Savaşın 'ertesi günü' uluslararası sponsorluk altında Gazze'yi yönetme planı

Bu plan, Gazze Şeridi ve Batı Şeria için, Filistin yönetiminde Hamas'ın küçük bir temsiliyle ve güvenliğin İsrail tarafından denetlenmesiyle birleşik bir hükümetin kurulmasına dayanıyor

Filistin Yönetimi, ABD yönetiminin Gazze Şeridi'ni yönetme planları üzerinde çalışıyor / Fotoğraf: Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia
Filistin Yönetimi, ABD yönetiminin Gazze Şeridi'ni yönetme planları üzerinde çalışıyor / Fotoğraf: Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia
TT

Savaşın 'ertesi günü' uluslararası sponsorluk altında Gazze'yi yönetme planı

Filistin Yönetimi, ABD yönetiminin Gazze Şeridi'ni yönetme planları üzerinde çalışıyor / Fotoğraf: Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia
Filistin Yönetimi, ABD yönetiminin Gazze Şeridi'ni yönetme planları üzerinde çalışıyor / Fotoğraf: Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia

Hamas hareketi, savaşın bitiminden sonra Gazze'nin yönetimi konusunda resmi olarak teklifler aldığını duyurdu.

Filistin Yönetimi de çatışmaların bitiminden sonra Gazze Şeridi'nin geleceğine ilişkin daha olgun planlara katılacağını duyurdu.

Planın uygulanmasına uluslararası tarafların da müdahale etmesi bekleniyor.

Uluslararası sponsorluk

Savaşın sona ermesine yönelik gelişmeler ve İsrail, ABD ve uluslararası toplumun Hamas'ın Gazze'de yönetime geri dönmeyeceği konusunda ısrar etmesinin gölgesinde, ABD Başkanı Biden yönetimi savaşın ertesi günü için planlar hazırladı.

Ancak bu planın taslakları hâlâ Tel Aviv'in arzularından uzak.

Eldeki bilgilere göre ABD yönetiminin planı, Gazze Şeridi ile Batı Şeria'yı tek bir yönetim yapısı altında yeniden birleştirmek.

Bu ise ancak hem Filistin topraklarını yönetecek hem de barışı tesis etmek ve iki devletli çözümün önünü açmak için çalışacak, güvenlik açısından yenilenmiş ve güçlü bir Filistin hükümetinin kurulmasıyla gerçekleştirilebilir.

Ancak bu yeni Filistin yönetimi savaşın ertesi günü Gazze'deki hükümetin dizginlerini eline alamayacak. İsrail, Şeridi silahsızlandırma misyonunu gerçekleştirmek üzere kısa süreliğine orada olacak.

Uzmanlar şu anda Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nin yönetimini devralacak otoriteyi hazırlamak için çalışacak ve ardından yönetim çalışmalara başlayacak.

ABD onayı

Bu bağlamda ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken, savaş sonrasında Şerit'te kalıcı barış planının temel ilkeleri konusunda bir miktar ilerleme kaydedildiğini açıkladı. Bu plan Filistin otoritesini yeniden canlandırarak Gazze ve Batı Şeria'daki Filistin topraklarının birleşik bir şekilde yönetilmesini esas alıyor.

ABD, İsrail'e Gazze'deki büyük askeri operasyonlara son vermesi için birkaç haftayı geçmeyecek şekilde belirli bir süre verdi

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu 9 Aralık Cumartesi günü Biden'a savaşın hedeflerini tamamlamak için yaklaşık bir aya ihtiyacı olduğunu söylemesine rağmen Blinken, savaşın bu yılın sonuna kadar durmasını beklediğini söyledi.

Aslında bir İngiliz askeri ekibi, Filistin yönetimini Şerit'in idaresini devralmak için hazırlamaya başladı.Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı Grant Shapps, ülkesinin ABD ile Batı Şeria'daki güvenlik güçlerinin Gazze'deki yönetimi devralmasını sağlayacak bir plan hazırladığını belirtti. İngiliz askeri ekibi, onların yetenek ve kabiliyetlerini artırarak bu aşamaya gelmelerine yardımcı olmak üzere hazırlamaya başladı.

 
Filistin Yönetimi'nin kararı

Filistin tarafında, Filistin Yönetimi Gazze'deki yönetimi devralmayı kabul etti ve bu, Batı Şeria'yı da içeren kapsamlı bir siyasi çözüm çerçevesinde Şeridi'n sorumluluğunu üstlenmeye hazırlanan Başkan Mahmud Abbas tarafından ifade edildi.

Konu sadece Abbas'la sınırlı değil, Filistin Başbakanı Muhammad İştiyye birkaç gün önce Batı Şeria'yı ziyaret eden ABD'li yetkililerle Gazze'deki savaşın bitiminden sonraki günün planını görüştü.

İştiyye konuya ilişkin şunları söyledi:

Gazze'ye gitmeyi kabul ettiğimiz doğru ama bu İsrail'in askeri planına göre olmayacak, çünkü Şerit'te yaşayanlar bizim halkımızdır, düşmanlarımız değil. Bu nedenle bunun için bir mekanizma kurmamız gerekiyor. Bu, uluslararası toplumla birlikte üzerinde çalıştığımız bir konu.

Hamas'ın katılımı

Filistin Başbakanı sözlerine şöyle devam etti:

İsrail'in Hamas'ı tamamen mağlup etme hedefi gerçekçi değil. 7 Ekim'den önceki hareketin başka, sonrasındaki hareketin başka olduğu kesin. Ancak bu, onu dışlamak anlamına gelmiyor; daha ziyade Filistin Kurtuluş Örgütü'nün küçük ortağı olması gerekiyor. Filistinliler bölünmemeli. Hamas'ın, savaşın bitiminden sonra, hareketi yeni yönetim sistemine dahil ederek Gazze'yi yönetme planına katılması muhtemel. Bu, Batı Şeria, Gazze Şeridi ve Doğu Kudüs'ü kapsayan bağımsız bir devletin inşasına yardımcı olacak.

Başbakan İştiyye, savaş sonrası planı yakından incelemek, Gazze'nin yardım ve yeniden inşasına yönelik mekanizmalar geliştirmek ve yaraları tedavi etmek üzere önümüzdeki birkaç gün içinde Katar'ı ziyaret edecek.

Filistin Başbakanı, başta güvenlik olmak üzere her alanda yetkiyi yenilemek için çalıştıklarına dikkat çekti.

Çözüm arabulucusu

İştiyye, İsrail'in Gazze'yi yeniden işgal etmemesi, tampon bölge oluşturmak için topraklarını daraltmaması ve sakinlerini yerinden etmemesi konusunda Washington'daki yetkililerle aynı fikirde olduğunu vurguladı. Başbakan, İsraillilerle iletişimin ABD'li arabulucularla sınırlı olduğuna dikkat çekti.

Filistin Devlet Başkanlığı Sözcüsü Nebil Ebu Rudeyne ise "Gazze Şeridi'nin Filistin topraklarının ayrılmaz bir parçası olduğunu ve Kurtuluş Örgütü'nün sorumluluğunda olduğunu" vurguladı.

Rudeyne, "İsrail'in burayı Batı Şeria'dan ayırma girişimleri başarısız olacak. Otorite, Gazze'deki tüm sorumluluklarını üstlenecek. Bağımsız bir devlet kurma hayali, ülkenin her iki tarafında tek otoritenin varlığını gerektiriyor" dedi.

Gerçek teklifler

Hamas'a gelince, Gazze yönetiminin dosyası daha karmaşık görünüyor.

Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye'nin Basın Danışmanı Tahir en-Nunu bu dosyayla ilgili daha önce teklif aldıklarını söyledi.

Gazze Şeridi'nin savaş sonrası yönetimine ilişkin tüm planların alındığı taslakların net olmadığını söyleyen Nunu, "Şerit'in yönetilmesi konusunu açık fikirlilikle tartışmaya hazırız ancak savaştan sonra, insanlarımız öldürülürken bu dosyanın ateş altında tartışılmasını kabul etmeyeceğiz. Filistin yönetimi ile Gazze'nin yönetimi konusunda herhangi bir görüşme yapılmadı, ancak bu yakın zamanda gerçekleşebilir. Batı Şeria'daki hükümet, Gazze Şeridi'ni bir İsrail tankının sırtında yönetmeyi kabul etmeyecek" dedi.

Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye'nin Basın Danışmanı, Washington tarafından hazırlanan Gazze'deki kalıcı barış planının bir "illüzyon" olduğunu ve "Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılar ışığında iki devletli çözümün imkansız olduğunu" kaydetti.

Nunu ayrıca hareketin, saldırganlığı durdurmak için İsrail'e taviz vermeye ve mahkumların kapsamlı bir ateşkes çerçevesinde serbest bırakılması için müzakere etmeye hazır olduğunu belirtti.

Güvenlik koordinasyonu

Nunu, ABD'nin Batı Şeria'da olduğu gibi Gazze ile İsrail arasında bir güvenlik koordinasyonu ve Gazze Şeridi'nin direnişi sona erdiren bir güvenlik politikasına dönmesini istediğini belirtti.

Basın Danışmanı, Hamas'ın Filistinlilerin haklarını garanti altına almak ve aynı zamanda halkın kendi liderliğini seçme iradesini sadık bir şekilde temsil etmek istediğini kaydetti.

Ayrıca, İsrail Dışişleri Bakanı Eli Cohen, ordunun savaşın ardından Hamas hareketinin olmadığından emin olduktan sonra Gazze Şeridi'ni yalnızca güvenlik açısından kontrol edeceğini söyledi.

Cohen, "O zaman başka bir görüşme daha olur, çünkü biz Gazze'ye sivil bir yönetim dayatmak istemiyoruz." dedi.

 

Independent Arabia - Independent Türkçe



İktidar koridorları ve arzulanan barış

İktidar koridorları ve arzulanan barış
TT

İktidar koridorları ve arzulanan barış

İktidar koridorları ve arzulanan barış

Ahmet Mahir

89 yaşındaki Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, uzun yıllardır yoldaşı olan Hüseyin eş-Şeyh'i halefi olarak seçerek rejimin istikrarını korumaya büyük önem veriyor. Abbas böylece Filistin'deki iç bölünmeleri yönetebilecek, İsrail ile ABD'nin artan dış baskılarına etkili bir şekilde yanıt verebilecek bir liderlik yapısı oluşturmayı amaçlıyor.

Ancak Şeyh'in Filistin Ulusal Otoritesi Başkan Yardımcısı olarak atanmasının, bir gün uzun zamandır arzulanan devleti ve ulusal egemenliği sağlayacak pragmatik Filistin liderliğine doğru gerçek bir geçişin işareti olup olmadığı sorusu hâlâ ortada duruyor.

Filistin Kurtuluş Örgütü'nün (FKÖ) başkan yardımcılığına da atanan Şeyh'in en önemli önceliklerinden biri, işgal altındaki Batı Şeria'da Hamas'a yönelik her türlü destek ifadesine karşı katı bir sıfır tolerans politikası uygulamak olabilir. Ayrıca, İsrail'in Batı Şeria'daki yerleşim birimlerini genişletmenin yanı sıra, Gazze Şeridi'ni bölgelere ayırma ve bazılarında süresiz kalma konusundaki ısrarının dayattığı önemli meydan okumalara rağmen, İsrail savaşının sona ermesinin ardından Filistin Otoritesi'nin Gazze Şeridi'ne kısmen veya tamamen geri dönmesine yönelik olası bir çerçevenin müzakere edilmesiyle görevlendirileceği de tahmin ediliyor.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı habere göre 64 yaşındaki ve Fetih hareketinin kıdemli liderlerinden biri olan Şeyh’in karşı karşıya olduğu gerçek sınav sadece İsrail işgaline karşı koymakta değil, aynı zamanda, Filistin Otoritesi'nin popülaritesindeki önemli düşüşün üstesinden gelmekte gizli olabilir. Başarılı olmak için gerçek halk desteğini kazanması ve FKÖ içindeki diğer Filistinli fraksiyonların onayını almanın bir yolunu bulması gerekiyor. Eğer İsrail suikastlarından sağ kurtulurlarsa, Hamas'ın yurtdışındaki lider kadrosu ile müzakere etmek gibi zorlu görevinden ise bahsetmiyoruz bile.

Fetih hareketinin deneyimli liderlerinden Şeyh'in karşı karşıya olduğu gerçek zorluk, yalnızca İsrail işgaline karşı koymakta değil, aynı zamanda Filistin Otoritesi'nin popülaritesindeki önemli düşüşün üstesinden gelmekte gizli olabilir

Şeyh’in ataması, Filistin toplumunun, özellikle de işgal altındaki Batı Şeria'daki bazı kesimleri tarafından, eski güç yapılarına dayanan siyasi çerçeveyi sağlamlaştırma girişimi olarak görülüyor. Bölgeye yaptığım sık ziyaretlerde, bu kesimlere Filistin liderliğinin ihtiyaçlarını karşılayamaması konusunda yaygın bir hoşnutsuzluk ve hayal kırıklığı duygusunun hakim olduğunu bizzat gözlemledim. Kendileri ile yaptığım görüşmelerde Filistin Otoritesi'nin eski üst düzey yetkilileri de bunu doğruladı. Onlara göre eski muhafızlar, Filistin Otoritesi’nin bölgesel ve küresel değişimlere uyum sağlama kapasitesini ciddi şekilde engelliyor, hatta gerçek reformların yapılmasını bile engelliyorlar. Bu muhalif akıma göre, Filistin Otoritesi, İsrail saldırganlığı gerçekliğiyle mücadele etmekten ve Gazze'de devam eden soykırımı durdurmaktan aciz.

Filistin kolektif hafızasının bir parçası

Şeyh, 1948’deki Nekbe sırasında zorla yerlerinden edilen Filistinli bir ailenin çocuğu olarak 1960 yılında Ramallah'ta doğdu. Bu durum, muhaliflerinin onun Filistin davasına olan sadakati konusundaki şüphelerini ortadan kaldırabilir. Zira çocukluğu ve gençliği onu Filistin'in daha geniş kaybetme, yerinden olma ve direnme anlatısına bağlıyor. Böylece Filistin toplumsal hafızasının bir parçası haline geliyor.

Taraftarlarının gözünde Şeyh, Filistin'in hakları ve tanınması için verilen süregelen mücadeleyi temsil ediyor. Hele ki henüz 18 yaşındayken İsrail tarafından hapse atıldığı ve 1978-1988 yılları arasında 10 yılını cezaevinde geçirdiği göz önüne alındığında.

Cezaevindeyken İbraniceyi öğrendi ve bu dili akıcı bir şekilde konuşur hale geldi; bu beceri daha sonra İsrail ile müzakerelerdeki rolünü güçlendirdi.

Bu ortak acı tarih, hayal kırıklıklarının ve iç bölünmelerin damga vurduğu bir ortamda birleştirici bir etken ve siyasi güç kaynağı olabilir.

2007'den bu yana işgal altındaki topraklarda İsrail ile güvenlik konularında baş koordinatör olarak üstlendiği resmi görevi, muhalifleri tarafından onun atanmasında olumsuz bir nokta olarak görülebilir. Ancak siyasi açıdan onun en güçlü silahı ve eşsiz gücü olabilir. Bunun nedeni, Sivil İşler Genel Otoritesi Başkanı olarak İsrail ile müzakerelerde sahip olduğu kapsamlı deneyimin, güvenlik dinamikleri ile doğrudan ve dolaylı müzakere kanalları konusunda derin bilgi sahibi olduğunu göstermesi.

Abbas'ın 2022 yılında onu FKÖ Yürütme Komitesi Genel Sekreteri ve Müzakere Dairesi Başkanı olarak ataması da şaşırtıcı değil. Dolayısıyla İsrail ile güvenlik koordinasyonu ve müzakerelerden sorumlu başlıca isim olması, onun Filistin Devlet Başkanı nezdinde nüfuzunu ve kazandığı güveni artırıyor.

sdfgthy
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ve yeni atanan yardımcısı Hüseyin Şeyh, 26 Nisan'da Ramallah'ta düzenlenen FKÖ Yürütme Komitesi toplantısının başlangıcında (AFP)

Şeyh'in karşı karşıya olduğu bir diğer büyük zorluk ise İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun kendisi. Netanyahu birkaç gün önce Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'u, kendi deyimiyle “ülkemizin kalbinde İsrail Devleti'ni yıkmayı amaçlayan bir Filistin devleti kurulması” fikrini destekleyerek “büyük bir hata” yapmakla eleştirmişti. Oysa Netanyahu, Filistin Otoritesi'nin 1993 Oslo Anlaşması'ndan bu yana, İsrail'in 1967'de işgal ettiği topraklarda, BM’nin 1947’deki Taksim Planı’nda yer alan topraklardan daha küçük bir alanda bir Filistin devletinin kurulması yoluyla çatışmaya siyasi ve barışçıl bir çözüm bulunmasını desteklediğini gayet iyi biliyor.

Geçtiğimiz yıl kendisi ile bir röportaj yaptığım ve İsrail ile birlikte bir Filistin devletinin kurulması ve Filistin Otoritesi ile müzakerelere verdiği destekle bilinen selefi Ehud Olmert'in aksine, Netanyahu ve aşırı sağcı ideolojisi, Şeyh’in siyasi güçlenme arayışının önündeki en büyük engel olabilir. Şeyh, İsrail'in en uzun süre görevde kalan ve 17 yılı aşkın iktidarı boyunca Filistin Ulusal Otoritesi Başkanı ile tek bir görüşme bile yapmayan bir Başbakan ile müzakereleri nasıl yeniden başlatabilir?