlamda Arap liderlerin, İsrail’e ve Gazze Şeridi’ne karşı yürüttüğü vahşice saldırısında onu himaye eden ülkelere yönelik maliyeti artırmak için gerekli her türlü araç üzerinde anlaşmaları lazım.

İkinci olarak; zirvenin, şu an yaşanan trajediyi ele almaktan öte bir düşünce geliştirmesi ve bölgede barış ve istikrar için bir vizyon ortaya koyması gerekir. Bölgesel tüm tarafların çıkarlarını dengeleyen kapsamlı bir barış sağlanmadan istikrar mümkün olmayacaktır.

Bölgede barışın sağlanması için daha önce gösterilmiş çabaları güçlendiren ‘barışa karşılık toprak’ ilkesi artık yeterli gelmiyor. Bu, belki İsrail’in Arap komşuları için yeterliydi ama Filistin halkı için kesinlikle uygun değil. Son yıllarda meydana gelen gelişmeler, özellikle de Gazze’deki son felaket, yönlendirici ilkenin ‘barış için adalet’ olmasını gerektiriyor.

“Bölgede barışın sağlanması için gösterilmiş önceki çabaları güçlendiren ‘barışa karşılık toprak’ ilkesi artık yeterli değil”

Bu, her şeyden önce uluslararası hukuka ve uluslararası meşruiyete tam anlamıyla riayet edilmesini ve dengeli bir şekilde uygulanmasını gerektirir. Bunun için öncelikle Filistinlilerin kendi kaderlerini tayin etme ve ayakta kalabilir devletlerini kurma konusunda devredilemez haklarını kullanmaları lazım. Sonra da İsrail’in, işgal ettiği tüm Arap topraklarını boşaltması gerekir.

Bu hedefi gerçekleştirmeye yönelik çalışmalar çerçevesinde görünen o ki bu aşamada mümkün olan şey, kapsamlı barış için güncel bir uluslararası çerçeve oluşturmaya vurgu yapmaktır. Bu, Gazze’deki çatışmaların sona ermesinden sonraki bir aşamada uygulanacak çözümün ilkeleri ve kriterleri üzerinde anlaşmayı ve Filistin ile İsrail liderliklerinin uluslararası toplumun aktif desteğiyle bir anlaşmaya varmaya hazır olmalarını gerektirir.

Foto: Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu el-Gayt ile Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan Âl-i Suud, Arap dışişleri bakanlarının Riyad’daki olağanüstü Arap zirvesine hazırlık toplantısında (Reuters)
 Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu el-Gayt ile Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan Âl-i Suud, Arap dışişleri bakanlarının Riyad’daki olağanüstü Arap zirvesine hazırlık toplantısında (Reuters)

Filistin halkının arzularını yerine getirmek için etkin bir Filistin liderliğine imkân tanınmalıdır. Bu sadece Filistin Yönetimi’ni desteklemeyi değil, aynı zamanda İsrail’in onu baltalamasını engellemeyi de gerektiriyor.

İsrailliler de nasıl bir ülkede yaşamak istediklerine karar vermeli ve ardından bu isteklerini gerçekleştirecek hükümetin türünü seçmelidir. Gazze’deki son olayların İsraillilere gösterdiği şey, teknik yetenekleriyle desteklenen askerî güçlerinin tek başına onlara güvenlik ve barış sağlayamadığıdır.

Ortadoğu’da barış için güncel uluslararası çerçeve temelinde bir anlaşmaya varmak, ilkesel bakımdan zor olmasa gerek. Güvenlik Konseyi ve Ortadoğu Dörtlü Komitesi, bu bağlamda çok sayıda belge yayınladı ve bunların hepsi de ABD dahil olmak üzere daimî beş üye tarafından destek gördü.

“Filistin halkının arzularını gerçekleştirecek etkin bir Filistin liderliğine imkân tanınmalı”

Bu bağlamda zirvenin, birbirini takip eden ve birbiriyle bağlantılı şu üç adımdan oluşan bir ‘yol haritası’ benimsemesinde fayda var:

1. Derhal ve sürdürülebilir bir ateşkesin sağlanması ve acil ve büyük insanî yardımların sunulması.

2. Hem Gazze Şeridi’nde hem de Batı Şeria’daki Filistinlilere siyasi bir gelecek umudu veren somut faaliyetler yürütülmesi. Bu konuda Gazze’nin kaderi ile Batı Şeria’nın kaderi arasında bir ayrım yapılmaması ve Gazze’nin geleceğinin Batı Şeria’yla organik olarak bağlanması gerekir. Gazze ve Batı Şeria’da yürütülen faaliyetlerin mahiyeti farklı olabilir ama nihai hedef özetle, bir Filistin devleti kurulması yönünde ilerlemenin temin edilmesidir.

Hem Gazze’de hem de Batı Şeria’daki Filistinliler için uluslararası himaye sağlanması, tüm yerleşimci faaliyetlerin durdurulması ve ilk adım olarak Filistin Yönetimi’nin yalnızca sivil işleri idare ettiği B Bölgesi’nin (yüzde 22) sivil ve güvenlik işlerini idare ettiği A Bölgesi’ne (yüzde 18) aktarılması, söz konusu faaliyetler arasında sayılabilir.

Foto: Gazze Şeridi’ndeki İsrailli askerler (Reuters)
Gazze Şeridi’ndeki İsrailli askerler (Reuters)

3. Güvenlik Konseyi’nin, Konsey’in daha önce kabul etmiş olduğu ilkelere dayalı olarak kapsamlı barış için güncel bir çerçeveyi onaylaması suretiyle Ortadoğu’nun geleceğine ilişkin bir vizyon oluşturulması. Daha önce kabul edilen ilkeler şunlar:

- 242 sayılı kararda öngörüldüğü üzere barışa karşılık toprak ilkesi

- İki devletli çözümü uygulama taahhüdü. Güvenlik Konseyi daha önce 2002 yılında aldığı 1397 sayılı kararla bu fikri desteklemişti.

- Ortadoğu Dörtlü Komitesi’nin onayladığı ve ABD’nin de 2003 yılından beri dahil olduğu 2002 Arap Barış Girişimi’nde öngörüldüğü üzere Arap ülkeleri ile İsrail arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi.

- Tüm tarafların beklentilerini karşılayan ‘bölgesel bir güvenlik sisteminin’ inşa edilmesi. Bu sistem, kapsamlı ve genel olup, bölgesel herhangi bir tarafa yönelik askerî-siyasi bir uygulama olmamalıdır.

- Barış için uluslararası bir konferans düzenlenmesi (Avrupa Birliği, 26 Kasım 2023 için bunu onayladı).

Bu esnada Arap ülkeleri de İsrail’in askerî operasyonu sonlanıncaya kadar Gazze’nin geleceğine ilişkin tartışmalara çekilme konusunda direnmeyi sürdürmelidir.

Buna ek olarak Arap liderlerin gerek BM düzeyinde gerekse ikili veya uluslararası düzeyde kendi vizyonlarını takip etmeleri gerekir. Bu süreçte Filistinlilere destek olmak için uluslararası kamuoyunu daha fazla harekete geçirmekte fayda görebilirler.

* Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden tercüme edilmiştir.



Gazze ateşkesi: ‘Witkoff önerisinin’ boşluklarını doldurma çabaları

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta bulunan el-Ensar Camii’ni vuran İsrail saldırısının ardından mezar başında dua eden bir Filistinli (AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta bulunan el-Ensar Camii’ni vuran İsrail saldırısının ardından mezar başında dua eden bir Filistinli (AFP)
TT

Gazze ateşkesi: ‘Witkoff önerisinin’ boşluklarını doldurma çabaları

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta bulunan el-Ensar Camii’ni vuran İsrail saldırısının ardından mezar başında dua eden bir Filistinli (AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta bulunan el-Ensar Camii’ni vuran İsrail saldırısının ardından mezar başında dua eden bir Filistinli (AFP)

Gazze Şeridi'nde ateşkes anlaşmasına varılmasının önündeki engellerin kaldırılması için çabalar sürerken, İsrail medyasında Washington'daki karar alıcı çevrelere yakın olan Filistin asıllı Amerikalı iş adamı Bishara Bahbah'ın, Mısır ile Katar'ın bu yöndeki çabaları ışığında Hamas'la görüşmelerde bulunmak üzere Doha'da olduğu konuşuluyor.

Şarku’l Avsat'a konuşan uzmanlara göre, ABD Başkanı Donald Trump'ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'a yakın olan Bahbah'ın çabaları, ABD'nin, Mısırlı ve Katarlı arabulucuların rolünün aynı kalması koşuluyla, Filistin hareketiyle yapılan görüşmelerin ardından geçen ay ABD vatandaşı İsrailli asker Edan Alexander'ın serbest bırakılmasına neden olan arabulucu aracılığıyla Hamas ile doğrudan müzakere etme arzusunun bir ifadesi.

Uzmanlara göre mevcut göstergeler, Washington ‘ciddi’ bir şekilde hareket edip İsrail'e baskı yapmadığı sürece, esas olarak savaşın sona erdirilmesiyle sonuçlanacak müzakerelere geçişin sağlanmasında temsil edilen boşlukların kapatılmasının mümkün olduğuna dair umut vermiyor.

yuı
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta gıda yardımı almak için koşan Filistinli bir genç (AFP)

İsrail Kanal 12 televizyonu dün ismi açıklanmayan bir güvenlik kaynağına dayandırdığı haberde, İsrail'in ‘Hamas'la Doha ya da Kahire'ye heyet göndermeden uzaktan müzakere etmeye karar verdiğini’ ve ‘sanki ortada müzakere yokmuş ve ateşkesi durdurmanın tek yolu Hamas'ın Witkoff'un son önerisini kabul etmesiymiş gibi Gazze Şeridi'nde tam güçle faaliyet gösterdiğini’ bildirdi.

Yedioth Ahronoth'un haberine göre Witkoff, Bahbah'tan Doha'da kalmasını ve Hamas'ı kendi önerisine yaklaştırmak ve kapının kapanmış gibi görünmemesi için müzakerelere devam etmesini istedi.

Anlaşma ‘halen mümkün’

Eş zamanlı olarak İsrail Yayın Kurumu da pazartesi akşamı bir açıklama yaptı: “ABD, Katar ve Mısır, Hamas ile aradaki boşlukları kapatmak için bir dizi görüşme yürütüyor. Görüşmeler hâlâ devam ediyor ve henüz çökmüş değil. Ancak iki tarafın pozisyonları, özellikle savaşı sona erdirme konusunda birbirinden çok uzak. Bir anlaşmaya varmak halen mümkün.”

sı89o
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta bulunan el-Ensar Camii’ni de vuran İsrail saldırısında tahrip olan mezarların arasında oturan bir çocuk (AFP)

Katar Başbakanı Muhammed bin Abdurrahman Al Sani'nin Hamas liderleriyle yurtdışında bir araya gelerek ‘Witkoff'un mevcut önerisi ile Hamas'ın yorumlarla dolu yanıtı arasındaki boşlukların nasıl giderileceğini görmeye çalıştığını’ belirten İsrail Yayın Kurumu, Hamas'ın herhangi bir anlaşmada halen ek ABD garantileri talep ettiğini söyledi.

Öte yandan Hamas lideri Mahmud Merdavi, İsrail'i iç meselelerini çözmek için Filistinli gruplar ve ABD arabulucusu tarafından onaylanan ateşkes önerisinin etrafından dolanmakla suçladı ve İsrail'in diğer maddelerin uygulanması konusunda garanti vermeden ilk gün on esiri teslim almak istediğini belirtti. Merdavi, İsrail'in arabulucular tarafından üzerinde mutabık kalınan insani protokolün asgari şartlarına uymayı reddettiğini de vurguladı.

Witkoff, Hamas'ın cumartesi günü ABD'nin önerisine verdiği yanıtı ‘tamamen kabul edilemez’ olarak nitelendirdi ve hareketin önümüzdeki günlerde 60 günlük bir ateşkes anlaşması imzalanmasının tek yolu olarak öneriyi kabul etmesinde ısrar etti. Teklife göre Hamas, yaşayan 10 İsrailli esiri serbest bırakacağını ve 18 cesedi teslim edeceğini açıklamasının ardından, yaşayan esirlerin ve elindeki cesetlerin yarısını serbest bırakacaktı.

Ertesi gün Mısır ve Katar yaptıkları ortak açıklamada, Witkoff'un önerisi temelinde anlaşmazlık noktalarını aşmak için yoğun çabalarını sürdürdüklerini duyurdu. Hamas yaptığı açıklamada, arabulucuların devam eden çabalarını memnuniyetle karşılayarak ‘Gazze Şeridi halkının rahatlamasını sağlamak ve insani trajediye son vererek kalıcı bir ateşkese ve işgal güçlerinin tamamen çekilmesine yol açmak amacıyla anlaşmazlık noktaları üzerinde bir anlaşmaya varmak için derhal dolaylı bir müzakere turu başlatmaya hazır olduğunu’ vurguladı.

‘Umudu canlı tutmak’

Eski Mısır Dışişleri Bakanı Muhammed el-Arabi, Bahbah'ın tekrar tekrar ortaya çıkmasının, taraflara bölge hakkında bilgi verebileceğine inanan ABD yönetiminin politikasının bir parçası olduğunu düşünüyor. El-Arabi, “Nihayetinde önerilen mesajları taşıyor. Ancak yakın ilişkileri göz önüne alındığında, iki arabulucu olan Mısır ve Katar’ın yerini tutacak hiçbir şey yok” ifadelerini kullandı.

p0ğ
Bishara Bahbah, ABD Başkanı Donald Trump ve Başkan Yardımcısı J.D. Vance ile birlikte (Bahbah'ın X hesabı)

El-Arabi, şu ana kadar olası herhangi bir boşluğu kapatmak için çabaları sürdürmekten başka yol olmadığını söyledi ve arabulucuların ‘boşlukları kapatmak için olası tüm uzlaşmaları tükettiğine ve şimdi sadece Witkoff'un önerisine ve Washington'dan onu değiştirme olasılığına sahip olduğumuza’ inandığını belirtti.

Filistinli siyasi analist Nizar Nazzal, Bahbah'ın Doha'da bulunmasını ABD'nin müzakerelerin sürdüğüne ve Hamas'ın üzerindeki baskılar, özellikle de askeri baskılar karşısında taviz verebileceğine dair umudunu korumakta ısrar etmesi olarak değerlendirdi.

Nazzal, “Washington Bahbah için bir rol istiyor gibi görünürken iki arabulucu, Mısır ve Katar, önemli rolleri ışığında müzakerelerin denetleyicileri olmaya devam ediyor. Witkoff'un önerisi İsrail'e yönelik önyargısını kırmadığı ve İsrail'in talepleri adına konuşmadığı sürece ateşkes sürecinde yeni bir şey olamaz” şeklinde konuştu.

Müzakerelerin geleceğine ilişkin tüm bu belirsizliklerin ortasında İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki saldırıları devam ediyor. Reuters'a göre, İsrail'in Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki çatışmalarda üç askerinin öldürüldüğünü açıklamasından saatler sonra, Gazze Şeridi'ndeki sağlık yetkilileri İsrail güçlerinin dün Gazze Şeridi'nin güneyindeki bir gıda yardımı dağıtım alanı yakınlarında en az 27 Filistinliyi öldürdüğünü ve onlarcasını yaraladığını duyurdu.

sdfrgt
Dün Gazze'nin er-Rimal mahallesinde İsrail saldırısı sonucu yıkılan bir binanın enkazından ceset çıkarıldı. (EPA)

El-Arabi, gerilimin devam etmesi ve müzakerelerde bir ilerleme kaydedilememesi nedeniyle yakın zamanda bir anlaşmaya varılabileceğine inanmıyor. El-Arabi, “Biraz zamana ihtiyacımız olacak” dedi.