Kahire ve Doha esir takası için iş birliği yapıyor

Mısır Dışişleri Bakanı Şukri, Macron’un Sisi ve Temim ile görüşmesinin ardından Katar Uluslararası İşbirliği Bakanı ile görüştü.

Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri, Katar Uluslararası İşbirliğinden Sorumlu Devlet Bakanı Lulva el-Hater’i kabul etti (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri, Katar Uluslararası İşbirliğinden Sorumlu Devlet Bakanı Lulva el-Hater’i kabul etti (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
TT

Kahire ve Doha esir takası için iş birliği yapıyor

Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri, Katar Uluslararası İşbirliğinden Sorumlu Devlet Bakanı Lulva el-Hater’i kabul etti (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri, Katar Uluslararası İşbirliğinden Sorumlu Devlet Bakanı Lulva el-Hater’i kabul etti (Mısır Dışişleri Bakanlığı)

Kahire, özellikle İsrail’in son iki günde ortaya çıkan engelleme girişimleri gölgesinde, Filistinli direniş grupları ile İsrail arasındaki esir takası konusunu ilerletmek amacıyla bölgesel ve uluslararası temaslarını sürdürüyor.

Müzakereleri takip eden bir kaynak, Mısır’daki temasların, Gazze’deki çatışmanın iki tarafı arasında yakın zamanda tamamlanması planlanan esir takasına ilişkin devam eden istişareleri ilerletmek amacıyla son yirmi dört saat boyunca ABD ve Katar süreçlerine odaklandığını ortaya koydu.

Kimliğinin açıklanmasını istemeyen kaynak, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, hükümet için taraflarla ilgili siyasi hesaplar uyarınca İsrail’in zaman zaman değişen açıklamalarına bakılmaksızın Mısır’ın bu süreçte yoğun çabalarının devam ettiğini belirtti. Kaynak, “Mısır, bu meseleyi, uzun süreli bir ateşkese yol açacak önlemlerin alınmasını amaçlayan daha geniş bir hedefin parçası olarak görüyor” dedi.

Bölgesel ve uluslararası taraflar

Şu anda bölgesel ve uluslararası taraflarla sürdürülen koordinasyon hakkında “Mısır tüm taraflara açıktır ve Gazze Şeridi’ndeki durumun iyileştirilmesine yönelik her türlü çabayı desteklemektedir” diyen kaynak, Washington’un tutukluları, özellikle de ABD vatandaşlığına sahip olanları mümkün olan en kısa sürede serbest bırakma arzusu ışığında, ABD’li yetkililerle temasların ilerleme kaydettiğini vurguladı. Kaynak, Katar ile koordinasyonun, çabaları koordine etmek ve ortak çabaları başarılı kılmak amacıyla en üst düzeyde gerçekleştiğini ifade etti.

Hamas’ın Tel Aviv’deki bir duvara astığı İsrailli mahkumların posterleri (AFP)
Hamas’ın Tel Aviv’deki bir duvara astığı İsrailli mahkumların posterleri (AFP)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, geçen cumartesi günü düzenlediği basın toplantısında Hamas’la herhangi bir esir takası konusunda anlaşmaya varılmadığını duyurdu. Netanyahu, geçen hafta ABD merkezli bir kanala yaptığı televizyon açıklamalarında ‘anlaşmanın yakın olduğunu’ ima etmesinin ardından, rehinelerin serbest bırakılmasına yönelik herhangi bir anlaşmaya ilişkin bilginin ‘somut gelişmeler olması durumunda ve olduğu zaman’ yayınlanacağını vurguladı.

İsrailli yetkililere göre Hamas hareketi, 7 Ekim’den bu yana 239 İsrailli ve yabancı rehineyi alıkoyuyor. Filistin direniş hareketi, tutukluların ayrıntılarını açıklama konusunda çekingen davranırken, İsrail bombardımanı sonucunda bir kısmının öldürüldüğünü duyurdu. Hamas hareketinin askeri kanadı olan El-Kassam Tugayları da cumartesi günü İsrailli mahkumları koruyan gruplarla teması kaybettiğini açıklayarak, akıbetlerinin bilinmediğini ifade etti.

Mısır - Katar koordinasyonu

Öte yandan Mısır Dışişleri Bakanı Sameh Şukri, Katar yardımını el-Ariş Havaalanı ve Refah kapısına ulaştırmak üzere yaptığı ziyaret kapsamında, Katar Devleti’nin Uluslararası İşbirliğinden Sorumlu Devlet Bakanı Lulva el-Hater ile bir araya geldi. Mısır Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, görüşmelerde kardeş Filistin halkına insani yardımların erişimini artırmaya yönelik ortak çabaları koordine etmenin yolları ele alındı. İki bakan aynı zamanda Mısır ve Katar’ın Gazze’deki savaşı durdurma yolunda gerçekleştirdiği hareketler ve iletişimlere ilişkin bir değerlendirmede de bulundu. Bakanlar, derhal ve koşulsuz bir ateşkese ulaşmanın kaçınılmaz olduğunu, uluslararası tarafların İsrail’in sivillere ve sivil tesislere yönelik, uluslararası hukuk kurallarını ve uluslararası insancıl hukuku baltalayan ihlallerini durdurma ve faillerden hesap sorma sorumluluklarını üstlendiklerini vurguladı.

Şukri’nin Katarlı Bakan ile yaptığı görüşmelerde Gazze’deki duruma ilişkin iki ülke arasındaki koordinasyon üzerinde duruldu (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
Şukri’nin Katarlı Bakan ile yaptığı görüşmelerde Gazze’deki duruma ilişkin iki ülke arasındaki koordinasyon üzerinde duruldu (Mısır Dışişleri Bakanlığı)

Ziyaret, Elysee’nin açıkladığına göre Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un geçen cumartesi günü Katar Emiri Şeyh Tamim bin Hamad Âl Sâni ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ile Gazze’deki Hamas tarafından alıkoyulan esirlerin serbest bırakılmasına yönelik devam eden müzakerelere ilişkin yaptığı görüşmenin ertesi günü gerçekleşti.

Fransa Cumhurbaşkanlığı, “Üç ülkenin liderleri rehinelerin durumunu ve serbest bırakılmalarını sağlamak için alınan önlemleri ele aldı” dedi. Macron, 8 Fransız vatandaşının da aralarında bulunduğu rehinelerin serbest bırakılmasının Fransa için mutlak bir öncelik olduğunu ve rehinelerin gecikmeden serbest bırakılması gerektiğini kaydetti. Macron ayrıca, Gazze’de sivil kayıpların sayısı artarken ve hastaneler ve okullar bombalanırken, acil bir ateşkes ihtiyacını yineledi.

Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman bin Casim Al Sani ise dün yaptığı açıklamada, Hamas’ın bir aydan uzun süre önce İsrail’e düzenlediği saldırıdan bu yana tutuklu bulunanların serbest bırakılmasına yönelik bir anlaşmaya varılmasının basit ve lojistik konulara bağlı olduğunu ifade etti.

Doha’da düzenlediği basın toplantısında Şeyh Muhammed bin Abdurrahman, “Müzakerelerdeki geri kalan zorluklar, daha lojistik ve pratik oldukları için daha büyük zorluklarla karşılaştırıldığında çok küçük” diyerek, anlaşmaya ilişkin müzakerelerin son birkaç haftadır zaman zaman dalgalanmalara sahne olduğunu açıkladı. Katar ve Mısır arabuluculuğu, şimdiye kadar geçen Ekim ayında 4 kadın tutuklunun serbest bırakılmasına olanak tanıdı.

Siyasi baskı belgesi

Diğer taraftan El-Ahram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi İsrail işleri uzmanı Dr. Said Akaşa, İsrail’in açıklamalarına rağmen Hamas’ın elindeki tutuklular meselesine ilişkin müzakerelerin devam ettiğine dikkat çekti. Akaşa, Katar liderliğinde bir süreç ve Mısır tarafından yönetilen bir süreç olduğunu ve bazen iki süreç arasında kesişmeden koordinasyon meydana geldiğini açıkladı.

Şarku’l Avsat’a konuşan Akaşa, “Katar’ın ilişkileri ve Hamas hareketine yıllardır sağladığı mali destek göz önüne alındığında, ilerleme kaydetmek için ABD’nin Katar sürecine daha fazla güvendiği görülüyor. Ancak Mısır’la koordinasyon olmadan hiçbir anlaşmaya varılamaz” dedi.

Tel Aviv’deki Knesset binasının önünde Hamas tarafından tutulan İsrailli mahkumların fotoğrafları (Arşiv- Reuters)
Tel Aviv’deki Knesset binasının önünde Hamas tarafından tutulan İsrailli mahkumların fotoğrafları (Arşiv- Reuters)

İsrail basınında çıkan haberlere göre İsrail İç Güvenlik Servisi (Şin Bet) Başkanı Ronen Bar, Gazze Şeridi’nde Hamas hareketi tarafından tutulan rehinelerin serbest bırakılmasına ilişkin beklenen bir anlaşmayı ele almak için üst düzey Mısırlı yetkililerle görüşmek üzere bu ayın ortasında Mısır’ı ziyaret etti.

İç anlaşmazlıklar

İsrail işleri uzmanı, İsrail hükümetinin esirler meselesine ilişkin tutumunun karışık olduğunu ve iç anlaşmazlıklar tarafından kontrol edildiğini dile getirirken, İsrail’deki savaş hükümetinin pek çok üyesinin, esir takası anlaşmasının tamamlanmasını ‘Hamas’ın zaferi’ olarak gördüğünü vurguladı.

Dr. Said Akaşa, “Hamas'la anlaşarak mahkumları serbest bırakma arzusu ve aynı zamanda onu ortadan kaldırmak için savaşı sürdürme isteği arasındaki çelişkilerle yönetilen İsrail toplumunun yaşadığı gerçek bir ikilem ortasında, İsrail'in davranışları ve ayrım gözetmeyen bombardımanı, İsrail’in esirlerin hükümet üzerinde siyasi bir baskı kartına dönüşmemesi için onlardan kurtulma arzusunu gösteriyor” dedi.

Son birkaç gün içinde İsrail hükümetinin esirlerle ilgili tutumunu eleştirenlerin protestolarının hızı arttı. Öyle ki Gazze Şeridi’ndeki tutukluların ailelerinin önderliğinde binlerce kişinin katıldığı büyük bir yürüyüş düzenlendi ve göstericiler, tutukluların serbest bırakılması çabalarına yanıt verilmesi konusunda hükümete baskı yapmak için Tel Aviv’den Kudüs’e yürüdü.

Hamas siyasi bürosu başkanı İsmail Heniyye, geçen perşembe günü yaptığı açıklamada, İsrail’in ‘hareketin belirlediği bedeli ödemeden esirlerini geri almayacağını’ dile getirdi. Ayrıca Hamas’ın uzun bir savaşa hazır olduğunu vurguladı.



Gazze Şeridi'nin güneyinde çadırlar sular altında kaldı: İnsani kriz derinleşiyor

Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta zor şartlarda yaşıyorlar (AFP)
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta zor şartlarda yaşıyorlar (AFP)
TT

Gazze Şeridi'nin güneyinde çadırlar sular altında kaldı: İnsani kriz derinleşiyor

Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta zor şartlarda yaşıyorlar (AFP)
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta zor şartlarda yaşıyorlar (AFP)

Gazze Şeridi’nin güneyinde yer alan Han Yunus kentinin Mevasi bölgesinde, bugün (Salı) sabah saatlerinde etkili olan yoğun yağışlar sonucu çok sayıda sığınmacı çadırı sular altında kaldı.

d
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş kişiler için kurulan geçici kampta, Filistinli çocuklar yağmurdan korunmaya çalışıyor (AFP)

Filistin Haber Ajansı WAFA bölgede çok sayıda çadırın yağmur suları nedeniyle zarar gördüğünü ve kullanılamaz hale geldiğini bildirdi. Kurtarma ekipleri su baskınından etkilenen çadır alanlarına müdahalelerini çeşitli noktalarda sürdürüyor.

csdfrg
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta, yağmur sonrası eşyalarını düzenleyen Filistinli bir aile (AFP)

Gazze Şeridi genelinde şiddetli sağanak yağış ve fırtınalarla birlikte sığınmacı kamplarında ek olumsuzluklara yol açmaktadır.

Öte yandan, 15 Kasım’da meydana gelen yağışlar sırasında da binlerce çadırın su baskını nedeniyle zarar görmüştü.

sd
Filistinliler, sular altında kalan sokaklardan, eşek arabalarıyla geçiyor (DPA)

 


Trablus, sınırların güvenliğini sağlama ve eğitim konusunda Türkiye’nin uzmanlığından yararlanmayı düşünüyor

UBH İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, pazartesi günü Libya'nın başkenti Trablus’ta Türk mevkidaşı Ali Yerlikaya'yı ağırlarken (İçişleri Bakanlığı)
UBH İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, pazartesi günü Libya'nın başkenti Trablus’ta Türk mevkidaşı Ali Yerlikaya'yı ağırlarken (İçişleri Bakanlığı)
TT

Trablus, sınırların güvenliğini sağlama ve eğitim konusunda Türkiye’nin uzmanlığından yararlanmayı düşünüyor

UBH İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, pazartesi günü Libya'nın başkenti Trablus’ta Türk mevkidaşı Ali Yerlikaya'yı ağırlarken (İçişleri Bakanlığı)
UBH İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, pazartesi günü Libya'nın başkenti Trablus’ta Türk mevkidaşı Ali Yerlikaya'yı ağırlarken (İçişleri Bakanlığı)

Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ile iki ülke arasındaki güvenlik iş birliğini güçlendirmenin yollarını görüştü.

Libya İçişleri Bakanlığı tarafından dün yapılan açıklamada, başkent Trablus'ta düzenlenen ve çok sayıda güvenlik yetkilisinin katıldığı toplantıda ‘karşılıklı çıkar alanlarında ortak koordinasyonun yönlerinin’ ele alındığını belirtildi. Açıklamada ayrıca toplantı sırasında ‘hedefli eğitim ve yeterlilik programları ile Libya İçişleri Bakanlığı personelinin yeteneklerinin geliştirilmesinin’ yanı sıra ‘düzensiz göçle mücadele, sınırların güvenliği ve Türkiye'nin uzmanlığından yararlanma ile ilgili konulara’ değinildiği belirtildi.

fvg
Dün başkent Trablus'ta Libya ve Türkiye heyetleri arasında yapılan toplantı (İçişleri Bakanlığı)

İçişleri Bakanı Yerlikaya’nın Trablus ziyareti, General Halife Hafter'in oğlu ve Libya Ulusal Ordusu (LUO) Genel Komutan Yardımcısı Orgeneral Saddam Hafter’in geçtiğimiz hafta sonu Türkiye'nin başkenti Ankara'da siyasi ve askeri düzeyde gerçekleştirdiği toplantıların ardından geldi.

Libya İçişleri Bakanı Trablusi, bakanlığının ‘ülkenin son yıllarda karşılaştığı zorluklara ve bunların güvenlik durumuna etkisine rağmen büyük çaba sarf ettiğini’ söyledi.

Gidişatı iyileştirmek için çalışmaların sürdüğünü ve bir dizi olumlu sonucun elde edildiğini vurgulayan Trablusi, bakanlığın, Avrupa Birliği (AB) ve Afrika ülkeleriyle doğrudan iletişim kanalları aracılığıyla yasadışı göç konusuna ‘özel önem’ verdiğini kaydetti.

Trablusi, Libya İçişleri Bakanlığı’nın güvenlik planının, sınırların güvenliğini sağlamaktan başlayarak, ardından çöl ve şehirlerin, son olarak da kıyıların güvenliğini sağlamayı içeren aşamalı bir yaklaşım benimsediğini, ayrıca göçmenler için gönüllü geri dönüş programını uyguladığını ve insan kaçakçılığına karışan organize suç çetelerini takip ettiğini de sözlerine ekledi.

Libya İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada Bakan Yerlikaya’nın Libya İçişleri Bakanlığı’nın çabalarını övdüğünü ve Türkiye’nin düzensiz göçle mücadeledeki deneyimini ve son yıllarda elde ettiği olumlu sonuçları paylaştığını aktardı. İçişleri Bakanlığı, bu toplantının, istikrarı artırmak ve güvenlik alanındaki kurumsal çalışmaların konsolidasyonunu desteklemek amacıyla dost ülkelerle etkili iş birliği olanakları oluşturma yönündeki devam eden çabaları çerçevesinde gerçekleştirildiğini belirtti.

Saddam Hafter, birkaç gün önce Ankara'da Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Savunma Bakanı Yaşar Güler ile bir araya geldi.

LUO Genel Komutanlığı tarafından yapılan açıklamada, Ankara’daki görüşmelerde uluslararası sahnedeki son gelişmeler hakkında görüş alışverişinde bulunulduğu belirtilirken, “Savunma Bakanı Güler ile iki ülke arasındaki askeri iş birliğini güçlendirerek bölgedeki güvenlik sorunlarının çözümüne katkıda bulunacak ve güvenlik ve istikrar çabalarını destekleyecek yollar tartışıldı” denildi.

Öte yandan UBH Başbakanı Abdulhamid ed-Dibeybe ile İngiltere'nin Libya’daki yeni Büyükelçisi Martin Reynolds arasında yapılan toplantıda düzensiz göç konusu başlıca gündem maddesi oldu.

İngiltere’nin Libya (Trablus) Büyükelçiliği tarafından sosyal medya platformu X üzerinden görüşmeye ilişkin yapılan kısa açıklamada, Büyükelçi Reynolds'un Libya'daki diplomatik görevinde ilk kez görüşmesini Dibeybe ile gerçekleştirdiği ve ‘yapıcı bir toplantı’ olduğu belirtildi. Açıklamada ayrıca toplantıda düzensiz göç, güvenlik ve ekonomik büyüme alanlarında ortak önceliklerin ele alındığı belirtildi.


HDK, Sudan'da tek taraflı olarak üç aylık insani ateşkes ilan etti

Sudan ordusu ile HDK arasında devam eden çatışmalardan kaçarak kısa süre önce Faşir’den gelen ve Çad'ın doğusundaki bir kampta yerde oturan Sudanlı mülteciler, 23 Kasım 2025 (Reuters)
Sudan ordusu ile HDK arasında devam eden çatışmalardan kaçarak kısa süre önce Faşir’den gelen ve Çad'ın doğusundaki bir kampta yerde oturan Sudanlı mülteciler, 23 Kasım 2025 (Reuters)
TT

HDK, Sudan'da tek taraflı olarak üç aylık insani ateşkes ilan etti

Sudan ordusu ile HDK arasında devam eden çatışmalardan kaçarak kısa süre önce Faşir’den gelen ve Çad'ın doğusundaki bir kampta yerde oturan Sudanlı mülteciler, 23 Kasım 2025 (Reuters)
Sudan ordusu ile HDK arasında devam eden çatışmalardan kaçarak kısa süre önce Faşir’den gelen ve Çad'ın doğusundaki bir kampta yerde oturan Sudanlı mülteciler, 23 Kasım 2025 (Reuters)

Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) dün, Sudan Ordusu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan'ın uluslararası taraflarca sunulan ateşkes önerisini reddettiğini açıklamasının ardından, üç ay sürecek tek taraflı bir insani ateşkes ilan etti.

HDK Komutanı Muhammed Hamdan Dagalu, ses kaydı olarak yayınlanan konuşmasında şunları söyledi:

“Ulusal sorumluluğumuz ve başta ABD Başkanı Donald Trump'ın girişimi ve Uluslararası Dörtlü ülkelerinin (Mısır, Suudi Arabistan, BAE ve ABD) çabaları olmak üzere uluslararası çabalar doğrultusunda üç aylık bir süre için saldırıların durdurulmasını ve uluslararası bir izleme mekanizmasının oluşturulmasını içeren insani bir ateşkes ilan ediyoruz.”

Dagalu konuşmasına şöyle devam etti:

“Radikal İslamcı terörist hareket Müslüman Kardeşler (İhvan-ı Müslimin) ve Ulusal Kongre Partisi dışında herkesin katıldığı bir siyasi sürece bağlıyız. Zira bu gruplar halkımızın son otuz yılda çektiği tüm acılardan sorumlu.”

Sudan iç savaşının her iki tarafı da son iki yıl içinde, tüm ateşkes anlaşmalarını ihlal ederek müzakere çabalarının başarısızlıkla sonuçlanmasına neden oldu. Orgeneral Burhan daha önce geçiş dönemi veya Sudan'ın geleceği ile ilgili herhangi bir anlaşma yoluyla HDK'yı muhafaza edecek veya iktidar ortaklığına geri getirecek herhangi bir çözümü reddettiğini vurgulamıştı. Orgeneral Burhan, ABD'nin Afrika Kıdemli Danışmanı Massad Boulos'u HDK lehine önyargılı olduğu gerekçesiyle sert bir şekilde eleştirdi. Ayrıca, savaşı durdurmak için kendilerine sunulan ‘en kötü kart’ olarak gördüğü Uluslararası Dörtlü’nün girişimine olan güvensizliğini dile getiren Orgeneral Burhan, Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) Uluslararası Dörtlü’ye katılımını eleştirerek HDK'yı desteklemekle suçlarken, Suudi Arabistan'ın rolünü ve ABD Başkanı Donald Trump'ın girişimini övdü.

Orgeneral Burhan'ın açıklamaları, 12 Eylül'de açıklanan ve ABD, Suudi Arabistan, BAE ve Mısır'ın yer aldığı Uluslararası Dörtlü ülkelerinin girişimi etrafındaki tartışmaları yatıştırdı. En önemli özelliği üç aylık bir insani ateşkes olan girişim, Sudan'daki krizi çözmek için bir yol haritası içeriyor. Bunu, kalıcı bir ateşkes ve sivil bir hükümete giden kısa bir geçiş dönemi izliyor. Girişimde, askeri bir çözümün olmadığına ve savaş sonrası dönemde İslamcıların siyasi sahneden uzaklaştırılacağı vurgulanıyor.

Şiddet devam ediyor

HDK, 7 Kasım'da insani ateşkes önerisini kabul ettiğini açıkladı, ancak ertesi gün ordunun kontrolü altındaki Hartum ve Atbara'yı bombaladı. Bunu HDK üyelerinin ‘büyük kalabalıklar’ halinde Batı Kordofan'daki Babnusa şehrine ulaşarak oradaki ordu karargahını ele geçirmeye çalıştığı, ancak Güney Kordofan'daki Kadugli ve Dilling şehirlerini kuşatmaya devam ettiği yönünde bir açıklama izledi.

HDK kasım ayı ortalarında Sudan'ın kuzeyindeki Merowe Barajı'nı birkaç kez insansız hava araçları (İHA) ile hedef aldı ve şehirdeki ordu karargahını bombaladı.

Sudan ordusu 26 Ekim'de Sudan'ın batısını tamamen kontrol altına alan HDK’nın uzun süren kuşatmasının ardından Faşir’i kaybetti.

Çatışmalar Darfur bölgesinden, başkent Hartum’u batı Sudan'a bağlayan petrol zengini komşu eyalet Kordofan’a sıçradı.

Faşir'in HDK’nın kontrolüne geçmesinden bu yana, toplu katliamlar, etnik şiddet, kaçırma ve cinsel saldırıların yaşandığına dair haberler gelirken, insan hakları örgütleri HDK'nın kontrolündeki bölgelerde etnik katliamlar yaşandığını bildirdi.

Uluslararası Göç Örgütü'ne (IOM) göre geçtiğimiz ayın sonundan bu yana, Kuzey Kordofan'dan yaklaşık 40 bin yerinden edilmiş kişinin yanı sıra 100 binden fazla sivil Faşir'den komşu şehirlere kaçtı. ABD Başkanı Donald Trump geçtiğimiz hafta, Washington'da Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile yaptığı görüşmede, Veliaht Prensin talebi üzerine Sudan'daki ‘zulmü’ sona erdirme niyetini açıkladı.

HDK ve BAE, Trump’ın açıklamasını memnuniyetle karşıladı ve Burhan, savaşı sona erdirmek için Washington ve Riyad ile iş birliği yapmaya hazır olduğunu teyit etti.

İki yıldan fazla süredir devam eden Sudan savaşında on binlerce kişi hayatını kaybetti ve yaklaşık 12 milyon kişi yerinden edildi, bu durum milyonlarca sivili tehdit eden ciddi bir açlık krizine yol açtı.