Uluslararası Çocuk Günü’nde Suriye’deki savaş nesli ne durumda?

Çocuk işçiliğinin yanı sıra eğitimden yoksunluk ve yetersiz beslenme ile psikolojik travmalara maruz kalıyorlar

Ailesine destek olmak için çalışan başka bir çocuk (Şarku’l Avsat)
Ailesine destek olmak için çalışan başka bir çocuk (Şarku’l Avsat)
TT

Uluslararası Çocuk Günü’nde Suriye’deki savaş nesli ne durumda?

Ailesine destek olmak için çalışan başka bir çocuk (Şarku’l Avsat)
Ailesine destek olmak için çalışan başka bir çocuk (Şarku’l Avsat)

Suriye’nin kuzeybatısındaki İdlib şehrinde sanayi bölgesinin ortasında, araba ve lastik tamir atölyeleri, hurda parça ve benzeri dükkanları bulunuyor. İşçilerin kıyafetlerinde ve ciltlerinde yağ ve siyah duman izi görülüyor. Çalıştığı demirci dükkanının eşyaları arasında adeta boğulan Şadi’nin iri gözleri, ince vücudunda dikkat çekiyor.

Şadi’nin boyu 1,30’u geçmiyor ancak sıcak demir parçalarını, dövme ve şekillendirme bölümüne aktarmak için demirci ocağının önünde duruyor. 9 yaşındaki Şadi Şarku’l Avsat’a, ailesinden bu işten küçük bir gelir elde etmesine yardımcı olmak için okulu bırakmak zorunda kaldıktan sonra mevcut durumu ile çelişen bir arzuyu ifade ederek “Öğretmen olmayı hayal ediyorum’ diyor.

Sanayi bölgesindeki iş atölyelerinin çoğunda, sabahın erken saatlerinden gün batımına kadar ellerinden gelen her türlü işi yapan sonrasında kendilerine daha iyi bir yaşam sunamayan ailelerinin yanına dönen bir veya iki çocuk bulunuyor.

Çocuk işçiliğinin yanı sıra eğitimden yoksunluk ve yetersiz beslenme, savaşın Şadi ve diğer milyonlarca Suriyeli çocuk üzerinde art arda psikolojik travmalar bırakan etkilerinden bazıları oluyor.

Fotoğraf altı: Suriye’nin kuzeybatısındaki Maarrat Misrin kasabası yakınlarındaki Mavi Kamp’taki çocukların arşivden fotoğrafları (AFP)
Suriye’nin kuzeybatısındaki Maarrat Misrin kasabası yakınlarındaki Mavi Kamp’taki çocukların arşivden fotoğrafları (AFP)

Birleşmiş Milletler, her yıl 20 Kasım’a denk gelen Uluslararası Çocuk Günü aracılığıyla çocuklarla ilgilenmenin önemini vurgulasa da, Suriye’deki çocuklar 12 yıldır bombardımanlar, tutuklanma, işkence, yerinden edilme ve sınır dışı edilme durumlarına terk edildi. Ülkenin kuzeybatısında en azından bir tür istikrarın olduğu fakir kamp hayatını, yoksulluğu ve bölge tarihinin en büyük deprem felaketini yaşadı.

Hayattaki umut

Suriyeli çocuk koruma ağı ‘Çocukluk Muhafızları’nda (Hurras Network) ruh sağlığı yetkilisi olan Kemal Sevan, Şarku’l Avsat’a, çocukluk yıllarının kimlik arayışı, yaşamın anlamını ve taşıdığı umutları keşfetme aşamasını içerdiğini, ancak savaş nesli için durumun farklı olduğunu söyledi.

Şubat 2011’de Dera’da çocuklara güvenlik güçleri tarafından işkence yapıldı. Bu, devrimin ve onu takip eden baskı ve bombardımanların ilk kıvılcımı oldu. O zamandan bu yana Suriye’deki çocuklar savaş uçakları ve bombardımanlar ile uyanıyor ve ölüm, kan, ceset parçaları ve yıkılan mahalle sahnelerine alışmaya başlıyor.

Sevan “Bu deneyimler her çocuğun ruhunda bir şok yarattı. Bu nesli öncekilerden ayıran tepkilerin olmasına yol açtı. Duygusal düzeyde soğukluk ve sinirlilik yaşadıklarını ve fiziksel düzeyde denge kurma yeteneklerinden yoksun olduklarını fark ediyoruz. Ayrıca hırs düzeyleri düşük ve sosyal olarak etkileşim kurma yetenekleri yok” dedi.

Suriye İnsan Hakları Ağı’nın istatistikleri, Suriye’de çatışmanın tarafları ve kontrol güçleri tarafından 30 binden fazla çocuğun öldürüldüğünü gösterdi. Mart 2011’den bu yılın Ağustos ayına kadar 3 bin 100’den fazla zorla kaybetme durumuna maruz kalırken, 5 bin 213 çocuk da keyfi tutuklamaya maruz kaldı.

Fotoğraf altı: Huna, Halep’te patlayan bomba sonucu felç oldu ve bacaklarını kaybetti (UNICEF)
Huna, Halep’te patlayan bomba sonucu felç oldu ve bacaklarını kaybetti (UNICEF)

Birleşmiş Milletler, raporlarında Suriyeli çocukların durumuna odaklanıyor ve ailelerin yüzde 90’ından fazlasının yoksulluk içinde yaşadığını, yüzde 50’sinden fazlasının da gıda güvensizliği yaşadığını belirtiyor. Bu durum, 600 binden fazla çocuğun cüce kalmasına neden olurken, iyileştirilemeyecek fiziksel ve psikolojik hasarlar bırakıyor.

Savaş aynı zamanda çok sayıda çocuğun engelli olmasına, 2,4 milyon çocuğun eğitimden mahrum kalmasına ve yaklaşık 7 milyon çocuğun insani yardıma ihtiyaç duymasına neden oldu.

Kuzeybatıdaki kamplarda yaşayan yaklaşık iki milyonluk toplam nüfusun yüzde 55’ni çocuklar oluşturuyor. Çocuklar yazın sıcağına, kışın soğuğuna karşı dayanıklı olmayan ince çadırlarda yaşarken, temiz içme suyuna, sanitasyon ve hijyen hizmetlerine erişimden, hava koşullarından korunmadan mahrum kalıyor.

Bu neslin geleceği ne olacak?

Çocukluk Muhafızları ağındaki ruh sağlığı yetkilisine göre, bu ‘uyarlanabilir özellikler’ kişiye hayatı boyunca eşlik ediyor. Kemal Sevan, çocukların zor koşullardan muzdarip olmasına rağmen, normal hayata dönebilmeleri için tüm ailelerin katılımını gerektiren dayanıklılığı artırmaya yönelik sürdürülebilir destek programları sağlanırsa bu durumlarla baş edebileceklerini sözlerine ekliyor.

Fotoğraf altı: 2022’nin Kasım ayında Suriye İdlib Valiliği’nin kuzey kırsalındaki yerinden edilmiş insanların kaldığı Kafr Aruk kampında şiddetli yağmurların ardından su havuzlarında eğlenen çocuklar (AFP)
2022’nin Kasım ayında Suriye İdlib Valiliği’nin kuzey kırsalındaki yerinden edilmiş insanların kaldığı Kafr Aruk kampında şiddetli yağmurların ardından su havuzlarında eğlenen çocuklar (AFP)

Sevan’a göre, çocukların ihtiyaç duyduğu en önemli hizmetler, bombardımanları ve hayati merkezlerin hedef alınmasının durdurulması yani güvenliğin sağlanması ardından eğitim, danışmanlık ve kalkınma rehberliği programları üzerinde çalışılmasına dayanıyor.

Sevan, düzinelerce insani yardım kuruluşunun Suriye’nin kuzeybatısında çocukların zorlu gerçekliklerle yüzleşmelerine yardımcı olmak için koruma hizmetleri, eğitim hizmetleri ve bir ‘savunma hattı’ görevi gören kapasiteyi geliştirmek üzere çalıştığını ancak savaşın ve olumsuz etkilerinin devam etmesinin, etkilenenlerin sayısının her zaman artması anlamına geldiğini belirtti.

Birleşmiş Milletler tahminleri, Suriye’nin kuzeybatısındaki 4,5 milyon kişiden 3,8 milyonunun koruma hizmetlerine ihtiyaç duyduğunu gösteriyor. Bu hizmetleri sunmak için 65 kuruluş çalışırken, Haziran ayında yalnızca 182 bin kişiye ulaşıldı.

Aynı zamanda 44 kuruluş, 1,6 milyon kişinin ihtiyaç duyduğu eğitim hizmetlerini ihtiyaç sahiplerinin üçte birinden azına sağlarken, 1,4 milyon ihtiyaç sahibi kişiden yalnızca 173 binine beslenme hizmeti sağlandı.

Bu yıl, en düşük yardım müdahalesi oranlarıyla en yüksek insani yardım ihtiyacına tanık oldu. Zira kasım ayı başı itibarıyla müdahale oranı, Suriye’de 2023 yılı için Birleşmiş Milletler İnsani Müdahale Planının yüzde 30’una bile ulaşamadı. Bu durum, çocuklara yardım etmeye yönelik desteğin eksikliği anlamına gelirken, onları geleceği şekillendirecek fiziksel, psikolojik ve davranışsal risklere karşı savunmasız bırakıyor.



Devlete ve Hizbullah'a karşı artan kızgınlık

Lübnan'ın güneyindeki Mecdal kasabasına perşembe günü İsrail tarafından düzenlenen saldırının ardından kasabadan dumanlar yükseldi (AFP)
Lübnan'ın güneyindeki Mecdal kasabasına perşembe günü İsrail tarafından düzenlenen saldırının ardından kasabadan dumanlar yükseldi (AFP)
TT

Devlete ve Hizbullah'a karşı artan kızgınlık

Lübnan'ın güneyindeki Mecdal kasabasına perşembe günü İsrail tarafından düzenlenen saldırının ardından kasabadan dumanlar yükseldi (AFP)
Lübnan'ın güneyindeki Mecdal kasabasına perşembe günü İsrail tarafından düzenlenen saldırının ardından kasabadan dumanlar yükseldi (AFP)

Güney Lübnan'ın cephe hattındaki köylerinde düzenlenen protesto ve gösteriler, etkilenenlere tazminat ödenmesindeki gecikme nedeniyle devlete ve Hizbullah'a karşı halkın duyduğu öfkeyi yansıtıyor. Bu durum, birçok kişinin köylerini terk ederek köylerinin dışında yeni bir hayat kurmasına neden oldu.

Bu hamleler, evlerini ve mülklerini kaybettikten sonra hala yerinden edilme deneyimini yaşayan ve İsrail'in neredeyse her gün oraları hedef aldığını ve zamanla hasarın daha da artacağını bilerek henüz yeniden inşa tazminatı alamayan sınır kasabalarındaki sakinlerin trajik yaşamının başlamasından iki yıldan fazla bir süre sonra geliyor.

Bu bağlamda siyasi analist Ali el-Emin, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, bu tür hareketlerin ortaya çıkmasının "normal olduğunu, çünkü köylerin neredeyse terk edildiğini" söylüyor. Emin, "Bu protestoların, halka sırt çevirenlere karşı yapıldığını ve protestocuların, onun (Hizbullah'ın) tutumlarının, meselenin ele alınmasına yönelik her türlü olasılığın ufkunu kapatmaya katkıda bulunduğuna inandıklarını" vurguluyor.


Şara: İsrail'e şiddeti ihraç etmeyeceğiz

Şara: İsrail'e şiddeti ihraç etmeyeceğiz
TT

Şara: İsrail'e şiddeti ihraç etmeyeceğiz

Şara: İsrail'e şiddeti ihraç etmeyeceğiz

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara, dün İsrail'in güney Suriye'de silahsızlandırılmış bölge kurulması talebini, ülkesini "tehlikeli bir duruma" sokacağı gerekçesiyle reddetti ve "(Biz) İsrail de dahil olmak üzere şiddet ihraç eden bir ülke olmakla ilgilenmiyoruz" dedi.

Eş-Şara, Doha Forumu'na katılımı sırasında verdiği röportajda, bu yılın başlarında Dürzi ve Alevilerin yaşadığı bölgelerde yaşanan kanlı çatışmalara atıfta bulunarak, "Sahilde ve Süveyda'da işlenen suçların faillerini yargılayacağız" sözü verdi.

Eski Cumhurbaşkanı Beşşar Esed'in devrilme yıldönümü arifesinde, El-Arabiya/El-Hadath kanalı, devrik cumhurbaşkanını, 2024 yılında gizemli bir şekilde öldürülen danışmanı Luna eş-Şibl ile bir arada olduğu video kayıtları yayınladı. Danışmanıyla birlikte yapılan "Esed kayıtları", güçlerinde savaşan Suriye askerleriyle alay etme, devrik cumhurbaşkanının Şam Guta'sına yönelttiği hakaretler (Guta'ya lanetler yağdırma) ve "Kaplan" lakaplı askeri komutan Süheyl el-Hasan ile Lübnan "Hizbullahı"nı eleştirme gibi ifadeler içeriyor.

Suriyeliler, sızdırılan ses kayıtlarının Esed'in, bir yıl önce muhalif grupların Şam'a girmesi ve rejiminin devrilmesiyle askeri olarak ilk kez düşüş yaşamasının ardından, destekçileri ve Suriye'de ve komşu ülkelerde onunla birlikte savaşanların gözünde ikinci kez düşüş yaşadığına işaret ettiğini düşünüyor.


Arapların kaygısı Gazzelilerin Refah üzerinden göç etmesinin önlenmesine odaklandı

Gazze Şehri'ndeki İslam Üniversitesi'nde yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kampın genel görünümü (AFP)
Gazze Şehri'ndeki İslam Üniversitesi'nde yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kampın genel görünümü (AFP)
TT

Arapların kaygısı Gazzelilerin Refah üzerinden göç etmesinin önlenmesine odaklandı

Gazze Şehri'ndeki İslam Üniversitesi'nde yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kampın genel görünümü (AFP)
Gazze Şehri'ndeki İslam Üniversitesi'nde yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kampın genel görünümü (AFP)

İsrail, ateşkes anlaşmasının ikinci aşaması beklentisiyle ve belirsiz bir durum ortasında, Gazze Şeridi'nde kontrolü altındaki bölgelerin geri kalanını tahrip etmeye devam ederken, Arap ve İslam ülkeleri Gazzelilerin Refah üzerinden yerinden edilme tehlikesine karşı önleyici tedbirler almakla meşgul.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, dün Doha Forumu'nda yaptığı açıklamada, "Refah Sınır Kapısı, Filistinlilerin yerinden edilmesi için bir geçit olmayacak, sadece Gazze'ye insani ve tıbbi yardım ulaştırmak için kullanılacak" ifadelerini kullandı.

Filistin Toprakları Hükümet Faaliyetleri Koordinatörlüğü Ofisi, çarşamba günü yaptığı açıklamada, Refah sınır kapısının "önümüzdeki günlerde Kahire ile koordinasyon halinde yalnızca Gazze Şeridi sakinlerinin Mısır'a çıkışı için açılacağını" duyurdu.

Ayrıca Suudi Arabistan, Mısır, Ürdün, BAE, Endonezya, Pakistan, Türkiye ve Katar dışişleri bakanları cuma akşamı yaptıkları açıklamada, "Filistin halkını topraklarından çıkarmaya yönelik her türlü girişimi tamamen reddettiklerini" vurguladılar.