Arap-İslam zirvesi kararlarının uygulanmasına yönelik mekanizmalar neler?

Arap Birliği Sekreterliği harekete geçmeye başladı. Gözlemciler, uluslararası koordinasyon gerekliliğine dikkati çekti.

Riyad’daki Arap-İslam zirvesine katılan liderlerin grup fotoğrafı (SPA)
Riyad’daki Arap-İslam zirvesine katılan liderlerin grup fotoğrafı (SPA)
TT

Arap-İslam zirvesi kararlarının uygulanmasına yönelik mekanizmalar neler?

Riyad’daki Arap-İslam zirvesine katılan liderlerin grup fotoğrafı (SPA)
Riyad’daki Arap-İslam zirvesine katılan liderlerin grup fotoğrafı (SPA)

Arap Birliği (AL), Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’ın ev sahipliğinde düzenlenen olağanüstü ortak Arap-İslam zirvesinde alınan kararların uygulanması için harekete geçti. AL Genel Sekreteri Sözcüsü Danışman Cemal Rüşdi, zirvede alınan kararların Arap Birliği Genel Sekreterliği ve İslami Eylem Örgütü’nün derhal uygulamaya koyacağı bir rehber ve eylem planı olduğunu belirtti.

Rüşdi, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada “Yürütme direktiflerini içeren kararların, ister Genel Sekreterlik’teki ilgili kurumlar aracılığıyla, isterse de her direktifin gereği olarak yurtdışındaki Arap büyükelçileri ile koordinasyon halinde olsun uygulamaya konulması için çalışmalar sürüyor” dedi.

“Zirvede alınan bazı kararlar, zirveye katılan ülkeler arasında koordinasyonu ve özellikle ablukanın kırılması ve Gazze Şeridi’ndeki kardeşlere yardım sağlanmasına yönelik prosedürler konusunda bir eylem planının geliştirilmesini gerektiriyor” diyen Rüşdi, “Halihazırda bu yolda hareketler var ama bu harekete dahil olan ülkelerin daha fazla koordinasyona ve desteğe ihtiyacı var” şeklinde konuştu.

Cemal Rüşdi ayrıca, “Şu anda, İsrail suçlarının izlenmesi ve işgalci İsrail yetkilileri tarafından Filistin topraklarında işlenen savaş suçlarının yasal olarak belgelenmesi gibi Genel Sekreterlik kurumlarının sahip olduğu yetenek ve kabiliyetlerin hayata geçirilmesi için kullanılabilecek bazı kararların derhal uygulamaya konulması yönünde bir çalışma yürütüyoruz” açıklamasında bulundu.

Kuşatmayı kırmak

Arap-İslam Zirvesi, Gazze’deki ablukanın kırılması ve gıda, ilaç ve yakıt taşıyan Arap, İslam ve uluslararası insani yardım konvoylarının Gazze Şeridi’ne derhal girişini zorunlu kılma ve uluslararası kuruluşlara bu sürece katılma çağrısı yapılması kararı almıştı. Zirve kararları arasında, Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcısı’nın, İsrail’in Doğu Kudüs de dahil olmak üzere işgal altındaki tüm Filistin topraklarında Filistin halkına karşı işlediği savaş suçları ve insanlığa karşı suçlara ilişkin derhal soruşturma başlatılması yönündeki talebi de yer alıyordu.

Riyad’daki Arap-İslam Zirvesine katılan liderler ve hükümet başkanları (AFP)
Riyad’daki Arap-İslam Zirvesine katılan liderler ve hükümet başkanları (AFP)

57 İslam ülkesinin liderlerinin katıldığı zirvede örgütün genel sekreterlikleri, bunun uygulanmasını takip etmek, İsrail’in 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze Şeridi’nde işlediği suçları belgeleyen ortak bir uzmanlaşmış hukuki izleme birimi kurmak, işgalci İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki ve Doğu Kudüs dahil işgal altındaki Filistin topraklarının geri kalanındaki Filistin halkına karşı işlediği her türlü uluslararası insan hakları ihlallerine ilişkin hukuki argümanları hazırlamak ve raporunu kuruluşundan 15 gün sonra dışişleri bakanları düzeyindeki Cemiyet Konseyi’ne, daha sonra da aylık olarak örgütün Dışişleri Bakanları Konseyi’ne sunmak üzere görevlendirildi.

Uluslararası koordinasyon

Öte yandan Filistin’in Mısır’daki eski büyükelçisi Barakat el-Farra, Arap-İslam Zirvesi sonuç bildirgesinde yer alan birçok kararın uygulanmasının, İsrail’e baskı oluşturmak için başta ABD olmak üzere uluslararası sahnede etkili ülkelerle koordinasyon gerektirdiğini vurguladı. Farra, “İsrail, uluslararası sorumluluklarına bağlılık göstermiyor ve çıkarlarıyla çatışan kararların uygulanmasına yönelik mekanizmaları bozabilir” dedi.

Şarku’l Avsat’a konuşan Farra, “Ablukanın kırılması ve Gazze Şeridi’ne yardım girişinin zorunlu kılınması gibi bir karar, ancak en azından ABD ile koordinasyonla sağlanabilir” diyerek, İsrail’in önceden koordinasyon olmadan Gazze Şeridi’ne giren hiçbir kamyonu veya yardım malzemesini bombalamaktan çekinmeyeceğini vurguladı.

Refah sınır kapısının Mısır tarafındaki bir insani yardım konvoyu (EPA)
Refah sınır kapısının Mısır tarafındaki bir insani yardım konvoyu (EPA)

Filistinli diplomat, Arap ve İslam ülkelerinin elinde İsrail’i etkilemek için kullanılabilecek birçok baskı kartı bulunduğunu da belirtirken, bu ülkelerin birçoğunun halihazırda Tel Aviv’le siyasi ve ekonomik ilişkilerinin bulunduğuna ve bunun, işgalci yetkilileri Filistin halkına karşı soykırım yapmayı durdurmaya zorlamak için kullanılmasının gerekli olduğuna dikkat çekti.

İnsani yardımların Gazze Şeridi’ne 21 Ekim’den itibaren, yani İsrail’in Gazze’ye yönelik operasyonlarının başlamasından iki hafta sonra, Mısır ile Refah kapısı üzerinden girmeye başladığını hatırlattı. Ancak Mısırlı yetkililer, İsrail’i ‘lojistik engeller koyduğu, kamyonların sınır kapısının Filistin tarafına girmesine ilişkin kuralları değiştirdiği, ayrıca yardım girişini engellemek için bu tarafı birden fazla kez bombaladığı’ için defalarca eleştirdi.

BMGK’nın yetersizliği

Uluslararası hukuk profesörü ve İskenderiye Üniversitesi öğretim görevlisi Dr. Muhammed Mahmud Mahran, insani yardımın ulaşmasını engellemenin, İsrail’in uluslararası insancıl hukuk kapsamındaki yükümlülüklerini bariz bir şekilde ihlal etmesi anlamına geldiğini dile getirdi. Mahran, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Dördüncü Cenevre Sözleşmesi’nin 23. maddesi, işgal altındaki topraklarda sivillere engelsiz insani yardım ulaştırılması hakkını öngörmektedir” dedi. Aynı anlaşmanın 59. maddesinin de işgalci otoriteye tüm yardım sevkiyatlarının geçişine izin verme zorunluluğu getirdiğini söyleyen Mahran, İsrail’in işgalci bir devlet olarak güvenlik bahanesiyle Gazze’ye insani yardım girişini engelleme hakkının olmadığını vurguladı ve “Çünkü bu, Cenevre Sözleşmesi’nin 33. maddesi uyarınca yasaklanmış toplu cezalandırma teşkil etmektedir” dedi.

Uluslararası hukuk profesörü, yardımların girişinin dayatılması hususunda ise “Normal şartlarda bu, işgalci devletin, Güvenlik Konseyi’ne (BMGK) başvurarak, İsrail’in devletler ve insani yardım kuruluşları aracılığıyla koşulsuz ve kısıtlamasız yardım girişine izin vermesini zorunlu kılan bir karar çıkarmaya zorlanmasıyla başarılabilir” şeklinde konuştu. Muhammed Mahmud Mahran, “Ne yazık ki BMGK, Gazze’deki durumla ilgili birçok kez karar alamamış, ayrıca ABD İsrail’e yönelik herhangi bir kararın alınmasını engellemek için veto yetkisini kullanmıştır” ifadelerini kullandı.

Yeni gruplar

Öte yandan Refah sınır kapısının Mısır tarafı, Gazze Şeridi’nden ayrılmak isteyen yaklaşık 300 kişinin de aralarında bulunduğu yeni bir yabancı uyruklu grubu kabul etti. Ayrıca Mısır topraklarında tedavi edilmek üzere çok sayıda yaralı Filistinli de kabul edildi.

Refah sınır kapısındaki saha kaynakları, Gazze’ye giriş hazırlıkları için 70’ten fazla yardım kamyonunun hazırlandığını bildirdi. Gazze Geçiş ve Sınırlar Genel Müdürlüğü, geçen cumartesi günü yaptığı açıklamada “Mısır ile Refah kara kapısı, cuma günü tahliyelerin durdurulmasının ardından, pazar günü yabancı pasaport sahiplerine yeniden açılacak” dedi.



Trump: Tehlikeli bir yer olabileceği için Ortadoğu'daki diplomatik personeli tahliye ediyoruz

ABD’nin Bağdat Büyükelçiliği (Arşiv- Reuters)
ABD’nin Bağdat Büyükelçiliği (Arşiv- Reuters)
TT

Trump: Tehlikeli bir yer olabileceği için Ortadoğu'daki diplomatik personeli tahliye ediyoruz

ABD’nin Bağdat Büyükelçiliği (Arşiv- Reuters)
ABD’nin Bağdat Büyükelçiliği (Arşiv- Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump dün yaptığı açıklamada, İran ile yaşanan gerginlikler nedeniyle Ortadoğu ‘tehlikeli’ bir yer olabileceği için yönetiminin diplomatik personeli bölgeden tahliye ettiğini söyledi. Trump, İran’ın ‘bir nükleer silah edinemeyeceğinin’ de altını çizdi.

Washington'daki Kennedy Merkezi'nde ‘Sefiller’ filminin gösterimine katılan Trump, gazetecilere yaptığı açıklamada, ABD’li diplomatik personelin Ortadoğu'dan tahliye edildiğine dair haberlere ilişkin olarak “Evet, tahliye ediliyorlar, çünkü orası tehlikeli bir yer olabilir” dedi.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'ten aktardığına göre ABD’li bir yetkili dün yaptığı açıklamada, ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth'in Ortadoğu'daki üslerde bulunan Amerikan askerlerinin ailelerinin gönüllü olarak ayrılmalarına izin verdiğini söyledi. Yetkili, “Askerlerimizin ve ailelerinin güvenliği ve emniyeti bizim için en önemli önceliktir. ABD Merkez Komutanlığı (CENTCOM) Ortadoğu'daki gerginliği yakından takip ediyor” ifadelerini kullandı.

ABD’li yetkili, sözlerini şöyle sürdürdü:

“CENTCOM, Dışişleri Bakanlığı'ndaki meslektaşlarımızla, bölgedeki müttefiklerimizle ve ortaklarımızla yakın iş birliği içinde çalışarak, dünyanın herhangi bir yerindeki herhangi bir sayıda misyonu her an desteklemeye hazır olmayı sürdürüyor.”

Beyaz Saray'dan bir yetkili ise bugün yaptığı açıklamada, ABD Başkanı Donald Trump'ın Ortadoğu'daki diplomatik personelin tahliye edildiğini bildiğini doğruladı.

Iraklı bir güvenlik yetkilisi ve ABD’li bir kaynak dün sabah saatlerinde ABD’nin Bağdat Büyükelçiliği’nin bölgedeki güvenlik risklerinin artması nedeniyle organize bir tahliye hazırlığı içinde olduğunu söyledi.

İran Savunma Bakanı Aziz Nasirzade dün sabah yaptığı açıklamada, nükleer anlaşmaya ilişkin müzakerelerin başarısız olması veya Washington ile bir çatışma çıkması halinde Tahran'ın bölgedeki Amerikan üslerini hedef alacağını söyledi.

ABD'li başka bir yetkili ise şunları söyledi:

“Dışişleri Bakanlığı, Bağdat'taki ABD Büyükelçiliği'nin düzenli bir şekilde tahliye edilmesini planlıyor. Amaç, bunu ticari yollarla gerçekleştirmek, ancak ABD ordusu talep edilmesi halinde yardım etmeye hazır.”

Bağdat güvenliğin sağlandığını teyit etti

Öte yandan Irak Haber Ajansı INA, hükümet kaynaklarından aldığı bilgiye göre yetkililerin ABD’nin Bağdat Büyükelçiliği çalışanlarının tahliye edilmesini gerektirecek herhangi bir güvenlik göstergesi kaydetmediğini bildirdi.

Kaynak, tüm güvenlik göstergelerinin ülkede iç güvenliğin ve istikrarın sağlanmasını desteklediğini söyledi. Ülkede faaliyet gösteren tüm Arap ve yabancı diplomatik misyonların güvenli bir şekilde çalıştığını belirtti.

Kaynak, Irak’ta faaliyet gösteren tüm Arap ve yabancı diplomatik misyonların ‘en geniş kapsamlı güvenlik, iletişim özgürlüğü ve etkinlik imkanlarına sahip olduğunu’ vurguladı.

Kaynak, sözlerini şöyle sürdürdü:

“ABD’nin Bağdat Büyükelçiliği'nde atılan bu adımlar, sadece Irak'la değil, Ortadoğu'daki bir dizi ülkede ABD'nin diplomatik varlığıyla ilgili prosedürlerle ilgili.”

General Kurilla’nın ABD Temsilciler Meclisi'nde vereceği ifade ertelendi

Diğer taraftan ABD’li iki yetkili, Ortadoğu'da konuşlu ABD askerlerinin Komutanı General Michael Eric Kurilla'nın, Ortadoğu'daki gerginlik nedeniyle bugün Temsilciler Meclisi'nde vereceği ifadeyi ertelediğini söyledi.

CENTCOM Komutanı Kurilla'nın bugün Temsilciler Meclisi Silahlı Kuvvetler Komitesi'nde ifade vermesi planlanıyordu.