İsrail gündemine erken seçim ya da iç savaş endişesi hakim

İşçi Partisi’nde liderinin istifa etmesiyle bir şok yaşandı

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (AP)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (AP)
TT

İsrail gündemine erken seçim ya da iç savaş endişesi hakim

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (AP)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (AP)

İsrail’de İşçi Partisi lideri Merav Michaeli’nin istifasının yarattığı şokla birlikte Başbakan Binyamin Netanyahu, halkın ve dünyanın dışladığı hükümetinin ömrünü uzatmak amacıyla Gazze’deki savaşı uzatma çabalarını sürdürüyor. Öte yandan pek çok kişi, İsrail’in tarihinin en ağır siyasi krizine gireceğini düşünüyor ve Gazze’deki savaşın ateşi yatıştığında bir iç savaşın patlak vermesinden korktuklarını dile getiriyor.

Michaeli dün, parti liderliğinden istifa edip yakın dönemde siyasetten çekilme niyetini açıkladı. Halk liderliğe olan güvenini kaybetmesi ve Hamas’ın 7 Ekim’deki saldırısına olanak sağlayan büyük başarısızlıktan yönetimi sorumlu tutması ışığında savaştan sonra mevcut siyasi ve askeri liderliğin başta kalmasına izin vermeyeceği için İsrail’in kaçınılmaz olarak 2024’te erken seçimlere gideceğini öngören Michaeli, önümüzdeki nisan ayında iç seçimlerin yapılması için çalışacağını açıkladı. Michaeli’nin kararı, anketlerin seçim barajını geçemeyeceğini ve siyasi haritadan kaybolacağını gösteren İşçi Partisi’nde büyük bir şoka neden oldu.

Fotoğraf altı: Binyamin Netanyahu, geçen 26 Kasım’da Gazze Şeridi’ndeki güçlerini denetlerken (AFP)
Binyamin Netanyahu, geçen 26 Kasım’da Gazze Şeridi’ndeki güçlerini denetlerken (AFP)

Netanyahu’ya baskı

Ancak iktidardaki Likud Partisi’ne yakın kaynaklar, seçim tarihini öne almaya çalışacağını ima eden Netanyahu’nun, erken seçim çağrısında bulunmaması konusunda sağ kanattaki müttefiklerinden yoğun bir baskı altında olduğunu bildirdi. Müttefikleri Netanyahu’ya, bu gibi seçimlerin partisi ve liderliğini yaptığı sağ kanat için değil, bizzat kendisi için bir intihar anlamına geleceğini söylüyorlar.

Ayrıca tüm anketlerin yaklaşan seçimlerin ağır bir yenilgiyle sonuçlanacağını gösterdiğini söylüyorlar. Anketlerde hükümet koalisyonunun 64 sandalyeden 42’ye (Parlamentodaki toplam 120 sandalyeden) düştüğünü, Ulusal Birlik Partisi Başkanı Benny Gantz’ın sol partiler, Yair Lapid ve İslami Hareket Birleşik Arap Listesi ile bir sonraki hükümeti kuracağını, böyle bir hükümetin, Netanyahu’yu savaş sonrasında hükümetin başı olarak görmek istemeyen ve onu bölgesel planların önünde bir engel olarak gören Başkan Joe Biden’ın yönetiminden büyük bir siyasi destek alacağını ifade ediyorlar. Bu bağlamda Netanyahu’yu şu sözlerle uyardılar:

“Sizin etinizi lime lime edecekler ve yolsuzluk suçlamasıyla sizi hapse attırmak için ellerinden geleni yapacaklar.”

Sağ partilerin liderlerinin hemfikir olduğu bu görüşe Netanyahu’nun ikna olmaya başladığını belirtiyorlar. Netanyahu artık seçim savaşını yönetmeye başlamış olması ve Filistin meselesinde her zamankinden daha radikal pozisyonlar almasıyla birlikte, Gazze Şeridi’ne yönelik politikasını sıkılaştırmaya geri döndü ve şimdi uzun bir süre için “sınırlı” bir işgalden söz ediyor. Bu da savaşın aylarca uzatılması anlamına geliyor.

Tek oyuncu

Ancak Netanyahu bu sahadaki tek oyuncu değil. Savaşın birkaç hafta içinde sona erdirilmesi yönündeki ABD baskısının yanı sıra, Bakan Benny Gantz üzerinde hükümetten çekilmesi ve hükümetin düşmesine yol açacak seçimlere zemin hazırlamak üzere savaşın sona erdirilmesine teşvik etmesi yönünde de bir baskı var.

Partinin parlamento bloğunun bir oturumunda, partinin liderliğinde yer alan Sefarad Yahudisi olan iki eski bakan, Orit Farkash Hacohen ve Michael Biton hükümetten derhal çekilme talebinde bulundu. Bu bağlamda, hükümette kaldıkları her günün Netanyahu’ya partisi içindeki, sağcı kamptaki ve halk düzeyindeki şahsi mücadelesinde destek olmak anlamına geldiğini vurguladılar.

Biton Gantz’a hitaben “Seçim savaşını bizim aleyhimize yürüttüğünün farkında değil misiniz? Savaşı kendi kişisel çıkarlarına hizmet edecek şekilde yürüttüğünü görmüyor musunuz? İsraillilerin çoğunluğu bunu biliyor, ordu komutanlığı bunu biliyor ve ABD’liler de bunu biliyor. Peki buna neden izin veriyoruz?” diye sordu. Ancak toplantıda bu eğilime karşı çıkan güçlü bir taraf da ortaya çıktı. Gideon Sa’ar ve Ze’ev Elkin bu tarafta başı çekiyordu. Zira iki Knesset üyesi, savaşın zirvesindeyken hükümetten çekilmenin ölümcül bir hata olacağına dikkati çekerek “Bu durumda parti çıkarlarını kamu çıkarından üstün tutan bir tarafmış gibi görüneceğiz” dedi.

Kamu çıkarı ve parti çıkarı

Gantz tartışmayı o meşhur üslubuyla şöyle sonuçlandırdı:

“Ulusal sorumluluk, kamu çıkarını parti çıkarından önce tutmamızı gerektirir. Halk aptal değil. Netanyahu’nun ne yaptığını, bizim nasıl davrandığımızı izliyor, takip ediyor, biliyor ve anlıyor. Partizan hesaplar uğruna askerlerimizi savaş alanında azılı bir düşmanla savaşmaya terk edemem.”

Fotoğraf altı: Anketlerde Benny Gantz başbakanlık konusunda Netanyahu’ya karşı üstünlük sağlıyor (Reuters)
Anketlerde Benny Gantz başbakanlık konusunda Netanyahu’ya karşı üstünlük sağlıyor (Reuters)

Gözlemciler her halükarda İsrail’deki siyasi krizin daha da kötüleştiği ve ülkeyi büyük sarsıntılardan kurtaracak bir çözüm olmadığı görüşünde. Netanyahu seçime gider ve düşerse aşırı sağ kanat, hükümete karşı sokak savaşına girecek ve tıpkı yerleşimcilerin Batı Şeria’da yaptığı gibi ülkede tam bir kaos yaratacak. Yok eğer seçimlere gitmezse protesto güçleri ve muhalefet partileri öfkeli halkı serbest bırakacak ve bu, sadece Netanyahu’yu istifaya çağıran gösterilerin değil, ona karşı bir halk ayaklanmasının da fitilini ateşleyecek. Sağcı milisler de bunu bir iç savaşa dönüştürecek.

Bu sırada Netanyahu tüm bu olayların kendi çevresinde gerçekleştiğini ve hesap verme gününün yaklaştığını fark ediyor. Ne yaparsa yapsın ateşkese gitmek zorunda kalacak ve istifasını gerektiren bir savaşla karşı karşıya kalacak. Bu savaşı iki yoldan biriyle püskürtmeyi planlıyor; ya etrafındaki sağ bloğu güçlendirip Likud Partisi içindeki rakiplerini ekarte ederek iktidara tutunacak ya da popülerliğini yeniden kazanmak için hızla seçimlere gidecek.

Sağcı siyasi söylemin güçlendirilmesi

Netanyahu şu anda etrafını saran aşırı sağı güçlendirmek için sağcı siyasi söylemi güçlendiriyor. Filistin devletinin kurulmasını sadece kendisinin engelleyebileceğini iddia ediyor ve savaştan sonra İsrail’in Gazze karşısında güvende olmasını yalnızca İsrail ordusunun garanti edebileceğini ileri sürüyor. Bu çerçevede, “İsrail’den nefret etme temelleri üzerine kurulan, terörizmi teşvik eden ve Holokost’u inkar eden Mahmud Abbas tarafından yönetilen” Filistin Yönetimi’nin geri dönüşüne karşı çıkıyor.

Fotoğraf altı: Hamas’ın kaçırdığı rehinelerin ailelerinin gösterileri Netanyahu hükümeti üzerindeki baskıyı artırıyor (AFP)
Hamas’ın kaçırdığı rehinelerin ailelerinin gösterileri Netanyahu hükümeti üzerindeki baskıyı artırıyor (AFP)

Hükümetin yargı reformu planına karşı yürütülen protesto kampanyasının liderlerinden biri olan yazar Uri Misgav, Haaretz’de dün şunları yazdı:

“Her şey çirkin ve acı verici olacak; İsrail’in yorulan sinirlerini daha da yıpratacak ve ülkeyi iç savaşa daha da yaklaştıracak. Ancak bu kez sokaklarda durup “demokrasi” diye bağırmak yetmeyecek. Bölgenin, Acil Durum ve Polis Müdahale Güçleri’ne bağlı çok sayıda milis kuvveti ve makul olmayan miktarda silaha boğulduğu ve bu güçlere belirsiz yetkiler verildiği bir savaş döneminden geçtik. Eğer Şas ve Likud partilerinin saflarında Netanyahu’nun görevden alınmasını destekleyen hiçbir rasyonellik ve ulusal sorumluluk kırıntısı kalmazsa, o zaman hepimiz onunla birlikte yıkıma sürükleneceğiz. Bu nedenle baskı ve çabalara odaklanılması gerekiyor.”



İsrail'in Gazze Şeridi’ndeki “uzun vadeli” yapılanması

İsrail ordusu tarafından 8 Eylül'de dağıtılan ve Gazze Şeridi'ndeki İsrail askerlerini gösteren bir fotoğraf (AFP)
İsrail ordusu tarafından 8 Eylül'de dağıtılan ve Gazze Şeridi'ndeki İsrail askerlerini gösteren bir fotoğraf (AFP)
TT

İsrail'in Gazze Şeridi’ndeki “uzun vadeli” yapılanması

İsrail ordusu tarafından 8 Eylül'de dağıtılan ve Gazze Şeridi'ndeki İsrail askerlerini gösteren bir fotoğraf (AFP)
İsrail ordusu tarafından 8 Eylül'de dağıtılan ve Gazze Şeridi'ndeki İsrail askerlerini gösteren bir fotoğraf (AFP)

Salim er-Reyyis

Gazze Şeridi'nin kuzeyinden önce orta kesimlerine ardından batıda kıyı bölgelerine göç eden 60 yaşındaki Abdulazim Ferec, çadırının kapısında oturmuş güneş enerjisiyle çalışan bir radyodan haberleri dinliyordu. Son günlerde siyasi haber bültenlerinin İsrail Başbakanı Binamin Netanyahu'nun açıklamalarına ve İsrail ordusunun Gazze’deki savaşla ilgili kararlarına daha fazla yer ayırdığını belirten Ferec, ayrıca ABD, Mısır ve Katar ile elinde İsrailli rehinelerin olduğu Hamas ve binlerce mahkumu hapishanelerinde tutan İsrail arasında bir esir takası anlaşması için görüşmelere devam edildiğinin aktarıldığını söyledi.

Ferec, haberleri, 7 Ekim 2023 tarihinde savaşın başlamasından bu yana İsrail ordusu tarafından yerinden edilen kendi ailesi de dahil binlerce Gazzeli ailenin Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki evlerine ve yerleşim bölgelerine dönmelerine izin verilmesine ilişkin herhangi bir bilgi ya da karar duymak için takip ettiğini belirterek “Yaz kış sokaklarda çadırlarda yaşamaktan, böceklerden ve mahremiyetin olmayışından bıktık. Evlerimize geri dönmek istiyoruz” ifadelerini kullandı.

İsrail ordusu Gazze Şeridi'nin kuzeyi ile güneyi arasındaki yolu keserek Gazze şehrinin güney bölgesinde Gazze Şeridi'nin en doğusundan en batısına ‘Netzarim’ adında 4 kilometrelik bir koridor açmıştı. Savaşın başlamasından bu yana 11 aydır Katar ve Mısır’da devam eden müzakerelerde Gazzelilerin evlerine geri dönüşü ve İsrail askerlerinin Netzarim Koridoru’ndan geri çekilmesi konuları görüşüldüyse de şimdiye kadar herhangi bir sonuca varılamadı.

Al-Majalla'ya konuşan Ferec, şunları söyledi:

“Tüm dünya rahat bir şekilde yaşarken biz dağılmış durumdayız, hayatımız boyunca zorla yerinden edilmeye maruz kalıyoruz. Müzakereler ve müzakereciler bile sanki dehşet içinde, hasta, hayal kırıklığına uğramış, öldürülmüş, ölmüş ve yerlerinden edilmiş insanlar varmış gibi değil de boş zamanlarında bir araya geliyorlarmış gibi davranıyorlar. Netanyahu da savaşı sürdürüyor. Şimdiyse Gazze Şeridi'nin 1967 savaşında olduğu gibi yeniden işgal edilmesinden korkuyorum.”

İsrail'in Gazze Şeridi'nde yürüttüğü savaşın başlanmasından bu yana 330 günden fazla zaman geçti. İsrail Başbakanı Netanyahu yaptığı açıklamalarda, savaşın ve devam etmesindeki ana hedefin Hamas Hareketi’nin askeri kanadı Kassam Tugayları üyelerinin doğu sınırına saldırarak İsrail’in Gazze Şeridi'ne komşu yerleşim birimlerine ulaştığı, onlarca yerleşimciyi ve askeri esir alarak Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerine götürdüğü 7 Ekim olayının tekrarlanmasının önlenmesi gerekçesiyle Hamas’ı ve onun askeri kabiliyetlerini ortadan kaldırmak ve Hamas’ın Gazze'de yeniden iktidara gelmesini engellemek olduğunun altını çizerken Gazze Şeridi'ni yeniden işgal etme niyetinde olmadıklarını ısrarla vurguladı.

İsrail ordusunun aldığı son kararlar, Netanyahu’nun açıklamaları ve İsrail ordusunun 19 yıl önce çekildikten sonra geçtiğimiz mayıs ayında kontrolünü yeniden ele geçirdiği Gazze Şeridi’nin Mısır'la olan güney sınırındaki Philadelphia (Salahaddin) Koridoru’ndan çekilme niyetinin olmaması, İsrail’in daha uzun yıllar boyunca buranın kontrolünü elinde tutmaya ve burada kalmaya devam edeceğine işaret ediyor. İsrail, 15 Ağustos 2005 tarihinde dönemin eski Başbakan Ariel Şaron liderliğindeki Tel Aviv hükümetinin tek taraflı olarak aldığı Gazze Şeridi'nden çekilme kararıyla Gazze’deki 21 yerleşim biriminin yanı sıra Batı Şeria'daki 4 yerleşim birimini boşaltmış, İsrailli yerleşimcileri başka yerlere taşımış ve askeri üsleri lağvetmişti. Ancak İsrail, Gazze Şeridi'ne asker konuşlandırmadan kara, deniz ve hava kontrolünü sürdürdü.

Eylül ayı başlarında düzenlediği bir basın toplantısında Philadelphia Koridoru’ndan çekilmek gibi bir niyetinin olmadığını vurgulayan ve 2005 yılındaki çekilmeyi stratejik bir hata olarak nitelendiren Netanyahu, “Biz ayrıldığımızda, İran'ın himayesi altında silah, silah üretiminde kullanılan malzeme ve tünel kazma ekipmanlarının akışının önünde hiçbir engel kalmamıştı. Hiçbir engel olmadığı için Gazze, İsrail için büyük bir tehdit haline geldi” dedi.

Basın toplantısında İsrail'in Philadelphia Koridoru’nu kontrol etmesinin Hamas'ın askeri kabiliyetlerini ortadan kaldırmak ve İsrailli rehineleri kurtarmak gibi savaş hedeflerine ulaşması için gerektiğini belirten Netanyahu, Hamas'ın silah ve militan kaçakçılığını engellemek için Philadelphia Koridoru’nun kontrolünü ele geçirdiklerini söyledi. Gazze Şeridi'nin yönetimini devralmak istemedikleri açıklamasını yineleyen İsrail Başbakanı, “Hamas'ın askeri kabiliyetlerini yok etmeye çok yakınız. Tünellerini yok ediyoruz. Gazze Şeridi'ni yönetmek istemiyorum, ama Hamas'ın yeniden Gazze Şeridi'nde iktidara gelmesini engellemeye çalışıyorum” şeklinde konuştu.

Al Majalla’ya konuşan Filistinli İsrail işleri uzmanı İsmet Mansur, İsrail’in savaşla ilgili açıkladığı hedeflerin ve Gazze'de yürüttüğü savaşın bahanesi olarak kullanıldığı Hamas yönetiminin zayıflatılması ve tehdit edilmesinin ötesinde İsrail'in hem siyasi hem de askeri hamlelerinin ve attığı son adımların çok daha geniş kapsamlı hedefleri olduğunu söyledi.

İsrail, Gazze Şeridi'nden öylece çekilip güvenlik meselesini Filistinli ya da uluslararası herhangi bir tarafın inisiyatifine bırakmaz.

Netzarim Koridoru’nun oluşturulmasının ve periyodik ve sürekli olarak genişletilip geliştirilmeye çalışılmasının sadece geçici bir ayrım koridoru olmadığını, aksine uzun vadeli bir kolonyal yapı olduğuna işaret ettiğini vurgulayan Mansur, “Gazze Şeridi'nin doğu ve kuzey sınırları boyunca uzanan tampon bölgenin ve İsrail'in iddia ettiği üzere kaçakçılığı önlemek ve Hamas’ı zayıflatmak için uygulanan güvenlik planının önemli bir parçası olan Philadelphia Koridoru’nda kalmaktaki ısrarı, Gazze’de yıllarca kalmak istediğini ve varlığının geçici olmadığını gösteriyor” değerlendirmesinde bulundu.

vdfbgnr
İsrail’in Gazze şehrinin merkezindeki Rimal Mahallesi’nde yerinden edilen Filistinlilerin kaldığı bir okula düzenlediği saldırının ardından binayı inceleyen Filistinli kadınlar, 20 Ağustos (AFP)

İsrail'in Gazze Şeridi üzerinde işgalci kontrolünü dayatacağını düşünen Mansur, “En azından İsrail ordusu, Gazze Şeridi üzerinde uzun bir süre güvenlik kontrolüne sahip olacak” dedi. İsrail'in, güvenlik dosyasını ister Filistinli isterse uluslararası olsun hiçbir tarafın inisiyatifine bırakmayacağı için Gazze Şeridi'nden çekilmeyeceğini vurgulayan Mansur, “Bence İsrail, Filistin meselesini yeniden tasarladı. Gazze'ye yönelik ana proje bu” diye konuştu.

“İnsani yardım çalışmaları koorinatörü”

Netanyahu'nun Philadelphia Koridoru’ndan çekilme niyetinde olmadığına dair son açıklamalarından önce İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth geçtiğimiz ağustos ayı sonlarında yayınladığı bir haberde İsrail ordusunun Gazze Şeridi'ndeki ‘insani yardım çalışmaları koordinatörü’ olarak adlandırılan ve görevi Gazze Şeridi'ndeki insani çalışmaları yönetmek ve sivil meseleleri koordine etmek olan yeni bir pozisyon oluşturma kararını aktarmıştı. Siyaset uzmanları, bu pozisyonun oluşturulmasını, Gazze Şeridi'ndeki işgali uzun süre istikrara kavuşturmayı amaçlayabilecek bir hamle olarak değerlendirdi.

Bu yeni pozisyona Tuğgeneral Elad Goren'in getirileceğini aktaran gazetenin haberine göre insani yardım çalışmaları koordinatörü görevi, Filistinlileri yönetmek ve Filistin Yönetimi’ne bağlı bazı kurumlarla koordinasyon sağlamaktan sorumlu olan Batı Şeria'daki İsrail Sivil İdaresi başkanıyla aynı düzeyde. Gazete, Tuğgeneral Goren'in, yerlerinden edilen bir milyon Filistinlinin Gazze Şeridi'nin kuzeyine geri dönmeleri olasılığının takibinden, yeniden inşa projelerinden, insani yardım kuruluşlarıyla koordinasyondan ve yardımların halka ve yerlerinden edilenlere aktarılmasından sorumlu olacağını bildirdi.

Gazze Şeridi'nde Filistinlilerin işlerini yürütmesi için bir Filistin yönetimi oluşturulabilir, ama İsrail'in güvenlik kontrolü olmadan tek taraflı olarak bir güvenlik kontrolüne sahip olmayacak.

İsrail’in Gazze Şeridi’ne bir insani yardım koordinatörü ataması kararını, askeri operasyonun artık sadece askeri bir operasyon olmadığı, insani yönleri ve Gazze'deki halk ve toplumla ilişkisi olan uluslararası ve yerel kurumlarla ilişkilerin yönetilmesiyle ilgili yönleri de olduğu değerlendirmesinde bulunan Mansur, “Bu, askeri operasyonun daha fazla boyut kazandığının kanıtı. Bu hamlede hedefin Batı Şeria'da yıllardır olduğu gibi, yaşamın tüm yönleri üzerinde doğrudan kontrol uygulamak olacağına inanıyorum” dedi.

Mansur, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Belki Gazze Şeridi'nde Filistinlilerin işlerini yürütmesi için bir Filistin yönetimi oluşturulabilir, ama İsrail'in güvenlik kontrolü olmadan tek taraflı olarak bir güvenlik kontrolüne sahip olmayacak.”

Mansur, bu durumun ABD'nin İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki projelerini, Gazze Şeridi’ne yayılmasını ve kontrolünü ne derece benimseyeceğine bağlı olduğunu ve bunun yakın gelecekte netleşeceğini sözlerine ekledi.

Uluslararası insani yardım kuruluşlarının sahadaki çalışmaları ile İsrail ordusunun çalışmalarını arasında koordinasyonu sağlamak üzere insani yardım koordinatörü olarak atanan Tuğgeneral Goren, örneğin Gazze Şeridi'nin orta kesimlerinde bulunan Deyr el-Belah'ta ilk çocuk felci vakasının görülmesinin ardından eylül ayı başlarından bu yana WHO ve UNICEF ekiplerinin Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerinde on yaşın altındaki çocukları çocuk felcine karşı aşılama çalışmalarının denetlenmesi ve koordine edilmesi gibi süreçleri yönetecek.

Yediot Aharonot gazetesi, Tuğgeneral Goren'i bu göreve, İsrail hükümetinin halen Gazze’deki savaşın ertesi günü için net bir stratejik vizyon geliştiremediği, ordunun ise İsrail'in Gazze'deki günlük yaşama dair sorumluluğunun önümüzdeki yıllarda da devam edeceğini ve hatta artacağını, bunun da İsrail’in Gazze’yi yeniden işgal etmesini gerektireceğini anladığı bir dönemde atadığına dikkati çekti. Gazetenin aktardığına göre İsrailli bir güvenlik yetkilisi, insani yardım koordinatörlüğü pozisyonunun sınırlı bir projeyi yönetmek için değil, uzun bir süre için tasarlandığını söyledi. Yetkili, Goren için ‘Gazze’nin baş sorumlusu’ tanımını kullandı. Gazete, Goren’in iki milyon Filistinlinin işlerini yöneteceğini, bunun da İsrail'in planına göre Gazze'nin birkaç yıl boyunca işgal altında tutulmasını simgelediğini ve orduya kıtlık ya da insani kriz gibi insani boyutlardan etkilemeden Gazze'deki savaşı sürdürmesi için uluslararası meşruiyet kazandırmayı amaçladığını vurguladı.

Bu makale Şarku'l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.