Serbest bırakılan esirler Netanyahu’nun ‘takas anlaşmalarına’ dönmesini istiyor

Bombardımanın yeniden başlamasıyla geri kalan esirlerin akıbetinden endişe ediliyor.

Kudüs’teki bir duvara yapıştırılan, halen Gazze’de tutulduğuna inanılan rehinelerin fotoğrafları. (AP)
Kudüs’teki bir duvara yapıştırılan, halen Gazze’de tutulduğuna inanılan rehinelerin fotoğrafları. (AP)
TT

Serbest bırakılan esirler Netanyahu’nun ‘takas anlaşmalarına’ dönmesini istiyor

Kudüs’teki bir duvara yapıştırılan, halen Gazze’de tutulduğuna inanılan rehinelerin fotoğrafları. (AP)
Kudüs’teki bir duvara yapıştırılan, halen Gazze’de tutulduğuna inanılan rehinelerin fotoğrafları. (AP)

Gazze’den kurtarılan İsrailli esirlerin ilk kez konuştuğu kitlesel gösterilerin ardından, halen esir tutulan kişilerin aileleri, Binyamin Netanyahu başkanlığındaki Savaş Komuta Konseyi’ne gitti. Kendileriyle görüşülmesini ve çocuklarının akıbeti ve hükümetin bu konuyu neden gündemine almadığı hakkındaki sorularının yanıtlanmasını istediler.

Esirlerin aileleri dün yaptıkları açıklamada, son anlaşmayla serbest bırakılan esirlerin ifadelerinin kendilerini, halen Hamas’ın elinde olan 137 İsrailli ve yabancı esirin akıbeti konusunda daha fazla endişelendirdiğini söylediler. Özellikle savaşın yeniden başlaması ve Gazze’deki binaların ve yer altı tünellerinin yoğun bir şekilde bombalanması göz önüne alındığında, yakınlarının ölüm tehlikesinin hayatlarını tehdit ettiğine dair artık şüphelerinin kalmadığını vurguladılar.

Fotoğraf Altı: Gazze’deki çatışmalarda ölen İsrailli asker Ashalo Sama için cenaze töreni düzenlendi. (AFP)
Gazze’deki çatışmalarda ölen İsrailli asker Ashalo Sama için cenaze töreni düzenlendi. (AFP)

İsrail cumartesiyi pazara bağlayan gece, esirlerin aileleriyle dayanışma amacıyla yapılan bir dizi kitlesel gösteriye tanık oldu. Bu gösterilerde, yetkililerden aldıkları talimatlara, baskılara ve hatta tehditlere karşı gelen bazı serbest bırakılmış mahkumlar ilk kez konuştu. Söz konusu gösteriler tek bir taleple gerçekleşti: Onları yalnız bırakmayın. Onları derhal serbest bırakmak için çalışın.

Gösteriler sekizinci haftasında

Rehinelerin ailelerin Tel Aviv’de Savunma Bakanlığı’nın karşısındaki Savaş Komuta Konseyi’nin önünde yaptıkları gösteriler sekizinci hafta da devam etti. Oğlu Sasha halen esirken kendisi serbest bırakılan Yelena Trupanov şu açıklamada bulundu:

“Mücadeleniz ve gösterileriniz sayesinde bugün burada özgürüm. Teşekkür ederim ama dikkatli olun, güçlü kalın ve mücadele etmeyi bırakmayın. Rehineleri serbest bırakmak için hükümeti sıkı çalışmaya yalnızca siz zorlayabilirsiniz. Müzakerelerin yol olduğu kanıtlandı ve bunlar oğlum ile diğer tüm rehineler geri dönene kadar bir an bile durmamalı.”

Göstericilerin sayısı 100 bini aştı. Gösterilerin en büyüğü Tel Aviv’de düzenlenirken 12 kentte daha protestocular toplandı. Bu şehirler şöyle sıralandı: Hayfa, Kayserya (Netanyahu’nun evinin önünde), Kudüs, Beerşeba, Hadera, Yehuda, Kfar Saba, Netanya, Modiin, Yokne'am, Nahalal ve Eilat.

Netanyahu’nun kırmızıya boyanan fotoğrafı

Gösterilerin hepsinde Netanyahu’nun fotoğrafı kırmızıya boyanarak üzerine ‘İstifa’ yazıldı. Polis bu gösterileri korumaya çalışırken yaklaşık bin kişinin katıldığı Kayserya protestoları bir istisna oldu. Yaşlı bir adamın, üzerinde Filistin bayrağının küçük bir çizimi olan ve ‘İşgale yeter’ yazan pankartı karşısında harekete geçip bunu göstericilerin gözü önünde yırtıp attılar ve adamı sert bir şekilde gözaltına aldılar. Genç Yahudi kadınlardan biri buna itiraz etti ve yüzlerine karşı “Utanın” diye bağırdı. Polisler önce kadını, ardından da onlara destek veren iki göstericiyi daha gözaltına aldılar.

Söz konusu gösteriyi organize edenler sosyal ağlarda “Kardeşlerimizin kanı toprağın altından haykırıyor ve kimin suçlu olduğunu biliyoruz. Susmak yasak. Başarısızlıktan dolayı ve gelecek için protesto etmek görevimiz” sözleriyle protesto için çağrı yapmışlardı. Bu gösterilerin çoğunda göstericiler üzerlerinde ‘Onları şimdi evlerine getiriyoruz’ yazan siyah tişörtler giyiyorlardı.

Fotoğraf Altı: Netanyahu, Savunma Bakanı Yoav Gallant ve Savaş Kabinesi Bakanı Benny Gantz ile birli​kte, 28 Ekim’de Tel Aviv’deki bir askeri üste basın toplantısı düzenledi. (EPA)
Netanyahu, Savunma Bakanı Yoav Gallant ve Savaş Kabinesi Bakanı Benny Gantz ile birli​kte, 28 Ekim’de Tel Aviv’deki bir askeri üste basın toplantısı düzenledi. (EPA)

‘Zanlı bedelini ödemeli’

Göstericiler ‘Zanlı bedelini ödemeli’, ‘Şimdi istifa’, ‘Sorumlu bir liderliğe sahip olmanın zamanı geldi’, ‘Kan döken hükümet istifa’ ve ‘Sorumsuzsunuz, performansınız kötüden de beter ve yolsuzluğunuzun kefareti yok’ gibi birçok slogan attılar. Kana bulanmış bir el ile birlikte her birinde “Onları yalnız bırakmayın” yazılı 136 esirin fotoğrafını tuttular ve İsrailli esirleri ziyaret edip durumlarını denetlemeyen Kızılhaç aleyhine sloganlar attılar.

Serbest bırakılan kadın esirlerin konuşması izleyenleri ciddi derecede etkiledi. Esirleri Kurtarma Komitesi, sözlerinin yanlış yorumlanmaması için onları etkilemeye ve sessiz kalmaları yönünde teşvik etmeye çalışmıştı. Hatta bazen komitenin talepleri, “Savaş sırasında düşmana yardım ettiğinizi dosyanıza kaydetmek istemiyoruz” gibi sözlerle tehdit edici bir hal alıyordu. Ancak serbest bırakılan esirler buna boyun eğmedi.

Serbest kalan kadın esirlerin sözleri Netanyahu’ya karşı yoğun öfkelerini yansıtıyordu. Halen esaret altında tutulan çocuklarının, arkadaşlarının ve yoldaşlarının serbest bırakılması için derhal harekete geçilmesi yönündeki acil taleplerini Netanyahu’ya açıklamak üzere görüşme talep ettiler. Netanyahu ise esir tutulanların aileleriyle görüştüğünü ve onlarla birkaç kez daha görüşeceğini vakit kaybetmeden duyurdu.

Fotoğraf Altı: Gazze’de halen tutulan rehinelerin fotoğrafları duvarlara asıldı. (AP)
Gazze’de halen tutulan rehinelerin fotoğrafları duvarlara asıldı. (AP)

‘Hamas’ı hiçbir şeyle suçlamadılar’

Gösterilerde yer alan serbest bırakılan kadın esirlerin Hamas’a herhangi bir suçlamada bulunmaması ve kötü muameleye maruz kaldıklarına dair bir şey söylememeleri dikkat çekti. Kadınlar sadece, özellikle tünellere götürüldüklerinde esaret altındaki zorlu koşullar hakkında konuştular. Yiyecek kıtlığı olduğunu, bazı günler aç kaldıklarını, içlerinden bazılarının hastalandıklarını, üşüdüklerini, yeterli oksijen alamadıklarını, nefes darlığı ve uykusuzluk çektiklerini ve aynı zamanda pek çoğunun yalnızlık ve akıbetlerinin ne olacağına dair belirsizlik hissi yaşadıklarını belirttiler.

49 gün esaret altında kalan Yaffa Adar (85) şunları söyledi:

“Büyük bir korku ve dehşet içindeydim. İsrail’deki karar vericilerden tüm çocuklarımızı bu esaretten kurtarmalarını rica ediyorum. Çünkü onların ve ailelerinin içinden geçtikleri durum çok güç. Onları şimdi görmek istiyorum, tabutun içindeyken değil. Lütfen, şimdi tam zamanı. Herhangi bir gecikme riskli.”

Ditza Hayman’ın (84) açıklaması da şöyle oldu:

“Başlangıçta yiyecek yok denecek kadar azdı. Ancak zaman geçtikçe daha da azaldı ve aç kaldık. Bedenlerimiz güçsüzleşmiş ve artık bu zorlu koşullara dayanamaz hale gelmişti. Ölüm ya da psikolojik çöküş tehlikesiyle karşı karşıyaydık.”

Fotoğraf Altı: Hamas tarafından tutulan İsrailli rehineler Refah’ta Kızılhaç’a teslim edildi. (AFP)
Hamas tarafından tutulan İsrailli rehineler Refah’ta Kızılhaç’a teslim edildi. (AFP)

‘Bırakın tapınak benim ve düşmanlarımın üzerine düşsün’

6 yaşındaki çocuğu Emilia ile birlikte serbest bırakılan Danielle Aloni, kaçırılmalarının sert bir şekilde gerçekleştiğini ve yaşadıklarını yaşı ne olursa olsun kimsenin yaşamaması gerektiğini söyledi. Aloni “Sürekli ağlıyorduk. Uyumaya çalışsak da yapamıyorduk. Esaret yüzünden hala titriyorum. Bu korkunç bir şey. Bu yüzden lütfen onları derhal serbest bırakın. Zaman yok” dedi.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre 7 Ekim’de eşiyle birlikte evinden kaçırılan ve serbest bırakılan Yocheved Lifshitz (85), esaret altındayken hastalandığını ve aç kaldığını ve şimdi eşi ve tüm esirler için endişeli olduğunu söyledi. Lifshitz şu açıklamada bulundu:

“En çok korktuğum şey, İsrail ordusunun esirlerin bulunduğu bölgelere ulaşması ve Hamas savaşçılarının kendilerini tehdit altında hissederek ‘bırakın tapınak benim ve düşmanlarımın üzerine düşsün’ yolunu seçip esirleri öldürmeye karar vermesidir.” Lifshitz bu sözleriyle Samson’un hikayesine atıfta bulunuyordu.

Eşi Ofer Calderon ve çocukları Sahar (16) ve Erez’in (13) kaçırıldığı Hadas Calderon esir ailelerin faaliyetlerinin liderlerinden biri haline geldi. Çocukları geçen salı günü serbest bırakılsa da eşi hala esir tutulan Calderon “Erleri ve askerleri unutmamalıyız. Onlar serbest bırakılıncaya kadar bu mücadeleyi sürdürmeliyiz. Gecikmeye izin vermeyeceğiz” dedi.

Son konuşmacı, 7 Ekim’de vatandaşları Hamas saldırısından korumak ve birçok kişiyi kurtarmak için kişisel inisiyatif alan Yedek Kuvvetler Generali Noam Tivon’du. Tivon’un açıklaması şöyle oldu:

“Esirlerin serbest bırakılmasının sağlanması tüm savaş hedeflerinin en önemli hedefidir. Eğer onları geri getiremezsek bir zaferden söz edemeyiz. Geçen hafta, onların serbest kalıp İsrail’e geri gelebileceğinin mümkün olduğunu açıkça gösterdi. Katar-Mısır kanalı etkinliğini kanıtladı. Bu nedenle bunun devam etmesi gerekiyor. Ordu, askeri operasyonları durdurup istediği zaman bunları tekrar başlatabileceğini kanıtladı. Bu yüzden bedeli ne olursa olsun müzakerelere odaklanılması gerekiyor.”



Suriye'nin kuzeydoğusunda Esed ve DEAŞ kalıntılarına yönelik operasyonda 79 militan gözaltına alındı

Suriye'nin doğusunu istikrarsızlaştırmaya yönelik suçlara karıştığından şüphelenilen militanlar (Şarku’l Avsat)
Suriye'nin doğusunu istikrarsızlaştırmaya yönelik suçlara karıştığından şüphelenilen militanlar (Şarku’l Avsat)
TT

Suriye'nin kuzeydoğusunda Esed ve DEAŞ kalıntılarına yönelik operasyonda 79 militan gözaltına alındı

Suriye'nin doğusunu istikrarsızlaştırmaya yönelik suçlara karıştığından şüphelenilen militanlar (Şarku’l Avsat)
Suriye'nin doğusunu istikrarsızlaştırmaya yönelik suçlara karıştığından şüphelenilen militanlar (Şarku’l Avsat)

Yeni Suriye Askeri Operasyonlar Komutanlığı'na bağlı İç Güvenlik Güçleri ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG), Deyrizor kırsalının farklı bölgelerinde devrik rejim üyelerini ve terör örgütü DEAŞ'a sadık milisleri gözaltına almak için operasyonlarını yoğunlaştırdı ve dün hesaplarında yayınladıkları bir açıklamada, Suriyelilere karşı zulüm işlediğinden şüphelenilenlere karşı demir yumruk ile saldıracakları sözünü verdi. Söz konusu açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Ulusal kazanımlarımızı korumak ve herkes için barış ve güvenlik ortamını sağlamak için hiçbir çabadan kaçınmayacağız. Barış ve güvenliğe yönelik her türlü tehdide şiddetli bir karşılık verilecek.”

SDG, Suriye'nin kuzeydoğusunda eski rejim kalıntılarını ve DEAŞ hücrelerini avlama kampanyasının bir parçası olarak, Suriye'nin doğusunda güvenliği istikrarsızlaştırmak ve kaosu yaymak için işlenen suçlara karıştığından şüphelenilen 79 kişiyi gözaltına aldı.

Ocak ayı ortasında Uluslararası Koalisyon güçlerinin hava desteğiyle başlayan operasyon, Deyrizor kırsalının farklı bölgelerinde eski askeri personel ve silahlı unsurların gözaltına alınmasıyla sonuçlandı. Operasyonun hedefi vilayetin kuzey ve doğu kırsalında Irak sınırına kadar olan bölgede saklanan rejim kalıntıları ve DEAŞ unsurlarını ortadan kaldırmaktı.

<zxscdfgthy
Yeni Suriye Askeri Operasyonlar Komutanlığı'na bağlı İç Güvenlik Güçleri, Deyrizor kentindeki el-Cura ve Tab el-Cura mahallelerinde büyük miktarda silaha el koydu. (İç Güvenlik Güçleri)

Silah ve mühimmata el konuldu

Washington liderliğindeki Uluslararası Koalisyon tarafından desteklenen güçler, Suriye'nin doğusundaki Deyrizor vilayeti kırsalında ‘rejim kalıntıları ve DEAŞ milislerinin tutuklandığını’ ve büyük miktarda silah ve mühimmat ele geçirildiğini duyurdu. SDG Medya Merkezi Direktörü Ferhad Şami, Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, güçlerinin ‘Ebu Hamam, Granic ve el-Kasra kasabalarında halkı terörize etmeye ve yolları kapatmaya çalışan eski rejim unsurlarının yanı sıra halka karşı suç operasyonları gerçekleştiren DEAŞ hücrelerini’ takip ettiğini söyledi.

SDG, eski Baas rejimi kalıntıları ve DEAŞ hücrelerini Deyrizor vilayetinin doğusundaki Ziban, et-Tayane, Granic, el-Hişam ve el-Kesrat beldelerinde sabotaj eylemleri gerçekleştirmekle suçluyor. Açıklamaya göre bu kişiler kaos, istikrarsızlık yaymak ve yaşam çarkını bozmak amacıyla ana yolları kapattı ve bu bölgelerdeki Özerk Yönetim’in güvenlik karargahları ile hizmet kurumlarına saldırdı.

Şami, İç Güvenlik Güçleri ve Deyrizor Askeri Konseyi güçlerinin geniş çaplı bir güvenlik kampanyası başlattığını ve bölgede güvenlik ve istikrarı yeniden sağlamak için çabaladıklarını söyledi. Şami, Deyrizor'un güvenlik ve istikrarının ‘kırmızı çizgi olduğunu ve kimsenin buna zarar veremeyeceğini ve bu girişimlere müsamaha göstermeyeceklerini’ vurguladı.

frgthy
ABD askerleri, Deyrizor kırsalında eski rejim kalıntıları ve DEAŞ hücrelerine yönelik operasyona eşlik etti. (Şarku’l Avsat)

Şami operasyonun, savaş uçaklarıyla hava desteği veren ve lojistik ve askeri destek sağlayan Uluslararası Koalisyon güçleriyle iş birliği ve koordinasyon içinde yürütüldüğünü ifade etti.

Operasyonun gerçekleştiği Granic kasabası sakinlerinden 33 yaşındaki Abdurrahim eş-Şayeb, silahların yaygın olduğunu, bunun da bölge sakinleri arasında korku yarattığını söyledi. Eş-Şayeb, Şarku’l Avsat’a gönderdiği bir WhatsApp sesli mesajında şu ifadeleri kullandı: “Bugünkü gerçek, Esed rejimi ve İran'ın milislerinin kalıntılarının artık bir halk tabanına sahip olmadığını söylüyor. Bu da silah taşıyanların gözaltına alınması ve yargılanması gerektiği ve silahların devlet ve yönetimle sınırlandırılması gerektiği anlamına geliyor.”

hyjukı
Yeni Suriye Askeri Operasyonlar Komutanlığı'na bağlı İç Güvenlik Güçleri, Deyrizor kentindeki el-Cura ve Tab el-Cura mahallelerinde büyük miktarda silaha el koydu. (İç Güvenlik Güçleri)

SDG'ye yönelik suçlamalar

Ancak yerel sayfalar ve haber ağları SDG'yi Uluslararası Koalisyon’un hava desteğiyle güvenlik operasyonları yürütmekle suçladı. Hecin Şehri Medya Merkezi sayfası SDG'nin ‘sıkı bir sokağa çıkma yasağı eşliğinde Deyrizor kırsalında sivillere yönelik keyfi baskınlar ve gözaltılar gerçekleştirdiğini’ söylerken, Yukarı Mezopotamya Haberleri sayfası SDG'yi kontrolü altındaki bölgelerde geniş çaplı gözaltı operasyonları yürütmekle suçladı, ancak daha fazla ayrıntı veya gözaltına alınanların isimlerini vermedi. Paylaşıma göre gözaltılar, son iki gün içinde Granic, Ruveyşed, Ebu’n-Nitel, Muheymide ve Ebu Hamam kasabalarında yoğunlaştı.

dfgrthy

İç Güvenlik Güçleri Operasyon Odası Komutanı Tuğgeneral Ali el-Hasan, Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, operasyonun 15 gün önce başladığını ve halen devam ettiğini söyledi. “Operasyon, eski Suriye rejiminin kalıntılarını ve destekçilerini takip etmeyi ve ayaklanmalar ve çekişmeler çıkararak ve masum insanları öldürerek bölgenin güvenliğini ve istikrarını bozmaya çalışan DEAŞ terörist hücrelerini ortadan kaldırmayı amaçlıyordu” diyen el-Hasan, operasyonun güvenliği bozmaya karışan 79 unsurun gözaltına alınmasıyla sonuçlandığını belirtti. El-Hasan ayrıca, “Büyük miktarda silah ve mühimmat ele geçirdik’ dedi.

Suriye savaşının başladığı 2011 yılından bu yana askerî açıdan yerel ve uluslararası taraflar arasında bölünmüş olan Deyrizor vilayeti, aşiretlerin çoğunlukta olduğu ve Suriye'nin petrol yataklarının çoğuna ev sahipliği yapan bir bölge. Kürt ve Arap gruplardan oluşan bir koalisyon olan SDG, Fırat Nehri'nin doğu yakasını kontrol ediyor. Eş-Şera liderliğindeki yeni geçiş hükümetine bağlı Askeri Operasyonlar Dairesi güçleri batı yakasını kontrol ederken, ABD öncülüğündeki DEAŞ karşıtı Uluslararası Koalisyon da vilayetin doğu kesiminde yer alıyor. DEAŞ hücreleri aynı bölgede halen çok aktif ve hem ABD hem de SDG güçlerini hedef alıyor.