Yemen hükümeti, uluslararası toplumu Husi grubunun terörizmine karşı hareketsiz kalmakla suçladı. Bu suçlama, Husi grubunun bir Birleşmiş Milletler (BM) yetkilisini Sana'dan sınır dışı etmesi ve Dünya Gıda Programı'ndan (WFP) insani yardımları azaltmamasını istemesine paralel olarak yapıldı.
WFP, finansman yetersizliği nedeniyle Yemen'deki yardımları azaltmak zorunda kaldığını açıkladı. Ancak Husi grubunun üst düzey liderlerinin iddiasına göre bu adım, bir ABD komplosu olarak atıldı.
Yemen Enformasyon Bakanı Muammer el-İryani, yaptığı açıklamada, “İran'a bağlı terörist Husi milisleri, BM kurum ve misyonlarına karşı kısıtlayıcı politikalarının bir uzantısı olarak, eski BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Temsilcisi Ubeyd Ahmed'i sınır dışı etti. Bu olayın ardından 2020 yılında atanan BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Temsilcisi Renaud Detal'in de ülkeye girişini engelledi. Bundan üç yıl sonra da BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Başkan Yardımcısı Sefirüddin Seyyid’i kontrolü altındaki bölgelerden sınır dışı etti” ifadelerini kullandı.
İryani bu olayın, Husi Güvenlik ve İstihbarat Servisi tarafından yapılan açıklamaya göre, çocuk bakımı konusuyla ilgilenen Save the Children kuruluşu çalışanı Hişam Hakimi'nin kaçırılıp işkenceyle öldürülmesinden yaklaşık iki ay sonra gerçekleştiğini ifade etti. İryani, bu olayın aynı zamanda Yemen'deki BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği çalışanı Mubarek Anva'nın kaçırılıp ortadan kaybolmasından üç ay sonra gerçekleştiğini söyledi.
İryani, Husilerin üç BM çalışanını daha kaçırdıklarını hatırlattı. Bunlardan ikisi Kasım 2021'den, bir diğeri ise Ağustos 2023'ten bu yana, ABD Büyükelçiliği ve ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı’nın (USAID) 11 mevcut ve eski yerel çalışanıyla birlikte iki yıldır gözaltında tutuluyor. Bu kişiler, haklarında herhangi bir suçlamada bulunulmadan ya da aileleriyle görüşmelerine izin verilmeden, uluslararası yasa ve sözleşmeler açıkça ihlal edilerek bilinmeyen koşullarda tutuluyorlar.
Husilerin eylemlerini terörizm olarak nitelendiren İryani, bu eylemlerin uluslararası toplumun, BM'nin ve ona bağlı kuruluşların görevlerini yerine getirmemesinin, bu gruba karşı hoşgörülü davranmalarının, onları şımartmalarının ve Yemenlilere karşı işledikleri korkunç suçları ve ihlalleri görmezden gelmeye devam etmelerinin doğrudan bir sonucu olduğunu söyledi. İryani, bunun sonucunda da teröristlerin yaptıkları işe ısrarla devam ettiklerini söyledi.
Uluslararası toplumu, BM’yi, Yemen Özel Temsilcisi’ni ve insan hakları örgütlerini ‘sessizlik kutusu’ olarak nitelendirdiği bu durumdan çıkmaya davet eden İryani, bu suç teşkil eden uygulamaları açık bir şekilde kınamaya ve Husi milislerinin üzerinde gerçek bir baskı kurmaya çağırdı. İryani, Husilerin gözaltı merkezlerinde zorla alıkoydukları herkesin akıbetini açıklaması ve onları derhal serbest bırakması için böyle bir çağrıda bulundu.
Husiler, yardımların azaltılmamasını istiyor
Husi grubu, kontrolü altındaki bölgelerde BM yardımının azaltılmasını düşmanca bir hareket olarak gördü. Husi lideri Abdulmelik el-Husi, ABD'yi bu adımın arkasında olmakla suçlarken, kuzeni Muhammed Ali el-Husi, WFP’ye gönderdiği bir mektupta yardımların devam etmesi çağrısında bulundu.
Mektubunu WFP'nin eski İcra Direktörü David Beasley'e hitaben kaleme alan el-Husi, Beasley'in geçtiğimiz nisan ayında görevinden ayrıldığından haberi olmadığını belirtti.
İnsani yardımın azaltılması kararının insani krizi daha da kötüleştireceğini ve milyonlarca Yemenlinin acısını arttıracağını iddia eden El-Husi, WFP’nin yardımları nakit olarak dağıtmasını ve operasyonel giderlerden tasarruf etmesini önerdi.
El-Husi, WFP’ye çağrıda bulunarak bağışçı ülkelerden, Yemen'e yapılan insani yardımın azaltılmasına ya da durdurulmasına gerek kalmadan sağlanmasına olanak tanıyacak şekilde finansmanı arttırmalarını istedi.
Muhammed Ali el-Husi, BM yardımının programdan çıkarılmasını “BM’nin ahlaki ve insani görevleriyle çelişen, insanlığa karşı suç teşkil eden bir davranış” olarak nitelendirdi.
Husi grubu, büyük miktarlardaki yardım ve desteği kendi yandaşları ve kendisine sadık olanların yararına kullanmakla suçlanıyor. Husi grubunun yardımlardan kalan miktarları satmanın yanı sıra bir kısmını da savaş giderleri için kullandığı iddia ediliyor. Bu suçlamalar daha önce yerel ve uluslararası raporlar tarafından da teyit edilmişti.
El-Husi, hak eden Yemenlilere insani yardımın kesintiye uğramadan ve azaltılmadan devam etmesi için gerekli tedbirlerin alınmasını vurguladı. Bu aksiyonun sonucunda WFP’nin, ABD'ye bağımlı olmadığının görüleceğini iddia etti.
WFP daha önce yaptığı bir açıklamada, Yemen'deki insani yardım operasyonları için ciddi bir finansman kriziyle karşı karşıya olduğunu ve bu durumun geçtiğimiz eylül ayının sonundan itibaren gıda yardımında daha fazla kesinti yapılmasını gerektireceğini bildirmişti.
Yeni finansman sağlanamaması halinde Husilerin kontrolü altındaki bölgelerde yaklaşık üç milyon kişinin, meşru hükümetin kontrolü altındaki bölgelerde ise yaklaşık 1,4 milyon kişinin bu durumdan etkileneceği tahmin ediliyor.
Yemen hükümeti, Başbakan Muin Abdulmelik aracılığıyla, görev süresinin sona ermesi dolayısıyla BM Yemen Daimî Temsilcisi ve İnsani Yardım Koordinatörü David Gresley'i Aden'de kabul etti. Abdulmelik görüşmede, Safer petrol tankeri dosyasının ikinci aşamada çözüme kavuşturulması çağrısında bulundu.
Abdulmelik, yedek gemide depolanan ham petrolden kurtulmak için uluslararası planın tamamlanması ve Safer tankından ayrıldıktan sonra taşıma hattının kapatılması gerektiğini vurguladı. Abdulmelik ayrıca, BM’nin çabalarını destekleme, çalışanlarının hareketleri için tüm kolaylıkları sağlama ve ihtiyaç sahiplerine erişimlerini iyileştirme konusundaki istekliliğini ifade etti.
Abdulmelik, “BM ve uluslararası toplumun terörist Husi milislerinin bulunduğu bölgelerdeki yardım mekanizmalarını ve insani yardım çalışanlarını korumak için güçlü bir duruş sergilemesi gerektiğini” vurguladı.
Abdulmelik, önümüzdeki iki gün boyunca Aden'de BM ve hükümet yetkilileri arasında başlatılacak olan ortaklık diyaloglarının, insani müdahale planına hazırlık çerçevesinde, ortaklığın kalkınma yönelimi ile insani yardım çalışmaları arasındaki dengeyi güçlendirmesini umduğunu ifade etti.