ABD’li eski yetkili Jon Alterman ve David Makovsky, Şarku’l Avsat’a ‘Gazze’de Hamas ve Netanyahu hükümetinin devrilmesinin ertesi günü’ hakkında konuştu: ‘İsrailliler Gazze’nin belediye başkanı olmak istemiyor’

David Makovsky ve Jon Alterman (Şarku’l Avsat)
David Makovsky ve Jon Alterman (Şarku’l Avsat)
TT

ABD’li eski yetkili Jon Alterman ve David Makovsky, Şarku’l Avsat’a ‘Gazze’de Hamas ve Netanyahu hükümetinin devrilmesinin ertesi günü’ hakkında konuştu: ‘İsrailliler Gazze’nin belediye başkanı olmak istemiyor’

David Makovsky ve Jon Alterman (Şarku’l Avsat)
David Makovsky ve Jon Alterman (Şarku’l Avsat)

Birbirini izleyen ABD yönetimlerinde üst düzey görevlerde bulunan ve Ortadoğu konularında uzman olan iki eski ABD’li yetkili, İsrail’in Hamas’ı ortadan kaldırma hedefine ulaşabileceğinden şüpheli. Ancak Gazze’deki yönetimin de devrilebileceğini belirten iki yetkili, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hükümetinin beklenen düşüşü ve bunun ABD barış çabaları üzerindeki etkisine ilişkin soruların ortasında, Gazze Şeridi’ni yönetecek çokuluslu bir güç gibi bir uluslararası bileşene ihtiyaç olduğunu vurguladı.

Şarku’l Avsat, 7 Ekim’de Hamas’ın Gazze çevresindeki İsrail yerleşkelerine yönelik gerçekleştirdiği geniş çaplı saldırıyla başlayan savaşın sonuçlarının araştırılması kapsamında, Washington Enstitüsü’nde Ortadoğu Barış Süreci Projesi Direktörü ve New York’ta Dış İlişkiler Konseyi ve Londra’da Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü üyesi David Makovsky ve Washington’daki Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nin Birinci Başkan Yardımcısı, aynı zamanda Merkezdeki Küresel Güvenlik ve Strateji ve Ortadoğu Programı’ndan sorumlu Zbigniew Brzezinski Kürsüsü Başkanı John Alterman ile Amerikalıların Gazze’deki ertesi gün algısı hakkında röportaj yaptı. Hamas’ın 7 Ekim saldırısı sonrasında İsrail’in askeri operasyonları ve kara işgali, Gazze Şeridi’nde büyük çoğunluğu çocuk ve kadın olan 15 binden fazla Filistinlinin öldürülmesine yol açtı. İkili, özelde Filistinliler ile İsrailliler arasında barışı sağlamaya, genel olarak da Arap-İsrail ilişkilerini normalleştirmeye yönelik arabuluculuk çabaları da dahil, ABD’deki bazı başkanlık dönemleri sırasında hassas pozisyonlarda edindikleri deneyimlere dayanarak bu savaşın nasıl sonuçlanabileceğine değindi.

Hamas ve DEAŞ arasında

Makovsky, İsrail ile Hamas arasında dört turluk çatışma olduğunu belirtirken, bu turların Hamas’ı kontrol altına alma girişimi ve İsrail’in 2005’te Gazze’den çekilmesinin ardından caydırıcılık gösterme girişimi ve buna ek olarak İslami Cihad’ı içeren iki tur olduğunu ifade etti. Hamas’ın 7 Ekim’deki saldırılarını 11 Eylül 2001’de ABD’ye yönelik saldırılara benzeten Makovsky, “Bu bir şoktu. İsrail’in Hamas’ı DEAŞ olarak görmeye başladığına inanıyorum. Dolayısıyla artık birbiriyle bağlantılı iki ana hedef var. Birincisi onu iktidardan uzaklaştırmak, ikincisi ise büyük silah sistemlerini ortadan kaldırmak” şeklinde konuştu. “İsrailliler, bunu başarabilecek mi bilmiyorum” diyen David Makovsky, “Hamas insanların kalplerinden ve akıllarından çıkarılamaz. Bu imkânsız” ifadelerini kullandı.

Alterman da büyük ölçüde aynı fikirde. “Savaştan önce Hamas, Gazze’de pek sevilmiyordu” diyen Alterman, bunun etkisiz ve yozlaşmış olmasından kaynaklandığını belirtti. Ayrıca Gazze Şeridi’nde Filistinlilerin ihtiyaç ve arzularını karşılayan daha etkili bir yönetim yapısının kurulmasına yardımcı olmak için ihtimalin bulunduğuna dikkati çekerek, çoğu Amerikalının ‘İsrail devletini yok etmeyi amaçlayan öldürücü bir ideolojiye sahip olmayacak’ yeni yapıyı desteklediğine vurgu yaptı. Alterman, “Bu bir kazan- kazan durumudur. Gazze halkı için daha iyi bir hükümet ve İsrail halkı için daha iyi bir komşu” dedi.

ABD’deki çeşitli yönetimlerde çalışmış olan Makovsky’e göre ise İsrail’in şu anda yürüttüğü savaş meşru müdafaa amaçlı. Ne yapılması gerektiğiyle ilgili olarak da “Düşmanınız. ‘Dinleyin. Biz iki devlet istemiyoruz. Sizinle uzlaşmak istemiyoruz. Sizin gayri meşru olduğunuza inanıyoruz. Ya siz ya biz’ diyor. Bu çok kötü bir duygu” şeklinde konuştu.

Bazı Arap rolleri

Makovsky, “Önemli olan Hamas sonrası dönemde Gazze için daha iyi bir gelecek bulmaktır” dedi. Küresel Güvenlik ve Jeostrateji alanında Zbigniew Brzezinski Kürsüsü’nü de yürüten ve merkezin Ortadoğu programını yöneten Alterman ise “Hamas yalnızca baskıyla yıkılamaz. Ancak insanların daha iyi olduğunu düşündüğü şeyin yaratılması konusunda da yardım alması gerekiyor. Her ne kadar alternatif yapının sahip olduğu belirli bir düzeyde halk desteği ve meşruiyetin olması gerektiğine inanıyor olsam da bu, mutlaka seçimlerin hızlandırılması yoluyla olmaz” dedi. Bazı uluslararası unsurların olacağını dile getiren John Alterman, “Arap rolü olmadan bunu yapmak çok zor olacak” şeklinde konuştu. Alterman, özellikle Arap hükümetlerinin ‘sanki bir Amerikan tankına biniyormuş gibi görünmelerini sağlayacak’ herhangi bir rol oynama konusundaki isteksizliklerine dikkati çekerken, Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safadi’nin Filistin Yönetimi’nin çökmesi hakkında söylediklerine de atıfla, Filistin Yönetimi’nin kolay bir şekilde gelmeyeceğini söyledi. ABD’li yetkili, “Filistin Yönetimi’nin bağımsız hareket edebilecek bir konumda olacağını hayal edemiyorum” dedi. Ancak Mısır, Suudi Arabistan, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve belki Katar veya Fas’ın oynayabileceği rollerden de bahseden yetkili, “Çok fazla potansiyel görebiliyorum. Peki bu nasıl görünecek? Onu kim kullanacak? Hangi koşullar altında? Hangi sürede? BM ve diğer otoritelerle bağlantısı var mı? Bildiğiniz gibi Sina’daki çokuluslu güç ve gözlemcilerin BM ile bağlantısı yok” değerlendirmesinde bulundu.

1701 sayılı karar uygulanmıyor

Makovsky, “Sorun, Gazze’de Hamas sonrası dönemde yaşanacak” diyerek, “İsrail her zaman Hamas’ın yeniden inşa edilmeye çalışılacağından korkacak” ifadelerini kullandı. İsraillilerin Gazze Şeridi’ni yeniden işgal etmeyi planlamadıklarını belirten David Makovsky, “Gazze’yi bataklık gibi görüyorlar. Geri dönmek istemiyorlar, inanın! Bununla birlikte güvenlik açısından bir sorun var. BM’den de korkuyorlar. Çünkü 2006 tarihli 1701 sayılı karar, Lübnan’daki UNIFIL gücünü yeniden düzenlemişti. Anlaşma, Hizbullah’ın Litani Nehri’nin güneyindeki askeri varlığının önlenmesini ve Lübnan’a yasa dışı silah girişinin engellenmesini öngörüyor. Ama bu olmadı. Yani 2006’da Lübnan’da kitabı beğenmediyseniz, filmi 2023’te Gazze’de izlemek istemeyeceksiniz” açıklamasında bulundu. İsraillilerin BM’ye güvenememeleri ve Filistin Otoritesi’ni çok zayıf görmeleri nedeniyle bir ikilem yaşandığına dikkati çeken Makovsky, dolayısıyla Arapların veya başka bir tarafın hukuk dosyasıyla ilgilenmesi şartıyla güvenlik dosyasını devralmasını istediklerini vurguladı. “Bu bir işgale benzeyecektir” diyen ABD’li yetkili, ikilemin, bu iki konu arasında bir arada yaşamak olduğunu söyleyerek, “Geçici bir aşama olarak BM’ye bağlı olmayan, Arap olmayan çok uluslu bir güce ihtiyaç var” ifadelerini kullandı.

İsrail’de değişim

Gazze’yi yeniden inşa etmenin bir yolu olacağını, daha rasyonel bir hükümet olacağını, onurunu korumanın ve iki devletli çözümü yeniden tesis etmenin bir yolu olacağını umut ettiğini belirten Makovsky, bunu başarmanın zor olacağını kabul ederek, “Koşullar, İsrail’de farklı bir hükümete ihtiyaç duyulacağını söylüyor. Çünkü 7 Ekim saldırılarına hazır olmayan Netanyahu’nun istifasını, halkın yüzde 76’sı istiyor” dedi. David Makovsky, Gazze’nin İsrail’in yeniden işgale mecbur kalmaması için tercihen Arap dünyasından geçici oluşumlara teslim edilmesi gerektiğini belirterek, “Böylece Filistin Yönetimi, başarısızlık riskine girmez. Çünkü İsrail tankıyla Gazze’ye girişi yanlış. Bunun yanı sıra Batı Şeria’nın sorumluluğunu bile üstlenecek kadar güçlü değiller” şeklinde konuştu. Yetkili ayrıca, “Eğer Filistinlilerin gerçekten başarılı olmasını istiyorsanız, bunu Arap dünyasının yeniden yapılanmanın önünü açacağı şekilde yapmalısınız” dedi.

DFRG
Lübnan’ın güneyindeki Akabe kasabasında konvoyun silah sesine maruz kalması sonrasında hasar gören UNIFIL aracı (AP)

Alterman ise, İsraillilerin ne istediğini sorgulayarak, “Bana öyle geliyor ki Arap ülkeleri bu aşamada bir rol oynamayı kabul etmeye yakın değiller” dedi ve “Eğer akıllılarsa, stratejik hedefleri Hamas yönetimini ortadan kaldırmaktır ve bir alternatifin tohumlarını atmaları gerekir. Ben onların bunu yaptıklarını görmüyorum” şeklinde konuştu. Alterman, “Şiddetin azaldığı bir zaman gelecek. Soru şu: Azaldığında kendinizi yararlı görüşmelerde konumlandırmak için şimdi ne yapabilirsiniz? Diplomasi böyle çalışır” ifadelerini kullandı. Alterman, “Ancak şu an ile o zaman arasında ‘İsrail çok sayıda üst düzey Hamas liderini öldürebilir. Veya birçok ülkenin İsrail hakkındaki düşüncesini değiştiren, kitlesel ölümlere yol açan bir saldırı meydana gelir. Ya da kayıplardan duyulan tiksinti nedeniyle İsrail kendisini dünyada derinden yalnız hisseder’ gibi olabilecek çok sayıda şey var. Ayrıca hesaplamaları değiştirecek birçok şey var” ifadelerini kullandı.

Başlangıç ve bitiş

Oslo Anlaşmaları hakkında ‘Mitler, Yanılsamalar ve Barış: Ortadoğu’da Amerika için Yeni Bir Yön Bulmak’ başlıklı bir kitap yazan Makovsky, “Oslo’nun tüm anlayışı, iki ulusal hareket olmak üzere Siyonist ve Filistin’in, Norveç’te toprağın nasıl paylaşılacağını tartışmak üzere bir araya gelmesiydi” dedi. Birçok kişinin bunu Madrid Konferansı’ndan sonra, Körfez Savaşı’ndan sonra ve Soğuk Savaş’tan sonra başlangıç ​​noktası olarak gördüğünü söylerken, “Kudüs, mülteciler, geri dönüş hakkı, yerleşimler, devlet ve sınırlar gibi nihai çözüm konularında ise konunun çok karmaşık ve hiçbir konuda anlaşamayız” şeklinde konuştu. İki tarafın uzlaştığı ilk konunun Gazze olduğunu belirten ABD’li yetkili, 1993’te Beyaz Saray’da Filistin lideri Yaser Arafat ile İsrail Başbakanı İzak Rabin arasındaki tokalaşma sırasında orada bulunduğunu hatırlattı. Makovsky, ikinci büyük anın 2005 yılında, Ariel Şaron liderliğindeki İsrail’in 8 bin 500 yerleşimciyi Gazze’den çekmesiyle yaşandığına dikkati çekti. Şaron’un yerleşim hareketinin mimarı olduğunu ifade eden Makovsky, üçüncü anın ise Gazze’nin Hamas’ın toprağı haline geldiği, Haziran 2007’de Hamas’ın Fetih’ten iktidarı alması ile yaşandığını vurguladı. Makovsky ayrıca, “Bu, liderlerinin ‘karşılığında hiçbir şey alamadıklarını’ düşündükleri İsrail için şok niteliğinde oldu. Aksine İsrail, Hamas’ın onların ne yaptığınızı umursamadığını anladı ve dışarıda kaldılar. Size füze atacaklar ve siz de karşılık olarak kuşatmayı başlatacaksınız” ifadelerini kullandı.

Savaşın genişlemesi

Savaşın Batı Şeria’ya, Lübnan’a veya belki de ötesine yayılacağına dair artan korkular ortasında Alterman, “Endişeli olmalıyız, çünkü kasıtlı bir gerginlik tırmanışı riski var. Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın konuşması, gördüğüm kadarıyla, bana nispeten temkinli geldi. Ama yanlış hesaplamadan dolayı bir gerilim var” şeklinde konuştu. İran destekli gruplar tarafından saldırıya uğrayan Amerikan üslerinin sayısı hakkında Wall Street Journal tarafından yayınlanan bir habere dikkati çeken Alterman, “Beş ABD askeri ölseydi tablo tamamen farklı olacaktı. Şu an ‘Bakın ABD (İran’ın Devrim Muhafızları’na bağlı Kudüs Gücü Komutanı) General Kasım Süleymani’yi öldürdü, hiçbir şey olmadı’ diyenler var. İranlılardan intikam alabilirsiniz ama onlar hiçbir şey yapmayacaklar, çünkü korkuyorlar. Bu argümanı birçok kez duydum. Belki. Ama bu aynı zamanda tehlikeli” açıklamasında bulundu.

SDEF
Filistinliler, Gazze Şeridi’nin güneyindeki Han Yunus kampında İsrail bombardımanında yıkılan evlerini inceliyor (Reuters)

Makovsky ise derin bir nefes alarak, “Hizbullah’la yaşanan çatışmalara rağmen henüz ikinci bir cephe yok” dedi ve savaşın, kuzeyden daha zor olacak olan Gazze’nin güneyinde kaymasını beklediğini vurguladı.

Yer değiştirmeye hayır

ABD Dışişleri Bakanlığı’nda üst düzey pozisyonlarda çalışan Alterman, Filistinlilerin Mısır veya Ürdün’e transfer edilmesi veya sınır dışı edilmesi fikrine ilişkin sorulara ise “Bunun herhangi bir ABD yönetimi tarafından kabul edilebilir olacağını hayal etmek çok zor” şeklinde yanıt verdi.

İsraillileri sömürgeci olarak nitelendirmeyi reddeden Makovsky, onlar ve Filistinlileri eşit tutarak ‘iki yerli halk’ nitelendirmesi yaptı. Ayrıca her iki tarafın da iki bağımsız devletin onurunun tadını çıkaracağı toprak paylaşımı yapması çağrısında bulundu. Makovsky, İsrail’in Filistinlileri Gazze’den çıkarmaya çalışmadığını söyleyerek, Biden’ın barış sürecini canlandırmaya çalışacağına inandığını dile getirdi. Makovsky ayrıca, “Bu, biraz zaman alır. İsrailliler Gazze’nin belediye başkanı olmak istemiyorlar. Ve orada olmak da istemiyorlar” dedi. David Makovsky, “İsrail Filistinlileri el-Ariş’e, Akabe’ye veya İrbid’e itmeyecek. Biliyorsunuz bu gerçek değil” şeklinde konuştu.



Mısır, ‘Gazze dosyasında’ arabuluculuğu güçlendirecek ve İsrail ile gerilimi azaltacak

Cibaliye'de İsrail hava saldırısı sonucu hasar gören bir binanın enkazı arasında hasarı inceleyen Filistinliler (AFP)
Cibaliye'de İsrail hava saldırısı sonucu hasar gören bir binanın enkazı arasında hasarı inceleyen Filistinliler (AFP)
TT

Mısır, ‘Gazze dosyasında’ arabuluculuğu güçlendirecek ve İsrail ile gerilimi azaltacak

Cibaliye'de İsrail hava saldırısı sonucu hasar gören bir binanın enkazı arasında hasarı inceleyen Filistinliler (AFP)
Cibaliye'de İsrail hava saldırısı sonucu hasar gören bir binanın enkazı arasında hasarı inceleyen Filistinliler (AFP)

Birkaç Mısır kurumu, ilgili arabulucularla iş birliği içinde, Gazze Şeridi'nde ateşkesin sağlanması için çeşitli kanallarda çabalarını yoğunlaştırıyor. Bu durum, üst düzey bir Mısırlı yetkilinin İsrail'e yaptığı nadir ziyaret, önümüzdeki ay yapılacak uluslararası yeniden inşa konferansı hazırlıkları ve Mısır'ın yakında Gazze Şeridi'ndeki uluslararası güçlere liderlik etme veya bu güçlere katılma olasılığıyla açıkça ortaya çıktı.

Mısır, Şarm eş-Şeyh'te müzakerelere ev sahipliği yaptı ve bu müzakereler sonucunda 9 Ekim'de ABD Başkanı Donald Trump'ın planı üzerinde bir anlaşma sağlandı; söz konusu anlaşma, Washington ve bölge ülkelerinin onayıyla ertesi gün yürürlüğe girdi. Ardından şehir, dünya liderlerinin katılımıyla imza törenine ev sahipliği yaptı; Mısır, Katar, Türkiye ve ABD anlaşmanın şartlarını imzaladı.

Gazze yeniden inşa konferansı

Anlaşmanın imzalanmasının ardından Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, dünya liderlerini kasım ayında Mısır'ın çeşitli ülkeler ve dünya çapındaki kuruluşlarla birlikte düzenlediği Gazze'nin Yeniden İnşası Uluslararası Konferansı'na davet ettiğini duyurdu. Ardından Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati konferans hazırlıkları için temaslarda bulundu.

Mısır Genel İstihbarat Servisi Başkanı Tümgeneral Hasan Reşad'ın yaklaşık bir hafta önce İsrail'e yaptığı ziyaret, arabulucuların Gazze Şeridi'ndeki ateşkesi istikrara kavuşturma çabalarının bir parçası olarak dikkat çekti. Bu ziyaret, iki yıl önce İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik savaşının ardından ilişkilerde gerginliğin artması ve ‘olası bir askeri çatışma’ korkusunun doruğa ulaşmasının ardından üst düzey bir yetkilinin yaptığı ilk ziyaret oldu.

sdf
Gazze Şeridi'nin orta kesiminde bulunan Nuseyrat Mülteci Kampı’ndaki bir aşevinin önünde yemek almayı bekleyen Filistinli çocuklar (AFP)

Ziyareti sırasında Reşad, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile bir araya geldi. Netanyahu'nun ofisinden yapılan açıklamaya göre ikili, ‘Mısır-İsrail ilişkileri, iki ülke arasındaki barışın güçlendirilmesi ve Gazze Şeridi'ndeki ateşkes anlaşmasının pekiştirilmesi’ konularını görüştü.

Mısırlı askeri uzman Tümgeneral Semir Ferec, Mısır'ın Gazze Şeridi'ndeki arabuluculuk sürecinin başlangıcından bu yana önemli bir rol oynadığını ve oynamaya devam edeceğini düşünüyor. Mısır'ın anlaşmayı benimsemesi ve onu desteklemek için ciddi çabalar göstermesi de bunu kanıtlıyor.

Gazze'deki güvenliğin kontrolü

İngiliz The Guardian gazetesinin birkaç gün önce diplomatik kaynaklara dayandırarak aktardığına göre, şu anda Avrupa ve ABD’nin desteğiyle Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’ne sunulmak üzere bir öneri hazırlanıyor. Bu öneri, Gazze’de güvenliği sağlamak üzere planlanan uluslararası bir istikrar gücüne geniş yetkiler verilmesini öngörüyor ve bu güce Mısır’ın liderlik etmesinin güçlü bir ihtimal olduğu belirtiliyor.

Trump’ın 20 maddeden oluşan planı, Gazze’ye derhal konuşlandırılacak ‘geçici bir uluslararası istikrar gücü’ kurulmasını öngörüyor. Bu güç, bölgedeki Filistin polis güçlerine eğitim ve destek sağlamaktan sorumlu olacak. Mısır da bu süreçte aktif bir rol oynamaktan geri kalmadı. Mısır Genel İstihbarat Servisi’nin öncülüğünde yürütülen görüşmelerin ardından Kahire’de toplanan Filistinli grupların toplantısı, ‘ateşkesin izlenmesi amacıyla kurulması planlanan geçici BM güçlerine ilişkin bir BM kararının çıkarılmasının önemine’ ve ‘tüm Filistinli güçler ve fraksiyonların ulusal bir strateji üzerinde uzlaşması için acil bir toplantı düzenlenmesi gerektiğine’ vurgu yaparak sona erdi.

Kahire ya da Filistinli gruplar bu acil toplantının tarihini henüz belirlemezken, İsrailli bir Savunma Bakanlığı yetkilisi, bir Mısır ekibinin birkaç mühendislik aracı eşliğinde Gazze Şeridi’ne girdiğini açıkladı. Bu ekibin, Gazze’de kalan 13 rehinenin naaşlarının yerini tespit etmeye yardımcı olmak amacıyla bölgede bulunduğu belirtildi. Söz konusu girişimin, İsrail’in siyasi liderliğinin onayıyla yürütüldüğü ifade edildi. Kahire el-İhbariyye televizyon kanalı da bu haberleri doğruladı.

Hamas, ateşkes anlaşmasının bir parçası olarak şu ana kadar 15 rehinenin cesedini teslim etti, ancak 13 rehinenin naaşının daha iade edilmesi bekleniyor. Cesetlerin yerini tespit etmek için araç talep eden Hamas, ateşkes anlaşmasına ‘tam bağlılık’ gösterdiğini yineledi.

Ferec, Netanyahu'nun İsrail halkının dikkatini iç krizlerden uzaklaştırmak amacıyla Mısır ile gerginlik yaratanın İsrail olduğunu iddia etti ve Mısır'ın uluslararası güçlere katılımının Arap pozisyonu ve BM kararıyla bağlantılı olduğunu belirtti.

fr
Cibaliye'de İsrail hava saldırısı sonucu hasar gören bir binanın enkazı arasında hasarı inceleyen Filistinliler (AFP)

Mısır Dışişleri Konseyi üyesi ve İsrail uzmanı Dr. Ahmed Fuad Enver, bu gelişmeleri, Mısır’ın ulusal güvenliğini gözeterek ve Filistin davasına dengeli bir şekilde destek vererek, İsrail’in çıkarabileceği herhangi bir engeli önlemeye yönelik dikkat çekici adımlarının bir parçası olarak değerlendiriyor.

Enver, Mısır’ın son adımının (Amerikan baskısı altında, İsrail’in onayıyla rehine cesetlerinin çıkarılmasına yardımcı olmak için harekete geçmesinin) Kahire’nin arabulucularla birlikte ateşkes anlaşmasının kalıcılığını sağlamaya çalıştığı anlamına geldiğini belirtti. Ayrıca, İsrail’in Kahire ile gerginliği azaltma eğiliminde olduğunu, özellikle Mısır İstihbarat Servisi Başkanı’nın gerçekleştirdiği önemli ziyaretten, Filistinli grupların Kahire’de ağırlanmasından ve yeniden inşa konferansının hazırlıklarından sonra bu yönelimin daha da belirginleştiğini ifade etti.

Mısır Dışişleri Bakanı Badr Abdulati ve Filistin Devlet Başkanı Yardımcısı Hüseyin eş-Şeyh dün bir telefon görüşmesi yaptılar ve bu görüşmede Filistin sahnesindeki son gelişmeleri ve Gazze Şeridi'nde yeniden inşa ve kalkınma konferansı için devam eden hazırlıkları ele aldılar.

Enver, Mısır'ın Kahire görüşmelerinde Filistin uzlaşma sürecini desteklemeye ve yeniden inşa sürecini ilerletmeye büyük önem verdiğini ve İsrail'in kaçamak tavırlarına rağmen Gazze'deki krizi sona erdirmeyi hedeflediğini düşünüyor.


Filistin Devlet Başkanı Abbas, Başkan Yardımcısı Şeyh'in yetkilerini güçlendirerek reformları derinleştirdi

Dün Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta İsrailli rehinelerin cesetlerini aramak için Mısırlı bir ekibin yürüttüğü kazıları inceleyen Filistinliler (AP)
Dün Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta İsrailli rehinelerin cesetlerini aramak için Mısırlı bir ekibin yürüttüğü kazıları inceleyen Filistinliler (AP)
TT

Filistin Devlet Başkanı Abbas, Başkan Yardımcısı Şeyh'in yetkilerini güçlendirerek reformları derinleştirdi

Dün Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta İsrailli rehinelerin cesetlerini aramak için Mısırlı bir ekibin yürüttüğü kazıları inceleyen Filistinliler (AP)
Dün Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta İsrailli rehinelerin cesetlerini aramak için Mısırlı bir ekibin yürüttüğü kazıları inceleyen Filistinliler (AP)

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (Ebu Mazen), Başkan Yardımcısı Hüseyin eş-Şeyh'in yetkilerini güçlendirerek Filistin Yönetimi'nin taahhüt ettiği reformları derinleştirdi. Abbas dün, Ulusal Yönetimin başkanlık koltuğu boşaldığında, Yasama Konseyi'nin bulunmaması halinde, Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Yürütme Komitesi Başkan Yardımcısı ve Filistin Devleti Başkan Yardımcısı'nın geçici olarak Filistin Yönetimi Devlet Başkanlığı görevini üstleneceğini belirten bir anayasal bildiri yayınladı.

Şarku’l Avsat’a konuşan Ramallah'tan kaynaklar, bu kararın mevcut aşamanın hassasiyeti ve karmaşıklığının gölgesinde Filistin Yönetimi’ni atlatma girişimlerini önlemek için gerekli olduğunu söylediler.

Öte yandan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ‘ABD tarafından kontrol edildiği’ yönündeki suçlamaları savuşturmak için dün yaptığı açıklamada, bu tür eleştirilerin ‘saçma iddialar’ olduğunu söyledi.

İsrail basınında yer alan haberlerde Netanyahu’nun, kaçırılanların cesetlerini aramak için Mısırlı bir ekibi Gazze'ye göndererek ABD’nin baskısına boyun eğdiğinin ortaya çıkmasından sonra Netanyahu’ya yönelik suçlamalar yoğunlaştı. Ekip, dün sarı hattın doğusundaki İsrail ordusunun konuşlu olduğu bölgede çalışmalarına başladı.

Diğer taraftan Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad dün, Suudi Arabistan, Norveç ve Avrupa Birliği'nin (AB) başkanlığını yaptığı İki Devletli Çözüm için Küresel İttifak Yüksek Düzeyli Toplantısı’na ev sahipliği yaptı. Toplantının gündemi, Filistin Yönetimi'nin desteklenmesi, Gazze Şeridi’ne insani yardımların ulaştırılması, New York Deklarasyonu'nun uygulanması ve ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze'de ateşkes planıydı.


Hızlı Destek Kuvvetleri El Faşir üzerindeki kontrolünü duyurdu

El Faşir'den Tawila kasabasındaki kamplara yerleşen yerinden edilmiş aileler (Mülteciler ve Yerinden Edilmiş Kişiler Koordinasyonu Facebook hesabı)
El Faşir'den Tawila kasabasındaki kamplara yerleşen yerinden edilmiş aileler (Mülteciler ve Yerinden Edilmiş Kişiler Koordinasyonu Facebook hesabı)
TT

Hızlı Destek Kuvvetleri El Faşir üzerindeki kontrolünü duyurdu

El Faşir'den Tawila kasabasındaki kamplara yerleşen yerinden edilmiş aileler (Mülteciler ve Yerinden Edilmiş Kişiler Koordinasyonu Facebook hesabı)
El Faşir'den Tawila kasabasındaki kamplara yerleşen yerinden edilmiş aileler (Mülteciler ve Yerinden Edilmiş Kişiler Koordinasyonu Facebook hesabı)

Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) dün, Sudan'ın batısındaki Kuzey Darfur Eyaleti'nin başkenti el Faşir'in kontrolünü, Sudan ordusuyla stratejik şehirdeki en çetin çatışmanın ardından tamamen ele geçirdiklerini açıkladı. HDK dün erken saatlerde, ordunun şehirdeki son kalesi olan 6. Piyade Tümeni'ni ele geçirdiklerini duyurdu.

Karadaki bu gelişme, HDK tarafından elde edilen en önemli askeri zaferi temsil ediyor, ancak ordudan konu hakkında henüz resmi bir açıklama yapılmadı.

El Faşir Direniş Komiteleri Koordinasyonu (yerel bir insan hakları grubu), Altıncı Piyade Tümeni komutanının yakalanmasıyla ilgili bilgilerin yayılmasının ardından, "tüm ordu ve ortak kuvvet komutanlarının güvende olduğunu ve çatışmaları El Faşir içinden yönettiğini" açıkladı. Şarku'l Avsat'ın görüştüğü el Faşir'deki yerel kaynaklar, "çatışmaların devam ettiğini" ifade etti.