Tunus ile Libya’dan sınırda güvenliğin güçlendirilmesine yönelik anlaşma

Sınıra elektronik gözetleme kuleleri yerleştirilecek ve güvenlik birimleri oluşturulacak.

Tunus ve Libya içişleri bakanları sınır şehri Medenin’e saha ziyareti gerçekleştirdiler. (Tunus İçişleri Bakanlığı)
Tunus ve Libya içişleri bakanları sınır şehri Medenin’e saha ziyareti gerçekleştirdiler. (Tunus İçişleri Bakanlığı)
TT

Tunus ile Libya’dan sınırda güvenliğin güçlendirilmesine yönelik anlaşma

Tunus ve Libya içişleri bakanları sınır şehri Medenin’e saha ziyareti gerçekleştirdiler. (Tunus İçişleri Bakanlığı)
Tunus ve Libya içişleri bakanları sınır şehri Medenin’e saha ziyareti gerçekleştirdiler. (Tunus İçişleri Bakanlığı)

Tunus İçişleri Bakanı Kemal el-Feki ve Libya İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi ile Libya- Tunus sınır şehri Medenin’e yaptığı saha ziyareti ve görüşme, iki ülke arasında sınırda elektronik gözetleme kuleleri kurma konusunda anlaşmaya varılmasıyla sonuçlandı.

İki ülke, Ras el-Ajdir bölgesinden Meşhed Salih bölgesine kadar uzanan sınır boyunca ortak birimler konuşlandırarak, sınırın güvenliğini sağlama ve aralarındaki iş birliğini destekleme planını ortaya koydu. İnsan kaçakçılığı ve uyuşturucu kaçakçılığı da dahil olmak üzere birçok güvenlik sorununu ele almak amacıyla, Tunus ve Libya güvenlik teşkilatları arasında güçlü bir iş birliği kurulacağı belirtildi. Ayrıca kameraların yakında kurulacağı ve sınırları izlemek üzere elektronik kulelerin yerleştirileceği de açıklandı.  

İki ülke arasında salı günü gerçekleştirilen çalışma oturumunda, yoğun saatlerde yaklaşık 25 bin yolcunun geçmesi nedeniyle sınırdaki yolcu hareketlerinin ve Libya tarafıyla iş birliği çerçevesinde ticari alışverişin kolaylaştırılmasındaki zorluklarla mücadele yolları ele alındı.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Tunus tarafı, 7 Mart 2016’da ölümcül bir terör saldırısına tanık olan Ben Gardane bölgesindeki el-Zakra’da bir kara sınır biriminin bulunduğunu, bu birimin Medenin’deki Ulusal Muhafızların sınır birimlerine katılacağını ve şehre bağlı tüm sınır birimlerini ve merkezlerini denetleyeceklerini kaydetti. Bu kapsamda Tunus İçişleri Bakanı, çalışmaların tamamlanma oranının yaklaşık yüzde 95’e ulaşmasının ardından bu önemli projenin tamamlanmak üzere olduğunu duyurdu.

Libya İçişleri Bakanı, bakanlığının Libya tarafından Ras el-Ajdir sınırının tamamen devraldığını ve burayı teknik, görsel ve insani açıdan geliştirmek için çalıştığını, önümüzdeki iki hafta içinde gelişmiş güvenlik kameralarının kurulumuna başlanacağını bildirdi. Aynı zamanda Ras el-Ajdir sınır kapısında denetim cihazlarının kurulmasının, yolcuların geçiş sürecinin hızlandırılmasını sağlayacağını ve bekleme süresinin yoğun saatlerde en fazla iki saate, normal zamanlarda ise bir saate düşürülmesini hedeflendiğini kaydetti.

Libya İçişleri Bakanı ayrıca, Tunus-Libya ortak sınırının daha işlek hale getirilmesi ve en yakın zamanda tamamen açılması için bakım çalışmalarına yönelik bir programı da açıkladı. Bu kapsamda Tunus ile Libya arasındaki önemli ve ana kara geçiş noktalarından biri olan Ras el-Ajdir Sınır Kapısı’nda sürekli olarak yaşanan trafik krizine nihai bir çözüm bulmak için Tunus tarafıyla anlaşıldığını, komşu Tatavin şehrinde Meşhed Salih bölgesinde, Ras el-Ajdir üzerindeki baskının hafifletilmesine katkıda bulunacak yeni bir kapı açılacağını duyurdu.



Zincire bağlı 1500 yıllık iskelet, kadınlardaki aşırı çileciliği gösterdi

Bizans dönemi Kudüsü'ndeki bir mezarda, zincirlenmiş bir kadın bulundu (Matan Chocron/İsrail Eski Eserler Kurumu)
Bizans dönemi Kudüsü'ndeki bir mezarda, zincirlenmiş bir kadın bulundu (Matan Chocron/İsrail Eski Eserler Kurumu)
TT

Zincire bağlı 1500 yıllık iskelet, kadınlardaki aşırı çileciliği gösterdi

Bizans dönemi Kudüsü'ndeki bir mezarda, zincirlenmiş bir kadın bulundu (Matan Chocron/İsrail Eski Eserler Kurumu)
Bizans dönemi Kudüsü'ndeki bir mezarda, zincirlenmiş bir kadın bulundu (Matan Chocron/İsrail Eski Eserler Kurumu)

Kudüs yakınlarında keşfedilen 1500 yıllık zincirlenmiş insan kalıntılarının, bir erkeğe değil kadına ait olduğu ortaya çıktı. Araştırmacılar bulguların, dini çileciliğin daha aşırı biçimlerinin kadınlar tarafından da sergilendiğine kanıt sunduğunu söylüyor.

Kudüs'teki Eski Şehir'e yaklaşık 3 kilometre mesafedeki bir Bizans manastırında yapılan kazılarda çok sayıda erkek, kadın ve çocuğa ait iskeletler bulunmuştu. Mezarlardan birinde zincirlere bağlanmış birine ait kemikler ortaya çıkarken, İsrail Eski Eserler Kurumu iki yıl önce bu kişinin erkek olduğunu açıklamıştı.

Ancak hakemli dergi Journal of Archaeological Science: Reports'ta yayımlanan yeni bir makale aksini söylüyor. 

Hıristiyanlığın, MS 380'de Roma İmparatorluğu'nun resmi dini haline gelmesiyle birlikte, her türlü fiziksel zevkten kaçınmayı amaçlayan çilecilik de Avrupa ve Ortadoğu'da yayıldı. Daha aşırı biçimlerinde kişiler kendilerini zincirliyor ve cezalandırıyordu. 

Çalışmanın yazarlarından Zubair 'Adawi ve Kfir Arbiv, "Keşişler vücutlarına zarar veriyordu" diyerek ekliyor: 

Tanımlanan eziyet biçimleri arasında uzun süreli oruçlar, vücudun etrafına demir zincirler ve çeşitli aksesuarlar sarmak, vücudu kayalara bağlamak, ağır yükler yüklemek, kendini ayakta durmaya ve uyanık kalmaya zorlayan bir düzeneğe yerleştirmek, kendini dar bir alana hapsetmek vardı.

Kadınların da çilecilik eylemleri gerçekleştirdiği bilinse de oruç tutmak ve meditasyon gibi daha hafif yöntemler benimsedikleri düşünülüyordu.

Eski Şehir'deki mezarda bulunan kişinin kalıntılarını inceleyen bilim insanları, durumun böyle olmayabileceğini gösterdi.

Araştırmacılar, MS 5. yüzyıla ait kemikler pek iyi korunmadığı için diş kalıntılarını kullanarak cinsiyetini saptamaya çalıştı. 

Ekip bu örneklerde, mine gelişimiyle ilgili bir X kromozomu genini tespit ederken, aynı görevi üstlenen Y kromozomu genini bulamadı. Bu durum mezardaki kişinin sadece X kromozomuna sahip bir kadın olduğuna işaret ediyor.

Bilim insanları makalede "Bu, Bizans'ın kendine eziyet etme ritüelini yalnızca erkeklerin değil, kadınların da gerçekleştirdiğini gösteren ilk kanıt" diye yazıyor.

Weizmann Bilim Enstitüsü'nden çalışmanın bir diğer yazarı Elisabetta Boaretto, "Zincirler muhtemelen kadının çileci kimliğinin ayrılmaz bir parçası olarak görülüyordu" diyerek gömülmesinin, "onun çileci yaşamını onurlandırmaya ve ruhani bağlılığının ölümünden sonra bile tanınmaya devam etmesi amacı taşımış olabileceğini" ekliyor.

Araştırmacılar, kadının kilise sunağının altında kendisine ayrılmış bir mezara gömüldüğünü belirtiyor.

İsrail Eski Eserler Kurumu'ndan Dr. Amit Re'em, erkeklerin baskın olduğu bu tür eylemleri gerçekleştirmek isteyen kadınların, zaman zaman erkek kılığına girebildiğini söylüyor.

Independent Türkçe, Live Science, IFLScience, Journal of Archaeological Science: Reports