Lübnan Başbakanı Mikati: Önceliğimiz savaşı durdurmak

Başbakan Mikati Lübnan Cumhurbaşkanlığı seçimleri için gösterilen çabalara teşekkür etti.

Başbakan Necib Mikati, kabine oturumuna başkanlık ediyor (NNA)
Başbakan Necib Mikati, kabine oturumuna başkanlık ediyor (NNA)
TT

Lübnan Başbakanı Mikati: Önceliğimiz savaşı durdurmak

Başbakan Necib Mikati, kabine oturumuna başkanlık ediyor (NNA)
Başbakan Necib Mikati, kabine oturumuna başkanlık ediyor (NNA)

Başbakan Necib Mikati, Fransa’nın Lübnan Özel Temsilcisi Jean-Yves Le Drian’a önceliğin İsrail’in Güney Lübnan ve Gazze’ye yönelik saldırganlığını durdurmak olduğunu bildirdiğini açıkladı.

Mikati, Lübnan’ın Arap kardeşlerinin ve dünyadaki dostlarının, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin hızlandırılması yönündeki çabaları dolayısıyla teşekkürlerini dile getirdi.

Mikati, hükümet oturumu sırasında açıklamada bulundu. Oturum sırasında bankaların yeniden düzenlenmesine ilişkin yasa tasarısı tartışıldıktan sonra özel bir oturumda görüşülmek üzere ertelenmesine karar verildi.

Açıklama sırasında Mikati, “Gazze’de 55 gün süren savaş, buna eşlik eden İsrail’in Lübnan’a yönelik saldırıları ve şehitlerin olması, kanla yaşadığımız bir tarihtir. Güney’deki koşullara yansıyan ateşkes deneyiminden sonra durumun barış içinde sonuçlanmasını umuyoruz” dedi.

Yaptığı toplantı ve gerçekleştirdiği temasların, uluslararası eğilimlerin iki devletin kurulması ve insani adalet sistemi temelinde bir çözüm geliştirme arayışında olduğunu gösterdiğine dikkat çekti.

Mikati, Lübnan’ı ziyaret eden ve savaşı sona erdirmek ve barışın temellerini oluşturmak için temaslarda bulunan Arap kardeşlerimizden ve Lübnan’ın uluslararası dostlarından gelen temsilcilere, cumhurbaşkanlığı seçimlerini hızlandırma ve İsrail saldırıları, provokasyonları ve can kayıpları açısından Güney’de yaşanan gelişmeleri izleme çabalarından dolayı teşekkür etti. Lübnan Başbakanı, “Bu durumu bugün Fransa Cumhurbaşkanlığı elçisi Jean-Yves Le Drian’a bildirdim. Önceliğin İsrail’in Güney Lübnan ve Gazze’ye yönelik saldırganlığını durdurmak olduğunu vurguladım” şeklinde konuştu.

“Hükümet, zor koşullara rağmen sorumluluklarını yerine getirmeye devam ediyor ve güneydeki halkımıza hizmet sunmak için çok çalışıyor” diyen Mikati, “Onların kararlılığını ve fedakarlığını takdir ediyoruz” şeklinde konuştu. Ayrıca Ekonomi Bakanı’na da ‘fiyatların izlenmesi, bazı kişilerin açgözlülüğünün önlenmesi ve olayların ve tatil sezonlarının koşullarından faydalanılması konusunda sıkı olunması’ çağrısında bulundu.

Kamu sektörü çalışanlarının başlattığı grev konusuna da değinen Mikati, Maliye Bakanlığı ile çalışanlara yönelik teşvikler ve verimlilik ödenekleri konusunda bir aydan fazla süre önce bir çalışma başlatıldığına vurgu yaparak, “Mevcut maaş realitesiyle devam edemeyeceklerini düşünerek iki kararname hazırlamaya başladık. Bunlardan ilki kamu idareleri, bağımsız birimler ve kamu kurumlarının çalışanlarını ilgilendiriyor. Diğeri ise güvenlik ve askeri hizmetlerle ilgili olup, iki kararnamenin metni hakkında Şura Konseyi’nin görüşü alındıktan sonra kamu sektörü dosyası konusunda uzmanlaşmış bakanlık komitesi tarafından incelenecek. Şura Konseyi’nin görüşünü alır almaz, konuyu Bakanlar Kurulu’na sunmak üzere Bakanlar Komitesi’ni toplantıya davet edeceğim. Dolayısıyla grev meselesiyle ilgili üzerimize yapılan baskılar sonuçsuz kalıyor. Çünkü konuyu başından beri yürüten biziz ve konuyu tüm detaylarıyla takip ediyoruz” açıklamasında bulundu.

Mikati, Bakanlar Kurulu adına Suudi Arabistan’ı Riyad’da Uluslararası Expo 2030 sergisine ev sahipliği yapma zaferinden, sürdürülebilir kalkınma hedeflerine odaklanmasından ve insanlığı geliştirmeye yönelik bir dizi çözümün başlatılmasından dolayı tebrik etti. Bu zaferin, Riyad’ın başarılarına ve attığı adımlara eklendiğini vurguladı.

Oturumun ardından Enformasyon Bakanı Ziyad Makkari ise Genelkurmay Başkanı’nın görev süresinin uzatılması konusunun gündeme gelmediğini söyleyerek, bankaların yeniden düzenlenmesine ilişkin yasa tasarısının görüşülerek ertelendiğini ve bunun için özel bir oturum düzenleneceğini belirtti.

Hükümetin güneydeki mülk ve altyapı hasarlarını saymak için yardım kuruluşlarına herhangi bir resmi yetki verip vermeyeceğiyle ilgili olarak ise Makkari, “Evet, bu konu mümkün ve takip edilecek” dedi.

Çalışma Bakanı Mustafa Bayram da bu konuya değinerek, “İlke onaylandı ve ölçüm konusu resmi makamlara bırakıldı. Karşılaştırma yapıldı, ardından Güney Lübnan’da gerçekleşen İsrail saldırılarından etkilenenlere ödeme yapılacak” ifadelerini kullandı.



Suriye: Gürültünün ortasında hukuk devleti talepleri

Fotoğraf: SANA
Fotoğraf: SANA
TT

Suriye: Gürültünün ortasında hukuk devleti talepleri

Fotoğraf: SANA
Fotoğraf: SANA

Aliya Mansur

Yeni Suriye ulusal logosunun (görsel kimlik) lansman töreni, Suriye'deki her etkinlik gibi Suriyeliler arasında geniş çaplı bir tartışmanın eşlik ettiği, etkileyici ve güzel bir etkinlikti. Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'nın katıldığı Halk Sarayı'ndaki görkemli törene, “Suriye Demokratik Güçleri”nin kontrolü altındaki Rakka ve Haseke hariç olmak üzere Suriye'nin çeşitli bölgelerinde aynı anda düzenlenen kutlamalar eşlik etti. Gösteriler ve sloganlar Suriye devriminden sahneleri çağrıştırdı.

Şara'nın tören sırasında yaptığı etkileyici konuşma Suriye'nin birliğinin ve çeşitliliğinin altını çizdi ama daha tören bitmeden önce Suriyeliler arasında şu tartışma başlamıştı; bu ulusal logo gerçekten Suriyeli mi yoksa başka ülkelerden “ilham mı” alındı? Bazıları bunun bir alkollü içecek şirketnin ticari logosu olduğunu söyleyecek kadar şüphelerinde ileri gittiler.

Suriye şahininin “çalıntı” olduğu suçlamaları - ki bu kesinlikle doğru değil - ve bunlara verilen karşılıklar arasında meselenin özü neredeyse kayboldu. Oysa meselenin özü şu: Nasıl bir Suriye istiyoruz? Hukuk devleti olan bir Suriye mi yoksa halkın ruh hallerinin dalgalanmalarına tabi bir Suriye mi?

Konuya ilişkin yorumunda Anayasa Bildirgesi Taslağı Komitesi üyesi Dr. Ahmed el-Karbi, resmi logoların kabulü tartışılırken yasal temellere dayanmanın gerekliliğini vurguladı. Anayasa Bildirgesi'nin 5. maddesinde açıkça “devletin logosu kanunla belirlenir” ifadesinin yer aldığına ve hukuka dayalı bir devletin anayasal çerçevelere uygun olarak onaylanmamış bir logoya indirgenemeyeceğine işaret etti.

Suriye'deki tartışma ve çekişmenin özü bu olmak yerine, bazı Suriyeliler binlerce yıllık Suriye anıtlarına kazınmış olan Suriye şahininin kökeni ve sembolizmiyle ilgili suçlamalarda bulunmakla meşgul oldular.

Esed rejiminin devrilmesinden ve Şara'nın yönetime gelmesinden bu yana, Suriye halkı hükümetin, özellikle de Başkan Şara'nın her eylemini mutlak biçimde destekleyenler ile hükümetin yaptığı her eylemi veya açıklamayı mutlak biçimde reddedenler arasında bölündü. İki grup arasında, bir şeyleri düzeltmek amacıyla eleştirenlerin ve teşvik etmek amacıyla destekleyenlerin sesleri kayboldu.

Esed rejiminin devrilmesinden bu yana 7 ay geçti ve yeni otoritenin en belirgin özelliği Suriyelilerle ilişkilerinde şeffaf olmamak

Şarku'l Avsat'ın Al Majalla'dan aktardığı analize göre Esed rejiminin devrilmesinden bu yana yedi ay geçti ve yeni otoritenin en belirgin özelliği Suriyelilerle ilişkilerinde şeffaf olmamak. Bu da yorumlara kapıyı açıyor ve Suriye halkının doğasını ve doğruluğunu bilinmediği söylentilerin yayılmasına katkıda bulunuyor.

17 Mayıs'ta Suriye Cumhurbaşkanlığı, eski rejim tarafından işlenen ihlallerle ilgili gerçekleri ortaya çıkarmak, sorumlularından hesap sormak, mağdurlara tazminat ödemek ile görevli bir geçiş adaleti komisyonu kurulacağına dair bir kararname yayınladı. Kararname, Abdulbasıt Abdullatif'in komisyon başkanı olarak atanmasını ve duyuru tarihinden itibaren 30 günü geçmeyecek bir süre içinde bir çalışma grubu oluşturma ve iç yönetmelikler hazırlama görevini üstlenmesini öngörüyordu.

Bu kararnamenin yayınlanmasının üzerinden yaklaşık bir buçuk ay geçti, yani komisyonun kurulması için öngörülen 30 günlük süre geçti. Peki bu komisyon hangi aşamada? Cevap yok. Bu sadece şeffaflığın eksik olduğunu değil, aynı zamanda hükümetin kendi yayınladığı kararnamelere ve mevzuata, örneğin Anayasa Bildirgesi'nin 5. maddesine bağlı olmadığının da bir örneği.

İşte meselenin özü de budur: Nasıl bir Suriye istiyoruz?

Hukuk ve kurumlar devleti Suriye'nin sesi, iki grubun kopardığı gürültü arasında neredeyse duyulmuyor. Bir tarafta destekçiler var ve bunların çoğu Suriyelilerin “Aralık 2024 devrimcileri” olarak adlandırdığı, devrimin 14 yılı boyunca önemli bir rol veya sese sahip olmayan, şimdiyse hükümetin sağ tarafında yer alan kişiler. Diğer taraftaki hükümetin muhalifleri arasındaysa, hükümetin her türlü eylemini çarpıtmakla meşgul olan, çoğunluğu eski rejim kalıntısı ve solcu olan sesler bulunuyor. İkisi arasında aklın sesi kayboluyor.

Suriye'nin istikrarı sadece Suriye için değil, bölge için de bir öncelik. İstikrarlı bir Suriye, komşu ülkelerin istikrarının başlangıcıdır ve bir vatandaşlık devleti ve hukukun üstünlüğünün inşası, Suriyelilerin onlarca yıllık geleceğinin temel taşıdır. Sağlam olmayan temeller üzerine inşa edilen her yapı, özellikle Suriye'nin düşmanları hâlâ pusuda beklediğinden, çökme riski altındadır. Hukukun üstünlüğü, adalet, özgürlük, vatandaşlık ve şeffaflık, istediğimiz devleti inşa etmek için önceliklerdir.