Lübnan'da büyük kampanya: 'Savaş istemiyoruz'

“Geçmiş tekrarlanmasın diye” sloganı yollarda billboardlarda

Lübnan'da büyük kampanya: 'Savaş istemiyoruz'
TT

Lübnan'da büyük kampanya: 'Savaş istemiyoruz'

Lübnan'da büyük kampanya: 'Savaş istemiyoruz'

Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ın yaptığı son açıklamalar, her ne kadar kullandığı ses tonu ile Lübnanlılara endişelerini azaltmış olsa da Gazze savaşının kendilerini de kapsamayacağına dair güvence vermedi. Lübnanlılar Hizbullah’ın gerginliği artıracak büyük adımlar atmasından endişe ediyor. İran'ın art arda yaptığı açıklamalar ülkenin güneyinde sınırda bir yanda Hizbullah’ın yanında çok sayıda Lübnanlı ve Filistinli grup, diğer yanda İsrail arasında çatışmaların kapsamının genişletilmesi olasılığına ilişkin tüm faktörler Lübnan'ın Gazze'de yaşanan vahşete sürüklenme korkusunun devam etmesine ve durumun daha da kötüleşmesine neden oluyor. Bunun üzerine siyasi ve sivil toplum kuruluşları, “Lübnan savaş istemiyor” sloganıyla seslerini yükselterek Lübnan'ın savaştan korunmasını talep ettiler.

Siyasilerin, sanatçıların ve medyadan isimlerin katılımıyla sosyal medya odaklı kampanya daha sonra başkent Beyrut başta olmak üzere sokağa taşındı. "Geçmişin tekrarlanmaması için Lübnan savaş istemiyor" yazılı pankartlar yaygınlaştı. Çok sayıda Lübnanlının telefonuna da söz konusu sloganın yer aldığı kısa mesajlar geldi.

Basra Körfezi'ndeki bir reklam şirketinin yöneticisi ve projenin organizatörlerinden Gina el-Hazen, projenin amacının "Lübnan'ı ve Lübnanlıları yıkıcı bir savaştan kurtarmak" olduğuna dikkat çekerek, “Kampanya siyasi, askeri ve güvenlik istikrarı isteyen bir grup Lübnanlı genç ve iş adamı tarafından finanse ediliyor.” açıklamasında bulundu.

Gina el-Hazen, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada şunları söylüyor: “Lübnan Başbakanı, kendisinin ve hükümetinin savaş ve barış yapma kararı alma gücünün olmadığını söylüyor. Lübnan halkı hükümetten büyüktür. Hükümetten daha güçlüdür ve karar onların elindedir. Partilerin politikalarına ve silahlı gruplara bağlı siyasi sistemin elinde değil ve olmayacak.”

Bu kampanyalardan önce, Lübnan Başbakanı Necib Mikati ülkesinin savaşa girmemesine teşvik için bir dizi ülkeye ziyaret gerçekleştirerek büyük bir siyasi adım attı. Bu muhalefet güçlerini de kapsayan bir adım.  Suudi Arabistan'da düzenlenen Arap zirvesine çağrıda bulunan muhalefet güçleri, “Lübnan'ı savaşa sürükleme girişimine karşı koyma konusunda yardım” talebinde bulundu. Muhalefet açıklamasında "zirvenin Lübnan'ı kurtarabileceğini, yeniden inşa edebileceğini ve vesayeti kaldırabileceğini" savundu. Muhalefetin açıklamasında ayrıca şu ifadeler yer aldı: “Lübnan halkı, kaçırılan devletini kurtarmak ve yeniden kurmak için verdiği mücadeleyle eşleşen herhangi bir bölgesel nüfuz projesini takip etmeyi reddediyor.”

Meclis’teki Güçlü Cumhuriyet Bloğu Milletvekili Razi el-Hac konuya ilişkin şunları söyledi: “Devlet, savaş ve barış yapma kararından mahrum kaldığında, Lübnan ve onun egemenliğiyle ilgilenen siyasi bileşenlerin görevlerini yerine getirmesi zorunlu hale gelir. Bu nedenle biz de muhalefet milletvekilleri olarak Arap Zirvesi'ne bir çağrı gönderip genel olarak Lübnan toplumunun ve muhalefet milletvekillerinin Lübnan'ın mevcut çatışma alanlarının bir parçası olmasını reddettiğini ve Lübnan’ın diyalog ve diplomasi alanı olmasını istediğini ifade ettik. Çünkü Filistin davasına ancak bu şekilde hizmet edilir başka hiçbir şekilde değil.”

El-Hac, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Lübnan her düzeyde tükenmiş durumda. Hükümetin hazırladığı acil durum planı teoriktir ve uygulanamaz. Dolayısıyla buradan Bakanlar Kurulu'nun savaş ve barış çözümünü yeniden tesis etmek ve uluslararası topluma 1701 sayılı Kararın öncelikle İsrail tarafından uygulanması gerektiği mesajını vermek için toplanması gerekliliği ortaya çıktı.”

Birkaç gün önce bazı siyasi aktivistler, Lübnan'ın korunmasını ve savaştan arındırılmasını talep etmek amacıyla Beyrut'taki Ulusal Müze önünde bir protesto gösterisi düzenledi. Bu gösteriye katılan siyasi aktivist Hayat Arslan, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, “Uluslararası toplumun Lübnanlıların çoğunluğunun savaş istemediğinin ve Hizbullah'ın yaptıklarını desteklemediğinin farkına varması için sesinizi yükseltin. Hizbullah Lübnanlıların yüzde 15-20'sinden fazlasını temsil etmiyor. Özellikle son parlamento seçimleri 472 bin Lübnanlının devrimi desteklediğini gösterdi. Eğer Hizbullah gerçekten Filistin'i destekliyor ve bir Filistin devleti kurmak istiyorsa da bu devleti kurmak için Lübnan'ın yok edilmesini kabul etmesi gerekmiyor. Irak ve Suriye'de olduğu gibi, grubuyla birlikte Filistin'de de savaşmaya gitmeli. Şu anda savaşın kapsamını genişletmek istemeyen ve ABD ile müzakere masasına oturmak isteyen İran'ın gündemini ve çıkarlarını Hizbullah hayata geçiriyor. Tahran'ın çıkarları aksini gerektirirse savaşın kapsamını tereddüt etmeden genişletecektir.”

Ağırlıklı olarak (Maruni Hristiyan) Lübnan Kuvvetleri Partisi (LKP) ve Ketaib Partisi ile Değişim Bloğu milletvekillerinin temsil ettiği muhalefet güçlerinin yanı sıra Lübnan'ın temel bileşenlerinin çoğu savaşın genişlemesini reddetme konusunda hemfikir. (Maruni Hristiyan) Özgür Yurtsever Hareket ve (Dürzi) İlerici Sosyalist Parti, Lübnan'ın Gazze savaşına dahil olmaması için için baskı yapıyor.



Esed'in devrilmesinin yıldönümü kutlanıyor... ve destekçileri iki ayaklanma planlıyor

Beşşar Esed rejiminin devrilmesinin birinci yıl dönümü dün Hama'daki el-Asi Meydanı'nda büyük bir kalabalık tarafından kutlandı
Beşşar Esed rejiminin devrilmesinin birinci yıl dönümü dün Hama'daki el-Asi Meydanı'nda büyük bir kalabalık tarafından kutlandı
TT

Esed'in devrilmesinin yıldönümü kutlanıyor... ve destekçileri iki ayaklanma planlıyor

Beşşar Esed rejiminin devrilmesinin birinci yıl dönümü dün Hama'daki el-Asi Meydanı'nda büyük bir kalabalık tarafından kutlandı
Beşşar Esed rejiminin devrilmesinin birinci yıl dönümü dün Hama'daki el-Asi Meydanı'nda büyük bir kalabalık tarafından kutlandı

Suriye'de devrik Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesinin yaklaşık 1. yıl dönümünü anma etkinlikleri devam ederken, dün Suriye'nin eski istihbarat şefi ve Esed’in kuzeni tarafından, Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara yönetimine karşı Suriye kıyılarında iki ayaklanma başlatma planları hakkında bilgi sızdırıldı.

Bu bilgi, dün Hama'daki el-Asi Meydanı'nda, Esed güçlerinden kurtuluşunun birinci yıl dönümü dolayısıyla düzenlenen büyük bir miting sırasında geldi. Resmi SANA haber ajansının haberine göre, etkinliğe katılanlar, meydanın ortasına 500 metre uzunluğunda ve 4 metre genişliğinde bir Suriye bayrağı asarak "toprak ve halkın birliğini sembolik bir şekilde vurguladılar."

Bu kutlamalarla eş zamanlı olarak Reuters, Suriye'nin eski istihbarat yetkilisi Tümgeneral Kemal Hasan ile Esed'in milyarder kuzeni Rami Mahluf'un, yeni hükümete karşı iki ayaklanma başlatma umuduyla on binlerce potansiyel savaşçıya milyonlarca dolar harcadığını belirten bir araştırma yayınladı.

Aileye yakın dört kişi, Aralık 2024'te Rusya'ya kaçan Esed'in Moskova'da sürgünde yaşama fikrine büyük ölçüde alıştığını söyledi.


Kanada, Suriye'yi terörü destekleyen devletler listesinden çıkardı

Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şara, geçen Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda konuşuyor (Arşiv-Reuters)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şara, geçen Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda konuşuyor (Arşiv-Reuters)
TT

Kanada, Suriye'yi terörü destekleyen devletler listesinden çıkardı

Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şara, geçen Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda konuşuyor (Arşiv-Reuters)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şara, geçen Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda konuşuyor (Arşiv-Reuters)

Kanada hükümeti, dün yaptığı açıklamada, Suriye'yi terörü destekleyen yabancı devletler listesinden çıkardığını ve Cumhurbaşkanı Beşşar Esed'in devrilmesine yardımcı olan muhalif ittifakın lideri olan Heyet Tahrir el-Şam'ı da terör örgütleri listesinden çıkardığını bildirdi.

Hükümet yaptığı açıklamada, "Bu önlemler, Birleşik Krallık ve ABD de dahil olmak üzere müttefiklerimiz tarafından yakın zamanda alınan kararlarla uyumlu olup, Suriye geçiş hükümetinin Suriye'de istikrarı teşvik etme ve vatandaşları için kapsayıcı ve güvenli bir gelecek inşa etme, bölgesel istikrarı teşvik etmek ve terörizmle mücadele etmek için küresel ortaklarla çalışma çabalarını takip etmektedir" ifadelerine yer verdi.


Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
TT

Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump’ın, Gazze’deki ateşkes anlaşmasının “ikinci aşamasının değiştirileceği” yönündeki kısa ve belirsiz açıklaması, bu değişikliğin ne anlama geldiğine ilişkin soruları gündeme taşıdı.

Uzmanlara göre Trump’ın işaret ettiği değişiklik, anlaşmanın uygulanma biçiminde bir revizyon anlamına geliyor. Buna göre, İsrail’in hâlihazırda yüzde 55’ini kontrol ettiği Gazze’den çekilmesi ve Hamas’ın silahsızlandırılmasına geçilmesi yerine, 17. maddenin devreye alınması söz konusu olabilir. Bu madde, barış planının taraflardan biri kabul etmese bile tek taraflı olarak ilerletilmesine imkân tanıyor.

10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasındaki 17. madde, Hamas’ın öneriyi geciktirmesi veya reddetmesi halinde, “yardımların genişletilmesi dahil, planın belirtilen unsurlarının, İsrail ordusunun terörden arındırılmış olarak uluslararası istikrar gücüne devrettiği bölgelerde uygulanacağını” düzenliyor.

Geçen ekim ayında Hamas ile İsrail arasında imzalanan “barış belgesi” sadece birinci aşamayla ilgili maddeleri içeriyordu. Bu aşama; ilk ateşkes, İsrail güçlerinin geri çekilmesi, esir takası ve insani yardım girişlerinin kolaylaştırılmasını kapsıyor. Ancak savaş sonrası Gazze’nin yönetimine ilişkin “ikinci aşama” konusunda resmî bir mutabakat sağlanmış değil.

Perşembe günü yaptığı açıklamada Trump, planın ikinci aşamasının “çok yakında değiştirileceğini” söyledi. Açıklama, sürecin tıkanması ve sahadaki ilerlemenin sınırlı kalması nedeniyle endişelerin arttığı bir döneme denk geldi; ancak Trump değişikliğin içeriğine dair ayrıntı vermedi.

Görsel kaldırıldı.
Filistinli bir kadın, İsrail'in Han Yunus'ta düzenlediği bir baskın sonucu akrabalarından birinin öldürülmesine tepki gösteriyor (AFP)

Ahram Siyaset ve Strateji Merkezi İsrail Çalışmaları uzmanı Dr. Said Okaşa, (Saeed Okasha) Trump’ın sözünü ettiği değişikliğin büyük olasılıkla 17. maddeye dayanacağını belirtiyor. Okaşa’ya göre bu adım, “eski Gazze” ve “yeni Gazze” ayrımını güçlendirecek bir fiili bölünmeye kapı aralayabilir. Bu yaklaşımı geçen ay ABD’nin bölge özel temsilcisi Steve Witkoff’un da çeşitli görüşmelerde dile getirdiğini hatırlattı.

Okkaşa, anlaşmanın geçen ay Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından onaylandığını anımsatarak, Hamas’ın silahsızlanma sürecine yanıt vermemesi gibi gerekçelerle 17. maddenin yeniden devreye sokulmasının mümkün olduğunu söyledi. Uzman, böyle bir senaryonun Gazze’de “ne savaş ne barış” şeklinde sürecek bir çıkmaz yaratabileceğini ifade etti.

Görsel kaldırıldı.
Filistinliler, Cebaliye'de yıkılan binaların enkazı arasında sokaklara kurulmuş çadırların yanından geçiyor (AFP)

Filistinli siyaset analisti Dr. Ayman el-Rakkab da, Trump’ın değişiklik açıklamasının içeriğinin belirsizliğine işaret ederek, “İsrail’in bölgede kalma isteğiyle birleştiğinde, Gazze’nin fiilen ikiye bölünmesi ihtimali güçleniyor” değerlendirmesinde bulundu.

Bu belirsizlik sürerken, Axios haber sitesi Trump’ın 25 Aralık’tan önce Gazze’de barış sürecinin ikinci aşamasına geçileceğini açıklamayı planladığını duyurdu. Habere göre Washington, Gazze’de oluşturulacak yeni yönetim yapısı ve uluslararası istikrar gücünün son hazırlıklarını tamamlıyor. ABD Başkanı’nın, bu adımları görüşmek üzere İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile ay sonundan önce bir araya gelmesi bekleniyor.

İkinci aşamanın önünde ciddi engellerin olduğunu ifade eden Rakkab: “Barış Konseyi ile teknokrat hükümet henüz kurulmadı. Güvenliği devralacak polis gücü ve uluslararası istikrar kuvveti oluşturulmadı. Bu nedenle somut bir hareketin en erken ocak ayında mümkün olabileceğini düşünüyorum” dedi.

Okaşa, yakın vadede İsrail’in kontrolde tuttuğu bölgeyi yüzde 60 seviyesine çıkarmaya çalışabileceğini, ancak anlaşmanın genel çerçevesinde büyük bir tırmanış beklemediğini belirtti.

Geçtiğimiz günlerde Yedioth Ahronoth, İsrail’in yaklaşık iki milyon Filistinliyi sarı çizginin doğusunda İsrail kontrolündeki yeni bölgelere yeniden yerleştirmeyi, Hamas kontrolündeki bölgeleri tamamen sivillerden boşaltmayı ve Hamas unsurlarını bu bölgelerde aşamalı şekilde takip etmeyi içeren bir plan hazırladığını yazmıştı. Şarku’l Avsat’ın  Telegraph gazetesinin Batılı diplomatlara dayandırdığı haberinden aktardığı bilgilere göre ABD planının Gazze’nin kalıcı biçimde ikiye ayrılması riskini barındırdığını bildirmişti.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ise geçtiğimiz günlerde Barselona’da AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ile yaptığı görüşmede, Gazze ile Batı Şeria’nın birliğinin korunması gerektiğini vurgulayarak, ayrıntıları tartışılan hiçbir adımın “bölünmeyi pekiştirmesine” izin verilemeyeceğini söyledi. Abdulati, çarşamba günü yaptığı başka bir açıklamada da, “Gazze’nin bölünmesini konuşmak dahi mümkün değildir. Gazze, Doğu Kudüs dâhil olmak üzere, kurulacak Filistin devletinin ayrılmaz bir parçasıdır” dedi.

Uzman Okaşa’ya göre Mısır, hem Gazze’nin bölünmesini hem de anlaşmayı zayıflatacak her türlü değişikliği engellemek için diplomatik çabalarını sürdürecek. Buna karşın, Trump’ın planı etrafındaki belirsizlik nedeniyle önümüzdeki döneme ilişkin tüm senaryolar hâlâ masada.