Hizbullah Beyrut hükümetinden Güney Lübnan’daki savaş tazminatı talep etti

Lübnan Tarım Bakanlığı Güney Lübnan’daki zayiat dökümünü tamamladı

İsrail’in bombalaması sonucu Güney Lübnan’ın el-Dahira köyünde hasar gören evlerden biri (AP)
İsrail’in bombalaması sonucu Güney Lübnan’ın el-Dahira köyünde hasar gören evlerden biri (AP)
TT

Hizbullah Beyrut hükümetinden Güney Lübnan’daki savaş tazminatı talep etti

İsrail’in bombalaması sonucu Güney Lübnan’ın el-Dahira köyünde hasar gören evlerden biri (AP)
İsrail’in bombalaması sonucu Güney Lübnan’ın el-Dahira köyünde hasar gören evlerden biri (AP)

Hizbullah, İsrail'in Güney Lübnan’ı bombalamasının ardından, bombardımandan etkilenenlere tazminat ödemeye başladığını açıkladı. Başbakan Necib Mikati'nin bu konudaki kararlığını aktaran Hizbullah Milletvekili Hasan Fadlallah aracılığıyla, hükümetten bu bağlamdaki sorumluluğunu üstlenmesini talep etti. Talep, Tarım Bakanı Abbas Hacı Hasan'ın, bakanlığının güney bölgesindeki tarım alanlarının uğradığı hasarın sayımının önemli bir bölümünü tamamladığını açıklamasının ardından açıklandı. Özellikle bombalanan kasabalar, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ile iş birliği içinde çiftçilere tazminat ödenmesi amacıyla çalışıyor.

Fadlallah Pazartesi günü partisinin bölgede bir nüfus sayımı yaptığını açıklamış ve hasardan etkilenenlere sundukları şeyin, Hizbullah'ın parası, becerisi ve çabası olduğunu vurgulamıştı. Lübnan Başbakanı Necib Mikati, açıklanan bilgiye göre İsrail'in güney sınır köylerine yönelik saldırılarına karşın Lübnan devletinin sorumluluklarını ve hükümetin alabileceği tedbirleri görüştüklerini belirtti.

Fadlallah, "Biz, (Hizbullah) tazminat ödemeye başladık, Güney’de istatiksel bilgileri topladık ve bu zararları araştırdık, bu elbette hükümetin ilgilenmediği anlamına gelmiyor, hükümetin daha çok endişe duyduğu anlamına geliyor. Başkan bu konuda çok duyarlı davrandı ve sorumluluğu üstlendi ve gerekli tazminatın sağlanmasıyla da ilgileniyor ifadelerinde bulundu.

Bu bağlamda bakanlık kaynakları Şarku’l Avsat’a  “Devletin ve kurumlarının içinde bulunduğu koşullar ve finansman sağlamanın zorluğu göz önüne alındığında sorun, bu tutarların ödeneceği mekanizmadadır. Bunun çözülmesi zaman alacak” açıklamalarında bulundu.

Fadlallah, Hizbullah'ın, bombalamalardan sonra meydana gelen yangınlarda tamamen yanan 11 binanın yanı sıra 37 binadan oluşan ve tamamen yıkılan evlerin sayımını tamamladığını belirtti. Mikati'nin, Güney Konseyi'nin bu evlerin maliyetine ilişkin değerlendirmesi ışığında belirlenecek fiyatlara göre hükümetin bu binaların sahiplerine yeniden inşası için tazminat ödeyeceğini taahhüt ettiğini vurguladı. Bu konunun Başbakan tarafından çözülmesi yani bu yıkılan evlere gereken paranın sağlanması konusunda mutabakata vardık. Buna ek olarak Nakura’dan Şebaa’ya kadar yaklaşık bin 500 evden oluşan hasarlı evlere tazminat ödeneceğini de belirtti.

Fadlallah ayrıca hasar gören ve yanan otomobiller ile zeytin tarlaları dahil verimli mahsullerle ilgili olarak da hükümetin tazminat ödeyeceğini ve bunu önümüzdeki günlerde, zarar görenlere açıklayacağını vurguladı.

Tarım Bakanı Abbas El Hac Hasan, tarım sektöründeki hasara ilişkin Şarku'l Avsat'a şunları söyledi: “Çatışmaların başladığı ilk günden itibaren, imkanlarımız ölçüsünde bakanlığın güneydeki merkezleri aracılığıyla zayiatı kayıt almaya başladık. İmkanlarımız doğrultusunda, Labve bölgesi gibi ağır bombardımana maruz kalan bazı alanlar hariç, günlük olarak görevlerini yerine getiren orman memurları ve merkez başkanlarından bize bu konuda yardımcı oldular. Çünkü savaşın süreceğini bekliyorduk ve bu nedenle görevi kolaylaştırmak için kayıp ve hasarları günlük olarak saymak daha iyi olurdu, ifadelerinde bulundu.  Ancak Hacı Hasan'a göre, çiftçilere tazminat ödemek için bize yanıt veren FAO’nun talebine binaen etkilenen tüm köylerin isim listelerini içeren  nüfus sayımı yeterli değil çünkü kayıpları incelemek ve tahmin etmek için detaylı inceleme yapmak gerekiyor.

FAO'nun talep ettiği maliyet, çiftçilere tazminat verme konusunda bize duyarlıydı, ancak bunu sağladıktan sonra. doğru sayılar. yısıyla Hacı Hasan'a göre bir sonraki aşama, çiftçilere tazminat sağlanmasına hazırlık amacıyla bu görevi yerine getirmek için FAO ile komiteler oluşturmak olacak; bu da önceliğin zeytin sezonunu kaçıranlar gibi doğrudan etkilenenlere verileceğini belirtiyor. Bundan sonra dolaylı olarak etkilenenlere tazminat ödenebilir, ancak bu maliyete bağlıdır. "Bu savaşta en büyük kayıp, 53'ten fazla yaşlı ağacın, ardından ormanların, ormanlık alanların ve hayvanların yakıldığı zeytin mevsimiydi.

Hükümetin hazırladığı acil durum planı aracılığıyla kendilerine sağlanacak olanın yanı sıra FAO’nun yardımlarından yararlanacak 11 bin çiftçinin bukunduğunu belirtti.

Bakanlığın istatistikleri, Güney'deki 53 kasabada ve Nebatiye vilayetlerinde bin 120 dönümden fazla alanı kapsayan 438 yangının meydana geldiğini gösterdi. Çam ve meşe ağaçlarının yanı sıra yanan zeytin ağacı sayısının da 53'ten fazla olduğu tahmin ediliyor. Bu hasar yalnızca ağaçlarla arla sınırlı kalmadı, aynı zamanda canlı hayvanları da etkiledi; bombalama 230.000 tavuk ve 700 baş besi hayvanının ölümüne, 270 arı kovanının zarar görmesine ve 2 bin metrekarelik bir alandaki yem deposunun tamamen yok olmasına yol açtı. 600 metrekare 600 metrekarelik bir alanı kaplayan yem deposu tamamen yıkıldı.

Birleşmiş Milletler verilerine göre zeytin ekimi Lübnan'daki tarım arazilerinin yüzde 20'si kadar bir alana yayılıyor ve böylece 110 binden fazla Lübnanlı çiftçiye gelir sağlıyor, bu da Lübnan'daki toplam tarımsal üretimin tahmini yüzde 7'sine tekabül ediyor.



İsrail'in Gazze'nin güneyine düzenlediği hava saldırısı sonucu 3 kişi hayatını kaybetti, 15 kişi yaralandı

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (Reuters)
TT

İsrail'in Gazze'nin güneyine düzenlediği hava saldırısı sonucu 3 kişi hayatını kaybetti, 15 kişi yaralandı

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (Reuters)

İsrail savaş uçakları, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'un doğusuna hava saldırısı düzenlerken, sivil savunma ekipleri kanlı bir günün ardından bölgeden üç ceset çıkardı ve 15 yaralıyı tahliye etti.

Filistin Enformasyon Merkezi, ‘işgal uçaklarının bu sabah erken saatlerde Han Yunus'un doğusunda, ağır topçu bombardımanı ile eşzamanlı olarak birkaç hava saldırısı düzenlediğini’ bildirdi.

Gazze Şeridi'ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü, ‘işgal güçlerinin Han Yunus'un doğusundaki Beni Suheyla bölgesinde bir evi bombalamasının ardından üç şehit çıkarıldığını ve 15 yaralı tahliye edildiğini’ duyurdu.

Gazze Şeridi'ndeki hastanelerin sağlık kaynakları dün, ‘İsrail ordusunun 10 Ekim'de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasını açıkça ihlal ederek, Gazze ve Han Yunus şehirlerinde 17'si çocuk ve kadın olmak üzere 28 kişiyi öldürdüğünü’ bildirdi.

Hamas Sözcüsü Hazım Kasım bugün yaptığı açıklamada, İsrail’i Gazze anlaşmasını ihlal etmekle suçladı. Kasım, İsrail’in aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu çok sayıda kişiyi öldürdüğünü ve yaraladığını belirterek, Mısır, Katar, Türkiye ve ABD’yi bu ‘ihlalleri’ derhal durdurmak için harekete geçmeye çağırdı.

Kasım, İsrail ordusunun ‘anlaşmanın varlığına rağmen Gazze’de büyük bir katliam gerçekleştirdiğini’ ve bu tutumun, İsrail hükümetinin arabulucular ve garantör ülkeler nezdindeki açık saygısızlığını yansıttığını söyledi. Kasım ayrıca, bu ülkelerin işgalci güçlerin Gazze’ye yönelik saldırılarını durdurmakta yetersiz kaldığını ifade etti.

dwef
İsrail'in düzenlediği hava saldırısının gerçekleştiği bölgeyi inceleyen Filistinliler (Reuters)

Kasım, “Şarm eş-Şeyh'te anlaşmayı imzalayan tüm tarafları, özellikle Mısır, Katar, Türkiye ve ABD'yi, sorumluluklarını yerine getirmeye ve işgalin saldırganlığını ve Gazze'deki savaşı sona erdirmek için yapılan anlaşmanın ihlallerini durdurmak için acil önlemler almaya çağırıyoruz” dedi.


Gazze Anlaşması... Silahsızlanma konusundaki anlaşmazlıklar BM kararını zorluyor

Gazze şehrindeki yerinden edilmiş kişiler için kurulan kampta kışın ilk yağmurları yağarken çadırlarını kurmaya çalışan Filistinliler (AFP)
Gazze şehrindeki yerinden edilmiş kişiler için kurulan kampta kışın ilk yağmurları yağarken çadırlarını kurmaya çalışan Filistinliler (AFP)
TT

Gazze Anlaşması... Silahsızlanma konusundaki anlaşmazlıklar BM kararını zorluyor

Gazze şehrindeki yerinden edilmiş kişiler için kurulan kampta kışın ilk yağmurları yağarken çadırlarını kurmaya çalışan Filistinliler (AFP)
Gazze şehrindeki yerinden edilmiş kişiler için kurulan kampta kışın ilk yağmurları yağarken çadırlarını kurmaya çalışan Filistinliler (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin, ABD Başkanı Donald Trump’ın barış planının uygulanmasına ve uluslararası güçlerin konuşlandırılmasına zemin hazırlayan Amerikan kararını onaylamasının ardından, Gazze Şeridi’nde yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasının geleceğine ilişkin farklı değerlendirmeler gündeme geldi. Bu farklılıkların başında silahsızlanma meselesi bulunuyor.

Filistin taraflarının karar hakkındaki tepkileri değişkenlik gösterirken, uzmanlar bu adımın ‘diplomatik bir ivme’ yarattığını, ancak sahada somut bir uygulamaya dönüşmeden önce ciddi engellerle karşılaşacağını belirtiyor. Uzmanlara göre bu durum, özellikle ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile Hamas yöneticilerinden Halil el-Hayye arasında İstanbul’da gerçekleşip gerçekleşmediği tartışılan görüşme nedeniyle, anlaşmanın ikinci aşamasını belirsizlik içinde bırakıyor.

10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkesin ikinci aşamasını oluşturan güvenlik ve idari düzenlemeler, İsrail’in rehinelerin tümünün cenazelerinin iade edilmesinde ısrarcı olması ve Gazze Şeridi’ni yönetecek komitenin henüz açıklanmaması nedeniyle ilerleyemiyor.

Çelişkili haberler

İsrail medyasında, ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile Hamas yöneticisi Halil el-Hayye arasında Türkiye’de yapılması planlanan toplantıya ilişkin bilgiler çelişkili şekilde yer aldı. Söz konusu görüşme, cuma günü New York Times tarafından ortaya çıkarılmıştı.

Times of Israel, toplantının gerçekleştiğini öne sürerken, İsrail Kamu Yayın Kurumu KAN görüşmenin ‘İsrail’in baskısı nedeniyle’ yapılmadığını aktardı.

Israel Hayom ise Washington’ın, BM Güvenlik Konseyi’nde ABD kararına karşı Arap desteği toplama girişimi nedeniyle Hamas’a tepki gösterdiğini yazdı. Gazete, bu girişimin Trump yönetiminin anlaşmanın bir sonraki aşamasına ilerleme çabalarını fiilen yavaşlattığını ifade etti.

fgt
Gazze şehrinin Suk Faras mahallesindeki bir çöp döküm alanının yanından geçen çocuklar (AFP)

Filistinli siyasi analist Nizar Nazzal, söz konusu görüşmenin yapılıp yapılmadığına dair çelişkili haberlerin, bazı çevrelerin BM Güvenlik Konseyi kararını ‘ileriye dönük bir adım’ olarak görmesine rağmen Hamas’ın kararı reddetmesiyle birlikte, özellikle silahsızlanma konusunda ciddi görüş ayrılıklarına işaret ettiğini belirtiyor. Nazzal’a göre bu durum, İsrail’in Hamas’a herhangi bir meşruiyet tanımama yönündeki baskılarıyla da bağlantılı.

Nazzal, “Eğer toplantı sadece ertelendiyse, bu anlaşmanın karşılaştığı engelleri aşmak için bir fırsat olabilir. Ancak tamamen iptal edilmişse, bu durumda Hamas tutumunu sertleştirecek ve özellikle silahsızlanma maddesi başta olmak üzere alınan kararlara yaklaşımı olumsuz yönde etkilenecektir” dedi.

BM Güvenlik Konseyi’nin 13 üyenin desteğiyle kabul ettiği karar, Gazze Şeridi’nde ‘geçici uluslararası istikrar gücü’ kurulmasına izin veriyor. Ancak kararın son versiyonunda, Gazze’de silahsızlanmaya yönelik ifadelerin yer alması, silahların toplanması ve askeri altyapının imhası gibi maddelerin olması, uygulanabilirliğe ilişkin yeni endişeleri gündeme getirdi.

Tarafsızlık niteliği

Hamas, kararın kabul edilmesinin ardından yaptığı açıklamada, uluslararası gücün Gazze Şeridi içinde üstlenmesi öngörülen görevler arasında yer alan silahsızlanma maddesinin, bu gücün ‘tarafsızlık niteliğini ortadan kaldıracağını ve onu çatışmada işgalin tarafına dönüştüreceğini’ belirtti.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise kararı memnuniyetle karşıladı. X platformunda İngilizce yaptığı paylaşımda, “Başkan Trump’ın planının barış ve refah getireceğine inanıyoruz; çünkü plan Gazze’nin tamamen silahsızlandırılmasına, askeri kapasitesinin ortadan kaldırılmasına ve aşırılığın kökünün kazınmasına vurgu yapıyor” ifadelerini kullandı.

Mısırlı İsrail uzmanı Said Ukkaşe, kararın anlaşmaya yalnızca ‘diplomatik bir ivme’ kattığını, ancak sahada çok sayıda engel bulunduğunu söyledi. Ukkaşe’ye göre İsrail, yeniden inşa ve çekilmeden önce silahsızlanmada ısrar ederken, Filistinli gruplar tam tersini talep ediyor.

Uzman, İsrail’in, karar metninde ileride Filistin devletine ilişkin istişare çağrısının yer almasına rağmen kararı olumlu karşılamasının, ‘fraksiyonların tutumunu bildiği için yapılmış bir siyasi manevra’ olabileceğini, bunun daha sonra anlaşmayı durdurmak için bir gerekçeye dönüştürülebileceğini ifade etti.

Nizar Nazzal da Hamas’ın önce İsrail’in çekilmesini isteyeceğini, İsrail’in ise önce Hamas’ın silahsızlanmasını talep edeceğini belirtti. Nazzal, “Bu karşılıklı talepler sahada yeni engeller yaratacak ve anlaşmanın ikinci aşamasını daha da geciktirecek” dedi. Ayrıca, “ABD, sahadaki tüm zorluklara rağmen anlaşmayı uluslararası meşruiyete kavuşturmayı başardı” değerlendirmesinde bulundu.

Washington'un baskısı

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, çarşamba günü Fransız mevkidaşı Jean-Noel Barrot ile yaptığı telefon görüşmesinde, BM Güvenlik Konseyi’nin Gazze’ye ilişkin son kararının uygulanmasının önemine vurgu yaptı. Abdulati, uluslararası istikrar gücünün BM Güvenlik Konseyi tarafından kendisine verilen görevleri yerine getirebilmesi gerektiğini söyledi.

Mısır Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasına göre Abdulati, görüşmede Şarm eş-Şeyh Anlaşması’nın korunması ve tüm maddelerinin uygulanması için Kahire’nin yürüttüğü çabalar hakkında da bilgi verdi.

Rusya’nın BM Daimî Temsilcisi Vasiliy Nebenziya ise ülkesinin çekimser kalmasının ardından yaptığı konuşmada, BM Güvenlik Konseyi’nin ‘Washington’ın vaatlerine dayanarak Amerikan girişimine onay verdiğini’ söyledi. Nebenziya, Gazze’nin tam kontrolünün Barış Konseyi ve uluslararası istikrar gücüne bırakılmasını öngören bu planla ilgili olarak, “Bu güçlerin nasıl çalışacağına dair hâlâ hiçbir bilgiye sahip değiliz” dedi.

Böylesi çekinceler ve diplomatik hareketlilik ışığında, Ukkaşe’ye göre kararın geleceği büyük ölçüde Washington’ın İsrail üzerindeki baskısına bağlı olacak. Ukkaşe, uygulanma yönteminin netleşmemesi durumunda anlaşmanın yeniden tıkanacağını ve ikinci aşamaya kısa sürede geçilemeyeceğini belirtti.

Nizar Nazzal ise kararın geleceğini ABD’nin belirleyeceğini düşünüyor. Nazzal, Washington’ın Hamas ile uzlaşı arayışına yönelebileceğini söyleyerek, “ABD isterse bu anlaşmayı ileriye taşıyabilir. Önümüzdeki günlerde yaşanacak gelişmeler, anlaşmanın nasıl bir yöne evrileceğini ortaya koyacak” değerlendirmesinde bulundu.


SDG'nin Suriye ordusu mevzilerine saldırısının ardından Rakka'nın doğusunda şiddetli çatışmalar patlak verdi

Haseke'de SDG’nin gerçekleştirdiği güvenlik operasyonundan bir kare (Arşiv - Facebook)
Haseke'de SDG’nin gerçekleştirdiği güvenlik operasyonundan bir kare (Arşiv - Facebook)
TT

SDG'nin Suriye ordusu mevzilerine saldırısının ardından Rakka'nın doğusunda şiddetli çatışmalar patlak verdi

Haseke'de SDG’nin gerçekleştirdiği güvenlik operasyonundan bir kare (Arşiv - Facebook)
Haseke'de SDG’nin gerçekleştirdiği güvenlik operasyonundan bir kare (Arşiv - Facebook)

Suriye'nin devlet televizyon kanalı El-İhbariye dün akşam, Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) Rakka'nın doğusundaki Ma’adan çevresinde Suriye ordusu mevzilerine ani bir saldırı düzenlemesinin ardından bölgede şiddetli çatışmaların patlak verdiğini bildirdi.

SDG bu haftanın başlarında, Rakka'nın doğusunda Suriye güçlerinin saldırısını engellediğini duyurmuş ve çatışmanın tırmanmasını önlemek için orantılı bir yanıt verdiklerini açıklamıştı.

SDG, Suriye'nin kuzeyinin ve doğusunun büyük bir bölümünü kontrol ediyor.

Suriye Savunma Bakanı Murhaf Ebu Kasra geçtiğimiz ay yaptığı bir açıklamada, başkent Şam'da SDG lideri Mazlum Abdi ile görüştüğünü ve ülkenin kuzeyindeki ve kuzeydoğusundaki tüm askeri konuşlanma noktalarında derhal kapsamlı bir ateşkes üzerinde anlaştıklarını söyledi.