Filistin Devlet Başkanı Abbas, ABD'li yetkiliyle "Gazze'yi" görüştü

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris’in Ulusal Güvenlik Danışmanı Philip Gordon ile İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik işgalini görüştü

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (sağ 5), ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris’in Ulusal Güvenlik Danışmanı Philip Gordon (sol 3) ile Ramallah'taki Başkanlık konutunda bir araya geldi (AA)
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (sağ 5), ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris’in Ulusal Güvenlik Danışmanı Philip Gordon (sol 3) ile Ramallah'taki Başkanlık konutunda bir araya geldi (AA)
TT

Filistin Devlet Başkanı Abbas, ABD'li yetkiliyle "Gazze'yi" görüştü

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (sağ 5), ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris’in Ulusal Güvenlik Danışmanı Philip Gordon (sol 3) ile Ramallah'taki Başkanlık konutunda bir araya geldi (AA)
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (sağ 5), ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris’in Ulusal Güvenlik Danışmanı Philip Gordon (sol 3) ile Ramallah'taki Başkanlık konutunda bir araya geldi (AA)

Filistin resmi haber ajansı WAFA'ya göre, Abbas ile Gordon, Ramallah'taki Başkanlık konutunda bir araya geldi.

Abbas, Gazze Şeridi'ne yönelik saldırıların durdurulması için ABD yönetiminin İsrail'e acil müdahale etmesi ve baskı yapması gerektiğini vurguladı.

"İsrail Gazze'de güvenli yer bırakmadı"

Filistin Devlet Başkanı, "İsrail, sivilleri, hastaneleri ve barınma merkezlerini hedef alarak işlediği katliamlarla Filistin halkına Gazze'de sığınabilecek güvenli bir yer bırakmadı." dedi.

Filistin halkının göçe zorlanmasına ilişkin Abbas, "Gazze Şeridi ve Kudüs dahil olmak üzere Batı Şeria'da, Filistin halkının zorla yerinden edilmesine izin vermeyeceğiz." ifadelerini kullandı.

"Barış ve güvenlik, İsrail işgalinin sona erdirilmesiyle mümkündür"

Filistin Devlet Başkanı, ABD'ye, "İsrail güçlerinin ve Yahudi yerleşimcilerin, sessiz ve planlı ilhakın yaşandığı Batı Şeria, Kudüs ve Ürdün Vadisi bölgelerinde, Filistinlilerin yerinden edilmesini hedefleyen saldırı, cinayet ve yıkımlarının engellenmesi için" müdahil olma çağrısında bulundu.

(AA)

Gazze'ye yönelik gıda, tıbbi ve insani yardımların yetersiz olduğuna dikkati çeken Abbas, bölgeye acilen su, elektrik ve yakıt sağlanması gerektiğinin altını çizdi.

Abbas, Gazze’deki hastanelerin ve sağlık tesislerinin binlerce yaralının tedavi görebilmesi için yeniden faaliyete geçirilmelerinin ve bu konuda gerekli yardımların sağlanmasının önemine vurgu yaptı.

Filistin Devlet Başkanı Abbas, şunları kaydetti:

Ne pahasına olursa olsun, Gazze Şeridi'ndeki halkımızdan vazgeçmedik, vazgeçmeyeceğiz. Gazze Şeridi, Filistin devletinin ayrılmaz bir parçasıdır. İşgal makamlarının Gazze Şeridi'nin herhangi bir bölümünü ayırma, işgal veya tecrit etme planlarını tamamen reddediyoruz ve bunların uygulanmasına izin verilmeyecek.

İki devletli çözümün uygulanmasının Filistin’in Birleşmiş Milletlere (BM) tam üye olmasıyla mümkün olacağını belirten Abbas, "Barış ve güvenliğin tesisi, İsrail işgalinin sona erdirilmesiyle mümkündür." diye konuştu.

İsrail ordusunun 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda 7 bin 112'si çocuk, 4 bin 885'i kadın olmak üzere 16 bin 248 Filistinli öldürüldü.



Cezayir destekli ayrılıkçı hareket Polisario Cephesi Türkiye’ye muhalif Suriyeli Kürtlere ev sahipliği yapmasının arkasındaki gerçek ne?

Cezayir’den Türkiye ile stratejik bağlarına rağmen Kürtlere ev sahipliği yapma hamlesi (Reuters)
Cezayir’den Türkiye ile stratejik bağlarına rağmen Kürtlere ev sahipliği yapma hamlesi (Reuters)
TT

Cezayir destekli ayrılıkçı hareket Polisario Cephesi Türkiye’ye muhalif Suriyeli Kürtlere ev sahipliği yapmasının arkasındaki gerçek ne?

Cezayir’den Türkiye ile stratejik bağlarına rağmen Kürtlere ev sahipliği yapma hamlesi (Reuters)
Cezayir’den Türkiye ile stratejik bağlarına rağmen Kürtlere ev sahipliği yapma hamlesi (Reuters)

Sagir el-Haydari

Cezayir destekli ayrılıkçı hareket Polisario Cephesi tarafından Cezayir’de düzenlenen bir konferansta Suriyeli Kürt liderlerin ve destekçilerinin ağırlanması, Ankara ile ilişkilere zarar verip vermeyeceğine dair soru işaretlerine yol açtı.

Türkiye Kürtlerin yoğunlukta olduğu YPG’nin ana omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) karşı sert bir tutum sergilerken, Suriye'de özerk bir yönetim kurulmasını reddediyor. Bu doğrultuda hem Irak hem de Suriye'de hızlı gelişmelere sahne olan PKK ve SDG kontrolü altındaki bölgelerine yoğun bombardımanlar düzenliyor.

Cezayir’in devrik Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed rejiminin düşmesinden haftalar sonra böyle bir hamlede bulunması, önemi ve Şam-Ankara-Cezayir hattına olası yansımaları konusunda spekülasyonlara kapıyı araladı.

Cezayir'in Fas'a karşı kullandığı ayrılıkçı hareket Polisario Cephesi lideri İbrahim Gali'nin de hazır bulunduğu konferansa katılan Kürt aktivistler ile İsveçli iklim aktivisti ve Kürt savunucusu Greta Thunberg, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ni (KDSÖY) simgeleyen Rojava bayrağını göndere çekti. Türkiye, PKK gibi Kürt hareketleri SDG ve YPG’yi ‘terör örgütleri’ olarak sınıflandırıyor.

Anlaşılmaz tutumlar

Bu gelişmeyi, Cezayir ile ilişkileri karanlık bir tünele giren Mali'de, iktidardaki askeri cunta ile Türkiye arasındaki yakınlaşmaya Cezayir'in karşılık verme çabası olarak değerlendirenler de var, bunu Rabat ile Ankara arasındaki yakınlaşmaya bir yanıt olarak değerlendirenler de.

Cezayir, kısa bir süre önce Türkiye ile stratejik ortaklık içindeydi. Bu, Ankara'nın Kuzey Afrika ülkesinde büyük yatırımlar yapmasına yol açtı.

Geçtiğimiz aylarda Cezayir'e karşı söylemini artıran ve onu defalarca Bamako'yu istikrarsızlaştırmaya çalışmakla suçlayan Türkiye ile Mali'deki askeri cunta arasında kayda değer bir yakınlaşma yaşandı. Mali’deki askeri cunta yönetimi, Türkiye'den insansız hava araçları (İHA) satın aldı. Cezayir ordusu Eylül 2024'te bunlardan Bayraktar TB2 model İHA’yı iki ülke arasındaki sınır bölgesinde tespit etti.

xz scdfvbg
Temkinli davranan Ankara’dan Cezayir'in Suriyeli Kürtlere ev sahipliği yapma hamlesi

hakkında kamuoyu önünde yorum yapılmadı (AFP)

Öte yandan Mali'de 2015 yılında imzalanan önemli bir anlaşmayla sonuçlanan uzlaşı çabalarına destek veren Cezayir, Bamako'yu kızdıran bir hamleyle Cumhurbaşkanı Abdelmecid Tebbun tarafından kabul edilen muhalif İmam Mahmud Diko gibi Malinin tartışmalı dini kanaat önderleri ve ayrılıkçı isimlerini ağırlamaktan çekinmedi.

Safsatalar

Türkiye, Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) yanı sıra PKK ve YPG'yi de zayıflatmaya çalışıyor. Cezayir'deki konferansa bu Kürt yapıları ve örgütlerinin üyeleri ve destekçileri katıldı.

Cezayirli siyasi araştırmacı Sabir Belidi yaptığı değerlendirmede, “Aslında Cezayir'e düşman olduğu bilinen çevreler tarafından Cezayir’de huzursuzluk yaratmak ve Ankara ile arasını açmak amacıyla Cezayir'in topraklarında Türk karşıtı bir yapılanmayı kabul ederek kamuoyuna Mali ordusunu destekleyen Türklerden intikam alındığı izlenimi verilmeye çalışılıyor. Bunlar safsatalardan ibaret” ifadelerini kullandı.

Cezayir'deki Kürt varlığının çok yeni ve son yıllarda Suriye krizinin dayattığı insani koşullarla ilgili olduğunu söyleyen Belidi, “Cezayir hükümeti Suriyeli mültecilerin kabulü için kimlik, etnik köken ve milliyet temelinde kabul gibi belirli bir kriter belirlemedi” dedi.

axscdfvgbrthy
Kürtler, Polisario Cephesi liderleriyle birlikte KDSOY’u simgeleyen Rojava bayrağıyla poz verdiler (Sosyal medya siteleri)

Türkiye'nin bunun Cezayir'in stratejik güvenliğine doğrudan bir tehdit olduğunu bilmesine rağmen Mali ordusunu çeşitli araçlarla hatta uzman ve teknisyenlerle desteklediği biliniyor. Ancak Cezayir'in, özellikle de konu son derece karmaşık olduğu için bu tür bir hesaplaşmaya başvurmadan Türklerle meseleyi ele almak için kendi kartları ve seçenekleri var.

İlişkiler tehlikede

Türkiye'nin bu hamleyle ilgili yorum yapmamış olması, özellikle de SDG ile Suriye’deki Türkiye destekli güçler arasındaki çatışmalar çerçevesinde bölgesel olarak çok önemli bir aşamaya gelinmişken, Ankara'daki resmi çevrelerin nasıl bir açıklama yapacağı konusundaki beklentileri arttırıyor.

Uluslararası ilişkiler uzmanı Taha Avdeoğlu yaptığı açıklamada, “Bu hamlenin, Türkiye-Cezayir ilişkilerini tehlikeye attığına şüphe yok. Fakat şimdiye kadar Ankara'dan herhangi bir yorum ya da bir kınama açıklaması duymadık. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hükümetinin Cezayir'in bu toplantıya ev sahipliği yapmasıyla ilgili bazı hususları beklediği aşikâr” dedi. Özellikle iki taraf arasında gerçekleşen ziyaretlerden sonra Türkiye'nin Cezayir ile ilişkilerini sürdürmek için çaba sarf edeceğine inandığını ifade eden Avdeoğlu, “Son dönemde Cezayir'in de Ankara'dan füze satın alma ve daha fazla iş birliği yapma arzusunu dile getirmesi nedeniyle aralarında stratejik ilişkiler söz konusu” şeklinde konuştu.

Türkiye'de Cezayir'in bu hamlesine ilişkin açıklama ya da detaylara dair bir beklenti ve bekleyişi olduğunu söyleyen Avdeoğlu, “Öyle görünüyor ki Ankara, bu Kuzey Afrika ülkesiyle büyük bir krizin başlamasını istemiyor. Ancak Türkiye’deki hem hükümete yakın hem de muhalif medya organları Ankara'yı Cezayir'le bu konuda bir anlaşmazlık yaşamaya itmeye çalışıyor” yorumunda bulundu.

Cezayir’in yanıtı

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia'dan aktardığı habere göre Cezayir cumhurbaşkanının resmî ikametgâhı olan el-Muradiye Sarayı'na yakın bir siyasi kaynak yaptığı açıklamada Cezayir'in Türkiye ile arasındaki ilişkileri germek istediği yönündeki iddiaları reddederek, meselenin Polisario Cephesi'nin Kürt liderleri Tinduf kamplarında ağırlamasıyla ilgili olduğunu söyledi. Kimliğinin gizli tutulması kaydıyla konuşan kaynak, konferansa ev sahipliği yapanın Cezayir değil, Polisario Cephesi olduğunun altını çizerek “Cezayir, Polisario Cephesi ile müttefik ve liderlerini ve mültecileri kendi topraklarında, Tinduf vilayetindeki kamplarda ağırlıyor” diye ekledi.

Öte yandan Cezayir'in Ankara'daki Büyükelçiliği de dün bir basın açıklaması yayınlayarak Fas'taki bazı medya kuruluşlarının Cezayir'in bir Kürt heyetine davetiye gönderdiği yönündeki iddialarını yalanladı. İddiaları ‘hayal ürünü’ olarak nitelendiren Cezayir'in Ankara Büyükelçisi Belani, “Bir Kürt heyetinin Cezayir'e davet edildiği iddialarının tamamen asılsız olduğunu belirtmek isterim” ifadelerini kullandı.

Cezayir ile Türkiye arasındaki güçlü ve stratejik ilişkilerinin, hiçbir karışıklığa veya düşmanca bir belirsizliğe uğramayacağını yineleyen Büyükelçi Belani, ülkesinin dış politikasının temel taşı olarak diğer ülkelerin iç işlerine karışmama ilkesine olan bağlılığını vurguladı.