Sudan’da çatışan taraflar arasında suçlamalar hız kazandı

Gerilim, Cidde Müzakereleri’ni tehdit ediyor.

Sudan’da çatışan tarafların temsilciler Mayıs 2023'te Cidde Anlaşması’nın imza töreninde hazır bulundu. (Reuters)
Sudan’da çatışan tarafların temsilciler Mayıs 2023'te Cidde Anlaşması’nın imza töreninde hazır bulundu. (Reuters)
TT

Sudan’da çatışan taraflar arasında suçlamalar hız kazandı

Sudan’da çatışan tarafların temsilciler Mayıs 2023'te Cidde Anlaşması’nın imza töreninde hazır bulundu. (Reuters)
Sudan’da çatışan tarafların temsilciler Mayıs 2023'te Cidde Anlaşması’nın imza töreninde hazır bulundu. (Reuters)

Suudi Arabistan-ABD arabuluculuğunda gerçekleşen Cidde Platformu’nda Sudan ordusu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki müzakerelerin ikinci turu anlaşmazlıklar ve karşılıklı suçlamalarla ilgili tehdit altında.

Duruma dair dün açıklamalarda bulunan kaynaklar, müzakerelerin önemli ilerleme kaydedilememesi nedeniyle askıya alınma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu ve sürecin daha sonra resmi bir açıklama yapılmadan devam edilebileceğini bildirdi. Kaynaklar ayrıca, ordu heyetinin daha önce Hükümetler Arası Kalkınma Otoritesi'nden (IGAD) bir uzmanın iki taraf arasındaki anlaşmazlıklara konu olan kontrol alanları hakkında sunulan bir teklifi kabul ettiğini bildirdi. Söz konusu anlaşmazlık önceki müzakere turunun başarısız olmasına neden olmuştu.

Kaynaklar, IGAD uzmanının, her iki tarafça da onaylanan düşmanlıkların durdurulması anlaşmasının imzalanmasının hemen ardından yapılması şartıyla, her birinin kendi kontrolü altındaki bölgelerde kalması için tüm kuvvetlerin hareketlerinin dondurulmasını önerdiğini bildirdi. Ancak ordu geri adım attı ve öneriyi reddetti.

Adlarının açıklanmasını istemeyen kaynaklar Şarku'l Avsat'a, ordu müzakere heyetinin, çatışmaların durdurulması anlaşmasının imzalanmasından 15 gün sonra ‘kapsamlı siyasi diyalog’ başlatılmasına ilişkin başka bir maddeyi de kabul etmediğini aktardı.

Fotoğraf Altı: Sudan'ın başkenti Hartum çatışmalar nedeniyle yangınlara sahne oluyor. (AFP)
 Sudan'ın başkenti Hartum çatışmalar nedeniyle yangınlara sahne oluyor. (AFP)

Kaynaklar, ordunun, Suudi Arabistan başkanlığında dört ülkeden oluşan ve her ülkenin 50 kişiyle temsil edildiği ateşkesin izlenmesiyle ilgili ‘Ortak Merkez’ önerisini kabul etmediğini ve HDK güçlerinin başkentten çekilmesi konusunda da ısrar ettiğini kaydetti.

‘Güven artırıcı’ önlemler

HDK ise orduyu, izole edilmiş rejimin (eski Devlet Başkanı Ömer el-Beşir rejimi) liderlerinin tutuklanmasına ilişkin Cidde Platformu’nda üzerinde mutabakata varılan ‘güven artırıcı’ önlemlerin uygulanması konusunda taahhütte bulunmamakla suçladı.

HDK, ordunun başkent Hartum ile Darfur, Kordofan ve Beyaz Nil bölgelerinden çatışmalardan etkilenen bölgelere insani yardım geçişine izin vermediğini, insani yardım ve sağlık çalışanlarına bir ay süreyle vize vermeyi de reddettiğini bildirdi.

Londra merkezli Arap Dünyası Haber Ajansı (AWP), müzakerelerin gidişatına aşina olan bir kaynağın Sudan ordusunun, eski Devlet Başkanı Ömer el-Beşir rejimine ait olarak tanımladığı unsurları dahil etme girişimlerinin Cidde Müzakereleri’nin ikinci turunun başarısızlıkla sonuçlanmasının ana nedenlerinden biri olduğunu aktardı.

Fotoğraf Altı: Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan. (Sudan Egemenlik Konseyi Medya Ofisi)
Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan. (Sudan Egemenlik Konseyi Medya Ofisi)

İsminin gizli kalmasını isteyen kaynak, ordunun ‘müzakere platformunu eski rejime ait iki isimle doldurmaya çalıştığını’ ifade etti. Bunlar, eski rejime bağlılığıyla tanınan Büyükelçi Ömer Sıddık ve İnsani Yardım Dairesi'nden sorumlu Güvenlik Teşkilatının Tuğgenerali Yargıç Salah el-Mübarek.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre HDK heyeti, söz konusu iki ismin varlığını reddetti. Müzakere turunun başlaması üç gün ertelendikten sonra ikilinin ihraç edilmesine karar verildi. Ancak müzakere odasının dışından uzman olarak tutuldular.

Müzakereler ilerleme sağlanamayınca askıya alındı

Kaynak, ordu ile HDK arasındaki Cidde Müzakereleri’nin ikinci turunun başarısızlıkla sonuçlandığını doğruladı. Arabuluculuk, özellikle insani yardım ve ateşkes dosyalarında herhangi bir ilerleme kaydedilemeden müzakereleri askıya aldı. Cidde Müzakereleri’nin ikinci turu geçtiğimiz kasım ayında ‘insani yardım’ ve ‘güven artırıcı önlemler’ olmak üzere iki temel maddeyle başladı.

İki taraf 7 Kasım'da, dört temel maddeyi içeren insani yardım ve güven artırıcı tedbirlerin sağlanmasına yönelik taahhütler imzaladı. Bunlardan en önemlisi, ordu delegasyonunun güven artırıcı tedbirleri uygulama taahhüdüne rağmen hapishanelerden kaçan İslamcıların tutuklanmasıydı.

Kaynak, aranan kişilerin yakalanması için 10 günlük bir sürenin belirlendiğini doğruladı. Ayrıca ordu heyetinin beş günlük süre talep etmesi üzerine HDK heyetinin imzanın ikinci gününde tutuklanmak istenen isimlerin listesini teslim ettiğini ancak taahhütlerin yerine getirilmediğini belirtti.

Fotoğraf Altı: Sudan'da devam eden savaş sivil yerleşim alanlarının harap olmasına yol açtı. (AFP)
Sudan'da devam eden savaş sivil yerleşim alanlarının harap olmasına yol açtı. (AFP)

Aynı kaynağa göre ordu heyeti sürenin 10 güne çıkarılması için ek süre talep etti. Ancak buna uymadı ve ‘kötü gerekçeler öne sürdü.’ Ardından Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan ve yardımcısı Yaser el-Ata, ‘güven artırıcı’ yükümlülükleri ortadan kaldıran açıklamalarda bulundu.

Kaynak konuya dair şunları söyledi:

“İnsani işlerle ilgili olarak, ordu heyeti Darfur, Hartum, Kordofan ve Beyaz Nil'deki etkilenen bölgelere insani yardım girişini kabul etmedi. Ayrıca Nyala, el-Cuneyna ve el-Faşir havaalanlarını insani amaçlarla açmayı da reddetti ve yardımın yalnızca Port Sudan Havaalanı aracılığıyla ulaştırılmasında ısrar etti.”

Başkentin kontrolü

HDK, başkent Hartum'un geniş bölgelerini kontrol altına almayı başardı ve orduyu Darfur ve Kordofan'da geri çekilmeye zorladı. HDK geçen ayın sonundan bu yana, Darfur bölgesindeki Nyala, Zalingei, el-Cuneyna ve ed-Dain'deki büyük ordu kışlalarının kontrolünü ele geçirdi.

Kaynak, AWP'ye, ordu heyetinin Sınır Tanımayan Doktorlar ile İtalyan ve Norveç kuruluşlarından Hartum'daki çalışmalarını durdurmalarını istediğini ve insani yardım ve sağlık çalışanlarına bir ay boyunca vize vermeyi reddettiğini söyledi.

Sudan'daki Sınır Tanımayan Doktorlar cuma günü yaptığı açıklamada, geçen hafta el-Ban Cedid Hastanesi'ndeki çalışan sayısını minimuma indirmek gibi zor bir karar almak zorunda kaldıklarını bildirdi.

Facebook hesabında yayınlanan açıklamada “Bu önlem, çalışanların hareketlerine uygulanan katı kısıtlamaların ve yetkililerin seyahat izinlerini vermede gecikmesinin ardından geldi” ifadeleri yer aldı. El-Ban Cedid Hastanesi, Kuzey Hartum’da tedavi hizmetleri sunan tek merkez olarak görev yapıyor.

Fotoğraf Altı: Ordu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki çatışmalar nedeniyle güney Hartum'da yaşayanlar evlerini terk ediyor. (Reuters)
Ordu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki çatışmalar nedeniyle güney Hartum'da yaşayanlar evlerini terk ediyor. (Reuters)

Kaynak, geçtiğimiz ay Cidde'de insani taahhütlerin ve güven artırıcı önlemlerin imzalanmasından bu yana tek bir maddenin uygulanmadığını ve etkilenen bölgelere tek bir kamyonun bile girmediğini bildirerek şunları söyledi:

“Ordunun sadece bu turdaki değil, son turdaki taahhütlerinden de geri adım atması ve müzakere konusunda ciddi olmadığını kanıtlaması üzerine, arabuluculuk 1 Aralık'ta müzakereleri herhangi bir ilerleme kaydedemeden askıya aldı.”

Milli Ümmet Partisi: Hayal kırıklığı

Diğer yandan Milli Ümmet Partisi Genel Başkanı Fadlallah Burma Nasır dün yaptığı açıklamada, Cidde Müzakereleri’nin başarısızlıkla sonuçlanmasının Sudan halkı için bir hayal kırıklığı olduğunu söyledi. Medyadaki gerilimin ve akılsızca konuşmaların, savaşın her iki tarafında da önceki turlarda kararlaştırılanları uygulama ve ateşkes anlaşmasına varma konusunda siyasi irade eksikliğine işaret ettiğini de sözlerine ekledi.

Milli Ümmet Partisi’nin aşırılık yanlısı tarafı müzakerelerin başarısızlığından sorumlu tuttuğunu ifade eden Nasır, sorumsuz ifadelerin, suçlamaların dağıtılmasının ve sorumlulukların reddedilmesinin bu anlaşmaya varma iradesinin eksikliğini doğruladığını kaydetti.

Nasır, her iki tarafa da verdikleri sözlere uymaları, ulusal sorumluluklarını hissetmeleri ve gerçek barışa ulaşmak amacıyla Cidde'deki müzakere sürecini başarılı kılmak için çok çalışmaları yönünde çağrıda bulundu.

Nasır ayrıca tüm ulusal güçlere, savaşın devamını isteyenlere karşı mücadelede güçlerini birleştirmeleri ve arabulucuların iki tarafın anlaşmaya varması için her türlü desteği sağladığı Cidde Platformu’nda gösterilen çabaları desteklemeleri çağrısı yaptı.



Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
TT

Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump’ın, Gazze’deki ateşkes anlaşmasının “ikinci aşamasının değiştirileceği” yönündeki kısa ve belirsiz açıklaması, bu değişikliğin ne anlama geldiğine ilişkin soruları gündeme taşıdı.

Uzmanlara göre Trump’ın işaret ettiği değişiklik, anlaşmanın uygulanma biçiminde bir revizyon anlamına geliyor. Buna göre, İsrail’in hâlihazırda yüzde 55’ini kontrol ettiği Gazze’den çekilmesi ve Hamas’ın silahsızlandırılmasına geçilmesi yerine, 17. maddenin devreye alınması söz konusu olabilir. Bu madde, barış planının taraflardan biri kabul etmese bile tek taraflı olarak ilerletilmesine imkân tanıyor.

10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasındaki 17. madde, Hamas’ın öneriyi geciktirmesi veya reddetmesi halinde, “yardımların genişletilmesi dahil, planın belirtilen unsurlarının, İsrail ordusunun terörden arındırılmış olarak uluslararası istikrar gücüne devrettiği bölgelerde uygulanacağını” düzenliyor.

Geçen ekim ayında Hamas ile İsrail arasında imzalanan “barış belgesi” sadece birinci aşamayla ilgili maddeleri içeriyordu. Bu aşama; ilk ateşkes, İsrail güçlerinin geri çekilmesi, esir takası ve insani yardım girişlerinin kolaylaştırılmasını kapsıyor. Ancak savaş sonrası Gazze’nin yönetimine ilişkin “ikinci aşama” konusunda resmî bir mutabakat sağlanmış değil.

Perşembe günü yaptığı açıklamada Trump, planın ikinci aşamasının “çok yakında değiştirileceğini” söyledi. Açıklama, sürecin tıkanması ve sahadaki ilerlemenin sınırlı kalması nedeniyle endişelerin arttığı bir döneme denk geldi; ancak Trump değişikliğin içeriğine dair ayrıntı vermedi.

Görsel kaldırıldı.
Filistinli bir kadın, İsrail'in Han Yunus'ta düzenlediği bir baskın sonucu akrabalarından birinin öldürülmesine tepki gösteriyor (AFP)

Ahram Siyaset ve Strateji Merkezi İsrail Çalışmaları uzmanı Dr. Said Okaşa, (Saeed Okasha) Trump’ın sözünü ettiği değişikliğin büyük olasılıkla 17. maddeye dayanacağını belirtiyor. Okaşa’ya göre bu adım, “eski Gazze” ve “yeni Gazze” ayrımını güçlendirecek bir fiili bölünmeye kapı aralayabilir. Bu yaklaşımı geçen ay ABD’nin bölge özel temsilcisi Steve Witkoff’un da çeşitli görüşmelerde dile getirdiğini hatırlattı.

Okkaşa, anlaşmanın geçen ay Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından onaylandığını anımsatarak, Hamas’ın silahsızlanma sürecine yanıt vermemesi gibi gerekçelerle 17. maddenin yeniden devreye sokulmasının mümkün olduğunu söyledi. Uzman, böyle bir senaryonun Gazze’de “ne savaş ne barış” şeklinde sürecek bir çıkmaz yaratabileceğini ifade etti.

Görsel kaldırıldı.
Filistinliler, Cebaliye'de yıkılan binaların enkazı arasında sokaklara kurulmuş çadırların yanından geçiyor (AFP)

Filistinli siyaset analisti Dr. Ayman el-Rakkab da, Trump’ın değişiklik açıklamasının içeriğinin belirsizliğine işaret ederek, “İsrail’in bölgede kalma isteğiyle birleştiğinde, Gazze’nin fiilen ikiye bölünmesi ihtimali güçleniyor” değerlendirmesinde bulundu.

Bu belirsizlik sürerken, Axios haber sitesi Trump’ın 25 Aralık’tan önce Gazze’de barış sürecinin ikinci aşamasına geçileceğini açıklamayı planladığını duyurdu. Habere göre Washington, Gazze’de oluşturulacak yeni yönetim yapısı ve uluslararası istikrar gücünün son hazırlıklarını tamamlıyor. ABD Başkanı’nın, bu adımları görüşmek üzere İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile ay sonundan önce bir araya gelmesi bekleniyor.

İkinci aşamanın önünde ciddi engellerin olduğunu ifade eden Rakkab: “Barış Konseyi ile teknokrat hükümet henüz kurulmadı. Güvenliği devralacak polis gücü ve uluslararası istikrar kuvveti oluşturulmadı. Bu nedenle somut bir hareketin en erken ocak ayında mümkün olabileceğini düşünüyorum” dedi.

Okaşa, yakın vadede İsrail’in kontrolde tuttuğu bölgeyi yüzde 60 seviyesine çıkarmaya çalışabileceğini, ancak anlaşmanın genel çerçevesinde büyük bir tırmanış beklemediğini belirtti.

Geçtiğimiz günlerde Yedioth Ahronoth, İsrail’in yaklaşık iki milyon Filistinliyi sarı çizginin doğusunda İsrail kontrolündeki yeni bölgelere yeniden yerleştirmeyi, Hamas kontrolündeki bölgeleri tamamen sivillerden boşaltmayı ve Hamas unsurlarını bu bölgelerde aşamalı şekilde takip etmeyi içeren bir plan hazırladığını yazmıştı. Şarku’l Avsat’ın  Telegraph gazetesinin Batılı diplomatlara dayandırdığı haberinden aktardığı bilgilere göre ABD planının Gazze’nin kalıcı biçimde ikiye ayrılması riskini barındırdığını bildirmişti.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ise geçtiğimiz günlerde Barselona’da AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ile yaptığı görüşmede, Gazze ile Batı Şeria’nın birliğinin korunması gerektiğini vurgulayarak, ayrıntıları tartışılan hiçbir adımın “bölünmeyi pekiştirmesine” izin verilemeyeceğini söyledi. Abdulati, çarşamba günü yaptığı başka bir açıklamada da, “Gazze’nin bölünmesini konuşmak dahi mümkün değildir. Gazze, Doğu Kudüs dâhil olmak üzere, kurulacak Filistin devletinin ayrılmaz bir parçasıdır” dedi.

Uzman Okaşa’ya göre Mısır, hem Gazze’nin bölünmesini hem de anlaşmayı zayıflatacak her türlü değişikliği engellemek için diplomatik çabalarını sürdürecek. Buna karşın, Trump’ın planı etrafındaki belirsizlik nedeniyle önümüzdeki döneme ilişkin tüm senaryolar hâlâ masada.


Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
TT

Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)

Lübnan Cumhurbaşkanlığı, Cumhurbaşkanı Joseph Avn’ın bugün ülkede bulunan Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle bir araya geldiğini açıkladı. Görüşmede Avn, Lübnan ordusunun görevini tamamlaması için destek çağrısında bulunarak, İsrail’in Güney Lübnan’dan çekilmesi için baskı yapılmasını talep etti.

Cumhurbaşkanlığı, heyetin ‘uluslararası kararların uygulanması yoluyla Lübnan’da istikrarı destekleme ve ülkelerin Lübnan ordusuna yardım ederek birliklerini tamamlamaya ve silah tekelini sağlamaya hazır olduklarını’ belirttiğini duyurdu.

Açıklamada Avn’ın, Lübnan’ın uluslararası kararları uygulama taahhüdünü yinelediği ve “İsrail tarafını ateşkesi uygulamaya ve çekilmeye zorlamamız gerekiyor; bu konuda sizden destek bekliyoruz” ifadelerini kullandığı kaydedildi.

Geçen yıl kasım ayında, ABD arabuluculuğunda İsrail ile Hizbullah arasında bir ateşkes sağlanmıştı. Bu ateşkese rağmen, İsrail hâlâ Güney Lübnan’daki bazı noktalarda kontrolünü sürdürüyor ve ülkenin doğusu ile güneyine yönelik saldırılarını devam ettiriyor.


Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
TT

Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)

Ukrayna Dışişleri Bakanı Andriy Sibiga, dün Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'na (AGİT) yaptığı açıklamada, Ukrayna'nın Rusya ile "taviz değil, gerçek barış" istediğini söyledi.

Güvenlik ve insan haklarına odaklanan bir kuruluş olan AGİT, savaş sonrası Ukrayna'da rol oynamayı hedefliyor.

ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ABD elçileri arasında "oldukça iyi" olarak nitelendirdiği görüşmelerin ardından çarşamba günü yaptığı açıklamada, barış görüşmelerine giden yolun şu anda belirsiz olduğunu söyledi.

Sibiga, örgütün yıllık bakanlar kurulu toplantısından önce, "Münih'te gelecek nesillere ihanet edenlerin isimlerini hâlâ hatırlıyoruz" diyerek, "Bu bir daha asla olmamalı. İlkelerden taviz verilmemeli ve uzlaşmaya değil, gerçek barışa ihtiyacımız var" ifadelerini kullandı.

devfdr
Rus askerleri Kursk bölgesindeki Sudzha’da devriye geziyor (Arşiv- AP)

Bakan, görünüşe göre İngiltere, Fransa ve İtalya'nın Adolf Hitler'in o dönem Çekoslovakya olan toprakları ilhak etmesini kabul ettiği 1938 tarihli Nazi Almanyası anlaşmasına atıfta bulunuyordu. Bu anlaşma, tehditkâr bir güçle yüzleşmemenin işareti olarak yaygın olarak kullanılıyor.

Sibiga, ABD'ye barışı sağlama çabalarından dolayı teşekkür etti ve Ukrayna'nın "bu savaşı sona erdirmek için mümkün olan her fırsatı değerlendireceğine" söz verdi. "Avrupa geçmişte çok fazla adaletsiz barış anlaşması imzaladı. Hepsi yeni felaketlere yol açtı" diye ekledi.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy dün, ekibinin Amerika Birleşik Devletleri'ndeki toplantılara hazırlandığını ve Trump'ın temsilcileriyle diyaloğun devam edeceğini söyledi.

Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Rusya ve Avrupa ile Orta Asya'nın büyük bir bölümünü içeren 57 üye ülkeyi kapsayan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), Soğuk Savaş döneminde Doğu-Batı diyaloğu için kilit bir forum olarak ortaya çıktı.

Örgüt son yıllarda, Rusya'nın kilit kararların uygulanmasını engellemesi ve örgütü Batı kontrolü altında olmakla suçlamasıyla sık sık çıkmaza giriyor. Rusya, açıklamasında Ukrayna'nın AGİT gündemine "tamamen hakim olmasından" şikayet etti.