Filistin sanatçı Ebu Amine İsrailli ırkçılar tarafından tehdit ediliyor

Sanatçı Ebu Amine’ye yapılanlar İsrail vatandaşı Arapları hedef haline getiren uygulamaların bir parçası

Filistinli Sanatçı Delal Ebu Amine
Filistinli Sanatçı Delal Ebu Amine
TT

Filistin sanatçı Ebu Amine İsrailli ırkçılar tarafından tehdit ediliyor

Filistinli Sanatçı Delal Ebu Amine
Filistinli Sanatçı Delal Ebu Amine

İsrail'in Nasıra kentinin güneyindeki Afula kasabasında yaşayan Filistinli sanatçı Delal Ebu Amine, evinin önüne gelen İsrailli ırkçılar tarafından saldırılarda ve tacizlerde bulunmalarının ardından Ebu Amine’nin avukatı Abir Bekir müvekkilinin hayatını tehdit eden bir tehlikeye karşı uyarıda bulundu.

Abir Bekir, sanatçı Delal Ebu Amine’nin 30 Ekim'den bu yana her gün evinin önünde duran ve İsrail bayrakları taşıyan onlarca Yahudi göstericinin tacizine maruz kaldığını söyledi. Sanatçı, çocuklarıyla birlikte evde mahsur kalırken evinin suyu kesildiğini de belirtti.

Sanatçı Delal Ebu Amine, Gazze'deki savaşın başlangıcında sosyal paylaşım sitesi olan X’te yayınladığı “La Galibe İllallah” (Allah'tan Başka Galip Olan Yoktur) mesajı nedeniyle soruşturma amacıyla tutuklanmıştı. İsrail polisi ve istihbaratı, bu paylaşımı sanatçının Gazze'deki Hamas hareketine destek mesajı olarak gördü ve sanatçıyı birkaç gün boyunca tutukladı.

Avukat Abir Bekir, bu tacize son vermek ve göstericilerin sanatçı Delal Ebu Amine’nin evine yaklaşmasını engellemek için aralarında polis, Afula belediyesi ve hükümetin adli danışmanının da bulunduğu çok sayıda resmi makama başvurduğunu ifade etti.

Bekir, olay yerine gelen polislerin göstericileri dağıtmadığını, bazen dayanışma içinde olduklarını ve "Hatikva" marşını söyleyerek ayakta beklediklerini söyledi.

Avukat Abir Bekir, sanatçı Delal Ebu Amine’nin hayatının tehlikede olduğunu belirterek, can güvenliğini korumak ve başına kötü bir şey gelmesini beklememek için Afula'daki evini terk etmesi gerektiğine inandığını söyledi. Bekir, sanatçı Amine'nin evine kendisine baskı yapmak ve bu faşist atmosferde evinde kalmaması konusunda onu ikna etmek için gittiğini açıkladı.

Avukat Bekir, göstericilere, tacizleri karşılığında onlara para verildiğini, bunların prensip sahibi değil, parayla tutulmuş insanlar olduklarını ifade ederken, “Yaklaşık bir buçuk aydır onlarca eylem yapan bu ırkçılar, ilkesel ya da ideolojik bir gerekçeyle gösteri yapmıyorlar, herhangi bir talepleri de yok, sadece Amine’nin evinin yanına bayrak asarak, şamdanlar yerleştirerek aileyi taciz etmeyi amaçlıyorlar, dedi.

Avukat, hükümetin hukuk danışmanına bir mektup yazarak bu saçmalığa bir son vermesini istediğini söyleyerek "Gazze'deki savaş nedeniyle evlerindeki Arapların kör nefretin kurbanı olmasını beklememeliyiz."ifadelerinde bulundu.

Foto: Muhammed Baraka, Gazze Savaşı'nın ardından İsrail polisi soruşturma odasının önünde (Şarku’l Avsat)
Muhammed Baraka, Gazze Savaşı'nın ardından İsrail polisi soruşturma odasının önünde (Şarku’l Avsat)

İsrail'de aşırı sağ iktidarın, Gazze halkıyla dayanışmasını engellemek amacıyla Arap vatandaşlara (1948 Filistinlileri) yönelik bir kışkırtma ve korkutma kampanyası yürütmesi dikkat çekici. Yüksek Takip Komitesi başkanı Muhammed Baraka ve İmtanes Şehade, Hanin Zaabi, Sami Ebu Şahade gibi diğer eski Knesset (İsrail Meclisi) üyeleriyle birlikte, diğer önde gelen liderler, sanatçılar ve nüfuz sahibi kişiler de dahil olmak üzere yüzlerce kişi tutuklandı.

Çarşamba günü onaylanan savaş bütçesinin artırılmasına ilişkin görüşmelerde hükümetin Arap belediyelerine ve eğitim programlarına ayrılan bütçeleri azaltmayı planladığı ortaya çıktı. Ulusal Güvenlik Konseyi ve Genel Güvenlik Servisi (Şin-Bet), Arap nüfusun yoğunlukta olduğu belediyelerin bütçesinde bir azalma konusunda uyarıda bulunarak, "böyle bir azalma Arap toplumunun İsrail toplumuna entegrasyonunu engelleyebilir ve şiddet olaylarının ortaya çıkması riskini artırabilir" dedi.

Foto: Çarşamba günü Tokyo'da İsrail büyükelçiliği yakınında düzenlenen Japon dayanışması ve "Gazze'nin bombalanmasını durdurun" pankartları (DPA)
Çarşamba günü Tokyo'da İsrail büyükelçiliği yakınında düzenlenen Japon dayanışması ve "Gazze'nin bombalanmasını durdurun" pankartları (DPA)

Devlet kanalı KAN, ilk kez 2024 bütçesinde indirim planının hazırlanmasının ardından yapılan değerlendirmede, “Arap toplumuna yönelik çok yıllı planlar ile bedevi topluma yönelik yapılan planların bütçelere verdiği zararın azaltılmasında güvenlik açısından büyük önem taşıdığını belirtti.

Ulusal Güvenlik Kurulu, beş yıllık planların, Yahudi ve Arap toplumları arasındaki uçurumun azaltılmasına katkıda bulunduğunu, bunun da düşmanlık ve şiddete katılımın meşruiyetinin azaltılmasını doğrudan etkilediğini belirtti. Rapora göre "Bütçelerin geniş çapta askıya alınması, güvenlik tarafında olumsuz ve aynı zamanda zor bir karşı tepkinin tetiklenmesine yol açabilir."

Raporda ayrıca, “herhangi bir indirim yapıldığı ölçüde, eğitim, çalışma, refah, istihdam ve sosyal güvenlik gibi Arap toplumunun karşılaştığı zorluklar için hayati öneme sahip alanlara zarar verilmesinden kaçınılması gerektiği de tavsiye edildi. Bu, toplumdaki yerel yetkililerin başkanlarıyla konuştuğunuzdan emin olunarak yapılmalıdır” diye belirtildi.



Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nden oluşan bir ekip, Yemen'in doğusunda istikrarı sağlamak amacıyla Aden'de

Yemen'in geçici başkenti Aden, (Reuters)
Yemen'in geçici başkenti Aden, (Reuters)
TT

Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nden oluşan bir ekip, Yemen'in doğusunda istikrarı sağlamak amacıyla Aden'de

Yemen'in geçici başkenti Aden, (Reuters)
Yemen'in geçici başkenti Aden, (Reuters)

Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nden oluşan bir askeri ekip, Yemen'in geçici başkenti Aden'e, Güney Geçiş Konseyi'ne bağlı güçlerin Hadramut ve Al-Mahra vilayetlerinden çekilmesi ve meşru yönetimi destekleyen Suudi liderliğindeki koalisyonun doğrudan gözetimi altında önceki konumlarına geri dönmeleri için yürütme mekanizmalarını kurmayı amaçlayan acil bir görevle geldi.

Ekip ayrıca, statüko öncesine dönüşü sağlamak amacıyla koordineli prosedürlere göre, bölgelerin "Vatan Kalkanı" güçlerine devredilmesi için düzenlemeler üzerinde de çalışıyor. Bu adım, Suudi Arabistan'ın Doğu Yemen'deki gerilimi sona erdirmek için yoğun çabalarının ve koalisyon liderliğinin Hadramut'taki Güney Geçiş Konseyi'nin tek taraflı eylemlerini reddetmesinin bir devamı niteliğinde. Koalisyon liderliği bu eylemleri, zorla yeni bir gerçeklik dayatma veya vilayeti barış ve istikrarı tehdit eden iç çatışmalara sürükleme girişimi olarak değerlendirmektedir.

Şarku’l Avsat'a konuşan özel kaynaklara göre askeri birliğin gelişi, Riyad'ın Yemen'deki meşru kurumlar içinde güvensizlik ortamı yaratacak veya bölünmeyi derinleştirecek adımları reddetme tutumunu güçlendiriyor.


Lübnan, İsrail'den gelecek büyük çaplı bir saldırı endişesi ile yaşıyor

 İşgal altındaki Golan Tepeleri'nde, Suriye'nin güneyini gören bir gözetleme noktasında duran İsrail askeri, 25 Mart (AFP)
İşgal altındaki Golan Tepeleri'nde, Suriye'nin güneyini gören bir gözetleme noktasında duran İsrail askeri, 25 Mart (AFP)
TT

Lübnan, İsrail'den gelecek büyük çaplı bir saldırı endişesi ile yaşıyor

 İşgal altındaki Golan Tepeleri'nde, Suriye'nin güneyini gören bir gözetleme noktasında duran İsrail askeri, 25 Mart (AFP)
İşgal altındaki Golan Tepeleri'nde, Suriye'nin güneyini gören bir gözetleme noktasında duran İsrail askeri, 25 Mart (AFP)

İsrail’in geniş çaplı bir saldırı hazırlığında olduğu yönündeki iddiaların gölgesinde yaşayan Lübnan’da, Mısır gerilimi düşürmek ve ülkenin İsrail kaynaklı herhangi bir askeri tırmanıştan korunmasını sağlamak amacıyla diplomatik girişimlerini yoğunlaştırdı. Bu çerçevede Mısır Başbakanı Mustafa Medbuli’nin gelecek hafta Beyrut’u ziyaret etmesi öngörülüyor.

Mısır’ın Beyrut Büyükelçisi Ala Musa, Cumhurbaşkanı Joseph Avn ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada, “Üzerinde çalıştığımız konu, gerilimin azaltılması ve Lübnan’ın saldırıların şiddetinde herhangi bir artıştan korunmasıdır. Asıl hedef budur. Sürecin, birçok engelin aşılmasında kullanılabilecek bir ivme yaratmak için adım adım ilerlemesi gerekiyor” dedi.

Öte yandan İsrail, diplomatik çabalara sahadaki gerilim ve geniş çaplı savaş tehditleriyle karşılık verdi. İsrail medyası, Lübnan hükümeti ve ordusunun yıl sonuna kadar belirlenen süre içinde Hizbullah’ın silahsızlandırılmasında başarısız olması halinde, İsrail ordusunun Lübnan genelinde Hizbullah hedeflerine yönelik kapsamlı bir saldırı planladığını yazdı.

Aynı zamanda İsrail, Lübnan’ın güneyindeki askeri gerilimi artırdı. İsrail güçleri, sivil müzakerelerin iki hafta önce başlamasından bu yana ilk kez, sınırdan yaklaşık 40 kilometre uzaklıktaki Zahrani bölgesinin de aralarında bulunduğu Litani Nehri’nin kuzeyindeki bölgeleri hedef aldı.


BM raporu: Batı Şeria'daki yerleşim faaliyetleri 2017'den bu yana en yüksek seviyesine ulaştı

İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Batı Şeria'daki Ma'ale Adumim yerleşiminin genişletilmesine ilişkin bir haritayı gösteriyor (AFP)
İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Batı Şeria'daki Ma'ale Adumim yerleşiminin genişletilmesine ilişkin bir haritayı gösteriyor (AFP)
TT

BM raporu: Batı Şeria'daki yerleşim faaliyetleri 2017'den bu yana en yüksek seviyesine ulaştı

İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Batı Şeria'daki Ma'ale Adumim yerleşiminin genişletilmesine ilişkin bir haritayı gösteriyor (AFP)
İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Batı Şeria'daki Ma'ale Adumim yerleşiminin genişletilmesine ilişkin bir haritayı gösteriyor (AFP)

AFP'nin dün gördüğü BM Genel Sekreteri'nin raporuna göre, İsrail'in işgal altında bulunan Batı Şeria'daki yerleşim genişlemesi, BM'nin 2017'de izlemeye başlamasından bu yana 2025'te rekor seviyeye ulaştı.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Güvenlik Konseyi üyelerine gönderdiği belgede, "İşgal altındaki Batı Şeria'da, Doğu Kudüs de dahil olmak üzere, İsrail yerleşimlerinin devam eden genişlemesini kınıyorum. Bu durum gerilimleri körüklemeye, Filistinlilerin topraklarına erişimini engellemeye ve bağımsız, demokratik, bütünleşik ve tam egemen bir Filistin devletinin kurulma olasılığını tehdit etmeye devam ediyor" ifadelerini kullandı.

İsrail'in 1967'de işgal edip ilhak ettiği Doğu Kudüs'te yaklaşık üç milyon Filistinli yaşıyor; bunların yanı sıra Birleşmiş Milletler'in uluslararası hukuka göre yasadışı saydığı yerleşim yerlerinde de yaklaşık 500 bin İsrailli bulunuyor.

Batı Şeria'daki yerleşim faaliyetleri hem sağcı hem de solcu çeşitli İsrail hükümetleri döneminde devam etmiştir.

Bu yerleşim faaliyetleri, özellikle 7 Ekim 2013'te Hamas'ın güney İsrail'de gerçekleştirdiği benzeri görülmemiş saldırının ardından Gazze'de savaşın başlamasından bu yana, mevcut hükümetin döneminde önemli ölçüde yoğunlaştı.