Sudan'da çatışmalar yeniden canlanırken Darfur iç savaşa sürükleniyor

Troyka grubu, Hızlı Destek Kuvvetleri saldırılarının ardından sorunlu bölgede yaşanan toplu katliamları kınadı.

Sudan’daki savaşın gidişatını ve sonunu tahmin etmek zor. / Fotoğraf: Reuters
Sudan’daki savaşın gidişatını ve sonunu tahmin etmek zor. / Fotoğraf: Reuters
TT

Sudan'da çatışmalar yeniden canlanırken Darfur iç savaşa sürükleniyor

Sudan’daki savaşın gidişatını ve sonunu tahmin etmek zor. / Fotoğraf: Reuters
Sudan’daki savaşın gidişatını ve sonunu tahmin etmek zor. / Fotoğraf: Reuters

İsmail Muhammed Ali

Sudan'da ordu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki çatışmalar, başkent Hartum’da ve özellikle de Hartum'un merkezinde bulunan Ordu Genel Komutanlığı civarında devam ediyor. Diğer yandan Hartum'a 30 kilometre uzaklıkta bulunan ve bir süredir sükunetin hâkim olduğu el-Aylafun şehrinde iki taraf arasındaki şiddetli çatışmalar yeniden başladı. HDK, üyelerinin zafer kutlaması yaptığı video klipleri yayınlarken askeri kaynaklar, savaş uçaklarının şehirdeki ordu kamplarına yönelik saldırıyı püskürttüğünü, çok sayıda savaş aracını imha ettiğini ve söz konusu müdahalenin HDK milislerinin ölümüne neden olduğunu belirtti.

Görgü tanıklarının ifadesine göre, Cumartesi günü sabahın erken saatlerinden itibaren Hartum'un doğusundaki bölgelere, özellikle de Hartum'u Nil'in doğusuna bağlayan el-Menşiye Köprüsü yakınındaki bölgelere doğru top atışları duyuldu. Şiddetli patlama sesleri Ordu Genel Komutanlığı yakınlarında da işitildi.

Şarku’l Avsat’ıın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre görgü tanıkları, Omdurman'ın batısındaki Umbada bölgesinin, ordunun bu bölgedeki HDK mevzilerini hedef alan topçu bombardımanına tanık olduğunu bildirdi. Mühendisler Birliği civarında ve Omdurman'ın güneyindeki el-Fiteyhab ve el-Murabbaat bölgelerinde de aralıklı çatışmalar meydana geldi.

Ordunun Facebook sayfasında, Özel Kuvvetler askerlerinin Cebra bölgelesinde ve Zırhlı Birlikler’e komşu mahallelerde kapsamlı tarama operasyonları gerçekleştirdiğini ve HDK’ye ait mühimmat yüklü bir kamyonun imha edildiğini gösteren videolar yayınlandı. Ayrıca Omdurman'ın eski mahallelerinde de birtakım özel operasyonlar yürütülüyor.

Savaş uzuyor

Bu arada Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri (ÖDBG) Merkez Konseyi, son göstergelere ve gelişmelere göre Sudan'da halihazırda sürmekte olan savaşın genişlediği ve bunun güvenlik ve insani açıdan daha feci sonuçları olacağı konusunda uyarıda bulundu.

ÖDBG, yaptığı açıklamada, savaşı bölgenin halk bileşenleri arasında kapsamlı bir sivil çatışmaya dönüştürmek için dikkat çekici ve izlenen adımlarla Darfur'daki çatışmayı körüklediğine ve artırdığına dair göstergelere dikkat çekti. Konsey, Darfur bölgesindeki tüm toplumsal kesimleri bu plana uymamaya çağırdı.

ÖDBG, ülke genelinde silahlı çatışmaların tırmanmasından duyduğu derin endişeyi dile getirdi. Ayrıca, HDK’nin silahlı kuvvetlerin bombalaması sonrasında el-Cuneyne'ye baskın yapıp Hartum'daki altyapıyı hedef almasının ardından bu savaşta, özellikle Batı Darfur'da işlenen suçları ve ihlalleri kınadı.

ÖDBG, savaşan iki tarafın işlediği tüm bu suçların, cinayet, yağma, yerinden etme ve tecavüzü de içeren uzun bir ihlal listesine eklendiğini ve bunun da uluslararası araştırma komitesinin çabalarının desteklenmesini gerektirdiğini belirtti.

ÖDBG, mevcut savaşı bir iç savaşa dönüştürmek, Sudan, toprak ve halk birliğine bağlı kalmak da dahil olmak üzere Sudan'ı bölmeye yönelik tüm planlara karşı çıktığını duyurdu. 15-18 Kasım tarihleri ​​arasında gerçekleştirilen ÖDBG Yürütme Komitesi toplantısında, savaşın süresinin kısaltılmasına yardımcı olacak, kapsamlı barışı ve sürdürülebilir demokratik dönüşümü tesis edecek siyasi sürecin önünü açacak bir pratik fikir paketi geliştirildiğine dikkat çekti.

Daha iyi araçlar

Diğer yandan Cebel Evliya Köprüsü'nün yıkılması olaylarına ilişkin Sudanlıların sosyal medya üzerinden tepkileri devam etti. Bu olay, altyapının tahrip edilmesinin ülkenin gelişimine ve ekonomisine zarar vereceğini düşünen Sudanlı çevrelerin çoğunluğunda yaygın bir öfkeyi ortaya çıkardı.

Sudan Gaziler Derneği üyesi Tümgeneral Mutasım el-Aceb, İndependent Arabia’ya yaptığı açıklamalarda, HDK’nin köprüleri yıkmak gibi operasyonlar için yıkıcı güce sahip olmadığını ifade etti. El-Aceb, bu tür saldırıların büyük miktarda patlama gerektirdiğini belirtti.

El-Aceb, köprüleri yıkmaktan daha iyi yolların bulunduğunu, bunun da keskin nişancıların kullanılması ve köprüden geçen araçların aranarak yakın gözetim yapılması olduğunu belirtti.

El-Aceb, Sudan ordusunun hava kuvvetleri ve insansız hava araçlarından (İHA) büyük destek almasına rağmen tüm bunların savaşı çözmediğini, çünkü Hartum'da yaşananların yalnızca yüksek ve ileri eğitime sahip piyade kuvvetleri tarafından çözülebilecek bir şehir savaşı olduğunu belirtti. El-Aceb, “Bu nedenle, bu tür bir savaşa tam hazırlıklı olması ve başkente dair kesin bilgisi nedeniyle saha durumu halen HDK lehine. Zira HDK, savaşın başlamasından birkaç yıl önce orada bulunuyordu” ifadelerini kullandı.

El-Aceb, bu savaşın gelişimi ve bitişi açısından ne olacağını tahmin etmenin zor olduğunu belirterek “HDK, mülklerin yağmalanması ve çalınmasının yanı sıra başta tecavüz olmak üzere bazı insan hakları ihlalleri göz önüne alındığında vatandaşların ona karşı sempatisinden yoksun” dedi.

Tehlikeli gelişme

ÖDBG Merkez Konseyi lideri Misbah Ahmed, altyapıyı yok etme ve bunu savaş aracı olarak kullanma eğiliminin uluslararası yasaları ihlal eden ve savaş suçu sayılan tehlikeli bir gelişme olduğuna dikkat çekti. Ahmed, çatışmanın iki tarafı arasında devam eden çatışmaların, özellikle de eski rejimin kalıntılarının köprüleri ve hayati tesisleri yıkma yönündeki artan çağrılarıyla birlikte daha tehlikeli yönlere doğru gittiği konusunda uyarıda bulundu.

Ahmed, Independent Arabia’ya şu açıklamalarda bulundu: “Dolayısıyla savaşın her iki tarafı da, Sudan halkına yönelik bu müdahaleyi durdurmazlarsa, tüm cezai, siyasi, ahlaki ve dini sorumluluğu üstleniyor. Bu lanet savaşın bir an önce durdurulması için ciddi ve dürüst bir şekilde müzakereye devam etmeliler ve ülkeyi daha fazla yıkımdan ve kan dökülmesinden kurtaracak barışçıl çözümlere doğru ilerlemeliler.”

Köprülerin yıkılmasına ilişkin iki taraf arasında karşılıklı suçlamaların onları sorumluluktan kurtarmadığını vurgulayan Ahmed “Savaş suçları kapsamına giren bu suçların ciddi ve şeffaf bir şekilde soruşturulması, sorumluluğun belirlenmesi ve faillerin hesap vermesi açısından gerekli ve önemlidir. Ulusal çıkarları her şeyin üstünde tutmak için çalışmalıyız” ifadelerini kullandı.

Ahmed, sivil güçlerin de saflarını ve vizyonlarını birleştirme, savaşın her iki tarafıyla iletişimi yoğunlaştırma, iç ve dış girişimleri koordine etme, kalıcı bir ateşkese ulaşmak için Cidde müzakere platformunu destekleme sorumluluğunun bulunduğunu belirtti.

Zararsızlık

Sudan Sulama ve Su Kaynakları Bakanlığı'ndan üst düzey bir yetkilinin açıklamasına göre, 1937 yılında inşa edilen Cebel Evliya rezervuarı, üzerine inşa edilen ve otomatik olarak kontrol edilen hareketli köprünün yıkılması nedeniyle herhangi bir zarar görmedi.

Yetkili, Nil gemilerinin geçişini sağlamak için kullanılan demir köprünün hareketli kısmının, HDK’nin geçişini engellemek amacıyla yükseltildiğini anlattı.

Sudanlı yetkili, HDK’nin köprüyü bombaladığını, bunun da köprünün yıkılmasına yol açtığını belirtti. Barajın herhangi bir hasar görmediğini ve herhangi bir patlama belirtisinin olmadığını doğruladı.

Sudan Dışişleri Bakanlığı ise yaptığı açıklamada isyancı milislerin dün şafak vakti Cebel Evliya rezervuar köprüsünü bombalayarak bu köprünün yıkılmasına yol açan iğrenç terör suçunu kınadı.

Bakanlık açıklamasında, “Bu terör suçu, terörist milislerin ülkenin farklı bölgelerindeki sivillere ve güvenli kasaba ve köylere yönelik kitlesel katliamlarının devam etmesiyle örtüşmektedir” ifadesini kullandı. HDK, Omdurman'ın güneybatısındaki köylere saldırmak ve çok sayıda insanı öldürmekle suçlanıyor.

Toplu katliam

Troyka grubu ise, HDK’nin gerçekleştirdiği saldırıların ardından sorunlu Darfur bölgesinde meydana gelen toplu katliamları güçlü bir şekilde kınadı.

Aralarında ABD, İngiltere ve Norveç'in bulunduğu bir grup ülkeden oluşan Troyka, yaptığı açıklamada bu ihlallerin toplu katliam eylemlerini de içerdiğini doğruladı. Arap olmayanların ve diğer toplulukların etnik olarak hedef alınması ve yerli liderlerin öldürülmesi de söz konusu eylemlere dahil.

Grup, Sudan'da artan şiddet ve insan hakları ihlallerini, özellikle de HDK’nin Batı, Orta ve Güney Darfur'da başlattığı saldırıları kınadı.

Saldırıların toplu katliamları, keyfi tutuklamaları ve insani erişimin engellenmesini içerdiğini belirten güvenilir raporlara atıfta bulunuldu.

Grup ayrıca, Hartum'un güneyindeki Cebel Evliya bölgesinde şiddet eylemleri ve sivillerin hedef alındığı yönündeki haberlerden duyduğu derin kaygıyı da dile getirdi.

Çatışmaya kabul edilebilir bir askeri çözüm bulunmadığını belirten grup, çatışmalara son verilmesi çağrısında bulundu ve HDK ile silahlı kuvvetlere, Sudan'ı etnik çizgilerde daha fazla bölecek veya diğer güçleri aralarında devam eden çatışmanın içine sürükleyecek eylemlerden kaçınmaya çağırdı.

Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan tercüme edilmiştir



Beyrut'taki Tabatabai suikastının ardından Trump ve Netanyahu arasında neler oluyor?

İsrail'in pazar günü Beyrut'un güney banliyölerinde düzenlediği hava saldırısında ölen Hizbullah'ın askeri kanadının komutanı Heysem Ali et-Tabatabai ve diğer kişilerin cenaze töreni, 24 Kasım 2025 (AFP)
İsrail'in pazar günü Beyrut'un güney banliyölerinde düzenlediği hava saldırısında ölen Hizbullah'ın askeri kanadının komutanı Heysem Ali et-Tabatabai ve diğer kişilerin cenaze töreni, 24 Kasım 2025 (AFP)
TT

Beyrut'taki Tabatabai suikastının ardından Trump ve Netanyahu arasında neler oluyor?

İsrail'in pazar günü Beyrut'un güney banliyölerinde düzenlediği hava saldırısında ölen Hizbullah'ın askeri kanadının komutanı Heysem Ali et-Tabatabai ve diğer kişilerin cenaze töreni, 24 Kasım 2025 (AFP)
İsrail'in pazar günü Beyrut'un güney banliyölerinde düzenlediği hava saldırısında ölen Hizbullah'ın askeri kanadının komutanı Heysem Ali et-Tabatabai ve diğer kişilerin cenaze töreni, 24 Kasım 2025 (AFP)

Elie Kuseyfi

Geçtiğimiz pazar günü öğleden sonra Lübnan’ın başkenti Beyrut'un güney banliyölerinde Hizbullah’ın askeri kanadının lideri Heysem Ali et-Tabatabai'ye düzenlenen suikast, geçtiğimiz yıl eylül ile kasım ayları arasında yaşanan savaş senaryosunun tekrarlanacağına dair korkuları yeniden canlandırdı. İsrail'in suikastlar silsilesine Hizbullah’ın üst  düzey komutanlarından Fuad Şükür ve ardından Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'a düzenlediği suikastla başladı. Daha sonra Lübnan’ın güneyinde, başkent Beyrut’ta ve ülkenin dört bir yanında peş peşe düzenlediği saldırılardan birinde Nasrallah’ın halefi Haşim Safuyiddin öldürüldü. Ancak bu senaryo her an tekrarlanabilir olsa da kaçınılmaz değil. Bölgesel ve uluslararası bağlamın, özellikle geçtiğimiz ay Gazze'de ateşkesin ilan edilmesi ve geçtiğimiz hafta bu konuyla ilgili ABD tasarısının onaylanmasıyla değişmiş olması nedeniyle, böyle bir senaryoyla karşı karşıya kalma ihtimalimiz daha düşük.

Öte yandan ABD'nin bu anlaşmaya verdiği desteği geri çekeceğine dair herhangi bir işaret yok, çünkü bu siyasi açıdan anlamsız olur. ABD Başkanı Donald Trump yönetimi, Şam'dan Riyad'a ve aradaki her yere kadar Ortadoğu'daki stratejisini bu anlaşma etrafında yeniden inşa ediyor. Bu da ABD'nin söz konusu anlaşmayı sürdürme konusundaki desteğinin boyutunu gösteriyor, fakat yine de son birkaç gün içinde ABD'nin bu anlaşmaya verdiği desteğin ivmesinde belirgin bir düşüş gözlemlendi. Zira İsrail'in pazar günü Beyrut'ta meydana gelen saldırıdan önce Gazze'deki saldırılarında son günlerde artış var. Dolayısıyla son iki gündür İsrail'in saldırılarının yoğunlaşmasına rağmen, ABD'nin İsrail'e Gazze'de ateşkese yönelik ihlallerini artırması için yeşil ışık yaktığı söylenemez. Ancak İsrail'in en ciddi ihlali, Gazze'yi ikiye bölen sarı hattı ihlal etmesiydi. Bu olay, gerilim ve savaştan başka bir stratejisi olmadığı görünen İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun anlaşmanın gücünü ve onu destekleyen uluslararası ve bölgesel tarafların sabrını, ya da en azından tepkilerini test etmeye çalıştığı anlamına geliyor. Ancak, İsrail'in Gazze'de açık bir şekilde tırmanışa geçmesi, bu aşamada hayal bile edilemeyecek bir şeyi, Trump'ın tarihi bir başarı olarak gördüğü Gazze'deki ateşkes anlaşmasına ABD'nin desteğinin çöküşünü ifade ediyor.

Netanyahu ve ekibinin gerginliği tırmandırmak için her türlü ‘fırsatı’ değerlendirdiği, yani halen ABD’nin kırmızı çizgilerini aşmadan bu çizgilerin içinde kalmaya çalıştığı açık.

Buna karşın Netanyahu ve ekibinin gerginliği tırmandırmak için her türlü ‘fırsatı’ değerlendirdiği, yani halen ABD’nin kırmızı çizgilerini aşmadan bu çizgilerin içinde kalmaya çalıştığı açık. Fakat seçimlere hazırlanan ve İsrail'e sadık bir adam imajı çizen ‘Bibi’ (Binyamin Netanyahu) seçimler için tek kozu ve rakipleriyle arasındaki tek fark olarak, gerilimi tırmandırma ve saldırı stratejisini mümkün olduğunca uzatmaya çalışıyor. Ancak Netanyahu'nun hesapları, ateşkes ve ABD’nin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) bir ‘barış konseyi’ kurulması için sunduğu taslak metnin onaylanmasının ardından ABD’nin varlığının sahnede eskisinden çok daha büyük hale gelmesiyle bütün resmi özetlemekte yetersiz kalıyor. Sonuç olarak, savaşın başlangıcından itibaren durum böyle olmasa da gerilimi tırmandırma kararı artık sadece Netanyahu'nun elinde değil ve ABD’nin kırmızı çizgileri artık çok daha net. Öyle ki Netanyahu ve ekibi 2023 sonbaharından bu yana savaş boyunca defalarca kez yaptıkları gibi gerilimi başlatarak ABD’ye artık bir oldu-bitti dayatamaz.

dfvrg
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Aoun, Bağımsızlık Günü arifesinde Lübnan'ın güneyindeki Tire kentinde bulunan Lübnan Ordusu Güney Litani Bölgesi Komutanlığı’ndan televizyonda yayınlanan bir konuşma yaptı, 21 Kasım 2025 (AFP)

Ancak asıl soru, ABD’nin İsrail'e Gazze konusunda uyguladığı kısıtlamaların Lübnan ve genel olarak bölgedeki yani ABD’nin müdahalesi ve bazı İsraillilerin Gazze'deki ve belki de daha sonra tüm Filistin topraklarındaki ‘çatışmanın uluslararasılaşması’ olarak adlandırdıkları durum karşısında İsrail'in manevra alanındaki kısıtlamalarla aynı olup olmadığı sorusu. Burada İsrail hükümetinin, İran'ın balistik füze cephaneliğini yeniden inşa ederek ve İsrail ile bir sonraki tur için hazır olduğunu söyleyerek, İran ve onun vekillerinin İsrail'e oluşturduğu tehlikeye dair anlatıyı yeniden üretmeye çalıştığı aşikar. İsrail'in anlatısına göre İran, İsrail ile çatışmaya hazır olan müttefiklerine para ve silahla destek verdiğini kabul ediyor. Fakat İsrail’in bu anlatısını destekleyen hiçbir şey olmadığı gibi yalanlayan da yok. İsrail'in, düşmanlarını hedef almak için uygun bir temel oluşturmak amacıyla düşmanlarının yeteneklerini abartması alışılagelmiş bir durumdur.

ABD Başkanı Trump’ın Lübnan Cumhurbaşkanı Avn’ı Beyaz Saray'a davet etme niyeti, ABD yönetiminin Lübnan'da askeri eylem düşünmediğini gösteriyor.

Aynı durum İsrail'in geçtiğimiz yaz savaşta ağır hasar gören askeri yeteneklerini yeniden inşa etmeye çalıştığını iddia ettiği Hizbullah için de geçerli. İsrail, Suriye'den gelen kaçakçılık rotasının tamamen kesilmediğini de belirtiyor. İsrail, Lübnan toprakları üzerinden Hizbullah'a silah kaçakçılığını kontrol edemediğini vurgulayarak, sadece Hizbullah'ı değil, ABD’nin Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara’ya Beyaz Saray ziyaretinin ardından açılım yaptığı bir dönemde Şam'daki yeni yönetimi de hedef alıyor. Şara’nın ABD ziyareti, Netanyahu'nun Suriye topraklarındaki İsrail işgal bölgelerini ziyaretiyle aynı zamana denk geldi. Netanyahu, Şara’nın Washington ziyaretini bozmak ve Trump yönetimine, İsrail'in şartlarının Şam'a yönelik herhangi bir yeni ABD politikasında öncelikli olduğu mesajını vermek amacıyla bu ziyareti gerçekleştirdi.

dfrgthy
İsrail'in pazar günü Beyrut'un güney banliyölerinde düzenlediği hava saldırısında ölen Hizbullah'ın askeri kanadının komutanı Heysem Ali et-Tabatabai ve diğer kişilerin cenaze töreni, 24 Kasım 2025 (AFP)

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre İsrail'in 27 Kasım'da Hizbullah ile ateşkes imzalamasından bu yana öldürdüğü en üst düzey lider olan Tabatabai suikastıyla Beyrut'ta tırmanan gerginliği yorumlarken tüm bu faktörler dikkate alınmalı. Lübnan'da ve çevre bölgede genel olarak şu anki durumun özelliklerini anlamak için, özellikle Lübnan'da gerginliği tırmandıran Netanyahu'nun düşünce yapısını anlamak gerekir. ABD’nin Gazze'de gerilimi tırmanma alanını nispeten kapatmasından sonra Lübnan Netanyahu’nun gerginliği tırmandırma stratejisini sürdürebileceği bir arka bahçe görevi görüyor olabilir mi? Cevap evet olsa bile, Lübnan'da açık bir tırmanma, İsraillilerin dediği gibi birkaç günlük çatışmalar ya da geçtiğimiz sonbahardaki gibi yeni bir savaş, ABD’nin desteği olmadan gerçekleşemez. Peki Bibi böyle bir desteği çekebilir mi?

Aslında bu soruya kesin bir evet ya da hayır cevabı vermek zor olsa da ABD Başkanı Trump’ın Lübnan Cumhurbaşkanı Avn’ı Beyaz Saray'a davet etme niyeti, ABD yönetiminin Lübnan'da askeri eylem düşünmediğini gösteriyor. Bunun yanında Lübnan’da Joseph Avn'ın cumhurbaşkanı olarak seçilmesi ve Nevvaf Selam'ın başbakanlığında bir hükümetin kurulması, son savaştan sonra Lübnan'da yaşanan siyasi dönüşümün önemli bir işareti olmaya devam ediyor. Yeni hükümetin silahları devletle sınırlandırma vaadini yerine getirememiş olmasına rağmen bu dönüşüm, ABD’nin istekleriyle de uyumlu. Zira herkesten önce ABD’nin çok iyi bildiği şekilde bu gerçekleştirilmesi zor bir vaat. Aslında, mevcut koşullar altında bu vaadi yerine getirmek imkansız. Bu vaadi tekrarlamadaki tek amaç daha fazla siyasi baskı uygulamak. Ancak, Hizbullah'ı daha da zayıflatmak için İsrail'in herhangi bir yerde gerilimi tırmandırması, şimdiye kadar ABD tarafından desteklenen Avn-Selam ikilisinin yönetimini de zayıflatır. Dolayısıyla İsrail’in böyle bir gerilimi tırmandırma girişimi, ABD'nin Lübnan'daki hesaplarını yeniden düzenleyecek ve bu gerilimin öngörülemeyen siyasi sonuçları hakkında sorular ortaya çıkmasına yol açacak. Tüm bunlardan ötürü, Lübnan hükümetinin planının başarısız olmasının ardından Washington'ın Tel Aviv'e Hizbullah'a karşı gerilimi açıkça tırmandırmak için destek vermeye hazır olduğu iddiası bazen aceleci olmakla birlikte çoğu zaman da temenniden öteye geçmiyor.

Hizbullah'ın İsrail'in gerilimi tırmandırmasına vereceği yanıtlar ölçülü olması bekleniyor. Bu aynı zamanda UAEA Yönetim Kurulu'nun son kararıyla Avrupa troykası ile karşı karşıya gelinmesi nedeniyle yeni bir aşamaya giren İran'ın hesaplarına işaret ediyor.

Ancak, özellikle ABD’nin Hizbullah’ın açık bir çatışmaya hazır olmadığı yönünde bir değerlendirme yapması durumunda, tüm olasılıklar açık kalıyor. Bu durumda Hizbullah'ın İsrail'in gerilimi tırmandırmasına vereceği yanıtlar ölçülü olması bekleniyor. Bu aynı zamanda Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Yönetim Kurulu'nun son kararıyla Avrupa troykası ile karşı karşıya gelinmesi nedeniyle yeni bir aşamaya giren İran'ın hesaplarına işaret ediyor. Öte yandan bu kararla İran ile Batı arasındaki müzakere süreci daha da karmaşık hale geldi.

Ancak İran, dalgalı müzakereler ve İran'ın kötüleşen iç durumu göz önüne alındığında, şu anda durumu tırmandırmayı veya Hizbullah'ı bunu yapmaya zorlamayı göze alamaz. Bu yüzden İran'ın mevcut stratejisinin, stratejik sabır göstermeye mecbur olan Hizbullah için de geçerli olan bir sınırlama stratejisi olması muhtemel. Hizbullah Tabatabai suikastına misillemede bulunsa bile bu, Netanyahu'ya saldırganlığının kapsamını genişletmesi için bir bahane vermez. Ancak tüm bunlar, İsrail'in bir yandan Cumhurbaşkanı Avn'ın önerdiği girişim gibi her türlü müzakere girişimini reddederken hava saldırıları ve tehditlerinin ağırlığı altında ezilen Hizbullah’ın sosyal çevre ve Lübnan için bir bedel anlamına geliyor. Hizbullah da mevcut çıkmazı aşmak için izlenmesi gereken seçenekler hakkında ciddi bir iç tartışma başlatmayı reddediyor ve Lübnan'ın elinde iki ucu keskin bir bıçak olan Amerikan şemsiyesinden başka bir şey bırakmıyor. Şu an Lübnan'ı gerginliğe sürüklenmekten sadece İsrail'in Hizbullah'a karşı harekete geçmeye karar vermesi halinde ABD’den yeşil ışık yakılmayacak olması koruyor. Lübnan şu an Washington’ın Tel Aviv'e Gazze yerine Lübnan'da saldırıya geçmesi için yeşil ışık yakması olasılığı riskiyle karşı karşıya. Şu an olan ve gelecekte olacakların büyük bir kısmı, Washington ile Tel Aviv arasındaki yeni ilişki modellerine bağlı. Bu modeller, hem İsrail'de hem de ABD’de ve hatta Trump'ın kendi ekibi içinde bile tartışma konusu olmaya ve polemiklerin büyük bir bölümünü oluşturmaya başladı.


Suriye Devlet Başkanı, ABD Kongresi'nden bir heyeti kabul etti

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ve Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani (EPA)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ve Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani (EPA)
TT

Suriye Devlet Başkanı, ABD Kongresi'nden bir heyeti kabul etti

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ve Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani (EPA)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ve Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani (EPA)

Suriye Cumhurbaşkanlığı, Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara'nın dün Şam'da, Temsilci Darin LaHood başkanlığındaki ABD Kongre heyetini, iki ülke arasındaki iş birliğini geliştirme yollarını görüşmek üzere kabul ettiğini bildirdi.

Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan açıklamada, Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani'nin de katıldığı toplantıda, ortak ilgi alanına giren bir dizi uluslararası konu hakkında görüş alışverişinde bulunulduğu belirtildi.

Açıklamada, "İki taraf arasında, ortak çıkarlara hizmet edecek ve bölgesel istikrarı destekleyecek şekilde yapıcı iletişimin sürdürülmesinin önemi vurgulandı" ifadelerine yer verildi.


Hizbullah'a, Tabtabai suikastına misilleme yapmaması tavsiyesi

Papalık ateşkesine saygı göstermek ve İsrail'i kışkırtmamak için katılımcılar, pazartesi günü Beyrut'un güney banliyölerinde Hizbullah'ın askeri kanadının lideri Heysem Ali Tabatabai ve dört arkadaşının cenazesine katıldı (AFP)
Papalık ateşkesine saygı göstermek ve İsrail'i kışkırtmamak için katılımcılar, pazartesi günü Beyrut'un güney banliyölerinde Hizbullah'ın askeri kanadının lideri Heysem Ali Tabatabai ve dört arkadaşının cenazesine katıldı (AFP)
TT

Hizbullah'a, Tabtabai suikastına misilleme yapmaması tavsiyesi

Papalık ateşkesine saygı göstermek ve İsrail'i kışkırtmamak için katılımcılar, pazartesi günü Beyrut'un güney banliyölerinde Hizbullah'ın askeri kanadının lideri Heysem Ali Tabatabai ve dört arkadaşının cenazesine katıldı (AFP)
Papalık ateşkesine saygı göstermek ve İsrail'i kışkırtmamak için katılımcılar, pazartesi günü Beyrut'un güney banliyölerinde Hizbullah'ın askeri kanadının lideri Heysem Ali Tabatabai ve dört arkadaşının cenazesine katıldı (AFP)

Hizbullah liderliği, partinin  askeri kanadının lideri Heysem Ali Tabatabai'nin İsrail tarafından öldürülmesine misilleme yapılmaması yönündeki yerel ve yabancı tavsiyelere olumlu yanıt verme eğiliminde olup, Tel Aviv'in saldırı planını tamamlamasını engellemek ve Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın barışçıl müzakere girişimini desteklemesinin önünü açmak istiyor.

Şarku'l Avsat’ın siyasi kaynaklardan edindiği bilgiye göre, suikasttan bu yana parti yönetimi ile devletin temel direkleri arasındaki iletişimin kesintisiz sürüyor. Kaynaklar, suikast sonrası aşamanın askeri ve siyasi açıdan ele alındığını belirterek, partinin, Lübnan'ın Papa XIV. Leo'yu ağırlamaya hazırlık olarak öngördüğü "papalık ateşkesine" saygı göstererek İsrail'i kışkırtma niyetinde olmadığını, bunun da savaşı genişletmesi halinde İsrail için utanç verici olacağını kaydetti.

Kaynaklar, partinin, ABD ile müzakerelerin yeniden başlamasıyla birlikte İran'ın koşullarını iyileştirmek için kullanabileceği umuduyla, İran'a yanıtın geciktirilmesi pozisyonunu kendisine emanet ettiğini, zira İran'ın, 1701 sayılı Kararın uygulanmasında düşmanlıkların durdurulması anlaşmasının performansını kontrol etme ve koruma garantileri sağlama konusunda en yetenekli ülke olduğunu ifade etti.