Hamas ile İsrail arasındaki ateşkesin uzatılmasının riskleri

Gözlemcilere göre cesetler de müzakerelere dahil edilebilir. Bunun yanı sıra yardımların ulaşması, nefes alma imkanı ve her iki taraftan da tüm mahkumların serbest bırakılması için bir anlaşma yapılabilir.

Filistinliler, işgal altındaki Batı Şeria'da Ramallah ile Beytuniya arasında bulunan Ofer askeri hapishanesine lazer tutuyor. (AFP)
Filistinliler, işgal altındaki Batı Şeria'da Ramallah ile Beytuniya arasında bulunan Ofer askeri hapishanesine lazer tutuyor. (AFP)
TT

Hamas ile İsrail arasındaki ateşkesin uzatılmasının riskleri

Filistinliler, işgal altındaki Batı Şeria'da Ramallah ile Beytuniya arasında bulunan Ofer askeri hapishanesine lazer tutuyor. (AFP)
Filistinliler, işgal altındaki Batı Şeria'da Ramallah ile Beytuniya arasında bulunan Ofer askeri hapishanesine lazer tutuyor. (AFP)

Gazze Şeridi'ndeki Hamas hareketi İsrail ile yapılan ateşkes anlaşması kapsamında çarşamba günü itibarıyla, rehin aldığı 60 kadın ve çocuğu serbest bıraktı. Bu rehinelerden bazıları çifte vatandaşlığa sahip. Ateşkes aynı zamanda İsrail hapishanelerindeki tutukluların serbest bırakılmasını da öngörüyor.

Anlaşmaya göre İsrail 180 Filistinli tutukluyu serbest bıraktı. Hamas’ın ayrıca anlaşma çerçevesi dışında serbest bıraktıklarının sayısı, çoğunluğu Taylandlı işçiler olmak üzere 23’tü. Katar, Mısır ve ABD'nin arabuluculuğunda dört günlük bir ateşkes üzerinde anlaşmaya varıldı ve ateşkes iki gün daha uzatıldı. İlave uzatma için görüşmeler sürüyor.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken dün ateşkesin uzatılması yönünde baskı yapmak üzere İsrail'e geldi. Bu ateşkes neyi gerektiriyor? Her iki taraf için de muhtemel uzatma gerekçeleri neler?

Cesetler ‘müzakerelere’ dahil edilebilir

İsrailli yetkililer, Hamas'ın 7 Ekim'de İsrail'e yönelik benzeri görülmemiş saldırısında 240 kişiyi rehin aldığını söylüyor. AFP’nin tahminlerine göre bunların arasında Gazze Şeridi'nde hâlen en az 36'sı kadın ve çocuk olmak üzere 130 tutuklu var.

Hamas haftalar önce, İsrail'in Gazze Şeridi'ni şiddetli bir şekilde bombalaması sonucunda 60 rehinenin öldürüldüğünü açıklamıştı. Hamas hükümetine göre İsrail saldırısı yaklaşık 15 bin yaşamına mal oldu.

Her iki tarafın da elinde bulundurduğu cesetler belli bir aşamada müzakerelerin bir parçası olabilir. İsrailli yetkililere göre İsrail'de Hamas'ın saldırısında çoğunluğu sivil bin 200 kişi yaşamını yitirdi.

Yardım ve nefes alma imkanı

Gazze Şeridi'ndeki yıkıcı bombalama ve İsrail'in 27 Ekim'de başlayan kara saldırısının ardından gelen ateşkes ne kadar uzun sürerse Hamas'ın pozisyonunu yeniden düzenleme ve savaşçılarını yeniden donatma fırsatı da o kadar artacak.

Cihat Hareketi Medya Departmanı Başkanı Davud Şehab, önceki gün AFP’ye şu açıklamada bulundu:

Bu ateşkes taktik ve saha ihtiyaçlarının yanı sıra insani ihtiyaçları da karşılıyor. Asıl amaç insanlarımıza nefes alma, yaralarını iyileştirme, evlerine dönüp inceleme yapma, şehitleri arama, enkaz altından çıkarma ve defnetme imkanını vermektir. Ayrıca istenilen şekilde sağlanamamış olsa da Gazze Şeridi'nin özellikle kuzey kısmına en büyük miktarda yardım yapılması yönünde baskı oluşturmaktır.

Ateşkes kapsamında İsrail'in 9 Ekim'den bu yana abluka altında tuttuğu ve su, elektrik ve yakıttan mahrum bıraktığı Gazze Şeridi'ne büyük miktarda yardım girdi. Bu yardım, 1,7 milyonu yerinden edilmiş 2,4 milyon Gazze sakininin nefes almasını sağlıyor.

Hamas'a hediye

Analistler ateşkesin Hamas'a bir ‘hediye’ olduğu görüşünde. Hamas daha önce İsrail'in rehineler ve mahkumlarla ilgili müzakereleri kabul etmesinin bir ‘zafer’ olduğunu belirtmişti. İsrail, Hamas'ı ortadan kaldırma kararlılığını açıkladıktan sonra, Filistin hareketinin hayatta kalmayı ve Gazze'yi yönetmeyi sürdürmeyi başardığı her an, kendisi için bir ‘zaferdir’.

Filistinli tutukluların rehineler karşılığında serbest bırakılması, 1967'den bu yana İsrail'in işgali altında olan Batı Şeria'da Hamas'ın popülaritesinin artmasına neden oldu. Batı Şeria, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas liderliğindeki Fetih Hareketi’nin kalesi olarak kabul ediliyor. İsrail hapishanelerinden serbest bırakılan tutukluların çoğu Batı Şeria'dan geliyor.

Cihad Hareketi, Hamas’la birlikte salı günü ilk kez beşinci rehine grubunun Uluslararası Kızılhaç'a teslim edilmesine katıldı. Bu, Cihad hareketinin de elinde rehineler bulundurduğunu gösteriyor. Diğer yandan Cihad Hareketi, Hamas'ın yanında İsrail ordusuyla savaştığını defalarca açıkladı.

Hamas Sözcüsü önceki gün, kalan rehinelerden bazılarının İslami Cihad Hareketi ve belirtmediği diğer gruplar tarafından tutulduğunu bildirdi. Ancak kaynaklar, bazılarının rehineleri para karşılığında takas etmek isteyebileceğini belirtti.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun hükümeti, tüm rehinelerin geri dönmesini sağlamak için iç baskı altında. Ateşkes ne kadar uzun sürerse, o kadar çok rehine serbest bırakılacak.

Askeri ivme dağıldı

Ateşkesin uzatılması, İsrail'in ‘ortadan kaldırmak’ istediği Hamas hareketine yönelik askeri ivmeyi dağıtırken aynı zamanda askeri operasyonların yeniden başlamasına ve buna bağlı yıkıcı insani sonuçlara karşı diplomatik baskıyı artıyor.

Mevcut ateşkes anlaşması, yalnızca Filistinli kadın mahkumlar ve 19 yaşın altındaki çocuklar karşılığında İsrailli kadın ve çocuk rehinelerin serbest bırakılmasını öngörüyor.

Rehin alınan kadın ve çocukların sayısı azaldıkça, ilgi artık yaşlı erkeklere ve belki de cesetlere odaklanıyor.

Rehine meselesinde belki de en zor olacak şey, İsrail ordusundaki askerlerin ve İsrail'de savaşabilecek yaştaki erkeklerin (40 yaşına kadar yedek asker olarak kabul edilirler) değişimi. AFP'nin tahminlerine göre Gazze Şeridi'nde Filistinli gruplar tarafından gözaltına alınan en az 11 erkek ve bir kadın asker ile 40 yedek personel bulunuyor.

Rehinelerin ve mahkumların değeri

İsrail askerleri Filistinliler için İsrail ile müzakerelerde en değerli unsur. İsrailli asker Gilad Şalit, Hamas tarafından beş yıl boyunca esir tutulduktan sonra 2011 yılında serbest bırakıldığında, karşılığında bin 27 Filistinli serbest bırakılmıştı.

Ateşkes anlaşmadan kaynaklanan ihtilaflar bu tür müzakerelerin kırmızı çizgilerini belirlemekten sorumlu bir İsrail komitesinin kurulmasına yol açtı. Yahya es-Sinvar, 2017'de Gazze Şeridi'ndeki Hamas hareketinin lideri olmadan önce serbest bırakılanlar arasındaydı ve bugün İsrail tarafından 7 Ekim saldırısını planlamakla suçlanan ilk kişi oldu.

Şalit'in yaşadığını kanıtlayan Hamas videosu karşılığında 20 Filistinli tutuklu serbest bırakılmıştı.

Hamas, 7 Ekim'deki rehinelerin yanı sıra, 2014 yılında iki taraf arasındaki savaşta öldürülen iki asker Oron Shaul ve Hadar Goldin’in cesetlerini de dokuz yıldır elinde tutuyor. Hamas bu askerlerin ölümlerini hiçbir zaman doğrulamadı.

Ateşkesin ardından çatışmaların yeniden başlaması

İsrail, savaşın ‘bitmediğini’ ve ateşkes biter bitmez savaşın devam edeceğini tekrar tekrar açıklıyor. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu çarşamba günü bir kez daha ‘tüm rehineleri teslim alma’ sözü verdi. Diğer yandan İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi, “İsrail ordusu savaşa devam etmeye hazır. Geçici ateşkesten hazırlıklarımızı güçlendirmek açısından faydalanacağız.” dedi.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’Dan aktardığına göre Hamas lideri Basim Naim önceki gün yaptığı açıklamada şunları söyledi:

Hamas'ın iki temel hedefi var: Birincisi bu savaşı bitirmek, ikincisi ise işgal zindanlarındaki Filistinli tutsakların, özellikle de ağır ceza almış, gazi ve hasta tutsakların serbest bırakılmasını sağlamak. Bunu başarmak Hamas'ı ‘herkes için’ kapsamlı bir anlaşmayı kabul etmeye itecek. O da şu: Düşmanın zindanlarındaki esirlere ve savaşın sona ermesine karşılık elimizdeki tüm esirler. Diğer yandan Filistin direnişi yeniden mücadeleye dönmekten de asla korkmuyor ve direnme yeteneğine sahip.



“En büyük güvenlik ihlali” Hizbullah’a Lübnan’da ve Suriye'de darbe indirdi

Yaralıları Beyrut Amerikan Üniversitesi Hastanesi'ne taşıyan bir ambulans (EPA)
Yaralıları Beyrut Amerikan Üniversitesi Hastanesi'ne taşıyan bir ambulans (EPA)
TT

“En büyük güvenlik ihlali” Hizbullah’a Lübnan’da ve Suriye'de darbe indirdi

Yaralıları Beyrut Amerikan Üniversitesi Hastanesi'ne taşıyan bir ambulans (EPA)
Yaralıları Beyrut Amerikan Üniversitesi Hastanesi'ne taşıyan bir ambulans (EPA)

Lübnan’daki Hizbullah Hareketi, üyelerinin kullandığı çağrı cihazlarını hedef alan ‘en büyük güvenlik ihlali’ ile karşı karşıya kaldı. Bu güvenlik ihlali, Hizbullah’ın Lübnan’daki ve Suriye'deki kaleleri olarak kabul edilen bazı bölgelerde yaklaşık 2 bin 800 kişinin yaralanmasına ve 9 kişinin ölümüne neden olurken yaralıların sayısı hastanelerin kapasitesini aştı.

Suriye basını Suriye'de bulunan çok sayıda Hizbullah üyesinin taşıdıkları çağrı cihazlarının patlaması sonucu yaralandığını ve hastaneye kaldırıldığını bildirdi. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), Şam’ın kentsel ve kırsal kesimlerinde Hizbullah üyelerinin bazılarının taşıdıkları çağrı cihazlarının patlaması sonucu yaralanarak hastaneye kaldırıldığını aktardı.

Suriye’nin başkenti Şam'daki Kefer Susa Mahallesi yakınlarında seyir halindeki bir araçta bir çağrı cihazı patladı. İsrail’in Lübnan ve Suriye'deki Hizbullah üyeleri tarafından yaygın olarak kullanılan çağrı cihazlarını hedef alan eş zamanlı siber saldırısı sonucunda Lübnan'da birkaç cihaz daha patladı.

Güvenlik ihlali saat 15.30 sularında Beyrut'un güney banliyölerinde bir kişinin elindeki cep telefonunun patlamasıyla başladı. Ardından Lübnan'ın çeşitli bölgelerinde eş zamanlı olarak meydana gelen ‘patlamalar’ birbirini takip etti.

Lübnan’ın güney banliyölerinde, Nebatiye’de ve Bekaa'da yollarda kanlar içinde yatan onlarca insanın görüldüğü görüntüler düşmeye başladı. Ardından Hizbullah, çağrı cihazı taşıyan herkesten bu cihazları atmalarını isteyen bir açıklama yapıldı. İç Güvenlik Güçleri de vatandaşlardan yaralılara yardım edilmesini ve hastanelere kaldırılmalarını kolaylaştırmak için yolları açmalarını istedi. Genelkurmay Başkanlığı, vatandaşlardan, sağlık ekiplerinin olay yerlerine ulaşmalarını kolaylaştırmak amacıyla patlamaların yaşandığı bölgelerde toplanmamalarını istedi.

xy6muu7
Beyrut'un güney banliyösünde yaralıların tedavisine yardımcı olmak için kurulan çadırda kan vermek için bekleyen bağışçılar (AFP)

Reuters, Hizbullah yetkililerinin birinin çağrı cihazlarının patlatılması olayının şimdiye kadarki en büyük güvenlik ihlali olduğunu söylediğini aktardı. Reuters’ın emniyet kaynaklarından aktardığına göre Hizbullah, patlayan çağrı cihazları üyelerine daha yeni dağıtmıştı. Fransız Haber Ajansı (AFP) da Hizbullah'a yakın kaynakların ‘yeni çağrı cihazlarının lityum pillere sahip olduklarını ve aşırı ısınma sonucu patlamış gibi göründüklerini’ söylediklerini aktardı.

ABD merkezli gazete New York Times’ın (NYT) konuyla ilgili bilgi sahibi yetkililere dayandırdığı haberine göre cihazlar patlamadan önce birkaç saniye boyunca bip sesi çıkardı. Saldırıda Hizbullah üyelerine ait yüzlerce çağrı cihazı hedef alındı. Sosyal medyada dolaşan videolarda cihazların yollarda, dükkanlarda ve evlerde insanların ellerinde patladığı ve maddi hasara yol açtığı anlar görülüyor.

Hizbullah: Geniş kapsamlı inceleme başlatıldı

‘Güvenlik ihlalinden’ yaklaşık üç saat sonra Hizbullah tarafından yapılan ilk açıklamada dün öğleden sonra saat 15.30 sularında Hizbullah'ın çeşitli birimlerinde ve kurumlarında çalışanların iletişim için kullandığı çağrı cihazlarının patladığı duyuruldu. Açıklamada “Sebebi açıklanamayan patlamalar şimdiye kadar bir çocuğun ve iki kardeşin ölümüne ve birkaç kişinin de yaralanmasına neden oldu” denildi.

Açıklamada Hizbullah'ın uzman kurumlarının şu an eş zamanlı patlamaların nedenlerini belirlemek için geniş kapsamlı bir güvenlik soruşturması başlattığı belirtildi. Hizbullah tarafından yapılan ikinci açıklamada ise “Mevcut tüm gerçekleri ve verileri inceledikten sonra, bu canice saldırıdan tamamen düşmanımız İsrail'i sorumlu tutuyoruz” ifadeleri kullanıldı.

xc
Başbakan Mikati'nin Milletvekili Ali Ammar'ın oğlu için taziye ziyareti sırasında çekilen bir fotoğrafı (Başbakanlık Basın Ofisi)

Öte yandan Bakanlar Kurulu, Lübnan'ın egemenliğinin ağır bir ihlali olan ve suç teşkil eden İsrail'in bu saldırganlığını kınadı. Hükümetin ilgili ülkeler ve Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde gerekli tüm temasları derhal başlatarak bu suçla ilgili sorumluluklarını ortaya koyduğunu vurgulayan Bakanlar Kurulu, gelişmelerin takip edilebilmesi için toplantılarını kamuoyuna açık olarak yapma kararı aldı.

Bu arada Başbakan Necip Mikati, Milletvekili Ali Ammar'ı ziyaret ederek oğlu için başsağlığı diledi.