Hamas ile İsrail arasındaki ateşkesin uzatılmasının riskleri

Gözlemcilere göre cesetler de müzakerelere dahil edilebilir. Bunun yanı sıra yardımların ulaşması, nefes alma imkanı ve her iki taraftan da tüm mahkumların serbest bırakılması için bir anlaşma yapılabilir.

Filistinliler, işgal altındaki Batı Şeria'da Ramallah ile Beytuniya arasında bulunan Ofer askeri hapishanesine lazer tutuyor. (AFP)
Filistinliler, işgal altındaki Batı Şeria'da Ramallah ile Beytuniya arasında bulunan Ofer askeri hapishanesine lazer tutuyor. (AFP)
TT

Hamas ile İsrail arasındaki ateşkesin uzatılmasının riskleri

Filistinliler, işgal altındaki Batı Şeria'da Ramallah ile Beytuniya arasında bulunan Ofer askeri hapishanesine lazer tutuyor. (AFP)
Filistinliler, işgal altındaki Batı Şeria'da Ramallah ile Beytuniya arasında bulunan Ofer askeri hapishanesine lazer tutuyor. (AFP)

Gazze Şeridi'ndeki Hamas hareketi İsrail ile yapılan ateşkes anlaşması kapsamında çarşamba günü itibarıyla, rehin aldığı 60 kadın ve çocuğu serbest bıraktı. Bu rehinelerden bazıları çifte vatandaşlığa sahip. Ateşkes aynı zamanda İsrail hapishanelerindeki tutukluların serbest bırakılmasını da öngörüyor.

Anlaşmaya göre İsrail 180 Filistinli tutukluyu serbest bıraktı. Hamas’ın ayrıca anlaşma çerçevesi dışında serbest bıraktıklarının sayısı, çoğunluğu Taylandlı işçiler olmak üzere 23’tü. Katar, Mısır ve ABD'nin arabuluculuğunda dört günlük bir ateşkes üzerinde anlaşmaya varıldı ve ateşkes iki gün daha uzatıldı. İlave uzatma için görüşmeler sürüyor.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken dün ateşkesin uzatılması yönünde baskı yapmak üzere İsrail'e geldi. Bu ateşkes neyi gerektiriyor? Her iki taraf için de muhtemel uzatma gerekçeleri neler?

Cesetler ‘müzakerelere’ dahil edilebilir

İsrailli yetkililer, Hamas'ın 7 Ekim'de İsrail'e yönelik benzeri görülmemiş saldırısında 240 kişiyi rehin aldığını söylüyor. AFP’nin tahminlerine göre bunların arasında Gazze Şeridi'nde hâlen en az 36'sı kadın ve çocuk olmak üzere 130 tutuklu var.

Hamas haftalar önce, İsrail'in Gazze Şeridi'ni şiddetli bir şekilde bombalaması sonucunda 60 rehinenin öldürüldüğünü açıklamıştı. Hamas hükümetine göre İsrail saldırısı yaklaşık 15 bin yaşamına mal oldu.

Her iki tarafın da elinde bulundurduğu cesetler belli bir aşamada müzakerelerin bir parçası olabilir. İsrailli yetkililere göre İsrail'de Hamas'ın saldırısında çoğunluğu sivil bin 200 kişi yaşamını yitirdi.

Yardım ve nefes alma imkanı

Gazze Şeridi'ndeki yıkıcı bombalama ve İsrail'in 27 Ekim'de başlayan kara saldırısının ardından gelen ateşkes ne kadar uzun sürerse Hamas'ın pozisyonunu yeniden düzenleme ve savaşçılarını yeniden donatma fırsatı da o kadar artacak.

Cihat Hareketi Medya Departmanı Başkanı Davud Şehab, önceki gün AFP’ye şu açıklamada bulundu:

Bu ateşkes taktik ve saha ihtiyaçlarının yanı sıra insani ihtiyaçları da karşılıyor. Asıl amaç insanlarımıza nefes alma, yaralarını iyileştirme, evlerine dönüp inceleme yapma, şehitleri arama, enkaz altından çıkarma ve defnetme imkanını vermektir. Ayrıca istenilen şekilde sağlanamamış olsa da Gazze Şeridi'nin özellikle kuzey kısmına en büyük miktarda yardım yapılması yönünde baskı oluşturmaktır.

Ateşkes kapsamında İsrail'in 9 Ekim'den bu yana abluka altında tuttuğu ve su, elektrik ve yakıttan mahrum bıraktığı Gazze Şeridi'ne büyük miktarda yardım girdi. Bu yardım, 1,7 milyonu yerinden edilmiş 2,4 milyon Gazze sakininin nefes almasını sağlıyor.

Hamas'a hediye

Analistler ateşkesin Hamas'a bir ‘hediye’ olduğu görüşünde. Hamas daha önce İsrail'in rehineler ve mahkumlarla ilgili müzakereleri kabul etmesinin bir ‘zafer’ olduğunu belirtmişti. İsrail, Hamas'ı ortadan kaldırma kararlılığını açıkladıktan sonra, Filistin hareketinin hayatta kalmayı ve Gazze'yi yönetmeyi sürdürmeyi başardığı her an, kendisi için bir ‘zaferdir’.

Filistinli tutukluların rehineler karşılığında serbest bırakılması, 1967'den bu yana İsrail'in işgali altında olan Batı Şeria'da Hamas'ın popülaritesinin artmasına neden oldu. Batı Şeria, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas liderliğindeki Fetih Hareketi’nin kalesi olarak kabul ediliyor. İsrail hapishanelerinden serbest bırakılan tutukluların çoğu Batı Şeria'dan geliyor.

Cihad Hareketi, Hamas’la birlikte salı günü ilk kez beşinci rehine grubunun Uluslararası Kızılhaç'a teslim edilmesine katıldı. Bu, Cihad hareketinin de elinde rehineler bulundurduğunu gösteriyor. Diğer yandan Cihad Hareketi, Hamas'ın yanında İsrail ordusuyla savaştığını defalarca açıkladı.

Hamas Sözcüsü önceki gün, kalan rehinelerden bazılarının İslami Cihad Hareketi ve belirtmediği diğer gruplar tarafından tutulduğunu bildirdi. Ancak kaynaklar, bazılarının rehineleri para karşılığında takas etmek isteyebileceğini belirtti.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun hükümeti, tüm rehinelerin geri dönmesini sağlamak için iç baskı altında. Ateşkes ne kadar uzun sürerse, o kadar çok rehine serbest bırakılacak.

Askeri ivme dağıldı

Ateşkesin uzatılması, İsrail'in ‘ortadan kaldırmak’ istediği Hamas hareketine yönelik askeri ivmeyi dağıtırken aynı zamanda askeri operasyonların yeniden başlamasına ve buna bağlı yıkıcı insani sonuçlara karşı diplomatik baskıyı artıyor.

Mevcut ateşkes anlaşması, yalnızca Filistinli kadın mahkumlar ve 19 yaşın altındaki çocuklar karşılığında İsrailli kadın ve çocuk rehinelerin serbest bırakılmasını öngörüyor.

Rehin alınan kadın ve çocukların sayısı azaldıkça, ilgi artık yaşlı erkeklere ve belki de cesetlere odaklanıyor.

Rehine meselesinde belki de en zor olacak şey, İsrail ordusundaki askerlerin ve İsrail'de savaşabilecek yaştaki erkeklerin (40 yaşına kadar yedek asker olarak kabul edilirler) değişimi. AFP'nin tahminlerine göre Gazze Şeridi'nde Filistinli gruplar tarafından gözaltına alınan en az 11 erkek ve bir kadın asker ile 40 yedek personel bulunuyor.

Rehinelerin ve mahkumların değeri

İsrail askerleri Filistinliler için İsrail ile müzakerelerde en değerli unsur. İsrailli asker Gilad Şalit, Hamas tarafından beş yıl boyunca esir tutulduktan sonra 2011 yılında serbest bırakıldığında, karşılığında bin 27 Filistinli serbest bırakılmıştı.

Ateşkes anlaşmadan kaynaklanan ihtilaflar bu tür müzakerelerin kırmızı çizgilerini belirlemekten sorumlu bir İsrail komitesinin kurulmasına yol açtı. Yahya es-Sinvar, 2017'de Gazze Şeridi'ndeki Hamas hareketinin lideri olmadan önce serbest bırakılanlar arasındaydı ve bugün İsrail tarafından 7 Ekim saldırısını planlamakla suçlanan ilk kişi oldu.

Şalit'in yaşadığını kanıtlayan Hamas videosu karşılığında 20 Filistinli tutuklu serbest bırakılmıştı.

Hamas, 7 Ekim'deki rehinelerin yanı sıra, 2014 yılında iki taraf arasındaki savaşta öldürülen iki asker Oron Shaul ve Hadar Goldin’in cesetlerini de dokuz yıldır elinde tutuyor. Hamas bu askerlerin ölümlerini hiçbir zaman doğrulamadı.

Ateşkesin ardından çatışmaların yeniden başlaması

İsrail, savaşın ‘bitmediğini’ ve ateşkes biter bitmez savaşın devam edeceğini tekrar tekrar açıklıyor. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu çarşamba günü bir kez daha ‘tüm rehineleri teslim alma’ sözü verdi. Diğer yandan İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi, “İsrail ordusu savaşa devam etmeye hazır. Geçici ateşkesten hazırlıklarımızı güçlendirmek açısından faydalanacağız.” dedi.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’Dan aktardığına göre Hamas lideri Basim Naim önceki gün yaptığı açıklamada şunları söyledi:

Hamas'ın iki temel hedefi var: Birincisi bu savaşı bitirmek, ikincisi ise işgal zindanlarındaki Filistinli tutsakların, özellikle de ağır ceza almış, gazi ve hasta tutsakların serbest bırakılmasını sağlamak. Bunu başarmak Hamas'ı ‘herkes için’ kapsamlı bir anlaşmayı kabul etmeye itecek. O da şu: Düşmanın zindanlarındaki esirlere ve savaşın sona ermesine karşılık elimizdeki tüm esirler. Diğer yandan Filistin direnişi yeniden mücadeleye dönmekten de asla korkmuyor ve direnme yeteneğine sahip.



Gazze Şeridi'nin güneyinde çadırlar sular altında kaldı: İnsani kriz derinleşiyor

Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta zor şartlarda yaşıyorlar (AFP)
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta zor şartlarda yaşıyorlar (AFP)
TT

Gazze Şeridi'nin güneyinde çadırlar sular altında kaldı: İnsani kriz derinleşiyor

Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta zor şartlarda yaşıyorlar (AFP)
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta zor şartlarda yaşıyorlar (AFP)

Gazze Şeridi’nin güneyinde yer alan Han Yunus kentinin Mevasi bölgesinde, bugün (Salı) sabah saatlerinde etkili olan yoğun yağışlar sonucu çok sayıda sığınmacı çadırı sular altında kaldı.

d
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş kişiler için kurulan geçici kampta, Filistinli çocuklar yağmurdan korunmaya çalışıyor (AFP)

Filistin Haber Ajansı WAFA bölgede çok sayıda çadırın yağmur suları nedeniyle zarar gördüğünü ve kullanılamaz hale geldiğini bildirdi. Kurtarma ekipleri su baskınından etkilenen çadır alanlarına müdahalelerini çeşitli noktalarda sürdürüyor.

csdfrg
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta, yağmur sonrası eşyalarını düzenleyen Filistinli bir aile (AFP)

Gazze Şeridi genelinde şiddetli sağanak yağış ve fırtınalarla birlikte sığınmacı kamplarında ek olumsuzluklara yol açmaktadır.

Öte yandan, 15 Kasım’da meydana gelen yağışlar sırasında da binlerce çadırın su baskını nedeniyle zarar görmüştü.

sd
Filistinliler, sular altında kalan sokaklardan, eşek arabalarıyla geçiyor (DPA)

 


Trablus, sınırların güvenliğini sağlama ve eğitim konusunda Türkiye’nin uzmanlığından yararlanmayı düşünüyor

UBH İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, pazartesi günü Libya'nın başkenti Trablus’ta Türk mevkidaşı Ali Yerlikaya'yı ağırlarken (İçişleri Bakanlığı)
UBH İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, pazartesi günü Libya'nın başkenti Trablus’ta Türk mevkidaşı Ali Yerlikaya'yı ağırlarken (İçişleri Bakanlığı)
TT

Trablus, sınırların güvenliğini sağlama ve eğitim konusunda Türkiye’nin uzmanlığından yararlanmayı düşünüyor

UBH İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, pazartesi günü Libya'nın başkenti Trablus’ta Türk mevkidaşı Ali Yerlikaya'yı ağırlarken (İçişleri Bakanlığı)
UBH İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, pazartesi günü Libya'nın başkenti Trablus’ta Türk mevkidaşı Ali Yerlikaya'yı ağırlarken (İçişleri Bakanlığı)

Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ile iki ülke arasındaki güvenlik iş birliğini güçlendirmenin yollarını görüştü.

Libya İçişleri Bakanlığı tarafından dün yapılan açıklamada, başkent Trablus'ta düzenlenen ve çok sayıda güvenlik yetkilisinin katıldığı toplantıda ‘karşılıklı çıkar alanlarında ortak koordinasyonun yönlerinin’ ele alındığını belirtildi. Açıklamada ayrıca toplantı sırasında ‘hedefli eğitim ve yeterlilik programları ile Libya İçişleri Bakanlığı personelinin yeteneklerinin geliştirilmesinin’ yanı sıra ‘düzensiz göçle mücadele, sınırların güvenliği ve Türkiye'nin uzmanlığından yararlanma ile ilgili konulara’ değinildiği belirtildi.

fvg
Dün başkent Trablus'ta Libya ve Türkiye heyetleri arasında yapılan toplantı (İçişleri Bakanlığı)

İçişleri Bakanı Yerlikaya’nın Trablus ziyareti, General Halife Hafter'in oğlu ve Libya Ulusal Ordusu (LUO) Genel Komutan Yardımcısı Orgeneral Saddam Hafter’in geçtiğimiz hafta sonu Türkiye'nin başkenti Ankara'da siyasi ve askeri düzeyde gerçekleştirdiği toplantıların ardından geldi.

Libya İçişleri Bakanı Trablusi, bakanlığının ‘ülkenin son yıllarda karşılaştığı zorluklara ve bunların güvenlik durumuna etkisine rağmen büyük çaba sarf ettiğini’ söyledi.

Gidişatı iyileştirmek için çalışmaların sürdüğünü ve bir dizi olumlu sonucun elde edildiğini vurgulayan Trablusi, bakanlığın, Avrupa Birliği (AB) ve Afrika ülkeleriyle doğrudan iletişim kanalları aracılığıyla yasadışı göç konusuna ‘özel önem’ verdiğini kaydetti.

Trablusi, Libya İçişleri Bakanlığı’nın güvenlik planının, sınırların güvenliğini sağlamaktan başlayarak, ardından çöl ve şehirlerin, son olarak da kıyıların güvenliğini sağlamayı içeren aşamalı bir yaklaşım benimsediğini, ayrıca göçmenler için gönüllü geri dönüş programını uyguladığını ve insan kaçakçılığına karışan organize suç çetelerini takip ettiğini de sözlerine ekledi.

Libya İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada Bakan Yerlikaya’nın Libya İçişleri Bakanlığı’nın çabalarını övdüğünü ve Türkiye’nin düzensiz göçle mücadeledeki deneyimini ve son yıllarda elde ettiği olumlu sonuçları paylaştığını aktardı. İçişleri Bakanlığı, bu toplantının, istikrarı artırmak ve güvenlik alanındaki kurumsal çalışmaların konsolidasyonunu desteklemek amacıyla dost ülkelerle etkili iş birliği olanakları oluşturma yönündeki devam eden çabaları çerçevesinde gerçekleştirildiğini belirtti.

Saddam Hafter, birkaç gün önce Ankara'da Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Savunma Bakanı Yaşar Güler ile bir araya geldi.

LUO Genel Komutanlığı tarafından yapılan açıklamada, Ankara’daki görüşmelerde uluslararası sahnedeki son gelişmeler hakkında görüş alışverişinde bulunulduğu belirtilirken, “Savunma Bakanı Güler ile iki ülke arasındaki askeri iş birliğini güçlendirerek bölgedeki güvenlik sorunlarının çözümüne katkıda bulunacak ve güvenlik ve istikrar çabalarını destekleyecek yollar tartışıldı” denildi.

Öte yandan UBH Başbakanı Abdulhamid ed-Dibeybe ile İngiltere'nin Libya’daki yeni Büyükelçisi Martin Reynolds arasında yapılan toplantıda düzensiz göç konusu başlıca gündem maddesi oldu.

İngiltere’nin Libya (Trablus) Büyükelçiliği tarafından sosyal medya platformu X üzerinden görüşmeye ilişkin yapılan kısa açıklamada, Büyükelçi Reynolds'un Libya'daki diplomatik görevinde ilk kez görüşmesini Dibeybe ile gerçekleştirdiği ve ‘yapıcı bir toplantı’ olduğu belirtildi. Açıklamada ayrıca toplantıda düzensiz göç, güvenlik ve ekonomik büyüme alanlarında ortak önceliklerin ele alındığı belirtildi.


HDK, Sudan'da tek taraflı olarak üç aylık insani ateşkes ilan etti

Sudan ordusu ile HDK arasında devam eden çatışmalardan kaçarak kısa süre önce Faşir’den gelen ve Çad'ın doğusundaki bir kampta yerde oturan Sudanlı mülteciler, 23 Kasım 2025 (Reuters)
Sudan ordusu ile HDK arasında devam eden çatışmalardan kaçarak kısa süre önce Faşir’den gelen ve Çad'ın doğusundaki bir kampta yerde oturan Sudanlı mülteciler, 23 Kasım 2025 (Reuters)
TT

HDK, Sudan'da tek taraflı olarak üç aylık insani ateşkes ilan etti

Sudan ordusu ile HDK arasında devam eden çatışmalardan kaçarak kısa süre önce Faşir’den gelen ve Çad'ın doğusundaki bir kampta yerde oturan Sudanlı mülteciler, 23 Kasım 2025 (Reuters)
Sudan ordusu ile HDK arasında devam eden çatışmalardan kaçarak kısa süre önce Faşir’den gelen ve Çad'ın doğusundaki bir kampta yerde oturan Sudanlı mülteciler, 23 Kasım 2025 (Reuters)

Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) dün, Sudan Ordusu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan'ın uluslararası taraflarca sunulan ateşkes önerisini reddettiğini açıklamasının ardından, üç ay sürecek tek taraflı bir insani ateşkes ilan etti.

HDK Komutanı Muhammed Hamdan Dagalu, ses kaydı olarak yayınlanan konuşmasında şunları söyledi:

“Ulusal sorumluluğumuz ve başta ABD Başkanı Donald Trump'ın girişimi ve Uluslararası Dörtlü ülkelerinin (Mısır, Suudi Arabistan, BAE ve ABD) çabaları olmak üzere uluslararası çabalar doğrultusunda üç aylık bir süre için saldırıların durdurulmasını ve uluslararası bir izleme mekanizmasının oluşturulmasını içeren insani bir ateşkes ilan ediyoruz.”

Dagalu konuşmasına şöyle devam etti:

“Radikal İslamcı terörist hareket Müslüman Kardeşler (İhvan-ı Müslimin) ve Ulusal Kongre Partisi dışında herkesin katıldığı bir siyasi sürece bağlıyız. Zira bu gruplar halkımızın son otuz yılda çektiği tüm acılardan sorumlu.”

Sudan iç savaşının her iki tarafı da son iki yıl içinde, tüm ateşkes anlaşmalarını ihlal ederek müzakere çabalarının başarısızlıkla sonuçlanmasına neden oldu. Orgeneral Burhan daha önce geçiş dönemi veya Sudan'ın geleceği ile ilgili herhangi bir anlaşma yoluyla HDK'yı muhafaza edecek veya iktidar ortaklığına geri getirecek herhangi bir çözümü reddettiğini vurgulamıştı. Orgeneral Burhan, ABD'nin Afrika Kıdemli Danışmanı Massad Boulos'u HDK lehine önyargılı olduğu gerekçesiyle sert bir şekilde eleştirdi. Ayrıca, savaşı durdurmak için kendilerine sunulan ‘en kötü kart’ olarak gördüğü Uluslararası Dörtlü’nün girişimine olan güvensizliğini dile getiren Orgeneral Burhan, Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) Uluslararası Dörtlü’ye katılımını eleştirerek HDK'yı desteklemekle suçlarken, Suudi Arabistan'ın rolünü ve ABD Başkanı Donald Trump'ın girişimini övdü.

Orgeneral Burhan'ın açıklamaları, 12 Eylül'de açıklanan ve ABD, Suudi Arabistan, BAE ve Mısır'ın yer aldığı Uluslararası Dörtlü ülkelerinin girişimi etrafındaki tartışmaları yatıştırdı. En önemli özelliği üç aylık bir insani ateşkes olan girişim, Sudan'daki krizi çözmek için bir yol haritası içeriyor. Bunu, kalıcı bir ateşkes ve sivil bir hükümete giden kısa bir geçiş dönemi izliyor. Girişimde, askeri bir çözümün olmadığına ve savaş sonrası dönemde İslamcıların siyasi sahneden uzaklaştırılacağı vurgulanıyor.

Şiddet devam ediyor

HDK, 7 Kasım'da insani ateşkes önerisini kabul ettiğini açıkladı, ancak ertesi gün ordunun kontrolü altındaki Hartum ve Atbara'yı bombaladı. Bunu HDK üyelerinin ‘büyük kalabalıklar’ halinde Batı Kordofan'daki Babnusa şehrine ulaşarak oradaki ordu karargahını ele geçirmeye çalıştığı, ancak Güney Kordofan'daki Kadugli ve Dilling şehirlerini kuşatmaya devam ettiği yönünde bir açıklama izledi.

HDK kasım ayı ortalarında Sudan'ın kuzeyindeki Merowe Barajı'nı birkaç kez insansız hava araçları (İHA) ile hedef aldı ve şehirdeki ordu karargahını bombaladı.

Sudan ordusu 26 Ekim'de Sudan'ın batısını tamamen kontrol altına alan HDK’nın uzun süren kuşatmasının ardından Faşir’i kaybetti.

Çatışmalar Darfur bölgesinden, başkent Hartum’u batı Sudan'a bağlayan petrol zengini komşu eyalet Kordofan’a sıçradı.

Faşir'in HDK’nın kontrolüne geçmesinden bu yana, toplu katliamlar, etnik şiddet, kaçırma ve cinsel saldırıların yaşandığına dair haberler gelirken, insan hakları örgütleri HDK'nın kontrolündeki bölgelerde etnik katliamlar yaşandığını bildirdi.

Uluslararası Göç Örgütü'ne (IOM) göre geçtiğimiz ayın sonundan bu yana, Kuzey Kordofan'dan yaklaşık 40 bin yerinden edilmiş kişinin yanı sıra 100 binden fazla sivil Faşir'den komşu şehirlere kaçtı. ABD Başkanı Donald Trump geçtiğimiz hafta, Washington'da Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile yaptığı görüşmede, Veliaht Prensin talebi üzerine Sudan'daki ‘zulmü’ sona erdirme niyetini açıkladı.

HDK ve BAE, Trump’ın açıklamasını memnuniyetle karşıladı ve Burhan, savaşı sona erdirmek için Washington ve Riyad ile iş birliği yapmaya hazır olduğunu teyit etti.

İki yıldan fazla süredir devam eden Sudan savaşında on binlerce kişi hayatını kaybetti ve yaklaşık 12 milyon kişi yerinden edildi, bu durum milyonlarca sivili tehdit eden ciddi bir açlık krizine yol açtı.