Başbakan Mikati: Mülteciler sebebiyle Lübnan çöküşün eşiğinde

Paris, Güney Lübnan cephesinde İsrail’le sükuneti yeniden sağlamaya çalışıyor

Mikati ve Dışişleri Bakanı Abdullah Buhabib, İsviçre’deki Küresel Mülteci Forumu’na katılımları sırasında (NNA)
Mikati ve Dışişleri Bakanı Abdullah Buhabib, İsviçre’deki Küresel Mülteci Forumu’na katılımları sırasında (NNA)
TT

Başbakan Mikati: Mülteciler sebebiyle Lübnan çöküşün eşiğinde

Mikati ve Dışişleri Bakanı Abdullah Buhabib, İsviçre’deki Küresel Mülteci Forumu’na katılımları sırasında (NNA)
Mikati ve Dışişleri Bakanı Abdullah Buhabib, İsviçre’deki Küresel Mülteci Forumu’na katılımları sırasında (NNA)

Lübnan Başbakanı Necib Mikati, dünyaya, Suriyelilerin Lübnan’a göç etmesiyle ortaya çıkan krizle mücadele etmesi için Lübnan’a yardım etmeleri çağrısında bulundu. “Ülkenin tamamen çöküşün eşiğinde olduğu ve bu durum karşısında elleri kolları bağlı oturmayacakları” uyarısında bulunan Mikati, Dünya Bankası’nın son raporuna göre, Suriyelilerin göçünün maliyetinin on milyarlarca dolar olarak tahmin edildiğini açıkladı.

Mikati çağrısını Cenevre’deki Küresel Mülteci Forumu’na (GRF) katılımı sırasında yaptı. Uluslararası topluluğa “Suriyelilerin göç sorununa çözüm bulma çabasına katılma ve bu konuyu öncelikler listesine koyma” çağrısında bulunan Mikati, “Elimiz kolumuz bağlı oturup üst üste krizlere maruz kalmayacağız. Bazıları bizi alternatif vatan projeleri olarak göremeyecek. Bilakis, ülkemizi kurtaracağız ve kendimizi güçlendireceğiz. Çünkü ülkemizde gururla ve onurla yaşamak ilk ve son olarak bizim hakkımızdır” şeklinde konuştu. Mikati, Lübnanlıların “kendi taraflarındaki bu yaranın kanamasına devam etmesini istemediklerini ve ülkelerini ve kendilerini korumak için uygun gördükleri tedbirleri alma hakkına sahip olduklarını” da sözlerine ekledi.

Öte yandan Güney Lübnan’da devam eden çatışmalar konusunda, Paris’teki güvenilir kaynaklar, 1701 Sayılı Birleşmiş Milletler (BM) kararının uygulanması için uygun bir mekanizma arayışıyla bir Fransa-ABD koordinasyonu olduğunu doğruladı. Paris, ilgili tarafları etkileme konusunda en yetenekli taraf olmasa da diplomatik çabalara daha fazla dahil görünüyor.

Fransa Dışişleri Bakanı Catherine Colonna’nın bu haftanın bitişindeki Beyrut ziyareti ve ardından BM Lübnan Geçici Görev Gücü (UNIFIL) çerçevesinde faaliyet gösteren Fransız taburuyla görüşme gerekçesiyle Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un bu ayın 21’i ve 22’sinde gerçekleşeceği neredeyse kesinleşen Lübnan ziyareti ile; Fransız diplomasisi temas seviyesini yükseltti ve hızını artırdı. Salı akşamı, Macron’un adı verilmeyen bir yeri ziyaret edeceğine işaret eden Elysee Sarayı’nın basına verdiği bir genelge dikkat çekmişti. Gazeteciler, vize almak için İsrail damgası olmayan pasaportları ibraz etmeleri gerektiği konusunda uyarılmıştı. Bu, bağımsız kaynakların Şarku’l Avsat’a verdiği bilgilere göre, Macron’un hedefinin Lübnan olacağını güçlü bir şekilde gösteriyor.

Lübnan’ın halen resmi olarak İsrail’le savaş halinde olduğu ve İsrail’i ziyaret edenlerin Lübnan topraklarına girmesinin yasak olduğu biliniyor.



Yemen'de taraflar arasında ‘ABD yıkımını ülkenin başına kim musallat etti?’ tartışması

ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
TT

Yemen'de taraflar arasında ‘ABD yıkımını ülkenin başına kim musallat etti?’ tartışması

ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)

Tevfik eş-Şenvah

Yemen’in meşru hükümeti ve Husiler, on yılı aşkın bir süredir Yemen'in başına bela olan yıkımın sorumlusu olarak birbirlerini suçlamaya devam ediyor. Yemen Enformasyon Bakanı Muammer el-Eryani dün yaptığı açıklamada, İran destekli Husilerin 2014 yılındaki darbeden bu yana ‘Yemen'in altyapısı ve ekonomisindeki yıkımın başlıca nedeni olmakla’ suçladı.

Aynı zamanda uluslararası meşruiyete sahip Yemen hükümetinin sözcüsü olan Eryani, Husilerin kurtarılmış bölgelerdeki hayati tesislere sistematik saldırılar düzenlediğini, örneğin 30 Aralık 2020 tarihinde Aden Uluslararası Havalimanı'na İran yapımı balistik füzelerle düzenledikleri saldırıda 25 kişinin öldüğünü, 110 kişinin de yaralandığını ve havalimanının altyapısının zarar gördüğünü söyledi. Husilerin 2022 yılında da Hadramut ve Şebva'daki petrol ihracat edilen limanlara yönelik saldırılarda bulunduklarını belirten Eryani, bunlar arasında insansız hava araçları (İHA) ve balistik füzeler kullanılarak ed-Debba ve Neşime limanlarına yönelik saldırıların da olduğunu ifade etti.

Yemenli Bakan, söz konusu saldırıların Husilerin iddia ettiği gibi Yemen'i ya da Gazze'yi savunmak için değil, Yemen'i yok etmeyi, halkını yoksullaştırmayı ve bölgenin güvenliğini baltalamayı amaçlayan İran gündemini uygulama stratejisinin bir parçası olduğunu söyledi.

Husilerin Kızıldeniz'deki uluslararası gemilere yönelik saldırıları da dâhil olmak üzere çeşitli maceraperestliklerinin, ABD ve İngiltere tarafından ‘Refahın Muhafızı Operasyonu’ kapsamında geçtiğimiz yıl ocak ayında başlayan askeri saldırılarını tetiklediğini söyleyen Eryani, bu saldırıların yıkımın birincil nedeni olmadığını, daha ziyade Husilerin saldırılarına karşı bir yanıt olduğunu vurguladı.

Öte yandan Husiler, Yemen halkının çektiği acılardan başta Yemen’in meşru hükümeti olmak üzere ABD ve müttefiklerinin sorumlu olduğunu söyledi. ABD merkezli haber kanalı NBC tarafından aktarılan Husilere bağlı medya organlarının haberlerine göre Husiler, 17 Mart 2025 tarihinde 53 kişinin ölümüne ve 98 kişinin yaralanmasına neden olan ABD’nin son saldırılarını ‘suç teşkil eden saldırganlık’ olarak nitelendirdi. Kızıldeniz’deki gemilere ve askeri hedeflere yönelik saldırılarının dış müdahaleye ve Gazze'ye uygulanan kuşatmaya karşı savunma amaçlı bir yanıt olduğunu vurgulayan Husiler, Filistinlilerle dayanışma içinde olduklarını açıkladılar.

Medyada yer alan haberlere göre Husilerin Kızıldeniz’de uluslararası gemilere yönelik saldırıları ülke içindeki popülariteleri ve saflarına savaşçı çekme hızını arttırdı. Uluslararası toplumu kendileriyle etkileşime girmeye zorladılar ve Yemen'in resmi hükümeti olarak tanınmamalarına rağmen popüler bir yankı uyandırdılar. Nüfuzları zayıf olmasına rağmen İsrail'e füze atmalarının ardındaki gizli amaçlarından biri de buydu.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan çevirdiği habere göre Yemen hükümeti, İran'ı, ‘Birleşmiş Milletler (BM) silah ambargosunu ihlal ederek Husileri İHA ve balistik füzeler gibi çeşitli silahlarla desteklemekle’ suçluyor. Buna karşın İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) Genel Komutanı Hüseyin Selami, İran medyasına yaptığı açıklamada, Tahran'ın Husilerin kararlarını doğrudan kontrol ettiği iddialarını reddederek Husilerin kararlarını bağımsız bir şekilde aldıklarını vurguladı. Ancak Yemen hükümeti çevreleri İran'ın desteğinin Husilerin eylemlerinin ana kaynağı olduğunda ısrar ediyor.

Yemen hükümeti, ABD'nin hava saldırıları sonucunda Husilerin kontrolündeki limanlarda meydana gelen ağır kayıpların ardından ‘Husiler Yemen'e yıkım getiriyor’ etiketiyle (hashtag) bir sosyal medya kampanyası başlattı. Kampanyanın amacının ‘Husilerin suçlarını ifşa etmek ve ülke kaynaklarına verdikleri zararın boyutlarını ortaya koymak, altyapı ile ekonomik ve sivil tesislerin tahrip edilmesinden ve bunların savaş amacıyla kullanılmasından onları tamamen sorumlu tutmak’ olduğu belirtildi.

Husiler cuma günü, ABD'nin Yemen'in batısındaki Hudeyde ilinde bir petrol ihracatı limanına gece boyunca düzenlediği saldırılarda ölenlerin sayısının 80'e yükseldiğini ve bu sayının Washington'ın bir ay önce başlattığı yoğun hava saldırılarının en ölümcülü olduğunu açıkladılar.

Bu arada saldırılar şiddetlenmeye devam ederken, ABD ile İran arasındaki müzakereler Umman’ın başkenti Maskat'ın ardından Roma'da tüm hızıyla devam ediyor. Basında yer alan haberlerde, İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney’in Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman'la bölgedeki birçok karmaşık meseleyi görüşmek üzere bir araya gelmesinin ardından gerilimin azalacağına dair umutlar ifade edildi.