Gazze saldırısı uzadıkça Ürdün durumun kötüleşmesinden endişe ediyor

Aktivistler ve protestocular arasında gözaltılar yaşanırken, Ürdün parlamentosu tarihinde ilk kez İsrail ile yapılan anlaşmaları gözden geçiriyor

Başkent Amman’da Gazze'yle dayanışma amacıyla gerçekleştirilen bir Ürdün protestosu (Independent Arabia - Salah Malkavi)"
Başkent Amman’da Gazze'yle dayanışma amacıyla gerçekleştirilen bir Ürdün protestosu (Independent Arabia - Salah Malkavi)"
TT

Gazze saldırısı uzadıkça Ürdün durumun kötüleşmesinden endişe ediyor

Başkent Amman’da Gazze'yle dayanışma amacıyla gerçekleştirilen bir Ürdün protestosu (Independent Arabia - Salah Malkavi)"
Başkent Amman’da Gazze'yle dayanışma amacıyla gerçekleştirilen bir Ürdün protestosu (Independent Arabia - Salah Malkavi)"

Tarık Dilavani

Gazze'deki savaşın Ürdün üzerinde etkisi büyük oldu ve gözlemcilere göre çatışmalar uzun süre devam ederse en çok etkilenen ülkelerin başında Ürdün devleti gelecek.

Son günlerde Gazze'yi desteklemek amacıyla sokaklarda eylemler düzenleyen aktivistlerin tutuklanmasının ardından ülke içinde gerilim arttı.

Ürdün resmi olarak İsrail'e karşı sert bir dil kullanmaya devam ederken, uluslararası toplumun İsrail'e yönelik tutumun önemli ölçüde değiştiği görülüyor. Bunun gibi Ürdün meclisi de tarihinde ilk defa İsrail ile imzalanan anlaşmaların gözden geçirilmesini onayladı.

Halkla İlişkiler ve İletişim Bakanı Mahend Muaybez, Ürdün güvenlik birimlerince gözaltına alınan kişilerin ve protestocuların tehlikeli planlara sahip olduklarını ve bunun ulusal güvenliği olumsuz etkileyebileceğini belirtiyor. Bu durum, halk dayanışması üzerinde olumsuz etkilere yol açabilir.

Muaybez, yasa dışı eylemlerde bulunan, güvenlik güçlerine saldıran ve kamu ve özel mülklere zarar veren yaklaşık 25 kişinin gözaltına alındığını ifade ediyor. Ancak avukatlar, 7 Ekim'den bu yana gözaltına alınan aktivistlerin ve protestocuların sayısının yaklaşık 400 olduğunu tahmin ediyor.

Muaybez, hükümetin yasal çerçevede ifade özgürlüğünü koruma konusundaki tutumunu tekrar vurguluyor. Ayrıca, Ürdün'de yaklaşık bir milyon kişinin ulusal duruşlarını ifade etmek ve Gazze'ye yönelik savaşı kınamak amacıyla farklı bölgelerde yürüyüşler ve protesto eylemleri düzenlediğini belirtiyor. Muaybez, gözaltına alınan aktivistlerin ise Ürdün sınırlarına doğru bir gösteri düzenlemeyi amaçladığını ve güvenlik güçlerinin bu faaliyeti aşmaması gereken bir çizgi olarak gördüğünü ifade ediyor.

Bakanın belirttiğine göre gösterici ve tutuklananların çoğu “İslami İşçi Cephesi” partisine üye ve bu kişilerin çoğunluğu Ürdün Üniversitesi kapısının önünden, evlerinden ve işyerlerinden alındı. Parti, aktivistlerinin Gazze'ye destek verme nedeniyle gözaltına alındığını iddia ediyor.

Parti, keyfi gözaltı kampanyasını kınayarak, kamusal özgürlükler ve ifade özgürlüğüne saldırı olarak nitelendiriyor ve bu eylemin Ürdün'ün resmi tutumuna ters düştüğünü ifade ediyor.

Gözlemciler, “Gazze'yi destekleyen gösterilerin son günlerde gözaltılar nedeniyle hız kestiğini ancak Ürdün'ün İsrail'e karşı resmi tutumunun daha sert ve kararlı hale geldiğini” belirtiyor.

Ürdün tarihinde ilk kez parlamento, İsrail ile yapılan anlaşmaların gözden geçirilmesi için bir adım atmış bulunuyor. Parlamento, bu görevi yerine getirmesi için bir hukuk komitesi yetkilendirdi. Bu görevinin içinde hükümete bu konuda atması gereken adımların belirlenmesi de var.

Parlamento kaynaklarına göre, bu adım, resmi hükümet onayı olmadan atılamazdı ancak bu adımın İsrail'e bir mesaj vermek amacıyla atıldığını ve bu durumun anlaşmaların tamamen iptal edinilmesi anlamına gelmeyeceği belirtiliyor. Özellikle de parlamentonun bu konudaki tavsiyelerinin hükümeti bağlayıcı olmadığı vurgulanıyor.

Milletvekili Yenal Ferihat, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada hükümetin su, elektrik ve gaz anlaşmaları da dahil olmak üzere İsrail ile yapılan tüm anlaşmalara kararlı ve reddedici bir tutum sergilemesini umduğunu ifade etti. Milletvekili bu anlaşmaların gözden geçirilmesinin sadece milletvekillerinin ve halkın öfkesini yatıştırmak için atılan bir adım olmamasını diledi.

Ürdün’ün resmi politikası değişiyor

Ürdün Parlamentosu'nun bu tutumu, Ürdün Dışişleri Bakanı Ayman Safadi'nin resmi televizyon açıklamalarıyla örtüşmüyor. Bu açıklamalar, Ürdün'ün politikasında önemli bir değişiklik sinyali olarak yorumlanabilir. Safadi, "Hamas, çatışmayı başlatmadı bilakis savaşın kendisi Hamas’ı çatışmaya itti” dedi.

Safadi, ayrıca "Hamas'ın, baskı, yoksulluk, insan hakları ihlalleri ve işgalin süregeldiği bir ortamdan doğduğunu" vurguladı. Bu açıklamalar, Ürdün'ün uzun yıllardır Filistin Yönetimi ile sürdürdüğü ilişkilere dayalı olarak Filistin topraklarındaki ittifak politikasını değiştirebileceği yönünde tartışmalara yol açtı.

Hamas ile iletişim kurma konusundaki şüpheleri de değinen Safadi şunları söyledi: “Biz bir devletiz ve iletişimimizi sürdürme konusunda deneyime sahibiz. Amacımız, bu çatışmayı sona erdirmek ve Filistin halkının tüm haklarını karşılamak temelinde adımlar atmaktır.”

Hazır mıyız?

Siyasi analist Hüseyin Ravaşede, Ürdünlülerin Gazze'ye karşı savaşın sonuçları ve sonrasını üstlenmeye hazır olup olmadığını sorguluyor.

Ravaşede, hükümeti tüm senaryoları düşünmeye ve gelecekteki bilinmeyenlere karşı gerekli önlemleri almaya çağırırken zorla yerinden edilme meselesini bir savaş ilanı olarak kabul ediyor. Analist İsrail ile yapılan anlaşmayı masaya koymayı talep ediyor.

Ravaşede,  Ürdün’ün Gazze’deki savaş sonrası dönemde güvenlik desteği sağlama teklifini resmen reddettikten sonra, bölgesel ilişkilerde bir siyasi dönüşüm yaşanıp yaşanmadığını sorguluyor ve bu durumun Ürdün için olası siyasi sonuçlarını değerlendiriyor.

Analist ve yazar Mahir Ebu Tair, Ürdün’ün Gazze’deki duruma ilişkin içinde bulunduğu yaklaşıma yönelik iki farklı tutumu ele alıyor. Bu tutumlar, gereken tepkinin arttırılmasını savunanlar ile daha mantıklı bir yaklaşım isteyenleri içinde barındırıyor.

Ebu Tair, “Ürdün’ün sert tutumuna şüpheyle bakanlar mevcut. Bazıları, bu tutumun İsrail’e karşı stratejik ve taktiksel bir adım olduğunu, Ürdün halkının öfkesini dindirmek için bir geçiş stratejisi olarak kullanıldığını düşünüyor” diyor.

Ayrıca Ebu Tair, Gazze savaşının, “Ürdün sınırlarında yaşanan ve iç istikrarı tehdit eden stratejik tehlikeler barındıran bir savaş” olarak görülmesi gerektiğini vurguluyor. Bu bağlamda, ordunun yeniden hizmete alınması, halk ordusunun kurulması, Ürdünlülerin silahlandırılması ve Ürdün’e yönelik saldırı senaryolarının ciddiyetle ele alınması gerektiğini belirtiyor.



Libya'nın başkentinde şiddetli çatışmalar yaşanırken mahkumlar firar etti

Libya'nın başkenti Trablus'ta UBH’ye bağlı güçler ile Özel Caydırıcı Güç arasındaki silahlı çatışmalar şiddetlendi (AFP)
Libya'nın başkenti Trablus'ta UBH’ye bağlı güçler ile Özel Caydırıcı Güç arasındaki silahlı çatışmalar şiddetlendi (AFP)
TT

Libya'nın başkentinde şiddetli çatışmalar yaşanırken mahkumlar firar etti

Libya'nın başkenti Trablus'ta UBH’ye bağlı güçler ile Özel Caydırıcı Güç arasındaki silahlı çatışmalar şiddetlendi (AFP)
Libya'nın başkenti Trablus'ta UBH’ye bağlı güçler ile Özel Caydırıcı Güç arasındaki silahlı çatışmalar şiddetlendi (AFP)

Libya'nın başkenti Trablus'ta Ulusal Birlik Hükümeti'ne (UBH) bağlı güçler ile Özel Caydırıcı Güç (RADA) arasındaki silahlı çatışmalar şiddetlendi.

Görgü tanıkları, çatışma seslerinin dün gece yarısından bu yana kesilmediğini ve RADA’nın Suk el-Cuma ve Mitiga Uluslararası Havalimanı yakınları gibi çeşitli bölgelerde konuşlandığını söyledi.

Trablus Kızılayı, Trablus’ta olağanüstü hal İ(OHAL) ilan etti ve alarm seviyesini yükseltti. Sosyal medya üzerinden yapılan açıklamada, vatandaşlara dikkatli olmaları ve güvenlikleri için yetkili makamlar tarafından verilen talimatlara uymaları çağrısında bulunuldu. Uçuş takip kayıtlarına göre uçuşlar Mitiga Uluslararası Havalimanı'ndan Misrata Uluslararası Havalimanı'na yönlendirildi.

Libya'daki Birleşmiş Milletler Destek Misyonu (UNSMIL), Trablus'ta sivillerin yoğun olarak yaşadığı mahallelerde son iki gecedir yaşanan ve sivillerin hayatını riske atan şiddet olaylarından derin endişe duyduğunu ifade etti. UNSMIL’in resmi internet sitesi üzerinden yapılan açıklamada, sivillerin yaşadığı tüm bölgelerde derhal ve koşulsuz ateşkes çağrısında bulunulurken çatışmaların devam etmesinin başkenti ve tüm ülkeyi daha da istikrarsızlaştıracağına karşı uyarı yapıldı.

UNSMIL açıklamada ayrıca sükûnet ve arabuluculuk amaçlı tüm çabalara tam destek verdiğini ve Libyalıların can ve mal güvenliği ile istikrarın korunması amacıyla çatışmaların sona erdirilmesi ve diyaloğun kolaylaştırılması için iyi niyet misyonunu yerine getirmeye hazır olduğunu vurguladı.

Öte yandan polis, el-Cedide Hapishanesi yakınlarında devam eden çatışmaların mahkumlar arasında korku ve paniğe neden olduğunu belirtti. Yapılan basın açıklamasında, çoğu ağır cezalı olmak üzere çok sayıda mahkûmun kaçmayı başardığı belirtildi.

Suk el-Cuma’nın ileri gelenleriyle bir araya gelen Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, Başkanlık Konseyine bağlı bir medya platformu tarafından yayınlanan açıklamasında, başkentte toplumsal barışın korunmasının taviz verilemeyecek ortak bir sorumluluk olduğunu ve devlet kurumlarının siyasi gerilimlerden uzak durması gerektiğini söyledi. Menfi, mevcut sürecin en yüksek derecede bilgelik ve ulusal disiplin gerektirdiğini, iç cepheyi birleştirmeyi ve kapsayıcı bir ulusal proje etrafında toplanmayı ve ‘kaos savunucularının’ önünü kesmeyi gerektirdiğini de sözlerine ekledi.

Diğer taraftan UBH, bu gece yaşanan olaylar ve devam eden çatışmalar hakkında yorum yapmaktan kaçındı.