Foreign Affairs: İsrail Gazze’de başarısızlığa mahkum

Rapor: İsrail, Gazze’yi yerle bir edebilir, ama Hamas’ı yok edemeyecek

İsrail’i Gazze Şeridi’ni bombalamasının ardından bugün İsrail’in güneyinden görülen dumanlar yükseliyor (AP)
İsrail’i Gazze Şeridi’ni bombalamasının ardından bugün İsrail’in güneyinden görülen dumanlar yükseliyor (AP)
TT

Foreign Affairs: İsrail Gazze’de başarısızlığa mahkum

İsrail’i Gazze Şeridi’ni bombalamasının ardından bugün İsrail’in güneyinden görülen dumanlar yükseliyor (AP)
İsrail’i Gazze Şeridi’ni bombalamasının ardından bugün İsrail’in güneyinden görülen dumanlar yükseliyor (AP)

Foreign Affairs dergisi, Siyaset Bilimi Profesörü ve Chicago Üniversitesi Güvenlik ve Tehditler Programı Direktörü Prof. Dr. Robert E. Pape’nin, İsrail’in Gazze’deki başarısız bombalama kampanyasına değindiği bir makalesini yayınladı. Pape, makalesinde ‘toplu cezalandırma kampanyasının Hamas’ı hezimete uğratamayacağını’ belirtiyor.

Şarku’l Avsat’ın dergiden aktardığına göre Pape, İsrail’in 7 Ekim’den bu yana 40 bin askerden oluşan savaş gücüyle kuzey Gazze’yi işgal ettiğini ve tarihte benzeri görülmemiş yoğun bir bombardımanla küçük alanı yok ettiğini söyledi. Hamas’ın yönettiği Sağlık Bakanlığı’na göre Gazze’de yaklaşık 2 milyon insan evini terk etti ve 6 bini çocuk, 5 bini kadın olmak üzere 15 binden fazla insan öldürüldü. ABD Dışişleri Bakanlığı ise gerçek ölü sayısının daha yüksek olabileceğine inanıyor.

Bu bağlamda Pape, “İsrail, hastaneleri ve ambulansları bombaladı, Gazze’deki binaların yaklaşık yarısını yıktı. 2,2 milyon kişinin tüm su, gıda ve elektrik kaynaklarını fiilen kesti. Her ne şekilde olursa olsun bu devasa hareket, sivillere karşı kolektif bir cezalandırmadır” dedi.

Robert E. Pape, “İsrail, Gazze’nin güneyine doğru ilerlerken hala net bir hedeften yoksun. İsrailliler, yalnızca Hamas’ı hedef aldıklarını iddia etse de ayrımın olmaması, İsrail hükümetinin gerçekte ne istediği konusunda gerçek bir soruyu gündeme getiriyor” dedi. Ayrıca, “İsrail’in Gazze’yi yok etme arzusu, İsrail ordusunun feci başarısızlığına ve 7 Ekim’deki Hamas saldırısıyla karşılaşmasına yol açan aynı beceriksizliğin ürünü müydü? Gazze’nin kuzeyinin ve şimdi de güneyinin yok edilmesi, Askeri İstihbarat Bakanlığı tarafından hazırlanan kavram belgesinin önerilmesi gibi tüm Gazze nüfusunun Mısır’a gönderilmesinin bir başlangıcı mı?” diye sordu.

Siyaset Bilimi Profesörü, “Nihai hedef ne olursa olsun, İsrail’in Gazze’yi kitlesel olarak yok etmesi derin ahlaki sorunlar yaratıyor. Stratejik kriterlere göre değerlendirsek bile İsrail’in yaklaşımı başarısız olmaya mahkumdur ve zaten kesinlikle başarısız olmuştur” dedi.

Toplu cezalandırma Hamas’ı güçlendirdi

Sivillerin toplu olarak cezalandırılmasının Gazze halkını Hamas’ı desteklemeyi bırakmaya ikna etmediğine, aksine Filistinliler arasında öfkeyi artırdığına dikkat çeken Pape, operasyonun, hedef alındığı iddia edilen Hamas’ı dağıtmayı başaramadığını ifade etti.

İsrail’in Gazze Şeridi’ni bombalaması sonucu yaralanan Filistinliler bugün Refah’taki bir hastaneye götürülüyor (AP)
İsrail’in Gazze Şeridi’ni bombalaması sonucu yaralanan Filistinliler bugün Refah’taki bir hastaneye götürülüyor (AP)

Robert E. Pape, “50 gün ve daha fazlası, İsrail’in Gazze’yi yıkabileceğini ama Hamas’ı yok edemeyeceğini, hatta Hamas’ın artık eskisinden daha güçlü olabileceğini ortaya çıkardı” dedi.

Hava gücü

Aşırı hava gücünün büyüsüne güvenen tek ülkenin İsrail olmadığını belirten yazar, “Tarih, geniş sivil alanlara yönelik hava bombardımanlarının hiçbir hedefe ulaşmadığını gösteriyor. İsrail, bu derslerden ders çıkarıp 7 Ekim saldırılarına, seçtiği gelişigüzel bombalama kampanyası yerine Hamas liderlerine ve savaşçılarına yönelik cerrahi saldırılarla karşılık verseydi belki de akıllı olurdu. Rotayı değiştirmek ve kalıcı güvenliğe ulaşmak için uygulanabilir bir strateji benimsemek için çok geç değil. Bu, Hamas ile Filistinlileri yakınlaştırmaya değil, onların arasını açmaya, iki devletli çözüme yönelik tek taraflı anlamlı adımlar atmaya dayalı bir yaklaşımdır” ifadelerini kullandı.

Pape, “Bu teoriye göre ülkeler, hava gücünün ortaya çıkışından bu yana, konumlarını değiştirmek için düşmanlarını bombalayarak teslim almaya, sivillerin moralini sarsmaya ve onları hükümetlerine karşı ayaklandıracak bir kırılma noktasına itmeye çalıştılar” dedi.

Pape ayrıca, “Zorlayıcı cezalandırma stratejisi, İkinci Dünya Savaşı’nda ve adı ve hedefleriyle anılabilecek şehirlerin gelişigüzel bombalanmasıyla zirveye ulaştı. Hamburg’da 40 bin, Darmstadt’ta 12 bin ve Dresden’de 25 bin ölü vardı. Bu kötü şöhretli listeye Gazze de dahil edilebilir” şeklinde konuştu.

Yazara göre mevcut İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, II. Dünya Savaşı ve Müttefikler’in havadan bombalama harekâtı ile karşılaştırma yaptı. Bu bağlamda Netanyahu, İsrail’in bugün toplu cezalandırma kampanyasına katıldığını inkâr ederken, Müttefikler’in Kopenhag’daki Gestapo karargâhını bombalamasından ve çok sayıda öğrencinin ölmesinden söz etti. Ancak Netanyahu’nun bahsetmeyi ihmal ettiği şey, Müttefikler’in sivilleri cezalandırmaya yönelik girişimlerinin hiçbirinin başarılı olmadığıdır.

Tarihten dersler

Tarihten dersleri hatırlatan yazar, Almanya’da 1942’de başlayan Müttefikler’in sivillere yönelik hava harekâtının Alman şehirlerini birer birer yok ettiğini, savaş sonunda son sayının 58 Alman şehir ve kasabasına ulaştığını anlattı. Ancak Müttefik yetkililerin kendinden emin beklentilerine rağmen kampanya, sivillerin moralini bozmadı veya onları Adolf Hitler’e karşı isyana zorlamadı.

Robert E. Pape, “Elbette kampanya, Almanları, savaş sonrası barışta kendilerine keyfi şartların dayatılması korkusuyla sıkı bir şekilde savaşmaya ikna etti” dedi.

Pape ayrıca, “Londra ve Birleşik Krallık’ın diğer şehirlerine yönelik 40 bin kişinin ölümüne yol açan Alman hava saldırılarının (The Blitz) başarısızlığı göz önüne alındığında, hava harekâtının başarısızlığı şaşırtıcı değildi. Ancak İngiltere Başbakanı Winston Churchill teslim olmayı reddetti, tam tersine İngilizleri harekete geçirmek ve zafer için gereken daha fazla fedakarlığı yapmak için ölüleri kullandı. Blitz, moralleri sarsmak yerine İngilizleri Amerikalı ve Sovyet müttefikleriyle bir karşı saldırı düzenlemeye ve kendilerini bombalayan ülkeyi işgal etmeye ikna etti. Aslında tarihte sivilleri hükümetlerine karşı isyana iten başarılı bir hava harekatının örneği yok” ifadelerini kullandı.

Aynı şekilde yazar, ABD’nin Kore Savaşı’nda Kuzey Kore’deki elektrik enerjisini yok ettiği, Vietnam Savaşı’nda da Kuzey Vietnam’daki elektrik enerjisinin çoğunu yok ettiği gibi bunu birden fazla kez denediğine dikkati çekti. Aynı şey, hava saldırılarının Irak’ın elektrik üretiminin yüzde 90’ını kesintiye uğrattığı ve hiçbirinin halk devrimiyle sonuçlanmadığı Irak Savaşı için de geçerli.

Yazara göre Ukrayna’daki savaş bunun son örneği. Zira iki yılı aşkın bir süre boyunca Rus havacılığı, 10 binden fazla sivilin ölümüne, 1,5 milyon evin yıkılmasına ve yaklaşık 8 milyon Ukraynalının yerinden edilmesine yol açan art arda hava saldırıları düzenleyerek Ukrayna’yı teslim olmaya zorlamaya çalıştı. Rus bombardımanı, Ukraynalıların moralini sarstı ama yok etmedi, aksine onları daha sıkı savaşmaya itti.

Pape, “Bu tarihi dersler Gazze’de tekrarlanıyor: İki ay süren acımasız bombalamalara ve ABD ile dünyanın geri kalanından gelen sınırsız askeri desteğe rağmen İsrail yalnızca marjinal sonuçlar elde etti. Herhangi bir anlamlı kıyaslamaya göre operasyon, Hamas’ın kısmen de olsa yenilgiye uğratılmasına yol açmadı. Hava operasyonu, İsrailli yetkililere göre 30 bin Hamas savaşçısından 5 binini öldürdü. Ancak bu kayıplar İsraillilere yönelik tehditleri azaltmayacak. 7 Ekim saldırılarının da gösterdiği gibi Hamas’ın tek ihtiyacı, yüzlerce savaşçının İsrail kasabalarına saldırması” açıklamasında bulundu.

İsrail Hamas’ı dağıtamadı

“Daha da kötüsü İsrailli yetkililer, operasyonun savaşçılardan iki kat daha fazla Filistinli sivili öldürdüğünü itiraf etti” diyen Pape, Hamas’ın yapısının parçalanmadığına dikkati çekti.

Robert E. Pape, “İsrail tarafından yayınlanan videolar, bir dizi tünelin girişinin tahrip edildiğini gösteriyor. Ancak bu düzeltilebilir. Hamas liderliği, İsrail güçleri oraya girmeden önce bölgeyi terk etti. Bu da en önemli altyapısıyla birlikte kaçtığı anlamına geliyor” dedi.

Pape ayrıca, “Hamas’ın İsrail güçlerine karşı bir avantajı var: Savaşmayı bırakmaları, halkın arasına karışmaları, yeniden savaşmak için ve daha iyi koşullarda yaşamaları çok kolay. Bu nedenle İsrail’in geniş çaplı askeri operasyonu başarısızlığa mahkumdur” ifadelerini kullandı.

Aynı şekilde İsrail operasyonlarının Hamas’ın Gazze üzerindeki kontrolünü zayıflatmadığını, İsrail’in 240 rehineden yalnızca birini kurtardığını, geri kalanların Hamas tarafından serbest bırakıldığını söyleyen yazar, görünen o ki hala Hamas’ın, savaşçılar üzerinde kontrolü olduğunu ifade etti. 

Robert E. Pape ayrıca, “Elektrik kesintisi ve büyük yıkıma rağmen Hamas Hareketi, hâlâ İsrail’in sivillere yönelik katliamlarına ve savaşçılarla İsrail güçleri arasındaki şiddetli çatışmalara ilişkin propaganda ve kasetler yayınlamaya devam ediyor” dedi.



Muhammed bin Salman ve eş-Şara Suriye ekonomisini canlandırma çabalarını görüştü

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman, geçen şubat ayında Riyad'da Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'yı kabul etti (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman, geçen şubat ayında Riyad'da Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'yı kabul etti (SPA)
TT

Muhammed bin Salman ve eş-Şara Suriye ekonomisini canlandırma çabalarını görüştü

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman, geçen şubat ayında Riyad'da Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'yı kabul etti (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman, geçen şubat ayında Riyad'da Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'yı kabul etti (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman bin Abdulaziz, dün Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'dan telefon aldı.

Prens Muhammed bin Salman ve Ahmed eş -Şara, Suudi Arabistan ve Suriye arasındaki ikili ilişkilerin çeşitli yönlerini ve bu ilişkileri bir dizi alanda güçlendirme fırsatlarını gözden geçirdiler.

İki taraf ayrıca ortak ilgi alanlarına giren konuları ve Suriye'de güvenlik ve istikrarın pekiştirilmesi ile ekonomik toparlanmanın sağlanması çabalarını görüştü.


Suriye’de sivillerin üzerine varil bombası atılmasını öneren komitenin üyesi olan bir pilot tutuklandı

Suriye’de sivillere karşı varil bombası kullanılmasına karışan isimlerden Tuğgeneral Faik Miyase (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Suriye’de sivillere karşı varil bombası kullanılmasına karışan isimlerden Tuğgeneral Faik Miyase (Suriye İçişleri Bakanlığı)
TT

Suriye’de sivillerin üzerine varil bombası atılmasını öneren komitenin üyesi olan bir pilot tutuklandı

Suriye’de sivillere karşı varil bombası kullanılmasına karışan isimlerden Tuğgeneral Faik Miyase (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Suriye’de sivillere karşı varil bombası kullanılmasına karışan isimlerden Tuğgeneral Faik Miyase (Suriye İçişleri Bakanlığı)

Lazkiye'deki iç güvenlik güçleri, Suriye’deki devrimin başlangıcında savunmasız Suriye halkına karşı varil bombalarının kullanılmasını öneren eski rejimin askeri komitesinin üyesi olan Tuğgeneral Faik Eyub Miyase’yi tutukladı.

Suriye Arap Haber Ajansı (SANA), Lazkiye İç Güvenlik Komutanı Albay Abdulaziz el-Ahmed, Haffah bölgesindeki İç Güvenlik Müdürlüğü birimlerinin Terörle Mücadele Şubesi ile iş birliği içinde özel bir güvenlik operasyonu gerçekleştirdiğini söylediğini ve birkaç gün süren dikkatli izleme ve takip sonucunda, Lazkiye kırsalındaki Lukmani köyünden pilot Tuğgeneral Faik Eyub Miyase’nin tutuklandığını aktardı.

Albay Ahmed, Miyase'nin askeri rütbelerde yükseldiğini, teğmen pilot rütbesiyle mezun olduğunu ve 1982 yılında Hama Askeri Havaalanı’nda çalıştığını belirtti. Suriye devriminin başlangıcında Taftanaz Askeri Havaalanı'ndaki 63. Tugay'ın komutanlığına atanan Miyase, İdlib kırsalındaki Mestuma’daki hava ve kara harekât odalarıyla birlikte hedefleri belirlemekle görevlendirildi, böylece tüm bu noktalar daha sonra helikopterler tarafından hedef alınabilecekti.

Suriye rejimi tarafından Suriye'nin güneyinde bulunan Dera kentindeki İnhil beldesine atılan varil bombası (Arşiv - Reuters)Suriye rejimi tarafından Suriye'nin güneyinde bulunan Dera kentindeki İnhil beldesine atılan varil bombası (Arşiv - Reuters)

Miyase, ön soruşturmalar sırasında, devrimin başlangıcında varil bombalarının kullanılmasını öneren askeri komitenin üyesi olduğunu itiraf etti. Ayrıca, çeşitli illerde varil bombaları ve deniz mayınlarıyla hedef alınacak yerlerin belirlenmesinden de sorumluydu.

Lazkiye iç güvenlik komutanı, masumların kanıyla lekelenmiş her suçluyu adalete teslim etmek ve yasalar uyarınca hesap vermelerini sağlamak için her türlü çabayı göstereceğine dair taahhüdünü teyit etti.

Bu operasyon, İçişleri Bakanlığı ve ilgili makamların, geçiş dönemi adaletinin uygulanması, mağdurların ve ailelerinin haklarının güvence altına alınması ve hiçbir suçlunun hesap vermekten kaçmaması ilkeleri temelinde, Suriye halkına karşı işlenen suçlara ve ihlallere karışan eski rejimin simalarının peşine düşme ve hesap sorma çabaları çerçevesinde gerçekleşti.


İsrail, Mısır ile doğalgaz anlaşmasının yakında tamamlanmasını bekliyor: Peki, gerginlikler azalacak mı?

Mısır hükümeti gaz ve petrol keşiflerini teşvik edecek (Petrol Bakanlığı)
Mısır hükümeti gaz ve petrol keşiflerini teşvik edecek (Petrol Bakanlığı)
TT

İsrail, Mısır ile doğalgaz anlaşmasının yakında tamamlanmasını bekliyor: Peki, gerginlikler azalacak mı?

Mısır hükümeti gaz ve petrol keşiflerini teşvik edecek (Petrol Bakanlığı)
Mısır hükümeti gaz ve petrol keşiflerini teşvik edecek (Petrol Bakanlığı)

İsrail basını, Mısır ile yapılan ‘doğalgaz anlaşmasının’ önümüzdeki günlerde kesinleşeceğini öne sürerek, anlaşmanın İsrail için ekonomik ve güvenlik açısından önemini vurguladı. Daha önce ise anlaşmanın iptal edilmeye yakın olduğu ve onaylanmayacağı bildirilmişti. Bu durum, böyle bir değişimin nedenleri ve Mısır ile gerginliğin azalması üzerindeki etkisi hakkında soruları gündeme getirdi.

İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth dünkü sayısında, İsrail Enerji Bakanlığı'nın ‘önümüzdeki günlerde yürürlüğe girmesi beklenen İsrail'den Mısır'a doğalgaz ihracatı anlaşması çerçevesinde, önümüzdeki ay İsrail'in münhasır ekonomik bölgesinde yeni bir keşif turuna başlayacağını’ bildirdi. Anlaşmanın ‘siyaset ve güvenlik açısından İsrail için özel bir öneme sahip’ olduğunu vurgulayan gazete, Leviathan Doğal Gaz Sahası’ndan Mısır'a ihraç edilecek doğalgaz miktarı konusunda müzakerelerin halen devam ettiğini kaydetti.

Mısır ile İsrail arasındaki ilişkiler, İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik savaşı, Filistinlileri Mısır’ın Sina Yarımadası’na yerleştirmek için yaptığı planlar ve sınırın istikrarı, sınır kapılarının açılması ve Gazze’de barış planının ikinci aşamaya geçişi konusundaki anlaşmazlıklardan ötürü Şarm eş-Şeyh’te varılan barış anlaşmasının uygulanmasına ilişkin komplikasyonlar nedeniyle gergin. Ayrıca, İsrail'in insansız hava araçları (İHA) kullanılarak Sina Yarımadası'ndan silah kaçakçılığı yapıldığına dair düzenlediği bombardımanlardan dolayı Mısır ile arasında sınır krizleri de yaşanıyor.

Baskı aracı

El-Ahram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi'nde İsrail işleri uzmanı olan Said Ukkaşe, anlaşmanın Mısır ve İsrail tarafından ekonomik açıdan ayrıntılı bir şekilde incelendiğini, ancak İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun bunu Gazze Şeridi ve sınır sorunları konusunda Mısır'a siyasi baskı uygulamak için bir araca dönüştürmek istediğini söyledi.

Ukkaşe, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmeyi şöyle sürdürdü:

“Ancak Kahire sakin bir şekilde yanıt verdi ve birçok alternatif yol izledi. Netanyahu, özellikle Amerikan şirketlerinin anlaşmanın tamamlanmasında payı olmasından ötürü bu durumun ABD'nin çıkarlarına zarar vereceği ve istediği sonucu elde edemeyeceğini fark etti.”

İsrail'in Leviathan Gaz Sahası’nın ortaklarından biri olan NewMed Energy, geçtiğimiz ağustos ayında Mısır ile yapılan doğalgaz tedarik anlaşmasını 2040 yılına kadar uzatmak için değiştirdiğini ve anlaşmanın değerinin 35 milyar dolara ulaştığını duyurdu. Ancak geçtiğimiz eylül ayı başlarında, Gazze’deki savaş nedeniyle gerginliğin tırmandığı bir dönemde, İsrail'in anlaşmada ‘geri adım attığına’ dair işaretler görüldü. İsrail basını aynı sıralarda, Netanyahu’nun anlaşmayı nihai olarak onaylamadan önce Mısır'ın barış anlaşmasının şartlarına tam olarak uyacağını garanti altına almak istediğini bildirdi.

İsrail, Kahire'yi 1979 yılında Washington'da imzalanan barış antlaşmasının güvenlik ekini ‘ihlal etmekle’ suçlayıp Kahire’nin Sina Yarımadası'na asker konuşlandırmasına dikkati çekerken Mısır ise antlaşmayı ihlal ettiği iddiasını reddetti.

Anlaşma, ABD’nin İsrail’e anlaşmayı sonuçlandırması için baskı yapmasının ardından Kasım ayında daha da yoğun bir şekilde gündeme geldi. Ancak İsrail Enerji Bakanı Eli Cohen, o dönemde bakanlığının yayınladığı resmi bir açıklamada, ‘ABD'nin önemli baskısına rağmen, Mısır ile yapılan devasa gaz anlaşmasının onaylanmasını reddettiğini’ belirterek, bunu ‘İsrailli tüketiciler için artan gaz fiyatlarına ilişkin endişeler’ ile gerekçelendirdi.

İlişkilerin ana faktörü çıkarlar

Mısırlı siyasi analist Abdulmunim Said, Mısır ile İsrail arasındaki ilişkinin karmaşık olduğunu ve barış antlaşmasına dayandığını belirterek, “Bu antlaşma, ekonomik ilişkileri ve birbirlerinin kapasitelerinden yararlanmayı da içeriyor. Mısır, geçmişte on yıllar boyunca İsrail’e doğal gaz tedarik ederek bunu gerçekleştirmişti” dedi.

Said, Mısır’ın, İsrail’in bol miktarda doğalgaz rezervine ve yerel ihtiyaçları karşılamak için büyük miktarlara ihtiyaç duyan artan nüfusuna benzer bir hamle beklediğini de sözlerine ekledi.

Mısır ile İsrail arasındaki ilişkinin sadece iki taraf arasındaki ilişkilerle sınırlı olmadığını vurgulayan Said, bir yandan Filistin meselesinin bu ilişkinin şekillenmesinde önemli bir rol oynadığını, diğer yandan ise ABD'nin bu ilişkide kilit bir oyuncu olduğunu açıkladı.

Mısır-İsrail ilişkilerinin ana faktörünün çıkarları olduğuna inanan Said, Filistin meselesinin hararetli tartışmalarına veya ABD'nin bölgedeki çatışmaları yatıştırma girişimlerine bakılmaksızın, doğalgaz anlaşmasının her iki ülke için de stratejik öneme sahip olduğunu belirtti.

Mısır Petrol Bakanlığı, doğalgaz ihtiyacını karşılarken (Bakanlık)Mısır Petrol Bakanlığı, doğalgaz ihtiyacını karşılarken (Bakanlık)

Mısır'ın ABD merkezli Hartree Partners şirketinden 4 milyar dolar değerinde yaklaşık 80 sevkiyat sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ithal etmek üzere bir anlaşma imzalamasının yanı sıra Suudi Aramco, Trafigura ve Vitol şirketleriyle diğer sevkiyatlar için anlaşmalar imzalamasının ardından İsrail basınında anlaşmanın devam edeceğini öne süren haberler yer aldı.

İsrail gazeteleri birkaç gün önce, Katar’ın, İsrail’in Mısır’a doğalgaz satışı anlaşmasının tamamlanmasının ertelenmesinden kaynaklanan ‘fırsatı değerlendirerek’ Kahire'ye büyük miktarlarda LNG teklif ettiğini iddia etti, ancak ne Mısır ne de Katar bu iddiayı doğruladı.

Şarku’l Avsat’ın Yedioth Ahronoth gazetesinden aktardığına göre İsrail Enerji Bakanı Mısır ile doğalgaz anlaşmasının onaylanmasını yakında duyurmayı planlıyor, Enerji Bakanlığı Genel Müdürü Yossi Dayan başkanlığındaki Doğalgaz Komitesi ise ihracat için ayrılacak miktarlar ile İsrail'in iç kullanım için saklayacağı miktarlar hakkındaki kararlarını yayınlamaya hazırlanıyor.