Kuş, el-Mevla ve el-Hüseyin… ‘Beşir'in güçlü adamları’ Washington'un yaptırımlarının kılıcı altında

Bu üç isim, Sudan'daki 2019 Devrimi öncesi ve sonrasında geniş bir nüfuza sahip oldu ve önemli rol oynadı.

(Sağdan sola) Muhammed Ata el-Mevla, Osman el-Hüseyin ve Salah Kuş.
(Sağdan sola) Muhammed Ata el-Mevla, Osman el-Hüseyin ve Salah Kuş.
TT

Kuş, el-Mevla ve el-Hüseyin… ‘Beşir'in güçlü adamları’ Washington'un yaptırımlarının kılıcı altında

(Sağdan sola) Muhammed Ata el-Mevla, Osman el-Hüseyin ve Salah Kuş.
(Sağdan sola) Muhammed Ata el-Mevla, Osman el-Hüseyin ve Salah Kuş.

ABD Hazine Bakanlığı, eski Sudan Devlet Başkanı Ömer el-Beşir döneminin önde gelen üç güçlü ismine yeniden yaptırım uyguladığını bildirdi. Bildiride, bahsi geçen üç kişinin Beşir'in iktidarını deviren 2019 Devrimi öncesi ve sonrasındaki rolleri dikkat çekildi. Ayrıca Washington yönetiminin bu kişilere yönelik suçlamalarının eski rejimin iktidarda olduğu dönemle sınırlı olmadığı, aksine rejimin devrilmesinden sonraki uygulamalarını da kapsadığı belirtildi.

ABD tarafından yaptırım uygulanan ‘güçlü yetkililer’ şunlar: Güvenlik Servisi Başkanı istihbaratçı Salah Abdullah Kuş, (Salah Abdullah Gosh) güvenlik servisi başkanlığını paylaştığı rakibi Muhammed Ata el-Mevla ve son olarak Beşir'in ofisinin müdürü eski bakan Taha Osman el-Hüseyin.

Bazen farklı çıkarlara sahip olmalarına ve bazen de aralarındaki çatışmalara rağmen, pazartesi akşamı açıklanan ABD yaptırımları, Sudanlı üç meslektaşı ve tarafı bir araya getirdi. ABD'nin açıklamasında üçlüye yönelik olarak “ülkede güvenlik ve istikrarın baltalanmasında rol oynadıkları” suçlaması yer aldı. Açıklama, Sudan'da istikrarı bozan ve demokrasiyi baltalayanlara yaptırım uygulanmasını öngören bir icra emrine dayanıyor.

ABD Hazine Bakanlığı, hem Kuş'u hem de el-Mevla'yı “eski rejimin unsurlarını iktidara getirmek ve sivil bir hükümet kurma çabalarını baltalamaktan” sorumlu tutarken, el-Hüseyin’i “HDK’ye askeri ve maddi destek sağlamakla” suçladı.

ABD Hazine Bakanlığı'nın kararıyla bu üç isim, 2021'de Sudan Ordusu Komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan liderliğindeki 25 Ekim darbesinin ve geçtiğimiz Nisan ayında ordu ile HDK arasında başlayan savaşın arkasında olmakla suçlanan İslamcı isim Ali Ahmed Karti ve HDK’nin ikinci adamı Abdurrahim Daklu’nun da aralarında bulunduğu eski yetkililere uygulanan yaptırımlar listesine katılmış oldu.

ABD yaptırımlarına maruz kalan bu son üç kişi kim? Sudanlılar onlar hakkında ne biliyor?

Kara kutu

Salah Kuş, 1999 yılında Genel İstihbarat Servisi'nin direktörlüğüne getirilinceye kadar, istihbaratın temel direklerinden biri olarak kabul edildi. Kuş’un çalışmaları on yıldan fazla bir süreye tekabül eden iki dönemi kapsadı. Görevden alınıp hapse atıldıktan sonra 11 Şubat 2018'de yeniden teşkilatın başına getirilen Kuş, Beşir liderliğindeki İslamcı rejimin 11 Nisan 2019'da yıkılmasına kadar bu görevde kaldı.

Kuş, ülkedeki en tehlikeli teşkilatın başında bulunduğu süre boyunca büyük insan hakları ihlallerinde bulunmakla suçlandı. Hartum ve Darfur'da sivillere karşı işlenen suçlarda da adı geçti. Kuş’un suçlama listesi ‘tutuklama, işkence ve yargısız infazı’ içeriyor. Teşkilatın Kuş dönemindeki uygulamaları dehşet verici olarak değerlendiriliyor.

Görevden ayrıldıktan sonra bile sessiz kalmaya alışık olmayan Kuş, Beşir döneminde bunu denedi ve ilk kez istihbarat servisinin başından ayrıldıktan sonra Cumhurbaşkanlığı Güvenlik Danışmanı olarak atandı. 2013 yılında ordu subaylarıyla birlikte Beşir'e karşı bir darbe girişimine katılmakla suçlanan Kuş, görevinden alındı ve cumhurbaşkanlığı affıyla serbest bırakılana kadar cezaevinde kaldı.

Kuş'un özel yetenekleri sayesinde 2018 başlarında sağlığına kavuşan Beşir, herkesi hayrete düşüren bir kararla istihbarat servisinin başındaki Muhammed Ata el-Mevla'yı görevden alarak Kuş’u yeniden teşkilatın başına atadı. Kuş, Beşir rejiminin düşüşüne kadar Güvenlik ve İstihbarat Servisi koltuğunda kaldı. Beşir, Kuş’un yönetime karşı yapılan ilk protestoları bastırmada başarılı olacağını umuyordu, ancak Kuş, barışçıl protestocularla karşılaşması ve onlarca kişinin ölümüne yol açan şiddete rağmen devrimi bastırmada başarılı olamadı.

Kuş, Sudan'da bulunan aşırılık yanlısı güçler ve şiddet yanlısı grupların geniş kesimleriyle iç içe olan Sudan istihbarat servisinin başındaki konumu nedeniyle, ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) ile Washington yönetimi ve Beşir rejimi arasındaki aleni düşmanlık durumunun ötesine geçen özel bir ilişki kurabildi. Aynı zamanda terörizmin resmi sponsorları olarak sınıflandırılan ülkelere Washington yönetimi tarafından uygulanan abluka, ekonomik ve ticari yaptırımları da aştı.

İslamcı hükümetin aşırılık yanlısı hareketlerle ilişkilerini yöneten Kuş, El Kaide lideri Usame bin Ladin, ‘Çakal Carlos’ ve diğer bazı isimleri ağırlamak da dahil olmak üzere radikal gruplarla güçlü ilişkiler kurdu. Ancak Kuş elindeki bilgileri CIA ile ilişkilerini güçlendirmek için kullandı. Öyle ki muhalifleri onu “radikal müttefiklerine ihanet etmek ve tüm dosyalarını ABD’ye teslim etmekle” suçladı. Her ne olduysa Washington yönetimi, Beşir'in devrilmesinden sonra Kuş’un ABD'ye seyahat etmesini yasakladı.

Kuş, Beşir'in iktidarının düşeceğinden emin olduktan sonra bazı siyasi güçlerle iletişim kurarak bir sonraki aşamada varlığını garanti altına alma karşılığında onları desteklemeye hazır olduğunu ifade etti. Kuş, bazılarının da gördüğü gibi devrimden kâr elde etmeye çalıştı. Ancak halk baskısı Kuş’u devirdi. Güvenlik görevinden istifa etmek zorunda kalan Kuş, tutuklanıp mahkemeye çıkarılmadan önce gizlice ülke dışına kaçtı. Geçtiğimiz yıl Kahire'de Sudanlı bir grupla görüşürken çekilmiş bir fotoğrafı yayıldı.

İkinci adam

Tıpkı ABD yaptırımlarının Kuş ile Muhammed Ata el-Mevla'yı bir araya getirmesi gibi, geçmiş dönümde de el-Mevla, Kuş’un yerini alarak Sudan istihbarat teşkilatının başına geçmişti. El-Mevla, milletvekilliği görevinden sonra Kuş döneminde istihbarat teşkilatında ikinci adam olarak görev yaptı.

Yaptırım uygulanan üçüncü kişi olan Beşir'in ofis müdürü Taha Osman el-Hüseyin’in Kuş'un görevden alınmasında ve yerine el-Mevla'nın atanmasında önemli rol oynadığına inanılıyor.

Devlet aygıtını ve güvenlik hizmetlerini Beşir'in mührüyle kontrol etmeye devam eden Kuş'un devrilmesinden sonra el-Mevla ve el-Hüseyin sağlam bir ittifak kurdu. Ancak Beşir, onları bir kez daha şaşırttı ve Kuş'u yeniden güvenlik ve istihbarat servisinin müdürü olarak atadı. El-Mevla, Hartum'un Washington Büyükelçiliği görevinden alındı ve Beşir yönetimi devrilene kadar ABD’de kaldı. O dönem, Beşir ile yardımcısı Bekri Hasan Salih arasındaki anlaşmazlıkların, el-Mevla'nın devrilmesine yol açtığı bildirildi.

Ofis yöneticisi

Beşir, 9 Haziran 2015'te, el-Hüseyin'in geniş yetki ve nüfuza sahip olarak Devlet Bakanı ve Cumhurbaşkanlığı ve Bakanlar Kurulu Ofisi Genel Müdürü olarak atanmasını öngören bir kararname yayınladı. Taha'nın el-Mevla'nın yardımıyla Kuş'a karşı yapılan komploda önemli bir rol oynadığı ve bunun da Beşir'in onu görevden almasına yol açtığı biliniyor.

Beşir’in ofisinin müdürünün etkisi zamanla büyük ölçüde arttı. İslamcı muhaliflerinden gelen bilgilere göre ülkenin fiili yöneticisi haline geldi ve aynı zamanda siyasi sahnenin kontrolünü de ele geçirdi. Bu kampanyaların ışığında Beşir, onu görevinden almak ve yerine akrabası Hatem Hasan Buheyt'i atamak zorunda kaldı.



BM uyardı: Gazze Şeridi beka tehdidiyle karşı karşıya

İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan bir kare (Reuters)
İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan bir kare (Reuters)
TT

BM uyardı: Gazze Şeridi beka tehdidiyle karşı karşıya

İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan bir kare (Reuters)
İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan bir kare (Reuters)

Birleşmiş Milletler (BM) tarafından bugün yapılan açıklamada, İsrail'in Gazze Şeridi’nde yürüttüğü savaşın bölgenin ekonomisini mahvettiğini ve Filistin topraklarının ‘bekasını’ tehdit ettiğini belirterek, uluslararası ‘acil’ müdahale çağrısında bulundu.

BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) tarafından yayınlanan yeni bir raporda, Gazze'nin yeniden inşasının maliyetinin 70 milyar doları aşacağı ve onlarca yıl sürebileceğini belirtildi. Raporda, savaş ve ablukanın ‘Filistin ekonomisinde eşi benzeri görülmemiş bir çöküşe’ neden olduğu uyarısında bulunuldu.

Askeri operasyonların hayatta kalmanın her temel unsurunu önemli ölçüde zayıflattığı ifade edilen raporda, “Gazze Şeridi, gıdadan barınmaya ve sağlık hizmetlerine kadar insan eliyle yaratılmış bir uçuruma itildi” denildi.

Sistematik bir şekilde devam eden yıkımın, Gazze'nin kendini yaşayabilir bir alan ve toplum olarak yeniden inşa etme yeteneğini zedelediği belirtilen raporda, 7 Ekim 2023 tarihinde Hamas ve diğer Filistinli silahlı grupların İsrail'in güneyine düzenlediği saldırıda çoğu sivil olmak üzere bin 221 kişi ölürken İsrail, Gazze Şeridi’ne  iki yıl süren yıkıcı bir savaş başlattı.

cdvfgthy
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’na geri dönen yerinden edilmiş Filistinlilerin görüldüğü havadan çekilmiş bir fotoğraf (AFP)

BM’nin güvenilir kabul ettiği Gazze Sağlık Bakanlığı'nın verilerine göre İsrail, Hamas'ın saldırısına misilleme olarak Gazze Şeridi’ne düzenlediği hava ve kara saldırılarında çoğu kadın ve çocuk olmak üzere en az 69 bin 756 Filistinliyi öldürdü.

Savaş, Gazze Şeridi'nde büyük yıkıma ve BM’nin bazı bölgelerde kıtlık ilan etmesine neden olan bir insani krize yol açtı.

UNCTAD raporuna göre Gazze Şeridi'ndeki yıkımın boyutu, ard arda ekonomik, insani, çevresel ve sosyal krizleri tetikleyerek, bölgenin gelişme düzeyindeki düşüşü tam bir yıkıma dönüştürdü.

Raporda, çift haneli büyüme ve önemli dış yardım desteğine rağmen, Gazze'nin 7 Ekim 2023 öncesi refah düzeyine geri dönmesinin onlarca yıl sürebileceği vurgulandı.

UNCTAD, koordineli uluslararası yardım, havale işlemlerinin yeniden başlatılması ve ticaret, hareket ve yatırım kısıtlamalarını hafifletmeye yönelik önlemleri bir araya getiren kapsamlı bir kurtarma planı çağrısında bulundu.

Gazze halkı ‘ciddi ve çok boyutlu bir yoksullukla’ karşı karşıya kalırken, UNCTAD, Gazze'deki her bireye yenilenebilir ve koşulsuz aylık nakit transferi sağlayan kapsamlı bir acil temel gelir programının başlatılmasını istedi.

Raporda, Gazze ekonomisinin 2023-2024 döneminde yüzde 87 oranında küçüldüğü ve kişi başına düşen gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYİH) 161 dolar gibi cüzi bir rakama gerilediği, bu rakamın da küresel olarak en düşük oranlardan biri olduğu belirtildi.

Öte yandan Batı Şeria'da durum o kadar vahim olmasa da raporda ‘şiddet, Yahudi yerleşim birimlerinin inşasındaki hız ve işçi hareketliliğine getirilen kısıtlamaların’ buranın ekonomisini vurduğu ve UNCTAD'ın verileri kaydetmeye başladığı 1972 yılından bu yana en kötü ekonomik gerilemeye yol açtığı ifade edildi.


Gazze Şeridi'nin güneyinde çadırlar sular altında kaldı: İnsani kriz derinleşiyor

Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta zor şartlarda yaşıyorlar (AFP)
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta zor şartlarda yaşıyorlar (AFP)
TT

Gazze Şeridi'nin güneyinde çadırlar sular altında kaldı: İnsani kriz derinleşiyor

Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta zor şartlarda yaşıyorlar (AFP)
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta zor şartlarda yaşıyorlar (AFP)

Gazze Şeridi’nin güneyinde yer alan Han Yunus kentinin Mevasi bölgesinde, bugün (Salı) sabah saatlerinde etkili olan yoğun yağışlar sonucu çok sayıda sığınmacı çadırı sular altında kaldı.

d
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş kişiler için kurulan geçici kampta, Filistinli çocuklar yağmurdan korunmaya çalışıyor (AFP)

Filistin Haber Ajansı WAFA bölgede çok sayıda çadırın yağmur suları nedeniyle zarar gördüğünü ve kullanılamaz hale geldiğini bildirdi. Kurtarma ekipleri su baskınından etkilenen çadır alanlarına müdahalelerini çeşitli noktalarda sürdürüyor.

csdfrg
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta, yağmur sonrası eşyalarını düzenleyen Filistinli bir aile (AFP)

Gazze Şeridi genelinde şiddetli sağanak yağış ve fırtınalarla birlikte sığınmacı kamplarında ek olumsuzluklara yol açmaktadır.

Öte yandan, 15 Kasım’da meydana gelen yağışlar sırasında da binlerce çadırın su baskını nedeniyle zarar görmüştü.

sd
Filistinliler, sular altında kalan sokaklardan, eşek arabalarıyla geçiyor (DPA)

 


Trablus, sınırların güvenliğini sağlama ve eğitim konusunda Türkiye’nin uzmanlığından yararlanmayı düşünüyor

UBH İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, pazartesi günü Libya'nın başkenti Trablus’ta Türk mevkidaşı Ali Yerlikaya'yı ağırlarken (İçişleri Bakanlığı)
UBH İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, pazartesi günü Libya'nın başkenti Trablus’ta Türk mevkidaşı Ali Yerlikaya'yı ağırlarken (İçişleri Bakanlığı)
TT

Trablus, sınırların güvenliğini sağlama ve eğitim konusunda Türkiye’nin uzmanlığından yararlanmayı düşünüyor

UBH İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, pazartesi günü Libya'nın başkenti Trablus’ta Türk mevkidaşı Ali Yerlikaya'yı ağırlarken (İçişleri Bakanlığı)
UBH İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, pazartesi günü Libya'nın başkenti Trablus’ta Türk mevkidaşı Ali Yerlikaya'yı ağırlarken (İçişleri Bakanlığı)

Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ile iki ülke arasındaki güvenlik iş birliğini güçlendirmenin yollarını görüştü.

Libya İçişleri Bakanlığı tarafından dün yapılan açıklamada, başkent Trablus'ta düzenlenen ve çok sayıda güvenlik yetkilisinin katıldığı toplantıda ‘karşılıklı çıkar alanlarında ortak koordinasyonun yönlerinin’ ele alındığını belirtildi. Açıklamada ayrıca toplantı sırasında ‘hedefli eğitim ve yeterlilik programları ile Libya İçişleri Bakanlığı personelinin yeteneklerinin geliştirilmesinin’ yanı sıra ‘düzensiz göçle mücadele, sınırların güvenliği ve Türkiye'nin uzmanlığından yararlanma ile ilgili konulara’ değinildiği belirtildi.

fvg
Dün başkent Trablus'ta Libya ve Türkiye heyetleri arasında yapılan toplantı (İçişleri Bakanlığı)

İçişleri Bakanı Yerlikaya’nın Trablus ziyareti, General Halife Hafter'in oğlu ve Libya Ulusal Ordusu (LUO) Genel Komutan Yardımcısı Orgeneral Saddam Hafter’in geçtiğimiz hafta sonu Türkiye'nin başkenti Ankara'da siyasi ve askeri düzeyde gerçekleştirdiği toplantıların ardından geldi.

Libya İçişleri Bakanı Trablusi, bakanlığının ‘ülkenin son yıllarda karşılaştığı zorluklara ve bunların güvenlik durumuna etkisine rağmen büyük çaba sarf ettiğini’ söyledi.

Gidişatı iyileştirmek için çalışmaların sürdüğünü ve bir dizi olumlu sonucun elde edildiğini vurgulayan Trablusi, bakanlığın, Avrupa Birliği (AB) ve Afrika ülkeleriyle doğrudan iletişim kanalları aracılığıyla yasadışı göç konusuna ‘özel önem’ verdiğini kaydetti.

Trablusi, Libya İçişleri Bakanlığı’nın güvenlik planının, sınırların güvenliğini sağlamaktan başlayarak, ardından çöl ve şehirlerin, son olarak da kıyıların güvenliğini sağlamayı içeren aşamalı bir yaklaşım benimsediğini, ayrıca göçmenler için gönüllü geri dönüş programını uyguladığını ve insan kaçakçılığına karışan organize suç çetelerini takip ettiğini de sözlerine ekledi.

Libya İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada Bakan Yerlikaya’nın Libya İçişleri Bakanlığı’nın çabalarını övdüğünü ve Türkiye’nin düzensiz göçle mücadeledeki deneyimini ve son yıllarda elde ettiği olumlu sonuçları paylaştığını aktardı. İçişleri Bakanlığı, bu toplantının, istikrarı artırmak ve güvenlik alanındaki kurumsal çalışmaların konsolidasyonunu desteklemek amacıyla dost ülkelerle etkili iş birliği olanakları oluşturma yönündeki devam eden çabaları çerçevesinde gerçekleştirildiğini belirtti.

Saddam Hafter, birkaç gün önce Ankara'da Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Savunma Bakanı Yaşar Güler ile bir araya geldi.

LUO Genel Komutanlığı tarafından yapılan açıklamada, Ankara’daki görüşmelerde uluslararası sahnedeki son gelişmeler hakkında görüş alışverişinde bulunulduğu belirtilirken, “Savunma Bakanı Güler ile iki ülke arasındaki askeri iş birliğini güçlendirerek bölgedeki güvenlik sorunlarının çözümüne katkıda bulunacak ve güvenlik ve istikrar çabalarını destekleyecek yollar tartışıldı” denildi.

Öte yandan UBH Başbakanı Abdulhamid ed-Dibeybe ile İngiltere'nin Libya’daki yeni Büyükelçisi Martin Reynolds arasında yapılan toplantıda düzensiz göç konusu başlıca gündem maddesi oldu.

İngiltere’nin Libya (Trablus) Büyükelçiliği tarafından sosyal medya platformu X üzerinden görüşmeye ilişkin yapılan kısa açıklamada, Büyükelçi Reynolds'un Libya'daki diplomatik görevinde ilk kez görüşmesini Dibeybe ile gerçekleştirdiği ve ‘yapıcı bir toplantı’ olduğu belirtildi. Açıklamada ayrıca toplantıda düzensiz göç, güvenlik ve ekonomik büyüme alanlarında ortak önceliklerin ele alındığı belirtildi.