Gazze savaşı bölgesel gerginlik riskini artırıyor

Washington'u en çok endişelendiren şey Irak ve Suriye'deki ABD üslerine yapılan saldırılar

Jay Torres
Jay Torres
TT

Gazze savaşı bölgesel gerginlik riskini artırıyor

Jay Torres
Jay Torres

Andrew Tabler

Gazze krizi, bazılarının beklediği gibi Ortadoğu'da geniş çaplı bir bölgesel savaş başlatmadı. Küresel enerji piyasalarına ve ekonomiye de zarar vermedi. Uzatılmış ateşkeslere ve rehine takası anlaşmalarına rağmen savaşın devam etmesi ve Gazze Şeridi'nin kuzeyinden güneyine kayması Ortadoğu'ya yayılma tehlikesi taşıyor. İsrail, Hamas'ın yeteneklerini yok etme ve kendisi dışında herhangi bir tarafın yöneteceği bir Gazze Şeridi yaratma bahanesiyle Gazze'de Demir Kılıçlar Operasyonu’nu sürdürüyor. Ancak çatışmanın uzun süre devam etmesi durumunda ister bir çatışma ister ABD-İran anlaşmaları yoluyla olsun bölgesel yansımaların ortaya çıkma riski hala mevcut.

Raporlar İran'ın Hamas'a, 7 Ekim saldırısıyla ilgili önceden bilgi sahibi olmamasının, Tahran'ın çatışmaya doğrudan ve kapsamlı bir şekilde müdahale etmeyeceği anlamına geldiğini söylediğini ortaya koydu. Ancak İranlı ajanlar İsrail ve ABD’ye üç farklı bölgesel alanda yanıt verdi:

Birincisi: Hizbullah'ın İsrail-Lübnan sınırında başlattığı ve İsrail’in karşılık verdiği saldırılarla.

Fotoğraf Altı: 23 Kasım'da Güney Lübnan'da bir Hizbullah üyesinin cenazesi sırasında (EPA)
23 Kasım'da Güney Lübnan'da bir Hizbullah üyesinin cenazesi sırasında (EPA)

İkincisi: Yemen'den Husiler tarafından uzun menzilli füzeler ve insansız hava araçları (İHA) fırlatıldı. Bu füze ve İHA’lar İsrail ve ABD tarafından engellendi veya boş alanlarda düşürüldü. Ayrıca, İran'ın İHA’larının Körfez'deki Amerikan uçak gemisi üzerinde ‘gösteri’ yaptığı görüntüler yayınlandı.

Üçüncü yanıt: Belki de en beklenmedik olanı - aynı derecede bilinmeyen siyasi sonuçlarıyla birlikte - İran destekli milislerin Suriye ve Irak'taki ABD askeri üslerine karşı yürüttüğü yatay askeri tırmanıştı. Bu, çok sayıda ABD askeri saldırısına rağmen aylardır devam eden bir tırmanış. Bu tırmanışın tezahürlerinden biri, Biden yönetiminin göreve gelmesinden bu yana ilk kez ABD’nin Irak'taki İranlı milisleri bombalamasıydı.

Hamas'ın 7 Ekim'deki saldırısından bu yana, Hizbullah her gün İsrail'e yönelik çok sayıda saldırının sorumluluğunu üstlendi ve bunları genellikle İsrail'in yanıtı takip etti. Bu dinamik, İsrail'in 18 Ekim'de Lübnan sınırından beş kilometre uzaktaki siviller için tahliye emrini vermesine yol açtı; buna Lübnan tarafı da aynı bölgede sınırdan uzaktaki köylerin çoğunu tahliye ederek eşlik etti. 20 Kasım itibarıyla Lübnan tarafında 70'in üzerinde Hizbullah savaşçısı ve 10 Lübnanlı sivil öldürülürken, İsrail tarafında ise 7'si asker olmak üzere 10 İsrailli öldürüldü. Daha sonra Hizbullah’ın ‘elit’ üyelerinin İsrail bombardımanında öldürüldüğü açıklandı.

İran, Hamas'a, 7 Ekim saldırısıyla ilgili önceden bilgi sahibi olmamasının, Tahran'ın çatışmaya doğrudan ve kapsamlı bir şekilde müdahale etmeyeceği anlamına geldiğini bildirdi.”

Ayrıntılı bir analiz, 7 Ekim ile 20 Kasım arasında Hizbullah'ın Lübnan'dan tanksavar silahları, topçu silahları, füzeler veya insansız hava araçlarını kullanarak yaklaşık 200 saldırı düzenlediğini gösteriyor. Bu saldırılardan şu ana kadar en önemlisi, 20 Kasım gecesi Hizbullah'ın İsrail kuvvetlerinin Beranit'teki ‘91'inci Tümen’ karargâhına ‘Burkan’ füzeleri atarak ağır hasara yol açmasıydı. Lübnan'da faaliyet gösteren Filistinli gruplar da İsrail'e daha az ölçüde saldırdı. Aynı dönemde Lübnan'dan yapılan 8 roket saldırısının sorumluluğunu Hamas'a bağlı İzzeddin El Kassam Tugayları üstlendi, saldırılar gün içinde gerçekleştirildi ​​veya açık alanlara düştü, birçoğunu da İsrail ordusu durdurdu. Filistin İslami Cihad Hareketi’ne bağlı ‘Kudüs Tugayları’ iki kez Lübnan'dan İsrail'e sızma girişiminde bulunurken, Cemaat-i İslami’ye bağlı Fecr Kuvvetleri de Lübnan'dan İsrail'in kuzeyine üç füze saldırısı düzenledi.

2 Aralık'ta güney Lübnan'daki Tayr Harfa kasabasının içinden yükselen dumanlar (AFP)
2 Aralık'ta güney Lübnan'daki Tayr Harfa kasabasının içinden yükselen dumanlar (AFP)

Bu saldırılar Hizbullah ile İsrail'in açıklanmayan angajman kuralları geliştirdiğini gösteriyor. Hizbullah sivilleri hedef almıyor (Hizbullah'ın kameralar ve diğer ‘casusluk cihazları’kuran askerler olduğunu iddia ettiği elektrik santrali çalışanlarına yönelik saldırı hariç). Hizbullah aynı zamanda öncelikli olarak İsrail'in askeri tesislerini hedef alıyor ve çoğunlukla İsrail içindeki beş kilometre derinliğindeki tahliye bölgesinin ötesine saldırı düzenlemekten kaçınıyor.

Öte yandan İsrail, öncelikle Hizbullah’ı hedef alıyor. Bu, Hizbullah’ın saldırılarına bir yanıt. İsrail, yalnızca Hizbullah’ın silah kaynaklarını hedef alıyor, ancak füze rampalarını hedef alan bazı önleyici hava saldırıları da yapıyor. İsrail ayrıca, Hizbullah’ı bu arazinin sağladığı örtüden mahrum etmek amacıyla, ormanlık alanlarda fosfor kullanıyor. 7 Ekim ile 20 Kasım tarihleri ​​arasında İsrail, güney Lübnan'daki hedefleri hedef alan 350 ila 400 hava saldırısı veya topçu saldırısı gerçekleştirdi.

Husiler, 19 Ekim'de el-Ehli Hastanesi'nde meydana gelen bombalı saldırının ardından karşılık vermeye başladı.”

Kızıldeniz saldırıları 

Husiler geçtiğimiz Ekim ayında İsrail'e çok sayıda füze ve insansız hava aracı saldırısı düzenlemiş, Babu’l Mendeb Boğazı'ndaki İsrail gemilerini tehdit etmiş ve saldırı girişiminde bulunmuştu. İsrail ve ABD, Husilerin füze ve insansız hava araçlarını önlemeyi başarmış olsalar da Yemen açıklarında bir Amerikan insansız hava aracını düşürerek, Mısır ve Ürdün'deki bölgeleri istemeden de olsa vurarak bölgede kaos yaratma yeteneklerini ortaya koydular. 

Husiler, 19 Ekim'de el-Ehli Hastanesi'nde meydana gelen bombalamanın neden olduğu patlamanın ardından, ABDgemisi USS Carney tarafından Kızıldeniz üzerinde düşürülen üç seyir füzesi ve çok sayıda insansız hava aracıyla karşılık vermeye başladı. ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), hedefin İsrail olduğunu öne sürdü. Yanlış giden füzelerden birinin vurulduğu bildirildi.

Daha sonra 27 Ekim'de Mısır'ın Taba ve Nuveyba kentlerine kimliği belirlenemeyen iki drone düştü.

Öte yandan İsrail, Kızıldeniz'den hava tehdidi geldiğini bildirerek Husilerin muhtemelen İsrail'e saldırmak amacıyla insansız hava araçları fırlattığını belirtti. İsrail ordusu, Kızıldeniz üzerinde insansız hava araçlarından birini Nuveyba yakınlarında yakaladı, diğer uçak ise İsrail sınırı yakınındaki Taba'da düştü.

Husilere bağlı Yemenli askerler, 21 Eylül'de Sana'da düzenlenen askeri geçit töreni sırasında balistik bir füzenin etrafında dururken (EPA)
Husilere bağlı Yemenli askerler, 21 Eylül'de Sana'da düzenlenen askeri geçit töreni sırasında balistik bir füzenin etrafında dururken (EPA)

Birkaç gün sonra, 31 Ekim'de Husiler, İsrail'in güneyine balistik ve seyir füzeleri yağmuru yağdırdığını ancak bunların hiçbiri belirtilen hedefe ulaşamadığını iddia etti.

Açık kaynaklardaki istihbarat raporları, bu füzelerden birinin Ürdün'ün el-Mudavara bölgesine düştüğünü gösterdi. Kısa bir süre sonra İsrail ordusu, bir F-35 savaş uçağının bir seyir füzesini önlediğini ve aynı zamanda uzun menzilli füze savunma sisteminin bir balistik füzeyi önlediğini gösteren görüntüleri yayınladı. 5 Kasım'da, Ürdün sınırı yakınında başka bir füzenin düşürüldüğü ve ardından ertesi gün Husilerin İsrail'e yönelik iddia edilen insansız hava aracı saldırısının gerçekleştiği bildirildi; bu, İsrail'in herhangi bir tepki vermesine veya havaalanlarının veya diğer tesislerin kapatılmasına yol açmadı.

Kasım ayının sonunda Tahran, Körfez'deki ABD uçak gemisi ‘Eisenhower’ın İran insansız hava aracı tarafından çekilen ‘gösteri’ fotoğraflarını yayınladı.”

Ancak 8 Kasım'da ABD’li savunma yetkililerinin Husilerin Yemen açıklarında bir Amerikan MQ-9 askeri İHA'sını düşürdüğünü doğrulamasıyla bu yol daha ciddi bir hal aldı.

14 Kasım'da Husiler, Babu’l Mendeb Boğazı'nda İsrail gemilerini alenen tehdit etmiş, bunu Yemen'den fırlatılan bir insansız hava aracıyla saldırı girişimi izlemiş ve Amerikan gemisi Thomas Hudner tarafından durdurulmuştu. Gemi mürettebatının, geminin ve mürettebatının güvenliğini sağlamak için bu drone ile çatışarak onu düşürdüğü, herhangi bir yaralanma veya zarara yol açmadığı belirtildi.

Uçak gemisi Eisenhower'ın ABD Savunma Bakanlığı tarafından 2013 yılında paylaşılan bir fotoğrafı (AFP)
Uçak gemisi Eisenhower'ın ABD Savunma Bakanlığı tarafından 2013 yılında paylaşılan bir fotoğrafı (AFP)

18 Kasım'da Husiler, İsrailli bir milyarderin sahip olduğu Bahamalar bandıralı Galaxy Leader adlı İsrail bağlantılı kargo gemisine el koydu. Türkiye'den gelen bu gemi Hindistan'a giderken Kızıldeniz'den geçiyordu. Bazı haberlere göre gemi, Yemen'in batısında Kızıldeniz'de konuşlu İran keşif botu ‘Behshad’ olduğundan şüphelenilen bir botun yanından geçti.Husiler geminin 25 kişilik mürettebatını rehin aldı ancak gemide İsrailli yoktu. Husiler daha sonra İsrail bandırası taşıyan gemileri ve İsrail şirketlerinin işlettiği veya sahip olduğu gemileri de hedef alacaklarını duyurdu.

Kasım ayının sonunda Tahran, Körfez'deki ABD uçak gemisi ‘Eisenhower’ın İran insansız hava aracı tarafından çekilen ‘gösteri’ fotoğraflarını yayınladı.

Biden yönetimi, 27 Ekim, 8 ve 13 Kasım tarihlerinde Suriye'deki İran milis hedeflerine yönelik saldırılar başlattı ve bunların her birini, ABD Başkanı'nın bunu ABD güçlerini desteklemek için yaptığını belirten bir açıklama izledi.”

Irak ve Suriye

Washington'ı en çok endişelendiren şey, İran destekli milislerin hem Irak hem de Suriye'deki ABD üslerine yönelik saldırılarının seyri oldu. Washington Yakın Doğu Araştırmaları Enstitüsü meslektaşlarım, ayrıntılı bir saldırı takibi yaparak, bu milislerin 18 Ekim'den bu yana (7 Ekim saldırılarından hemen sonra) Irak ve Suriye'deki Amerikan ekiplerine yaklaşık 79 ayrı saldırı düzenlediğini gösterdiler. Bu, Suriye'deki ABD üslerine 44 ve Irak'ta 35 saldırı içeriyordu. Milisler, giderek artan bir doğrulukla füze, top ve insansız hava araçları kullandı. ABD Savunma Bakanlığı, 14 Kasım'da 18 Ekim'den bu yana Suriye'deki Amerikan birliklerine 28 saldırı ve Irak'ta 27 saldırı olduğunu duyurdu. (Pentagon, saldırıların özellikle ABD kuvvetlerine karşı yapıldığı kanıtlanmadığı sürece, saldırılara ilişkin açık kaynak raporları dikkate almamaktadır ve saldırı sayıları arasındaki farkın nedeni de budur.)Her halükârda, saldırıların sıklığı, 7 Ekim saldırılarından önceki temel seviyelerin çok üzerinde arttı.

Veri analizi, saldırıların üç bölgeden başlatıldığını gösteriyor. İlki, Suriye'nin kuzeydoğusundaki Fırat'ın doğusundaki ABDüsleri, Irak’ın batısı (Ayn el-Esed) ve Suriye'nin güneydoğusundaki el-Tenef'e odaklanıyor.

İkinci saldırı ise Kuzey Irak içinden, Fırat'ın doğusundaki ABD üsleri olan Suriye'deki Şeddadi ve Rumeylan ile Kuzey Irak'taki Erbil ve Harir havalimanlarındaki ABD üslerine yapılıyor.

21 Kasım'da Irak'ta Hizbullah Tugayları'ndan bir kişinin cenazesi sırasında (AFP)
21 Kasım'da Irak'ta Hizbullah Tugayları'ndan bir kişinin cenazesi sırasında (AFP)

Üçüncü grup saldırılar, Suriye'deki orta Fırat Nehri Vadisi'nin batı yakasındaki bir dizi İran milis üssünden başlatılıyor; bunlar arasında Amerikan üslerine ve Deyr-i Zor’daki petrol sahalarındaki Suriye Demokratik Güçleri'ne (SDG) yönelik kısa menzilli füzeler de bulunuyor. Aynı bölgeden Şeddadi, Rumeylan ve Tel Beyder'e bazı uzun menzilli drone saldırıları da yapılıyor.

Biden yönetimi, 27 Ekim, 8 ve 13 Kasım tarihlerinde Suriye'deki İran milis hedeflerine yönelik saldırılar başlattı ve bunların her birini, ABD Başkanı'nın bunu ABD güçlerini desteklemek için yaptığını belirten bir açıklama izledi. 27 Ekim ve 8 Kasım'da yapılan iki açıklama ABD'nin İran'la gerilimi daha da artırmak istemediğini açıkça ortaya koydu. Ancak 13 Kasım'da yayınlanan açıklamada bu tür sözler yoktu; bu, daha fazla saldırının muhtemelen daha büyük bir tepkiye yol açacağına dair sessiz ama açık bir mesajdı. Bu saldırı, 16 Kasım'da, yani el-Ehli Hastanesi'ndeki patlamadan yaklaşık bir ay sonra, saldırılar yeniden başlamadan önce ABD kuvvetlerine bir barış gecesi yaşattı. Ayrıca 21 Kasım'da ABD ordusunun, Biden yönetiminin yaklaşık üç yıl önce göreve gelmesinden bu yana ilk kez Irak'taki İran milis mevzilerini bombaladığı açıklanmıştı.

Açık kuralların bulunmaması ve Suriye'de faaliyet gösteren yabancı orduların çoğalması, kasıtsız gerginliklere yol açabilecek tehlikeli bir ortam yaratıyor.”

Açık kuralların olmaması

Biden yönetimi bu saldırıları küçümserken, her olay ABD’lilerin can kaybı olasılığını artırıyor ve 2024 ABD başkanlık seçimleri açısından siyasi sonuçları artırıyor. Pentagon 14 Kasım'da ABD Güçleri’nin 27 üyesinin beyin sarsıntısı geçirdiğini, 32'sinin ise ciddi olmayan yaralanmalar yaşadığını söyledi. 59 askerin tamamı aktif göreve geri döndü. Bu da Washington'un şu ana kadar bu saldırılarla etkili bir şekilde ve önemli bir maliyet olmadan başa çıkabildiğini gösteriyor. Ancak her saldırı can kaybıyla sonuçlanacak bir olay riskini artırıyor. Çok sayıda ölümle sonuçlanan herhangi bir saldırı, ABD siyasi yelpazesinin aşırı sağından ve solundan, Washington'un Suriye ve Irak'tan güçlerini çekmesi yönündeki çağrıların artmasına yol açacaktır. Esed rejimi, İran ve Rusya'yı içeren ‘Suriye Üçlü İttifakı’nın ilan edilen hedefi budur. Bu yaz, ittifak, ABD destekli SDG ile yerel Arap aşiretleri arasında bir ayrılık yaratmaya çalışıyordu. Ağustos ve Eylül aylarında, SDG'nin Kürt liderliği ve Deyr-i Zor Askeri Konseyi üzerindeki kontrolü gibi uzun süredir devam eden sorunlar nedeniyle çatışmalar yaşandı.

Genel olarak, Suriye'deki ABD'ye yönelik saldırılar, İran ve müttefikleri için düşük riskli ve yüksek ödüllü bir şekilde devam ediyor. Suriye, askeri rakiplere büyük manevra özgürlüğü sağlıyor ve oyunun kuralları orada daha esnek. Lübnan ve İsrail sınırında ise durum farklı. İki taraf da herhangi bir hatanın daha geniş bir çatışmaya yol açabileceğinden korktuğu için risk almaya isteksiz görünüyor.

Lübnanlı bir vatandaş, İsrail bombardımanına maruz kalan evindeki hasarı inceliyor (Reuters)
Lübnanlı bir vatandaş, İsrail bombardımanına maruz kalan evindeki hasarı inceliyor (Reuters)

Ancak, aynı zamanda, Suriye'de çalışan yabancı orduların yaygınlığı ve açık kuralların olmaması, kasıtsız bir tırmanmaya ve bölgesel bir savaşın patlak vermesine neden olabilecek tehlikeli bir ortam yaratıyor. Bu savaş, özellikle Gazze savaşı uzun süre devam ederse ve İsrail, açıkladığı hedeflerine yaklaşırsa, büyük bir yıkımla birlikte gelecektir. İsrail, İran'ın ‘direniş eksenindeki’ tek Sünni müttefiki Hamas'ı ortadan kaldırmak olan ilan ettiği hedeflerine ulaşmaya yaklaştı.

ABD, Mısır ve Katar'ın sponsorluğunda İsrail ile Hamas arasındaki askeri duraklamalara ve esir değişimi anlaşmalarına rağmen, savaş yeniden başladı. İsrailli yetkililer, savaşın önümüzdeki yıl da aylarca devam edeceği yönündeki söylentilerin ortasında ‘Hamas'ı bitirme’ hedefine bağlılıklarını duyurdu. Bu durum, gerilimin Ortadoğu'daki diğer alanlara sıçramasına ve ABD Güçleri’nin ve İranlı milislerin konuşlandığı bölgelerde ‘angajman kurallarından’uzaklaşmanın kapısını aralıyor.

Şarku’l Avsat tarafından Al Majalla dergisinden tercüme edilmiştir.



ABD elçisi Tom Barrack: Suriye bizim tarafımıza geri döndü

ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barak (DPA)
ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barak (DPA)
TT

ABD elçisi Tom Barrack: Suriye bizim tarafımıza geri döndü

ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barak (DPA)
ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barak (DPA)

ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, X hesabından yaptığı açıklamada, Şam kırsalındaki el-Dumeyr bölgesinde Şam yönetimi ile "koalisyon" arasında gerçekleştirilen ve bir DEAŞ hücresini hedef alan ortak operasyona ilişkin, "Suriye yine bizim yanımızda" yorumunu yaptı.

Suriye İçişleri Bakanlığı, Rif Şam ilinin kuzeyinde faaliyet gösteren DEAŞ bağlantılı bir terör örgütünün çökertildiğini duyurdu. Genel İstihbarat Teşkilatı'nın, il İç Güvenlik Komutanlığı ile iş birliği içinde yürüttüğü operasyonda, örgüt üyelerinden biri yakalandı, ikisi etkisiz hale getirildi, silah ve mühimmat ele geçirildi.

dfghy
Suriye Koalisyonu ve güvenlik güçlerinin Şam kırsalındaki Dumeyr'de düzenlediği operasyonda dün gözaltına alınan DEAŞ üyesi Ahmed Abdullah el-Bedri (Dolaşımda) 

İçişleri Bakanlığı, Telegram kanalı üzerinden yaptığı açıklamada, Genel İstihbarat Teşkilatı'nın Rif Şam Vilayeti İç Güvenlik Komutanlığı ile iş birliği içinde yoğun bir güvenlik operasyonu gerçekleştirdiğini açıkladı. Operasyon, vilayetin kuzey bölgelerinden birinde faaliyet gösteren terör örgütü DEAŞ’a bağlı bir terör hücresinin yakın alan takibi ve sürekli gözetimi sonrasında gerçekleştirildi.

sdfrg
Cumartesi günü Şam kırsalında bir DEAŞ hücresine yaklaşılıyor (SANA)

Bakanlık, operasyonun terörist hücrenin tamamen çökertilmesiyle sonuçlandığını, üyelerinden birinin gözaltına alındığını ve ikisinin öldürüldüğünü, bunlardan birinin çatışma sırasında patlayıcı kemerini patlatmaya çalıştığını belirtti. Ayrıca, hücrenin bulunduğu yerde çok sayıda silah, çeşitli mühimmat ve patlamaya hazır bir kemer bulundu.

Ele geçirilen silah ve mühimmata el konulduğu ve yakalanan suçlunun, yürürlükteki yönetmelik ve yasalara uygun olarak, yetkili mahkemeye sevk edilmesi ve kendisine karşı caydırıcı yasal önlemlerin alınması için soruşturmanın tamamlanması amacıyla yetkili makamlara sevk edildiği belirtildi.

İçişleri Bakanlığı, sosyal medya hesaplarında yaptığı açıklamada, bu operasyonun terörizmle mücadele ve kaynaklarını kurutma konusundaki proaktif yaklaşımın bir parçası olduğunu ve personelinin ülke ve vatandaşların güvenliğini koruma konusundaki hazırlıklı ve yüksek verimliliğini yansıttığını vurguladı.

Uluslararası koalisyon (DMUK), Suriye Savunma ve İçişleri Bakanlıkları ile iş birliği içinde, geçen temmuz ayında Halep'in doğu kırsalındaki el-Bab şehrinde hava saldırısı ve baskın düzenledi. Operasyon sonucunda aranan dört kişi öldürüldü ve DEAŞ'in önde gelen Iraklı lideri ve birçok yandaşı yakalandı.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre sosyal medyada aktivistler, el Bab kentine şafak vakti düzenlenen operasyon sırasında İçişleri ve Savunma Bakanlıklarına ait askeri konvoyun görüntülerini paylaştı.

c6u7
DEAŞ hücresine yönelik operasyon (SANA)

Başka bir operasyonda, Suriye güvenlik kaynakları geçen ağustos ayında, uluslararası koalisyon güçlerinin İdlib'in kuzeyindeki Atma kasabasında bir eve hava saldırısı düzenlediğini ve evde kiracı olan DEAŞ liderini öldürdüğünü duyurdu.

Kaynak, hedef alınan evin Atma kasabasından Ahmed Mustafa el Şeyh'e ait olduğunu, operasyonun hedefinin DEAŞ'ın liderlerinden Salah Numan adlı Iraklı olduğunu ve bu kişinin Suriye topraklarında örgüte bağlı bir dizi hücrenin koordinasyonundan ve örgütlenmesinden sorumlu olduğunu açıkladı.

Güvenlik kaynağı, ed Dana şehrinde kamu güvenlik güçleri tarafından takip edilen genç Iraklı adamın, Atma köyündeki bir eve sığındığını ve burada eşi, küçük çocuğu ve annesiyle birlikte saklandığını belirterek, herhangi bir zayiat veya tutuklu olmadığını vurguladı. “Operasyon sona erdikten sonra, katılan tüm güçler geri çekildi ve genç Iraklı Salah’ın bahçede bulunan cesedi, Bab al-Hawa Hastanesine nakledildi.”


Gazze Şeridi’ndeki ateşkes art arda ihlal edildi

Dün Gazze Şeridi’nin el-Bureyc Mülteci Kampı’nda İsrail tarafından saldırı düzenlenen bir bölgeden kaçmaya çalışan Filistinliler (AFP)
Dün Gazze Şeridi’nin el-Bureyc Mülteci Kampı’nda İsrail tarafından saldırı düzenlenen bir bölgeden kaçmaya çalışan Filistinliler (AFP)
TT

Gazze Şeridi’ndeki ateşkes art arda ihlal edildi

Dün Gazze Şeridi’nin el-Bureyc Mülteci Kampı’nda İsrail tarafından saldırı düzenlenen bir bölgeden kaçmaya çalışan Filistinliler (AFP)
Dün Gazze Şeridi’nin el-Bureyc Mülteci Kampı’nda İsrail tarafından saldırı düzenlenen bir bölgeden kaçmaya çalışan Filistinliler (AFP)

Gazze Şeridi’ndeki ateşkes anlaşması dün defalarca kez ihlal edildi ve İsrail hava saldırılarında en az 33 Filistinli öldü. Öte yandan İsrail ordusu, Nahal Tugayı'ndan bir subay ve bir askerin Gazze'nin güneyindeki Refah kentinde meydana gelen ‘ciddi’ bir olayda öldüğünü doğruladı.

Gazze’deki ateşkes anlaşması, yürürlüğe girmesinden iki haftadan kısa bir süre sonra şiddetli sarsıntılar yaşandı ve Hamas ile İsrail birbirlerini anlaşmayı ihlal etmekle suçladı.

Hamas lideri Halil el-Hayya başkanlığındaki bir Hamas heyeti, ‘arabulucular, fraksiyonlar ve Filistin güçleri ile ateşkes anlaşmasının uygulanmasını’ takip etmek üzere dün Kahire'ye gelirken, İsrailli bir güvenlik yetkilisi ‘ateşkesin kurtarılmasına gerek olmadığını’ söyledi. İbranice yayın yapan Ynet adlı haber sitesi, İsrailli güvenlik yetkilisinin hava saldırılarının ‘anlaşmayı baltalayan bir tepki olmadığını, bu nedenle endişelenecek bir durum olmadığını’ söylediğini aktardı.

İsrail ordusu dün, güçlerinin Filistinli militanlar tarafından ateş altına alınmasının ardından Refah'a hava saldırıları düzenlediğini açıkladı. Ancak Hamas'ın askeri kanadı İzzettin el-Kassam Tugayları, ‘Refah’ın işgal altında olduğu için bu bölgede herhangi bir olay veya çatışmadan haberdar olmadıklarını’ açıkladı.

ABD merkezli haber sitesi Axios, ABD’li bir yetkilinin İsrail'in pazartesi sabahı Refah Sınır Kapısı’nı yeniden açacağını söylediğini bildirdi.


Irak’ta Başbakan Sudani hakkında yapılan şikayet, iktidar koalisyonundaki çatlakları ortaya çıkardı

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani (Irak Haber Ajansı)
Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani (Irak Haber Ajansı)
TT

Irak’ta Başbakan Sudani hakkında yapılan şikayet, iktidar koalisyonundaki çatlakları ortaya çıkardı

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani (Irak Haber Ajansı)
Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani (Irak Haber Ajansı)

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani hakkındaki bir ilk olan yasal şikayet, seçimlere yaklaşık üç hafta kala iktidardaki Şii Koordinasyon Çerçevesi koalisyonu içindeki bölünmeleri ortaya çıkardı.

Farklı Şii partilerinden altı milletvekili tarafından yapılan şikayet, yolsuzluk davalarını soruşturmakla görevli mahkemeye sevk edildi. Şikayette, Başbakan Sudani'nin bir seçim koalisyonu kurduğu, seçim amaçlı olarak görevini kötüye kullandığı ve arazi tahsis ettiği gibi çeşitli iddiaların soruşturulması talep ediliyor. Ayrıca Sudani'nin parti liderlerini ve seçim adaylarını tehdit ettiği iddialarının da soruşturulması isteniyor.

Öte yandan Irak Yüksek Seçim Güvenlik Komitesi tarafından yapılan açıklamada, Ulusal Güvenlik Ajansı birimlerinin seçmen kartları satın alan ve seçim adaylarının fotoğraflarını yırtan kişileri tutukladığı belirtildi. Kaynaklara göre bir seçmen kartının fiyatı 300-400 dolar civarında alıcı buluyor.