Libya efsanesi "Silphium" bitkisi yoklaması

Yunanlılar çok fazla vergi koyuyordu ve ödeme yöntemlerinden biri de para yerine ot da ödeme yöntemi olarak kabul ediliyordu, bu da insanların onu cömertçe toplamasına yol açtı

Silphium bitkisi, Libya'nın doğusundaki ünlü Kirene kenti dışında dünyanın hiçbir yerinde yetişmedi (Libya Turizm Eski Eserler Ofisi)
Silphium bitkisi, Libya'nın doğusundaki ünlü Kirene kenti dışında dünyanın hiçbir yerinde yetişmedi (Libya Turizm Eski Eserler Ofisi)
TT

Libya efsanesi "Silphium" bitkisi yoklaması

Silphium bitkisi, Libya'nın doğusundaki ünlü Kirene kenti dışında dünyanın hiçbir yerinde yetişmedi (Libya Turizm Eski Eserler Ofisi)
Silphium bitkisi, Libya'nın doğusundaki ünlü Kirene kenti dışında dünyanın hiçbir yerinde yetişmedi (Libya Turizm Eski Eserler Ofisi)

2000 yıl önce nesli tükenmiş olmasına rağmen, hâlâ Libya'nın sembolü olarak kabul edilen efsanevi "silphium" bitkisinin resmi, para birimlerinin ve posta pullarının üzerine basılıyor ve meydanların ortasındaki sütunlara işleniyor.

Bunun birçok nedeni var ve en önemlisi bilinmeyen nedenlerden dolayı yalnızca ülkenin doğusundaki Yeşil Dağ'daki ünlü tarihi şehir Kirene de yetişmiş olması. Böylece şehir, bu bitkiyle ilişkilendirildi.

Ayrıca şehir, bitkinin gerçekle efsanenin karıştığı harika tedavi edici özellikleriyle ilişkilendirildi.

Milattan sonra birinci yüzyılda ortadan kayboluşundan bu yana silphium bitkisini çevreleyen bu efsaneler, eski ve ünlü tarihi kaynaklar ve şahsiyetler tarafından doğrulanmasaydı, birçok kişinin onun varlığının gerçekliğinden şüphe etmesine yol açabilirdi.

Söz konusu kaynaklar ve şahsiyetler Yunanlıların şu anda Shattah olarak bilinen Kirene şehrini inşa ettikten sonra bu bitkinin tıbbi ve ekonomik önemine yaptıkları yatırımlardan da bahsediyor.

Silphium bitkisinin yetiştiği Libya'daki Kirene
Silphium bitkisinin yetiştiği Libya'daki Kirene

Yunan ve Roma tutkusu

Silphium bitkisinin kendi dönemindeki tıbbi ve ekonomik önemi, antik Yunan kaynaklarında en çok bahsedilen bitki olmasına neden oldu.

Mitlerinde bunun, tanrı Apollo'nun oğlu olan tanrı Aristaeus'un perisi Kirene'den bir armağan olduğu belirtilmekte.

Bu nedenle bu efsanevi bitki, şair Aristofanes tarafından şiirsel oyunu Plutos'ta ölümsüzleştirilmiş ve Aristoteles de "Hayvanların Tarihi" adlı eserinde bundan bahsetmişti.

Bu bitkiden bahseden ve bu bitkiyle en çok ilgilenen ünlü tarihçi Pliny gibi ünlü Roma kaynaklarında da bu bitkiden bahsedilmişti.

O döneme ait pek çok madeni parada bu bitkinin resminin bulunduğu da tespit edildi.

Bu bitkinin efsane olması her türlü hastalığı etmesine inanılmasından kaynaklanmakta.

Bitki, öksürük, farenjit ve ateşi tedavi eder, kolik, eklem ağrıları ve vücut ağrılarını hafifletir, çıbanları ve cilt lezyonlarını giderir.

Tıbbi kullanımlarının yanı sıra Romalılar ve Yunanlılar da onu yemek pişirmede iştah açıcı olarak kullandılar.

Romalı tarihçi Pliny, ünlü tarih kitabında, bu tuhaf bitkinin kendi döneminde sahip olduğu öneme dair kanıtlardan bahsederek şunları söyler:

Julius Caesar, MÖ 1. yüzyılın ortalarında iç savaşın sonunda devlet hazinesinde altın ve gümüşün yanı sıra bin 500 ratl ağırlığında silphium stoku buldu. Zalim Nero'nun zamanı geldiğinde Kirene'de bu bitkinin yalnızca bir sapı bulunmuştu. Eşsiz bir hediye olarak alınıp bu imparatora gönderilmişti.

Pliny şunu ekledi:

Bu bitkinin bulunması yüksek bir statüye işaret ettiğinden çoğunlukla uygun olmayan hasat yapılması nedeniyle MS 1. yüzyılda çok nadir bulunur hale geldi. Bu bitki gümüş fiyatına satılmış ve faydalı tıbbi özellikleri nedeniyle altın ve gümüşle birlikte Roma'da devlet hazinesinde saklanmıştır.

Libya para birimine Silphium bitkisi kazınmıştır (Independent Arabia)
Libya para birimine Silphium bitkisi kazınmıştır (Independent Arabia)

Bitkinin özellikleri

Bu bitkinin genel tanımı ve yetiştirilme yöntemi, milattan önce 4'üncü yüzyılda Yunanistan'ın en ünlü bilim adamlarından biri olan Theophrastus'un eserlerinde de yer alıyor.

O, bu değerli bitkinin nispeten uzun bir sapa sahip olduğunu ve yanlarından sarkan

yapraklara sahip olduğunu söyleyen Aristoteles'in en ünlü öğrencilerinden biri.

Bitkinin baş kısmında, onu diğerlerinden ayıran, tacı andıran bir çiçek var.

Bu, antik Yunan sikkeleri üzerinde bulunan yazıtlarla doğruluğu teyit edilen bir özellikle.

Theophrastus ve diğer birçok kaynak, Silphium'u değişken topraklı ıslah edilmiş tarım alanlarında değil, Kirene'nin yarı çöl bölgelerinde yetişen kalın köklü yıllık bir bitki olarak tanımlanıyor.

Hıristiyanlığın ortaya çıkışından kısa bir süre önce, henüz nesli tükenmeden, Yeşil Dağ'ın merkezi platosunda, bereketli "Hilal Kuruni" ile çöl alanları arasında bulunuyordu.

Aynı kaynaklar, eski Yunanlıların ve Romalıların bu Libya bitkisinin hem taze hem de kurutulmuş haline değer verdiklerini belirtti.

Önemli bir baharat olarak kabul edildi ve içi boş sapları sirkeye batırılarak salamura edildi.

Hayvancılıkta da kullanılan, hastalıklara şifa veren, müshil, iştah açıcı, dezenfektan, tüm hastalıklara panzehir olarak kullanılan suyu çok değerli ve pahalıydı.

Silphium bitkisinin resmini taşıyan, 19'uncu yüzyılın sonlarına ait bir İtalyan parası (Sosyal paylaşım siteleri)
Silphium bitkisinin resmini taşıyan, 19'uncu yüzyılın sonlarına ait bir İtalyan parası (Sosyal paylaşım siteleri)

Tıbbi özellikleri

2000 yıl önce nesli tükendikten sonra bile şöhreti devam eden Silphium bitkisinin en büyük sırrı, Antik Yunan'ın en ünlü doktoru Galen'in "silphium bitkisi kafa kuruluğunu tedavi eder ve vücuda ısı yayar" diye sıraladığı nadir görülen birçok tıbbi özelliğinde yatıyor.

Ünlü Yunan Doktor Dioscorides, vücuttaki nemi uyarmak için ve genel kellik, göz hastalıkları, diş ağrısı, köpek ısırıkları, yaralar ve bronşit durumlarında bu bitkiyi tavsiye etti.

Romalı tarihçi Pliny, ölü bir fetüsün alınmasında, bronşit, kanın süzülmesi ve hemoroit tedavisinde bu bitkinin faydalı olduğundan bahsetti.

Bu bitkinin suyuyla yağ karıştırılarak morluklar tedavi edilir, ayrıca sinir hastalıklarına ve kadınlardaki adet kanamasına faydalıdır.

Silphium'un neslinin tükenmesinin gizemi

Efsanevi Libya Silphium bitkisiyle ilgili birçok gizemli sırdan biri, onun tamamen yok olmasıydı; bununla ilgili pek çok bilimsel varsayım yanında efsaneler de vardı.

Bu bağlamda en mantıklı teori, o dönemde Libya'nın bir Yunan kolonisi olması ve Yunanlıların Libyalılara birçok vergi uygulaması olarak görülüyor.

Yunanlıların ödeme yöntemlerinden biri de paraya alternatif olarak "silphium"u kabul etmekti.

Bu da insanları vergilerini ödemek için aşırı miktarda toplamaya sevk etti. Hatta bu bitkinin yaşam döngüsünün tamamlanmasını bile beklemiyorlardı.

Bu da onun neslinin tükenmesine yol açtı. Çünkü hasat doğanın sağladığından fazlaydı ve dolayısıyla bitkiye olan yoğun talep onun tamamen yok olmasına neden oldu.

Yunan ve Romalı tarihçilerin "silphium"un neslinin tükenmesini açıklamak için öne sürdüğü bir diğer iyi neden ise bu bitkinin tarlalarda yetiştirilmesinin zorluğu ve başarısızlığı.

Özel şartlara ve toprağa ihtiyaç duyan bir bitki olduğundan, doğadan yoğun şekilde toplanması neslinin tükenmesine neden oldu.

Günümüz bilim insanları silphiumun yok oluşunu açıklamak için bir teori daha geliştirdiler.

Söz konusu teori, bu büyülü bitkinin neslinin tükenmesinin ana nedeninin Kuzey Afrika kıyılarındaki iklim değişikliği ile ilgili olduğundan bahsediyor.

Yoklama

Silphiumun neslinin tükenmesinin ve ortadan kaybolmasının ardındaki sebep ne olursa olsun, bu milattan sonra birinci yüzyılda meydana geldi, ancak hala ölümsüz ve Libyalıların yaşamlarında sembolik olarak mevcut.

Çünkü Libyalılar her gün kullandıkları bakır dinarların üzerine bu bitkinin resmini çizmeyi tercih ettiler.

Silphiumun işlemeleri Libya meydanlarını doldurmuş, hatta Libyalılar ikinci büyük şehirleri Bingazi'deki meşhur bir meydana bu bitkinin adını vermişler, ayrıca ülkelerinin bildiği en meşhur bitkinin çiçeğiyle taçlandırılmış bir anıt dikmişler.

Ne yazık ki bu meydan, şehrin 2014-2017 yılları arasında tanık olduğu savaş sırasında yıkılan en önemli simge yapılardan biriydi.

En büyük şok ise kentin merkezindeki ünlü anıttan 'silphium' çiçeğinin kimliği belirsiz kişilerce çalınması oldu ve çiçek, bugüne kadar bulunamadı ve kurtarılamadı.

Çalınan çiçeğin önemi, Bingazi Eski Eserler Kurumu'nun 2018 yılında çiçeğin kurtarılması için çağrı yapmasına neden oldu ve bugüne kadar herhangi bir yanıt alınamadı.

Kurum, söz konusu çağrıda şu ifadeleri kullandı:

Tüm Libyalılar için kadim bir tarihi sembol olan, paranın üzerine basılan ve çömlek kaplarına çizilen Silphium ağacının numunesini alan kişi/ler, orijinal yerine koyabilmemiz için lütfen onu bize iade eder misiniz? Bitkiyi iade ettikten sonra size bedelini vermeye hazırız ya da vatanseverliğiniz ve Libya'nın kültürel ve insani mirasına olan takdiriniz için teşekkür ederiz.

Independent Arabia - Independent Türkçe



Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
TT

Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)

Filistin Enformasyon Merkezi, Gazze Şeridi'ndeki İç Güvenlik Teşkilatı yetkililerinden Yarbay Ahmed Zemzem’in bu sabah Gazze Şeridi'nin orta kesiminde yer alan Megazi Mülteci Kampı’nda silahlı kişiler tarafından düzenlenen silahlı saldırıda öldürüldüğünü bildirdi.

Gazze İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan kısa basın açıklamasında, ilgili makamların Yarbay Ahmed Zemzem suikastıyla ilgili ‘derhal soruşturma başlattığı’ ve suikasta karışan şüphelilerden birini tutukladığı, diğer şüphelilerin izini sürme çabalarının ise devam ettiği belirtildi. Açıklamada olayın arkasındaki koşulları ve nedenleri ortaya çıkarmak için çalışmaların sürdürüldüğü ifade edildi.

Olay, İsrail ordusunun dün akşam Gazze şehrinin batısındaki er-Raşid Caddesi’nde bir araca düzenlenen baskında Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları liderlerinden Raid Saad'ı öldürdüğünü açıklamasının üzerinden 24 saat geçmeden meydana geldi. İsrail, Saad'ın öldürüldüğü saldırıyla, Gazze'deki ateşkes anlaşmasını bir kez daha ihlal etti.


Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
TT

Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)

Cezayir’de Kabiliye bölgesi, ayrılıkçı “MAK” hareketinin Fransa’da ilan etmeyi planladığı “bağımsız Kabiliye devleti” girişimine karşı dikkat çekici bir toplumsal mobilizasyona sahne oldu. Cezayir yönetiminin, ülkenin toprak bütünlüğünü hedef almakla suçladığı bu girişime karşı bölgede çeşitli protesto ve farkındalık faaliyetleri gerçekleştirildi.

Başkent Cezayir’in yaklaşık 250 kilometre doğusunda bulunan ve Kabiliye’nin en büyük kentlerinden biri olan Becaia (Bejaia) vilayetinde, vatandaşlar ve yerel aktörler ulusal birliğe zarar verecek her türlü projeye karşı olduklarını ortaya koyan çok sayıda inisiyatif gerçekleştirdi. Kent genelinde çok sayıda ev ve iş yerinin cephelerine Cezayir bayraklarının asıldığı gözlemlendi.

Becaia Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından “Cezayir tek ve bölünmezdir” sloganıyla düzenlenen, ulusal bayraklarla süslenmiş araçlardan oluşan bir konvoy, kent merkezinden hareket ederek çeşitli cadde ve köyleri dolaştı. Öte yandan Becaia Üniversitesi öğrencileri yayımladıkları bildiride, ayrılıkçı MAK hareketinin projesini reddettiklerini belirterek, “Cezayir’in birliği ve egemenliğine” olan bağlılıklarını vurguladı.


HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
TT

HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)

Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine insansız hava aracı (İHA) ile düzenlediği bir saldırıyla şehirdeki Birleşmiş Milletler (BM) karargahını hedef aldı. Saldırıda en az altı Bangladeşli asker öldürüldü. Öte yandan şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

BM Abyei Geçici Güvenlik Misyonu (UNISFA) tarafından yapılan açıklamada, Kadugli'deki BM merkezine düzenlenen İHA’lı saldırıda ‘altı askerin öldürüldüğü ve altı askerin yaralandığı’ duyuruldu. UNISFA tüm kurbanların Bangladeşli olduğunu ekledi.

Öte yandan Bangladeş Başbakanı Muhammed Yunus, yaptığı açıklamada olaydan dolayı ‘derin üzüntüsünü’ dile getirdi.

BM Genel Sekreteri António Guterres ise Sudan'daki UNISFA askerlerine yönelik saldırıların ‘haksız ve savaş suçu niteliğinde’ olduğunu vurguladı.

Guterres, sosyal medya platformu X hesabından yaptığı paylaşımda, UNISFA askerlerini hedef alanlardan hesap sorulması çağrısında bulundu.

Sudan Egemenlik Konseyi saldırıyı kınadı

Öte yandan Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi.

Konsey tarafından yapılan açıklamada, ‘korunan bir BM tesisini hedef almanın, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanış ve suç teşkil eden bir davranış olduğu, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe saydığı’ vurgulandı.

sd
Sudan ordusu komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Saldırıdan HDK’yı sorumlu tutan konsey, BM ile uluslararası topluma BM tesislerinin korunması için ‘kararlı tutumlar ve caydırıcı önlemler almaları’ çağrısında bulundu.

HDK dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenleyerek BM karargahını hedef aldı ve en az altı sivili öldürdü. Bunun üzerine şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi. Konsey tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Korunan bir BM tesisini hedef almak, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanma ve suç teşkil eden bir davranış olup, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe sayma ve insani yardım ve uluslararası misyonların çalışmalarını doğrudan tehdit etme anlamına gelir.”

dfrgt
BM Genel Sekreteri António Guterres (Reuters)

HDK, bu saldırıyı, BM Genel Sekreteri António Guterres’in HDK’yı ‘kötü güçler’ olarak nitelendirdiği, HDK’nın ise BM'yi ‘çifte standart’ uygulamakla suçladığı açıklamasından iki sonra gerçekleşti.

Birçok kaynak, HDK'nın Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenlediğini bildirdi. Şehirde dumanlar yükseldiği görüldü. Fransız Haber Ajansı AFP’ye konuşan bir sağlık kaynağı, BM karargahına düzenlenen İHA’lı saldırıda en az altı sivilin öldüğünü söyledi.

Bölge sakinleri kaçıyor

Sudan merkezli bir haber sitesi, HDK'ya bağlı Sudan Kurucu İttifakı’nın (Te’sis) perşembe günü Kadugli sakinlerine askeri çatışma ve operasyon bölgelerini terk etmeleri çağrısında bulunduğunu aktardı. Haberde, bu çağrının bölge sakinleri tarafından geniş çapta dikkate alındığı, bu göç dalgasının savaşın patlak vermesinden bu yana en büyük dalga olduğu ve bölgeden kaçanların çoğunluğunun kadınlar, çocuklar ve yaşlılar olduğu belirtildi.

Al Sudania News sitesi, Sudan Kurucu İttifakı liderinin yaptığı açıklamada, ittifakın ‘sivilleri korumaya ve Kadugli'den gönüllü tahliyeleri kolaylaştırmaya tam olarak kararlı olduğunu’ söylediğini aktardı.

İttifak lideri, ‘tüm vatandaşlara hayatlarını korumak için çatışmalardan uzak durmaları çağrısını’ yineledi.

Bu gelişmeler yaşanırken Güney Kordofan eyaletinde askeri çatışmalar daha fazla bölgeye yayılıyor ve bunların sivillerin insani durumuna etkisi konusunda endişeler artıyor.

Sudan Ordusu, Güney Kordofan eyaletindeki Kadugli, Dilling ve Abu Jubayhah olmak üzere son üç şehri kontrol ediyor.

Sudan Kurucu İttifakı, geçtiğimiz temmuz ayında, Muhammed Hasan et-Taişi liderliğinde paralel bir hükümetin kurulduğunu açıklayan HDK'nın da dahil olduğu bir siyasi ittifak.

Hartum'da kitlesel gösteriler düzenlendi

Öte yandan dün binlerce Sudanlı, başkent Hartum ve ülkenin diğer şehirlerinde kitlesel gösteriler düzenleyerek, HDK'ya karşı savaşan orduyu destekledi. HDK ise, ülkedeki savaşı sona erdirmek için gösterdiği çabaları boşa çıkarmak amacıyla uluslararası toplumun önünde vatandaşları istismar etmemesi konusunda uyarıda bulundu.

Yürüyüşler, Sudan ordusu ile birlikte savaşan silahlı gruplar ve İslamcı hareketlerle koordineli olarak Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi’nin çağrısı üzerine düzenlendi.

efrgt
Cumartesi günü Port Sudan'da ordu yanlısı yürüyüş (AFP)

Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi lideri Korgenereal Beşir Mekki el-Bahi, geçtğimiz ay, Kordofan’ın tüm cephelerinde orduyu desteklemek için genel seferberlik ilan edildiğini ve bazı eyaletlerde eğitim kamplarının açıldığını duyurdu.

Bahi, komite tarafından yayınlanan açıklamasında şunları söyledi:

“Bu yaygın halk ayaklanması, Sudan halkının gerçek iradesini yansıtıyor ve ulusal devlet kurumlarının üzerinde hiçbir meşruiyet olmadığını teyit ediyor.”

Şarku’l Avsat, aralarında Hartum, Port Sudan, Medeni, Dongola, Sennar ve Halfa’nın bulunduğu, Sudan ordusunun kontrolündeki eyaletlerin başkentlerinde düzenlenen yürüyüşleri yerinde takip etti.

HDK'nın yaygın ihlallerine tanık olan El Cezire eyaletinin merkezindeki onlarca belde ve küçük köyde de dayanışma gösterileri düzenlendi.

Protestocular, Sudan ordusuna destek çağrısı yapan pankartlar açarken ‘Tek ordu, tek halk’ sloganları attı. Bazı protestocular ise HDK'nın terör örgütü olarak sınıflandırılması çağrısında bulunan sloganlar attı.

Öte yandan başta Sivil Demokratik Devrimci Güçler İttifakı (Sumud) olmak üzere savaş karşıtı güçler, ‘Barışa ve demokrasiye evet. Savaşa, askeri yönetime hayır’ sloganıyla sosyal medyada yaygın olarak paylaşımların yapıldığı bir kampanya başlattı.