Suriye Demokratik Konseyi, kuruluşunun 8. yıldönümünde tüm Suriyelileri diyalog masasına davet etti

Konsey, modern bir anayasaya ve merkezi olmayan yönetim sistemine göre birleştirici ulusal kimliğe bağlı kalma çağrısında bulundu

Suriye Demokratik Konseyi’nin Suriye’nin Rakka şehrindeki son toplantısı (Şarku’l Avsat)
Suriye Demokratik Konseyi’nin Suriye’nin Rakka şehrindeki son toplantısı (Şarku’l Avsat)
TT

Suriye Demokratik Konseyi, kuruluşunun 8. yıldönümünde tüm Suriyelileri diyalog masasına davet etti

Suriye Demokratik Konseyi’nin Suriye’nin Rakka şehrindeki son toplantısı (Şarku’l Avsat)
Suriye Demokratik Konseyi’nin Suriye’nin Rakka şehrindeki son toplantısı (Şarku’l Avsat)

Suriye Demokratik Konseyi, tüm Suriyeli taraflara diyalog masasına oturma, ulusal demokratik bir projeyi somutlaştırma, yıllardır devam eden savaşı ve krizi sona erdirmek için ülkenin, toprağın ve halkın birliğini koruma, modern bir anayasaya ve merkezi olmayan yönetim sistemine göre birleştirici ulusal kimliğe bağlı kalma çağrısında bulundu.

Konsey’in kuruluşunun 8. yıl dönümü münasebetiyle dün resmi internet sitesinde yayınlanan bildiride, “Suriye konusuyla ilgilenen uluslararası güçler henüz krizi çözme konusunda anlaşamadı. Suriye, hesaplaşmaların, vekalet savaşlarının, coğrafyayı aşan ve Suriye kimliğine yabancı projelerin arenasına dönüştü” ifadeleri kullanıldı.

Şarku’l Avsat’a özel açıklama yapan Suriye Demokratik Konseyi Başkanı İlham Ahmed ise şunları söyledi;

“Tüm bu düşmanlık ve dışlamanın ardından, Suriyelilerden beklenen, tüm Suriye güçleri ve taraflar arasında kesinlik olduğu sürece diyalog masasına oturmaktır. Bir gün aynı masaya oturacağız. Peki neden birbirimizi dışlıyoruz ve bu kadar düşmanlık yaratıyoruz?”

Savaşın devamının Suriye toplumunda daha fazla yıkıma, yıkıma ve çatlaklara yol açacağı uyarısında bulunan Ahmed, müzakerelerin daha önce yaşadıklarından daha felaket olabilecek tüm senaryolara kapıları kapatacağını vurguladı.

Bunun aynı zamanda ülke içinde veya dışında, nerede olursa olsun Suriyelilerin yaşadığı trajediye son vereceğinin de altını çizdi.

Suriye Demokratik Konseyi, Suriye’nin doğusunda DEAŞ ile mücadele misyonlarının bir parçası olarak ABD liderliğindeki uluslararası koalisyon güçleri tarafından desteklenen, Suriye’nin kuzey ve kuzeydoğusundaki bölgeleri kontrol eden Suriye Demokratik Güçleri (SDG) koalisyonuna bağlı.

Konseyin sitesinde yer alan açıklamada ayrıca şu ifadelere yer verildi;

“ SDG güçleri, ülkenin kuzey ve kuzeydoğusundaki şehir ve kasabaları özgürleştirmeyi başardı ve bunların işlerini yürütecek sivil yapılar oluşturdu.”

Açıklamada ayrıca Suriye rejiminin kontrolü altındaki bölgelere atıfta bulunularak, Suriye valiliklerinin geri kalanının ‘otoriter merkezi yönetimin ağırlığı altında’ acı çektiği vurgulandı.

Suriye Demokratik Konseyi’nde teknokratik isimlerin yanı sıra 16 Arap, Kürt ve Süryani siyasi parti ve hareketi yer alıyor.

Suriye Ulusal Koordinasyon Komitesi ve Halkın İradesi Partisi ile siyasi anlaşmaları var.

Suriye’deki savaşın sona ermesi için birçok siyasi girişim başlatan konsey, 2018 ortalarında başkent Şam’da Suriye hükümetinin resmi temsilcileriyle doğrudan görüşmeler düzenledi.

FOTO: Suriye Demokratik Konseyi Başkanı İlham Ahmed (Şarku’l Avsat)
Suriye Demokratik Konseyi Başkanı İlham Ahmed (Şarku’l Avsat)

İlham Ahmed, iktidardaki rejime ilişkin görüşlerini ise şu ifadelerle dile getirdi;

“Rejim de dahil olmak üzere Suriye’deki tüm taraflarla, bu tarafların kendi egemen kararları olması koşuluyla diyaloğa her zaman açık olduk. Rejim, uluslararası ve bölgesel koşulların değiştiğini bilerek ve zaman kazanmaya çalışarak eski durumuna döneceği yanılsaması içindedir. Şam’a, yeni bir anayasa çerçevesinde, Suriye halkının onur ve haklarının garanti altına alınması ilkeleri üzerinde uzlaşma ve anlaşma sağlanması amacıyla, tüm Suriyelileri kapsayacak barışçıl siyasi girişimleri değerlendirme ve bunlara yanıt verme çağrısında bulunuyoruz.”

Ahmed, Suriye ihtilafının çözümüne yönelik uluslararası müzakerelerin dondurulması ve Birleşmiş Milletler’in (BM) 2254 sayılı kararının uygulanmamasından Şam rejimi ve Suriye muhalefetini sorumlu tuttu.

Bunun nedenini uluslararası yolun dışlamaya dayalı olmasına bağlayan Ahmed, “Yani bu dışlama devam ettiği sürece, bu sürecin artık Suriye meselesinin çözümüne bir faydası yok” dedi.

FOTO: Suriye Müzakere Komisyonu’nun Eylül ayında BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ve onun Suriye elçisi ile yaptığı toplantı (Suriye Müzakere Komisyonu)
Suriye Müzakere Komisyonu’nun Eylül ayında BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ve onun Suriye elçisi ile yaptığı toplantı (Suriye Müzakere Komisyonu)

Ahmed, tüm tarafların siyasi sürece katılma konusundaki ısrarı ve eski müzakere şekline ve platform seçiminde kullanılan mekanizmaya bağlı kalmasının, genel olarak siyasi sürecin donmasına ve Anayasa Komitesi’nin çalışmalarının başarısız olmasına yol açtığını söyledi.

Ahmed, “Her iki tarafın da (rejim ve muhalefet) bu sürece cevap verememesi, uluslararası çabaları baltaladı” diye ekledi.

Kürt lider, muhalefetteki Suriye Müzakere Komitesi’nin yeniden yapılandırılması, tüm Suriyeli güçler ve partilerin siyasi sürece dahil edilmesi, mevcut duruma uygun kararların alınması ve ‘halihazırda yürürlükte olan anayasanın değiştirilmesini kabul etmeyen’ Şam hükümetine siyasi sürece gerçek ve etkin bir şekilde dahil olması için baskı yapılması çağrısında bulundu.

Kürt halkının ulusal durumun ayrılmaz bir parçası olduğunu vurgulan Ahmed, “Rejim ve muhalefetten, ulusal durumun önemli bir parçası olduğumuz, bu devletin mensubu olduğumuz ve yüzlerce yıldır bu topraklarda yaşadığımız için Suriyeli Kürtlere yabancı muamelesi yapmamalarını talep ediyoruz” dedi.

Aralık 2015’te kurulan Suriye Demokratik Konseyi, ülke yüzölçümünün dörtte birini kontrol eden SDG güçlerinin siyasi şemsiyesi olarak kabul ediliyor.

SDG, DEAŞ’ın uyuyan hücrelerine karşı mücadelede ve onları takip etmede Uluslararası Koalisyon ve Washington’un önemli bir ortağı.



BM uyardı: Gazze Şeridi beka tehdidiyle karşı karşıya

İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan bir kare (Reuters)
İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan bir kare (Reuters)
TT

BM uyardı: Gazze Şeridi beka tehdidiyle karşı karşıya

İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan bir kare (Reuters)
İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan bir kare (Reuters)

Birleşmiş Milletler (BM) tarafından bugün yapılan açıklamada, İsrail'in Gazze Şeridi’nde yürüttüğü savaşın bölgenin ekonomisini mahvettiğini ve Filistin topraklarının ‘bekasını’ tehdit ettiğini belirterek, uluslararası ‘acil’ müdahale çağrısında bulundu.

BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) tarafından yayınlanan yeni bir raporda, Gazze'nin yeniden inşasının maliyetinin 70 milyar doları aşacağı ve onlarca yıl sürebileceğini belirtildi. Raporda, savaş ve ablukanın ‘Filistin ekonomisinde eşi benzeri görülmemiş bir çöküşe’ neden olduğu uyarısında bulunuldu.

Askeri operasyonların hayatta kalmanın her temel unsurunu önemli ölçüde zayıflattığı ifade edilen raporda, “Gazze Şeridi, gıdadan barınmaya ve sağlık hizmetlerine kadar insan eliyle yaratılmış bir uçuruma itildi” denildi.

Sistematik bir şekilde devam eden yıkımın, Gazze'nin kendini yaşayabilir bir alan ve toplum olarak yeniden inşa etme yeteneğini zedelediği belirtilen raporda, 7 Ekim 2023 tarihinde Hamas ve diğer Filistinli silahlı grupların İsrail'in güneyine düzenlediği saldırıda çoğu sivil olmak üzere bin 221 kişi ölürken İsrail, Gazze Şeridi’ne  iki yıl süren yıkıcı bir savaş başlattı.

cdvfgthy
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’na geri dönen yerinden edilmiş Filistinlilerin görüldüğü havadan çekilmiş bir fotoğraf (AFP)

BM’nin güvenilir kabul ettiği Gazze Sağlık Bakanlığı'nın verilerine göre İsrail, Hamas'ın saldırısına misilleme olarak Gazze Şeridi’ne düzenlediği hava ve kara saldırılarında çoğu kadın ve çocuk olmak üzere en az 69 bin 756 Filistinliyi öldürdü.

Savaş, Gazze Şeridi'nde büyük yıkıma ve BM’nin bazı bölgelerde kıtlık ilan etmesine neden olan bir insani krize yol açtı.

UNCTAD raporuna göre Gazze Şeridi'ndeki yıkımın boyutu, ard arda ekonomik, insani, çevresel ve sosyal krizleri tetikleyerek, bölgenin gelişme düzeyindeki düşüşü tam bir yıkıma dönüştürdü.

Raporda, çift haneli büyüme ve önemli dış yardım desteğine rağmen, Gazze'nin 7 Ekim 2023 öncesi refah düzeyine geri dönmesinin onlarca yıl sürebileceği vurgulandı.

UNCTAD, koordineli uluslararası yardım, havale işlemlerinin yeniden başlatılması ve ticaret, hareket ve yatırım kısıtlamalarını hafifletmeye yönelik önlemleri bir araya getiren kapsamlı bir kurtarma planı çağrısında bulundu.

Gazze halkı ‘ciddi ve çok boyutlu bir yoksullukla’ karşı karşıya kalırken, UNCTAD, Gazze'deki her bireye yenilenebilir ve koşulsuz aylık nakit transferi sağlayan kapsamlı bir acil temel gelir programının başlatılmasını istedi.

Raporda, Gazze ekonomisinin 2023-2024 döneminde yüzde 87 oranında küçüldüğü ve kişi başına düşen gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYİH) 161 dolar gibi cüzi bir rakama gerilediği, bu rakamın da küresel olarak en düşük oranlardan biri olduğu belirtildi.

Öte yandan Batı Şeria'da durum o kadar vahim olmasa da raporda ‘şiddet, Yahudi yerleşim birimlerinin inşasındaki hız ve işçi hareketliliğine getirilen kısıtlamaların’ buranın ekonomisini vurduğu ve UNCTAD'ın verileri kaydetmeye başladığı 1972 yılından bu yana en kötü ekonomik gerilemeye yol açtığı ifade edildi.


Gazze Şeridi'nin güneyinde çadırlar sular altında kaldı: İnsani kriz derinleşiyor

Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta zor şartlarda yaşıyorlar (AFP)
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta zor şartlarda yaşıyorlar (AFP)
TT

Gazze Şeridi'nin güneyinde çadırlar sular altında kaldı: İnsani kriz derinleşiyor

Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta zor şartlarda yaşıyorlar (AFP)
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta zor şartlarda yaşıyorlar (AFP)

Gazze Şeridi’nin güneyinde yer alan Han Yunus kentinin Mevasi bölgesinde, bugün (Salı) sabah saatlerinde etkili olan yoğun yağışlar sonucu çok sayıda sığınmacı çadırı sular altında kaldı.

d
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş kişiler için kurulan geçici kampta, Filistinli çocuklar yağmurdan korunmaya çalışıyor (AFP)

Filistin Haber Ajansı WAFA bölgede çok sayıda çadırın yağmur suları nedeniyle zarar gördüğünü ve kullanılamaz hale geldiğini bildirdi. Kurtarma ekipleri su baskınından etkilenen çadır alanlarına müdahalelerini çeşitli noktalarda sürdürüyor.

csdfrg
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta, yağmur sonrası eşyalarını düzenleyen Filistinli bir aile (AFP)

Gazze Şeridi genelinde şiddetli sağanak yağış ve fırtınalarla birlikte sığınmacı kamplarında ek olumsuzluklara yol açmaktadır.

Öte yandan, 15 Kasım’da meydana gelen yağışlar sırasında da binlerce çadırın su baskını nedeniyle zarar görmüştü.

sd
Filistinliler, sular altında kalan sokaklardan, eşek arabalarıyla geçiyor (DPA)

 


Trablus, sınırların güvenliğini sağlama ve eğitim konusunda Türkiye’nin uzmanlığından yararlanmayı düşünüyor

UBH İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, pazartesi günü Libya'nın başkenti Trablus’ta Türk mevkidaşı Ali Yerlikaya'yı ağırlarken (İçişleri Bakanlığı)
UBH İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, pazartesi günü Libya'nın başkenti Trablus’ta Türk mevkidaşı Ali Yerlikaya'yı ağırlarken (İçişleri Bakanlığı)
TT

Trablus, sınırların güvenliğini sağlama ve eğitim konusunda Türkiye’nin uzmanlığından yararlanmayı düşünüyor

UBH İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, pazartesi günü Libya'nın başkenti Trablus’ta Türk mevkidaşı Ali Yerlikaya'yı ağırlarken (İçişleri Bakanlığı)
UBH İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, pazartesi günü Libya'nın başkenti Trablus’ta Türk mevkidaşı Ali Yerlikaya'yı ağırlarken (İçişleri Bakanlığı)

Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ile iki ülke arasındaki güvenlik iş birliğini güçlendirmenin yollarını görüştü.

Libya İçişleri Bakanlığı tarafından dün yapılan açıklamada, başkent Trablus'ta düzenlenen ve çok sayıda güvenlik yetkilisinin katıldığı toplantıda ‘karşılıklı çıkar alanlarında ortak koordinasyonun yönlerinin’ ele alındığını belirtildi. Açıklamada ayrıca toplantı sırasında ‘hedefli eğitim ve yeterlilik programları ile Libya İçişleri Bakanlığı personelinin yeteneklerinin geliştirilmesinin’ yanı sıra ‘düzensiz göçle mücadele, sınırların güvenliği ve Türkiye'nin uzmanlığından yararlanma ile ilgili konulara’ değinildiği belirtildi.

fvg
Dün başkent Trablus'ta Libya ve Türkiye heyetleri arasında yapılan toplantı (İçişleri Bakanlığı)

İçişleri Bakanı Yerlikaya’nın Trablus ziyareti, General Halife Hafter'in oğlu ve Libya Ulusal Ordusu (LUO) Genel Komutan Yardımcısı Orgeneral Saddam Hafter’in geçtiğimiz hafta sonu Türkiye'nin başkenti Ankara'da siyasi ve askeri düzeyde gerçekleştirdiği toplantıların ardından geldi.

Libya İçişleri Bakanı Trablusi, bakanlığının ‘ülkenin son yıllarda karşılaştığı zorluklara ve bunların güvenlik durumuna etkisine rağmen büyük çaba sarf ettiğini’ söyledi.

Gidişatı iyileştirmek için çalışmaların sürdüğünü ve bir dizi olumlu sonucun elde edildiğini vurgulayan Trablusi, bakanlığın, Avrupa Birliği (AB) ve Afrika ülkeleriyle doğrudan iletişim kanalları aracılığıyla yasadışı göç konusuna ‘özel önem’ verdiğini kaydetti.

Trablusi, Libya İçişleri Bakanlığı’nın güvenlik planının, sınırların güvenliğini sağlamaktan başlayarak, ardından çöl ve şehirlerin, son olarak da kıyıların güvenliğini sağlamayı içeren aşamalı bir yaklaşım benimsediğini, ayrıca göçmenler için gönüllü geri dönüş programını uyguladığını ve insan kaçakçılığına karışan organize suç çetelerini takip ettiğini de sözlerine ekledi.

Libya İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada Bakan Yerlikaya’nın Libya İçişleri Bakanlığı’nın çabalarını övdüğünü ve Türkiye’nin düzensiz göçle mücadeledeki deneyimini ve son yıllarda elde ettiği olumlu sonuçları paylaştığını aktardı. İçişleri Bakanlığı, bu toplantının, istikrarı artırmak ve güvenlik alanındaki kurumsal çalışmaların konsolidasyonunu desteklemek amacıyla dost ülkelerle etkili iş birliği olanakları oluşturma yönündeki devam eden çabaları çerçevesinde gerçekleştirildiğini belirtti.

Saddam Hafter, birkaç gün önce Ankara'da Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Savunma Bakanı Yaşar Güler ile bir araya geldi.

LUO Genel Komutanlığı tarafından yapılan açıklamada, Ankara’daki görüşmelerde uluslararası sahnedeki son gelişmeler hakkında görüş alışverişinde bulunulduğu belirtilirken, “Savunma Bakanı Güler ile iki ülke arasındaki askeri iş birliğini güçlendirerek bölgedeki güvenlik sorunlarının çözümüne katkıda bulunacak ve güvenlik ve istikrar çabalarını destekleyecek yollar tartışıldı” denildi.

Öte yandan UBH Başbakanı Abdulhamid ed-Dibeybe ile İngiltere'nin Libya’daki yeni Büyükelçisi Martin Reynolds arasında yapılan toplantıda düzensiz göç konusu başlıca gündem maddesi oldu.

İngiltere’nin Libya (Trablus) Büyükelçiliği tarafından sosyal medya platformu X üzerinden görüşmeye ilişkin yapılan kısa açıklamada, Büyükelçi Reynolds'un Libya'daki diplomatik görevinde ilk kez görüşmesini Dibeybe ile gerçekleştirdiği ve ‘yapıcı bir toplantı’ olduğu belirtildi. Açıklamada ayrıca toplantıda düzensiz göç, güvenlik ve ekonomik büyüme alanlarında ortak önceliklerin ele alındığı belirtildi.