Lübnan Genelkurmay Başkanı’nın görev süresinin uzatılması Cumhurbaşkanlığı krizini de uzatıyor

Muhalefet destek veriyor ve Basil, rekabetten çıkarmaya çalışıyor.

Rai, Lübnan Kuvvetleri heyetini kabul etti (X)
Rai, Lübnan Kuvvetleri heyetini kabul etti (X)
TT

Lübnan Genelkurmay Başkanı’nın görev süresinin uzatılması Cumhurbaşkanlığı krizini de uzatıyor

Rai, Lübnan Kuvvetleri heyetini kabul etti (X)
Rai, Lübnan Kuvvetleri heyetini kabul etti (X)

Yeni yılın başında emekliliğe yaklaşan Lübnan Genelkurmay Başkanı General Joseph Avn’ın görev süresinin uzatılması için verilen mücadele, destekleyen veya adaylığına itiraz etmeyen çoğunluk ile onu rekabet alanından uzaklaştırmak için çalışanlar arasında cumhurbaşkanlığı mücadelesine dönüştü. Öyle ki başta (Maruni Hristiyan) Özgür Yurtsever Hareket’in (ÖYH) Genelkurmay Başkanı Cibran Basil, bunu açıkça reddettiğini açıklamış ve bunun gerçekleşmesini engellemek için açık ve net bir şekilde çaba sarf etmişti.

Cumhurbaşkanlığı makamındaki boşluk bir yılı aşkın süredir devam ederken ve bu süre zarfında Genelkurmay Başkanı Avn, Lübnan içindeki ve dışındaki taraflarca defalarca aday gösterilmek üzere önerilirken, cumhurbaşkanlığı seçiminin bu ay içinde tamamlanabileceğine ilişkin herhangi bir göstergenin yokluğunda, Genelkurmay Başkanı’nın görev süresi de gelecek yılın başında sona erecek. Cumhurbaşkanlığındaki boşluğa paralel olarak Lübnan hükümeti ve parlamentosunun yetkilerinde de kısıtlanma yaşanıyor.

Buradan özellikle Lübnan’ın yaşadığı güvenlik koşulları dikkate alınarak General Avn ve bir takım güvenlik liderleri tarafından görev süresini uzatma üzerinde çalışmalar yapılmaya başlandı. Lübnan Kuvvetleri Partisi bloğu ve Ulusal Ilımlılık Partisi, bu doğrultuda iki yasal öneri sunarken, İlerici Sosyalist Parti ve diğer bloklar da desteklerini açıkladı. Aynı şekilde Maruni Patriği Beşara er-Rai de General Avn’ın görev süresinin uzatılmasına destek verirken açık sözlü davrandı ve ‘Lübnan’ın hayatının en hassas aşamasında ordu komutanını devirmenin utanç verici olduğunu’ söyledi.

Bununla birlikte Hizbullah, Basil ile olan ilişkisiyle ilgili nedenlerden dolayı ordu komutanının görev süresinin uzatılması konusunda sessiz. Ancak bu tür herhangi bir kararda yine de ilişkileriyle ilgili siyasi hesaplamaları dikkatle inceliyor. Bu durum ise hem hükümetin hem de parlamentonun karar almasını zorlaştırıyor. Geçici Başbakan Necib Mikati ve Hizbullah’ın müttefiki Meclis Başkanı Nebih Berri’nin bu uzatma üzerine çalıştığı bilinirken, Bakanlar Kurulu Genel Sekreterliği ise Başbakanın görev süresini uzatma kararnamesini hazırlayacağı yasal bir çalışma hazırlayacak. Aynı şekilde Berri, uzatmanın onaylanması için bu ay sonuna kadar meclisi toplantıya çağırmayı ve hükümetin ne yapacağını beklediğini söyledi.

Meclis’teki Ulusal Ilımlılık Bloğu üyesi Milletvekili Ahmed el-Hayr, cumhurbaşkanlığı koltuğunun boşaldığı ilk günden itibaren Lübnan’da siyasetle ilgili her şeyin cumhurbaşkanlığı seçimiyle iç içe geçtiğini belirtti. Aynı şekilde Lübnan Kuvvetleri Partisi kaynakları da Basil’in, bu meseleyi başkanlık geçmişiyle ele aldığına dikkati çekerken, General Avn’un genişleme çabalarının cumhurbaşkanlığı için önleyici bir mücadele yürütmek anlamına gelmediğini söyledi.

Şarku’l Avsat’a konuşan Hayr, “Bu istisnai ve tehlikeli durumda, bölgesel ve yerel olarak Lübnan’daki tüm tarafların güvenlik durumuyla ilgili her konuda dikkatli olmaları ve bu nedenle güvenlik ve istikrarın korunması için askeri kuruma mutlak destek sağlamaları gerekmektedir” dedi. Bloğu, güvenlik hizmetlerinin liderliğinin genişletilmesine ilişkin bir yasa teklifi sunmuş olmasına rağmen aynı kategori ve hedefe giren her türlü öneriye de açık olduğunu belirten Hayr, aynı zamanda tüm tarafların ulusal çıkarları kişisel çıkarların önünde tutmasını ve bu uzatmayı kişisel kavgalardan uzak tutmasını umduğunu söyledi. Milletvekili Ahmed el-Hayr, Basil’in General Avn’un görev süresini uzatma çabalarını reddedici tavrını eleştirirken, “Lübnan Merkez Bankası’na yeni bir yönetici atanmasını reddedenler, bu şartlarda bugün yeni bir ordu komutanının atanmasını nasıl kabul edebilecekler?” diye sordu. Hayr ayrıca, “Mevcut hükümetin tam donanımlı bir hükümet olduğuna inanıyor ve kararların kabine masasında ulusal uzlaşıyla alınmasını umuyoruz” şeklinde konuştu. Milletvekili ayrıca, uzatma kararının mecliste ya da hükümette alınması halinde en önemli şeyin kamu tesislerinin, özellikle de güvenlik ve askeri kurumların yönetimi olduğunu vurguladı.

Kuvvetler

Lübnan Kuvvetleri kaynakları, Basil’i ordu komutanının görev süresini uzatma yoluyla cumhurbaşkanlığı savaşına girmekle suçladı. Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar, “Kuvvetler, muhalefet ve diğerleri ulusal güvenlik, savaş, cumhurbaşkanlığı boşluğu ve mali çöküş temelinde mücadele ederken uzatmayı reddetme mücadelesini veren kişi, özellikle de Milletvekili Basil, kişisel kriterlere ve farklılıklara dayalı olarak Joseph Avn’u cumhurbaşkanlığı seçimlerinden dışlama temelinde cumhurbaşkanlığı mücadelesini veren kişidir” dedi.

Muhalefetin cumhurbaşkanlığı mücadelesini, görev süresinin uzatılması yoluyla vermediğini söyleyen kaynaklar, “Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin Hizbullah yüzünden tartışmaya açık olmadığı ve yeniden incelendiğinde her olayın güncelliğini koruduğu biliniyor. Aynı şekilde General Avn’un görev süresinin uzatılması konusunda belli bir siyasi ekibin vetosu varsa ve görev süresi uzatılırsa, cumhurbaşkanlığına ulaşamayacaktır” şeklinde konuştu.

Kaynaklar ayrıca, “Cumhurbaşkanlığı hesaplarının kendine göre şartları var. Kuvvetler, günümüz realitesine göre, cumhurbaşkanının yokluğunda ve devam eden savaş ortamında bir general atanmasının uygun olmayacağı çerçevesinde bir uzatma için baskı yapıyor. Aynı şekilde ordunun ve askeri kurumun hiyerarşisini de en üst rütbeye çıkarak yıkmak mümkün değildir. Rai’nin bahsettiği şey buydu. Kendisi, konunun başkanlık mülahazalarıyla değil, ulusal, güvenlik ve askeri mülahazalarla ilgili olduğunu söyledi” ifadelerini kullandı.

Hizbullah’ın henüz netleşmeyen tavrıyla ilgili olarak ise kaynaklar, “Hizbullah’ın Basil’le ilişkinin son iplerini de kesmek istemediği ve Basil’in Avn’a olan nefretinin boyutunun farkında olduğu açıkça görülüyor. Basil’in itirazlarına, Hizbullah ile ilişkilerinin kopma noktasına gelmesini istememesine ve direnişinde yanında olduğunu kanıtlayan bir müttefik olarak ona ihtiyaç duyduğu bir anda ilişkilerinin tamamen kırılmasını istememesine rağmen Franciyye’yi aday gösteren Hizbullah’tı” dedi.

Rai

General Avn’ın görev süresinin uzatılmasına destek çalışmaları kapsamında Lübnan Kuvvetleri bloğunun resmi ziyareti çerçevesinde Lübnan Kuvvetleri’nden bir heyet, dün Maruni Patriği Beşara er-Rai ile bir araya geldi. Bu bağlamda Milletvekili Pierre Bouassi, görev süresinin uzatılması, bir cumhurbaşkanı seçilmesi ve 1701 sayılı Kararın uygulanması gerektiğini vurguladı. Bouassi, “Ordu komutanının görev süresinin uzatılması konusunda blok ve partinin iradesini ifade ettik. Dikkat edilmesi gereken konular var. Bunlar, Lübnan’daki patlayıcı durum ve bir cumhurbaşkanının yokluğu. Çünkü koşullar, bir ordu komutanının atanmasına izin vermiyor” dedi. Milletvekili Pierre Bouassi, “Siyasallaşmamış bir ordu komutanı istiyoruz ve bugün atanacak herhangi bir komutan, kendisini atayan parti tarafından siyasallaştırılacaktır” dedi.

Bouassi, “Bazılarının iddia ettiği gibi ülkenin başsız, kurumların başsız olması ayrıntı değildir. Cumhurbaşkanının olmadığı bir ülkede refah, istikrar ve özgürlük ihtimalinin olduğu iddia ediliyor. Bu nedenle cumhurbaşkanlığı seçiminin yapılabilmesi için kanunlara ve anayasaya saygı gösterilmesi ve Temsilciler Meclisi’nin açılması gerekmektedir” dedi. Milletvekili Pierre Bouassi, Rai’den alıntı yaparak, “Temsilciler Meclisi’nin felce uğramasının, cumhurbaşkanının seçilmesi sürecinin, devlet başkanının bulunmamasının sorumlusu engelleyiciler ve boykotçulardır” diyerek, sözlerinin devamında ise “Devlet, kurumlarındaki istikrar eksikliği nedeniyle tehdit altında ve Lübnan ordusunun, özellikle güney bölgesi olmak üzere Litani’nin güneyindeki sınırları kontrol edememesi nedeniyle tehdidi altında. Ancak Lübnan’a inanıyoruz ve halkının dayanıklılığına hâlâ güveniyoruz” ifadelerini kullandı.

Egemenlik Cephesi

Aynı şekilde dün Egemenlik Cephesi, ordu komutanıyla bir toplantı yaptı. Daha sonra bir basın toplantısında, bir Cumhurbaşkanının yokluğunda liderlik pozisyonuna yeni atanmayı kabul etmediklerini açıkladı. Cepheye göre Lübnan’ın tanık olduğu hassas ve istisnai koşullar (savaş, çöküş ve cumhurbaşkanlığı koltuğundaki boşluk) ışığında en önemli şey, ordu komutanlığı pozisyonunda herhangi bir boşluk oluşmasını önlemektir. Bunun için en etkili ve tek çözüm ise Genelkurmay Başkanı’nın, anayasa tarafından komutayı üstlenecek bir isim önerme hakkı tanınan bir cumhurbaşkanı seçilinceye kadar görevde kalmasıdır.

Egemenlik Cephesi, yaptığı açıklamada, “Devletin geriye kalan özelliklerinin son omurgası ordudur. Ancak iktidar hırslarını kuruma sokan kişiler var. Ve burada imkansızı ortaya koyuyorlar. Buradan bir partiye, oradan bir harekete, buradan bir lidere ve oradan bir bloğa, liderlikteki Joseph Avn’dan kurtulmak için yalvarıyor. Ayrıca utanmaz, fırsatçı bir tavırla ortaya çıkıyor, tüm ilkeleri, gelenekleri, milletin çıkarlarını hiçe sayıyorlar. Benzeri görülmemiş bir siyasi pervasızlığın hizmetinde anayasayı ve tüzükleri ayaklar altına alıyorlar. Bu yüzden biz onlara izin vermeyeceğiz. Siz de onlara izin vermeyeceksiniz. Böylece cumhuriyet yargı oyunuyla devrilmeyecek” dedi.



Berri: Barack'ın Lübnan'ı Suriye'ye ilhak etme söylemi "kabul edilemez bir hata"

Lübnan Parlamento Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Michel Issa'yı kabul etti (Parlamento Başkanlığı)
Lübnan Parlamento Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Michel Issa'yı kabul etti (Parlamento Başkanlığı)
TT

Berri: Barack'ın Lübnan'ı Suriye'ye ilhak etme söylemi "kabul edilemez bir hata"

Lübnan Parlamento Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Michel Issa'yı kabul etti (Parlamento Başkanlığı)
Lübnan Parlamento Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Michel Issa'yı kabul etti (Parlamento Başkanlığı)

Lübnan Parlamentosu Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Tom Barrack'ın Lübnan'ın Suriye'ye ilhak edilmesi çağrısıyla ilgili zaman zaman yaptığı tehditleri kabul edilemez bir hata olarak nitelendirerek reddetti. Berri, "Hiç kimse Lübnanlıları tehdit edemez. Özellikle diplomatlar ve hele ki Büyükelçi Tom Barrack gibi bir isim tarafından Lübnanlılara bu şekilde hitap etmek, akıl almaz bir durumdur. Lübnan'ın Suriye'ye ilhak edilmesiyle ilgili söyledikleri ciddi ve kesinlikle kabul edilemez bir hatadır." dedi.

Öte yandan Berri, Basın Sendikası'ndan bir heyete, ilgili yasa konusunda yaşanan görüş ayrılıklarına rağmen, gelecek mayıs ayında yapılması planlanan parlamento seçimlerinin iptal edilmeyeceğini ya da ertelenmeyeceğini vurguladı.

Parlamento başkanlığından yapılan açıklamaya göre Berri'nin ABD'nin Beyrut Büyükelçisi Michel Issa'yı 24 saat içinde ikinci kez kabul etmesi dikkat çekiciydi; zira görüşmede "iki ülke arasındaki ikili ilişkilerin yanı sıra genel durumdaki gelişmeler ve güncel olaylar" ele alındı.


İsrailli bakanlar eski Gazze yerleşiminde bayrak töreni düzenlenmesini talep etti

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)
TT

İsrailli bakanlar eski Gazze yerleşiminde bayrak töreni düzenlenmesini talep etti

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)

Aralarında Başbakan Binyamin Netanyahu liderliğindeki Likud Partisi’nden sekiz ismin de bulunduğu 11 İsrailli bakan, dün Savunma Bakanı Yisrael Katz’dan Hanuka Bayramı sırasında Gazze Şeridi’nde bayrak töreni düzenlenmesine izin verilmesini talep etti.

Aşırı sağcı ve yerleşim yanlısı Nahala Hareketi tarafından başlatılan girişim kapsamında yayımlanan mesajda, “Gazze’nin İsrail topraklarının bir parçası olduğunu gururla teyit etmenin zamanı geldi. Bu bölge yalnızca Yahudi halkına aittir ve derhal İsrail devletinin bir parçası hâline gelmelidir” ifadeleri yer aldı.

Mesajda ayrıca, etkinliğin temel amacının ‘İsrail’in 2005’te bölgeden çekilirken boşalttığı, Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki eski Nisanit yerleşiminin kalıntıları üzerinde İsrail bayrağını göndere çekmek’ olduğu belirtildi.

dfrtg
İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (Reuters)

Mesajın imzacıları arasında, aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ile aralarında Ulaştırma Bakanı Miri Regev’in de bulunduğu sekiz Likud’lu bakan yer aldı.

Ayrıca, toplam 120 sandalyeli Knesset’ten 21 milletvekili de metne imza attı. İmzacı vekiller Ben-Gvir liderliğindeki Otzma Yehudit (Yahudi Gücü) Partisi ile Likud’a mensup.

Nahala Hareketi, ‘Nisanit’te bayrak töreni’ olarak duyurduğu etkinliğin, Gazze Şeridi’nde hâlen İsrail ordusunun kontrolündeki bölgede yapılacağını açıkladı.

Etkinliğin 18 Aralık’ta, sekiz gün süren Hanuka’nın beşinci gecesinde düzenlenmesi planlanıyor. Bayram bu yıl pazar günü başlayacak.

İsrail Savunma Bakanlığı, konuya ilişkin AFP’nin yorum talebine henüz yanıt vermedi.

jbhj
İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz (DPA)

İsrail ordusu çarşamba akşamı yaptığı açıklamada, ‘İsrail topraklarından Gazze Şeridi’ne geçen birkaç İsrailli sivilin gözaltına alındığını’ duyurdu.

Yerleşimciler ve Filistinlilere yönelik saldırılarla suçlanan aşırılık yanlılarına hukuki destek veren Honenu örgütü ise yaptığı açıklamada, ‘Çarşamba günü onlarca sağcı aktivistin, Nisanit’in kalıntıları üzerinde bir yerleşim kurulmasını talep etmek üzere Gazze sınır çitini aştığını’ belirtti.

10 Ekim’de İsrail ile Hamas arasında yürürlüğe giren kırılgan ateşkes kapsamında, İsrail ordusu Gazze Şeridi’nin yarısından fazlasında kontrol sağlamasına imkân veren bir hatta çekilmişti. Savaşın büyük yıkıma uğrattığı bölgede bu hat fiili kontrol sınırı olarak işliyor.

Geçtiğimiz kasım ayında Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi tarafından da desteklenen ABD’nin Gazze barış planı ise İsrail güçlerinin bölgeden kademeli olarak çekilmesini öngörüyor.


Gazze Anlaşması: Temel hükümlerin uygulanması 2026 yılına ertelendi... Anlaşma mı, gerileme mi?

Şiddetli yağmurların ardından ez-Zeytun mahallesindeki yerinden edilmiş Filistinlilerin barındığı derme çatma bir kampta su basmış sokakta yürüyen bir çocuk (AFP)
Şiddetli yağmurların ardından ez-Zeytun mahallesindeki yerinden edilmiş Filistinlilerin barındığı derme çatma bir kampta su basmış sokakta yürüyen bir çocuk (AFP)
TT

Gazze Anlaşması: Temel hükümlerin uygulanması 2026 yılına ertelendi... Anlaşma mı, gerileme mi?

Şiddetli yağmurların ardından ez-Zeytun mahallesindeki yerinden edilmiş Filistinlilerin barındığı derme çatma bir kampta su basmış sokakta yürüyen bir çocuk (AFP)
Şiddetli yağmurların ardından ez-Zeytun mahallesindeki yerinden edilmiş Filistinlilerin barındığı derme çatma bir kampta su basmış sokakta yürüyen bir çocuk (AFP)

Gazze Şeridi’nde yürürlükte olan ateşkes anlaşmasının süreci son derece yavaş ilerliyor. Anlaşmada yer alan istikrar gücünün konuşlandırılması, Barış Konseyi ile Gazze Yönetim Komitesi’nin oluşturulması ve İsrail’in kademeli çekilmesi gibi başlıklar, ilk bakışta takvimin gerisinde kalmış görünüyor.

Bu gecikmeyi pekiştiren unsur ise Washington’ın söz konusu temel maddelerin uygulanmasını 2026’ya erteleme yönündeki resmi tutumu. Bu tarihe yalnızca birkaç hafta uzak olunmasına rağmen, Trump’ın barış planının çok daha hızlı hayata geçmesi bekleniyordu. Şarku’l Avsat’a konuşan uzmanlara göre bunun başlıca nedeni, İsrail’in çıkardığı engeller; bu durum ilk aşamanın henüz tamamlanamamasına ve ikinci aşamaya ilişkin tartışmaların da başlayamamasına yol açtı.

Uzmanlar, ertelemenin hem fırsat hem de risk içerdiğini belirtiyor. Fırsat, arabulucular arasında uzlaşıya varma ya da bu uzlaşıya ulaşmak için daha fazla zaman kazanılması anlamına gelirken, risk ise anlaşmanın tehlikeye girmesi. Süreçte yaşanacak tıkanmaların yalnızca birkaç haftalık gecikmeye değil, aylar sürecek yeni ertelemelere yol açabileceği ifade ediliyor. Bu durumun seyrinin ise büyük ölçüde ABD’nin tutumu ve İsrail üzerindeki baskısına bağlı olacağı vurgulanıyor.

Trump, çarşamba akşamı yaptığı açıklamada, Barış Konseyi’nin gelecek yılın başında ilan edileceğini söyledi ve ‘dünyanın en önemli ülkelerinin liderlerinin bu yapıya katılmak istediğini’ belirtti.

Trump’ın Gazze için hazırladığı 20 maddelik planın temel unsurlarından biri olan ‘konsey’ önerisi, geçtiğimiz kasım ayında Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi tarafından kabul edilen kararda da yer almıştı. Plan uyarınca konsey, iki yıl süreyle Gazze’nin idaresinden sorumlu olacak ve bunu Filistinli teknokratlardan oluşan bir komite üzerinden yürütecek. Bu yapıya uluslararası güçler ile Mısır ve Ürdün tarafından eğitilmiş Filistin polisinin destek vermesi öngörülüyor. Konseyin ayrıca Hamas ve diğer grupların silahsızlandırılmasını denetlemesi planlanıyor.

İstikrar gücü

Barış Konseyi’nin ilanının ertelenmesine, istikrar güçlerinin konuşlandırılmasına ilişkin takvimin ötelenmesi de eşlik ediyor. ABD, İstikrar Gücü’nün Gazze’de konuşlanmasına gelecek yıl ocak ayının ortasında başlanmasını, bölgenin tamamen silahsızlandırılmasının ise nisan ayı sonunda tamamlanmasını hedefliyor. Ancak İsrail Kanal 14 televizyonu, bu takvimin ‘gerçeklikten kopuk bir beklenti’ olduğunu belirterek yeni gecikmelerin gündeme gelebileceğine işaret etti.

Bu ertelemeler, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun birkaç gün önce Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına yaklaşılmakta olduğu yönündeki açıklamalarına rağmen yaşanıyor. Öte yandan İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, Gazze Şeridi’ndeki ‘sarı hattın’ fiilen yeni bir sınır hattı niteliği taşıdığını söyledi.

hyu
El-Bureyc Mülteci Kampı’ndaki çadırların önünden geçen yerinden edilmiş Filistinliler (AFP)

Filistin ve İsrail meseleleri üzerine uzmanlaşan siyaset bilimi profesörü Dr. Tarık Fehmi’ye göre Trump’ın açıklamaları, ‘tarafların hâlâ uzlaşıya varamaması nedeniyle anlaşmanın şeklen aksadığına’ işaret ediyor. Fehmi, tüm aktörlerin zaman kazanmaya, yükümlülükleri ertelemeye ve birbirlerinin hamlelerini beklemeye devam ettiğini belirterek, “Netanyahu ikinci aşamanın yaklaştığını söylüyor ama gerçekte hedefi, Gazze üzerindeki kontrolünü artırmak ve ikinci aşamanın gerekliliklerini geciktirmek” değerlendirmesinde bulundu.

Filistinli siyasi analist Dr. Eymen er-Rakab ise Trump’ın söylemini ‘uzlaşı arayışı değil, oyalama ve aksama’ olarak nitelendirdi. Rakab, istikrar gücü, Gazze Yönetim Komitesi gibi dosyaların hâlâ sonuçlanmadığını ve bunların çözümü için haftalar değil aylar gerektiğini vurguladı. Rakab’a göre gecikmenin arkasında İsrail’in Gazze’de daha fazla toprak kontrolü sağlama çabaları var ve Washington bu süreçte sessiz kalmayı sürdürüyor.

Gazze'nin yeniden inşasının akıbeti ne olacak?

Bu aksamalara rağmen, Gazze Şeridi’nin yeniden inşası, ateşkes anlaşmasının bir diğer maddesi olarak hâlâ ertelenmiş durumda. Kasım sonunda düzenlenmesi planlanan yeniden inşa konferansının gecikmesine yanıt olarak, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, aralık başında Berlin’de Alman mevkidaşı Johann Wadephul ile düzenlediği ortak basın toplantısında, “Yeniden inşa konferansına eş başkanlık yapmak üzere ABD ile istişare halindeyiz. Konferansın tarihini mümkün olan en kısa sürede, ortaklarımızla iş birliği içinde belirlemeyi umuyoruz” dedi.

Tarık Fehmi’ye göre yeniden inşa adımlarını İsrail engelleyecek ve Washington’ın desteğini alarak Gazze Şeridi’ni bölme ve fiili durum stratejisini pekiştirme çabası içinde olacak. Bu durum, anlaşmanın maddelerinin bir kez daha ertelenmesine ve yeniden inşa konferansının gerçekleşmemesine yol açacak.

Arabulucuların açıklamaları, Netanyahu’nun 29 Aralık’ta Washington’a yapacağı ziyareti beklerken, kaygı ve taleplerin net bir şekilde ortaya konduğunu gösteriyor. İsrail Hükümet Sözcüsü Shosh Bedrosian birkaç gün önce düzenlediği basın toplantısında bu duruma dikkat çekti.

Öte yandan Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile Bahreyn Kralı Hamad bin İsa Al Halife, dün yaptıkları telefon görüşmesinde, Gazze’deki savaşın sona ermesini öngören anlaşmanın tam olarak uygulanması ve insani yardımların hızlı ve kesintisiz ulaştırılmasının gerekliliğini vurguladı. Açıklamada, Gazze’nin yeniden inşasına başlama zorunluluğu da belirtildi.

6uı8
Deyr el-Balah dışındaki el-Meğazi Mülteci Kampı’nda yıkılmış bir binanın duvar resminin önünde el arabası çeken Filistinli çocuklar (AFP)

Daha önce arabulucular ve garantörler Washington’ın katılmadığı bir toplantıyı Kahire’de gerçekleştirdi. Toplantıya Mısır Genel İstihbarat Servisi Başkanı Tümgeneral Hasan Reşad, Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ile Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın katıldı. Görüşmede, Gazze Şeridi’ne yönelik İsrail saldırılarının arttığı geçen ayın ardından, herhangi bir ihlalin önlenmesi ve ateşkesin kalıcı hâle getirilmesi ele alındı.

Ancak arabulucuların açıklamaları, taleplerin yanı sıra endişeleri de yansıtıyor. Katar Başbakanı birkaç gün önce yaptığı açıklamada, “Şu anda kritik bir noktadayız… Ateşkesin sürdüğünü garanti edemeyiz. Ateşkes, ancak İsrail’in tamamen çekilmesi ve Gazze’de istikrarın sağlanmasıyla tamamlanmış olur” dedi. Başbakan, İsrail güçlerinin bölgede kalmaya devam etmesi ve ihlallerin sürmesinin çatışmanın yeniden tırmanmasına yol açabileceğini vurguladı.

Tarık Fehmi’ye göre Mısır’ın girişimleri, anlaşmanın uygulanmasının zorluğunun farkında olmasından kaynaklanıyor ve tarafların süreci geciktirme çabalarını gözlemlemek açısından kritik bir rol oynuyor. Fehmi, Trump ile Netanyahu arasında gerçekleşecek görüşmenin, mevcut aksaklıkları aşacak uzlaşıların sağlanması açısından belirleyici olacağını, örneğin Hamas’ın silahsızlandırılmasının süresinin iki yıla uzatılması gibi düzenlemelerin bu görüşmelerde gündeme gelebileceğini belirtti.

Eymen er-Rakab da aynı görüşte; Trump-Netanyahu görüşmesinin, Gazze anlaşması maddelerinin akıbetini netleştireceğini ve sürecin ya hızlandırılarak uygulanacağını ya da İsrail’in genişleme stratejisi lehine geciktirileceğini ifade etti.