Sudan'da çatışmalar yeniden canlanırken Darfur iç savaşa sürükleniyor

Troyka grubu, Hızlı Destek Kuvvetleri saldırılarının ardından sorunlu bölgede yaşanan toplu katliamları kınadı.

Sudan’daki savaşın gidişatını ve sonunu tahmin etmek zor. / Fotoğraf: Reuters
Sudan’daki savaşın gidişatını ve sonunu tahmin etmek zor. / Fotoğraf: Reuters
TT

Sudan'da çatışmalar yeniden canlanırken Darfur iç savaşa sürükleniyor

Sudan’daki savaşın gidişatını ve sonunu tahmin etmek zor. / Fotoğraf: Reuters
Sudan’daki savaşın gidişatını ve sonunu tahmin etmek zor. / Fotoğraf: Reuters

İsmail Muhammed Ali

Sudan'da ordu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki çatışmalar, başkent Hartum’da ve özellikle de Hartum'un merkezinde bulunan Ordu Genel Komutanlığı civarında devam ediyor. Diğer yandan Hartum'a 30 kilometre uzaklıkta bulunan ve bir süredir sükunetin hâkim olduğu el-Aylafun şehrinde iki taraf arasındaki şiddetli çatışmalar yeniden başladı. HDK, üyelerinin zafer kutlaması yaptığı video klipleri yayınlarken askeri kaynaklar, savaş uçaklarının şehirdeki ordu kamplarına yönelik saldırıyı püskürttüğünü, çok sayıda savaş aracını imha ettiğini ve söz konusu müdahalenin HDK milislerinin ölümüne neden olduğunu belirtti.

Görgü tanıklarının ifadesine göre, Cumartesi günü sabahın erken saatlerinden itibaren Hartum'un doğusundaki bölgelere, özellikle de Hartum'u Nil'in doğusuna bağlayan el-Menşiye Köprüsü yakınındaki bölgelere doğru top atışları duyuldu. Şiddetli patlama sesleri Ordu Genel Komutanlığı yakınlarında da işitildi.

Şarku’l Avsat’ıın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre görgü tanıkları, Omdurman'ın batısındaki Umbada bölgesinin, ordunun bu bölgedeki HDK mevzilerini hedef alan topçu bombardımanına tanık olduğunu bildirdi. Mühendisler Birliği civarında ve Omdurman'ın güneyindeki el-Fiteyhab ve el-Murabbaat bölgelerinde de aralıklı çatışmalar meydana geldi.

Ordunun Facebook sayfasında, Özel Kuvvetler askerlerinin Cebra bölgelesinde ve Zırhlı Birlikler’e komşu mahallelerde kapsamlı tarama operasyonları gerçekleştirdiğini ve HDK’ye ait mühimmat yüklü bir kamyonun imha edildiğini gösteren videolar yayınlandı. Ayrıca Omdurman'ın eski mahallelerinde de birtakım özel operasyonlar yürütülüyor.

Savaş uzuyor

Bu arada Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri (ÖDBG) Merkez Konseyi, son göstergelere ve gelişmelere göre Sudan'da halihazırda sürmekte olan savaşın genişlediği ve bunun güvenlik ve insani açıdan daha feci sonuçları olacağı konusunda uyarıda bulundu.

ÖDBG, yaptığı açıklamada, savaşı bölgenin halk bileşenleri arasında kapsamlı bir sivil çatışmaya dönüştürmek için dikkat çekici ve izlenen adımlarla Darfur'daki çatışmayı körüklediğine ve artırdığına dair göstergelere dikkat çekti. Konsey, Darfur bölgesindeki tüm toplumsal kesimleri bu plana uymamaya çağırdı.

ÖDBG, ülke genelinde silahlı çatışmaların tırmanmasından duyduğu derin endişeyi dile getirdi. Ayrıca, HDK’nin silahlı kuvvetlerin bombalaması sonrasında el-Cuneyne'ye baskın yapıp Hartum'daki altyapıyı hedef almasının ardından bu savaşta, özellikle Batı Darfur'da işlenen suçları ve ihlalleri kınadı.

ÖDBG, savaşan iki tarafın işlediği tüm bu suçların, cinayet, yağma, yerinden etme ve tecavüzü de içeren uzun bir ihlal listesine eklendiğini ve bunun da uluslararası araştırma komitesinin çabalarının desteklenmesini gerektirdiğini belirtti.

ÖDBG, mevcut savaşı bir iç savaşa dönüştürmek, Sudan, toprak ve halk birliğine bağlı kalmak da dahil olmak üzere Sudan'ı bölmeye yönelik tüm planlara karşı çıktığını duyurdu. 15-18 Kasım tarihleri ​​arasında gerçekleştirilen ÖDBG Yürütme Komitesi toplantısında, savaşın süresinin kısaltılmasına yardımcı olacak, kapsamlı barışı ve sürdürülebilir demokratik dönüşümü tesis edecek siyasi sürecin önünü açacak bir pratik fikir paketi geliştirildiğine dikkat çekti.

Daha iyi araçlar

Diğer yandan Cebel Evliya Köprüsü'nün yıkılması olaylarına ilişkin Sudanlıların sosyal medya üzerinden tepkileri devam etti. Bu olay, altyapının tahrip edilmesinin ülkenin gelişimine ve ekonomisine zarar vereceğini düşünen Sudanlı çevrelerin çoğunluğunda yaygın bir öfkeyi ortaya çıkardı.

Sudan Gaziler Derneği üyesi Tümgeneral Mutasım el-Aceb, İndependent Arabia’ya yaptığı açıklamalarda, HDK’nin köprüleri yıkmak gibi operasyonlar için yıkıcı güce sahip olmadığını ifade etti. El-Aceb, bu tür saldırıların büyük miktarda patlama gerektirdiğini belirtti.

El-Aceb, köprüleri yıkmaktan daha iyi yolların bulunduğunu, bunun da keskin nişancıların kullanılması ve köprüden geçen araçların aranarak yakın gözetim yapılması olduğunu belirtti.

El-Aceb, Sudan ordusunun hava kuvvetleri ve insansız hava araçlarından (İHA) büyük destek almasına rağmen tüm bunların savaşı çözmediğini, çünkü Hartum'da yaşananların yalnızca yüksek ve ileri eğitime sahip piyade kuvvetleri tarafından çözülebilecek bir şehir savaşı olduğunu belirtti. El-Aceb, “Bu nedenle, bu tür bir savaşa tam hazırlıklı olması ve başkente dair kesin bilgisi nedeniyle saha durumu halen HDK lehine. Zira HDK, savaşın başlamasından birkaç yıl önce orada bulunuyordu” ifadelerini kullandı.

El-Aceb, bu savaşın gelişimi ve bitişi açısından ne olacağını tahmin etmenin zor olduğunu belirterek “HDK, mülklerin yağmalanması ve çalınmasının yanı sıra başta tecavüz olmak üzere bazı insan hakları ihlalleri göz önüne alındığında vatandaşların ona karşı sempatisinden yoksun” dedi.

Tehlikeli gelişme

ÖDBG Merkez Konseyi lideri Misbah Ahmed, altyapıyı yok etme ve bunu savaş aracı olarak kullanma eğiliminin uluslararası yasaları ihlal eden ve savaş suçu sayılan tehlikeli bir gelişme olduğuna dikkat çekti. Ahmed, çatışmanın iki tarafı arasında devam eden çatışmaların, özellikle de eski rejimin kalıntılarının köprüleri ve hayati tesisleri yıkma yönündeki artan çağrılarıyla birlikte daha tehlikeli yönlere doğru gittiği konusunda uyarıda bulundu.

Ahmed, Independent Arabia’ya şu açıklamalarda bulundu: “Dolayısıyla savaşın her iki tarafı da, Sudan halkına yönelik bu müdahaleyi durdurmazlarsa, tüm cezai, siyasi, ahlaki ve dini sorumluluğu üstleniyor. Bu lanet savaşın bir an önce durdurulması için ciddi ve dürüst bir şekilde müzakereye devam etmeliler ve ülkeyi daha fazla yıkımdan ve kan dökülmesinden kurtaracak barışçıl çözümlere doğru ilerlemeliler.”

Köprülerin yıkılmasına ilişkin iki taraf arasında karşılıklı suçlamaların onları sorumluluktan kurtarmadığını vurgulayan Ahmed “Savaş suçları kapsamına giren bu suçların ciddi ve şeffaf bir şekilde soruşturulması, sorumluluğun belirlenmesi ve faillerin hesap vermesi açısından gerekli ve önemlidir. Ulusal çıkarları her şeyin üstünde tutmak için çalışmalıyız” ifadelerini kullandı.

Ahmed, sivil güçlerin de saflarını ve vizyonlarını birleştirme, savaşın her iki tarafıyla iletişimi yoğunlaştırma, iç ve dış girişimleri koordine etme, kalıcı bir ateşkese ulaşmak için Cidde müzakere platformunu destekleme sorumluluğunun bulunduğunu belirtti.

Zararsızlık

Sudan Sulama ve Su Kaynakları Bakanlığı'ndan üst düzey bir yetkilinin açıklamasına göre, 1937 yılında inşa edilen Cebel Evliya rezervuarı, üzerine inşa edilen ve otomatik olarak kontrol edilen hareketli köprünün yıkılması nedeniyle herhangi bir zarar görmedi.

Yetkili, Nil gemilerinin geçişini sağlamak için kullanılan demir köprünün hareketli kısmının, HDK’nin geçişini engellemek amacıyla yükseltildiğini anlattı.

Sudanlı yetkili, HDK’nin köprüyü bombaladığını, bunun da köprünün yıkılmasına yol açtığını belirtti. Barajın herhangi bir hasar görmediğini ve herhangi bir patlama belirtisinin olmadığını doğruladı.

Sudan Dışişleri Bakanlığı ise yaptığı açıklamada isyancı milislerin dün şafak vakti Cebel Evliya rezervuar köprüsünü bombalayarak bu köprünün yıkılmasına yol açan iğrenç terör suçunu kınadı.

Bakanlık açıklamasında, “Bu terör suçu, terörist milislerin ülkenin farklı bölgelerindeki sivillere ve güvenli kasaba ve köylere yönelik kitlesel katliamlarının devam etmesiyle örtüşmektedir” ifadesini kullandı. HDK, Omdurman'ın güneybatısındaki köylere saldırmak ve çok sayıda insanı öldürmekle suçlanıyor.

Toplu katliam

Troyka grubu ise, HDK’nin gerçekleştirdiği saldırıların ardından sorunlu Darfur bölgesinde meydana gelen toplu katliamları güçlü bir şekilde kınadı.

Aralarında ABD, İngiltere ve Norveç'in bulunduğu bir grup ülkeden oluşan Troyka, yaptığı açıklamada bu ihlallerin toplu katliam eylemlerini de içerdiğini doğruladı. Arap olmayanların ve diğer toplulukların etnik olarak hedef alınması ve yerli liderlerin öldürülmesi de söz konusu eylemlere dahil.

Grup, Sudan'da artan şiddet ve insan hakları ihlallerini, özellikle de HDK’nin Batı, Orta ve Güney Darfur'da başlattığı saldırıları kınadı.

Saldırıların toplu katliamları, keyfi tutuklamaları ve insani erişimin engellenmesini içerdiğini belirten güvenilir raporlara atıfta bulunuldu.

Grup ayrıca, Hartum'un güneyindeki Cebel Evliya bölgesinde şiddet eylemleri ve sivillerin hedef alındığı yönündeki haberlerden duyduğu derin kaygıyı da dile getirdi.

Çatışmaya kabul edilebilir bir askeri çözüm bulunmadığını belirten grup, çatışmalara son verilmesi çağrısında bulundu ve HDK ile silahlı kuvvetlere, Sudan'ı etnik çizgilerde daha fazla bölecek veya diğer güçleri aralarında devam eden çatışmanın içine sürükleyecek eylemlerden kaçınmaya çağırdı.

Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan tercüme edilmiştir



İsrail'in Gazze'nin güneyine düzenlediği hava saldırısı sonucu 3 kişi hayatını kaybetti, 15 kişi yaralandı

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (Reuters)
TT

İsrail'in Gazze'nin güneyine düzenlediği hava saldırısı sonucu 3 kişi hayatını kaybetti, 15 kişi yaralandı

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (Reuters)

İsrail savaş uçakları, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'un doğusuna hava saldırısı düzenlerken, sivil savunma ekipleri kanlı bir günün ardından bölgeden üç ceset çıkardı ve 15 yaralıyı tahliye etti.

Filistin Enformasyon Merkezi, ‘işgal uçaklarının bu sabah erken saatlerde Han Yunus'un doğusunda, ağır topçu bombardımanı ile eşzamanlı olarak birkaç hava saldırısı düzenlediğini’ bildirdi.

Gazze Şeridi'ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü, ‘işgal güçlerinin Han Yunus'un doğusundaki Beni Suheyla bölgesinde bir evi bombalamasının ardından üç şehit çıkarıldığını ve 15 yaralı tahliye edildiğini’ duyurdu.

Gazze Şeridi'ndeki hastanelerin sağlık kaynakları dün, ‘İsrail ordusunun 10 Ekim'de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasını açıkça ihlal ederek, Gazze ve Han Yunus şehirlerinde 17'si çocuk ve kadın olmak üzere 28 kişiyi öldürdüğünü’ bildirdi.

Hamas Sözcüsü Hazım Kasım bugün yaptığı açıklamada, İsrail’i Gazze anlaşmasını ihlal etmekle suçladı. Kasım, İsrail’in aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu çok sayıda kişiyi öldürdüğünü ve yaraladığını belirterek, Mısır, Katar, Türkiye ve ABD’yi bu ‘ihlalleri’ derhal durdurmak için harekete geçmeye çağırdı.

Kasım, İsrail ordusunun ‘anlaşmanın varlığına rağmen Gazze’de büyük bir katliam gerçekleştirdiğini’ ve bu tutumun, İsrail hükümetinin arabulucular ve garantör ülkeler nezdindeki açık saygısızlığını yansıttığını söyledi. Kasım ayrıca, bu ülkelerin işgalci güçlerin Gazze’ye yönelik saldırılarını durdurmakta yetersiz kaldığını ifade etti.

dwef
İsrail'in düzenlediği hava saldırısının gerçekleştiği bölgeyi inceleyen Filistinliler (Reuters)

Kasım, “Şarm eş-Şeyh'te anlaşmayı imzalayan tüm tarafları, özellikle Mısır, Katar, Türkiye ve ABD'yi, sorumluluklarını yerine getirmeye ve işgalin saldırganlığını ve Gazze'deki savaşı sona erdirmek için yapılan anlaşmanın ihlallerini durdurmak için acil önlemler almaya çağırıyoruz” dedi.


Gazze Anlaşması... Silahsızlanma konusundaki anlaşmazlıklar BM kararını zorluyor

Gazze şehrindeki yerinden edilmiş kişiler için kurulan kampta kışın ilk yağmurları yağarken çadırlarını kurmaya çalışan Filistinliler (AFP)
Gazze şehrindeki yerinden edilmiş kişiler için kurulan kampta kışın ilk yağmurları yağarken çadırlarını kurmaya çalışan Filistinliler (AFP)
TT

Gazze Anlaşması... Silahsızlanma konusundaki anlaşmazlıklar BM kararını zorluyor

Gazze şehrindeki yerinden edilmiş kişiler için kurulan kampta kışın ilk yağmurları yağarken çadırlarını kurmaya çalışan Filistinliler (AFP)
Gazze şehrindeki yerinden edilmiş kişiler için kurulan kampta kışın ilk yağmurları yağarken çadırlarını kurmaya çalışan Filistinliler (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin, ABD Başkanı Donald Trump’ın barış planının uygulanmasına ve uluslararası güçlerin konuşlandırılmasına zemin hazırlayan Amerikan kararını onaylamasının ardından, Gazze Şeridi’nde yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasının geleceğine ilişkin farklı değerlendirmeler gündeme geldi. Bu farklılıkların başında silahsızlanma meselesi bulunuyor.

Filistin taraflarının karar hakkındaki tepkileri değişkenlik gösterirken, uzmanlar bu adımın ‘diplomatik bir ivme’ yarattığını, ancak sahada somut bir uygulamaya dönüşmeden önce ciddi engellerle karşılaşacağını belirtiyor. Uzmanlara göre bu durum, özellikle ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile Hamas yöneticilerinden Halil el-Hayye arasında İstanbul’da gerçekleşip gerçekleşmediği tartışılan görüşme nedeniyle, anlaşmanın ikinci aşamasını belirsizlik içinde bırakıyor.

10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkesin ikinci aşamasını oluşturan güvenlik ve idari düzenlemeler, İsrail’in rehinelerin tümünün cenazelerinin iade edilmesinde ısrarcı olması ve Gazze Şeridi’ni yönetecek komitenin henüz açıklanmaması nedeniyle ilerleyemiyor.

Çelişkili haberler

İsrail medyasında, ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile Hamas yöneticisi Halil el-Hayye arasında Türkiye’de yapılması planlanan toplantıya ilişkin bilgiler çelişkili şekilde yer aldı. Söz konusu görüşme, cuma günü New York Times tarafından ortaya çıkarılmıştı.

Times of Israel, toplantının gerçekleştiğini öne sürerken, İsrail Kamu Yayın Kurumu KAN görüşmenin ‘İsrail’in baskısı nedeniyle’ yapılmadığını aktardı.

Israel Hayom ise Washington’ın, BM Güvenlik Konseyi’nde ABD kararına karşı Arap desteği toplama girişimi nedeniyle Hamas’a tepki gösterdiğini yazdı. Gazete, bu girişimin Trump yönetiminin anlaşmanın bir sonraki aşamasına ilerleme çabalarını fiilen yavaşlattığını ifade etti.

fgt
Gazze şehrinin Suk Faras mahallesindeki bir çöp döküm alanının yanından geçen çocuklar (AFP)

Filistinli siyasi analist Nizar Nazzal, söz konusu görüşmenin yapılıp yapılmadığına dair çelişkili haberlerin, bazı çevrelerin BM Güvenlik Konseyi kararını ‘ileriye dönük bir adım’ olarak görmesine rağmen Hamas’ın kararı reddetmesiyle birlikte, özellikle silahsızlanma konusunda ciddi görüş ayrılıklarına işaret ettiğini belirtiyor. Nazzal’a göre bu durum, İsrail’in Hamas’a herhangi bir meşruiyet tanımama yönündeki baskılarıyla da bağlantılı.

Nazzal, “Eğer toplantı sadece ertelendiyse, bu anlaşmanın karşılaştığı engelleri aşmak için bir fırsat olabilir. Ancak tamamen iptal edilmişse, bu durumda Hamas tutumunu sertleştirecek ve özellikle silahsızlanma maddesi başta olmak üzere alınan kararlara yaklaşımı olumsuz yönde etkilenecektir” dedi.

BM Güvenlik Konseyi’nin 13 üyenin desteğiyle kabul ettiği karar, Gazze Şeridi’nde ‘geçici uluslararası istikrar gücü’ kurulmasına izin veriyor. Ancak kararın son versiyonunda, Gazze’de silahsızlanmaya yönelik ifadelerin yer alması, silahların toplanması ve askeri altyapının imhası gibi maddelerin olması, uygulanabilirliğe ilişkin yeni endişeleri gündeme getirdi.

Tarafsızlık niteliği

Hamas, kararın kabul edilmesinin ardından yaptığı açıklamada, uluslararası gücün Gazze Şeridi içinde üstlenmesi öngörülen görevler arasında yer alan silahsızlanma maddesinin, bu gücün ‘tarafsızlık niteliğini ortadan kaldıracağını ve onu çatışmada işgalin tarafına dönüştüreceğini’ belirtti.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise kararı memnuniyetle karşıladı. X platformunda İngilizce yaptığı paylaşımda, “Başkan Trump’ın planının barış ve refah getireceğine inanıyoruz; çünkü plan Gazze’nin tamamen silahsızlandırılmasına, askeri kapasitesinin ortadan kaldırılmasına ve aşırılığın kökünün kazınmasına vurgu yapıyor” ifadelerini kullandı.

Mısırlı İsrail uzmanı Said Ukkaşe, kararın anlaşmaya yalnızca ‘diplomatik bir ivme’ kattığını, ancak sahada çok sayıda engel bulunduğunu söyledi. Ukkaşe’ye göre İsrail, yeniden inşa ve çekilmeden önce silahsızlanmada ısrar ederken, Filistinli gruplar tam tersini talep ediyor.

Uzman, İsrail’in, karar metninde ileride Filistin devletine ilişkin istişare çağrısının yer almasına rağmen kararı olumlu karşılamasının, ‘fraksiyonların tutumunu bildiği için yapılmış bir siyasi manevra’ olabileceğini, bunun daha sonra anlaşmayı durdurmak için bir gerekçeye dönüştürülebileceğini ifade etti.

Nizar Nazzal da Hamas’ın önce İsrail’in çekilmesini isteyeceğini, İsrail’in ise önce Hamas’ın silahsızlanmasını talep edeceğini belirtti. Nazzal, “Bu karşılıklı talepler sahada yeni engeller yaratacak ve anlaşmanın ikinci aşamasını daha da geciktirecek” dedi. Ayrıca, “ABD, sahadaki tüm zorluklara rağmen anlaşmayı uluslararası meşruiyete kavuşturmayı başardı” değerlendirmesinde bulundu.

Washington'un baskısı

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, çarşamba günü Fransız mevkidaşı Jean-Noel Barrot ile yaptığı telefon görüşmesinde, BM Güvenlik Konseyi’nin Gazze’ye ilişkin son kararının uygulanmasının önemine vurgu yaptı. Abdulati, uluslararası istikrar gücünün BM Güvenlik Konseyi tarafından kendisine verilen görevleri yerine getirebilmesi gerektiğini söyledi.

Mısır Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasına göre Abdulati, görüşmede Şarm eş-Şeyh Anlaşması’nın korunması ve tüm maddelerinin uygulanması için Kahire’nin yürüttüğü çabalar hakkında da bilgi verdi.

Rusya’nın BM Daimî Temsilcisi Vasiliy Nebenziya ise ülkesinin çekimser kalmasının ardından yaptığı konuşmada, BM Güvenlik Konseyi’nin ‘Washington’ın vaatlerine dayanarak Amerikan girişimine onay verdiğini’ söyledi. Nebenziya, Gazze’nin tam kontrolünün Barış Konseyi ve uluslararası istikrar gücüne bırakılmasını öngören bu planla ilgili olarak, “Bu güçlerin nasıl çalışacağına dair hâlâ hiçbir bilgiye sahip değiliz” dedi.

Böylesi çekinceler ve diplomatik hareketlilik ışığında, Ukkaşe’ye göre kararın geleceği büyük ölçüde Washington’ın İsrail üzerindeki baskısına bağlı olacak. Ukkaşe, uygulanma yönteminin netleşmemesi durumunda anlaşmanın yeniden tıkanacağını ve ikinci aşamaya kısa sürede geçilemeyeceğini belirtti.

Nizar Nazzal ise kararın geleceğini ABD’nin belirleyeceğini düşünüyor. Nazzal, Washington’ın Hamas ile uzlaşı arayışına yönelebileceğini söyleyerek, “ABD isterse bu anlaşmayı ileriye taşıyabilir. Önümüzdeki günlerde yaşanacak gelişmeler, anlaşmanın nasıl bir yöne evrileceğini ortaya koyacak” değerlendirmesinde bulundu.


SDG'nin Suriye ordusu mevzilerine saldırısının ardından Rakka'nın doğusunda şiddetli çatışmalar patlak verdi

Haseke'de SDG’nin gerçekleştirdiği güvenlik operasyonundan bir kare (Arşiv - Facebook)
Haseke'de SDG’nin gerçekleştirdiği güvenlik operasyonundan bir kare (Arşiv - Facebook)
TT

SDG'nin Suriye ordusu mevzilerine saldırısının ardından Rakka'nın doğusunda şiddetli çatışmalar patlak verdi

Haseke'de SDG’nin gerçekleştirdiği güvenlik operasyonundan bir kare (Arşiv - Facebook)
Haseke'de SDG’nin gerçekleştirdiği güvenlik operasyonundan bir kare (Arşiv - Facebook)

Suriye'nin devlet televizyon kanalı El-İhbariye dün akşam, Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) Rakka'nın doğusundaki Ma’adan çevresinde Suriye ordusu mevzilerine ani bir saldırı düzenlemesinin ardından bölgede şiddetli çatışmaların patlak verdiğini bildirdi.

SDG bu haftanın başlarında, Rakka'nın doğusunda Suriye güçlerinin saldırısını engellediğini duyurmuş ve çatışmanın tırmanmasını önlemek için orantılı bir yanıt verdiklerini açıklamıştı.

SDG, Suriye'nin kuzeyinin ve doğusunun büyük bir bölümünü kontrol ediyor.

Suriye Savunma Bakanı Murhaf Ebu Kasra geçtiğimiz ay yaptığı bir açıklamada, başkent Şam'da SDG lideri Mazlum Abdi ile görüştüğünü ve ülkenin kuzeyindeki ve kuzeydoğusundaki tüm askeri konuşlanma noktalarında derhal kapsamlı bir ateşkes üzerinde anlaştıklarını söyledi.