Gazze'deki Şifa Hastanesi'nde son durum ne?

Yeni doğan bebekler ve yoğun bakım hastaları yüksek risk altında

Reuters'a göre bebekler onar onar yetişkin yataklarına yerleştirildi ve battaniyelerle ısıtılmaya çalışılıyor (Reuters)
Reuters'a göre bebekler onar onar yetişkin yataklarına yerleştirildi ve battaniyelerle ısıtılmaya çalışılıyor (Reuters)
TT

Gazze'deki Şifa Hastanesi'nde son durum ne?

Reuters'a göre bebekler onar onar yetişkin yataklarına yerleştirildi ve battaniyelerle ısıtılmaya çalışılıyor (Reuters)
Reuters'a göre bebekler onar onar yetişkin yataklarına yerleştirildi ve battaniyelerle ısıtılmaya çalışılıyor (Reuters)

Dünyanın gözü günlerdir hedef haline gelen Gazze'deki Şifa Hastanesi'nde. 

İsrail güçleriyle Hamas arasındaki çatışmalar hastane çevresinde yoğunlaşırken, yakıtsız ve elektriksiz kalan hastanenin yoğun bakım ve yenidoğan ünitelerindeyse kelimenin tam anlamıyla bir can pazarı yaşanıyor.

İsrail ordusu tarafından kuşatılan ve yakıt krizinin yaşandığı Gazze'deki Şifa Hastanesi'nde elektrik kesintisi ve hizmetlerin durması nedeniyle 6'sı prematüre bebek olmak üzere toplam 20 kişi hayatını kaybetti.

Şifa Hastanesi Müdürü Muhammed Ebu Silmiyye, AA muhabirine yaptığı açıklamada, tıbbi malzeme yetersizliği ve elektrik kesintisi nedeniyle dün yoğun bakımdan ve diğer servislerden 7 hastanın öldüğünü belirtti.

Yoğun bakımdaki 6 prematüre bebek ile 9 yaralı ve hastanın da hayati ekipmanlarda yaşanan elektrik kesintisi nedeniyle hayatını kaybettiğini aktaran Ebu Silmiyye, üç gün önce İsrail ordusu tarafından kuşatılan hastanede şu ana kadar yaşamını yitirenlerin sayısının 20'ye yükseldiğini kaydetti.

İsrail'in yakıt girişine izin vermemesi neticesinde bu ölümlerin yaşandığına dikkati çeken Ebu Silmiyye, hastanede hayatları tehlike altında olan 33 prematüre bebeğin daha bulunduğunu söyledi.

İsrail ordusu bebekleri daha güvenli bir hastaneye götürmeyi teklif etse de, Birleşik Krallık merkezli sivil toplum örgütü Filistinliler İçin Tıbbi Yardım, bunun oldukça zor bir işlem olacağına dikkat çekti.

Kurumdan yapılan açıklamada, "Kritik durumdaki erken doğan çocukları bir yerden bir yere taşımak karmaşık ve teknik bir işlemdir. Ambulansların hastaneye ulaşamadığı, hiçbir hastanenin kapasitesinin bulunmadığı ortamda, bu işlemin nasıl güvenli şekilde yapılacağına dair bir emare yok" ifadeleri kullanıldı.

Şifa Hastanesi neden hedef haline geldi?

İsrail ordusu, Gazze'deki öncelikli hedeflerden biri olarak gördüğü Şifa Hastanesi'nin Hamas'ın ana karargâhlarından biri olduğunu öne sürüyor.

İsrailli güvenlik yetkililerine göre Hamas, 16 yıl boyunca hastanenin altına büyük bir komuta merkezi inşa etti. İddiaya göre benzer üsler diğer sağlık merkezlerinin altındaki tünellere de kuruldu.

ABD'li istihbarat yetkilileri, İsrail'in bu değerlendirmesini doğrulasa da Hamas, hastanelerin altında üsler bulunduğuna ilişkin iddiaların doğru olmadığını belirtiyor.

Hastane yetkilileriyse, binada hasta ve yaralılarla onlara yardım etmeye adanmış sağlık çalışanlarından başka kimsenin olmadığını ifade ediyor.

New York Times'a konuşan İsrailli yetkililer, hastanenin daha önceki operasyonlarda sivil kayıplardan endişe edilerek hedef alınmadığını ancak bu kez "aynı hatanın tekrarlanmayacağını" söyledi.

Şifa Hastanesi'nin İsrail ordusunun ana hedeflerinden biri olduğunu belirten yetkililer, hastanenin altında bulunduğunu iddia ettikleri askeri üssün mutlaka ortaya çıkarılacağını vurguladı.

İsrail Cumhurbaşkanı Herzog: Hamas üssünde Hitler'in kitabı bulundu

Dünya kamuoyunun yakından takip ettiği Şifa Hastanesi'ndeki krizle ilgili bir açıklama da İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog'dan geldi.

İsrail ordusunun hastaneyi vurmadığını söyleyen Herzog, "Bunu tamamen reddediyoruz. Hamas tarafından uydurulan çok fazla şey var. Şifa'da elektrik mevcut ve hastanede her şey çalışıyor" dedi.

Şifa Hastanesi'nin uydudan görünüşü (Reuters)
Şifa Hastanesi'nin uydudan görünüşü (Reuters)

Herzog ayrıca "Hamas tarafından askeri üsse dönüştürülen bir çocuk odasında", Adolf Hitler'in "Kavgam" isimli kitabının Arapça bir versiyonunun bulunduğunu söyledi.

Öte yandan İsrail ordusunun Şifa Hastanesi'ne 300 litre yakıt sağlamayı teklif ettiği ancak bu teklifin Hamas tarafından reddedildiği iddia edildi.

ABC News'e konuşan hastane yetkilileri, günlük yakıt ihtiyacının 10 bin litre civarında olduğunu ve 300 litrelik yakıt için risk almanın güvenli olmadığı değerlendirmesi yapıldığını belirtti.

Yetkililer İsrail'in teklif ettiği 300 litre yakıtın, hastanenin bir saatlik ihtiyacını bile karşılamayacağını söyledi.

Şifa Hastanesi Müdürü Muhammed Ebu Silmiyye, hastaneye sağlanan 300 litre yakıtın reddedildiği iddialarına ilişkin ise "Yalan ve iftiradan ibaret." ifadesini kullanarak, İsrail'in teklif ettiği yakıtın "hastanenin jeneratörlerini yalnızca 15 dakika çalıştırabileceğini" söyledi.

Hastanedeki sağlık ve idari personelin az miktardaki bu yakıtın teslim alınması durumunda hedef alınmaktan korktuğunu dile getiren Ebu Silmiyye, İsrail tarafından, hastaneye yakıtın Uluslararası Kızılhaç veya herhangi bir uluslararası kuruluş aracılığıyla ulaştırılmasını istediklerini aktardı.

Haberde, hastanede görevli doktorların binadan ayrılmaya çalışanlara keskin nişancıların ateş açtığını aktardıkları hatırlatıldı.

Cuma günü 4 hastanenin tahliye edildiği Gazze'de İsrail ordusu, Şifa Hastanesi'nin içinde bulunduğu hastanelere sığınan kişilerin ve hastaların güneye gitmesi çağrılarında bulunuyor.

Ancak New York Times'ın hastane içindeki birden fazla kaynağa dayandırdığı habere göre, cumartesi günü hastaneden ayrılmaya çalışan bir aile İsrail ordusunun bölgeye yerleştirdiği keskin nişancıların hedefi haline geldi. Olayda en az bir kişi hayatını kaybetti.

İsrail ordusu bir askeri hastaneye yakıt taşıdığı görüntüleri paylaştı (Reuters)
İsrail ordusu bir askeri hastaneye yakıt taşıdığı görüntüleri paylaştı (Reuters)

DSÖ: Hastane artık hastane olarak hizmet veremiyor

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, "(Gazze) Şifa Hastanesi'nde durum çok vahim. Hasta ölümlerinde feci oranda artış var. Ne yazık ki hastane artık hastane olarak hizmet veremiyor" ifadelerini kullandı.

Ghebreyesus, İsrail ordusunun hedef aldığı Şifa Hastanesi'ne ilişkin X sosyal medya platformundan paylaşımda bulundu.

DSÖ'nün Şifa Hastanesi'ndeki sağlık çalışanlarıyla yeniden iletişime geçmeyi başardığını belirten Ghebreyesus, "Şifa Hastanesi'nde durum çok vahim. Hasta ölümlerinde feci oranda artış var. Ne yazık ki hastane artık hastane olarak hizmet veremiyor" değerlendirmesinde bulundu.

Hastanede elektriğin ve suyun olmadığı, internetin ise çok zayıf olduğu üç gün yaşandığını kaydeden Ghebreyesus, bu durumun temel bakım hizmetlerinin sağlanmasını önemli derece etkilediğini belirtti.

Ghebreyesus, bölgede sürekli duyulan silah sesleri ve bombalamaların, zaten kritik olan koşulları daha da kötüleştirdiğini vurguladı.

Güvenli bölge olması gereken hastanelerin, ölüm, yıkım ve çaresizliğin yaşandığı alanlara dönüştürülmesine dünyanın sessiz kalamayacağının altını çizen Ghebreyesus, "derhal ateşkes" çağrısında bulundu.

Hamas: Şifa Hastanesinin yönetiminde taraf değiliz

Hamas Hareketi, kendilerinin Şifa Hastanesinin yönetiminde taraf olmadıklarını, karar alma mekanizmasında bulunmadıklarını duyurdu.

Hamas, Telegram sayfasından yayımladığı yazılı açıklamada, İsrailli yetkililer ve ordu sözcüsü tarafından yapılan açıklamalara cevap verdi.

İsrail Ordusu Sözcüsüne "Nazi Ordusu Sözcüsü" nitelemesi yapılan açıklamada, işgal güçlerinin günlük yalanlar uydurduğunu bunlardan birinin de "İsrail'in Şifa Hastanesi yönetimine yakıt temin edilmesi teklifini Hamas Hareketi'nin reddettiği" suçlaması olduğu belirtildi. Açıklamada, bu suçlamaya karşılık, şu ifadeler yer aldı:

Hamas Hareketi, Şifa Hastanesinin yönetiminde bir taraf değildir. Orada karar alma mekanizmasında herhangi bir varlığı yoktur. Hastane, teknik ve idari işlerini yürüten Filistin Sağlık Bakanlığının yönetimine tümüyle bağlıdır. Şifa Hastanesi, işgal güçlerinin hastaneye yalnızca 300 litre yakıt verilmesi teklifinin elektrik, yiyecek ya da su olmaksızın hastaneye sığınan kuşatma altında olanların, sağlık ekiplerinin, bebeklerin çocukların, hastaların acıları ve çektiği işkenceleri hafife almak anlamına geldiğini ortaya çıkarmıştır. Söz konusu yakıt miktarı, jeneratörleri yarım saatten fazla çalıştırmaya yetmez. İşgal güçleri, bu teklifle yakıt, su ve ilaç girişini engelleyerek, hastanelere saldırılarını, sağlık personelini öldürmeyi, hastaların hayatını tehlikeye atmayı ve insanlık dışı suçlarını gizleme ve çirkin yüzüne makyaj sürmek gibi ucuz bir reklam kampanyası yürütme çabası içindedir.

Sınır Tanımayan Doktorlar: Şifa Hastanesindeki personelimizden dün geceden beri haber alamıyoruz

Sınır Tanımayan Doktorların (MSF) Gazze'deki Şifa Hastanesinde bulunan personelinden dün geceden bu yana haber alınamadığı bildirildi.

MSF, sosyal medya platformu X'ten yaptığı paylaşımda, "Şifa Hastanesindeki personelimizden dün geceden beri haber alamıyoruz." ifadesini kullandı.

Gazze'deki diğer çalışma arkadaşlarının hastane çevresindeki "tehlike" halinin sürdüğünü aktaran MSF, buradaki personelin hayatları için endişe duyduklarını kaydetti.

Gazze'deki MSF çalışanlarından birinin "sokaklarda ölülerin, vurulanların ve yaralıların olduğunu" söylediği aktarılarak, söz konusu çalışanın, "Onların ağladığını duyuyoruz fakat bir şey yapamıyoruz. (Durum) Dışarı çıkmak için çok tehlikeli." dediği ifade edildi.

MSF'nin paylaşımında, "Sağlık çalışanları, durumu ciddi olan hastalar ve yerlerinden edilen siviller, hala Şifa Hastanesinde ve korunmaları gerekiyor." ifadeleri kullanıldı.

Paylaşımda, "hastanelere saldırıların durdurulması, derhal ateşkes yapılması ve hastanelerden ayrılmak isteyenler için güvenli geçiş sağlanması" çağrıları yer aldı.

Independent Türkçe



Türkiye: Libya Genelkurmay Başkanı'nın uçağı düşmeden önce elektrik arızası bildirdi

Dibeybe hükümetine bağlı kuvvetlerin Genelkurmay Başkanı Korgeneral Muhammed el-Haddad, Ankara'da Savunma Bakanı ile yaptığı görüşmede, (Türk Savunma Bakanlığı)
Dibeybe hükümetine bağlı kuvvetlerin Genelkurmay Başkanı Korgeneral Muhammed el-Haddad, Ankara'da Savunma Bakanı ile yaptığı görüşmede, (Türk Savunma Bakanlığı)
TT

Türkiye: Libya Genelkurmay Başkanı'nın uçağı düşmeden önce elektrik arızası bildirdi

Dibeybe hükümetine bağlı kuvvetlerin Genelkurmay Başkanı Korgeneral Muhammed el-Haddad, Ankara'da Savunma Bakanı ile yaptığı görüşmede, (Türk Savunma Bakanlığı)
Dibeybe hükümetine bağlı kuvvetlerin Genelkurmay Başkanı Korgeneral Muhammed el-Haddad, Ankara'da Savunma Bakanı ile yaptığı görüşmede, (Türk Savunma Bakanlığı)

Türkiye Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Başkanı Burhanettin Duran, bugün yaptığı açıklamada, Libya Genelkurmay Başkanı'nı taşıyan özel uçağın Ankara yakınlarında düşmeden önce elektrik arızası bildirdiğini ve acil iniş talebinde bulunduğunu söyledi.

Açıklamada ayrıca, Dassault Falcon 50 tipi uçağın dün TSİ 17:17'de Ankara Esenboğa Havalimanı'ndan Trablus'a doğru havalandığı ve TSİ 17:33'te elektrik arızası nedeniyle hava trafik kontrolüne acil durum bildirdiği belirtildi.

Libya ve Türk yetkililer, kazada üç mürettebat da dahil olmak üzere 8 kişinin öldüğünü açıkladı.

Duran, hava trafik kontrolünün uçağı Esenboğa Havalimanı'na yönlendirdiğini ve acil durum prosedürlerinin uygulandığını, ancak uçağın iniş sırasında 17:36'da radar ekranlarından kaybolduğunu ve iletişimin kesildiğini söyledi.

gthyu
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, dün Ankara'da Libya Genelkurmay Başkanı Muhammed Ali el-Haddad ile görüşmesi sırasında (Türkiye Savunma Bakanlığı- X)

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya daha önce yaptığı açıklamada, uçağın Ankara'nın Haymana ilçesi üzerinde uçarken acil iniş talebinde bulunduğunu ve enkazın daha sonra aynı ilçenin Kesik Kavak köyü yakınlarında bulunduğunu belirtmişti.

Duran, İçişleri Bakanlığı'nın operasyonu başlatmasının ardından arama kurtarma ekiplerinin kaza yerine ulaştığını ve kazanın nedenine ilişkin soruşturmanın tüm ilgili makamların katılımıyla devam ettiğini kaydetti.

Uluslararası alanda tanınan Libya hükümeti, ölenler arasında Ordu Genelkurmay Başkanı Muhammed Ali Ahmed el-Haddad, Kara Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı, Askeri Üretim Otoritesi Direktörü, Libya Ordusu Genelkurmay Başkanının danışmanı ve Genelkurmay Başkanının medya ofisinden bir fotoğrafçının bulunduğunu açıkladı.

Libyalı yetkililer, uçağın Malta'dan kiralandığını ve orada kayıtlı olduğunu belirterek, olayla ilgili soruşturma kapsamında uçağın sahipliği, önceki sorun kayıtları ve teknik özellikleri gibi bilgilerin inceleneceğini ifade etti.


Sudan hükümeti ‘bin günlük savaşı’ sona erdirmek için girişimde bulundu

TT

Sudan hükümeti ‘bin günlük savaşı’ sona erdirmek için girişimde bulundu

Sudan hükümeti ‘bin günlük savaşı’ sona erdirmek için girişimde bulundu

Birleşmiş Milletler’in (BM) ‘tarif edilemez ölçüde büyük insani acı’ uyarıları yaptığı bir dönemde, Sudan’da geçiş hükümetinin başbakanı Kâmil İdris, ülkesinde bin gündür süren savaşı sona erdirmeyi amaçlayan kapsamlı bir barış girişimini BM Güvenlik Konseyi üyelerine sundu. Aynı zamanda ABD Başkanı Donald Trump yönetimi, Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu’yu (Hamideti) derhal insani ateşkesi kabul etmeye çağırdı.

Burhan ile Hamideti’nin bu önerileri kabul edip etmeyeceği henüz netlik kazanmazken, HDK’nin geçtiğimiz kasım ayı başında bir insani ateşkesi kabul ettiği hatırlatıldı.

İdris, pazartesi akşamı New York’ta düzenlenen BM Güvenlik Konseyi oturumunda yaptığı konuşmada, “Sudan, savaş nedeniyle varoluşsal bir krizle karşı karşıya” dedi. Söz konusu girişimin ‘bir yanılsamadan değil, bir zorunluluktan; bir zaferden değil, bir sorumluluktan’ doğduğunu ifade eden İdris, planın BM, Afrika Birliği (AfB) ve Arap Birliği gözetiminde ateşkes ilan edilmesini, HDK’nin kontrol ettiği tüm bölgelerden çekilmesini, kamplara taşınmasını ve silahsızlandırılmasını öngördüğünü belirtti.

Zorunlu değil

ABD, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Mısır’dan oluşan Uluslararası Dörtlü’nün desteklediği ateşkese dolaylı bir gönderme yapan Kâmil İdris, hükümetin önerisinin ‘yerel olarak hazırlandığını ve dışarıdan dayatılmadığını’ vurguladı. HDK’nin kamplarla sınırlandırılmaması halinde ateşkesin ‘başarı şansının olmadığını’ belirten İdris, BM Güvenlik Konseyi’nin 15 üyesine girişimine destek çağrısında bulundu. İdris, “Bu girişim, Sudan’ın uçurumun kenarından geri döndüğü ve uluslararası toplumun tarihin doğru tarafında yer aldığı bir an olabilir” dedi. İdris, BM Güvenlik Konseyi’nin ‘çöküşün tanığı olarak değil, toparlanmanın ortağı olarak anılması gerektiğini’ ifade etti.

frgt
New York'taki Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi oturumundan (BM)

Öte yandan, İdris’ten önce BM Güvenlik Konseyi üyelerine hitap eden ABD’nin BM Daimî Temsilci Yardımcısı Jeffrey Bartos, Trump yönetiminin ilerlemenin yolu olarak insani ateşkes önerdiğini söyledi. Bartos, “Savaşan iki tarafı bu planı ön koşulsuz ve derhal kabul etmeye çağırıyoruz” dedi. Bartos, Trump yönetiminin Darfur ve Kordofan bölgelerindeki dehşet verici şiddeti ve Sudan ordusu ile HDK tarafından işlenen, hesap sorulması gereken vahşetleri şiddetle kınadığını belirtti.

Bu açıklamalar, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun geçtiğimiz cuma günü yaptığı değerlendirmeleri de hatırlattı. Rubio, yeni yılın Sudan’da insani ateşkes için bir fırsat sunduğunu belirterek, “Odaklanmamızın yüzde 99’u bu insani ateşkese ve ona mümkün olan en kısa sürede ulaşmaya yönelik” dedi. Yeni yılın iki taraf için de anlaşmaya varmak adına büyük bir fırsat oluşturduğunu ifade eden Rubio, bu yönde azami çaba gösterdiklerini söyledi. Rubio, “Orada yaşananlar dehşet verici, gerçekten korkunç” diye konuştu.

sxdcfg
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Washington'da düzenlediği basın toplantısında (AFP)

Silah tedariki konusunda Rubio, “Bu konuda bazı ilerlemeler kaydedebileceğimizi umuyoruz, ancak ilerleme kaydetmek için dış aktörlerin nüfuzlarını kullanmaları gerektiğini biliyoruz” dedi.

Silah tedariki

BM Siyasi İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Halid Hıyari, gelişmiş silahların kesintisiz sevkiyatıyla körüklenen Sudan’daki savaşa ilişkin artan endişelerini dile getirdi. Hıyari, silah tedarikini durdurmayı reddeden ülkeleri eleştirirken, uzlaşmaya yanaşmayan ve gerilimi düşürme iradesi göstermeyen hükümet güçleri ile yarı askerî unsurları da hedef aldı.

Hıyari, “Bu ülkeler petrol gelirlerini korumak için çatışmaları durdurmayı başarabildi, ancak kendi halklarını korumak söz konusu olduğunda bunu yapmayı başaramadı” dedi. Her iki tarafın destekçilerine nüfuzlarını ‘katliamı durdurmaya yardımcı olmak için kullanmaları’ çağrısında bulundu.

Son gelişmelerin, ‘çatışmanın giderek daha karmaşık bir nitelik kazandığını ve bölgesel boyutlarının genişlediğini’ gösterdiği uyarısında bulunan Hıyari, bu eğilimlere müdahale edilmemesi halinde Sudan’ın komşularının ülke içinde ve çevresinde bölgesel bir çatışmaya sürüklenebileceğini söyledi. Çatışmanın özellikle kaygı verici yönlerinden birinin, her iki tarafın da insansız hava araçlarını (İHA) yoğun şekilde kullanarak rastgele saldırılar düzenlemesi olduğunu belirten Hıyari, bunun çok sayıda sivil can kaybına yol açtığını ifade etti. Silah akışının, daha gelişmiş ve daha ölümcül hâle gelerek sürmesinin çatışmanın temel itici gücü olmaya devam ettiğini vurgulayan Hıyari, “Bu akışın durdurulması yönündeki çağrılar görmezden gelindi ve kimse hesap vermedi” dedi.

Hıyari, durumun daha fazla kötüleşmesini önlemek, Sudan’ın birliğini ve toprak bütünlüğünü korumak için ‘hızlı ve eşgüdümlü bir hareketin’ gerekli olduğunu kaydetti.

BM Genel Sekreteri’nin Sudan Özel Temsilcisi Ramtane Lamamra’nın, şiddeti azaltmaya ve sivillerin korunmasını güçlendirmeye yönelik somut ve uygulanabilir tedbirler üzerinde görüşmeler yapılması için çatışmanın taraflarıyla temas hâlinde olduğunu bildiren Hıyari, odağın şu anda AfB öncülüğünde yürütülecek kapsamlı bir Sudan diyaloğuna destek vermek olduğunu söyledi. Bu sürecin, sivil liderliğinde güvenilir ve kapsayıcı bir siyasi geçişin önünü açmasının hedeflendiğini ifade etti.

Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA) Operasyonlar ve Savunuculuk Bölümü Direktörü Edem Wosornu ise “Bu çatışmanın vahşeti sınır tanımıyor” diyerek, Kordofan eyaletinin şiddet ve acının yeni merkezi hâline geldiğine dikkat çekti. Wosornu, BM’nin, HDK’nin el-Faşir’i ele geçirmesi sırasında ve sonrasında uluslararası insancıl hukukun ağır ihlallerine ilişkin yeni raporlar almaya devam ettiğini, bunlar arasında toplu katliamlar ve cinsel şiddet vakalarının da bulunduğunu söyledi.

BAE'nin pozisyonu

BAE'nin BM Daimî Temsilcisi Muhammed Ebu Şihab, insani ateşkesin derhal hayata geçirilmesi ve buna en acil şekilde ihtiyaç duyan Sudanlı sivillere yardımların ulaştırılması için acil bir fırsat bulunduğunu söyledi. Tarihten çıkarılan dersler ile mevcut gerçeklerin, savaşan taraflardan herhangi birinin tek başına yürüteceği çabaların sürdürülebilir olmadığını ve yalnızca savaşın uzamasına yol açacağını ortaya koyduğunu vurguladı. Ebu Şihab, insani ateşkesin ardından kalıcı bir ateşkes sağlanması ve ‘çatışan taraflardan bağımsız, sivil yönetime giden bir sürecin’ başlatılması gerektiğini ifade etti.


Ukrayna'da esir alınan iki Kuzey Koreli savaş esiri Güney Kore'de "yeni bir hayat" arıyor

İki askerin Seul'deki bir insan hakları örgütüne yazdığı mektup, (AFP)
İki askerin Seul'deki bir insan hakları örgütüne yazdığı mektup, (AFP)
TT

Ukrayna'da esir alınan iki Kuzey Koreli savaş esiri Güney Kore'de "yeni bir hayat" arıyor

İki askerin Seul'deki bir insan hakları örgütüne yazdığı mektup, (AFP)
İki askerin Seul'deki bir insan hakları örgütüne yazdığı mektup, (AFP)

AFP'nin bugün gördüğü bir mektuba göre, Ukrayna'da esir tutulan iki Kuzey Koreli savaş esiri, Güney Kore'de "yeni bir hayata" başlama arzusunu dile getirdi.

İki asker, ekim ayı sonlarında Seul merkezli bir insan hakları örgütüne yazdıkları mektupta, "Güney Kore halkının desteği sayesinde yeni hayaller ve özlemler yeşermeye başlıyor" ifadelerine yer verdi.

Güney Kore ve Batı istihbarat teşkilatları, Kuzey Kore'nin, Rusya'nın yaklaşık dört yıldır süren Ukrayna işgalini desteklemek için binlerce asker gönderdiğini bildiriyor. Daha önceki haberler, ocak ayında Kiev tarafından savaşta yaralandıktan sonra gözaltına alınan iki kişinin Güney Kore'den sığınma talebinde bulunduğunu belirtmişti.

Mektupta, iki adam kendileri adına çalışanlara "bizi cesaretlendirdikleri ve bu durumu bir trajedi olarak değil, yeni bir hayatın başlangıcı olarak gördükleri için" teşekkür ettiler. "Yalnız olmadığımıza inanıyoruz ve Güney Kore'dekileri babalarımız ve kardeşlerimiz olarak görüyoruz ve onlara yönelmeye karar verdik" ifadelerini kullandılar.

Mektup, güvenlikleri için isimleri açıklanmayan iki asker tarafından imzalanmıştı.