İsrail sağının eski bakanlarından Sheetrit, Arap Barış Girişimi’ne yanıt verilmesini önerdi

Meir Sheetrit: Bu fikre gözlerini kapatmak büyük bir hata olur

Arafat ile Şaron, ABD’de 1998’de gerçekleşen müzakerelerde bir araya geldi.  (Getty)
Arafat ile Şaron, ABD’de 1998’de gerçekleşen müzakerelerde bir araya geldi. (Getty)
TT

İsrail sağının eski bakanlarından Sheetrit, Arap Barış Girişimi’ne yanıt verilmesini önerdi

Arafat ile Şaron, ABD’de 1998’de gerçekleşen müzakerelerde bir araya geldi.  (Getty)
Arafat ile Şaron, ABD’de 1998’de gerçekleşen müzakerelerde bir araya geldi. (Getty)

İsrail’de iktidardaki Likud Partisi’nin eski bir lideri, 2002 Arap Barış Girişimi'ne uyulması çağrısında bulundu. Geçmişte Adalet ve İçişleri de dahil olmak üzere birçok hükümette üst düzey bakanlık pozisyonlarında görev yapan Meir Sheetrit, yaptığı açıklamada “Bu konu halen masada. Bizim ve tüm bölge için kalıcı barışın tek çözümünün bu olduğu neredeyse kesindir” dedi.

Sheetrit, söz konusu girişimin ortaya atılmasından bu yana bunun büyük adım olduğunu hissettiğini ve İsrail’den herhangi bir yanıt gelmediği için üzüntü duyduğunu anlattı. Veliaht Prens olduğu dönemde bunu öneren kişi merhum Suudi Kralı Abdullah bin Abdülaziz’di. Girişim, Arap Barış Girişimi olarak bilinmeye başlandı ve 2002 yılında Arap Birliği tarafından sunulduğundan bu yana beş kez onaylandı.

“İyi fikir”

Ariel Şaron, Ehud Barak ve Ehud Olmert gibi görev yaptığı İsrail hükümetlerinin başkanlarıyla bu konu hakkında görüştüğünü ve buna yanıt verilmesi çağrısında bulunduğunu aktaran Sheetrit, birçoğunun bunun iyi bir fikir olduğunu söylediğini ancak bunu ilerletmek için hiçbir şey yapmadıklarını belirttiği açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Riyad’daki girişimin onaylanmasıyla Başbakan Ariel Şaron’a, Gazze’den çekilme planını uygulamak yerine Suudi Arabistan’a gitmesini, girişime katılan tüm Arap ülkelerine Kudüs’te veya Riyad’da bir toplantı teklif etmesini önerdim. Ne yazık ki bunun iyi bir fikir olduğunu düşündüğünü ancak Gazze ve Batı Şeria’nın kuzeyinden çekilmeye doğru ilerlediğini söyledi.

Fotoğraf Altı: Eski İsrail Başbakanı Ariel Şaron. (AP)
Eski İsrail Başbakanı Ariel Şaron. (AP)

Daha sonra Arap girişimi Olmert hükümetinde ve kabinede gündeme getirildi. Ne yazık ki Olmert de girişimin iyi bir fikir olduğuna inandı, ancak bu yönde hiçbir adım atılmadı. Daha sonra muhalefet temsilcisi olarak Başbakan Binyamin Netanyahu’yu Arap Girişimi aracılığıyla kapsamlı bir çözüm başlatması konusunda ikna etmeye çalıştım ama o tavrımı kabul etmedi. Ardından Knesset’te Arap Barış Girişimi’ni desteklemek için bir lobi kurdum. İçinde farklı bloklardan 42 temsilci vardı ama girişimi ilerletemedik.”

Meir Sheetrit duruma ilişkin açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Tuhaf, İsrail başbakanları neden bu konuyu geçiştiriyor? İsrail ile Araplar arasındaki ana arabulucu konumunu sürdürmek isteyen ABD yönetimini memnun etmek istiyorlar ve bu nedenle bu yönde adım atmıyor olabilirler.”

Devam eden istikrarsızlık

Sheetrit dün Maariv gazetesinde yayınlanan makalede şu ifadeleri kullandı:

“İsrail’in Ortadoğu’daki mevcut durumu boşuna görünüyor. Beklenti, ilgili tüm taraflar için silahlanma yarışının devam etmesi de dahil olmak üzere bölgede istikrarsızlığın devam etmesi yönünde. Görünüşte bu durumun bir çıkış yolu yok ve İsrail ile bölgede istikrar ve barışı tesis edecek sihirli bir çözüm yok gibi görünüyor. Ancak içinde bulunduğumuz labirentin olası ve doğru bir çözümünün ‘Arap Birliği’nin 28 Mart 2002’de Beyrut’ta benimsediği Arap ve Suudi girişimi’ olduğuna inanıyorum. Bu girişim, pratikte Arap ülkelerinin İsrail-Arap çatışmasının çözümüne dair ortak resmi pozisyonunu yansıtıyor. Girişim ayrıca, 57 Arap ve İslam ülkesinin İsrail ile normal barış ilişkileri kurma ve üç şarta göre İsrail ile çatışmanın sona erdiğini duyurma taahhüdünü de içeriyor. Bu şartların ilki; İsrail’in 4 Haziran 1967’de Suriye’den Golan ve Lübnan’ın Şebaa Çiftlikleri dahil olmak üzere hatlardan tamamen çekilmesidir. İkincisi, başkenti Kudüs olan bir Filistin devletinin kurulması, üçüncüsü ise mülteci sorununa adil ve üzerinde anlaşmaya varılan bir çözüm bulunmasıdır.”

Fotoğraf Altı: Eski İsrail Başbakanı Ehud Barak. (AP)
Eski İsrail Başbakanı Ehud Barak. (AP)

Meir Sheetrit yazının devamında tüm tekliflere rağmen imzaların atılmadığını vurguladı:

“Arap girişimi, Filistinlilerin en büyük sorununu çözüyor. Çünkü hem Ehud Barak karşısında Yaser Arafat hem de Ehud Olmert karşısında Ebu Mazen, istedikleri hemen hemen her şey teklif edilmesine rağmen barış anlaşmasını imzalamadılar. Hiçbir Filistinli lider geri dönüş hakkını garanti etmeden bir anlaşma imzalayamaz. Ancak girişim, sorunu sorunsuz bir şekilde çözüyor. Çünkü formül, mülteciler için adil ve üzerinde anlaşmaya varılan bir çözüm. Üzerinde mutabık kalmamız, İsrail’in bunu kabul etmesi ve İsrail’den 1967 çizgisine geri dönmesinin talep edilmesi gerektiği anlamına geliyor. Bu noktada da girişim yayınlandığında İsrail’in fiilen 1967 sınırlarına döneceğine inanan hiçbir Arap liderinin bulunmadığını, bence kastedilenin benzer bir bölgede alternatif toprak elde edilmesi olduğunu söyledim. İsrail, ayrım duvarının batısındaki Batı Şeria’nın yaklaşık yüzde 5’ini ilhak ederse, Filistinlilere Batı Şeria veya Gazze’ye yakın başka bir arazi verilecek.”

Herkesle anlaşma

Sheetrit, yasaya göre böyle bir çözümün halk referandumuyla İsrail vatandaşlarına sunulduğunu belirtirken, halkın onayını alma olasılığının, yalnızca Filistinlilerle yapılacak bir anlaşmadan çok daha büyük olduğuna dikkat çekti. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Arap ülkelerinin de dahil edilmesinin, uygulanmasını garantisi kıldığını söyleyen Sheetrit sözlerine şöyle devam etti:

“Bütün İslam ülkeleri, İsrail’le barış ve normalleşme imzalasa bu anlaşmayı bozmaya kim cesaret edebilir? Ama barış sadece Filistinlilerle sağlanırsa, bunu istemeyen rastgele bir lider anlaşmanın sona ermesi için yeterli olur.”

Fotoğraf Altı: Nuseyrat Mülteci Kampı’nda, İsrail’in Gazze Şeridi’ni bombalaması sonucu yıkılan bir binanın yanındaki Filistinliler. (AP)
Nuseyrat Mülteci Kampı’nda, İsrail’in Gazze Şeridi’ni bombalaması sonucu yıkılan bir binanın yanındaki Filistinliler. (AP)

Gazze yakınlarındaki bir kasabada yaşayan Sheetrit, Gazze Şeridi’ni Filistin Otoritesi’nin yönetimine döndürmenin Hamas’ı iktidardan uzaklaştırmak anlamına geldiği görüşünde. Adı geçen İsrail başbakanlarına Arap ülkelerinin Filistinlilerden, terörden ve Filistin davasında bıktığını anlattığını söyleyen Meir Sheetrit, bazı Arap ülkelerinde terörle savaşın yürütüldüğünü belirttiği sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu yönde karar almak kolay değil ama kapsamlı bir barışa ulaşma olasılığının göz ardı edilmesi nesiller boyu gözyaşı olacaktır. İsrail Başbakanı’nın kapsamlı bir barışa giden yolları inceleme cesaretini göstermesini ve bunun için mücadele etmesini bekliyorum. Halen masada olan girişime gözlerin kapatılması ise büyük bir hata olur.”



Suriye'nin kuzeydoğusundaki saldırılarda 9 SDG'li öldü

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi İç Güvenlik Güçleri Genel Komutanlığı üyesi Tümgeneral Ali el-Hasan, geçtiğimiz haziran ayında Haseke'de düzenlediği basın toplantısında (Şarku’l Avsat)
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi İç Güvenlik Güçleri Genel Komutanlığı üyesi Tümgeneral Ali el-Hasan, geçtiğimiz haziran ayında Haseke'de düzenlediği basın toplantısında (Şarku’l Avsat)
TT

Suriye'nin kuzeydoğusundaki saldırılarda 9 SDG'li öldü

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi İç Güvenlik Güçleri Genel Komutanlığı üyesi Tümgeneral Ali el-Hasan, geçtiğimiz haziran ayında Haseke'de düzenlediği basın toplantısında (Şarku’l Avsat)
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi İç Güvenlik Güçleri Genel Komutanlığı üyesi Tümgeneral Ali el-Hasan, geçtiğimiz haziran ayında Haseke'de düzenlediği basın toplantısında (Şarku’l Avsat)

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi İç Güvenlik Güçleri, Deyrizor'un kuzey kırsalındaki karargâhlarına yapılan benzer saldırıların ardından yaptığı açıklamada, Rakka vilayeti kırsalındaki Tabka kenti ve Haseke vilayetinin güneyindeki eş-Şeddadi kasabasındaki güvenlik noktalarını hedef alan bir dizi silahlı saldırıda 5 üyesinin öldüğünü ve 2 üyesinin de yaralandığını duyurdu. Bu arada Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Medya Merkezi, silahlı grupların SDG'nin etki alanlarına yönelik saldırılarında 4 savaşçısının öldürüldüğünü açıkladı.

Kürt yönetimine bağlı İç Güvenlik Güçleri dün resmi internet sitesinden yaptığı açıklamada, ‘terörist’ olarak nitelediği grupların ‘Tabka kentinde güçlerine ait iki noktayı hedef aldığını ve iki üyesinin yaralanmasına neden olduğunu, 14 Temmuz sabahı da eş-Şeddadi kasabasındaki güvenlik kontrol noktalarından birine saldırı düzenlendiğini ve beş üyesinin öldüğünü belirtti.

Özerk Yönetim ve SDG liderliği söz konusu saldırıları genellikle DEAŞ hücrelerinin gerçekleştirdiğini iddia ederek, ‘medya saldırıları ve Suriye genelinde, özellikle de ülkenin kuzey ve doğu bölgelerinde kaos ve fitne yaymak isteyen tarafların sürekli kışkırtmaları ışığında’ bu saldırıların arttığını ve sıklaştığını kaydetti.

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi İç Güvenlik Güçleri liderlerinden Ali el-Hüseyin Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, son dönemde Özerk Yönetim bölgelerindeki güvenlik durumunun, doğrudan karargâhları ve güvenlik kontrol noktalarını hedef alan DEAŞ hücrelerinin hareketlerinde bir artışa sahne olduğunu söyledi. Hüseyin, “Bu girişimlere rağmen, kuvvetlerimiz yüksek hazırlık ve uyanıklıkları sayesinde saldırıları etkili bir şekilde engellemeyi başardı” dedi.

jukıo
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi İç Güvenlik Güçleri mensupları, Suriye'nin kuzeydoğusundaki Haseke vilayetinde bulunan karargahlarından birinde (Şarku’l Avsat)

Genel Komutanlığın bu grupların kimliğini ve bağlantılarını ortaya çıkarmak amacıyla kapsamlı soruşturmalar başlattığını belirten el-Hüseyin, “Güvenlik güçlerimiz, bu tür girişimleri boşa çıkarmak konusunda daima tam teyakkuz hâlindedir ve sivillerin güvenliğini ve emniyetini korumak için gerekli tüm önlemleri almıştır” ifadesini kullandı.

SDG'nin güvenlik kanadı olan güvenlik güçlerinin mevzilerine yönelik bu silahlı saldırılar, Suriye'nin kuzeydoğusunda Özerk Yönetim’in kontrolü altındaki bölgelerin akıbetine ilişkin gerginlik ve endişe ortamında, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve SDG lideri Mazlum Abdi tarafından 10 Mart'ta imzalanan anlaşmanın uygulanmasını hızlandırmak amacıyla Özerk Yönetim’den bir heyetin ABD ve Fransa arabuluculuğunda başkent Şam'da Suriye hükümeti bakanlarıyla yaptığı son görüşmelerin başarısızlıkla sonuçlandığının açıklanmasının ardından geldi.

vdfghyju
Suriye hükümeti Tişrin Barajı'nda bakım çalışmalarına başladı. (Arşiv)

Konuyla ilgili olarak SDG Medya Merkezi, Halep'in doğu kırsalında Türk ordusu ve müttefik Suriyeli silahlı gruplar ile aralarında devam eden çatışmalarda 4 savaşçısının öldüğünü bildirdi.

Bu bölgeler, 10 Nisan'da Münbiç kırsalında varılan Tişrin Barajı anlaşmasından bu yana temkinli bir sükunete tanıklık etti. Cumhurbaşkanı eş-Şera ve Abdi arasındaki ikili anlaşmanın bir parçası olarak, tüm askeri tarafların çekilmesi ve Suriye Savunma Bakanlığı güçlerinin barajı korumak üzere bölgeye girmesiyle birlikte Suriye'nin kuzeyindeki stratejik barajın ortak yönetimi oluşturuldu.