Kuruluşundan bu yana Lübnan’da Sünniler

Kuruluşundan bu yana Lübnan’da Sünniler
TT

Kuruluşundan bu yana Lübnan’da Sünniler

Kuruluşundan bu yana Lübnan’da Sünniler

Lübnan’daki Sünniler nüfusun yaklaşık üçte birini oluşturuyor.

Ülkenin en kuzeyinden en güneyine kadar tüm Lübnan topraklarına yayılmış olmaları onlara çeşitli avantajlar sağlıyor, ancak bu durum, Sunnileri diğer mezhepler gibi sivil fanatizm oluşturma yeteneğinden mahrum bırakıyor.

Ayrıca kentlerde yaşayanlarla, kırsalda yaşayanlar arasında sosyal çeşitlilik bulunuyor.

Bu durum, Sünni toplum saflarındaki bölünmeyi derinleştiriyor ve eski başbakanlar Riyad es-Sulh ve Refik Hariri gibi bazı özel durumlar dışında, kapsamlı bir liderliğin ortaya çıkmasının engellenmesine katkıda bulunuyor.

1920’de Büyük Lübnan devletinin kuruluşundan bu yana, Sünnilerin içerisinde bulunduğu bazı önemli olaylar şunlar:

1920

Müftü Şeyh Mustafa Naja, Beyrut’taki Fransız işgal karargahında Büyük Lübnan’ı ilan etme törenine katıldı.

Ancak Şeyh Naja, Osmanlı Padişahı’ndan aldığı Beyrut Başmüftülüğü unvanına sadık kaldı ve onun Lübnan Başmüftülüğü olarak değiştirilmesini reddetti.

Fransa Yüksek Komiseri General Henri Gouraud, Arap devletinin destekçisi Trablus’un genç müftüsü Abdulhamid Karami’yi görevden aldı ve yerine başka birini atadı.

1926

Makasid İslami Yardım Cemiyeti’ndeki İslami bir toplantıda, Fransız mandası tarafından önerilen Lübnan anayasası ve onun taslağına katılımı reddedildi.

1933

Abdulhamid Karami başkanlığında Şam’da düzenlenen ‘Sahilin Oğulları Konferansı’nda, Lübnan’ın Suriye’den bağımsızlığına karşı çıkıldı.

1936

Beyrut’ta lider Selim Ali Selam’ın evinde düzenlenen ‘Sahil ve Dört Bölge Konferansı’nda, Suriye birliğine bağlılık ilan edildi.

1936

Lübnanlı siyasetçi Kazem Sulh, Sahel Konferansı kararlarını reddetti. Sulh, Müslümanların Lübnan varlığına katılımının önünü açan Ulusal Pakt’ın temellerinden sayılan ‘Lübnan’da Bağlantı ve Ayrılık Sorunu’ başlıklı makalesini yayınladı.

FOTO: 1970’lerin ortasında Beyrut’ta resmi bir resepsiyon sırasında çekilen fotoğraf. Soldan sağa: merhum Lübnan Başbakanı Saeb Salam, muhalefet lideri Raymond Edde ve Başbakan Raşid Karami
1970’lerin ortasında Beyrut’ta resmi bir resepsiyon sırasında çekilen fotoğraf. Soldan sağa: merhum Lübnan Başbakanı Saeb Salam, muhalefet lideri Raymond Edde ve Başbakan Raşid Karami (AFP)

1943

11 Kasım’da Senegalli askerlerin Trablus gençlerinin bağımsızlık talebiyle yaptığı gösterileri bastırması sırasında onlarca kişi öldürüldü.

22 Kasım’da ise Lübnan’ın bağımsızlığı ilan edildi.

Bakanlar Uzlaşma Hükümeti’nin açıklaması, Hristiyanlara Lübnan’ın bağımsızlığı konusunda, Araplara ise Lübnan’ın sömürgecilik için bir koridor olmayacağı konusunda güvence veren Ulusal Pakt’ın tek yazılı belgesi olarak kabul ediliyor.

1951

Suriye Sosyal Milliyetçi Partisi, Sulh’un parti tarafından düzenlenen ve lideri Antoun Sadi’nin tutuklanıp idam edilmesiyle sonuçlanan darbeyi engellemeye katılması bahanesiyle, Ürdün’de Riyad Sulh’a suikast düzenledi.

1958

Müslümanlar, Batı yanlısı Cumhurbaşkanı Camille Chamoun’un görev süresinin yenilenmesini reddetti.

Saeb Salam ve Dürzi sosyalist lideri Kemal Canbolat’ın önderlik ettiği kısa iç savaşa, Mısır ve Suriye Birleşik Arap Cumhuriyeti’nin desteğiyle katıldı.

1970

Cumhurbaşkanı Süleyman Franjieh’in seçilmesinin ardından Başbakan Saeb Salam, Başkan Fouad Chehab ve Charles Helou dönemlerinde Lübnan’daki siyasi yaşamı kontrol eden ‘ikinci makamın’ etkisinin ortadan kaldırılması sürecine liderlik etti.

1973

İsrail’in, Hristiyanların Filistin kamplarını kontrol etmek için ordunun konuşlandırılmasını talep etmesine neden olan  Verdun Operasyonu sonrasında yaşanan ciddi siyasi kriz, sol partilerin yanı sıra Filistin Kurtuluş Örgütü ile ittifak kuran Müslümanlar tarafından da reddedildi.

1973

Saeb Salam, ordunun konuşlandırılmasındaki kriz ve Filistinlilerle yaşanan çatışma nedeniyle hükümet başkanlığından istifa etti.

1975

Bu yıl iç savaş patlak verdi.

Lübnanlı Sünnilerin savaştaki konumu, bazı marjinal Nasırcı örgütlerle sınırlı olan silahlı katılımları ve Filistinli örgütler ve sol partilerin saflarına katılmaları ile o dönemde Saeb Salam, Müftü Hasan Halid ve ardından Başbakan Salim el-Huss liderliğindeki çeşitli organlar çerçevesinde oynadıkları aktif siyasi rol arasındaki tutarsızlık göz önüne alındığında, hala tartışmalı.

1989

Müftü Hasan Halid’in suikastı, Sünnilere Lübnan’daki Suriye politikasına karşı faaliyetlerini sınırlamaları gerektiğine dair kanlı bir mesaj olarak değerlendirildi.

Şeyh Hasan Halid
Şeyh Hasan Halid (Getty Images)

1989

İç savaşı sona erdiren ve Lübnan’daki Sünni toplumun rolünü yeniden vurgulayan Suudi Arabistan’daki Taif Anlaşması, 1992’de başbakanlık görevini üstlenecek olan işadamı Refik Hariri aracılığıyla sivil barışa ve ülkenin yeniden inşasına açılan bir kapı olarak kabul edildi.

2005

Refik Hariri’nin suikast ile öldürülmesi, yeniden inşa projesine ve Sünnilerin Lübnan siyasetindeki rolüne yıkıcı bir darbe indirdi.

2008

Hizbullah güçleri, Sünni çoğunluğa sahip başkent Beyrut’u işgal ederek, Doha Anlaşması olarak bilinen anlaşmanın ardından parti ve müttefiklerinin çıkarları doğrultusunda yeni bir siyasi denklem dayattı.

Getty Images
Refik Hariri (Getty Images)

2019

Yolsuzluğa ve kötüleşen yaşam şartlarına karşı yapılan kitlesel gösteriler, Başbakan Saad Hariri’yi istifaya zorladı.

İktidardaki koalisyonun geri kalanının taviz vermeyi veya istifa etmeyi reddetmesi göz önüne alındığında, birçok Sünni bunu kendilerini iktidardan uzaklaştırmaya yönelik ek bir girişim olarak gördü.

2020

Beyrut Limanı’ndaki büyük patlama ve doğu kesiminde ağır hasar meydana gelmesinin ardından, Hasan Diab’ın ‘direniş’ güçlerine sadık hükümeti istifa ederek, Sünnilerin konumunu daha da kötüleştirdi.

2022

Saad Hariri, siyasi çalışmalarının ve liderliğini yaptığı, 1990’lardan beri parlamentoda ve hükümette Sünni sandalyelerin çoğunluğunu kontrol eden Gelecek Hareketi’nin askıya alındığını duyurdu.

Destekçilerinden bazılarının Necib Mikati hükümetine girmesine rağmen, parlamento seçimlerine katılmaktan imtina etmesi, Sünni toplumunu temsil eksikliği ve varlığını sürdürme kabiliyeti açısından benzeri görülmemiş bir duruma sokuyor.

Lübnan siyasi sisteminde çıkar paylaşımı güce göre düzenlenir.



İsrail ve ABD, Yemen'in Hudeyde limanını hedef aldı

TT

İsrail ve ABD, Yemen'in Hudeyde limanını hedef aldı

İsrail ve ABD, Yemen'in Hudeyde limanını hedef aldı

İsrail ordusu, İran ile ittifak halindeki Husi milislerinin İsrail'in Ben Gurion havaalanı yakınlarına füze fırlatmasının ardından dün Yemen'in Hudeyde limanına hava saldırısı düzenlediğini açıkladı.

Ordu yaptığı açıklamada, Hudeyde ve çevresinde Husi milislerine ait “terörist” hedefleri vurduğunu belirtti. Açıklamada, “Saldırılar, Husi terör rejiminin İsrail Devleti'ne yönelik, İsrail topraklarına ve vatandaşlarına yönelik karadan karaya füzeler ve insansız hava araçları fırlatmak da dahil olmak üzere, tekrarlanan saldırılarına yanıt olarak gerçekleştirildi” denildi.

İsrail ordusu, Yemen'e düzenlenen saldırılara yaklaşık 20 savaş uçağının katıldığını ve Husi hedeflerine 50 bomba atıldığını belirtti.

Reuters'a konuşan beş bölge sakini, 10'dan fazla saldırının Hudeyde limanı ile Hudeyde kentindeki El-Salakhana ve El-Havak mahallelerini hedef aldığını söyledi. Hudeyde'nin doğusunda bulunan bir çimento fabrikasına da dört saldırı düzenlendi.

Hudeyde, Aden limanından sonra Kızıldeniz'in en büyük ikinci limanıdır ve Yemen'in gıda ithalatının yaklaşık yüzde 80'i bu limandan yapılmaktadır.

Şarku’l Avsat’ın İsrail haber sitesi Ynet’ten aktardığına göre site bir güvenlik yetkilisine dayandırdığı haberinde, İsrail uçaklarının ABD ile koordineli olarak düzenlediği "büyük çaplı" saldırıda Hudeyde limanını ve silah üretim tesislerini imha ettiğini bildirdi. Kimliği açıklanmayan yetkili, saldırıda hedef alınan noktalara 50 bomba atıldığını belirterek, "Bitti" dedi.

Yemen'deki Husilere bağlı bir televizyon kanalı ise ABD ve İsrail'in Yemen'in Hudeyde limanına altı saldırı düzenlediğini bildirdi. Kanal ayrıca aynı valilikte bulunan "Bacel ilçesine yönelik Amerikan-İsrail saldırısı" hakkında da haber yaptı ve daha sonra saldırının bir "çimento fabrikasını" hedef aldığını ifade etti.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, pazar günü gerçekleşen roket saldırısına karşılık verileceğini söyledi. Bu, mart ayından beri düzenlenen bir dizi saldırının arasında İsrail hava savunma sistemlerini atlatabilen ilk saldırı olarak biliniyor.

Saldırı, ABD uçaklarının El-Cevf İli'ne bağlı El-Hazm İlçesi'ne düzenlediği 7 saldırıdan saatler sonra gerçekleşti. Saldırılarda can kaybı ya da yaralanma olup olmadığı henüz bilinmiyor.

İsrail gazetesi The Jerusalem Post, bir kaynağa dayanarak, Güvenlik Kabinesi'nin Husilerin Ben Gurion Havaalanı'nı bombalamasına "uygun zaman ve yerde" yanıt verme kararı aldığını bildirdi.

ABD, Husilere karşı geniş çaplı bir askeri operasyon yürütüyor. Yemenli örgüt, operasyonda onlarca kişinin öldüğünü ve yaralandığını belirtiyor.

Yemen'de İran'la ittifak kuran Husi grubu, Kasım 2023'ten bu yana Gazze'deki Filistinlilere destek iddiasıyla Kızıldeniz'deki gemilere saldırılar düzenliyor.

İsrail ordusu, Husi milislerinin İsrail'i hedef alan füze ve insansız hava araçlarıyla düzenlediği saldırıların ardından geçen yıl Yemen'e birçok kez hava saldırısı düzenledi.