Irak: Halbusi’nin yerine geçecek isim konusunda Sünni kesimde sessiz bir kriz var

Görevden alınan Irak Temsilciler Meclisi Başkanı Muhammed el-Halbusi, Kanun Devleti Koalisyonu’nun bazı üyeleriyle, Tekaddüm Partisi'nden bazı temsilcilerin de bulunduğu bir toplantıda. (Irak Temsilciler Meclisi)
Görevden alınan Irak Temsilciler Meclisi Başkanı Muhammed el-Halbusi, Kanun Devleti Koalisyonu’nun bazı üyeleriyle, Tekaddüm Partisi'nden bazı temsilcilerin de bulunduğu bir toplantıda. (Irak Temsilciler Meclisi)
TT

Irak: Halbusi’nin yerine geçecek isim konusunda Sünni kesimde sessiz bir kriz var

Görevden alınan Irak Temsilciler Meclisi Başkanı Muhammed el-Halbusi, Kanun Devleti Koalisyonu’nun bazı üyeleriyle, Tekaddüm Partisi'nden bazı temsilcilerin de bulunduğu bir toplantıda. (Irak Temsilciler Meclisi)
Görevden alınan Irak Temsilciler Meclisi Başkanı Muhammed el-Halbusi, Kanun Devleti Koalisyonu’nun bazı üyeleriyle, Tekaddüm Partisi'nden bazı temsilcilerin de bulunduğu bir toplantıda. (Irak Temsilciler Meclisi)

Yargı kararıyla görevden alınan Irak Temsilciler Meclisi Başkanı Muhammed el-Halbusi, en önemli kalelerinden biri olan ve memleketi es-Saklaviye’ye yakın mesafede bulunan Felluce şehrine omuzlarda taşınarak döndü.

15 binden fazla kişi, yüzlerce araçla ve yaya olarak Irak'ın başkenti Bağdat yakınlarındaki Felluce'nin girişinde toplanarak Halbusi'nin konvoyunun gelişini bekliyordu.

Ülkenin yönetim üçgeninin taraflarından birine karşı en sert yargı kararlarından birinin verilmesinden iki gün sonra herkes “Halbusi ne diyecek?” diye bekliyordu. O ise “sadece ülkenin en yüksek yasama organının (Irak Temsilciler Meclisi) başkanına karşı yapılmış bir haksızlık” olarak gördüğü bu durum karşısında öfkeli dinleyicilere hitap ederken kullandığı sakin dille herkesi şaşırttı. Binlerce dinleyiciye hitaben yaptığı konuşmada kendisine yapılanların kabul edilemez olduğunu ifade eden Halbusi, herkesi sakin olmaya çağırdı. Halbusi, “Devlete itaatsizlik etmiyoruz ve kara kargaların bu durumu istismar etmesine izin vermeyeceğiz” diyerek hareketi istismar etmeye çalışan radikal örgütlere atıfta bulundu. 2013 yılında Anbar'da gerçekleşen en büyük kitle hareketinde “Geliyoruz Bağdat” gibi mezhepçi sloganlar atılmıştı. Bu da bir yıl sonra DEAŞ'ın Sünni çoğunluğa sahip batı vilayetlerini işgal etmesinin yolunu açmıştı.

Irak'taki siyasi ve hukuki çevrelerde Halbusi'ye ne olduğu, bunun siyasi bir hedef gösterme mi yoksa suçunun kanıtlanmasının ardından bağımsız bir yargı kararı mı olduğu konusundaki görüş ve düşünceler halen farklılık gösteriyor. Bu esnada aynı çevrelerdeki görüşler, Anayasa'nın 93’üncü maddesini dikkate almayan Federal Mahkeme'nin yargı yetkisi konusunda da farklılık gösteriyor. Halbusi hakkında karar verdiği davalarda, sahtecilik davalarının anayasayı yorumlama yetkisine sahip olan Federal Yüksek Mahkeme, kendisinin değil ceza mahkemelerinin yetki alanına girdiği temelinde hareket etti. Meclis Başkanlığı makamı Sünni bileşenin payına düştüğü için, kararın verilmesinden dört gün sonra bazı vasıfları netleşen ihtilaf artık Sünni bileşen içinde yerini aldı.

Halbusi liderliğindeki Tekaddüm Partisi, Sünni güçler arasında Irak Temsilciler Meclisi’nde sandalye çoğunluğunu elinde tuttu. Sünni camia içindeki farklılıklar ise yalnızca Halbusi'nin yerine kimin geçeceği konusunda değil, aynı zamanda yeni Meclis Başkanı'nın seçilmesi sürecinin gerçekleştiği mekanizma konusunda da kötüleşmeye başladı.

Bu bağlamda Sünni bir temsilciye göre, birçok Sünni parti arasında Halbusi'nin yerine geçecek kişinin seçiminin önümüzdeki ay sonunda yapılacak il meclisi seçimleri sonrasına ertelenmesi yönünde bir istek var.

Adının veya mensubu olduğu bloğun belirtilmemesini isteyen Sünni temsilci, Şarku'l Avsat’a şunları söyledi:

“Farklı Sünni bloklardan, hatta Halbusi liderliğindeki blok (Tekaddüm) içinden bile Meclis Başkanlığı için yarışan çok sayıda isim var.”

Temsilci sözlerini şöyle sürdürdü:

“Sünni çevrelerde Halbusi'ye alternatif seçme konusunda acele edilmemesi gerektiğini söyleyen bir görüş var. Buna karşın herkes yerel seçimlere hazırlanıyor. Özellikle de ana bloklar, yani Şii Koordinasyon Çerçevesi ve Kanun Devleti, Federal Mahkeme'nin kararına ve Sadr'ın destekçilerinin seçimleri boykot etme kararına rağmen seçimlerin zamanında yapılması için çalışıyorlar. Böylece özellikle Sünni çevredeki ortam daha da karışık hale gelmeyecektir. Şu anda en uygun çözüm, özellikle de şu anda çok fazla oturum olmadığı için Irak Temsilciler Meclisi Birinci Başkan Yardımcısı’nın oturumları yerel seçimler sonrasına kadar yönetmesidir.”

Ancak bu görüşe karşı çıkanlar olduğu gibi Meclis Başkanlığı koltuğu boşaldıktan sonra bu göreve gelmek isteyen herkese adaylık kapısının açılacağını öngören Meclis İçtüzüğü'ne dayanarak baskı yapanlar da var. Her ne kadar resmi açıdan doğru olsa da yalnızca Sünnilere ait olduğundan pratik açıdan mümkün değil. Bu nedenle alternatif bir aday sunmadan önce Sünni kesim içinde fikir birliğinin olması gerekiyor. Ancak alternatifin seçimine ilişkin mekanizmalar ve formaliteler ne olursa olsun, Halbusi'nin halefi konusunda hâlâ sessiz kalınsa da bir kriz netleşmeye başladı. Halbusi'nin yerine geçecek adayın Tekaddüm Partisi'nden mi yoksa başka bir Sünni parti veya bloktan mı olacağına dair görüşler ortaya çıkmaya başladı.

Sünni kanadın içinden Halbusi'ye herhangi bir alternatif üzerinde mutabakata varılsa bile, yeni alternatif üzerinde diğer partilerin, özellikle de Şiiler ve Kürtlerin siyasi fikir birliğine varması gerekiyor.

Kürtlerin Sünni mezhepten Halbusi'nin yerine kimin geçeceği konusunda bir sorunu yok gibi görünse de birçok Şii güç ve partinin Irak Temsilciler Meclisi Başkanlığı için yeni adaya yönelik gereksinimleri var. Bu da Irak'taki siyasi oyunun kurallarını değiştirecek, yeni adaya siyasi yetkiler ve belki de uyması gereken koşullar verecek yeni ittifakların ortaya çıkması anlamına geliyor. Sünni camia, eğer en önemli egemenlik hakkı olan Meclis Başkanlığı’nı savunamazsa en zayıf noktaya gerileyecek.



İsrail ordusu alıkoyduğu 7 Lübnanlıyı UNIFIL'e teslim etti

Lübnan'ın güneyinde konuşlu UNIFIL güçlerinden askerler (AFP)
Lübnan'ın güneyinde konuşlu UNIFIL güçlerinden askerler (AFP)
TT

İsrail ordusu alıkoyduğu 7 Lübnanlıyı UNIFIL'e teslim etti

Lübnan'ın güneyinde konuşlu UNIFIL güçlerinden askerler (AFP)
Lübnan'ın güneyinde konuşlu UNIFIL güçlerinden askerler (AFP)

Lübnan resmi ajansı NNA, İsrail ordusunun, alıkoyduğu 7 Lübnanlıyı dün Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü'ne (UNIFIL) teslim ettiğini bildirdi. Bu gelişme, İsrail ile Hizbullah arasında yapılan ateşkesin devam ettiği bir dönemde yaşandı.

Şarku’l Avsat’ın NNA’dan aktardığı haberde, “Düşman İsrail, alıkoyduğu 7 Lübnan vatandaşını ateşkesin ardından Ra’s en-Nakura Sınır Kapısı’nda UNIFIL güçlerine teslim etti” ifadeleri yer aldı.

İsrail, bir yıl boyunca karşılıklı olarak devam eden bombardımanın ardından 23 Eylül'den sonra Hizbullah'ın Lübnan’ın güneyindeki ve doğusundaki kalelerine ve Beyrut'un güney banliyösüne yönelik saldırılarını yoğunlaştırdı. Taraflar arasında 27 Kasım'da ateşkes sağlandı, ancak o tarihten bu yana birbirlerini ateşkesi ihlal etmekle suçluyor.

NNA, İsrail tarafından alıkonulan ve sonrasında serbest bırakılan 7 vatandaşın Lübnan Kızılhaçı'nın, Uluslararası Kızılhaç ve UNIFIL güçleri eşliğinde ülkenin güneyindeki Sur kentinde bulunan Lübnan İtalyan Hastanesi'ne götürdüğünü bildirdi. NNA, 7 kişinin gerekli tıbbi muayenelerin ardından sorgulanmaları için ordu istihbaratı tarafından Sayda'daki istihbarat merkezine götürdüklerini belirtti.

UNIFIL Sözcüsü, Ra’s en-Nakura'daki UNIFIL karakolunda bulunan 7 sivilin, Lübnan Kızılhaçı ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) ile koordinasyon içinde serbest kaldıklarını doğruladı. Öte yandan İsrail ordusu konuyla ilgili herhangi bir yorumda bulunmadı.

İsrail ordusu ile İran destekli Lübnan Hizbullah'ı arasında iki ay süren topyekûn savaş da dâhil olmak üzere bir yılı aşkın süredir devam eden çatışmalar 27 Kasım'da varılan ateşkes anlaşmasıyla sona erdi.

ABD ve Fransa’nın ortak arabuluculuğunda varılan ateşkes anlaşması, İsrail ordusunun 60 gün içinde kademeli olarak Lübnan'dan, Hizbullah'ın ise Lübnan'ın güneyinden Litani Nehri'nin kuzeyindeki bölgelere çekilmesini öngörüyor. Anlaşmaya göre Litani Nehri'nin güneyindeki Lübnan bölgeleri Hizbullah'ın ağır silahlarından arındırılacak ve Lübnan ordusu ve güvenlik güçleri, İsrail ordusu ve Hizbullah'ın mevzilerini devralacak.

NNA dün İsrail ordusunun Kefer Kila beldesinde geniş çaplı yıkım operasyonları gerçekleştirdiğini ve Bint Cubeyl’e bağlı Hanin bölgesinde bazı evleri imha ettiğini bildirdi. NNA, İsrail ordusunun güneydeki köylere yönelik tekrarlanan saldırılarını kınadı.

İsrail ordusu tarafından yapılan açıklamada, İsrail ve Lübnan arasındaki ateşkes ve mutabakatlar uyarınca, askerlerinin sekiz silah deposunun da olduğu bir savaş yerleşkesini tespit ve imha ettiği belirtildi.