Dört günlük ateşkesin ardından ne olacak?

Macron, Elysee’de Arap-İslam Ortak Komitesi üyeleriyle buluştu

İsrail'in Çarşamba günü bir eve düzenlediği hava saldırısının olduğu yerde arama kurtarma çalışması yürüten Filistinliler (Reuters)
İsrail'in Çarşamba günü bir eve düzenlediği hava saldırısının olduğu yerde arama kurtarma çalışması yürüten Filistinliler (Reuters)
TT

Dört günlük ateşkesin ardından ne olacak?

İsrail'in Çarşamba günü bir eve düzenlediği hava saldırısının olduğu yerde arama kurtarma çalışması yürüten Filistinliler (Reuters)
İsrail'in Çarşamba günü bir eve düzenlediği hava saldırısının olduğu yerde arama kurtarma çalışması yürüten Filistinliler (Reuters)

Arap İslam Ortak Olağanüstü Zirvesi’nde görevli bakanlar komitesi, İsrail'in Gazze Şeridi'ne karşı başlattığı savaşı durdurmanın yollarını görüşmek üzere Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) beş daimi üyesinin başkentlerini gezmeye devam ediyor.

Elysee Sarayı’nın dün bildirdiğine göre, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Arap Birliği Genel Sekreteri'nin yanı sıra Suudi Arabistan, Mısır, Ürdün, Filistin Otoritesi, Endonezya, Nijerya ve Türkiye dışişleri bakanlarından oluşan komitenin üyelerini kabul etti.

Komitenin 7 Ekim’de başlayan savaşın dosyasını ABD’li yetkililerle görüşmek üzere Washington'a gidip gitmeyeceği ise bilinmiyor.

Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (AP)
Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (AP)

Heyetin Paris ziyareti dikkat çekici bir gelişmenin ardından gerçekleşti. Mısır ve Katar'ın ABD ve diğer aktif taraflarla koordineli olarak dahil olduğu temaslar ve arabuluculukların ardından 150 Filistinli kadın mahkumun ve reşit olmayan çocuğun serbest bırakılması karşılığında İsrailli 50 rehinenin kademeli bir şekilde salıverilmesi konusunda anlaşmaya varıldı. Dört günlük ateşkes taahhüdü, diğer rehinelerin serbest bırakılmasıyla uzatılabilir. Aynı zamanda Refah Sınır Kapısı aracılığıyla Gazze Şeridi'ne ulaştırılan insani yardımların arttırılması kararlaştırıldı.

Elysee Sarayı kaynakları, Macron'un ortak komite üyeleriyle Ortadoğu'daki durumu görüştüğünü bildirdi. Ancak daha fazla ayrıntıya girmedi.

Ortak heyet Salı günü Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile toplu fotoğraf çektirdi (AP)
Ortak heyet Salı günü Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile toplu fotoğraf çektirdi (AP)

Filistinli ve İsrailli tarafların anlaşma şartlarına ne derece uyacağı ise merak ediliyor. Şarku'l Avsat'ın konuştuğu Paris'teki Avrupalı ​​diplomatik kaynaklar, 46 gün süren çok yönlü İsrail bombardımanının ardından gelen ilk ateşkes sonrası dönemle ilgili ana soruyu gündeme getirdi. Dört günlük ateşkesin yalnızca düşmanlıkların geçici olarak durdurulması anlamına geleceğine, sonrasında askeri gerilimin geri döneceğine, bunun da daha fazla kayıp, yıkım ve yerinden edilme anlamına geleceğine dair endişeler mevcut.

İsrailli liderlerin İsrail ordusunun yürüttüğü operasyonların ateşkesin ardından daha büyük bir güçle devam edeceği yönündeki açıklamaları ve Hamas yetkililerinin ‘parmağın tetikte’ olduğunu teyit etmesi göz önüne alındığında, bu endişenin artması bekleniyor.

Kaynaklar, İsrail'in Gazze savaşında belirlediği ana amaç olan Hamas'ı yok etme hedefine henüz ulaşamadığını düşünüyor. Bu, kuzeyde olduğu gibi İsrail'in Gazze’nin merkezini ve güneyini de işgal etme niyetinde olabileceği anlamına geliyor.

İsrail'in Gazze’nin güneyindeki Han Yunus'a düzenlediği saldırının ardından Filistinliler bir cesedi tahliye ediyor (AFP)
İsrail'in Gazze’nin güneyindeki Han Yunus'a düzenlediği saldırının ardından Filistinliler bir cesedi tahliye ediyor (AFP)

İkinci hususta ise bugün güçlü bir konumda olduğuna inanan İsrail ordusunun bu durumdan yararlanmak istediği düşünülüyor. Bu nedenle, yaklaşık 250 rehinin alınması gibi Hamas'ın kendisine sunduğu temel bahanelere güveniyor.

Söz konusu kaynakların aktardığına göre üçüncü noktada ise İsrail hala ABD ve birçok Batılı ülkenin desteğine, korumasına ve anlayışına sahip olduğunu düşüyor. Dolayısıyla bugün bilhassa Batılı ülkelerde dahi genel havanın Filistinliler lehine yönelmeye başlamasıyla birlikte, elinde heba etmek istemediği bir fırsat olduğunu düşünen İsrail, belirlediği hedeflere ulaşmayı hızlandırmak istiyor.

Geçtiğimiz günlerde Macron, Fransa dışişleri ve savunma bakanları, Paris'in insani ateşkes istediğini doğrulamıştı. Dolayısıyla beklenen ateşkes, Fransa Cumhurbaşkanı'na söz konusu ortak komite bakanlarıyla ateşkese ulaşmak için ne yapılması gerektiğini tartışma fırsatı sundu.

Gazze Şeridi'nin kuzeyini hedef alan bombalamanın ardından İsrail tarafından görülen ateş topu (AFP)
Gazze Şeridi'nin kuzeyini hedef alan bombalamanın ardından İsrail tarafından görülen ateş topu (AFP)

İki taraf arasında tartışma masasında olması gereken diğer konu ise iki devletli çözüme ulaşmak için siyasi yolun etkinleştirilmesi yönündeki konuşmaların geri dönüşü üzerine. Söz konusu kaynaklar, bu talebin kademeli olarak geri çekilmesinden, krize çözüm bulmak yerine krizi yönetme pozisyonuna dönülmesinden endişe duyuyor.

İki devletli çözümün Filistin ile İsrail arasındaki çatışmaya bir son verebilecek tek çözüm olduğu konusunda neredeyse uluslararası bir fikir birliği mevcut. Ancak buna ulaşmanın önünde birçok engel var. Bunlardan biri de, gerçek uluslararası iradenin mevcudiyeti ve çatışmayı sona erdirmek için ciddi şekilde çalışma arzusu. Bu yönde ciddi araştırmaların başlaması beklenirken birkaç ay içinde başkanlık seçim kampanyasına başlayacak olan ABD’nin siyasi çözüm konusunda kararlı olup olmayacağı merak ediliyor. Diğer yandan ise rehinelerin ve mahkumların kaderi, daha büyük bir krizi önlemek için Gazze Şeridi'ne insani yardım erişiminin arttırılması, İsrail saldırılarıyla yok edilenlerin yeniden inşası ve Filistin Otoritesi’nin gelecekteki rolü gibi çözülmesi gereken acil meseleler mevcut.

Ateşkes sağlanmadan tüm bu sorunlara uygun yanıtların bulunamayacağı açık. Peki bu ateşkes başarılı olacak mı? Yoksa dört günlük ateşkes, savaş geri dönmeden önce yalnızca nefes almayı mı sağlayacak?



Kürt heyeti başkanı Şarku’l Avsat'a konuştu: Şam’daki toplantıda parlamentoya katılım sağlamayı teklif ettik… Ayrıca anayasal bildirgeye yönelik çekincemizi gündeme getirdik

Şam’a giden Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi heyetinin baş müzakerecisi Fevze Yusuf (Şarku’l Avsat)
Şam’a giden Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi heyetinin baş müzakerecisi Fevze Yusuf (Şarku’l Avsat)
TT

Kürt heyeti başkanı Şarku’l Avsat'a konuştu: Şam’daki toplantıda parlamentoya katılım sağlamayı teklif ettik… Ayrıca anayasal bildirgeye yönelik çekincemizi gündeme getirdik

Şam’a giden Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi heyetinin baş müzakerecisi Fevze Yusuf (Şarku’l Avsat)
Şam’a giden Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi heyetinin baş müzakerecisi Fevze Yusuf (Şarku’l Avsat)

Suriye'nin başkenti Şam'da bu ayın başında uzun zamandır beklenen ve tarihi olarak nitelenen bir toplantı yapıldı. Bu toplantı, Suriye hükümetinden yetkililer ile Fevze Yusuf başkanlığındaki Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi heyetini bir araya getirdi. Toplantıda, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ile Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi arasında, Amerikan himayesinde imzalanan anlaşmanın uygulanması için alt komitelerin oluşturulması ve ihtilaflı meselelerin çözümüne yönelik müzakereler için ortak bir zemin bulunması konuları ele alındı.

Fevze Yusuf Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, görüşmelerin olumlu geçtiğini ve DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyonu (DMUK), ABD ve bölgesel güçlerin bilgisi ve desteğiyle yapıldığını belirtti. Ayrıca Kurban Bayramı tatilinden sonra alt komitelerin kurulmasına karar verildiğini ifade etti.

Yusuf, “Her iki taraf arasında, merkezi komite denetiminde tüm alanlarda uzmanlaşmış komitelerin oluşturulması konusunda bir uzlaşı sağlandı. Zira birçok konu ve dosya, her iki tarafın uzmanlarına ihtiyaç duyuyor. Böylece Özerk Yönetim’in Suriye devlet yapılarıyla bütünleştirilmesi için ortak bir vizyona ulaşmak hedefleniyor” ifadelerini kullandı.

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, geçtiğimiz mart ayında Şam’da hükümet ile SDG arasında yapılan anlaşmayı imzalarken (Arşiv – SANA)Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, geçtiğimiz mart ayında Şam’da hükümet ile SDG arasında yapılan anlaşmayı imzalarken (Arşiv – SANA)

Birleşmeye dair farklı yaklaşımlar

Geçtiğimiz mart ayında Şara ile Mazlum Abdi arasında imzalanan anlaşma, kuzeydoğu Suriye’deki tüm sivil ve askerî kurumların yeni devlet yapısına dâhil edilmesini öngörüyor. Bu kurumlar arasında sınır kapıları, havaalanları, petrol ve gaz sahaları da yer alıyor. Anlaşma kapsamında kurulması planlanan komitelerden biri, Özerk Yönetim’deki kurumların ve bu kurumlarda çalışan personelin devletin resmî kurum ve dairelerine nasıl entegre edileceğini ele alacak ‘idari komite’ olacak. Bir diğer komite, öğrencilerin, okulların ve eğitim kurumlarının Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlanması ile diplomalarının ve eğitim kademelerinin tanınmasını sağlayacak. Ayrıca güvenlik ve askerî güçlerle ilgili bir komite de oluşturulacak ve bu komite, söz konusu güçlerin Savunma ve İçişleri Bakanlığı yapısına nasıl entegre edileceğini belirleyecek. İhtiyaca göre daha sonra başka komiteler de kurulacak.

Özerk Yönetim bölgeleri, Suriye’nin kuzeydoğusunda yer alan dört vilayete dağılmış durumda: Halep’in doğu kırsalı, Deyrizor’un kuzey ve doğu kırsalı, Rakka şehir merkezi ve Tabka. Bunlara ilave olarak Haseke vilayeti ve Kamışlı şehri. Bu bölgeler, yedi sivil yerel meclis tarafından yönetiliyor.

Suriye hükümetinden resmî bir heyet ile Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi'ni bir araya getiren tarihi toplantıdan (sosyal medyada paylaşıldı)Suriye hükümetinden resmî bir heyet ile Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi'ni bir araya getiren tarihi toplantıdan (sosyal medyada paylaşıldı)

Söz konusu kurumların ve çalışanlarının geleceği hakkında konuşan Fevze Yusuf, bu yapıların birleşme süreci boyunca geçiş dönemini yöneteceğini açıkladı. Yusuf, “Anlaşılan o ki, bizim birleşme ve bütünleşme anlayışımız Şam’ın bakış açısından farklılık gösteriyor. Hükümet, birleşme meselesini Özerk Yönetim’in lağvedilmesi ve askerî güçlerinin tasfiyesi olarak anlıyor. Oysa biz, bütünleşmeyi mevcut kurumlarımızın bu aşamayı yönetmeye devam etmesi ve ileride devletin bir parçası hâline gelmesi olarak görüyoruz” şeklinde konuştu.

Yerel yönetimlerin, onları yöneten halkın bir parçası olan kişiler aracılığıyla yürütülen bir yönetişim sistemi olduğunu vurgulayan Yusuf, bu kişilerin bölgenin sorunlarını çok iyi bildiklerini belirtti. Yusuf, “Başka bir ifadeyle, bu yönetimlerin gelişme ve Şam’la anayasal düzenlemelere dayalı olarak koordinasyon kurma hakkını korumak ve varlıklarını hukuken ve meşru biçimde sürdürmelerini teminat altına almak istiyoruz” dedi.

Askerî ve güvenlik güçlerinin, Savunma Bakanlığı bünyesinde tek bir yapı olarak birleştirilmesi, ancak özgünlüklerinin ve coğrafi dağılımlarının korunması hakkında ise Yusuf şu yorumu yaptı: “SDG’yi diğer silahlı gruplarla sayı, nitelik, silah ve savaş tecrübesi bakımından karşılaştırmak mümkün değil. SDG güçleri, ABD öncülüğündeki DMUK güçleri tarafından eğitildi. Bu güçler, geleceğin Suriye ordusunun çekirdeğini oluşturacak. Çünkü bu güçler disiplinli, örgütlü ve yıllar boyunca bölgelerini ve Suriye sınırlarını koruma noktasında yeterliliklerini ispatladılar.”

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi bölgelerini gösteren bir trafik levhası (Şarku’l Avsat)Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi bölgelerini gösteren bir trafik levhası (Şarku’l Avsat)

Yusuf, hükümet tarafının anlaşma maddelerini uygulama konusunda ciddiyet gösterdiğini ve askerî seçenekler ile güvenlikçi çözümleri dışladığını belirtti. Her iki taraf da Savunma Bakanlığı’na bağlı güçlerle SDG arasında askerî bir çatışma yaşanmamasının, uzlaşıların ve tüm Suriye topraklarında egemen ve güçlü bir devlet inşasının önünü açacak stratejik bir tercih olduğunu ve bu tercihin korunması gerektiğini vurguladı.

Zaman çizelgesine dair anlaşmazlık noktası

Ancak Şara ile Abdi arasında imzalanan anlaşma, yıl sonuna kadar uygulanması gereken bir takvim öngörüyor. Peki, bu takvim hakkında durum ne? Yusuf, birçok mesele ve dosyanın hâlâ karmaşık olduğunu ve daha fazla zamana ihtiyaç duyulduğunu, örneğin, askerî ve güvenlik güçlerinin nasıl entegre edileceği meselesinin zamana yayıldığını kaydetti. Yusuf'a göre bu güçler, Suriye topraklarının üçte biri büyüklüğündeki bir alana dağılmış durumda. Hapishanelerin boşaltılması ve kampların tasfiye edilmesi meseleleri ise daha da uzun bir zamana ihtiyaç duyuyor.

Şarku'l Avsat'a konuşan Yusuf, Şara ile Abdi’nin anlaşmayı ilan etmesinin ardından Özerk Yönetim’in hükümet heyetiyle ilk toplantısını Haseke’de gerçekleştirdiğini, burada görüş alışverişinde bulunulduğunu aktardı. En acil çözüm gerektiren meselelerden birinin ortaokul ve lise diplomalarına ilişkin bitirme sınavları meselesi olduğunu ve hükümet heyetinin bunu çözmeye istekli olduğunu, ancak bugüne kadar, yani üç ay geçmesine rağmen, sınav sürecinin Özerk Yönetim bölgelerinde nasıl yürütüleceğine dair hiçbir resmî kararın çıkmadığını ve binlerce öğrencinin geleceğinin tehlikede olduğunu söyledi.

Yusuf ayrıca, Özerk Yönetim’in adem-i merkeziyet talebinin ayrılıkçılık ve bölünme anlamına geldiği yönündeki suçlamalara yanıt vererek, ‘Özerk Yönetim’in Şam’da bulunmasının ve Özerk Yönetim heyetinin orada yer almasının, Suriye devletine bağlılığın en büyük kanıtı ve delili olduğunu’ belirtti.

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetim liderleri, Suriye'nin kuzeyindeki Rakka kentinde yer alan yönetim binası önünde düzenlenen basın açıklaması sırasında (Şarku’l Avsat)Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetim liderleri, Suriye'nin kuzeyindeki Rakka kentinde yer alan yönetim binası önünde düzenlenen basın açıklaması sırasında (Şarku’l Avsat)

Yusuf, “Biz Suriye’nin bir parçasıyız ve bu bizim için ilkesel bir duruş. Adem-i merkeziyetçilik birlikle çelişmez. Hepimiz Suriyeliyiz. Ancak her bölgenin kendine has etnik ve dini çeşitliliğe dayalı özellikleri var” dedi. Yusuf, bu farklılıkların göz önünde bulundurulması gerektiğini, birçok gelişmiş ülkede adem-i merkeziyetçi sistemlerin uygulandığını ve bu ülkelerin güçlü devletler olduğunu söyledi. Adem-i merkeziyetçilik kavramının, sanki bölünme ve ayrılık anlamına geliyormuş gibi çarpıtıldığını ifade etti.

Askerî ve idarî dosyaların yanı sıra bu komiteler, ekonomik meseleleri ve petrol ile enerji sahalarının devrini de ele alacak. SDG, ülkenin petrol zenginliğinin yaklaşık yüzde 85’ini, ayrıca doğal gaz sahalarının ve üretiminin yüzde 45’ini kontrol ediyor. Bu sahalar arasında doğu Suriye’de Deyrizor kırsalında yer alan el-Ömer ve et-Tank sahaları da bulunuyor.

Yusuf, hükümet tarafıyla, hazırlanmakta olan Suriye parlamentosunun yapısına katılımları konusunu görüştüklerini açıkladı. Görüşmelerin, Kurban Bayramı tatilinden sonra başlamasının muhtemel olduğunu belirten Yusuf, Özerk Yönetim heyetinin anayasal bildiri konusundaki çekincelerini hükümet tarafına ilettiğini söyledi.

Yusuf, “Adem-i merkeziyetçilik, parlamentoya katılım ve anayasal bildiri meselelerine bazı satırlarda değindik. Ancak bu toplantı türünün ilkiydi. Bu nedenle genel çerçeveyi ele aldık. Bu oturum bir hazırlık niteliğindeydi. Sonraki toplantılarda daha derin tartışmalara gireceğiz” ifadelerini kullandı.

 Özerk Yönetim ve askeri güçlerinin kontrolü altındaki başlıca kentlerden biri olan Kamışlı'nın girişi (Şarku’l Avsat)Özerk Yönetim ve askeri güçlerinin kontrolü altındaki başlıca kentlerden biri olan Kamışlı'nın girişi (Şarku’l Avsat)

Fevze Yusuf, Özerk Yönetim’in, sunulan anayasal bildiri taslağından memnun olmadığını ve bu konuda itirazları olduğunu söyledi. Zira Özerk Yönetim bu bildirinin, merkeziyetçi bir yönetimi dayattığını düşünüyor. Onlara göre anayasa, yetki ve sorumlulukların adil biçimde paylaşılmasını sağlamalı, farklı siyasi görüşlerin özgürce ifade edilmesine izin vermeli, Suriye’deki tüm etnik ve dini toplulukların haklarını tanımalı ve demokratik, adem-i merkeziyetçi bir yönetim sistemini benimsemeli.

Yusuf sözlerini şöyle tamamladı: “Biz diyaloğa hazırız. Hükümet tarafının müzakerelerin yeniden başlatılması için yeni bir tarih belirlemesini ve komitelerin çalışmalara başlamasını bekliyoruz.”