Tunus'taki muhalifler aktivistlerin tutuklanmasının olası sonuçları konusunda uyarıyor

Muhaliflerin, Abir Musi’nin gözaltına alınmasının ardından düzenledikleri protestolardan biri (Özgür Anayasa Partisi web sitesi).
Muhaliflerin, Abir Musi’nin gözaltına alınmasının ardından düzenledikleri protestolardan biri (Özgür Anayasa Partisi web sitesi).
TT

Tunus'taki muhalifler aktivistlerin tutuklanmasının olası sonuçları konusunda uyarıyor

Muhaliflerin, Abir Musi’nin gözaltına alınmasının ardından düzenledikleri protestolardan biri (Özgür Anayasa Partisi web sitesi).
Muhaliflerin, Abir Musi’nin gözaltına alınmasının ardından düzenledikleri protestolardan biri (Özgür Anayasa Partisi web sitesi).

Tunus'taki muhalifler, ülkede son dönemde gerçekleşen aktivist ve siyasetçi tutuklamalarını eleştiriyor. Bu tutuklamalar, devlet güvenliğine karşı komplo suçlamalarıyla gerçekleştiriliyor ve muhalifler, yetkililerin bu eylemlerini "baskıcı" olarak nitelendirerek bu tutuklamaların sonuçları konusunda uyarıda bulunuyorlar.

Tunus, son aylarda “devlete saldırı" ve "komplo" suçlamalarıyla önde gelen siyasi liderleri, avukatlar, hakimler, gazeteciler, iş insanları, blog yazarları, aktivistler hatta sıradan vatandaşları içeren “devlete saldırı ve komplo kurmak” suçlamasıyla geniş çaplı bir tutuklama kampanyasına tanık oldu. Muhalefetteki Ulusal Kurtuluş Cephesi lideri Ahmed Necip eş-Şabi, bu kampanyanın sonuçlarına ve ülkedeki siyasi ve ekonomik durumun yanı sıra özgürlükler üzerindeki etkileri konusunda uyardı.

Şabi, dün (Perşembe) Arap Dünyası Haber Ajansı'na yaptığı açıklamada, “iş dünyasında bir korku atmosferinin hâkim olduğunu, bu nedenle iş ve yatırım yapmanın zorlaştığını ve özgürlüklerin zarar gördüğünü” ifade etti.

Ahmed Necip eş-Şabi siyasi aktivistlere yönelik tutuklamanın olası sonuçları konusunda uyardı (EPA)
Ahmed Necip eş-Şabi siyasi aktivistlere yönelik tutuklamanın olası sonuçları konusunda uyardı (EPA)

Şabi konuşmasını şöyle sürdürdü: "Blog sahipleri hapiste. Siyasetçiler görüşlerini ifade ettiği için hapiste. Sendikacılar sendika haklarını savundukları için hapiste... Ve gelecek daha da kötü olacak" dedi. Bu hafta Tunus Adalet Bakanı Leyla Ceffal yaptığı açıklamada devlet güvenliğine karşı komplo suçlamalarıyla gözaltına alınanlar hakkındaki yargı süreçlerinin hukuka uygun ilerlediğini söyledi. Adalet Bakanlığı'nın iletişimde sorun yaşamadığını belirten Bakan, "medyayı çarpıtma ve şüphe amacıyla kullananlarla tartışmaya girmeyi” reddetti.

Öte yandan, En-Nahda Hareketi'nin önde gelen isimlerinden Bilkasım Hasan, siyasi nedenlerle gözaltına almalara karşı çıkarak, gözaltındaki kişilere yöneltilen suçlamaların kanıtlarının sunulmasını talep etti. " Hangi otorite olursa olsun, siyasi nedenlerle gözaltına almayı otoriter ve despotik bir yönetimin işareti olarak kabul ediyoruz. Özgürlük, insan varlığının temelidir, masumiyet ise her vatandaşın net bir şekilde suçu edilene kadar sahip olduğu bir haktır. Bu nedenle, somut ve sağlam suçlamalar varsa halka sunulmalıdır." dedi.

Tunus makamları, geçen şubat ayında, aralarında Cevher bin Mübarek, Isam el-Şabi, Cumhuriyet Partisi'nin Genel Sekreteri ve siyasi liderler arasında bulunan Abdülhamid el-Celasi, Hayyam el-Turki, Gazi el-Şevaşi ve iş adamı Kemal el-Latif gibi siyasi lider ve aktivistleri gözaltına aldı. Tunus mahkemeleri, gözaltına alınanlara " devletin iç ve dış güvenliğine karşı komplo kurmak için ittifak yapma" suçlamasını yöneltti, ancak sanıklar bu suçlamaları reddetti. Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said’i destekleyen ve "25 Temmuz Hareketi"nin resmi sözcüsü olan Rıdvan Şelbi, "Siyasi gözaltılar çözüm olarak kabul edilemez ve bu, Cumhurbaşkanı Kays Said’in tüm dosyaları açma cüretkârlığıdır, bu bir yargı meselesidir, cumhurbaşkanının meselesi değil” dedi.

Şelbi, "Herhangi bir yolsuzluk dosyasının ciddi bir şekilde ele alındığını ve bütün Tunus yargısının tarafsızlıkla tüm davaları ve konuları incelediğini belirterek şunları ekledi: "Hapishanede olması gereken herkes, Tunus ve halkına yaptıklarından dolayı ordadır. Ancak kişinin masumiyeti ve dürüstlüğü kanıtlanırsa, siyasi ve ekonomik faaliyetlere geri dönebilir veya başka bir şey yapabilir" dedi.



Husilere bağlı Zeynebiyat güçleri, Yemenli kadınları ‘savaş’ için seferberlik faaliyetlerine katılmaya zorluyor

 Husi kadın savaşçılar (X)
Husi kadın savaşçılar (X)
TT

Husilere bağlı Zeynebiyat güçleri, Yemenli kadınları ‘savaş’ için seferberlik faaliyetlerine katılmaya zorluyor

 Husi kadın savaşçılar (X)
Husi kadın savaşçılar (X)

Şarku’l Avsat'a bilgi veren kaynaklara göre Husiler, Gazze Şeridi'ni savunma ve füze gücü ile insansız hava araçlarını (İHA) destekleme bahanesiyle başkent Sana, Hacca ve İbb vilayetlerinden kaçırılan yüzlerce Yemenli kadın ve kızı seferberlik faaliyetlerine katılmaya, maddi ve ayni bağışta bulunmaya zorladı.

Kaynaklar, Husilerin ‘Fatımatü’z Zehra'nın doğum yıldönümü’ kutlamaları bağlamında Yemenli kadınları hedef almak ve onları ‘savaş çabaları’ için seferberlik faaliyetlerine katılmaya zorlamak amacıyla liderlerinin doğrudan talimatıyla onlarca kadın saha ekibi oluşturduğunu açıkladı.

Husilere bağlı Zeynebiyat güçleri ilk faaliyetlerini gerçekleştirmeye başladı. Sana ve kırsalında bir gün içerisinde mezhepçi bir karaktere sahip altı etkinlik düzenleyerek, kadınları bağış yapmaya ve oğullarını cephelere yollamaya çağırdılar.

SABA’nın haberine göre, Husilerin Sana'daki kadın komisyonu, füze gücü, deniz gücü ve İHA’ları destekleme bahanesiyle yaklaşık 100 bin dolar (Husilerin kontrolündeki bölgelerde bir dolar 530 Yemen riyaline denk geliyor) değerinde mali ve ayni bağıştan oluşan bir kadın konvoyuna öncülük etti.

Şarku’l Avsat'a konuşan Sana ve kırsalındaki çeşitli mahalle ve köylerde bulunan kadınlar, ‘Zeynebiyat’ın evlerine sürpriz ziyaretler yaparak, Gazze Şeridi'ni destekleme ve ABD ile İsrail saldırganlığına karşı durma bahanesiyle, Fatımatü’z Zehra'nın doğum yıldönümünü anma törenine aile üyeleriyle birlikte katılmalarını ve para ve mücevherlerini vermelerini istediklerini’ söyledi.

Bazı kadınlar, kadın ve kız çocuklarının seferberliği sırasında Husi kadın amirler tarafından kullanılan korkutma ve asgari haklardan mahrum bırakma tehditlerinden bahsetti.

Sana şehrinin el-Kaa mahallesinde yaşayan ev hanımı Ümmü Abdullah, kendisinin ve mahallesindeki diğer kadınların Husilerin ‘mezhepsel seferberlik’ ve gruba destek amaçlı bir etkinliğine katılmaya zorlandığını anlattı.

Ümmü Abdullah, Husilerin kadın etkinliklerini finanse etme bahanesiyle, görünüşte Gazze Şeridi ve Lübnan'ı desteklemek ve savaş çabalarını finanse etmek için nüfusun çoğunun maruz kaldığı zor yaşam ve maddi koşulları göz ardı ederek kadınlara yeni haraçlar dayatmasından duyduğu derin memnuniyetsizliği dile getirdi.

Husi kadın militanların saha hareketi, Yemen'in kuzeybatısındaki Hacca şehrini ve Eflah eş-Şam, Kuhlan eş-Şeref, Mabin, eş-Şağadira ve el-Mehabişa ilçelerini kapsıyor. Kadın komisyonu ve Zeynebiyat güçleri de aynı bahaneyle Yemen'in İbb vilayetinin çeşitli bölgelerindeki anneleri ve ev kadınlarını mezhepçilik ve bağış toplama kampanyalarıyla hedef almaya devam ediyor.

İbb'in ez-Zihar ilçesinde yaşayan ve Husilerin bir etkinliğine katılan Yemenli kadınlar, Husi liderlerini Filistin davasını ve bölgedeki insanların acı ve sıkıntılarını istismar etmek ve Yemenlilere dayattıkları bağışlardan büyük servet kazanmakla suçladı.

Husilerin kontrolü altındaki bölgelerde kadınları hedef alması, onlara karşı çeşitli suçlar ve ihlaller işlemeye devam ettiği bir döneme denk gelirken, uluslararası ve yerel örgütler bu ihlallerin durdurulması için insani yardım çağrısında bulunmaya devam ediyor.

Yemen Hak ve Özgürlükler Ağı yayınladığı bir raporda, Husilerin Eylül 2016 ile geçtiğimiz mart ayı arasında 18 vilayette Yemenli kadınlara karşı işlediği 10 bin 156 ihlali belgeledi.

Rapora göre Husiler, top atışı ve Katyuşa roketleriyle bombardıman, mayın ve EYP patlamaları, kasıtlı keskin nişancılık ve meskûn mahallerde gelişigüzel ateş açma gibi çeşitli şekillerde 2 bin 786 kadını öldürdü ve 4 bin 369 kadını da yaraladı.