İsrail'in, "insani ara"nın ardından Gazze'de öldürdüğü Filistinlilerin sayısı 109'a yükseldihttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/4702231-i%CC%87srailin-insani-aran%C4%B1n-ard%C4%B1ndan-gazzede-%C3%B6ld%C3%BCrd%C3%BC%C4%9F%C3%BC-filistinlilerin-say%C4%B1s%C4%B1-109a
İsrail'in, "insani ara"nın ardından Gazze'de öldürdüğü Filistinlilerin sayısı 109'a yükseldi
Gazze’deki Sağlık Bakanlığı, "insani ara"nın bitmesinin ardından İsrail’in abluka altındaki bölgeye yönelik saldırılarında hayatını kaybeden Filistinlilerin sayısının 109’a yükseldiğini duyurdu
Suriye’deki grupların sayıları ve geleceklerihttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5109090-suriye%E2%80%99deki-gruplar%C4%B1n-say%C4%B1lar%C4%B1-ve-gelecekleri
Suriye'de 8 Aralık 2024 tarihinden sonraki askeri tablo, coğrafya üzerinde kontrolü paylaşan çeşitli askeri oluşumlar olarak ortaya çıktı. Askeri Operasyonlar İdaresi ülkenin yüzde 60'ını kontrol ediyor gibi görünürken, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) hala ülkenin kuzeydoğusunu kontrol etmeye devam ediyor. Ülkenin güneyinde Dera, Suveyda ve Tanf bölgesinde çeşitli gruplar, kuzeyde ise Geçici Hükümete bağlı Suriye Milli Ordusu (SMO) ve nominal olarak SMO'ya bağlı olan, ancak Beşşar Esed rejiminin devrilmesinden sonra Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) liderliğindeki Askeri Operasyonlar İdaresi tarafından Savunma Bakanlığına bağlı birleşik bir ordu altında birleştirilmesi çağrısı yapılan gruplar bulunuyor.
Şam'da 29 Ocak 2025'te düzenlenen Zafer Konferansı’na SDG ve Suveydalı gruplar hariç tüm gruplar katıldı ve çok önemli kararlar alındı. Bunlar arasında Ahmed eş-Şara'nın geçici cumhurbaşkanı olarak atanması kararı da vardı ve bu karar, söz konusu grupların artık sadece askeri sahneyi değil, devrimci meşruiyet yoluyla geçiş döneminin siyasi sahnesini de şekillendireceği anlamına geliyordu.
1- Kuzey'deki askeri tablo
“SMO”
SMO, Esed rejimine muhalif bazı gruplardan oluşan, 2017 yılında Türkiye'nin desteğiyle kurulan ve tüm Suriyeli muhalif grupları tek bir çatı altında birleştirmeyi amaçlayan askeri oluşum. Afrin, Rasulayn ve Tel Abyad'da, DEAŞ ve SDG'ye karşı savaşan SMO’nun resmi rakamlar olmamakla birlikte 29 bin savaşçısının olduğu tahmin ediliyor.
SMO başlıca üç birlikten oluşmaktadır. Tuğgeneral Hasan Hamada başkanlığındaki Savunma Bakanlığı, Abdurrahman Mustafa başkanlığındaki Geçici Hükümete, o da Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonuna (SMDK) bağlıdır.
HTŞ ve müttefiki gruplar açıkça en disiplinli ve Şam'daki yeni yönetimin Savunma Bakanlığı bünyesine katılıp kendilerini tereddütsüz feshetmeye en istekli gruplardır.
Birinci Kolordu – SMO
Yaklaşık 9 bin kişilik Birinci Kolordu, Halep'in kuzeyi, Afrin, Rasulayn, Tel Abyad, Cerablus ve El Bab'da konuşlu. Kolorduya Tuğgeneral Mutaz Raslan komuta ediyor. Tüm birlikleri Şam'daki Savunma Bakanlığı'na katılan kolordu çatısı altındaki gruplar, Savunma Bakanlığı'nın düzenlemesine girmeye hazır olduklarını açıkladı.
İkinci Kolordu - SMO
Yaklaşık 14 bin kişilik İkinci Kolordu, er-Rai, Afrin, El Bab ve Rasulayn bölgelerinde konuşlanmış durumda. Fehim İsa tarafından yönetilen kolordu, Şam'da Savunma Bakanlığı ile görüşen ve Savunma Bakanlığı bünyesine katılarak bakanlıkla birlikte düzenleme ve koordinasyon yapmaya hazır olduklarını ifade eden çeşitli gruplardan oluşuyor.
Üçüncü Kolordu - SMO
Yaklaşık 6 bin kişilik SMO'nun Üçüncü Kolordusu, Suriye'nin kuzeyindeki Halep kırsalında yer alan Azez, El Bab ve Marea kentleri ve çevresinde konuşlu.
Görsel: Axel Rangel Garcia (Al Majalla)
Suriye Milli Ordusu komutanlarından Azzam Garib ve tüm gruplar, hiçbir şart ya da çekince ifade etmeden Şam yönetimine bağlı Savunma Bakanlığı bünyesine dahil olmaya hazır olduklarını açıklamış ve tüm liderleri 29 Ocak 2025'te Şam'da düzenlenen Zafer Konferansı’na katılmıştır.
Ulusal Kurtuluş Cephesi
SMO'ya nominal olarak bağlı Suriyeli bir silahlı grup olan Ulusal Kurtuluş Cephesi, Mayıs 2018'de Suriye'nin kuzeybatısındaki 11 grup tarafından kuruldu ve 28 Mayıs 2018'de resmen ilan edildi. Feylak-ı Şam (Şam Lejyonu) komutanlarından Fadıl Allah el-Hacci grubun genel komutanı, Ceyşu’n-Nasır'dan Muhammed Mansur ise el-Hacci’nin yardımcısı ve grubun askeri komutanı oldu.
SMO'nun İdlib’te ve Halep'in batı kırsalında yaklaşık 25 bin unsuru bulunuyor. Tüm bu gruplar Askeri Operasyonlar İdaresi ile üst düzey bir koordinasyon içinde. Yeni yönetimde Savunma Bakanlığı bünyesine dahil olmaya hazır olduklarını ifade eden Ulusal Kurtuluş Cephesi gruplarının tüm liderleri Zafer Konferansı’na katılım gösterdi.
HTŞ ve müttefiki gruplar
HTŞ, 28 Ocak 2017 tarihinde Feth’uş-Şam Cephesi, Nureddin Zengi Hareketi (daha sonra bu hareketten ayrıldı), Ensaruddin Cephesi ve Liva el-Hak gruplarının bir araya gelmesiyle kuruldu.
HTŞ ve müttefiki gruplar, Suriye'nin kuzeybatısındaki bölgelerin kontrolünü ele geçirerek ‘Ulusal Kurtuluş Hükümeti’ adında sivil bir yönetim kurdu ve 2020-2024 yılları arasındaki ateşkes döneminden faydalanarak 18 muharip tugay oluşturdu.
HTŞ, Türkistan İslam Partisi, Kafkas Askerleri (Ecnadu'l Kavkaz), Ensar’ut-Tevhid, Ceyş’ul-İzze, Sukur eş-Şam ve Ahrar’uş-Şam gibi müttefiki olan gruplarla birlikte 27 Kasım 2024 tarihinde başlayan ve Beşşar Esed rejiminin düşmesi ve Askeri Operasyonlar İdaresi’nin 8 Aralık 2025 tarihinde Şam'a girmesiyle sona eren Saldırganlığı Caydırma Operasyonu'nu planladı.
HTŞ ve müttefiki gruplar açıkça en disiplinli ve Şam'daki yeni yönetimin Savunma Bakanlığı bünyesine katılıp kendilerini tereddütsüz feshetmeye en istekli gruplardır. Tüm liderleri de Şam’da gerçekleşen Zafer Konferansı’na katılmıştır.
2- Ülkenin kuzeydoğusundaki askeri tablo
Suriye Demokratik Güçleri (SDG)
Yapısı, konuşlanması ve unsurlarının sayısı
2015 sonbaharında kurulan SDG'nin başlıca faaliyet alanı, Suriye'nin kuzeyinde Kürt nüfusun çoğunlukta olduğu bir sınır bölgesi olan Haseke iline bağlı Kamışlı ilçesidir.
SDG'nin en başından beri ABD tarafından doğrudan desteklendiği ve DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyonu’nun (DMUK) yerel ortağı olmak üzere kurulduğu herkes tarafından biliniyor. DMUK’un kurulduğunun duyurulduğu 2014 eylülünden bu yana DMUK güçleri, Suriye ve Irak'taki silahlı grup ve örgütleri desteklemek için çalıştı.
SDG, kendisini Savunma Bakanlığı bünyesine katılmayı kabul etmeye zorlayabilecek, Arapların öfkesi, Türkiye’nin harekât tehdidi ve ABD'nin bölgeden çekilme ihtimali gibi pek çok baskıyla karşı karşıya.
ABD Savunma Bakanlığı’na (Pentagon) göre Mart 2017'de SDG'nin yüzde 40'ını Kürtler, yüzde 60'ını ise Araplar oluşturuyordu. Ancak başka kaynaklar, SDG içindeki Arapların oranının daha düşük olduğuna işaret ediyor. Bununla birlikte tüm taraflar SDG liderliğiinin Kürtlerde olduğunda hemfikir.
SDG’yi oluşturan güçler
1- Halk Koruma Birlikleri (YPG): SDG'nin belkemiğini oluşturan bir Kürt silahlı gücüdür. SDG YPG tarafından oluşturulmuş ve ABD'nin askeri desteğini almıştır. PKK'nın Suriye kolu olan sol görüşlü Kürt grubu Demokratik Birlik Partisi'nin (PYD) silahlı kanadı olarak 2014 yılında kurulan YPG, Haseke’nin çeşitli bölgelerinde konuşlu yaklaşık 20 bin unsura sahiptir.
2- Kadın Koruma Birlikleri (YPJ): YPG'nin kadın kanadı ve SDG'nin bir parçasıdır.
3- Süryani Askeri Konseyi: Kamışlı’da faaliyet gösteren Süryani Askeri Konseyi bünyesinde 70 silahlı unsurun olduğu tahmin ediliyor.
4- Sanadid Güçleri: Şammar aşiretinin oluşturduğu silahlı bir güç olan Sanadid Güçleri, Nur Hamidi el-Cerbe liderliğinde yaklaşık 2 bin üyesiyle Haseke’de konuşlu.
5- Liva el-Suvvaru'l Rakka: Sayıları yaklaşık bin 500 kişidir. Aslen Rakkalı olan ve Ebu İsa künyesiyle bilinen Ahmed el-Osman bin Alluş liderliğinde, çoğunluğu el-Velde aşiretinden olmak üzere Rakka halkından oluşan bir aşiret gücüdür.
6- Deyrizor Askeri Konseyi: El-Akidat ve el-Bakara aşiretlerinden 15 bin silahlı unsurdan oluşan Deyrizor Askeri Konseyi’nin başında İyad Türki el-Habil bulunuyor.
SDG içindeki Arap güçlerin yine SDG içindeki Kürt güçleriyle coğrafya ve ABD’nin desteği dışında hiçbir ortak noktası bulunmuyor. Dolayısıyla Arap güçlerin siyasi görüşü, şimdiye kadar Fırat'ın kuzeydoğusunda kendi mekansal ve örgütsel özgüllüğü olan ve Şam'daki yeni yönetim tarafından reddedilen bir askeri yapı dışında Savunma Bakanlığı bünyesine katılmayı reddeden YPG'ninkinden tamamen farklı.
SDG, kendisini Savunma Bakanlığı bünyesine katılmayı kabul etmeye zorlayabilecek, Arapların öfkesi, Türkiye’nin harekât tehdidi ve ABD'nin bölgeden çekilme ihtimali, tüm Kürt bileşenleri temsil etmemesi ve ‘Kandil kanadının’ (PKK'nın Kandil Dağları'ndaki liderliği) kontrolü gibi pek çok baskı aracıyla karşı karşıya. Tüm bunlar, Suriye Geçici Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ve SDG lideri Mazlum Abdi arasında Fırat'ın doğusu meselesini çözmeye ve SDG'nin Savunma Bakanlığı içindeki statüsünü düzenlemeye yönelik bir mutabakata varılmasına yol açabilir. Ancak SDG'nin Zafer Konferansı’na katılmaması bir olumsuzluk olarak görüldü.
3- Suriye’nin güneyindeki askeri tablo
Dera'daki gruplar, Rusya'nın 2018 yılında Dera’yı işgal etmesinin ardından Moskova, Washington ve Amman arasında varılan anlaşmadan sonra da varlığını sürdürdü.
Dera
Dera’da 2018 yılından ve Rusya’nın arabuluculuğundaki çözümden sonra bölgeye giren en önemli grup, daha önce Rusya tarafından şekillendirilen 5.Kolordu ile çalışan Ahmed el-Avde liderliğindeki 8. Alay oldu.
Suriye’nin güneyi, Askeri Operasyonlar İdaresi'nin Dera'nın kontrolünü devralmasına ve polis karakolları ile devlet kurumlarını ele geçirmesine rağmen, en endişeli bölgelerden biri
Ahmed el-Avde, Suriye’deki yeni yönetimin Savunma Bakanlığı tarafından silahlı grupların tek bir ulusal orduya entegre edilmesi çağrısının yapılmasından sonra silahlarını teslim etme ya da 8. Alay’ı lağvedip yeni yönetime katılma konusunda net bir isteklilik göstermediği gibi, Savunma Bakanlığı bünyesine katılma önerisini de reddetti.
Batı bölgesinde ‘Merkezi Komiteler’ ile Neva'dan Tafas'a, Yaduda'dan Hayt bölgesine kadar tüm batı bölgesini kontrol eden Ebu Hayyan Hayt liderliğindeki eski Ahrar’uş-Şam Grubu ve daha önce Ahrar’uş-Şam Grubu ile çalışan Muzayrib Grubu üyeleri konuşlu.
Görsel: Axel Rangel Garcia (Al Majalla)
Suriye’nin güneyi, Askeri Operasyonlar İdaresi'nin Dera'nın kontrolünü devralmasına ve polis karakolları ile devlet kurumlarını ele geçirmesine rağmen, en endişeli bölgelerden biri. Bu grupların çoğu, Askeri Operasyonlar İdaresi ve HTŞ ile arasının bozulmasını istemiyor. Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre 8. Alay'ın Savunma Bakanlığı bünyesine katılmayı reddetmesi, yeni yönetimle müzakere koşullarını iyileştirmek ve bazılarının Askeri Operasyonlar İdaresi tarafından Dera'ya gönderilen kişilerden duyduğu memnuniyetsizlikten kaynaklanıyor gibi görünüyor. Ancak Dera'daki tüm gruplar Şam’da yapılan Zafer Konferansı’na katıldı, hatta Ahmed el-Avde konferansa yardımcısını gönderdi.
Suveyda
Şeyh Yahya el-Haccar liderliğindeki Rical el-Kerame (Onurlu Adamlar) Hareketi, Leys el-Balus liderliğindeki Şeyh el-Kerame Gücü ve Şeyh Süleyman Abdulbaki liderliğindeki Ahrar’ul-Cebel Topluluğu ve daha önce Malik Ebu Hayr'ın lideri olduğu Tugay Partisi’nin bir kolu olan ve ondan ayrıldıklarını açıklayan, ancak ayrılığın etkili olup olmadığı henüz anlaşılamayan Terörle Mücadele Güçleri, Suveyda’daki en önemli gruplardır.
Suveyda’da ayrıca eski komutanı Merhac el-Ceramani’nin bir suikasta kurban gitmesinin ardından yerine yeni bir komutan atanmayan Liva El Cebel ile Salhad bölgesi ve Suveyda’nın batı kırsalında Liva El Cebel’e bağlı El-Aliya Gücü de konuşlu.
Bu grupların kaç kişiden oluştukları bilinmiyor. Çünkü bu gruplar özellikle Dürzilerin çoğunlukta olduğu bölgeleri korumak, DEAŞ’ın saldırılarını püskürtmek ve Suriye rejimine bağlı güçlerle çatışmak amacıyla Suveyda'da ve Şam kırsalındaki Cermana ve Sahnaya beldeleri gibi bölgelerde konuşlu.
Çatışan tüm gruplar Savunma Bakanlığı'na ve yeni yönetime katılmaya hazır ve istekli olsalar da yeni yönetimin reddettiği bazı milli ya da dini özellikleri garanti eden siyasi şartlar öne sürdüler.
Suveyda’daki tüm bu gruplar devrimi, bayrağını kabul edip hedeflerini benimserken, bölgedeki Dürzilerin ruhani lideri Şeyh'ul Akl Hikmet Selman el-Hicri’ye tabiler.
Ancak Şeyh Ahrar’ul-Cebel Topluluğu lideri Süleyman Abdulbaki gibi bu gruplardan bazılarının liderleri Şam'ı ziyaret edip yeni yönetimle görüşmüş olsa da Savunma Bakanlığı bünyesine katılmayı ve silahlarını teslim etmeyi hala reddediyorlar. Şeyh'ul Akl Hikmet Selman el-Hicri de Suveyda'nın haklarını ve sivil bir devlet kurulmasını garanti altına alan ve ordunun partizan olmayan milli bir ordu olmasını öngören bir anayasa yazılmadan, Suveydalı silahlı grupların Savunma Bakanlığı bünyesine katılmasını reddettiğini açıkladı. Suveydalı grupların Zafer Konferansı'na katılmaması da özellikle davetiyelerin Şam yönetimi tarafından gönderilmiş olması nedeniyle, tutumları hakkında soru işareti yarattı.
El-Badiye ve et-Tanf bölgeleri
Suriye Özgür Ordusu (SÖO)
Yeni Suriye Ordusu (YSO) ya da Devrimci Komando Ordusu olarak da bilinen Suriye Özgür Ordusu (SÖO), ABD ve Ürdün'ün desteği ve eğitimiyle ilk kez 2015 yılında ortaya çıktı. DEAŞ ve Suriye rejim güçlerinin yanı sıra İran'ın Suriye'deki hamlelerine karşı savaşmak amacıyla Ürdün ve Irak sınırındaki ABD'ye ait et-Tanf Askeri Üssü’nü merkez olarak kullandı.
Bazı tahminlere göre YSO, ABD güçleri tarafından sürekli olarak eğitilen o bölgedeki aşiret mensuplarından devşirilen 2 bin 500 kişilik bir güce sahip. 2022 yılında YSO adını alan grubun yeni lideri Ferid Kasım, 2024 yılında görevden alındı ve yerine Salim Turki el-Antri getirildi. Antri halen bu görevi sürdürüyor.
YSO, Suriye’deki yeni yönetim ve Savunma Bakanı Murhaf Ebu Kusra ile birçok toplantı gerçekleştirdi. YSO'nun Savunma Bakanlığı’na ve Şam'daki yeni yönetime bağlanması konusunda nihai anlaşmaya varıldı. YSO komutanları da Zafer Konferansı'na katılarak konferanstan çıkan tüm kararları ve sonuçları destekledi.
Sonuçlar
Şam'da HTŞ liderliğindeki yeni yönetimin, askeri grupları birleşik bir askeri savunma sistemi ve net bir ulusal savaş doktrini içinde bir araya getirmek, bagajlar ve anlatılarla dolu karmaşık bir partizanlık halinden birleşik bir milli ordu sistemine geçmek için birçok zorlukla karşılaşacağı kesin. Dolayısıyla bu geçiş süreci, özellikle farklı bir siyasi projeyi benimseyen SDG ile ve belki de güneydeki gruplarla kolay olmayacak.
SMO ve Ulusal Kurtuluş Cephesi’ne gelince, özellikle kuzeydeki destekçileri Türkiye’nin onları Şam ile anlaşmaya yönlendirmesi nedeniyle sürecin daha kolay olacağı açıktır.
Çatışan tüm gruplar genel olarak Savunma Bakanlığı'na ve yeni yönetime katılmaya hazır ve istekli olsalar da yeni yönetimin reddettiği bazı milli ya da dini özellikleri garanti eden siyasi şartlar öne sürdüler. Ancak siyasi ve coğrafi zorlamalar ile gelecek korkusunun, özellikle muhafazakâr tarafların korkularının dağılması halinde, projenin tamamlanması için tüm tarafları taviz vermeye zorlaması bekleniyor.
*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.