İsrail Savunma Bakanı Gallant: Hamas'ın 'yenilmez' tugayları çöküşün eşiğindehttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/4723446-i%CC%87srail-savunma-bakan%C4%B1-gallant-hamas%C4%B1n-yenilmez-tugaylar%C4%B1-%C3%A7%C3%B6k%C3%BC%C5%9F%C3%BCn-e%C5%9Fi%C4%9Finde
İsrail Savunma Bakanı Gallant: Hamas'ın 'yenilmez' tugayları çöküşün eşiğinde
Gazze'ye yönelik İsrail saldırılarında ölenlerin sayısı 18 bini aştı (Reuters)
İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, Gazze'nin kuzeyindeki Cibaliye ve Şucaiyye mahallelerindeki Hamas tugaylarının çöküşün eşiğinde olduğunu öne sürdü.
Pazartesi günü bir basın toplantısı düzenleyen Gallant, "Cibaliye ve Şucaiyye'de bir zamanlar yenilmez olarak görülen, bizimle savaşmak için yıllar boyunca hazırlanan Hamas tugaylarını tamamen kuşatma altına aldık. Dağıtılmak üzereler" diye konuştu.
Son günlerde yüzlerce Hamas üyesinin teslim bayrağını çektiğini öne süren Gallant, bu durumun örgüt içinde neler yaşandığının işareti olduğunu söyledi.
Gallant, "Teslim olan canını kurtarır" ifadeleriyle Hamaslıları silah bırakmaya çağırırken, yakalanan kişilerin sorgularında "çok ilginç şeyler anlattığını" iddia etti.
İsrail ordusu ve iç istihbarat servisi Şin Bet'ten dün yapılan açıklamada son bir ayda 500'den fazla Hamas üyesinin yakalandığı ifade edildi. Ortak açıklamada, teslim alınanlardan 140'ının ateşkesin sona erdiği 1 Aralık'tan sonra yakalandığı belirtildi.
İsrail ordusu yakalanan kişilerden bazılarının sivil binalarda saklanırken yakalandığını öne sürdü.
Açıklamada şu ana kadar 350 Hamas ve 120 İslami Cihad üyesinin ele geçirildiğini ve sorgularının askeri istihbarat tarafından yürütüldüğü belirtildi.
İsrail ordusunun pazartesi günü yayımladığı fotoğrafta yakalanan kişilerin tamamen giyinik olması dikkat çekti. İsrailli yetkililerin daha önce esir alınanların iç çamaşırlarına kadar soyulduğu görüntüleri yayımlaması tepkiyle karşılanmıştı.
DAHA FAZLA OKU
Gazze'nin merkezi ve güneyi yoğun şekilde bombalanıyor
İsrail savaş uçakları, tanklar ve savaş gemileri, Gazze Şeridi'nin orta kesimlerindeki bölgelere yönelik bombardımanını yoğunlaştırdı.
İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nin orta ve güney bölgelerinde Deyr el-Belah şehri, Gazze Şeridi'nin orta kesimlerindeki Nusayrat Mülteci Kampı'nın batısındaki Ez-Zevayide bölgesi ve Han Yunus şehrine yönelik hava ve topçu bombardımanını sıklaştırdı.
İsrail ordusunun bölgeye saldırılarında birçok bina yerle bir edilirken, saldırılar onlarca Filistinlinin ölümü ve yaralanmasıyla sonuçlanıyor.
Bazı evler tamamen yıkılırken, Sivil Savunma ekipleri, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu cesetleri çıkarmak ve yaralıları kurtarmak için uzun saatler çalışıyor.
İsrail güçleri, sadece karadan ve havadan değil, bölgeyi aynı zamanda denizden de hedef alıyor.
İsrail savaş gemileri, dün Deyr el-Belah kentinin kıyılarını yoğun bir şekilde bombaladı. Savaş gemilerinin bölgede hangi hedefleri vurduğuna ilişkin bir açıklama yapılmadı.
Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin Kassam Tugayları'nın 7 Ekim'de başlattığı Aksa Tufanı operasyonuna, İsrail de Demir Kılıçlar operasyonuyla yanıt vermişti.
Filistin Sağlık Bakanlığı'nın paylaştığı rakamlara göre, İsrail ordusunun bombardımanlarında Gazze'de 7 bin 729'u çocuk, 5 bin 153'ü de kadın 18 bin 205 kişi öldürülürken, yaralı sayısı 46 bini geçti.
İsrail ise Gazze'den düzenlenen saldırılarda 434'ü asker en az 1200 kişinin öldürüldüğünü, 5 bin 132 kişinin de yaralandığını duyurdu.
89 yaşındaki Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, uzun yıllardır yoldaşı olan Hüseyin eş-Şeyh'i halefi olarak seçerek rejimin istikrarını korumaya büyük önem veriyor. Abbas böylece Filistin'deki iç bölünmeleri yönetebilecek, İsrail ile ABD'nin artan dış baskılarına etkili bir şekilde yanıt verebilecek bir liderlik yapısı oluşturmayı amaçlıyor.
Ancak Şeyh'in Filistin Ulusal Otoritesi Başkan Yardımcısı olarak atanmasının, bir gün uzun zamandır arzulanan devleti ve ulusal egemenliği sağlayacak pragmatik Filistin liderliğine doğru gerçek bir geçişin işareti olup olmadığı sorusu hâlâ ortada duruyor.
Filistin Kurtuluş Örgütü'nün (FKÖ) başkan yardımcılığına da atanan Şeyh'in en önemli önceliklerinden biri, işgal altındaki Batı Şeria'da Hamas'a yönelik her türlü destek ifadesine karşı katı bir sıfır tolerans politikası uygulamak olabilir. Ayrıca, İsrail'in Batı Şeria'daki yerleşim birimlerini genişletmenin yanı sıra, Gazze Şeridi'ni bölgelere ayırma ve bazılarında süresiz kalma konusundaki ısrarının dayattığı önemli meydan okumalara rağmen, İsrail savaşının sona ermesinin ardından Filistin Otoritesi'nin Gazze Şeridi'ne kısmen veya tamamen geri dönmesine yönelik olası bir çerçevenin müzakere edilmesiyle görevlendirileceği de tahmin ediliyor.
Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı habere göre 64 yaşındaki ve Fetih hareketinin kıdemli liderlerinden biri olan Şeyh’in karşı karşıya olduğu gerçek sınav sadece İsrail işgaline karşı koymakta değil, aynı zamanda, Filistin Otoritesi'nin popülaritesindeki önemli düşüşün üstesinden gelmekte gizli olabilir. Başarılı olmak için gerçek halk desteğini kazanması ve FKÖ içindeki diğer Filistinli fraksiyonların onayını almanın bir yolunu bulması gerekiyor. Eğer İsrail suikastlarından sağ kurtulurlarsa, Hamas'ın yurtdışındaki lider kadrosu ile müzakere etmek gibi zorlu görevinden ise bahsetmiyoruz bile.
Fetih hareketinin deneyimli liderlerinden Şeyh'in karşı karşıya olduğu gerçek zorluk, yalnızca İsrail işgaline karşı koymakta değil, aynı zamanda Filistin Otoritesi'nin popülaritesindeki önemli düşüşün üstesinden gelmekte gizli olabilir
Şeyh’in ataması, Filistin toplumunun, özellikle de işgal altındaki Batı Şeria'daki bazı kesimleri tarafından, eski güç yapılarına dayanan siyasi çerçeveyi sağlamlaştırma girişimi olarak görülüyor. Bölgeye yaptığım sık ziyaretlerde, bu kesimlere Filistin liderliğinin ihtiyaçlarını karşılayamaması konusunda yaygın bir hoşnutsuzluk ve hayal kırıklığı duygusunun hakim olduğunu bizzat gözlemledim. Kendileri ile yaptığım görüşmelerde Filistin Otoritesi'nin eski üst düzey yetkilileri de bunu doğruladı. Onlara göre eski muhafızlar, Filistin Otoritesi’nin bölgesel ve küresel değişimlere uyum sağlama kapasitesini ciddi şekilde engelliyor, hatta gerçek reformların yapılmasını bile engelliyorlar. Bu muhalif akıma göre, Filistin Otoritesi, İsrail saldırganlığı gerçekliğiyle mücadele etmekten ve Gazze'de devam eden soykırımı durdurmaktan aciz.
Filistin kolektif hafızasının bir parçası
Şeyh, 1948’deki Nekbe sırasında zorla yerlerinden edilen Filistinli bir ailenin çocuğu olarak 1960 yılında Ramallah'ta doğdu. Bu durum, muhaliflerinin onun Filistin davasına olan sadakati konusundaki şüphelerini ortadan kaldırabilir. Zira çocukluğu ve gençliği onu Filistin'in daha geniş kaybetme, yerinden olma ve direnme anlatısına bağlıyor. Böylece Filistin toplumsal hafızasının bir parçası haline geliyor.
Taraftarlarının gözünde Şeyh, Filistin'in hakları ve tanınması için verilen süregelen mücadeleyi temsil ediyor. Hele ki henüz 18 yaşındayken İsrail tarafından hapse atıldığı ve 1978-1988 yılları arasında 10 yılını cezaevinde geçirdiği göz önüne alındığında.
Cezaevindeyken İbraniceyi öğrendi ve bu dili akıcı bir şekilde konuşur hale geldi; bu beceri daha sonra İsrail ile müzakerelerdeki rolünü güçlendirdi.
Bu ortak acı tarih, hayal kırıklıklarının ve iç bölünmelerin damga vurduğu bir ortamda birleştirici bir etken ve siyasi güç kaynağı olabilir.
2007'den bu yana işgal altındaki topraklarda İsrail ile güvenlik konularında baş koordinatör olarak üstlendiği resmi görevi, muhalifleri tarafından onun atanmasında olumsuz bir nokta olarak görülebilir. Ancak siyasi açıdan onun en güçlü silahı ve eşsiz gücü olabilir. Bunun nedeni, Sivil İşler Genel Otoritesi Başkanı olarak İsrail ile müzakerelerde sahip olduğu kapsamlı deneyimin, güvenlik dinamikleri ile doğrudan ve dolaylı müzakere kanalları konusunda derin bilgi sahibi olduğunu göstermesi.
Abbas'ın 2022 yılında onu FKÖ Yürütme Komitesi Genel Sekreteri ve Müzakere Dairesi Başkanı olarak ataması da şaşırtıcı değil. Dolayısıyla İsrail ile güvenlik koordinasyonu ve müzakerelerden sorumlu başlıca isim olması, onun Filistin Devlet Başkanı nezdinde nüfuzunu ve kazandığı güveni artırıyor.
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ve yeni atanan yardımcısı Hüseyin Şeyh, 26 Nisan'da Ramallah'ta düzenlenen FKÖ Yürütme Komitesi toplantısının başlangıcında (AFP)
Şeyh'in karşı karşıya olduğu bir diğer büyük zorluk ise İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun kendisi. Netanyahu birkaç gün önce Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'u, kendi deyimiyle “ülkemizin kalbinde İsrail Devleti'ni yıkmayı amaçlayan bir Filistin devleti kurulması” fikrini destekleyerek “büyük bir hata” yapmakla eleştirmişti. Oysa Netanyahu, Filistin Otoritesi'nin 1993 Oslo Anlaşması'ndan bu yana, İsrail'in 1967'de işgal ettiği topraklarda, BM’nin 1947’deki Taksim Planı’nda yer alan topraklardan daha küçük bir alanda bir Filistin devletinin kurulması yoluyla çatışmaya siyasi ve barışçıl bir çözüm bulunmasını desteklediğini gayet iyi biliyor.
Geçtiğimiz yıl kendisi ile bir röportaj yaptığım ve İsrail ile birlikte bir Filistin devletinin kurulması ve Filistin Otoritesi ile müzakerelere verdiği destekle bilinen selefi Ehud Olmert'in aksine, Netanyahu ve aşırı sağcı ideolojisi, Şeyh’in siyasi güçlenme arayışının önündeki en büyük engel olabilir. Şeyh, İsrail'in en uzun süre görevde kalan ve 17 yılı aşkın iktidarı boyunca Filistin Ulusal Otoritesi Başkanı ile tek bir görüşme bile yapmayan bir Başbakan ile müzakereleri nasıl yeniden başlatabilir?