Gazze’de zafer ve yenilginin kriterleri neler?

Kavramlar farklıdır: Toprak ve can kaybı mutlaka bir yenilgi değildir ve savaşta kararlılık bir zafer değildir.

Son Gazze savaşı, Hamas ile İsrail arasında çıkan önceki altı savaş arasında en şiddetli ve en kanlı olanı (AFP)
Son Gazze savaşı, Hamas ile İsrail arasında çıkan önceki altı savaş arasında en şiddetli ve en kanlı olanı (AFP)
TT

Gazze’de zafer ve yenilginin kriterleri neler?

Son Gazze savaşı, Hamas ile İsrail arasında çıkan önceki altı savaş arasında en şiddetli ve en kanlı olanı (AFP)
Son Gazze savaşı, Hamas ile İsrail arasında çıkan önceki altı savaş arasında en şiddetli ve en kanlı olanı (AFP)

7 Ekim'de başlayan Gazze Savaşı, uzun zamandır fikir sahiplerini ve düşünürleri dikey olarak ayıran sorunlu bir tartışmayı gündeme getirdi. Bu tartışma, direniş hareketleri ile İsrail arasındaki çatışmalarda zafer ve yenilgi kriterlerine ilişkindir.

Elbette, bu tartışma, bölgedeki iki projenin arka planında başlıyor. Birinci proje, savaş alanları baştan sona yok edilse bile İsrail ile sorunun ancak savaş ve ölümle çözülebileceğini savunuyor. Diğer proje ise ılımlı ülkeler tarafından savunuluyor. Bu proje, Filistin davasının şiddet ve savaş sarmalından çıkarılması gerektiğini ve binlerce sivil, kadın, çocuk ve çaresizlerin mağdur olduğu cinayetleri dikkate alma zamanının geldiğini öne sürüyor. Filistinliler arasındaki trajediler, yıkımlar, yerinden edilmelerin yanı sıra, tüm bunlar, savaşın ertesi günü hesaplanmadan, İsrail'le yaşanan çatışmalardan kaynaklanıyor.

Gazze: “Bu hayat değil”

Uluslararası Kızıl Haç Komitesi Başkanı Mirjana Spoljaric Egger, Gazze Şeridi'ndeki halkın çektiği acıyı ‘dayanılmaz’ olarak nitelendirdi. Egger, “Gazze'de sivillerin gidecek güvenli bir yerlerinin olmaması ve askeri abluka nedeniyle yeterli insani müdahalenin şu anda yapılamaması kabul edilemez" dedi.

Yaklaşık 2 milyon Filistinlinin yaşadığı ve dünyanın en kalabalık yerlerinden biri olan Gazze Şeridi, Hamas'ın Haziran 2007'de kontrolü ele geçirmesinden bu yana birçok kez İsrail saldırısına maruz kaldı. Hareket, İsrail hükümeti tarafından 2007 yılının Eylül ayında terör örgütü olarak sınıflandırıldı ve Gazze'nin ‘düşman bir varlık’ olduğunu ilan edilerek, kapsamlı bir abluka uyguladı.

Ancak, İsrail'in Aksa Tufanı operasyonunu başlattığı ve Tel Aviv'in ‘Demir Kılıçlar’ olarak adlandırdığı son savaş, Hamas ve İsrail arasında yaşanan önceki altı savaşın en şiddetli ve kanlısı kabul ediliyor. 8 Aralık 2023'teki son istatistiklere göre, harekete bağlı Gazze Şeridi Sağlık Bakanlığı, 17 bin 400'den fazla kişinin öldüğünü, bunların üçte ikisinin kadın ve çocuk olduğunu, 46 binden fazla kişinin yaralandığını ve yaklaşık 1,9 milyon erinden edilmiş kişinin zor insani koşullarda yaşadığını açıkladı.

Gazze Şeridi Sağlık Bakanlığı'na göre İsrail bombardımanı, 20 hastanenin ve 46 birinci basamak sağlık kuruluşunun tamamen hizmet dışı kalmasına neden oldu. Ayrıca, aralarında Gazze'deki Şifahane Hastanesi'nin Başhekimi Muhammed Ebu Suleyma'nın da bulunduğu 36 sağlık personeli hala tutuklu.

Gazze'deki hükümet iletişim ofisine göre İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik devam eden bombardımanları, 7 bin 500 kişinin hayatını kaybetmesine, bunlardan birçoğunun hala enkaz altında kalmasına,103 hükümet binasının yıkılmasına, 300 binden fazla konut ünitesinin kısmen veya tamamen hasar görmesine ve yaklaşık 67 okulun hizmet dışı kalmasına neden oldu.

ABD menşeili Politico dergisi tarafından 23 Kasım'da yayınlanan habere göre İsrail'in askeri operasyonları, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki çoğu bölgeyi ‘yaşamaya elverişsiz’ alanlara dönüştürdü. Birleşmiş Milletler (BM), kuzey şeritten güneye göç eden 1,7 milyon kişi olduğunu tahmin ediyor.

Fotoğraf Altı:  Uluslararası Kızılhaç Komitesi Başkanı Mirjana Spolijaric: "Gazze Şeridi'ndeki halkın acısı dayanılmaz" (Reuters)
Uluslararası Kızılhaç Komitesi Başkanı Mirjana Spolijaric: "Gazze Şeridi'ndeki halkın acısı dayanılmaz" (Reuters)

Gazze şehrindeki El-Ezher Üniversitesi Öğretim Görevlisi Siyaset Bilimci Prof. Dr. Muheymir Ebu Saade Mısır’a göç ettikten sonra Politico'ya şunları söyledi: "Gazze'nin kuzeyi büyük bir hayalet şehrine dönüştü. İnsanlar geri dönecek bir şeye sahip değiller."

Filistinli yazar İbrahim Mehdi, 14 Kasım 2023'te İngiliz gazetesi The Guardian’da yayınlanan bir makalesinde, "İsrail bombardımanı sırasında Gazze Şeridi'ndeki tüm yaşamsal kaynaklar ve altyapının büyük bir kısmı hedef alındı ve onarılamayacak şekilde tahrip edildi. Ne su ne yemek ne ilaç ne ulaşım ne de yakıt var. İnsanlar hızla tükenen yiyecek artıklarıyla yaşıyor. Mağazalar boş ve satın alınacak bir şey kalmadığında para anlamsız. Ailem de dahil olmak üzere 1,5 milyon insan, evlerini terk etmek zorunda kaldığı için on binlerce kişi sığınabilecekleri her yere sığınıyor. Bu yaşam değil" değerlendirmesinde bulundu.

Hamas kazandı mı kazanmadı mı?

İnsanların ve binaların muazzam hasarlar aldığı bu sahnede tüm mahalleler yerle bir edildi ve yaklaşık 50 Gazzeli aile nüfus kayıtlarından silindi. Direniş yanlıları Hamas’ın kazandığını düşünüyor, bunu birkaç nedenle açıklıyor. Bunlardan biri, hareketin 7 Ekim'de saldırıyı başlatma kararıydı. Diğeri ise, savaşın başlamasından iki aydan fazla bir süre sonra direnişin efsanevi olmasıydı. Son olarak, İsrail'in Gazze Şeridi'ne sızma operasyonu sırasında uğradığı ağır insan kayıpları da önemli bir faktördü.

Tel Aviv'in operasyonun başlangıcında ilan ettiği hedefleri başaramamasının zaferin işareti olduğunu vurguluyor. Bu hedefler, askerî harekât yoluyla değil müzakere yoluyla tutukluları geri almak, Hamas'ı ortadan kaldırmak ve Gazze Şeridi'nin gelecekte İsrail güvenliği için bir tehdit oluşturmamasını sağlamaktır. Zafer sloganı atanlar, Hamas'ın buna karşılık olarak Filistin davasını gündeme getirmek ve bir kısmı İsrailli ve yabancı olan bir grup tutukluyu Filistinli tutuklularla takas etmek olmak üzere iki siyasi hedefe ulaştığını da ekliyor.

Ancak, diğer bir bakış açısı, Mısırlı gazeteci ve yazar Halid el-Berri tarafından 16 Ekim 2023'te Şarku'l Avsat gazetesinde yayınlanan makalesinde ifade edildi. Berri, Hamas'ın eleştirisini kamuoyunda dile getirmenin ‘Filistin halkını etkileyen trajedi nedeniyle utanç verici’ olduğunu anladığını, ancak ‘kapalı kapılar ardında’ Hamas'ın Filistinlilerin durumunun, hareketin Gazze Şeridi'nin kontrolünü ele geçirdiğinden beri daha da kötüleştiğini anlama zamanının geldiğini yazmıştı. Berri, Hamas'ın tek başına karar verme hakkını talep ederken, sonuçların sorumluluğunu da paylaşmak istemesinin sürdürülebilir olmadığını da savundu. Ayrıca, Hamas'ın siyasi süreci reddetmesinin, Filistinlilerin seçeneklerini daralttığını ve İsrail'in barış için bir ortak aradığı ancak bulamadığı algısını güçlendirdiğini belirtti. Berri, Hamas'ın bölgesel bağlantılarının da Filistin davasına kendi önyargılarının bir mirasını getirdiğini ve hareketi en yakın komşularıyla çatışmalara dahil ettiğini savundu. Berri, bunların hiçbirinin Filistinlilere asla fayda sağlamadığını vurguladı.

Ayrıca, eski Kuveytli İletişim ve Kültür Bakanı Saad bin Tifle el-Acmi, 24 Kasım 2023 tarihinde Independent Arabia gazetesinde yayınlanan bir makalesinde, Hamas'ın İsrail'in yenilgisini bir zafer olarak gördüğünü belirtti. Acmi, bu duygunun haklı olduğunu ancak bu zaferin, şu ana kadar 15 binden fazla kurbanın, bunların çoğunun çocuklar ve kadınlardan oluştuğunu, kurbanların sayısının iki katından fazlası yaralı olduğunu, 1,5 milyon kişinin yerinden edilmiş olduğunu ve Gazze Şeridi'ndeki 60 binden fazla binanın yıkılmasının bedeli olarak geldiğini söyledi.

Fotoğraf Altı:  Birleşmiş Milletler, Gazze Şeridi'nin kuzeyinden güneye doğru göç eden 1,7 milyon kişinin evsiz kaldığını tahmin ediyor (Reuters)
Birleşmiş Milletler, Gazze Şeridi'nin kuzeyinden güneye doğru göç eden 1,7 milyon kişinin evsiz kaldığını tahmin ediyor (Reuters)

Acmi, yazısına şöyle devam etti: "Hamas'ın bu zaferinin tadını çıkarması, bu katliam, bu felaketler ve bu muazzam yıkım karşısında mantıklı ve insani değildir. Daha ziyade Gazze'yle ayağa kalkan dünya, masum kurbanlar için ayağa kalktı. 'Hamas'ın zaferini ifade etmeye yönelik herhangi bir girişim, dünya tarafından masum insanların ve kurbanların (çocuklar, kadınlar, siviller ve yerinden edilmişler) kanına kayıtsızlık olarak yorumlanacak ve bize Hasan Nasrallah ve partisinin zaferini hatırlatacaktır. Bu, 2006 yılında İsrailli iki askeri kaçırarak başlattığı savaştan sonra 'Basra'nın yıkılmasına' rağmen örgütünün hayatta kalmasını zafer olarak ilan eden ve ancak binlerce kurban ve yüz binlerce yerinden edilmişle sonuçlanan savaştan sonra pişmanlık duyan Hasan Nasrallah ve Hizbullah'ın zaferine benzeyecektir. Hamas, İsrail'in yenilgisini değerlendirmeli ve Gazze halkına yönelik savaşın trajedilerini unutarak kutlamamalıdır."

Zafer ve yenilginin kriterleri

Lübnanlı yazar, romancı ve gazeteci Amin Maalouf, ‘Çivisi Çıkmış Dünya’ adlı kitabında, Mısır'ın eski Cumhurbaşkanı Cemal Abdunnasır'ın, Arapların en aşağılayıcı yenilgilerinden birinin sahibi olmasına rağmen, Arap halkları arasında en popüler kahraman olduğunu ve tek Arap askeri zaferinin sahibi olan Enver Sedat'ın ise Arap sokaklarında en nefret edilen lider olduğunu nasıl açıklayabileceğini sorguluyor.

Yukarıda belirtilen çeşitli kriterlere göre Hamas kazandı mı, kaybetti mi?

Gazze Şeridi'ndeki çatışmaların ardından, Independent Arabia gazetesine konuşan yazar ve gazeteci Kasım Kasir, yenilgi ve zaferin, hedeflere göre belirlendiğini söyledi. Kasir, İsrail'in bu çatışmalarda, Hamas'ı ortadan kaldırmak, tutukluları geri almak, Filistinlileri tehcir etmek ve Gazze'de yeni bir otorite kurmak gibi hedefler belirlediğini ancak bu hedeflere henüz ulaşamadığını belirtti.

Kasir, sözlerine şöyle devam etti: “Hamas, şu ana kadar savaşmaya devam ediyor ve yıkıma ve şehitlere rağmen direniyor. Yaşanan olaylar, Filistin davasını uluslararası ve bölgesel olarak öncelikli hale getirdi. Savaşı sonuna kadar bekleyip nihai cevabı vermeliyiz."

Takıntılı zafer arayışı

Öte yandan Yemenli araştırmacı ve siyasi analist Hüseyin el-Vadii, Independent Arabia yaptığı açıklamada, “Hamas kazandı mı, kaybetti mi?” sorusunu sormak, zafer kriterlerinden biri olan büyük sorunları ve en aşağılayıcı yenilgilerde zafer arama saplantısını da beraberinde getiriyor.

Vadii, "Hamas, siyasi olarak kesinlikle yenildi. Hamas, İsrail ile savaştığı için halk desteğini kazandığını düşünüyor olabilir, ancak bu destek geçicidir ve Hamas'ın neden olduğu muazzam yıkımın boyutu ortaya çıktığında ortadan kalkacaktır” dedi. Gazzelilerin zafer mi yoksa yenilgi mi yaşadığı konusunda ise Yemenli araştırmacı, "Gazzeliler neredeyse her şeyi kaybettiler, evlerini, işlerini, geleceklerini, akrabalarının ve ailelerinin hayatlarını… Bu yıkım, onları uzun süre yoksulluk, cehalet ve salgınların uçurumuna atacak" değerlendirmesinde bulundu.

Vadii, "Hamas yalnızca tek bir durumda zaferi kutlayabilir; o da kendisini, Filistinlilerin hedeflerinden izole edilmiş ve onların ödeyeceği büyük bedele kayıtsız, kendi hedefleri olan silahlı bir milis olarak görmesidir. Hamas'ı, şiddet yoluyla kendi çıkarlarını elde etmeye çalışan herhangi bir yasadışı çete gibi düşünürsek, bu durumda, savaşçılarının yüzde 20'sinin hayatta kalmasıyla bile, zafer ancak sefil bir zafer olacaktır. Ancak bu zafer, yasadışı herhangi bir çetenin zaferinden farklı değildir. Ulusal ve ahlaki çerçevede Hamas siyasi, askeri ve ahlaki olarak yenildi. Çünkü Gazzelilerin İsrail savaş makinesinin altında ölmesine izin verdi, mensupları ise tünellerde saklanarak boş sloganlarla yetindi” dedi.

Yemenli araştırmacı "Araplar zaferin kaçınılmaz olduğuna inanır, gerçekliğine ve gerekliliklerine değil. Arap siyasetinde zafer ve yenilgi kavramları, geleneksel akılcı standartlara tabi değildir. Araplar için zafer, mutlaka savaşın kazanılması değildir. Toprak ve can kaybı, mutlaka yenilgi değildir. Bir yenilgi varsa, bu kabul, büyük iki çekince ile şartlandırılır. Birincisi, yenilginin sorumluluğunu dış bir tarafa atmak, örneğin emperyalizm, sömürgecilik veya Amerika. İkincisi, yenilgi için alternatif bir isim aramak. 1948 yenilgisine ‘Nekbe’ ve 1967 yenilgisine ‘Nekse’ denmesi gibi” şeklinde konuştu.

Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan tercüme edilmiştir.



İsrail Lübnan'a daha fazla baskı uygulayacağını açıkladı

Bir vatandaş, Beyrut'un güney banliyölerinde İsrail bombardımanında hasar gören evini inceliyor (Arşiv-Reuters)
Bir vatandaş, Beyrut'un güney banliyölerinde İsrail bombardımanında hasar gören evini inceliyor (Arşiv-Reuters)
TT

İsrail Lübnan'a daha fazla baskı uygulayacağını açıkladı

Bir vatandaş, Beyrut'un güney banliyölerinde İsrail bombardımanında hasar gören evini inceliyor (Arşiv-Reuters)
Bir vatandaş, Beyrut'un güney banliyölerinde İsrail bombardımanında hasar gören evini inceliyor (Arşiv-Reuters)

İsrail, Hizbullah'ın silahsızlanmaması halinde Lübnan'a daha yoğun saldırılar düzenleyeceği tehdidinde bulundu. Geçtiğimiz kasım ayındaki ateşkesten beri en şiddetli saldırılar olarak tanımlanan Beyrut'un güney banliyölerine düzenlenen saldırıların ardından İsrail, pazartesi günü Lübnan'a daha yoğun saldırılar düzenleyeceği tehdidinde bulundu.

Beyrut banliyölerinin sakinleri, İsrail'in Hizbullah'ın insansız hava araçları (İHA) ürettiği iddia edilen yerleri hedef alarak haklı çıkardığı zorlu bir hava saldırısı gecesinin ardından dün kayıplarını belirlemeye başladı. İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, dün yaptığı açıklamada, partiyi silahsızlandırması için Lübnan'a baskıyı artırarak şunları söyledi: "İsrail Devleti'nin güvenliği olmadan Beyrut'ta huzur, düzen ve istikrar olmayacak." Katz şöyle devam etti: "Gerekeni yapmazsanız, büyük güçle hareket etmeye devam edeceğiz." Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre Lübnan ordusu, dikkate değer bir hareketle, İsrail ile düşmanlıkların sona ermesini izleyen komiteyle iş birliğini dondurma konusunda uyarıda bulundu.