Hizbullah, İsrail’in elektronik ekipmanlarını hedef alıyor

Hizbullah İsrail ekipmanlarını bombalamaya devam ederken UNIFIL ise gerilim artabileceği uyarısında bulunuyor

İsrail'de Hizbullah'ın bombaladığı bölgeden dumanlar yükseliyor (AFP)
İsrail'de Hizbullah'ın bombaladığı bölgeden dumanlar yükseliyor (AFP)
TT

Hizbullah, İsrail’in elektronik ekipmanlarını hedef alıyor

İsrail'de Hizbullah'ın bombaladığı bölgeden dumanlar yükseliyor (AFP)
İsrail'de Hizbullah'ın bombaladığı bölgeden dumanlar yükseliyor (AFP)

Hizbullah, İsrail elektronik ekipmanını bombalama savaşına yeniden başladı. İsrail ordusu ise bunları onarmaya ve sınır bölgelerine yerleştirmeye çalışıyor. Elektronik ekipmanların bulunduğu direkleri kaldırmaya çalışan vinçler hedef alınırken sınır bölgesindeki gerilim ise artıyor. Meclis Başkanı Nebih Berri, ‘bölgede İsrail savaşının ateşini körüklemenin tehlikeleri’ uyarısında bulundu.

Karşılıklı bombardımanın doğu, orta ve batı olmak üzere üç kesimi kapsaması nedeniyle güney cephesi 14 Kasım’da sabahtan bu yana sakinleşmedi. İsrail güçleri ağır toplar ve insansız hava araçlarıyla fırlatılan füzeler kullanırken, Hizbullah ise güdümlü füzeler ve havan topları kullandı. Hizbullah’a bağlı medya, partinin daha önce yok ettiği elektronik cihazları yeniden takmak için sınır bölgelerinden birinde bulunan dört vinçten birinin hedef alındığını gösteren bir video yayınladı.

Hizbullah 8 Ekim'den bu yana, sınır bölgesindeki 42 İsrail bölgesinde elektronik ekipman içeren 105 direği hedef aldı. Bombalamanın ilk haftasındaki görüntülere göre operasyona ‘düşmanın gözlerinin oyulması’ adı verildi. İsrail ordusu, geçen haftadan bu yana sütunları ve ekipmanı yeniden kurmaya çalışıyor. Bu durum üzerine Hizbullah ise yeni hedefler belirliyor.

Birleşmiş Milletler Geçici Barış Gücü (UNIFIL) Komutanı General Aroldo Lazaro, dün yaptığı açıklamada, Güney Lübnan'da gerilimin arttığı uyarısında bulundu. Geçici Başbakan Necib Mikati ve Meclis Başkanı Nebih Berri ile görüşen Lazaro, “Güneydeki durum ve daha kapsamlı, daha şiddetli düşmanlık potansiyeli konusundaki derin endişemi dile getirdim. UNIFIL'in öncelikleri artık gerilimin tırmanmasını önlemek, sivillerin hayatını korumak ve bunu başarmaya çalışan barış güçlerinin güvenliğini sağlamaktır.

UNIFIL ise dün, üyelerinden birinin kurşun yarası aldığını duyurdu. Ancak olaya dair koşullardan bahsedilmedi. 29 Ekim'de, UNIFIL genel karargahının top mermisiyle vurulması ardından sınırdaki Hula köyü yakınlarına yapılan bombardıman neticesinde bir üyesi daha yaralanmıştı.

Berri ise Lazaro ile görüştüğü sırada düşman İsrail’in saldırganlığını artırmaya devam ettiği, defalarca sivilleri, medya profesyonellerini ve sağlık görevlilerini hedef aldığı, saldırılarını Güney Lübnan'ın derinliklerine doğru genişlettiği uyarısında bulundu. Lübnan'ın başkenti Beyrut'a yönelik tehditlerinin de altını çizen Berri, BM'nin 1701 sayılı kararı ve angajman kurallarıyla temsil edilen uluslararası meşruiyete bağlılık çağrısında bulunan uluslararası tutumlar ve Arap ülkelerinin tutumlarının aksine İsrail’in bölgedeki riski artırdığını belirtti.

Lübnan Başbakanı Necib Mikati ise Lazaro ile görüştüğü sırada UNIFIL'in bu zor aşamada gerilimi azaltmak ve Mavi Hat boyunca askeri çatışmayı mümkün olduğunca önlemek için gösterdiği zorlu çabalara övgüde bulundu. Lübnan'ın bu güçlerin güneyde kalması, kendilerine verilen görevlere ve çalışma kurallarına zarar vermemeleri konusundaki kararlılığını yineledi.

Bölgede yaşanan çatışmalarda aralarında Hizbullah, Hamas, İslami Cihad ve Direniş Tugayları savaşçılarının yanı sıra 11 sivilin, bir kadın ve üç torununun da bulunduğu 100'den fazla kişi hayatını kaybetti. 5 Kasım'da İsrail’in saldırısı sonucu hayatını kaybeden söz konusu şahıslar, o sırada Lübnan'ın güneyinde sınır bölgesi yakınlarında ağır bombardıman altındaki bölgelerden uzaklaşmak için bir arabada bulunuyordu.

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Salı günü, güney Lübnan'da söz konusu kadın ve torunlarının ölümüne yol açan saldırıyla ilgili soruşturma yapılması çağrısında bulundu. HRW Lübnan meseleleri üzerine uzmanı Remzi Kays, “İsrail askeri güçlerinin gerçekleştirdiği saldırı, sivillerin hayatına yönelik pervasız bir umursamazlığın göstergesi. Üç kızın ve büyükannelerinin öldürülmesi savaş yasalarını ihlal ediyor. ABD dahil olmak üzere İsrail'in müttefikleri, savaş suçu gibi görünen bu olaya, bu yasa dışı saldırının sorumluluğunu talep ederek yanıt vermeli” ifadelerini kullandı.

HRW’nin araştırmaları neticesinde, hedeflenen arabanın yakınlarında askeri bir hedefin varlığına dair hiçbir kanıt bulunamadı. Askeri bir hedef olsa dahi sivilleri taşıyan bir aracın hedef alınmasının saldırıyı yasa dışı kıldığına dikkat çekildi. HRW, İsrail ordusunu savaşçılar ile siviller arasında ayrım yapmamakla suçladı.



Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
TT

Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)

Gazze Şeridi’nde şu anda tıkanma yaşayan ateşkes anlaşması, Hamas’ın ikinci aşamada öngörülen idari ve güvenlik düzenlemelerine ilişkin çekinceleri ve kamuoyuna yansıyan talepleriyle yeniden gündeme düştü. Bu gelişme, ABD’den ikinci aşamaya geçiş konusunda ‘perde arkasında’ yürütülen çabalara dair açıklamaların yapıldığı bir döneme denk geldi.

Hamas’ın dün açıkladığı ve silahsızlanma, barış konseyi, istikrar güçleri ile Gazze Şeridi’nin yönetimi için bir komite oluşturulmasına ilişkin dört ana başlığı içeren bu çerçeveye dair değerlendirmelerde görüş ayrılığı yaşanıyor. Şarku’l Avsat’a konuşan bazı uzmanlar, söz konusu taleplerin ikinci aşamaya geçişi zorlaştıran krizleri ortaya koyduğunu ve hareketin üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik manevralar olduğunu savunurken, diğerleri ise İsrail kaynaklı engellere rağmen Hamas’ın anlaşmayı uygulama konusunda ciddiyetini yansıttığı görüşünü dile getiriyor.

ABD Başkanı Donald Trump tarafından önerilen ve geçtiğimiz ekim ayında Gazze’de ateşkes sağlanmasına temel oluşturan barış planı, başkanlığını Trump’ın üstleneceği bir barış konseyi kurulmasını, bu konseyin Filistinli teknokratlardan oluşan bir komiteyi denetlemesini, Hamas’ın silahsızlandırılmasını, savaş sonrası Gazze yönetiminde rol almamasını ve istikrar güçlerinin konuşlandırılmasını öngörüyor.

Hamas’ın Gazze’deki lideri Halil el-Hayye, hareketin kuruluşunun 38. yıl dönümünde yaptığı açıklamada, silahın işgal altındaki halklar için uluslararası hukukla güvence altına alınmış bir hak olduğunu belirterek, bu hakkın korunmasını ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını güvence altına alan her türlü önerinin incelenmesine açık olduklarını ifade etti.

El-Hayye, Trump planında yer alan ve ABD Başkanı’nın liderliğinde kurulması öngörülen barış konseyinin görevinin, ateşkes anlaşmasının uygulanmasını gözetmek, finansmanı sağlamak ve Gazze Şeridi’nin yeniden imarını denetlemek olduğunu vurguladı. Filistinliler üzerinde ‘her türlü vesayet ve manda uygulamasını’ ise reddettiklerini söyledi.

Gazze Şeridi’nin yönetimi için Filistinli bağımsız isimlerden oluşan bir teknokratlar komitesinin derhal kurulması çağrısında bulunan el-Hayye, Hamas’ın tüm alanlardaki yetkileri bu komiteye devretmeye ve görevlerini kolaylaştırmaya hazır olduğunu kaydetti. Kurulması planlanan uluslararası gücün görevinin ise Gazze sınırlarında ateşkesi korumak olması gerektiğini vurguladı.

El-Hayye ayrıca, arabuluculara ve özellikle ‘temel garantör’ olarak nitelendirdiği ABD yönetimi ile Başkan Trump’a, İsrail’i anlaşmaya saygı göstermeye ve uygulamaya zorlamak için çalışmaları, anlaşmanın çöküşe sürüklenmesine izin vermemeleri çağrısında bulundu.

asdfr
Başlarında yük taşıyan kadınlar, Gazze Şeridi'nin güneyinde yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlamak için temizlenmiş araziye kurulan çadırların önünden geçiyor. (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk geçen hafta yaptığı açıklamada, ateşkesin ilan edilmesinden bu yana Gazze’de sarı hattın gerisinde kalan bölgede 350’den fazla İsrail saldırısının belgelendiğini ve en az 121 Filistinlinin hayatını kaybettiğini söyledi. Öte yandan Hamas liderlerinden Raid Saad, cumartesi günü İsrail’in Gazze’de aracını hedef alan saldırısında öldürüldü.

İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi amaçlayan planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalışmalar yürüttüğünü ve çok uluslu uluslararası gücün gelecek aydan itibaren bölgede göreve başlamasının planlandığını belirtti. İsrail Yayın Kurumu’na göre, ABD’li yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

İsrail Kanal 14 televizyonu, kasım ayının sonlarında yaptığı bir haberde, ABD’nin uluslararası istikrar gücünün Gazze’de konuşlandırılması için tarih olarak ocak ayının ortasını belirlediğini, nisan ayı sonunu ise bölgedeki silahsızlanma sürecinin tamamlanması için nihai takvim olarak öngördüğünü aktarmıştı. Kanal, bu hedeflerin gerçeklikten kopuk bir beklenti olduğunu ve sürecin yeniden ertelenebileceğini kaydetmişti.

El-Ehram Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde İsrail meseleleri uzmanı olan Mısırlı analist Dr. Said Ukkaşe, Hamas’ın ortaya koyduğu çerçevenin ikinci aşamada ilerleme ihtimalinin zayıf olduğunu gösterdiğini ve bunun daha fazla İsrail saldırısını tetikleyebileceğini savundu. Ukkaşe, bu tutumun, tehlikeli koşullar altında ilerleyen ikinci aşama yükümlülükleri öncesinde Hamas üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik ‘manevralar’ olduğunu ifade etti.

Hamas dosyasına odaklanan Filistinli siyaset analisti İbrahim el-Medhun ise İsrail’in anlaşmayı sabote etmeye yönelik tekrarlanan engellerine rağmen ikinci aşamaya geçilmesi ve uygulanmasının kaçınılmaz olduğunu dile getirdi. Silah meselesine ilişkin olarak Hamas’ın, Filistin iç kamuoyunda derinlemesine bir diyalog yürüttüğünü, Kahire’deki arabulucularla da şeffaf ve açık görüşmeler yaptığını belirten el-Medhun, tüm taraflarca kabul edilebilecek bir vizyonun şekillenebileceğini ve hareketin barış güçlerinin varlığına açık olduğunu söyledi.

Hamas’ın ortaya koyduğu bu çerçeveye arabulucuların henüz yorum yapmadığı bir ortamda, Mısır Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati’nin, İngiliz mevkidaşı Yvette Cooper ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde Gazze’de geçici bir uluslararası istikrar gücünün konuşlandırılmasının önemini vurguladığını bildirdi. Abdulati, ateşkesin sürdürülebilirliğinin sağlanması ve Trump planının ikinci aşamasına ilişkin yükümlülüklerin uygulanmasının önemine dikkat çekti.

Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) düzenlenen Sir Bani Yas Forumu’na katılımı sırasında konuşan Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına geçilmesinin gerekliliğini ve uluslararası istikrar gücünün oluşturulmasının önemini yineledi.

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, cuma günü gazetecilere Gazze anlaşmasındaki gelişmelere ilişkin yaptığı açıklamada, “Barış anlaşmasının ikinci aşamasına yönelik olarak şu anda perde arkasında çok sayıda sessiz planlama yürütülüyor… Kalıcı ve sürdürülebilir bir barış sağlamak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

ABD’nin Wall Street Journal gazetesi, cumartesi günü yetkililere dayandırdığı haberinde, Trump yönetiminin Gazze Şeridi’nde istikrarı sağlamak amacıyla bir ABD’li generalin komutasında 10 bin askerden oluşan çok uluslu bir güç oluşturmayı hedeflediğini aktardı. Haberde, bazı ülkelerin, gücün görev kapsamının Hamas’ın silahsızlandırılmasını da içerebileceğine yönelik çekinceleri nedeniyle henüz asker göndermediği belirtildi.

Gazete ayrıca ABD Dışişleri Bakanlığı’nın, Gazze’de konuşlandırılması planlanan bu güç için yaklaşık 70 ülkeden askerî veya mali katkı talebinde bulunduğunu, ancak yalnızca 19 ülkenin asker göndermeye ya da ekipman ve lojistik destek gibi farklı şekillerde katkı sunmaya istekli olduğunu yazdı.

Ukkaşe, Trump’ın 29 Aralık’ta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yapacağı görüşmede ikinci aşamanın başlatılması için baskı kuracağını öngörerek, İsrail’in bu aşamaya girmeyi kabul edeceğini ancak çekilmelerin uygulanmasına ilişkin müzakerelerin süresiz biçimde uzayabileceğini söyledi.

El-Medhun ise Kahire’nin İsrail kaynaklı engellerin farkında olduğunu ve anlaşmanın başarısızlığa uğramasına yol açabilecek muhtemel İsrail gerekçelerini ortadan kaldırmak için ikinci aşamaya geçişin hızlandırılmasını talep edeceğini ifade etti.


Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
TT

Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)

Tunus'un merkezindeki Kayravan şehrinde, cumartesi akşamı, polis ve gençler arasında art arda ikinci gece çatışmalar yaşandı.

Ailesinin ifadesine göre, çatışmalar bir kişinin polisin kovalamacası ve ardından kendisine yönelik şiddet sonucu ölmesinin ardından patlak verdi. Ölen kişinin akrabaları, ehliyetsiz motosiklet kullandığını ve bir polis aracı tarafından takip edildiğini söylüyor. Ardından dövülerek hastaneye kaldırılan adam, hastaneden kaçmayı başardı. Cumartesi günü geçirdiği kafa travması sonucu hayatını kaybetti.

Tunus'ta da yüzlerce kişi, muhalefet dernekleri ve partilerinin çağrısına yanıt olarak, dördüncü hafta üst üste başkentte "özgürlükleri savunmak ve Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarını protesto etmek" amacıyla gösteri düzenledi.


Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
TT

Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)

Lübnan-İran ilişkileri çok hassas bir aşamaya geldi ve şu anda, İran liderliği kararını verip Lübnan işlerine müdahalesini durdurmadığı sürece, kontrolden çıkma ve önlenemez olumsuz sonuçlar doğurma riskiyle karşı karşıya. Önde gelen bir siyasi kaynak Şarku’l Avsat'a durumu böyle aktardı. İran'ın Beyrut'taki elçileri müdahaleyi reddederken, Lübnan'daki resmi makamlar müdahaleyi kanıtlayan delillere sahip olduklarını vurguluyor.

Kaynak, İran'ın müdahalesine örnekler verdi; bunlardan ilki, resmi davet olmadan elçilerin gelmesiydi ve resmi görüşmelerinin çoğunun, Hizbullah, Hamas ve İslami Cihad hareketlerinin önderliğindeki görüşmelerini haklı çıkarmak için siyasi bir kılıf sağlama bağlamında kaldığını vurguladı.