İsrail'in savaşın sonu senaryolarıyla ilgili tutarsızlıkları

İsrailli bazı yetkililer Hamas Hareketi’ni ortadan kaldırmanın bir yıl sürebileceğini söylüyor

Binyamin Netanyahu Gazze Şeridi'ndeki askerleri teftiş ederken, 26 Kasım 2023 (AFP)
Binyamin Netanyahu Gazze Şeridi'ndeki askerleri teftiş ederken, 26 Kasım 2023 (AFP)
TT

İsrail'in savaşın sonu senaryolarıyla ilgili tutarsızlıkları

Binyamin Netanyahu Gazze Şeridi'ndeki askerleri teftiş ederken, 26 Kasım 2023 (AFP)
Binyamin Netanyahu Gazze Şeridi'ndeki askerleri teftiş ederken, 26 Kasım 2023 (AFP)

İsrailli askeri ve siyasi yetkililer, Hamas Hareketi’nin İsrail’in şiddetli saldırıları karşısında başarısızlık emareleri gösterdiğini ve Hamas’ın üst düzey yetkililerinin sahadaki askeri liderler üzerindeki kontrollerini kaybetmeye başladıklarını iddia ettikleri resmi açıklamalarda bulundular. Bu açıklamalar bir yana bazı çevreler, savaşın hedeflerine ulaşılması için aylara ihtiyaç olduğunu söylerken bazı çevreler de Hamas'ın yok edilmesi, rehinelerin geri alınması ve Gazze Şeridi'ni İsrail’in güneyinde yaşayanları tehdit eden füzelerin fırlatıldığı yer olmaktan çıkarıp güvenli bir bölge haline getirecek önlemlerin uygulanması gibi savaş hedeflerine ulaşmanın bir yıldan uzun sürebileceğini tahmin ediyor.

Ancak ne İsrail basını ne uzmanları ne de İsrail kamuoyu, ordunun Gazze Şeridi'nde bir yıl ya da daha uzun süre kalmaya yetecek parası olduğuna inanıyor. Savaşın üçüncü ayına girildiğini ve ordunun Gazze Şeridi'nin kuzey kesimindeki tüm binaları yıkıp neredeyse tüm bölgeyi işgal etmesine rağmen Hamas’ın yakında çökeceğini gösteren somut başarılar elde edemediğini söylüyorlar. Buna karşın Hamas üyeleri, askeri araçların havaya uçurulduğu, İsrail askerlerinin öldürüldüğü özel operasyonlarla İsrail ordusunu şaşırtmaya devam ediyor. Hatta özellikle Gazze’nin kuzeyinden top mermisi ve roket fırlatmayı sürdürüyor. Ordunun bizzat kendisi düşmanla yaşadığı şiddetli çatışmalardan bahsediyor.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu İsrail ordusunun komutanlarıyla birlikte, 26 Kasım 2023 (DPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu İsrail ordusunun komutanlarıyla birlikte, 26 Kasım 2023 (DPA)

Hamas’ın özel operasyonlarına dair görüntüler yayınlamasını engellenmek

İsrail basını genellikle Hamas'ın herhangi bir açıklamasını ya da paylaştığı görüntüleri kamuoyundan saklasa da İsraillilerin çok azı Ordu Sözcüsü Daniel Hagari'nin Gazze Şeridi'nde olan bitenlerle ilgili açıklamalarına inanıyor ve Hagari de bunu çok iyi biliyor. Kamuoyu yoklamaları halkın yüzde 86'sının güvenini kazandığını gösterse de gazetecilerin yüzde 50'sinin güvenini kazanmıyor, bunu gazetelerde dile getiriyorlar, diğer medya kuruluşlarında söylüyorlar. Kamuoyu yoklamaları halkın yüzde 86'sının Hagari’ye güvendiğini gösterse de gazetecilerin yüzde 50'si ona güvenmiyorlar ve bunu hem gazeteler hem de diğer medya kuruluşları dile getiriyorlar.

Bu noktada İsrail’in askeri kontrol dayatma konusunda 50 yıl geriye gittiği izlenimi hakim. Her ne kadar basın savaşın başlamasından bu yana ciddi bir otosansür uyguluyor ve Hamas'ın açıklamalarını ve paylaştığı görüntüleri yayınlamaktan kaçınıyor olsa da sansürcülerin ve ordu komutanlarının, haberi alan kişilerin de parlayan ışıklar gibi olmasını istediklerine dair bir his var.

Ordu Sözcüsü Hagari, Gazze’de gazeteciler için ayrı ayrı turlar düzenleyerek güveni yeniden tesis etmeyi amaçlayan adımlar attı. Bu turlar sırasında gazetelerin istedikleri kişiyle konuşmasına izin verildi. Hagari, gazetecilerin savaşın sonuçlarına dair daha doğru bir tablo verme isteklerine yanıt verdi. Askerlerin Sinvar'a yaklaştığını ve Hamas'ın yenilgiye uğratılmak üzere olduğunu söylemekle kalmadı, geçtiğimiz günlerde ölü ve yaralı sayısı konusunda kendisiyle görüşmeler yapılmasına olanak sağladı.

İsrail ordusunun Han Yunus’ta bir askeri operasyon olduğunu söylediği patlama sırasında etrafa saçılan enkaz parçaları (Reuters)
İsrail ordusunun Han Yunus’ta bir askeri operasyon olduğunu söylediği patlama sırasında etrafa saçılan enkaz parçaları (Reuters)

Hagari, (7 Ekim’de ölen 320 askerin yanı sıra) Gazze’de şimdiye kadar sadece 100'e yakın askerin öldüğünde ısrar etse de gazeteciler, hastanelerden aldıkları bilgilere göre yaralı sayısının Hagari’nin açıkladığından kat kat fazla olduğunu aktardılar. Haaretz gazetesinin geçtiğimiz salı günü bin yaralı olduğu konusunda fikir birliği yaptıktan sonraki günler için bu rakam şok ediciydi, sonunda yaralı sayısının 5 bin olduğunda uzlaştılar.

Yedek askerler

Ordunun, savaşın başlarında topladığı büyük yedek asker gruplarını (130 bini kuzey sınırına, geri kalanı Gazze yakınlarına yönlendirilmiş olmak üzere 360 ​​bin asker) terhis etmeye başladığı biliniyor. Savaş sırasında Gazze'ye giren ve çıkan asker sayısının 100 bin olduğu göz önüne alındığında, yaralı asker sayısının 5 bin olduğunda şüphe yok. Askerlerin çeşitli şekillerde ve bazılarının ağır yaralı oldukları açık. Böbreklerde, dalakta, karaciğerde ve tabii ki kafada yaralanmalar var. Çok sayıda göz hasarı mevcut. Hastanelerde askerlerin tedavisi için gizli bölümler kuruldu. Yaralanan askerlerin yüzde 15’i uzuvlarını kaybederek kalıcı olarak engelli hale geldiler.

Bu bakımdan Hamas'a ve militanlarına çok acı darbeler vurulsa ve Hamas'ın bazı mevzilerinde yenilgi yaşansa bile yaşanan şiddetli çatışmalar, İsrail'in Hamas'ın yakında çökeceğine dair iddialarının psikolojik savaş ve propaganda kampanyasının bir parçası olduğunu ve mutlak gerçeği yansıtmadığını gösteriyor.

Hamas’ın yok edilmesi için bir yıla daha ihtiyaç duyulduğundan bahsetmek, İsrail ordusunun bocalaması anlamına geliyor. İsrail ordusu devasa kaynaklara sahip, en gelişmiş silahlara ve en yüksek teknolojiye sahip büyük bir ordu olmasının yanında ihtiyaç duyduğu tüm desteği ve daha fazlasını, mühimmat ve teçhizat yüklü 200 dev kargo uçağıyla hava harekatı düzenleyen ABD ordusundan alıyor. Buna rağmen İsrail ordusu Hamas, İslami Cihad ve diğer Filistinli örgütler karşısında çok yavaş ilerliyor.

Filistinlilerin neredeyse tamamen çıplak olarak tutuklandıklarını gösteren görüntüler

İsrail ordusunun Filistinli gençleri aşağılamak amacıyla gömleklerini çıkarmaya ve çıplak halde yere oturtmaya zorladıklarını gösteren görüntüler ya da İsrail askerlerinin Cibaliye Mülteci Kampı’nın ara sokaklarından birinde 3 Hamas üyesini öldürmekle övündükleri görüntüler yahut Filistin Meydanı'ndaki bir anıtın yıkılıp İsrail bayrağının çekilmesi gibi orantısız görüntüler, dünyanın en güçlü ordularından biri olarak kabul edilen ve Hamas gibi askeri kanadında 30 bin üyesi olan silahlı bir örgütle savaşan bir ordudan ziyade, Çin ya da Rusya ordusunun bir tümenine karşı zafer kazanmış bir ordu için uygun olabilir.

Beyt Lahiya’dan onlarca Filistinlinin neredeyse tamamen çıplak bir şekilde tutuklandıklarını gösteren bir fotoğraf (Reuters)
Beyt Lahiya’dan onlarca Filistinlinin neredeyse tamamen çıplak bir şekilde tutuklandıklarını gösteren bir fotoğraf (Reuters)

Ordunun Gazze'nin merkezine düzenlediği turdan dönen sağ çizgideki İsrail gazetesi Israel Hayom’un Savaş Muhabiri Alon Ben David'e göre askeri açıdan İsrail ordusu pek çok başarı elde etse de görüntüler bunların Hamas için başarısızlık emareleri olup olmadığına dair uzmanlar arasında ihtiyatlı bir tartışmaya yol açtı.

Gazze Şeridi'nin güneyinde ise farklı bir durum söz konusu. İsrail ordusu Han Yunus'ta büyük bir tugay gücüyle faaliyet göstermesine rağmen, şehirde faaliyet gösteren dört Hamas tugayını henüz yenilgiye uğratmayı başaramadı. Bunun 3 hafta ya da belki daha fazla sürebileceği tahmin ediliyor. Asıl can alıcı nokta ise tüm göstergelerin bu cephede çalışan Yahya Sinvar ve kardeşi Muhammed liderliğindeki üst düzey Hamas yetkililerine zarar vermeye çalışmak olduğunu gösteriyor olmasıydı.

Han Yunus'un işgali

Eğer Han Yunus’un işgal edilmesi 3 hafta sürerse, yüzölçümü ve nüfus yoğunluğu bakımından kat kat daha büyük olan Refah ile Deyr el-Balah ve İsrail güçlerinin henüz girmediği diğer bölgelerin temizlenmesi aylar sürecek demektir. Ancak İsrailli siyasi liderler, siyasi açıdan çok fazla zamanlarının olmadığının farkındalar.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde (BMGK), her ne kadar geçtiğimiz cuma günü Gazze'de derhal ateşkes çağrısının yapıldığı bir karar taslağı ABD tarafından veto edilmiş olsa da İsrail dışındaki 13 ülkenin geri kalanının karar taslağında evet oyu kullanması ve İngiltere'nin çekimser kalması İsrail'de endişe yarattı. Washington merkezli çeşitli raporlara göre ABD yönetimi, İsrail'in yeniden konuşlanmasını talep etmeden önce, takvim yılı sonuna kadar, yani bugünden itibaren 3 hafta boyunca savaşa devam etmesine izin vermeyi planlıyor.

Gazze'deki uluslararası un dağıtım merkezinin önünde toplanan Filistinliler (AFP)
Gazze'deki uluslararası un dağıtım merkezinin önünde toplanan Filistinliler (AFP)

Tüm bunlar Hamas’ın kaçırdığı İsrailliler sorununa çözüm bulunmadan, rehinelerden herhangi birinin serbest bırakılması kolay bir hedef gibi görünmüyor. İsrailli esir asker Saar Baruch’ın kurtarılması için cuma günü şafak vakti gerçekleştirilen özel operasyon başarısız oldu ve operasyon Baruch’ın öldürülmesiyle sonuçlandı. İsrail ordusunun karmaşık koşullara rağmen benzer operasyonların gelecekte de devam edeceğini vurgulaması dikkati çekti.

Bütün bunlardan yola çıkarak Gazze Şeridi'ndeki askeri operasyonlar sadece Hamas'ın değil, İsrail ordusunun da sorunu olduğu sonucuna varmak mümkün.



Irak Cumhurbaşkanı Reşid, Gelecek Partisi lideri Davutoğlu görüştü

Fotoğraf: X
Fotoğraf: X
TT

Irak Cumhurbaşkanı Reşid, Gelecek Partisi lideri Davutoğlu görüştü

Fotoğraf: X
Fotoğraf: X

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, IKBY’ye bağlı Süleymaniye kentinde ilk kez düzenlenen Delphi Ekonomi Forumu’na katılmak üzere Irak’a gitti. Davutoğlu’na ziyareti sırasında genel başkan yardımcıları, milletvekilleri, parti yöneticileri ve gazeteciler eşlik etti.

Forum vesilesiyle Irak Cumhurbaşkanı Abdullatif Reşid ile bir araya gelen Davutoğlu, görüşmenin oldukça verimli geçtiğini belirtti. Görüşmede son siyasi gelişmeler kapsamlı şekilde ele alındı. Davutoğlu, Türkiye ve Irak arasındaki kardeşlik ile stratejik iş birliğinin daha da güçlenmesi gerektiği konusunda mutabık kalındığını ifade etti.

Davutoğlu, ayrıca IKBY Başbakan Yardımcısı Kubad Talabani ile de kapsamlı bir istişare gerçekleştirdi. Terörle mücadeleden enerji koridorlarına, insani diplomasiden kültürel ortaklığa uzanan bu bütüncül diyalogun, Türkiye-Irak ilişkilerinin vizyoner boyutunu bir kez daha ortaya koyduğunu vurgulayan Davutoğlu, Kubad Talabani ile terörden arındırılmış bu kadim coğrafyada bir kez daha buluşmak üzere sözleştiklerini ifade etti.

Nevzat Çiçek: Irak Cumhurbaşkanı, Davutoğlu ile görüşmesinde Türkiye’deki yeni açılım sürecini desteklediklerini ve ellerinden geleni yapacaklarını söyledi

Irak’taki Delphi Forumu’na katılan Independent Türkçe Genel Yayın Yönetmeni Nevzat Çiçek, TV100 canlı yayınında değerlendirmelerde bulundu.

Irak Cumhurbaşkanı Sayın Abdullatif Reşid’in Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu ile görüştüğünü söyleyen Çiçek, “O görüşmede Irak Cumhurbaşkanı, Türkiye'nin bu sürecini desteklediklerini ve ellerinden geleni yapacaklarını ifade etti” dedi.

Çiçek ayrıca şunları söyledi:

"Aynı şekilde biraz önce Irak Bölgesi ve Kültürel Yönetim Başkanı, Başbakan Yardımcısı Kubat Talabani'yle bir görüşmemiz oldu. O da aynı şekilde sürecin desteklendiğini ifade etti. Ve Türkiye'nin yetkililerinin buraya gelip gittiklerini, görüştüklerini ifade etti. Önce şunu söyleyeyim, ben buraya gelmeden önce Ankara'nın kendi içindeki denkleme okuma biçimini bugün yazdım. Onlar süreci nasıl okuyorlar, nasıl olacak diye. Belki de süreçle ilgili en önemli şey şu, buradan bir mekanizmanın varlığından bahsediliyor. O mekanizmanın çok öteden beri devam ettiği PKK’nın silahsızlanmayla ilgili her ülkenin kendi içerisinde bir denklem oluşturacağı ifade ediyor. Irak'ın şartlarına göre bir silah bırakma, Suriye'nin kendi şartlarına göre, Türkiye'nin kendi şartlarına göre bir silah bırakma olgusundan bahsediliyor. Bu süreçle ilgili olarak bir 4 aylık süreç içerisinde bunun bir kısmının tamamlanmasının öngörüldüğü belirtiliyor.

Aynı şekilde özellikle “Diyarbakır anneleri”. PKK’ya katılan çocuklarının geri getirilmesinin çok önemli olduğu ifade ediliyor. Aynı şekilde suça karışmamış bine yakın PKK'lının varlığından bahsediliyor. Dolayısıyla aslında benim hem Ankara'da hem Süleymaniye'de, Kerkük'te buradaki yetkililerden edindiğim izlenim aslında mekanizmanın çok öteden beri devam ettiği ve bu mekanizmayla birlikte aslında süreci normal geliştiği.

Özellikle Milli İstihbarat Başkanı Sayın İbrahim Kalın başta olmak üzere Türkiye'de güvenlik provokasyonun yöneticilerinin bölge ülkeleriyle temaslarının çok ciddi ve yoğun olduğunu biliyoruz. Aslında buzdağının üzerinde normal bir akış devam ediyor. Bu süreçler tabi çok zorlu süreçler ve dolayısıyla sürekli tetikte olmayı gerektiriyor. Ama Türkiye'nin ana hedefini koruduğu ana hedefin gerçekleşme noktasında şöyle bir öngörü var. Sadece PKK'nın silah bırakma meselesi değil, aslında büyük bir inşaat sürecinden bahsediliyor.

Yani PKK silahı bıraktığı andan itibaren bölgedeki Kürtlerin yönünü Türkiye'ye dönmesi, Türkiye'nin yeniden bir inşaat sürecine gitmesi ve dolayısıyla aslında bu inşaat sürecinin uzun süre içerisine devam etmesi öngörülüyor."

Bu süreçte Kandil tepkisinin olup olmadığı ve İran etkisinin ne olduğu ile ilgili soruya Çiçek şu yanıtı verdi:

"Ben güvenlik kaynaklarına bu soruyu sorduğumuzda süreci en çok ne baltalayabilir diye, İsrail ve İran etkisinden çok söz veriliyor. Hatta şöyle bir ifade kullanılıyor. İsrail'in Kürt güçlerini vekalet gücü olarak elde etmeye çalışmasının Türkiye sınırına getirmesinin Türkiye açısından savaş sebebi olduğunun bile İsrail'e ifade edildiği söyleniyor ki bu çok önemli. Türkiye'nin kırmızı çizgileri anlamında son derece önemli. Aynı şekilde İran'ın yaklaşımı üzerinde İran'la gerekli temaslarının yapıldığını biliyoruz. Yakın zaman içerisinde Türkiye'den yetkililerin Irak, Suriye ve İran'da tekrar bir temas trafiğini yürütecekleri çok net ve dolayısıyla da aslında bölge ülkeleri açısından da Türkiye kendi kırmızı çizgilerinin nelerin yapılıp yapılmayacağını ve nelerin beklendiğini çok net bir ifade ediyor.

Türkiye'nin bu kararlı duruşun karşısında şöyle bir yola doğru girilmiş.  Mesela şimdi ben Süleymaniye'deyim. Süleymaniye'de Süleymaniye Havaalanı kapalı. Süleymaniye havaalanının kapanmasının temel sebebi Türkiye ile Süleymaniye arasındaki ilişkilerin PKK'dan dolayı, SDG'den dolayı bozulmuş olması. Mesela dün Duhok valisi bir açıklama yaptı."

Dedi ki, “Eğer bu süreç tamamlanırsa, Türkiye'nin başlatır bu süreç tamamlanırsa bizim de PKK işgalinde olan 45 Eylül köyümüzü tekrar geri alma umudumuz var. Mesela Süleymaniye'de de eğer bu ilişki normalleşirse bizim havaalanımız açılır, ticaretimiz tekrar devam eder”.

Dolayısıyla aslında herkes süreci Yani Süleymaniye'nin aslında. Pratik bir gerçekliğinin olduğunu söyleyebiliriz biz. Özellikle burada tabii SDG üzerinden daha önce PKK yöneticilerinin bir kısmının burada olması asabiyle.

Özellikle ama Irak merkezi hükümetin PKK'yı Türkiye'nin baskısıyla terör örgütü ilan etmesinden sonra Süleymaniye'de birçok misyonun kapatıldığını biliyoruz. Yani siyasi faaliyetlerin yasaklandığını biliyoruz. O anlamda eğer normalleşme sağlanırsa mesela Süleymaniye'de bunun en büyük iz düşümü Süleymaniye Havaalanı'nın açılması ki olacak ki onların dünyaya bağlantı noktasında en önemli merkezlerden bir tanesi.

Bölgesel Kürt Yönetimi’nin bu sürece ne kadar dahil olduğu ile ilgili ise Çiçek şunları söyledi:

Ankara'dan edindiğimiz yerinde, bölgeden edindiğimiz yerinde Türkiye bu süreci kendi başına yürütüyor. Yani kendi başına yürütüyorlar kastım. Aslında bunu milli bir proje olarak yürütüyor. Ama paydaş olarak Suriye yönetimi, Irak yönetimi paydaş. Paydaşın olma sebeplerinden bir tanesi her iki ülkede PKK unsurlarının bulunması.

Dolayısıyla da bir silahsızlanma durumunda silahların nereye bırakılacağı konusunda bu ülkelerle iş birliği yapıldı. Aynı şekilde PKK'nın 35-40 yöneticisi Irak'ta yaşamak istiyorlarsa işte Iraklı yetkililerin bir şekilde buna bir cevaz vermesi.

Türkiye kendi sorununu çözerken bölge ülkeleriyle özellikle İran'dan Irak'tan ve Suriye'den PKK unsurlarıyla birlikte bir mücadele süreci işin kolaylaştırılması süreci ve süreci de aktif olması gerektiği ifade ediyor.

Türkiye'nin kendilerine ilgili talepleri olduğunu söylüyorlar ve dolayısıyla da bu talepleri içerisinde Türkiye'nin taleplerinin yerine getirme noktasında çalıştıklarını ve şunu çok net ifadeyle onu söyleyerek bitireyim. Yani buranın PKK ile ilgili olarak sürekli Türkiye ile bir şekilde karşı karşıya gelmelerinin temel sebebi olarak PKK'yı gösteriyorlar ve bu sorunun bitmesi durumunda Türkiye ile normalleşme sürecinin kendileri açısından başlayacağını özellikle Süleyman Yönetim için söylüyorum. Ve bunun da kendileri açısından kazanç olacağını söylüyorlar. O nedenle süreci baltalamaya yönelik değil de sürecin bir şekilde başarıya ulaşmasının da kendileri açısından önemli olduğunu ifade ediyorlar. Zaten Ankara'nın da temel görüşlerinden bir tanesi de o. Bölgeye, Irak'a, Türkiye'ye, Irak'a ve Suriye'ye de aynı zamanda huzuru getirebilir deniyor. Sanırım bu algı bölge ülkeleri açısından son derece satın alınmış durumda.

Independent Türkçe