İsrail, Şifa Hastanesi’nin proje planlarını nasıl elde etti?

Gazze Şeridi’ndeki Şifa Hastanesi, son birkaç gün içinde dünyanın en çok tanınan hastanesi haline geldi

Yerinden edilen Filistinlilerin Şifa Hastanesi kompleksinin bahçesinde kurdukları derme-çatma çadırlar (Reuters)
Yerinden edilen Filistinlilerin Şifa Hastanesi kompleksinin bahçesinde kurdukları derme-çatma çadırlar (Reuters)
TT

İsrail, Şifa Hastanesi’nin proje planlarını nasıl elde etti?

Yerinden edilen Filistinlilerin Şifa Hastanesi kompleksinin bahçesinde kurdukları derme-çatma çadırlar (Reuters)
Yerinden edilen Filistinlilerin Şifa Hastanesi kompleksinin bahçesinde kurdukları derme-çatma çadırlar (Reuters)

Londra: Majalla

Gazze Şeridi’ndeki Şifa Hastanesi, İsrail ordusu tarafından yapılan saldırının ardından basında yer alan haberlerin ilk sırasına yerleşti.

İsrail ve müttefiki olan ABD, Hamas Hareketi’ni Şifa Hastanesi kompleksinde silahlar ve askeri tesisler gizlemekle suçlarken Hamas, bu iddiayı reddediyor.

Şifa Hastanesi’nin hikayesi ne? İsrail hastane planlarını nasıl ele geçirdi?

Gazze Şeridi'nin en büyük hastanesi olan Şifa Hastanesi, Gazze’deki küçük bir balıkçı limanından birkaç yüz metre uzakta, sahildeki mülteci kampı ile Rimal mahallesi arasında yer alıyor. Hastane kompleksi binalardan ve avlulardan oluşuyor.

Birleşmiş Milletler (BM) tahminlerine göre, günlerdir İsrail tankları tarafından kuşatılmış durumda olan Şifa Hastanesi’nde hastalar, sağlık personeli ve yerinden edilenler olmak üzere en az 2 bin 300 kişi bulunuyor. Bundan birkaç gün önce henüz hastane çevresinde çatışmalar patlak vermemişken, 7 ekimden bu yana Gazze Şeridi’ne yönelik yoğun bombardımandan korunmayı ümit eden yerinden edilen on binlerce insan, diğer sağlık ve eğitim kurumlarının yanı sıra buraya sığınmıştı.

Şifa Hastanesi, 1946 yılında Filistin'deki İngiliz mandası sırasında, İngiltere'nin buradan çekilmesinden iki yıl önce inşa edildi. Hastane, 1948 savaşından sonra Mısır'ın Gazze’yi yönettiği neredeyse yirmi yıl boyunca varlığını sürdürdü.

Şifa Hastanesi’nin sağlık personeline göre, 14 Kasım Salı günü itibarıyla hastanede 36 prematüre bebek tedavi altındaydı. Sağlık personeli, İsrail'den bebeklerin tahliyesi için küvöz sağlanmasını istemesine rağmen bu nakil için net bir mekanizmanın ortaya konulmadığını söylediler.

Prematüre 39 bebekten üçü, bu hafta küvözleri çalıştıran jeneratörlerin yakıtının bitmesi nedeniyle hayatını kaybetti.

Şifa Hastanesi Müdürü Muhammed Ebu Silmiyye, 14 Kasım Salı günü yaptığı açıklamada, kompleksin avlusundaki toplu mezara en az 179 kişinin gömüldüğünü söyledi. Ebu Silmiyye, hastane bahçesine defnedilenler arasında elektrik kesintisi sonucu küvözlerin çalışmayı durdurması nedeniyle hayatını kaybeden yedi prematüre bebeğin de olduğunu aktardı.

Şifa Hastanesi’nin tarihi

Şifa Hastanesi, 1946 yılında Filistin'deki İngiliz mandası sırasında, İngiltere'nin buradan çekilmesinden iki yıl önce inşa edildi. Hastane, 1948 savaşından sonra Mısır'ın Gazze’yi yönettiği neredeyse yirmi yıl boyunca varlığını sürdürdü.

İsrail, 1967 yılında Gazze Şeridi'nin kontrolünü ele geçirip işgal etti. Hastane, Gazze Şeridi'nin kontrolü Hamas'a geçinceye kadar uzun bir süre önemli bir yer olarak kaldı. Çok sayıda Filistinli, İsrail ordusuyla yaşanan çatışmalar sırasında bu hastaneye sığınıyordu.

asdwef
Şifa Hastanesi kompleksine giren İsrail askerleri, 15 Kasım 2023

İngiltere merkezli Times gazetesi, 1971 yılında, hemşireler odasındaki yatağın altına saklanan Filistinli bir silahlı adam ile hastaneyi arayan İsrail askerleri arasındaki silahlı çatışmayı haberleştirdi.

Ardından ABD merkezli New York Times (NYT) gazetesi,1987 yılında, İsrail’in Filistin topraklarını işgaline karşı başlatılan Birinci İntifada’nın ilk haftasında, yüzlerce Filistinlinin hastanenin çevresini saran İsrail askerlerine ‘Ya gelip bizi öldürün ya da gidin’ sloganları atarak taş attığı çatışmaların yaşandığını duyurdu.

İsrail basınında çıkan haberlere göre, İsrailli mimarlar, 1980'lerde hastanenin yenilenmesi ve yeniden inşası sürecini denetledi. İsrail Mimarlık Arşivi'nin (The Israel Architecture Archive/IAA) kurucusu Zvi Elhayani, İsrail’in günlük gazetelerinden Yedioth Ahronoth gazetesinin internet sitesi için kaleme aldığı makalede, “İsrail, ABD’nin desteğiyle hastane kompleksini yenilemek ve genişletmek için bir proje başlattı. Bu proje aynı zamanda zemininde beton bir yer altı mekanı inşasını da içeriyordu. Hamas, son yıllarda yaşanan talihsiz bir olay sonucu bu yer altı mekanını ele geçirdi” ifadelerini kullandı. Ancak Elhayani, iddiasını destekleyecek herhangi bir kanıt sunmadı.

İsrailli güvenlik uzmanı Roni Shaked, İsrail televizyon kanalı Makan’a yaptığı açıklamada, 43 yıl önce Şifa Hastanesi’nin genişletilmesi çalışmalarını yerinde takip ettiğini söyledi. Hastanenin genişletilmesi projesinin İsrail ordusunun gözetiminde İsrailli bir mühendislik firması tarafından üstlenildiğine dikkati çeken Shaked, Şifa Hastanesi ile Yeşil Hat (1947 Öncesi Sınırlar) içinde yer alan İsrail’in Hadera şehrinde bulunan bir hastane ile arasında projelerinin aynı firma tarafından hazırlanmış olması nedeniyle büyük benzerlik olduğunun altını çizdi.

Shaked, Şifa Hastanesi altındaki yer altı ‘sığınaklarının’ İsrail merkezli bir mühendislik şirketi tarafından tasarlandığını ve Filistin Yönetimi'nin 1994 yılında Oslo Anlaşmaları kapsamında Gazze Şeridi'nin yönetimini devralmasından önce İsrail ordusu tarafından kullanıldığını açıkladı. Bu da Shaked’in de kabul ettiği üzere İsrail ordusunun Şifa Hastanesi’nin tüm iç ve yer altı yapıları hakkında ayrıntılı plan şemalarına sahip olduğu anlamına geliyor. Ancak Shaked’e göre İsrail, Hamas'ın Şifa Hastanesi altındaki sığınakları başka bir yere giden yeni tünellere bağlayıp bağlamadığını bilmiyor.

cdfergt
Şifa Hastanesi kompleksinde ‘tıbbi malzeme’ yazan kutuların yanında duran bir İsrail askeri, 15 Kasım 2023 (Reuters)

Fetih Hareketi’ne (El Fetih) bağlı Filistinli güvenlik güçleri, 1994 yılında Oslo görüşmeleri sırasında Filistinlilere Gazze'de sınırlı bir özyönetim hakkı verildiğinde hastanenin çatısına Filistin bayrağı çekti.

Hastanenin fiili kontrolü, 2006 yılındaki seçimlerde El Fetih karşısında zafer kazanan Hamas Hareketi’ne devredildi. Hamas, daha sonra 2007 yılında Gazze’deki askeri nüfuzunun kapsamını genişletti.

El Fetih ile Hamas arasında, Hamas’ın Gazze Şeridi'nin kontrolünü elde etmesine kadar devam eden süreçte yaşanan iktidar mücadelesi sırasında hem Şifa Hastanesi hem de diğer hastaneler, her iki tarafın üyelerinin, karşı tarafın yaralılarına zarar vermeyeceği bir ateşkes formülüyle tedavileri için kullanıldı.

İsrail daha önce Hamas üyelerinin, Şifa Hastanesi kompleksindeki gizli bölgelerde saklandığını öne sürmüştü. Tel Aviv, aynı iddiayı bin 400'den fazla Filistinlinin ve 13 İsraillinin öldürüldüğü 2008-2009 savaşında da ortaya attı.

Baskın ve geri çekilme

İsrail askerleri, çarşamba sabahı Şifa Hastanesi'ne baskın düzenledikten hemen sonra içeridekilerden teslim olmalarını istedi. Hoparlörler aracılığıyla 16 yaş ve üzeri tüm genç erkeklere, elleri havada hastane kompleksinin dışına çıkıp teslim olma çağrısı yaptı.

Birkaç gün önce işini yapmak için hastaneye giden ve orada mahsur kalan bir gazeteciye göre, hastanenin yanık, doğum, ameliyat ve diyaliz bölümlerinden Filistinli erkekler ellerini havaya kaldırarak sırayla dışarıya çıktı.

İsrail ordusundan üst rütbeli bir yetkili, İsrail güçlerinin Şifa Hastanesi’nde silah bulduklarını açıkladı, fakat Hamas bu açıklamayı yalanladı.

Şifa Hastanesi kompleksinin avlusunda yaklaşık bin kişinin ellerini havaya kaldırdığını gördüğünü söyleyen gazeteci, askerlerin bazılarından kıyafetlerini çıkarmalarını istediğini aktardı. Gazeteci, bu sırada bazı askerlerin ise hastane koridorlarında dolaşıp farklı bölümlerdeki kadınların ve çocukların ağlama sesleri arasında bir odadan diğerine geçerken havaya ateş açtıklarını belirtti. Askerlerin iç çamaşırlarını tekrar giymelerini istediği yaklaşık yüz kişiyi tutukladığını ifade eden gazeteci, İsrail ordusunun akşam saatlerinde hastaneden çekildiğini ve tankların hastane çevresine yeniden konuşlandırıldığını kaydetti.

Öte yandan İsrail Ordu Sözcüsü Richard Hecht, CNN'e yaptığı açıklamada, hastanede herhangi bir silah bulunup bulunmadığını söylemedi. Hecht, daha sonra daha fazla bilginin sağlanacağını belirtti.

Hecht, şöyle devam etti:

Bölgede, hastanenin yakınlarında Hamas’a ait önemli bir altyapının olduğunu anlıyoruz. Muhtemelen hastanenin altında. Yani üzerinde çalıştığımız şey bu. Bu bize zaman kazandıracak. Bu karmaşık bir savaş.”

İsrail güçlerinin hastane içinde yalnızca belirli bir alana girdiğini açıklayan Hecht, “Kapsamlı bir baskın olmadı” diye ekledi.

Hecht, İsrail askerlerinin hastaneye girmesi öncesinde karşılıklı çatışmanın yaşandığını, ancak içeri girdikten sonra ‘hiç çatışmanın olmadığını’ kaydetti.

Öte yandan kimliğinin gizli tutulmasını isteyen İsrailli üst düzey bir yetkili, çarşamba sabahı gazetecilere yaptığı açıklamada, askerlerin hastanenin sağlık görevlileri ve hastaların bulunduğu yerden uzaktaki bir bölümde faaliyet yürüttüklerini söyledi.

Yetkili, sözlerine şöyle devam etti:

İsrail askerleri, halihazırda Hamas’a ait silahları ve diğer askeri altyapıları bulmuş durumda. Hamas’ın son bir saat içinde Şifa Hastanesi'ni karargâh olarak kullandıklarına dair somut deliller olduğunu gördük.”

wdfewf
İsrail ordusunun 15 Kasım'da yayınladığı ve Gazze'deki Hamas eğitim üssünde bulunduğunu iddia ettiği silahlara ait bir fotoğraf (Reuters)

Ancak Hamas, İsrail ordusunun iddialarını yalanladığı açıklamada şunları söyledi:

Siyonist işgalin Şifa Hastanesi kompleksi içinde silah bulduğu iddiası, Gazze'nin sağlık sistemini yok etmeye yönelik işlediği suçu meşrulaştırmaya çalıştığı yalan ve ucuz propagandanın devamından başka bir şey değildir.

İsrailli yetkili ise “Bu çok spesifik ve kesin bir süreçtir. Askerlerimiz oldukça büyük bir yer olan hastane kompleksinin belirli bir bölgesinde bulunuyor” dedi. Hastane baskınının ne kadar daha süreceğine değinmekten kaçınan yetkili, “Askerlerimiz aldığımız istihbarata dayanarak yavaş ve bilinçli bir şekilde ilerliyor” şeklinde konuştu.

Dünya Sağlık Örgütü, salı günü yaptığı açıklamada, Gazze'de bombardımanların yanı sıra ciddi bir boyuta ulaşan yakıt sıkıntısı nedeniyle 36 hastaneden 22'sinin hizmet dışı kaldığını duyurdu.

İsrailli yetkililer, daha önce Gazze'deki 240 İsrailli rehinenin bir kısmının hastanelerin alt bölümlerinde olabileceklerini açıklamıştı. Ancak Şifa Hastanesi baskınında ana hedefin rehineler olmadığını söyleyen ordu sözcüsü Hecht, “(Bu baskında) bilgi edinmeye ve hakkında istihbarat sahibi olduğumuz bazı askeri imkanları ortadan kaldırmaya odaklandık” dedi.

Kimliğini gizli tutan İsrailli askeri yetkili, İsrail askerlerinin hastaneye girmeye çalıştığı sırada hastanenin dışında çıkan çatışmada dört silahlı kişinin öldürüldüğünü açıkladı.   Askerlerin arama yaptıkları bölgede buldukları kişileri sorguya çektiklerini belirten yetkili, “Bildiğim kadarıyla içlerinden biri Hamas üyesiydi” diye konuştu.

Öte yandan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, çarşamba günü İsrail ordusunun Şifa Hastanesi'ne düzenlediği baskının ardından yaptığı açıklamada, ‘Gazze'de ulaşamayacakları hiçbir yer olmadığını’ vurguladı.

htyjuk
El Aksa Şehitleri Hastanesi acil servisinde yaralı Filistinli bir kadın, 15 Kasım 2023 (AFP)

Burada Şifa Hastanesi’nin çatışmalar sonucunda Gazze Şeridi'nde zorluklarla karşılaşan tek hastane olmadığı belirtilmeli. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından salı günü yapılan açıklamaya göre, Gazze'deki 36 hastaneden 22'si bombardımanların yanı sıra ciddi yakıt sıkıntısı nedeniyle hizmet dışı kaldı.

Kırk gün sonra ilk kez çarşamba günü Mısır'dan bir akaryakıt kamyonu Refah Sınır Kapısı üzerinden Gazze Şeridi'ne girdi. Mısırlı bir kaynak, sevkiyatın ‘Birleşmiş Milletlere (BM) ait yardım tırlarının yakıtı bittiği için çalışamaz hale gelmesinin ardından Gazze’ye yardımların girişini kolaylaştırmak amacıyla gönderildiğini’ açıkladı. BM Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) ise ‘Gazze’ye giren yakıtın asla yeterli olmadığını’ kaydetti.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Londra Merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.



Lübnan ordusu ülkenin güneyinde Hizbullah tüneli buldu

Hizbullah tünelini denetleyen Lübnan Ordusu, Litani Nehri'nin güney bölgesindeki tüneli etkisiz hale getirdi (Lübnan Ordusu Rehberlik Müdürlüğü)
Hizbullah tünelini denetleyen Lübnan Ordusu, Litani Nehri'nin güney bölgesindeki tüneli etkisiz hale getirdi (Lübnan Ordusu Rehberlik Müdürlüğü)
TT

Lübnan ordusu ülkenin güneyinde Hizbullah tüneli buldu

Hizbullah tünelini denetleyen Lübnan Ordusu, Litani Nehri'nin güney bölgesindeki tüneli etkisiz hale getirdi (Lübnan Ordusu Rehberlik Müdürlüğü)
Hizbullah tünelini denetleyen Lübnan Ordusu, Litani Nehri'nin güney bölgesindeki tüneli etkisiz hale getirdi (Lübnan Ordusu Rehberlik Müdürlüğü)

Lübnan basını, Lübnan ordusunun Mekanizma Komitesi’nin talebi üzerine yapılan soruşturma sonucunda, ülkenin güneyindeki Tulin beldesinde Hizbullah tarafından inşa edilen tünellerden birini keşfettiğini bildirdi. Basında yer alan haberlerde, bu bölgenin daha önce İsrail tarafından bombalandığı belirtildi.

Lübnan ordusu, daha önce de Mekanizma Komitesi ve Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Barış Gücü (UNIFIL) arasındaki koordinasyon çerçevesinde Mekanizma Komitesi'nin talebi üzerine ve İsrail'in tehdidi sonrasında bazı yerleri ortaya çıkarmıştı. Bu son olay ise geçtiğimiz hafta İsrail'in bir evi bombalamakla tehdit etmesinin ardından Lübnan ordusunun güneydeki Yanuh beldesinde bir binayı kapsamlı bir şekilde aramasının ardından geldi. Yapılan aramada evde herhangi bir silah bulunamadı.

Bu olay, İsrail’in Lübnan’ın güneyinde bombardımanlarına devam ettiği ve çarşamba günü Kefer Kila beldesini hedef alan bir hava saldırısı düzenlediği bir dönemde meydana geldi. Ulusal Haber Ajansı (NNA), saldırının el-Aziziye ve eş-Şahrub beldeleri arasındaki Sari Tepesi’ni hedef aldığını bildirdi, ancak herhangi bir can kaybından bahsetmedi.

Başbakan Yardımcısı Mitri: Lübnan Ordusu sonraki aşamalara geçmeye hazır

Öte yandan Lübnan Başbakan Yardımcısı Tarık Mitri, Mekanizma Komitesi’ni bir tartışma forumu ve anlaşmalara uyumu denetleme ve doğrulama çerçevesi olarak nitelendirdi.

Beyrut'ta düzenlenen Carnegie Ortadoğu Merkezi'nin sekizinci konferansının ilk oturumunun açılışına katıldığı sırada İsrail'in sık sık tekrarlanan ihlallerine karşın, Lübnan'ın ilk günden itibaren bu anlaşmalara bağlılığını teyit eden Mitri, Hizbullah'ın silahlarına ilişkin olarak “Genelkurmay Başkanı Rudolf Heykel, ordunun kapasitesinin güçlendirilmesiyle başlayan beş aşamalı bir plan önerdi” dedi. Litani Nehri çevresindeki bölgede devlet otoritesinin genişlemesinin kademeli bir ilerleme kaydettiğini ve ordunun Litani Nehri'nin güneyindeki görevini tamamlamak üzere olduğunu ve sonraki aşamalara geçmeye hazırlandığını vurguladı.

jgıu
Sınır kasabası Alma eş-Şaab'da bir askeri aracın üzerinde duran Lübnan askerleri, 28 Kasım 2025 (Reuters)

Yeniden yapılanma konusunda uluslararası toplumun desteğinin ön koşulu olarak devletin otoritesini tesis etmesini istediğini belirten Mitri, Arap ülkelerinin uluslararası ilişkiler yoluyla destekleyici bir rol oynayacağını umduğunu ifade etti.

Lübnan ve İsrail'den sivillerin katıldığı ikinci oturum

Olay, Lübnan-İsrail müzakerelerinde Lübnan heyetinin başkanı Büyükelçi Simon Kerem'in, aralık ayı başlarında gerçekleşen önceki oturumda İsrailli bir sivil ile birlikte iki ülke arasındaki ilk doğrudan görüşmelerde bulunduktan sonra katılacağı ikinci oturum olacak olan ateşkesin izlenmesinden sorumlu Mekanizma Komitesi'nin 19 Aralık'ta yapılması planlanan yeni oturumundan iki gün önce yaşandı. Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, çarşamba günü Kerem ile bir araya geldi ve komitenin yaklaşan toplantısı öncesinde kendisine talimatlarını iletti.

Ateşkes İzleme Komitesi'nde Lübnan, İsrail, Fransa, ABD ve BM yer alıyor. Ateşkes anlaşması, düşmanlıkların durdurulmasını ve Hizbullah'ın Litani Nehri'nin kuzeyine çekilmesini, bunun sonucunda Lübnan genelinde silahsızlandırılmasını ve İsrail ordusunun son savaş sırasında ilerlediği mevzilerden çekilmesini öngörüyor. Ancak İsrail, Lübnan topraklarındaki beş stratejik noktada askeri olarak varlığını sürdürürken, Hizbullah silah bırakmayı reddediyor.


Lübnan ordusunu desteklemek için "Paris toplantısında" üç öncelik belirlendi

Ordu Komutanı General Rudolph Heykel, pazartesi günü güneyde silahsızlanma planının ilk aşamasının uygulanmasını gözden geçirmek üzere yaptığı ziyarette büyükelçiler, diplomatlar ve askeri ataşelerle bir araya geldi (Yönlendirme Müdürlüğü)
Ordu Komutanı General Rudolph Heykel, pazartesi günü güneyde silahsızlanma planının ilk aşamasının uygulanmasını gözden geçirmek üzere yaptığı ziyarette büyükelçiler, diplomatlar ve askeri ataşelerle bir araya geldi (Yönlendirme Müdürlüğü)
TT

Lübnan ordusunu desteklemek için "Paris toplantısında" üç öncelik belirlendi

Ordu Komutanı General Rudolph Heykel, pazartesi günü güneyde silahsızlanma planının ilk aşamasının uygulanmasını gözden geçirmek üzere yaptığı ziyarette büyükelçiler, diplomatlar ve askeri ataşelerle bir araya geldi (Yönlendirme Müdürlüğü)
Ordu Komutanı General Rudolph Heykel, pazartesi günü güneyde silahsızlanma planının ilk aşamasının uygulanmasını gözden geçirmek üzere yaptığı ziyarette büyükelçiler, diplomatlar ve askeri ataşelerle bir araya geldi (Yönlendirme Müdürlüğü)

İsrail'in Lübnan ile ateşkes anlaşmasını bozabilecek bir gerilime yol açabileceği endişeleri arasında, Lübnan ordusuna destek yollarını görüşmek ve Hizbullah'ı silahsızlandırma çabalarını gözden geçirmek üzere bugün Paris'te Fransa, Suudi Arabistan, Amerika Birleşik Devletleri ve Lübnan temsilcilerinin katılımıyla dörtlü bir toplantı düzenleniyor.

Fransız kaynakları, İsrail'in savaşa geri dönme yönündeki tekrarlanan ve aleni tehditleri göz önüne alındığında, Paris'in Lübnan üzerinde ciddi bir tehlike hissettiğini belirtiyor.

Paris'teki bilgili kaynaklar, bugün yapılacak toplantının üç ana öncelik çerçevesinde gerçekleştiğini söylüyor; bunlardan ilki, İsrail ve Lübnan arasındaki düşmanlıkların sona ermesini izlemekle görevli mekanizmanın gözden geçirilmesi ve geliştirilmesinin değerlendirilmesidir.

Lübnan'da İsrail'in gerilimi tırmandırmasını engellemek, toplantının ikinci önceliği olacak. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre toplantıya Lübnan Ordu Komutanı General Rudolph Heykel de katılacak ve silahların devletin elinde kalmasını sağlamaya yönelik Lübnan çabalarına dair bir genel bakış sunacak.

Üçüncü öncelik, ABD elçisi Morgan Ortagus'un ülkesinin Lübnan'daki planlarıyla ilgili olarak ne söyleyeceği ile ilgilidir.


Sadr, Irak’ta iki ilde askeri kanadını dondurdu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

Sadr, Irak’ta iki ilde askeri kanadını dondurdu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

Irak’ta Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr, Salı günü yaptığı açıklamada, hareketin askeri kanadı olarak bilinen “Seraya es-Selam”ın Basra ve Vasıt (Kût) vilayetlerinde faaliyetlerinin dondurulmasına karar verdiğini duyurdu. Açıklama, hareket mensuplarının bir kamu görevlisini darp ettiği görüntülerin sosyal medyada yayılmasının ardından geldi.

Irak makamları zaman zaman, belediye mevzuatına aykırı biçimde inşa edilen yapıları yıkım kararıyla kaldırıyor. Yerel halk arasında “tecevüz” olarak bilinen bu kaçak yapılar sorunu, çoğu zaman siyasi ve toplumsal gerilimlere neden oluyor.

Son olarak, sosyal medyada paylaşılan videoda Sadr Hareketi’ne bağlı kişiler olduğu belirtilen bir grup, Basra’nın merkezinde kaçak yapıların yıkımından sorumlu Makal Belediyesi Müdürü Esir el-Ubeydi’yi darbediyor. Görüntülerde, Ubeydi’nin, hareket mensuplarına ait olduğu öne sürülen kaçak bir evi yıktığı için hedef alındığı belirtiliyor. Video ülkede geniş yankı uyandırdı ve tepkiye yol açtı.

Basra’daki kaynaklara göre, yıkılan ev Sadr Hareketi’ne bağlı din adamı Şeyh Kusay el-Esedi’ye ait. El-Esedi’nin dinî eğitim gören, cuma imamı ve Seraya es-Selam’da görevli bir isim olduğu aktarılıyor. Ev, kentin en değerli bölgelerinden birinde izinsiz olarak kullanılıyordu.

Sadr’a yakınlığıyla bilinen ve X platformunda açıklama yapan “Salih Muhammed el-Iraki” isimli hesap, Seraya es-Selam’ın Basra ve Vasıt’ta altı ay süreyle “dondurulması ve tüm merkezlerin kapatılması” talimatını duyurdu. Açıklamada, kararın, “Seraya es-Selam’ın adını kirleten ihlallerin ve hakaretlerin önüne geçmek amacıyla” alındığı belirtildi.

Iraki mesajında, söz konusu davranışların “harekete karşı dış çevreler tarafından kasıtlı olarak yapılmış olabileceğini” öne sürerek “Seraya es-Selam’ın itibarı benim için varlıklarından daha önemlidir” ifadelerini kullandı.

Seraya es-Selam mensupları, 2014’ten bu yana özellikle Samarra kentinde yoğun şekilde konuşlanmış durumda. Kentte, 2006’da El Kaide tarafından bombalanan İmam Ali el-Hadi ve İmam Hasan el-Askeri türbeleri bulunuyor ve saldırının ardından bölgede mezhepsel çatışmalar patlak vermişti.

Örgütün ayrıca Bağdat ve Şii nüfusun çoğunlukta olduğu orta ve güney vilayetlerinde yaygın merkezleri bulunuyor. Hareket mensupları geçmişte de sosyal medyada Sadr’a yönelik sert eleştiriler yapan kişilere saldırmakla gündeme gelmişti.

sdvfg
Irak'ın güneyindeki Basra kentinde bulunan Şatt el-Arab sahil şeridinin önünden araçlar geçiyor (AFP)

Sadr hareketi, son hükümette ve parlamentoda temsil gücünü kaybetmiş olsa da, Seraya es-Selam ve hareket tabanı pek çok bölgede hâlâ ciddi nüfuza sahip.

Basra Valisi Esad el-İydani, saldırı sonrasında Sadr ile iletişime geçtiğini açıklayarak, “Sadr bu ihlali reddetti ve sorumluların cezalandırılacağını söyledi” dedi.

‘Mutsuz bir durumdayım’

Saldırıya uğrayan belediye yetkilisi Esir el-Ubeydi, yaşananları “mutsuz ve trajik bir durum” olarak tanımladı. Basra valisine gönderdiği ses kaydında, “Bu muameleyi hak edecek ne yaptığımı bilmiyorum” ifadelerini kullanarak korunma talep etti.

Ubeydi, görevini güvenlik güçleri ve yıkım ekipleri eşliğinde yürüttüğünü belirterek, evinin iki gündür akrabaları tarafından korunmak zorunda kaldığını anlattı. Yaptığı açıklamada, “Dört gündür uyuyamıyorum. Şikâyet için karakola gittiğimde bile hareket mensupları benden önce oradaydı” dedi.

Basra’da kaçak yapıların sayısına ilişkin net veri bulunmasa da, kentte nüfus artışı ve çarpık kentleşme nedeniyle sorun giderek büyüyor. Yerel yönetim son dönemde çok sayıda kaçak yapıyı yıktı ancak bu operasyonlar çoğu zaman bölgede gerginliklere yol açıyor.