Mişel Avn vakasında Oedipus kompleksi

Boş başkanlık koltuğu sebebiyle Lübnan Ordu Komutanı'nın görev süresinin uzatılmasına yönelik siyasi fikir birliği bulunuyor

Lübnan, eski Cumhurbaşkanı Mişel Avn'ın görev süresinin sona ermesinin ardından başkanlık boşluğu yaşıyor (Reuters)
Lübnan, eski Cumhurbaşkanı Mişel Avn'ın görev süresinin sona ermesinin ardından başkanlık boşluğu yaşıyor (Reuters)
TT

Mişel Avn vakasında Oedipus kompleksi

Lübnan, eski Cumhurbaşkanı Mişel Avn'ın görev süresinin sona ermesinin ardından başkanlık boşluğu yaşıyor (Reuters)
Lübnan, eski Cumhurbaşkanı Mişel Avn'ın görev süresinin sona ermesinin ardından başkanlık boşluğu yaşıyor (Reuters)

Antik Yunan mitolojisine göre, Kral Oedipus babasını öldürüp annesiyle evlenmişti.

Oedipus, iğrenç eyleminin farkına vardıktan sonra kendi gözlerini oyarak intikamını almıştı.

Lübnan siyasetinde yaşanan trajedide buna benzer bir durum yaşanıyor.

Siyasi günlük yaşamın ayrıntılarından ve bitmek bilmeyen karmaşıklıklardan ayrı olarak, adını Mişel Avn'dan alan Avnist fenomen, Oedipus kompleksini özetliyor.

Avn, 1943'teki bağımsızlıktan bu yana Lübnan'ı yöneten ve birçok siyasi gücün 1975'te iç savaşın patlak vermesinin nedeni olarak gördüğü Formül 43 sayesinde var oldu.

George Nakash, Hıristiyanların "şefkatli anaları" olan Fransa'yı terk etmeleri ve Müslümanların Suriye ile birlik talebinden vazgeçmeleri anlamına gelen "İki sürgün bir millet etmez" sloganıyla bir vatan kurulması için bunların yeterli olmadığını söylüyordu.

Bu kafa karışıklığının bir sonucu olarak Mişel Avn, Lübnan ordusunun komutanlığına geldi ve iki kez Başkanlık Sarayı'nda ikamet etti.

İlk kez 1988 yılında görevi cumhurbaşkanını seçmek olan bir geçiş hükümetinin başkanı olarak, seçimin ardından, ikinci kez 2016 yılında cumhurbaşkanı olarak görev yaptı. 

Mişel Avn, gerek Formül 43 gerekse Taif Anlaşması formülü ile iktidara sızdı ve her gelişinde ve her çıkışında devletin bünyesinde silinmez yaralar bıraktı.

Onu ordunun liderliğine ve geçiş hükümetinin başkanlığına getiren Formül 43, ulusal uzlaşma ruhunu ihlal etmeye devam etti ve onun himayesinde iki yıkıcı savaşı başlattı.

Birincisi Hristiyan saflarında, ikincisi ise Suriye rejimi ordusunun Lübnan'daki karar alma mekanizmaları üzerindeki kontrolüne karşı "Kurtuluş Savaşı" olarak bilinen tüm Lübnan düzeyindeki savaştı.

İki savaş, "Taif Anlaşmasının Lübnan'ı" olarak bilinen yeni bir Lübnan'ın kurulmasıyla sona erdi.

Aoun, yeni Ulusal Mutabakat formülüne şiddetle karşı çıktı ve Hizbullah ile ittifak kurana kadar rejim ile çatıştı.

Birlikte ve dayanışma içinde, Cumhurbaşkanı Mişel Süleyman'ın görev süresinin bitiminden sonra, cumhurbaşkanlığı kampanyasını baskı altına almanın bir yolu olarak, iki yıl boyunca devlet kurumlarını bozmayı başardılar.

Kısacası Rejim 43'ün oğlu babasını öldürdü. O, Taif rejimi ile yasadışı bir ilişki içinde bir kez daha cumhurbaşkanlığına yükseldi.

Lübnan siyasetindeki güncel olaylarla bağlantılı olarak, General Joseph Avn'ın ordunun komutanlığına getirilmesinde son söz Mişel Avn'a aitti.

Olaylar 2016'dan bu yana devam etti ve Avnist hareket 2019'daki 17 Ekim gösterilerinde kendisini doğrudan halkla çatışmanın içinde buldu.

Kendini halkçılık fikri üzerine kuran hareket,17 Ekim halk hareketi tarafından devrildi.

Avnist Hareket öfkesini General Joseph Avn'a yöneltti, çünkü kendisi bu gösterileri bastırmıyordu.

Bir zamanlar Ordu Hareketi olarak anılan Avnist Hareket, Lübnan Ordusu ile yaşanan bu anlaşmazlıkla birlikte Oedipus Kompleksi'nin son bölümü olan siyasi körlükten de mustarip oldu.

Avnist hareketin tarihi çelişkilerle doludur. Mişel Avn, başkanlık koltuğuna oturmak için halk gösterilerini bir baskı aracı olarak kullanma çağrısında bulunurken, 2015'te ordu komutanı Jean Kahveci'yi tehdit ederken kullandığı ünlü ifade şuydu:

Orduyu bizimle karşı karşıya getirmemeye dikkat et.

Mişel Avn, 1980'lerden bu yana iktidara gelme planını "Çözüm ordudadır" sloganı üzerine kurdu.

Hiçbir modern devletin dirilişinde asla doğru olmayan bu slogana Lübnanlıların büyük bir kesimi inandı. Bukonuda çok çarpıcı bir örnek var.

General Joseph Avn, tüm Avnist yanılgıları kınayan gösterileri bastırmadığı için büyük bir yanlışa düştü.

10 Ocak'ta General Joseph Avn'un görev süresi, yasal emeklilik yaşına ulaşmasının ardından sona erecek.

Cumhurbaşkanlığı koltuğunun boş olması ve devlet kurumlarındaki yaygın boşluk göz önüne alındığında, görev süresinin bir yıl daha uzatılması konusunda halkta ve siyasette bir fikir birliği var.

oğu siyasi güç, Joseph Avn'un ordu kurumunu ve onun ulusal rolünü her partiye karşı önyargısız koruyabildiğini düşünüyor.

Yaşadığı maddi sıkıntılara ve tüm zorluklara rağmen ordu dimdik ayakta kaldı.

Bu istisnai durumlarda orduyu desteklemek konusunda uluslararası bir fikir birliği var, ancak halk ve onu destekleyen ülkeler bir tarafta, Avnist hareket ise başka bir tarafta yer alıyor.

Joseph Avn'ın görevden alınmasında iki nedenden dolayı ısrar var:

Birincisi, itaat etmediği için onun disipline alınması, ikincisi ise ordunun komutasında kalmasının cumhubaşkanlığına ulaşma şansını artırması.

Peki ordunun liderliğinde bunu hazmedemeyen hareket, cumhurbaşkanlığında nasıl sindirecek?

Siyasi güçler Parlamento oturumuyla Joseph Avn'ın görev süresini uzatmaya çalışırken, Avnist Hareket devletin nihai çöküşünü önleyen tek ulusal kurumla ilişkisinin sonuna geliyor.

Avnistler'in iktidara gelmesi için çözümün ordu olduğu açıktı. İktidara dönüşlerine engel teşkil ediyorsa da "sorun ordudur".

2019'daki 17 Ekim gösterilerinin ortasında, Başkan Mişel Avn halkın öfkesi karşısında kendini savunmaya çalışarak bir televizyon röportajı yaptı ki bu kendisi için büyük bir talihsizlikti.

Bir soruya yanıt olarak Lübnan halkını bir cumhurbaşkanının atması tuhaf olacak bir adım atmaya çağırdı.

Tarihte bugün yaşananlara benzer bir şey görmediğini ifade ederek şu soruyu sordu:

Lidersiz devrim olur mu?

Göstericileri iktidara ulaşamayacakları konusunda ikns etmeye çalışan ve ülkede dürüst insanlar bulamazlarsa "gitsinler ve göç etsinler" tehdidinde bulunan Avn, Ödipal trajedinin talihsiz sonucuna böylece varmış oldu.

Independent Arabia - Independent Türkçe



Şarku’l Avsat'a konuşan Hamas’a yakın kaynak: Doha'da gerçekçi yaklaşımlar tartışılıyor ve anlaşma Washington'un elinde

Zikim Sınır Kapısı yakınlarındaki bir dağıtım noktasından yardım almaya çalışırken öldürülen bir adamın cesedini taşıyan Filistinliler (AFP)
Zikim Sınır Kapısı yakınlarındaki bir dağıtım noktasından yardım almaya çalışırken öldürülen bir adamın cesedini taşıyan Filistinliler (AFP)
TT

Şarku’l Avsat'a konuşan Hamas’a yakın kaynak: Doha'da gerçekçi yaklaşımlar tartışılıyor ve anlaşma Washington'un elinde

Zikim Sınır Kapısı yakınlarındaki bir dağıtım noktasından yardım almaya çalışırken öldürülen bir adamın cesedini taşıyan Filistinliler (AFP)
Zikim Sınır Kapısı yakınlarındaki bir dağıtım noktasından yardım almaya çalışırken öldürülen bir adamın cesedini taşıyan Filistinliler (AFP)

Müzakereler hakkında bilgi sahibi bir Hamas kaynağı dün Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, “Ateşkes müzakerelerinde şu anda önerilen gerçekçi yaklaşımlar var, ancak anlaşma esas olarak İsrail'e baskı yapma araçlarına sahip olan ABD'nin tutumuna bağlı” dedi.

Kaynak, “İsrail tarafından sunulan ve Morag Koridoru’yla ilgili önceki haritalardan geri adım atılmasını içeren yeni haritaların olumlu bir adım olduğunu ve bir anlaşmaya varmak için siyasi ortamın hazırlanmasına katkıda bulunabileceğini düşünüyorum. Ancak halen birçok ayrıntı ve koşulun öne sürüldüğü hassas bir müzakere aşamasında olduğumuza inanıyorum” ifadelerini kullandı.

Görsel kaldırıldı.
İsrail'in el-Bureyc Mülteci Kampı’na düzenlediği saldırıda hasar gören bir binanın enkazı arasında hayatta kalanları arayan Filistinliler (AFP)

Kaynak sözlerini şöyle sürdürdü: “Hamas saldırganlığı sona erdirmek ve soykırımı durdurmakla ilgileniyor. Bu aşamada on kişiyle başlayabilecek bir takas anlaşmasında bir dizi esirin serbest bırakılmasını içeren kapsamlı bir anlaşmaya doğru giden net bir vizyona sahip ve bu anlaşmanın başarılı olması için çok çalışıyor… Herhangi bir gerçek ilerleme İsrail'in Gazze Şeridi'nden net bir şekilde çekilmesine dayanmalıdır ve bu atlanamayacak bir ön koşuldur. Gerçekçi yaklaşımlar var ve bir anlaşmaya yakın olabiliriz, ancak bu esas olarak İsrail işgaline baskı yapma araçlarına sahip olan ABD'nin tutumuna bağlı.”

Doha bir haftadan uzun bir süredir, üçüncü bir ateşkes anlaşmasına (ilki Aralık 2023, ikincisi Ocak 2025) varmak üzere Mısır, Katar ve ABD'nin arabuluculuğunda Hamas ve İsrail arasında dolaylı görüşmelere sahne oluyor.

Kahire el-İhbariyye televizyon kanalının salı günü bildirdiğine göre, insani yardımların Gazze Şeridi'ne girişi, hastaların çıkışı ve mahsur kalanların geri dönüşüyle ilgili ayrıntıları görüşmek üzere Kahire'de yapılan Mısır-Katar-İsrail görüşmelerinde ilerleme kaydedildi. Kanal, Mısır İstihbarat Başkanı Hasan Mahmud Reşad'ın Katar Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ve Filistin ve İsrail taraflarından heyetlerle anlaşmanın önündeki ‘engellerin aşılması’ için görüşmeler yaptığını bildirdi.

İsrail daha önce kuvvetlerinin Refah kenti yakınlarındaki Mısır sınırı boyunca uzanan üç kilometre genişliğindeki tampon bölge ve Refah'ı Gazze Şeridi'nin ikinci büyük kenti olan Han Yunus'tan ayıran Morag Koridoru da dâhil olmak üzere nispeten geniş bir alanda kalmasında ısrar etmişti.

Filistin ve İsrail basınında yer alan haberlere göre Hamas, İsrail güçlerinin Mart ayındaki son ateşkesin çökmesinden önce konuşlandıkları mevzilere geri çekilmesini talep ediyor. Bu mevziler, İsrail’in son dönemde kontrol ettiği yeni bölgeleri ve ‘insani yardım şehri’ olarak bilinen, Gazze Şeridi’nin yaklaşık 365 kilometrekarelik toplam alanının yüzde 40’ını kapsayan izole edilmiş bölgeyi kapsamıyor. Söz konusu bölgenin yaklaşık 600 bin Gazzeliyi barındırması öngörülüyor, ayrıca ileride daha fazla kişiyi yerinden etmeye uygun şekilde planlanmış. Bu şehir, Gazze Şeridi ile Mısır arasındaki coğrafi bağlantıyı da ortadan kaldırıyor.