Abbas İbrahim, ‘arenaların birliği’ olgusunu savundu

“Gazze arabuluculuğundaki rolüm bu” diyen Abbas İbrahim, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed ile dönemin ABD Başkanı Donald Trump arasındaki gizli arabuluculuğun ayrıntılarını Al Majalla’ye anlattı.

Gerek uluslararası gerekse bölgesel olarak Ortadoğu’ya yönelik güç mücadelesi sürüyor. (Görsel: Eduardo Ramon)
Gerek uluslararası gerekse bölgesel olarak Ortadoğu’ya yönelik güç mücadelesi sürüyor. (Görsel: Eduardo Ramon)
TT

Abbas İbrahim, ‘arenaların birliği’ olgusunu savundu

Gerek uluslararası gerekse bölgesel olarak Ortadoğu’ya yönelik güç mücadelesi sürüyor. (Görsel: Eduardo Ramon)
Gerek uluslararası gerekse bölgesel olarak Ortadoğu’ya yönelik güç mücadelesi sürüyor. (Görsel: Eduardo Ramon)

İbrahim Hamidi

Lübnan Kamu Güvenliği eski Genel Müdürü Tümgeneral Abbas İbrahim, yaralı Filistinlilerin tedavi için Mısır'a götürülmesi ve Gazze Şeridi'ne insani yardım girişi karşılığında yabancıların Gazze'den çıkarılmasına ilişkin anlaşmada ‘mütevazı bir rol’ oynadığını açıkladı.

İbrahim, Al Majalla ile gerçekleştirdiği röportajda İran ve müttefiklerinin, Gazze'de ‘Hamas'ın parçalanmasını önlemek’ de dahil olmak üzere askeri müdahale için ‘kırmızı çizgiler’ belirlediğini söyledi. “Arenaların birliği askeri bir gerçekliğe dönüşecek” diyen İbrahim, ABD'nin Akdeniz'e iki uçak gemisi göndermesinin İsrail'i ‘daha fazla çılgınlığa’ sürükleyeceğine inandığını belirtti. İbrahim ayrıca ‘insani bir anlaşma’ sağlamak amacıyla İtalya ve Katar'a yaptığı ziyaretlere ilişkin de bilgi verdi.

Şarku’l Avsat’ın Al-Majalla’dan aktardığına göre İbrahim, röportajda gizli arabuluculuklara da değindi. Geçtiğimiz yıllarda Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed ile ABD yönetimi arasındaki arabuluculuk da bunlardan biri. Dönemin ABD Başkanı Donald Trump'ın Şam'a gönderdiği elçilerin Suriye Ulusal Güvenlik Büro Başkanı Tümgeneral Ali Memlük’le görüşmesi için düzenlenen ziyaret ile Fransız İstihbarat Direktörü’yle görüşülmesi için Suriye'nin başkentinde gerçekleştirilen temaslar da bu gizli arabuluculuklar kapsamında gerçekleşti.

İşte Al Majalla’nın, Lübnan'daki duruma ve siyasi geleceğine değinen Lübnan Kamu Güvenliği eski Genel Müdürü Tümgeneral Abbas İbrahim'le gerçekleştirdiği röportajın ilk bölümü:

- Gazze Şeridi’ne yardım götürülmesi ve yaralıların tedavi edilmesi karşılığında yabancıların bölgeden Mısır’a geçirilmesi anlaşmasında rol oynadınız mı?

Evet. Hem çifte vatandaşlığa sahip Filistinlilerin Gazze Şeridi'nden çıkarılmasında hem de Gazze Şeridi'nde tedavi edilemeyen yaralı Filistinlilerin tedavi için Mısır'a nakledilmesinde mütevazı bir rol oynadım. Maalesef İsrail'in yolları, geçitleri ve güzergahları bombalaması anlaşmanın tamamlanmasını sekteye uğrattı.

Fotoğraf Altı: “ABD Başkanı Joe Biden'ın Enerji ve Altyapı'dan Sorumlu Kıdemli Danışmanı Amos Hochstein ile temasa geçtim. 24 saat sonra İsrailliler kabul etti ve uygulama başladı.” (AP)
“ABD Başkanı Joe Biden'ın Enerji ve Altyapı'dan Sorumlu Kıdemli Danışmanı Amos Hochstein ile temasa geçtim. 24 saat sonra İsrailliler kabul etti ve uygulama başladı.” (AP)

- Kiminle iletişim kurdunuz?

Hamas'tan bir heyet Beyrut'u ziyaret etti. Benimle iletişime geçen ABD-Filistin çifte vatandaşlığına sahip aileleri tanıyordum. Bazı temaslarda bulundum ama İsrail tarafı inatçıydı. Hamas'a gelince, açıkça şunu söylediler: Bunlar Filistinli ve yaralıların Mısır'a tedavi için yanlarında gitmesi şartıyla Gazze Şeridi’nden ayrılma hakları var.

- İsrail tarafı nasıl anlaştı?

ABD Başkanı Joe Biden'ın Enerji ve Altyapı'dan Sorumlu Kıdemli Danışmanı Amos Hochstein ile temasa geçerek Lübnan'ın çıkarlarına hizmet eden konularda birlikte çalıştık. 24 saat sonra İsrailliler kabul etti ve uygulama başladı.

“Gazze'ye yönelik savaş ve boyutlarına ilişkin tutumumu ve vizyonumu öğrenmek için beni İtalya'ya davet ettiler. Ayrıca Doha'ya da giderek Hamas liderleriyle görüştüm.”

- İtalya'yı ve ardından Katar'ı da ziyaret ettiniz mi?

Evet. İtalya dost bir ülke ve 2005’ten emekli olana kadar birlikte çalıştık. Güney Lübnan'daki Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Barış Gücü (UNIFIL) içinde aktifler ve birçok tarafla yakın ilişkileri var. Gazze'ye yönelik savaş ve boyutlarına ilişkin tutumumu ve vizyonumu öğrenmek için beni İtalya'ya davet ettiler. Bazı konuları görüştük. Bazı insani girişimler önerdik.

- Bunu Hamas liderliğiyle görüştünüz mü?

Evet. Doha'ya gittim ve Hamas liderleriyle görüştüm. Detaylar yakında açıklanacak.

- Güney Lübnan'da bir gerginlik yaşandı ve ardından ‘belirli bir bölgede özel bir gerilim’ olduğu söylenen bombalamalar oldu. Gazze Savaşı’nın ardından Hizbullah ile İsrail'in savaşa girme ihtimali hakkında ne düşünüyorsunuz?

İsrail’e, direnişin varlığının Şeba Çiftlikleri meselesiyle bağlantılı olup olmadığını sormak istiyorum. İsrail açısından bu hakların Lübnan'a iade edilmesinin ve konunun kapatılmasının, Hizbullah'ın İsrail karşısında bir ‘direniş partisi’ olarak varlığını sürdürmesinden çok daha önemli olduğuna inanıyorum. İsrail Şeba Çiftlikleri’nin Lübnan’ın olduğunu kabul ederek buraları Lübnan'a iade etmeli. Çünkü İsrail'in bu dosyayı kapatmasının getireceği kazanç çok büyük. Bu bir tavsiye değil, Şeba çiftliklerdeki hakkımızı tesis etme meselesi… Gazze meselesine gelince, inanıyorum ki İsrail kırmızı çizgiyi aşarsa...

- Hangi kırmızı çizgi?

Gazze meselesiyle ilgili olarak anlatacağım. Arenaların birliği konusunda söylenenler sahada askeri gerçekliğe dönüşecek.

- Peki kırmızı çizgiler neler? Hamas'ı bitirmek mi?

Elbette Hamas'ı bitirmek ama bu olmayacak.

- Bu analiz mi yoksa bilgi mi?

Karışık diyebilirim. Bu, topladığım bilgilerin gerçekçi bir okuması.

- ABD'nin en büyük iki uçak gemisini Lübnan açıklarından Akdeniz'e göndermesini nasıl açıklıyorsunuz?

Bu konunun sahada pratik bir askeri boyutu olduğunu görmüyorum. Ancak bu konu İsrail’in moralini yükseltiyor. Ama bir başka açıdan bakıldığında bu adımın İsrail'i daha da deliliğe sürükleyeceğini ve İsrail'in uçak gemisine güvenerek gösterdiği çılgınlığının bedelini çok ağır ödeyeceğini düşünüyorum.

Fotoğraf Altı: “İsrail, bir uçak gemisine güvenerek gösterdiği çılgınlığının bedelini ağır bir şekilde ödeyecek.” (EPA)
“İsrail, bir uçak gemisine güvenerek gösterdiği çılgınlığının bedelini ağır bir şekilde ödeyecek.” (EPA)

- Yani gerçekten Hizbullah'ın İsrail'le savaşa girmesinin veya gerilimi artırmasının mümkün olduğunu tahmin ediyor musunuz?

Elbette. Sadece Hizbullah değil, Lübnan, Suriye, Irak ve Yemen de buna dahil. İran’la alakalı bir şey söyleyemem. Arap dünyasından bahsediyorum.

- İran da Suriye üzerinden doğrudan müdahale edebilir mi?

İşler her iki taraf için de varoluş savaşı noktasına giderse bunun mümkün olduğunu düşünüyorum.

Fotoğraf Altı: “İsrail'in Şeba Çiftlikleri dosyasını kapatmaktan elde edeceği kazanç çok büyük.” (AFP)
 “İsrail'in Şeba Çiftlikleri dosyasını kapatmaktan elde edeceği kazanç çok büyük.” (AFP)

- Ama aslında öyle görünüyor ki, dedikleri gibi, 7 Ekim öncesi ile sonrası aynı değil…

Ortadoğu'nun haritası 7 Ekim'den sonra siyasi düzeyde değişti.

“7 Ekim'den sonra dengeler ve denklemler değişti. İsrail'in Filistinlilerin haklarına yönelik küstahlığı ve umursamazlığı İsrail ve uluslararası toplum tarafından yeniden okunmalıdır.”

- Nasıl?

7 Ekim'den sonra dengeler ve denklemler değişti. İsrail'in Filistinlilerin haklarına yönelik küstahlığı ve umursamazlığı İsrail ve uluslararası toplum tarafından yeniden okunmalıdır. Bana göre İsrail'i tüm hakları göz ardı etmeye teşvik eden şey, uluslararası toplumun son yıllardaki tutumuydu. İsrail'in eylemlerinin kınandığını nadiren görüyoruz. Direniş savaşçıları, Filistinliler ya da herhangi biri İsrail'e operasyon yaparsa dünya ayağa kalkar ve asla durmaz. Şu doğrudur, bu yanlıştır demiyoruz. Filistin sorunu, Filistin çatışması gibi tek bir sorunla başa çıkmanın tek bir standardı olması gerektiğini söylüyoruz. İzin verin ben de onlara katılıp buna Filistin-İsrail çatışması adını vereyim. Farklı muamele standartları olmamalı. Çünkü adaletsizlik ne kadar sürerse sürsün devrim ve patlama yaratacaktır. Bu devrimi ve patlamayı kontrol altına almak zor olabilir.

- Endişeli misiniz? İsrail'in Hamas saldırısını kendisinin ‘11 Eylül'ü’ olarak değerlendirdiğine dair bir söylem var. İsrail'in bir ittifak kurmasından ve Hamas'a El Kaide'ye benzer şekilde davranmasından endişe mi duyuyorsunuz?

Hamas ile El Kaide arasında büyük bir fark var.

Fotoğraf Altı: 7 Ekim'de İsrail askeri aracını ele geçiren Filistinli direnişçiler. (Reuters)
7 Ekim'de İsrail askeri aracını ele geçiren Filistinli direnişçiler. (Reuters)

- Bu ayrımın farkındayım ama sizce bu yönde ilerlemeye yönelik bir plan var mı?

İsrail'in bu benzetmenin arkasında yapmaya çalıştığı şey, ABD'ye karşı ‘size (ABD’ye) zamanında 11 Eylül’ü yapanlarla şimdi bize (İsrail’e) bunu yapanların aynı’ olduğu yönündeki farkındalığı öne çıkarmak. 11 Eylül Saldırıları’nı gerçekleştirenlere nasıl düşmanlık gösterdiyseniz, onlara da aynı derecede düşmanlık göstermelisiniz. Bu İsrail'in, hepimizin 11 Eylül'e karşı olduğu bahanesiyle farkındalık yaratmaya ve halk ve uluslararası desteği harekete geçirmeye yönelik bir girişimi. Dünyada hiçbir ülkenin ABD'ye yönelik terör eylemini desteklediğini düşünmüyorum. Ancak bunu bir direniş çalışmasına yansıtmaya çalışmak gerçekleri çarpıtmaktır.

Röportajın ikinci bölümü yarın: Suriye güvenlik servisleriyle en üst düzeyde koordinasyon.

*Bu röportaj Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al-Majalla dergisinden çevrildi.



“En büyük güvenlik ihlali” Hizbullah’a Lübnan’da ve Suriye'de darbe indirdi

Yaralıları Beyrut Amerikan Üniversitesi Hastanesi'ne taşıyan bir ambulans (EPA)
Yaralıları Beyrut Amerikan Üniversitesi Hastanesi'ne taşıyan bir ambulans (EPA)
TT

“En büyük güvenlik ihlali” Hizbullah’a Lübnan’da ve Suriye'de darbe indirdi

Yaralıları Beyrut Amerikan Üniversitesi Hastanesi'ne taşıyan bir ambulans (EPA)
Yaralıları Beyrut Amerikan Üniversitesi Hastanesi'ne taşıyan bir ambulans (EPA)

Lübnan’daki Hizbullah Hareketi, üyelerinin kullandığı çağrı cihazlarını hedef alan ‘en büyük güvenlik ihlali’ ile karşı karşıya kaldı. Bu güvenlik ihlali, Hizbullah’ın Lübnan’daki ve Suriye'deki kaleleri olarak kabul edilen bazı bölgelerde yaklaşık 2 bin 800 kişinin yaralanmasına ve 9 kişinin ölümüne neden olurken yaralıların sayısı hastanelerin kapasitesini aştı.

Suriye basını Suriye'de bulunan çok sayıda Hizbullah üyesinin taşıdıkları çağrı cihazlarının patlaması sonucu yaralandığını ve hastaneye kaldırıldığını bildirdi. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), Şam’ın kentsel ve kırsal kesimlerinde Hizbullah üyelerinin bazılarının taşıdıkları çağrı cihazlarının patlaması sonucu yaralanarak hastaneye kaldırıldığını aktardı.

Suriye’nin başkenti Şam'daki Kefer Susa Mahallesi yakınlarında seyir halindeki bir araçta bir çağrı cihazı patladı. İsrail’in Lübnan ve Suriye'deki Hizbullah üyeleri tarafından yaygın olarak kullanılan çağrı cihazlarını hedef alan eş zamanlı siber saldırısı sonucunda Lübnan'da birkaç cihaz daha patladı.

Güvenlik ihlali saat 15.30 sularında Beyrut'un güney banliyölerinde bir kişinin elindeki cep telefonunun patlamasıyla başladı. Ardından Lübnan'ın çeşitli bölgelerinde eş zamanlı olarak meydana gelen ‘patlamalar’ birbirini takip etti.

Lübnan’ın güney banliyölerinde, Nebatiye’de ve Bekaa'da yollarda kanlar içinde yatan onlarca insanın görüldüğü görüntüler düşmeye başladı. Ardından Hizbullah, çağrı cihazı taşıyan herkesten bu cihazları atmalarını isteyen bir açıklama yapıldı. İç Güvenlik Güçleri de vatandaşlardan yaralılara yardım edilmesini ve hastanelere kaldırılmalarını kolaylaştırmak için yolları açmalarını istedi. Genelkurmay Başkanlığı, vatandaşlardan, sağlık ekiplerinin olay yerlerine ulaşmalarını kolaylaştırmak amacıyla patlamaların yaşandığı bölgelerde toplanmamalarını istedi.

xy6muu7
Beyrut'un güney banliyösünde yaralıların tedavisine yardımcı olmak için kurulan çadırda kan vermek için bekleyen bağışçılar (AFP)

Reuters, Hizbullah yetkililerinin birinin çağrı cihazlarının patlatılması olayının şimdiye kadarki en büyük güvenlik ihlali olduğunu söylediğini aktardı. Reuters’ın emniyet kaynaklarından aktardığına göre Hizbullah, patlayan çağrı cihazları üyelerine daha yeni dağıtmıştı. Fransız Haber Ajansı (AFP) da Hizbullah'a yakın kaynakların ‘yeni çağrı cihazlarının lityum pillere sahip olduklarını ve aşırı ısınma sonucu patlamış gibi göründüklerini’ söylediklerini aktardı.

ABD merkezli gazete New York Times’ın (NYT) konuyla ilgili bilgi sahibi yetkililere dayandırdığı haberine göre cihazlar patlamadan önce birkaç saniye boyunca bip sesi çıkardı. Saldırıda Hizbullah üyelerine ait yüzlerce çağrı cihazı hedef alındı. Sosyal medyada dolaşan videolarda cihazların yollarda, dükkanlarda ve evlerde insanların ellerinde patladığı ve maddi hasara yol açtığı anlar görülüyor.

Hizbullah: Geniş kapsamlı inceleme başlatıldı

‘Güvenlik ihlalinden’ yaklaşık üç saat sonra Hizbullah tarafından yapılan ilk açıklamada dün öğleden sonra saat 15.30 sularında Hizbullah'ın çeşitli birimlerinde ve kurumlarında çalışanların iletişim için kullandığı çağrı cihazlarının patladığı duyuruldu. Açıklamada “Sebebi açıklanamayan patlamalar şimdiye kadar bir çocuğun ve iki kardeşin ölümüne ve birkaç kişinin de yaralanmasına neden oldu” denildi.

Açıklamada Hizbullah'ın uzman kurumlarının şu an eş zamanlı patlamaların nedenlerini belirlemek için geniş kapsamlı bir güvenlik soruşturması başlattığı belirtildi. Hizbullah tarafından yapılan ikinci açıklamada ise “Mevcut tüm gerçekleri ve verileri inceledikten sonra, bu canice saldırıdan tamamen düşmanımız İsrail'i sorumlu tutuyoruz” ifadeleri kullanıldı.

xc
Başbakan Mikati'nin Milletvekili Ali Ammar'ın oğlu için taziye ziyareti sırasında çekilen bir fotoğrafı (Başbakanlık Basın Ofisi)

Öte yandan Bakanlar Kurulu, Lübnan'ın egemenliğinin ağır bir ihlali olan ve suç teşkil eden İsrail'in bu saldırganlığını kınadı. Hükümetin ilgili ülkeler ve Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde gerekli tüm temasları derhal başlatarak bu suçla ilgili sorumluluklarını ortaya koyduğunu vurgulayan Bakanlar Kurulu, gelişmelerin takip edilebilmesi için toplantılarını kamuoyuna açık olarak yapma kararı aldı.

Bu arada Başbakan Necip Mikati, Milletvekili Ali Ammar'ı ziyaret ederek oğlu için başsağlığı diledi.