Foreign Affairs: İsrail Gazze’de başarısızlığa mahkum

Rapor: İsrail, Gazze’yi yerle bir edebilir, ama Hamas’ı yok edemeyecek

İsrail’i Gazze Şeridi’ni bombalamasının ardından bugün İsrail’in güneyinden görülen dumanlar yükseliyor (AP)
İsrail’i Gazze Şeridi’ni bombalamasının ardından bugün İsrail’in güneyinden görülen dumanlar yükseliyor (AP)
TT

Foreign Affairs: İsrail Gazze’de başarısızlığa mahkum

İsrail’i Gazze Şeridi’ni bombalamasının ardından bugün İsrail’in güneyinden görülen dumanlar yükseliyor (AP)
İsrail’i Gazze Şeridi’ni bombalamasının ardından bugün İsrail’in güneyinden görülen dumanlar yükseliyor (AP)

Foreign Affairs dergisi, Siyaset Bilimi Profesörü ve Chicago Üniversitesi Güvenlik ve Tehditler Programı Direktörü Prof. Dr. Robert E. Pape’nin, İsrail’in Gazze’deki başarısız bombalama kampanyasına değindiği bir makalesini yayınladı. Pape, makalesinde ‘toplu cezalandırma kampanyasının Hamas’ı hezimete uğratamayacağını’ belirtiyor.

Şarku’l Avsat’ın dergiden aktardığına göre Pape, İsrail’in 7 Ekim’den bu yana 40 bin askerden oluşan savaş gücüyle kuzey Gazze’yi işgal ettiğini ve tarihte benzeri görülmemiş yoğun bir bombardımanla küçük alanı yok ettiğini söyledi. Hamas’ın yönettiği Sağlık Bakanlığı’na göre Gazze’de yaklaşık 2 milyon insan evini terk etti ve 6 bini çocuk, 5 bini kadın olmak üzere 15 binden fazla insan öldürüldü. ABD Dışişleri Bakanlığı ise gerçek ölü sayısının daha yüksek olabileceğine inanıyor.

Bu bağlamda Pape, “İsrail, hastaneleri ve ambulansları bombaladı, Gazze’deki binaların yaklaşık yarısını yıktı. 2,2 milyon kişinin tüm su, gıda ve elektrik kaynaklarını fiilen kesti. Her ne şekilde olursa olsun bu devasa hareket, sivillere karşı kolektif bir cezalandırmadır” dedi.

Robert E. Pape, “İsrail, Gazze’nin güneyine doğru ilerlerken hala net bir hedeften yoksun. İsrailliler, yalnızca Hamas’ı hedef aldıklarını iddia etse de ayrımın olmaması, İsrail hükümetinin gerçekte ne istediği konusunda gerçek bir soruyu gündeme getiriyor” dedi. Ayrıca, “İsrail’in Gazze’yi yok etme arzusu, İsrail ordusunun feci başarısızlığına ve 7 Ekim’deki Hamas saldırısıyla karşılaşmasına yol açan aynı beceriksizliğin ürünü müydü? Gazze’nin kuzeyinin ve şimdi de güneyinin yok edilmesi, Askeri İstihbarat Bakanlığı tarafından hazırlanan kavram belgesinin önerilmesi gibi tüm Gazze nüfusunun Mısır’a gönderilmesinin bir başlangıcı mı?” diye sordu.

Siyaset Bilimi Profesörü, “Nihai hedef ne olursa olsun, İsrail’in Gazze’yi kitlesel olarak yok etmesi derin ahlaki sorunlar yaratıyor. Stratejik kriterlere göre değerlendirsek bile İsrail’in yaklaşımı başarısız olmaya mahkumdur ve zaten kesinlikle başarısız olmuştur” dedi.

Toplu cezalandırma Hamas’ı güçlendirdi

Sivillerin toplu olarak cezalandırılmasının Gazze halkını Hamas’ı desteklemeyi bırakmaya ikna etmediğine, aksine Filistinliler arasında öfkeyi artırdığına dikkat çeken Pape, operasyonun, hedef alındığı iddia edilen Hamas’ı dağıtmayı başaramadığını ifade etti.

İsrail’in Gazze Şeridi’ni bombalaması sonucu yaralanan Filistinliler bugün Refah’taki bir hastaneye götürülüyor (AP)
İsrail’in Gazze Şeridi’ni bombalaması sonucu yaralanan Filistinliler bugün Refah’taki bir hastaneye götürülüyor (AP)

Robert E. Pape, “50 gün ve daha fazlası, İsrail’in Gazze’yi yıkabileceğini ama Hamas’ı yok edemeyeceğini, hatta Hamas’ın artık eskisinden daha güçlü olabileceğini ortaya çıkardı” dedi.

Hava gücü

Aşırı hava gücünün büyüsüne güvenen tek ülkenin İsrail olmadığını belirten yazar, “Tarih, geniş sivil alanlara yönelik hava bombardımanlarının hiçbir hedefe ulaşmadığını gösteriyor. İsrail, bu derslerden ders çıkarıp 7 Ekim saldırılarına, seçtiği gelişigüzel bombalama kampanyası yerine Hamas liderlerine ve savaşçılarına yönelik cerrahi saldırılarla karşılık verseydi belki de akıllı olurdu. Rotayı değiştirmek ve kalıcı güvenliğe ulaşmak için uygulanabilir bir strateji benimsemek için çok geç değil. Bu, Hamas ile Filistinlileri yakınlaştırmaya değil, onların arasını açmaya, iki devletli çözüme yönelik tek taraflı anlamlı adımlar atmaya dayalı bir yaklaşımdır” ifadelerini kullandı.

Pape, “Bu teoriye göre ülkeler, hava gücünün ortaya çıkışından bu yana, konumlarını değiştirmek için düşmanlarını bombalayarak teslim almaya, sivillerin moralini sarsmaya ve onları hükümetlerine karşı ayaklandıracak bir kırılma noktasına itmeye çalıştılar” dedi.

Pape ayrıca, “Zorlayıcı cezalandırma stratejisi, İkinci Dünya Savaşı’nda ve adı ve hedefleriyle anılabilecek şehirlerin gelişigüzel bombalanmasıyla zirveye ulaştı. Hamburg’da 40 bin, Darmstadt’ta 12 bin ve Dresden’de 25 bin ölü vardı. Bu kötü şöhretli listeye Gazze de dahil edilebilir” şeklinde konuştu.

Yazara göre mevcut İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, II. Dünya Savaşı ve Müttefikler’in havadan bombalama harekâtı ile karşılaştırma yaptı. Bu bağlamda Netanyahu, İsrail’in bugün toplu cezalandırma kampanyasına katıldığını inkâr ederken, Müttefikler’in Kopenhag’daki Gestapo karargâhını bombalamasından ve çok sayıda öğrencinin ölmesinden söz etti. Ancak Netanyahu’nun bahsetmeyi ihmal ettiği şey, Müttefikler’in sivilleri cezalandırmaya yönelik girişimlerinin hiçbirinin başarılı olmadığıdır.

Tarihten dersler

Tarihten dersleri hatırlatan yazar, Almanya’da 1942’de başlayan Müttefikler’in sivillere yönelik hava harekâtının Alman şehirlerini birer birer yok ettiğini, savaş sonunda son sayının 58 Alman şehir ve kasabasına ulaştığını anlattı. Ancak Müttefik yetkililerin kendinden emin beklentilerine rağmen kampanya, sivillerin moralini bozmadı veya onları Adolf Hitler’e karşı isyana zorlamadı.

Robert E. Pape, “Elbette kampanya, Almanları, savaş sonrası barışta kendilerine keyfi şartların dayatılması korkusuyla sıkı bir şekilde savaşmaya ikna etti” dedi.

Pape ayrıca, “Londra ve Birleşik Krallık’ın diğer şehirlerine yönelik 40 bin kişinin ölümüne yol açan Alman hava saldırılarının (The Blitz) başarısızlığı göz önüne alındığında, hava harekâtının başarısızlığı şaşırtıcı değildi. Ancak İngiltere Başbakanı Winston Churchill teslim olmayı reddetti, tam tersine İngilizleri harekete geçirmek ve zafer için gereken daha fazla fedakarlığı yapmak için ölüleri kullandı. Blitz, moralleri sarsmak yerine İngilizleri Amerikalı ve Sovyet müttefikleriyle bir karşı saldırı düzenlemeye ve kendilerini bombalayan ülkeyi işgal etmeye ikna etti. Aslında tarihte sivilleri hükümetlerine karşı isyana iten başarılı bir hava harekatının örneği yok” ifadelerini kullandı.

Aynı şekilde yazar, ABD’nin Kore Savaşı’nda Kuzey Kore’deki elektrik enerjisini yok ettiği, Vietnam Savaşı’nda da Kuzey Vietnam’daki elektrik enerjisinin çoğunu yok ettiği gibi bunu birden fazla kez denediğine dikkati çekti. Aynı şey, hava saldırılarının Irak’ın elektrik üretiminin yüzde 90’ını kesintiye uğrattığı ve hiçbirinin halk devrimiyle sonuçlanmadığı Irak Savaşı için de geçerli.

Yazara göre Ukrayna’daki savaş bunun son örneği. Zira iki yılı aşkın bir süre boyunca Rus havacılığı, 10 binden fazla sivilin ölümüne, 1,5 milyon evin yıkılmasına ve yaklaşık 8 milyon Ukraynalının yerinden edilmesine yol açan art arda hava saldırıları düzenleyerek Ukrayna’yı teslim olmaya zorlamaya çalıştı. Rus bombardımanı, Ukraynalıların moralini sarstı ama yok etmedi, aksine onları daha sıkı savaşmaya itti.

Pape, “Bu tarihi dersler Gazze’de tekrarlanıyor: İki ay süren acımasız bombalamalara ve ABD ile dünyanın geri kalanından gelen sınırsız askeri desteğe rağmen İsrail yalnızca marjinal sonuçlar elde etti. Herhangi bir anlamlı kıyaslamaya göre operasyon, Hamas’ın kısmen de olsa yenilgiye uğratılmasına yol açmadı. Hava operasyonu, İsrailli yetkililere göre 30 bin Hamas savaşçısından 5 binini öldürdü. Ancak bu kayıplar İsraillilere yönelik tehditleri azaltmayacak. 7 Ekim saldırılarının da gösterdiği gibi Hamas’ın tek ihtiyacı, yüzlerce savaşçının İsrail kasabalarına saldırması” açıklamasında bulundu.

İsrail Hamas’ı dağıtamadı

“Daha da kötüsü İsrailli yetkililer, operasyonun savaşçılardan iki kat daha fazla Filistinli sivili öldürdüğünü itiraf etti” diyen Pape, Hamas’ın yapısının parçalanmadığına dikkati çekti.

Robert E. Pape, “İsrail tarafından yayınlanan videolar, bir dizi tünelin girişinin tahrip edildiğini gösteriyor. Ancak bu düzeltilebilir. Hamas liderliği, İsrail güçleri oraya girmeden önce bölgeyi terk etti. Bu da en önemli altyapısıyla birlikte kaçtığı anlamına geliyor” dedi.

Pape ayrıca, “Hamas’ın İsrail güçlerine karşı bir avantajı var: Savaşmayı bırakmaları, halkın arasına karışmaları, yeniden savaşmak için ve daha iyi koşullarda yaşamaları çok kolay. Bu nedenle İsrail’in geniş çaplı askeri operasyonu başarısızlığa mahkumdur” ifadelerini kullandı.

Aynı şekilde İsrail operasyonlarının Hamas’ın Gazze üzerindeki kontrolünü zayıflatmadığını, İsrail’in 240 rehineden yalnızca birini kurtardığını, geri kalanların Hamas tarafından serbest bırakıldığını söyleyen yazar, görünen o ki hala Hamas’ın, savaşçılar üzerinde kontrolü olduğunu ifade etti. 

Robert E. Pape ayrıca, “Elektrik kesintisi ve büyük yıkıma rağmen Hamas Hareketi, hâlâ İsrail’in sivillere yönelik katliamlarına ve savaşçılarla İsrail güçleri arasındaki şiddetli çatışmalara ilişkin propaganda ve kasetler yayınlamaya devam ediyor” dedi.



Libya, siyasi ve askeri bölünmüşlüğü sona erdirmek için ‘barışçıl bir çözümden’ bahseden Trump'ın kronik siyasi krizi çözecek ‘planını’ bekliyor

Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid Dibeybe, ABD Afrika Komutanlığı'ndan (AFRICOM) bir heyetle yaptığı toplantıda (UBH Başbakanlık Ofisi)
Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid Dibeybe, ABD Afrika Komutanlığı'ndan (AFRICOM) bir heyetle yaptığı toplantıda (UBH Başbakanlık Ofisi)
TT

Libya, siyasi ve askeri bölünmüşlüğü sona erdirmek için ‘barışçıl bir çözümden’ bahseden Trump'ın kronik siyasi krizi çözecek ‘planını’ bekliyor

Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid Dibeybe, ABD Afrika Komutanlığı'ndan (AFRICOM) bir heyetle yaptığı toplantıda (UBH Başbakanlık Ofisi)
Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid Dibeybe, ABD Afrika Komutanlığı'ndan (AFRICOM) bir heyetle yaptığı toplantıda (UBH Başbakanlık Ofisi)

Libya siyaset sahnesine, on yılı aşkın bir süredir kronik siyasi ve askeri bölünmüşlükten mustarip olan ülkede ‘barışçıl çözüme’ yol açacak bir ABD planının yaklaşmakta olduğuna dair bir beklenti atmosferi hâkim.

ABD Başkanı Donald Trump'ın detaylarına değinmeden bu planı açıklaması, özellikle de Afrika işlerinden sorumlu danışmanı Massad Boulos'un kısa süre önce ‘herkes için adil, eşitlikçi, şeffaf ve tatmin edici başkanlık seçimleri yapılması’ gerektiğinden bahsetmesinin ardından, Libyalı siyasetçi ve analistlerin beklentilerine geniş bir kapı açtı.

Radikal değişim

Bazı Libyalı siyasetçilerin gözünde ABD'nin krize çözüm yolu ‘radikal değişim’ seçeneğinden geçebilir. Bu bağlamda Libya-ABD Koalisyonu Başkanı Faysal el-Fituri, Trump yönetiminin ‘Libya'ya geniş yetkilere sahip özel bir başkanlık temsilcisi atayarak siyasi sahneyi tamamen yeniden şekillendirmek için Birleşmiş Milletler (BM) sürecine paralel çalışacağını’ öne sürdü.

El-Fituri bu senaryoya ilişkin vizyonunu açıklarken ‘çözümün önünde engel teşkil eden mevcut organların feshedilmesi ya da dondurulması ve daha önce herhangi bir yönetim organında yer almayan tüm Libyalı bileşenleri temsil eden bağımsız bir ulusal komite oluşturulması’ temeline dayandığını söyledi.

tyu7ı8
ABD Başkanı Donald Trump’ın Arap dünyası ve Ortadoğu işlerinden sorumlu kıdemli danışmanı Massad Boulos geçtiğimiz nisan ayında Libya Ulusal Petrol Şirketi (NOC) Başkanı ile bir görüşme gerçekleştirdi. (UBH)

Libya’da iktidardaki siyasi organlar, Temsilciler Meclisi (TM), Devlet Yüksek Konseyi (DYK), batı ve doğu Libya hükümetleridir.

Daha önce Libyalı uzmanlar BM gözetiminde bir siyasi çözüm planı ortaya koymuş ve bu plan seçim yasaları, yürütme yetkisi ve kalıcı anayasa konularında çözüme ulaşmak üzere bir siyasi diyalog komitesinin oluşturulmasıyla sonuçlanmıştı.

Libya-ABD Koalisyonu Başkanı Faysal el-Fituri Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, ‘Lübnan iç savaşını yatıştıran 1989 tarihli Taif Konferansı benzeri bir uluslararası konferans düzenlenmesi’ olasılığını değerlendirdi.

Ancak istikrarı engelleyenlerin yargılanması için Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) ve geçtiğimiz ekim ayında ABD Senatosu tarafından kabul edilen İstikrar Yasası'nın harekete geçirilmesini öneren el-Fituri'ye göre bu yol ‘havuç ve sopa’ yaklaşımından bağımsız olmayacaktır. El-Fituri, bunun karşılığında da ‘sıkı uluslararası şeffaflık koşulları altında yeni hükümeti desteklemek üzere dondurulmuş Libya fonlarının kademeli olarak serbest bırakılmasını’ önerdi.

ABD'nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff daha önce Libya'da diplomatik başarı elde edileceğine dair güvenini ve iyimserliğini dile getirmiş, mayıs ayında The Atlantic'e verdiği röportajda Washington'un ‘Libya'da başarı elde edeceğini ve bunun yakında duyulacağını’ söylemişti.

Libyalı siyasi analist Eyyub el-Evceli, Amerikan çözümünün ‘tüm siyasi tarafların diyalog masasına oturması’ yoluyla geleceği ihtimalini zayıf görüyor. Şarku’l Avsat'a konuşan el-Evceli, ‘Trump yönetiminin Libya'daki krizin taraflarından birini ortadan kaldırırken, bir tarafı güçlendireceği ve en fazla bir yıl içinde başkanlık veya parlamento seçimlerine gitmek için çözümün anahtarlarını ona vereceği’ beklentisindeydi.

“Washington, Libya'yı güvenlik ve istikrarı bozacak ya da çatışmanın tarafları arasında bir savaşı ateşleyecek her türlü girişimden uzak tutmak istiyor” diyen el-Evceli, ABD'nin ‘krizin tarafları arasındaki farklılıkların derin olduğuna’ inandığına dikkat çekti.

Mevcut organların devrilmesini dışlamak

Buna karşılık TM Milletvekili Rebia Buras mevcut siyasi organların devrilmesi senaryosuna sıcak bakmıyor. “Trump yönetimi siyasi sürecin ayrıntılarından çok dengeleri yönetmeye ve ABD'nin Libya'daki çıkarlarını sağlamaya büyük önem verecektir” diyen Buras, Beyaz Saray'ın planının ‘pragmatik olacağını, demokrasi ve insan hakları konularından çok ekonomik anlaşmalara odaklanacağını’ düşünüyor.

Şarku’l Avsat'a açıklamalarda bulunan Buras, herhangi bir planın başarısı ve sürdürülebilirliği için temel bir koşula işaret etti: ‘Libya halkının, dışarıdan dayatılan ve Libyalıların hak ve çıkarlarını dikkate almayan her türlü dikte ya da çözümden uzak, birleşik ve egemen bir devlet kurma arzusunu yansıtması.’

Bu arada gözlemciler, Libya'nın uluslararası nüfuz ve çıkar mücadelesinin bir parçası olması nedeniyle ABD'nin olası bir çözümünün Libya dosyasındaki bölgesel ve uluslararası aktörlerden soyutlanamayacağına inanıyor.

rfty6
Libya Temsilciler Meclisi'nin (TM) Bingazi'deki bir oturumundan (TM resmi sayfası)

Trablus Üniversitesi'nde uluslararası ilişkiler profesörü olan Dr. Ahmed el-Atraş, ‘ABD'nin çözüm yolunun başarı şansının, uluslararası ve bölgesel güçlerin Libya'daki çıkarlarını ve nüfuzlarını paylaşmalarına yönelik düzenlemelerle birlikte bölge için yeni bir siyasi haritanın yeniden çizilmesi konusunda uzlaşmaya bağlı olduğuna’ inanıyor.

El-Atraş, ‘uluslararası sistemde aktif olan ve BM Güvenlik Konseyi'nin daimî üyesi olan ülkeler arasında ABD dış politikasına taktiksel olarak karşı çıkan bir akımdan’ söz etti.

El-Atraş, ‘bazı ülkelerin Libya'nın içişlerine müdahalesinin derinliğini, bölgedeki yabancı çıkarlar üzerinde ciddi yansımaları olabilecek güvenlik durumunun kırılganlığını ve fiili otoritelerin yabancı baskılara boyun eğme ve iktidara tutunma tehdidini’ örnek gösterdi.

Libyalıların görüşlerinin aksine, ABD Ulusal Güvenlik Konseyi eski üyesi Ben Fishman Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, ABD'nin Libya politikasında bir değişiklik olduğuna dair hiçbir kanıt görmediğini söyledi.

Washington Yakın Doğu Politikaları Enstitüsü'nde kıdemli araştırmacı olan Fishman, Massad Boulos'un 20 Haziran'da Berlin'de düzenlenen Libya konulu uluslararası toplantıya katılmamasına dayanarak Trump'ın Libya siyasi çözüm planıyla ilgili açıklamasının ‘geçici’ olduğunu düşünüyor.

Geçtiğimiz hafta Trump, Libya'nın da aralarında bulunduğu birçok ülkeye yüzde 30 gümrük vergisi getirmiş ve bunun Libyalılar üzerinde olumsuz yansımaları olmayacağını savunmuştu.

Libyalı ekonomist Ömer Zermuh, “Libya'nın ABD'ye ham petrol ve küçük bir oranda petrol türevleri dışında hiçbir emtia ihracatı yok. Trump'ın açıklamalarına göre petrol bu kapsamda değil” ifadelerini kullandı.

Şarku’l Avsat'a konuşan Zermuh, “Petrole gümrük vergisi getirilse bile Libya'nın yüksek kaliteli ham petrolü için alternatif pazarlar bulması zor değil” dedi.

Öte yandan Fishman'a göre bu karar, Libyalıların ABD'ye giriş vizelerini kısıtlayan önceki karar da göz önünde bulundurulduğunda, Boulos'un Libya'da ekonomik fırsatlar arama çabalarının önüne engeller koyuyor.