Tunus'un Avrupa Birliği'ne saldırısının arkasında ne var?

Tunus Dışişleri Bakanı Nebil Ammar, Avrupa Parlamentosu'nun ülkesinin iç işlerine müdahalesini eleştirdi. Gözlemciler bunu, ilişkilerin ‘yeniden değerlendirilmesi’ olarak nitelendirdi.

Tunus Dışişleri Bakanı Nebil Ammar, İtalyan mevkidaşı Antonio Tajani ile birlikte. (AFP)
Tunus Dışişleri Bakanı Nebil Ammar, İtalyan mevkidaşı Antonio Tajani ile birlikte. (AFP)
TT

Tunus'un Avrupa Birliği'ne saldırısının arkasında ne var?

Tunus Dışişleri Bakanı Nebil Ammar, İtalyan mevkidaşı Antonio Tajani ile birlikte. (AFP)
Tunus Dışişleri Bakanı Nebil Ammar, İtalyan mevkidaşı Antonio Tajani ile birlikte. (AFP)

Sağir el-Hidri / Tunus

Tunus Dışişleri Bakanı Nebil Ammar, iki taraf arasındaki gerilimin boyutunun göstergesi olarak ülkesinin ilk tarihi ortağı olan Avrupa Birliği'ne (AB) sert bir saldırı başlattı. Bu gerilim, Avrupalıların Tunus'taki siyasi duruma yönelik eleştirileri ve geçtiğimiz temmuz ayında iki taraf arasında imzalanan göç konusundaki mutabakat zaptının tamamlanamaması nedeniyle daha da artıyor.

“AB, dünyada azınlık olmasına rağmen kendisini örnek alınacak bir model olarak gördüğü için hâlâ bir üstünlük kompleksi yaşıyor” diyen Ammar, Avrupa Parlamentosu'ndaki temsilcilerin Tunus iç işlerine müdahalelerini eleştirdi.

Ammar'ın açıklamaları, Tunus'un göç sorunları ve iktidar ile muhalefet arasındaki çatlak dolayısıyla yaşadığı siyasi kriz nedeniyle Avrupa ile ilişkilerin kuruduğu bir dönemde geldi. Öyle ki bu dönemde Özgür Anayasa Partisi lideri Abir Musa, Nahda Hareketi lideri Raşid Gannuşi, Cumhuriyetçi Parti Genel Sekreteri İsam eş-Şabi gibi isimlerin çoğu tutuklandı.

Tunus, Roma ile ilişkilerini geliştirirken, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un Cumhurbaşkanı Kays Said'in 25 Temmuz 2021'de seçilmiş parlamentoyu ve hükümeti devirerek yeni bir siyasi dönem başlattığı hamlesini övmesine rağmen, Fransa gibi diğer geleneksel Avrupalı ​​ortaklarından uzaklaşıyor.

İlişkinin değerlendirilmesi

Ammar, AB'ye yönelttiği sert eleştirilere rağmen ülkesinin geçtiğimiz temmuz ayında imzalanan mutabakat zaptı şartlarına hâlâ bağlı olduğunu ve Akdeniz'in diğer yakasına ulaşmayı ümit eden Afrika uyruklu binlerce göçmenin toplandığı Tunus’ta düzensiz göç akışlarının azaltılmasının hedeflendiğini doğruladı.

Gözlemcilere göre, Tunus-Avrupa ilişkilerindeki gerilimin nedenlerinden biri, Tunus'a hibe verilmesini öngören protokolün hayata geçirilememesi. Ciddi mali sıkıntı yaşayan Tunus'a 900 milyon dolarlık hibe verilmesi, düzensiz göçmenlerin püskürtülmesi karşılığında yeni iş birliği boyutları elde edilmesini sağlayacak.

Eski Tunus Dışişleri Bakanı Ahmed Venis, “Ammar’ın açıklamalarında dile getirdiği Tunus ile AB ilişkilerinde yeni bir değerlendirme var. Bu, alternatif referansa dayalı bir değerlendirme. Ancak bu referansta bir belirsizlik var: Arap çerçevesi içinde bir referans mı? Yoksa Afrika mı? Yoksa Rusya ve Çin gibi küresel kutuplara başka bir alternatif mi? Bu referansın özelliklerini henüz bilmiyoruz” ifadelerini kullandı.

Şarku'l Avsat'ın Independent Arabia'dan aktardığı röportaja göre  Venis şu ifadeleri kullandı:

Tunus hâlâ tüm taraflarla aynı mesafeyi koruyor ve belirli bir güç veya ülkeye odaklanmıyor. AB'ye yönelik bu eleştiri, onunla ortaklığın değerlendirilmesi anlamına geliyor. Bu, Tunus'un Avrupa bloğu ve diğerleri karşısındaki konumunu da içerecek eleştirel bir değerlendirmedir.

Kabul edilemez müdahaleler

Cumhurbaşkanı Kays Said'in 2019'da iktidara gelmesinden bu yana Tunus diplomasisi, Said’in eğilimlerini yansıtan yeni bir yaklaşımı benimsedi. Bu, düzensiz göç, insan hakları, Tunus'un yaşadığı demokratik geçiş gibi yurt içinde ve yurt dışında hassas konulara ilişkin gerilimi tırmandıran bir dille somutlaşan egemen söylemi temel alan bir yaklaşımdır.

Tunus'un, 25 Temmuz 2021'de Said'in elinde tanık olduğu dönüşümün ardından, merhum Cumhurbaşkanı Zeynel Abidin Bin Ali'nin devrilmesi sonrasında geçtiğimiz yıllarda desteklemeye çalıştığı demokrasiden geri adım attığı konusunda Avrupalıların şüpheleri artıyor.

Açıklamalarında bu şüpheleri eleştiren Ammar, “Bazı Avrupalı ​​temsilcilerin kabul edilemez müdahaleleri var ve seçim tarihi yaklaşırken Tunus'a değerlendirme ziyareti yapma istekleri bulunuyor” dedi. Ammar, “Avrupa ülkeleri, Tunus'un AB'deki egemen ülkelere demokrasi gözlemcileri göndermesini istiyor mu?” diye sordu.

Ocak 2011'deki protestoların Bin Ali'yi devirmedeki başarısından bu yana AB ülkeleri, “Tunus'ta demokratik geçiş” deneyini başarıya ulaştırmak için ellerinden geleni yaptılar, ancak bu deney başarısızlıkla sonuçlandı. Bu durum, Said'i, 25 Temmuz 2022'de yapılan anayasa referandumunun ardından ülkeyi güçlendirilmiş cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine döndürdüğünde buna bir son vermeye teşvik etti.

Avrupalı ​​temsilciler, Said'in, Tunuslu yetkililerin daha önce bir Avrupa Parlamentosu heyetinin ülkeye yapmayı planladığı ziyareti engellemesine neden olan adımlarını eleştirdi. Bu gelişme, iki taraf arasındaki uçurumun boyutunu yansıtıyor. Said, Tunus'ta şu anda yaşananların “bir rota düzeltmesi, yani gerçek demokrasi” olduğunu söylüyor. Ancak muhalefet bunu reddediyor ve onu ‘diktatörlük meydanına’ dönmeye çalışmakla suçluyor.

Doğuya doğru yöneliyor

Ammar'ın gerilimi tırmandırması, pek çok kişinin Ukrayna, Gazze, Sudan, Afrika Sahel ülkeleri ve diğer ülkelerdeki çatışmalarla dolu gergin küresel sahnenin ortasında doğuya yönelmenin bir işareti olarak gördüğü Rusya ziyaretinden iki ay sonra geldi.

Tunus, AB ve ABD tarafından temsil edilen geleneksel ortaklarında bir değişiklik olduğunu kamuoyuna duyurmadı, ancak benimsemeye başladığı çeşitli pozisyonlar (Gazze'deki şiddetli savaşa ilişkin pozisyonu gibi) bu ortaklıkların geleceği hakkında soru işaretleri uyandırıyor.

Tunuslu siyasi analist Nizar Mukni, “Tunus, doğuya yöneleceğini ima ediyor ama doğu ve batıya birlikte yönelecek. Bu, küresel sahnedeki mevcut çatışmanın doğası gereği empoze edilen bir şey. Tunus zaten doğuya doğru yaklaşıyor. Özellikle Kuzey Afrika ve Ortadoğu bölgeleri, bu bölgeleri merkez iken çevre bölge olarak gören Eski Kıta'nın kontrolü dışına çıkabileceği için bu, Avrupa'nın iyi anlayacağı bir öneridir” ifadelerini kullandı.

Mukni, Independent Arabia'ya yaptığı özel açıklamada şunları ekledi:

Tunus, bazı belgeler üzerinden Avrupa'ya baskı yapıyor. Çünkü Brüksel, Tunus'u çoklu ortaklık kurulabilecek bir ülke olarak değil, Avrupa güvenliğine tehdit oluşturan bir güvenlik dosyası olarak ele alıyor. Doğuya gitmek Avrupa'nın kafasını karıştırıyor. Bu da Avrupa ülkelerinin İtalya gibi Tunus'la ilişkilerinde pusulayı ayarlamaya çalışmasına neden oluyor.

“Roma'nın iş gücü piyasasını özümseyerek ve düzenli göç yolları sağlayarak düzensiz göç sorunlarına gerçekçi çözümler bulmaya çalıştığını” vurgulayan Mukni, “Bir ay önce dört bin Tunuslunun istihdamını öngören bir anlaşma imzalandı. Hatta İtalya Başbakanı Giorgia Meloni'nin Tunus dış politikasını savunduğunu bile gördük. Bu yaklaşımı benimseyen Yunanistan gibi başka ülkeler de var” ifadelerini kullandı.



Trump "Gazze gücünü" çok yakın görürken, İsrail tünellerle mücadele ediyor

İşgal altındaki Batı Şeria'da, Nablus'un doğusunda yerleşimcilerin topraklarına el koymasını protesto eden Filistinliler, dün İsrail ordusunun attığı gaz bombalarından kaçıyor (AFP)
İşgal altındaki Batı Şeria'da, Nablus'un doğusunda yerleşimcilerin topraklarına el koymasını protesto eden Filistinliler, dün İsrail ordusunun attığı gaz bombalarından kaçıyor (AFP)
TT

Trump "Gazze gücünü" çok yakın görürken, İsrail tünellerle mücadele ediyor

İşgal altındaki Batı Şeria'da, Nablus'un doğusunda yerleşimcilerin topraklarına el koymasını protesto eden Filistinliler, dün İsrail ordusunun attığı gaz bombalarından kaçıyor (AFP)
İşgal altındaki Batı Şeria'da, Nablus'un doğusunda yerleşimcilerin topraklarına el koymasını protesto eden Filistinliler, dün İsrail ordusunun attığı gaz bombalarından kaçıyor (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump'ın uluslararası güçlerin çok yakında Gazze'ye konuşlandırılacağını açıklamasından birkaç saat sonra, İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, orduya Gazze Şeridi'ndeki Hamas'ın tüm tünellerini "son tünele kadar" imha etme ve yok etme emri verdiğini duyurdu.

İsrail'in bu hamlesi, Tel Aviv'in, Hamas'ı silahsızlandırılmasını da içeren beklenen askeri güç yerine, Hamas ile doğrudan etkileşimi tercih ettiği yönündeki Filistinli ve bölgesel değerlendirmeleri pekiştirdi. Katz, "Tüneller yoksa, Hamas da yok" diye tweet attı.  

İsrail, Hamas'ı silahsızlandırarak ve tünel ağını yok ederek yenmeyi hedefliyor; ancak bu, iki yıllık yıkıcı savaş boyunca başaramadığı bir görev.

Maariv gazetesinin askeri yorumcusu Avi Aşkenazi, "Katz'ın bu kararlı açıklaması, İsrail ordusunun anlaşmanın ikinci aşaması başlamadan önce daha fazla başarı elde etmek için sektördeki çalışma temposunu artırmaya karar verdiği bir zamanda geldi" değerlendirmesinde bulundu.


Azerbaycan, çatışmalar tamamen durmadığı sürece Gazze'ye barış gücü göndermeyecek

Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye'de enkazın ortasında Filistinli çocuklar (Reuters)
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye'de enkazın ortasında Filistinli çocuklar (Reuters)
TT

Azerbaycan, çatışmalar tamamen durmadığı sürece Gazze'ye barış gücü göndermeyecek

Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye'de enkazın ortasında Filistinli çocuklar (Reuters)
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye'de enkazın ortasında Filistinli çocuklar (Reuters)

Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı'ndan bir kaynak dün Reuters'a yaptığı açıklamada, Azerbaycan'ın İsrail ile Filistin Hamas hareketi arasındaki çatışmalar tamamen durmadığı sürece Gazze Şeridi'ne barış gücü göndermeyi düşünmediğini söyledi.

ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze savaşını sona erdirme planı kapsamında, yaklaşık 20 bin askerden oluşan uluslararası bir istikrar gücü kurulması için Azerbaycan, Endonezya, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, Katar ve Türkiye ile olası katkıları konusunda görüşmeler yürütüyor.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre kaynak, "Güçlerimizi riske atmak istemiyoruz. Bu ancak askeri operasyonlar tamamen durursa gerçekleşebilir" dedi.

Kaynak, böyle bir kararın parlamento onayı gerektireceğini belirtti. Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre Parlamento Güvenlik Komitesi Başkanı yaptığı açıklamada, komiteye henüz konuyla ilgili bir yasa tasarısı ulaşmadığını söyledi.

ABD tarafından Birleşmiş Milletler'de kaleme alınan taslak karar, istikrar gücüne, Gazze'de güvenlik ve istikrarı sağlama görevini yerine getirmek için gerektiğinde güç de dahil olmak üzere "gerekli tüm önlemleri kullanma" yetkisi veriyor.

Hamas, daha önce reddettiği Gazze'yi silahsızlandırma ve silah bırakmayı kabul edip etmeyeceğini henüz açıklamadı.


İsrailli bakan: Trump'ın reddetmesine rağmen Batı Şeria'nın "fiili ilhakına" devam ediyoruz

Batı Şeria'daki İsrail askerleri (EPA)
Batı Şeria'daki İsrail askerleri (EPA)
TT

İsrailli bakan: Trump'ın reddetmesine rağmen Batı Şeria'nın "fiili ilhakına" devam ediyoruz

Batı Şeria'daki İsrail askerleri (EPA)
Batı Şeria'daki İsrail askerleri (EPA)

İsrail Ulaştırma Bakanı Miri Regev, ABD Başkanı Donald Trump'ın sağcı İsrail hükümetinin Batı Şeria'yı resmen ilhak etme planını engellemesine rağmen, bakanlığının Batı Şeria'yı "fiili olarak ilhak etme" yönünde adımlar atmaya devam ettiğini söyledi.

İsrail'in 12. Kanalına verdiği röportajda Regev, "Sonuçta Batı Şeria'da İsrail egemenliğinin olacağına inanıyorum" dedi ve Trump'ın Batı Şeria'nın ilhakına karşı olduğunu defalarca dile getirmesine rağmen, Amerikan yönetiminin "başka bir yol olmadığını anladığını" belirtti.

Regev, "Maalesef şu an doğru zaman değil ama olacak. Her halükarda, Ulaştırma Bakanlığı olarak Batı Şeria'da fiili egemenliğimizi kullanıyoruz. Oraya bakarsanız, (yerleşimciler için) inşa ettiğimiz yol ve aydınlatma sayısını görürsünüz" ifadelerini kullandı.